|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
uygulamak |
implement v.
|
|
Bernie Sanders plans to implement healthcare for all if he is elected President of the United States.
Bernie Sanders, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı seçilmesi halinde herkesi kapsayacak bir sağlık hizmeti uygulamayı planlıyor.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
uygulamak |
apply v.
|
|
You must be aware of the Rules of Procedure and apply them.
Usul Kurallarının farkında olmalı ve bunları uygulamalısınız.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
uygulamak |
perform v.
|
|
Doctors refused to perform a second operation.
Doktorlar ikinci operasyonu uygulamayı reddettiler.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
uygulamak |
carry out v.
|
|
In 2003, we will have to prepare to implement enlargement and we will have to carry out the institutional reforms.
2003 yılında genişlemeyi uygulamak için hazırlanmamız ve kurumsal reformları gerçekleştirmemiz gerekecek.
More Sentences
|
5 |
Common Usage |
uygulamak |
practice v.
|
|
The public would certainly not want to see the prohibition of an exemplary practice.
Kamuoyu kesinlikle örnek bir uygulamanın yasaklandığını görmek istemeyecektir.
More Sentences
|
6 |
Common Usage |
uygulamak |
practise v.
|
|
Magic is still practiced among some tribes around the world.
Büyü, dünyadaki bazı kabileler arasında hâlâ uygulanmaktadır.
More Sentences
|
7 |
Common Usage |
uygulamak |
administer v.
|
|
Secondly, it would, in my view, be practically impossible to administer.
İkinci olarak, benim görüşüme göre bunun uygulanması pratikte imkansız olacaktır.
More Sentences
|
General |
|
8 |
General |
uygulamak |
enforce v.
|
|
Highroad speed limits must be stringently enforced.
Otoyol hız limitleri sıkı bir şekilde uygulanmalıdır.
More Sentences
|
9 |
General |
uygulamak |
complete v.
|
|
You must complete the treatment until the end.
Tedaviyi sonuna kadar uygulamalısınız.
More Sentences
|
10 |
General |
uygulamak |
put into effect v.
|
|
Such a system is laid down in the Cuban constitution but has not been put into effect.
Böyle bir sistem Küba anayasasında belirtilmiş ancak uygulamaya konulmamıştır.
More Sentences
|
11 |
General |
uygulamak |
deploy v.
|
|
The safety net has already been deployed in two Member States.
Güvenlik ağı halihazırda iki Üye Devlette uygulanmaktadır.
More Sentences
|
12 |
General |
uygulamak |
put into practice v.
|
|
They must be put into practice now.
Bunlar şimdi uygulamaya konulmalıdır.
More Sentences
|
13 |
General |
uygulamak |
carry out v.
|
|
In 2003, we will have to prepare to implement enlargement and we will have to carry out the institutional reforms.
2003 yılında genişlemeyi uygulamak için hazırlanmamız ve kurumsal reformları gerçekleştirmemiz gerekecek.
More Sentences
|
14 |
General |
uygulamak |
practise v.
|
|
Magic is still practiced among some tribes around the world.
Büyü, dünyadaki bazı kabileler arasında hâlâ uygulanmaktadır.
More Sentences
|
15 |
General |
uygulamak |
practice v.
|
|
The public would certainly not want to see the prohibition of an exemplary practice.
Kamuoyu kesinlikle örnek bir uygulamanın yasaklandığını görmek istemeyecektir.
More Sentences
|
16 |
General |
uygulamak |
apply v.
|
|
You must be aware of the Rules of Procedure and apply them.
Usul Kurallarının farkında olmalı ve bunları uygulamalısınız.
More Sentences
|
17 |
General |
uygulamak |
exert v.
|
|
The Union must also exert actual pressure via the Association Agreement.
Birlik ayrıca Ortaklık Anlaşması yoluyla fiili baskı da uygulamalıdır.
More Sentences
|
18 |
General |
uygulamak |
introduce v.
|
|
I have also received information to suggest that the Swedish Government is preparing to introduce trade sanctions.
İsveç Hükümeti'nin ticari yaptırımlar uygulamaya hazırlandığına dair bilgiler de aldım.
More Sentences
|
19 |
General |
uygulamak |
impose v.
|
|
This serious charge gives Castro the chance to impose excessively severe punishments under Law 88.
Bu ciddi suçlama Castro'ya 88 sayılı yasa uyarınca aşırı ağır cezalar uygulama şansı vermektedir.
More Sentences
|
20 |
General |
uygulamak |
exercise v.
|
|
We must be able to exercise better control over flag states.
Bayrak devletleri üzerinde daha iyi kontrol uygulayabilmeliyiz.
More Sentences
|
|
21 |
General |
uygulamak |
execute v.
|
|
He could not execute his plan.
Planını uygulayamadı.
More Sentences
|
22 |
General |
uygulamak |
follow v.
|
|
You thought you were right to follow the procedure you adopted.
Benimsediğiniz prosedürü uygulamakta haklı olduğunuzu düşündünüz.
More Sentences
|
23 |
General |
uygulamak |
bear v.
|
|
This is an effective way of bringing pressure to bear.
Bu, baskı uygulamanın etkili bir yoludur.
More Sentences
|
24 |
General |
uygulamak |
treat v.
|
|
They wanted to treat my lawn with chemicals, but I said no.
Çimlerime kimyasal madde uygulamak istediler ama ben hayır dedim.
More Sentences
|
Idioms |
|
25 |
Idioms |
uygulamak |
bring to bear v.
|
|
The principle of subsidiarity must be brought to bear to its full extent in this sensitive area and must not be ignored.
Bu hassas alanda yetki ikamesi ilkesi tam anlamıyla uygulanmalı ve göz ardı edilmemelidir.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
26 |
Trade/Economic |
uygulamak |
apply v.
|
|
You must be aware of the Rules of Procedure and apply them.
Usul Kurallarının farkında olmalı ve bunları uygulamalısınız.
More Sentences
|
27 |
Trade/Economic |
uygulamak |
perform v.
|
|
Doctors refused to perform a second operation.
Doktorlar ikinci operasyonu uygulamayı reddettiler.
More Sentences
|
Law |
|
28 |
Law |
uygulamak |
implement v.
|
|
Bernie Sanders plans to implement healthcare for all if he is elected President of the United States.
Bernie Sanders, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı seçilmesi halinde herkesi kapsayacak bir sağlık hizmeti uygulamayı planlıyor.
More Sentences
|
Technical |
|
29 |
Technical |
uygulamak |
exercise v.
|
|
We must be able to exercise better control over flag states.
Bayrak devletleri üzerinde daha iyi kontrol uygulayabilmeliyiz.
More Sentences
|
30 |
Technical |
uygulamak |
execute v.
|
|
He could not execute his plan.
Planını uygulayamadı.
More Sentences
|
31 |
Technical |
uygulamak |
exert v.
|
|
The Union must also exert actual pressure via the Association Agreement.
Birlik ayrıca Ortaklık Anlaşması yoluyla fiili baskı da uygulamalıdır.
More Sentences
|
32 |
Technical |
uygulamak |
apply v.
|
|
You must be aware of the Rules of Procedure and apply them.
Usul Kurallarının farkında olmalı ve bunları uygulamalısınız.
More Sentences
|
General |
|
33 |
General |
uygulamak |
turn v.
|
|
34 |
General |
uygulamak |
operate in practice v.
|
|
35 |
General |
uygulamak |
realize v.
|
|
36 |
General |
uygulamak |
fulfill v.
|
|
37 |
General |
uygulamak |
fulfil v.
|
|
38 |
General |
uygulamak |
designate v.
|
|
39 |
General |
uygulamak |
impart v.
|
|
40 |
General |
uygulamak |
transfer into practice v.
|
|
|
41 |
General |
uygulamak |
put to use v.
|
|
42 |
General |
uygulamak |
conform v.
|
|
43 |
General |
uygulamak |
realise v.
|
|
44 |
General |
uygulamak |
adhibit v.
|
|
45 |
General |
uygulamak |
turn v.
|
|
46 |
General |
uygulamak |
applicate v.
|
|
47 |
General |
uygulamak |
ure v.
|
|
48 |
General |
uygulamak |
haunt [dialect] [uk/scotland] v.
|
|
49 |
General |
uygulamak |
deport v.
|
|
50 |
General |
uygulamak |
offer v.
|
|
51 |
General |
uygulamak |
impute v.
|
|
52 |
General |
uygulamak |
sue [obsolete] v.
|
|
Phrasals |
|
53 |
Phrasals |
uygulamak |
deal in v.
|
|
54 |
Phrasals |
uygulamak |
dish out v.
|
|
55 |
Phrasals |
uygulamak |
cut up v.
|
|
56 |
Phrasals |
uygulamak |
conduct out v.
|
|
Colloquial |
|
57 |
Colloquial |
uygulamak |
pull v.
|
|
Idioms |
|
58 |
Idioms |
uygulamak |
carry into practice v.
|
|
59 |
Idioms |
uygulamak |
carry into action v.
|
|
60 |
Idioms |
uygulamak |
carry into execution v.
|
|
61 |
Idioms |
uygulamak |
take action v.
|
|
62 |
Idioms |
uygulamak |
bring (something) out of mothballs v.
|
|
Trade/Economic |
|
63 |
Trade/Economic |
uygulamak |
adhibit v.
|
|
Law |
|
64 |
Law |
uygulamak |
carry into effect v.
|
|
65 |
Law |
uygulamak |
clap (on) v.
|
|
66 |
Law |
uygulamak |
clap (upon) v.
|
|
67 |
Law |
uygulamak |
fease v.
|
|
Technical |
|
68 |
Technical |
uygulamak |
put on v.
|
|
Archaic |
|
69 |
Archaic |
uygulamak |
minister v.
|
|
|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
sansür uygulamak |
censor v.
|
|
I wonder which country will be the first to censor Tatoeba.
Merak ediyorum, ilk defa hangi ülke Tatoeba'ya sansür uygulayacak.
More Sentences
|
2 |
General |
yaptırım uygulamak |
impose sanction v.
|
|
It imposes sanctions, except as regards medical and humanitarian supplies, to ensure compliance.
Uyumu sağlamak için tıbbi ve insani yardım malzemeleri hariç olmak üzere yaptırımlar uygular.
More Sentences
|
3 |
General |
kuralları uygulamak |
apply the rules v.
|
|
The choice of whether to apply the rules is only a fig leaf to disguise that reality.
Kuralların uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin seçim, bu gerçeği gizlemek için sadece bir incir yaprağıdır.
More Sentences
|
4 |
General |
kanunu uygulamak |
enforce the law v.
|
|
I think the police should enforce the laws that are on the books.
Bence polis yürürlükteki kanunları uygulamalıdır.
More Sentences
|
5 |
General |
şiddet uygulamak |
engage in violence v.
|
|
It has not acted forcefully towards those engaged in violence or it has only done so unilaterally.
Şiddet uygulayanlara karşı güçlü bir şekilde hareket etmemiş veya bunu sadece tek taraflı olarak yapmıştır.
More Sentences
|
6 |
General |
baskı uygulamak |
oppress v.
|
|
Throughout his rule he has oppressed his people and violated international law in many areas.
İktidarı boyunca halkına baskı uygulamış ve pek çok alanda uluslararası hukuku ihlal etmiştir.
More Sentences
|
7 |
General |
ceza uygulamak |
impose penalty v.
|
|
Thirdly, if a solution is difficult to find, the management could impose penalties.
Üçüncü olarak bir çözüm bulmak zorsa, yönetim cezalar uygulayabilir.
More Sentences
|
8 |
General |
pratikte uygulamak |
apply in practice v.
|
|
Clearly, these could be applied in practice out in the real world.
Açıkçası, bunlar gerçek dünyada pratikte uygulanabilir.
More Sentences
|
9 |
General |
planı uygulamak |
execute the plan v.
|
|
At last, she executed the plan.
O nihayet planı uyguladı.
More Sentences
|
10 |
General |
baskı uygulamak |
apply pressure v.
|
|
We must apply pressure in order that those who have resources may contribute more of them.
Kaynaklara sahip olanların daha fazla katkıda bulunabilmesi için baskı uygulamalıyız.
More Sentences
|
11 |
General |
emirleri uygulamak |
follow orders v.
|
|
We're just following orders.
Biz sadece emirleri uyguluyoruz.
More Sentences
|
|
12 |
General |
yeniden uygulamak |
reapply v.
|
|
Mary went to the bathroom to reapply her makeup.
Mary makyajını yeniden uygulamak için banyoya gitti.
More Sentences
|
Phrasals |
|
13 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) baskı uygulamak |
clamp down on (someone or something) v.
|
|
The government clamped down on the minority group.
Hükümet azınlık grubuna baskı uyguladı.
More Sentences
|
14 |
Phrasals |
aşamalı olarak uygulamak/yürütmek |
phase in v.
|
|
The same principles apply, although again this will need to be looked at and phased in.
Aynı ilkeler geçerlidir ancak yine de bunun incelenmesi ve aşamalı olarak uygulanması gerekecektir.
More Sentences
|
Politics |
|
15 |
Politics |
yaptırım uygulamak |
impose sanctions v.
|
|
We would have imposed sanctions on them to force them to take back their nationals.
Vatandaşlarını geri almaya zorlamak için onlara yaptırımlar uygulamış olurduk.
More Sentences
|
16 |
Politics |
yaptırım uygulamak |
impose sanction v.
|
|
It imposes sanctions, except as regards medical and humanitarian supplies, to ensure compliance.
Uyumu sağlamak için tıbbi ve insani yardım malzemeleri hariç olmak üzere yaptırımlar uygular.
More Sentences
|
General |
|
17 |
General |
aşırı vergi uygulamak |
overtax v.
|
|
18 |
General |
radyoterapi uygulamak |
radio v.
|
|
19 |
General |
basınç uygulamak |
pressure v.
|
|
20 |
General |
sansür uygulamak |
precensor v.
|
|
21 |
General |
sansür uygulamak |
bowdlerize v.
|
|
22 |
General |
psikanaliz tedavisi uygulamak |
analyse v.
|
|
23 |
General |
psikanaliz tedavisi uygulamak |
psychoanalyse v.
|
|
24 |
General |
faiz uygulamak |
cause somebody to repay with interest v.
|
|
25 |
General |
parafin uygulamak |
paraffin v.
|
|
26 |
General |
özel işlem uygulamak |
process v.
|
|
27 |
General |
şiddet uygulamak |
use violence v.
|
|
28 |
General |
elektroşok uygulamak |
shock v.
|
|
29 |
General |
değişik fazlar uygulamak |
phase v.
|
|
30 |
General |
elektroliz uygulamak |
electrolyse v.
|
|
31 |
General |
test uygulamak |
test v.
|
|
32 |
General |
şiddet uygulamak |
resort to violence v.
|
|
33 |
General |
elektroliz uygulamak |
electrolyze v.
|
|
34 |
General |
cezai işlem uygulamak |
take criminal action against v.
|
|
35 |
General |
basınç uygulamak |
exert pressure v.
|
|
36 |
General |
basınç uygulamak |
pressurize v.
|
|
37 |
General |
yanlış uygulamak |
misapply v.
|
|
38 |
General |
yasa uygulamak |
enforce a law v.
|
|
39 |
General |
yaptırım uygulamak |
apply sanction v.
|
|
40 |
General |
emirleri uygulamak |
enforce the orders v.
|
|
41 |
General |
iskonto uygulamak |
give discount v.
|
|
42 |
General |
iskonto uygulamak |
discount v.
|
|
43 |
General |
deney uygulamak |
experiment v.
|
|
44 |
General |
müeyyide uygulamak |
impose sanction v.
|
|
45 |
General |
indirim uygulamak |
make a discount v.
|
|
46 |
General |
vergi istisnası uygulamak |
apply on tax exemption v.
|
|
47 |
General |
güç uygulamak |
use force v.
|
|
48 |
General |
ameliyat uygulamak |
perform an operation v.
|
|
49 |
General |
yöntem uygulamak |
employ a method v.
|
|
50 |
General |
anket uygulamak |
carry out a poll v.
|
|
51 |
General |
yöntem uygulamak |
adopt a method v.
|
|
52 |
General |
anket uygulamak |
conduct a poll v.
|
|
53 |
General |
anket uygulamak |
take a poll v.
|
|
54 |
General |
ameliyat uygulamak |
carry out an operation v.
|
|
55 |
General |
denetim uygulamak |
make an inspection v.
|
|
56 |
General |
denetim uygulamak |
conduct an inspection v.
|
|
57 |
General |
denetim uygulamak |
carry out an inspection v.
|
|
58 |
General |
tedavi uygulamak |
administer treatment v.
|
|
59 |
General |
test uygulamak |
test out v.
|
|
60 |
General |
kanun uygulamak |
enforce law v.
|
|
61 |
General |
karar uygulamak |
perform the decision v.
|
|
62 |
General |
kanun uygulamak |
uphold law v.
|
|
63 |
General |
kararı uygulamak |
perform the decision v.
|
|
64 |
General |
karar uygulamak |
implement the decision v.
|
|
65 |
General |
kanunu uygulamak |
uphold the law v.
|
|
66 |
General |
kararı uygulamak |
implement the decision v.
|
|
67 |
General |
şiddet uygulamak |
inflict violence v.
|
|
68 |
General |
şiddet uygulamak |
perpetrate violence v.
|
|
69 |
General |
şiddet uygulamak |
turn to violence v.
|
|
70 |
General |
hakimiyet uygulamak |
exercise sovereignty v.
|
|
71 |
General |
şiddet uygulamak |
commit violence v.
|
|
72 |
General |
prosedür uygulamak |
apply a procedure v.
|
|
73 |
General |
prosedür uygulamak |
adopt a procedure v.
|
|
74 |
General |
ceza uygulamak |
impose punishment v.
|
|
75 |
General |
ceza uygulamak |
carry out sentence v.
|
|
76 |
General |
ceza uygulamak |
inflict punishment v.
|
|
77 |
General |
kuvvet uygulamak |
use force v.
|
|
78 |
General |
kuvvet uygulamak |
apply force v.
|
|
79 |
General |
ücret uygulamak |
charge a fee v.
|
|
80 |
General |
kuvvet uygulamak |
bear v.
|
|
81 |
General |
öngerilme uygulamak |
pretension v.
|
|
82 |
General |
ısı uygulamak |
heat-treat v.
|
|
83 |
General |
-e uygulamak |
superimpose on v.
|
|
84 |
General |
-e uygulamak |
superimpose over v.
|
|
85 |
General |
ceza uygulamak |
punish v.
|
|
86 |
General |
çifte standart uygulamak |
apply double standard v.
|
|
87 |
General |
çifte standart uygulamak |
practice double standard v.
|
|
88 |
General |
kuralı uygulamak |
enforce the rule v.
|
|
89 |
General |
kuralı uygulamak |
apply the rule v.
|
|
90 |
General |
kuralı uygulamak |
apply a rule v.
|
|
91 |
General |
kuralı uygulamak |
enforce a rule v.
|
|
92 |
General |
anket uygulamak |
conduct a questionnaire v.
|
|
93 |
General |
planı uygulamak |
implement the plan v.
|
|
94 |
General |
politika uygulamak |
implement a policy v.
|
|
95 |
General |
politika uygulamak |
carry out a policy v.
|
|
96 |
General |
ile uygulamak |
apply with v.
|
|
97 |
General |
hayat öpücüğü uygulamak |
give somebody the kiss of life v.
|
|
98 |
General |
prosedürü uygulamak |
implement the procedure v.
|
|
99 |
General |
ilaç tedavisi uygulamak |
administer medication v.
|
|
100 |
General |
ilaç tedavisi uygulamak |
give medication v.
|
|
101 |
General |
yüksek proteinli bir diyet uygulamak |
follow a high-protein diet v.
|
|
102 |
General |
soğuk kompres uygulamak |
apply a cool compress v.
|
|
103 |
General |
soğuk kompres uygulamak |
apply a cold compress v.
|
|
104 |
General |
farklı bir yöntem uygulamak |
apply a different method v.
|
|
105 |
General |
diplomasi uygulamak |
diplomatize v.
|
|
106 |
General |
diplomasi uygulamak |
diplomatise v.
|
|
107 |
General |
psikanaliz tedavisi uygulamak |
psychoanalyze v.
|
|
108 |
General |
psikanaliz tedavisi uygulamak |
analyze v.
|
|
109 |
General |
basınç uygulamak |
pressurise v.
|
|
110 |
General |
sansür uygulamak |
bowdlerise v.
|
|
111 |
General |
proje uygulamak |
conduct a project v.
|
|
112 |
General |
proje uygulamak |
apply a project v.
|
|
113 |
General |
buz uygulamak |
apply ice v.
|
|
114 |
General |
gümrük tarifesi uygulamak |
slap a tariff on v.
|
|
115 |
General |
kuralları uygulamak |
employ the rules v.
|
|
116 |
General |
uygulamak (kanun/anlaşma) |
police v.
|
|
117 |
General |
kafur uygulamak (ağrılı bölgeye) |
camphorate v.
|
|
118 |
General |
birlikte basınç uygulamak |
adpress v.
|
|
119 |
General |
sıkı kontrol uygulamak |
ramrod v.
|
|
120 |
General |
sansür uygulamak |
castrate v.
|
|
121 |
General |
yeniden uygulamak |
reenforce [obsolete] v.
|
|
122 |
General |
yeniden uygulamak |
reinforce [obsolete] v.
|
|
123 |
General |
üçüncü kez uygulamak |
tertiate [obsolete] v.
|
|
124 |
General |
dna testi uygulamak |
run dna test v.
|
|
125 |
General |
(ilacı, kremi) nazikçe uygulamak |
touch v.
|
|
126 |
General |
yanlış uygulamak |
transpose [obsolete] v.
|
|
127 |
General |
tam kapasiteyle uygulamak |
extend v.
|
|
128 |
General |
ovarak uygulamak |
wipe v.
|
|
129 |
General |
tedavi uygulamak |
heal v.
|
|
130 |
General |
(malzeme) süpürgeyle uygulamak |
broom v.
|
|
131 |
General |
yoğun ve kuvvetle uygulamak |
buckle v.
|
|
132 |
General |
paspasla (sıvı) uygulamak |
mop v.
|
|
133 |
General |
(saça) köpük uygulamak |
mousse v.
|
|
134 |
General |
tekrar basınç uygulamak |
repressurize v.
|
|
135 |
General |
tekrar basınç uygulamak |
repressurise v.
|
|
136 |
General |
(bir şeye) kayganlaştırıcı uygulamak |
lubricitate v.
|
|
137 |
General |
(bir şeye) yağlayıcı madde uygulamak |
lubricitate v.
|
|
138 |
General |
serbestçe uygulamak |
give v.
|
|
139 |
General |
tümüyle uygulamak |
give v.
|
|
140 |
General |
tam olarak uygulamak |
give v.
|
|
141 |
General |
serbestçe uygulamak |
give v.
|
|
142 |
General |
(baskı yüzeyine) mürekkep uygulamak |
dab v.
|
|
143 |
General |
kısıtlama kaldırımı uygulamak |
deregulate v.
|
|
144 |
General |
denetim serbestliği uygulamak |
deregulate v.
|
|
145 |
General |
tutkallı alçı uygulamak |
gesso v.
|
|
146 |
General |
gunit karışımı uygulamak |
gunite v.
|
|
147 |
General |
yoğun ısı uygulamak |
ignite v.
|
|
148 |
General |
(amaç için) gerekenden fazlasını uygulamak |
overkill v.
|
|
149 |
General |
aşırı işlem uygulamak |
overprocess v.
|
|
150 |
General |
mekanik kuvvet uygulamak |
overstress v.
|
|
151 |
General |
baskı uygulamak |
overstress v.
|
|
152 |
General |
fazla işlem uygulamak |
overtreat v.
|
|
153 |
General |
aşırı tedavi uygulamak |
overtreat v.
|
|
154 |
General |
(hastaya) gereksiz cerrahi müdahale uygulamak |
overtreat v.
|
|
155 |
General |
baskı uygulamak |
overweigh v.
|
|
156 |
General |
güç uygulamak |
overwhelm v.
|
|
157 |
General |
baskı silindiri ile mürekkep uygulamak |
roll v.
|
|
158 |
General |
reçine uygulamak |
roset [scotland] v.
|
|
159 |
General |
allık uygulamak |
rouge v.
|
|
160 |
General |
kuvvet uygulamak |
rough (up) v.
|
|
161 |
General |
kızıl kahve boya uygulamak |
russet v.
|
|
162 |
General |
implantasyon uygulamak |
implant v.
|
|
163 |
General |
hareket uygulamak |
impress v.
|
|
164 |
General |
baskı uygulamak |
impress (on) v.
|
|
165 |
General |
(yola kaldırım taşı hariç) yüzey malzemesi uygulamak |
improve v.
|
|
166 |
General |
ceza uygulamak |
impute v.
|
|
167 |
General |
yaptırım uygulamak |
impute v.
|
|
168 |
General |
(damar yolu ile) ilaç uygulamak |
infuse v.
|
|
169 |
General |
(damar yolu ile) tedavi uygulamak |
infuse v.
|
|
170 |
General |
standart artışta sermaye uygulamak |
dose v.
|
|
171 |
General |
(bir şeye) yapıştırıcı uygulamak |
goo v.
|
|
172 |
General |
(birine veya bir şeye) kozmetik bakım uygulamak |
cosmeticize [us] v.
|
|
173 |
General |
(birine veya bir şeye) kozmetik bakım uygulamak |
cosmeticise [uk] v.
|
|
174 |
General |
(bir şeye) karşı kuvvetle baskı uygulamak |
drive v.
|
|
175 |
General |
kayak mumu uygulamak |
dope v.
|
|
176 |
General |
tamir macunu uygulamak |
dope v.
|
|
177 |
General |
yabancı madde ile işlem uygulamak |
dope v.
|
|
178 |
General |
ağırlık ile kuvvet uygulamak |
drag factor v.
|
|
179 |
General |
(deri olarak işlenecek posta) kanatlı çarklı boya teknesinde işlem uygulamak |
paddle v.
|
|
180 |
General |
pipetle uygulamak |
pipet v.
|
|
181 |
General |
sopa ile işlem uygulamak |
pole v.
|
|
182 |
General |
(düşman kuvvetini) çevreleme ve kısıtlama politikasını başarıyla uygulamak |
contain v.
|
|
183 |
General |
yanlış uygulamak |
crook [obsolete] v.
|
|
184 |
General |
(verilere, raporlara) çapraz kontrol uygulamak |
cross-check v.
|
|
185 |
General |
karartma uygulamak |
curfew v.
|
|
186 |
General |
seramiğe hafif fırçalamayla astar tekniği uygulamak |
feather v.
|
|
187 |
General |
kuvvet uygulamak |
peise [dialect] [uk] v.
|
|
188 |
General |
(yaraya) ilaç kalemi uygulamak |
pencil v.
|
|
189 |
General |
potas ile işlem uygulamak |
potash v.
|
|
190 |
General |
potasyum karbonat ile işlem uygulamak |
potash v.
|
|
191 |
General |
yara lapası uygulamak |
poultice v.
|
|
192 |
General |
yara lapası uygulamak |
poultice v.
|
|
193 |
General |
yüzeyi patlatmak için toprakla kaplı patlayıcı yükü uygulamak |
poultice v.
|
|
194 |
General |
(şapkaya) düz apre uygulamak |
pounce v.
|
|
195 |
General |
(şapkaya) düz bitim işlemi uygulamak |
pounce v.
|
|
196 |
General |
bolca uygulamak |
pour v.
|
|
197 |
General |
uymayana yaptırım uygulamak |
sanction v.
|
|
198 |
General |
müeyyide uygulamak |
sanction v.
|
|
199 |
General |
pres filtre ile işlem uygulamak |
filter-press v.
|
|
200 |
General |
sprey halinde uygulamak |
fog v.
|
|
201 |
General |
belli belirsiz uygulamak |
fog v.
|
|
202 |
General |
belirli bir vakaya uygulamak |
particularize v.
|
|
203 |
General |
(şikayet, ceza) birine karşı uygulamak |
prefer v.
|
|
204 |
General |
baskı uygulamak |
pregravate [obsolete] v.
|
|
205 |
General |
önceden uygulamak |
preimpose v.
|
|
206 |
General |
(sünger) dağıtıcı ile uygulamak |
puff v.
|
|
207 |
General |
(pudrayı) sünger ile uygulamak |
puff v.
|
|
208 |
General |
üzerinde bilimsel yöntem uygulamak |
scientize v.
|
|
209 |
General |
üzerinde bilimsel yöntem uygulamak |
scientise v.
|
|
210 |
General |
yüzeysel işlem uygulamak |
scratch v.
|
|
211 |
General |
baskı uygulamak |
screw v.
|
|
212 |
General |
baskı uygulamak |
sink v.
|
|
213 |
General |
apre uygulamak |
size v.
|
|
214 |
General |
skeptisizmi uygulamak |
skepticize v.
|
|
215 |
General |
skeptisizmi uygulamak |
skepticise v.
|
|
216 |
General |
distilasyon uygulamak |
skim v.
|
|
217 |
General |
renk bozucu madde uygulamak |
smirch v.
|
|
218 |
General |
hamle uygulamak |
smite v.
|
|
219 |
General |
baskı uygulamak |
smother v.
|
|
220 |
General |
hafif darbe uygulamak |
snap v.
|
|
221 |
General |
çözelti uygulamak |
solution v.
|
|
222 |
General |
soykırım uygulamak |
pogrom v.
|
|
223 |
General |
çözüm uygulamak |
solution v.
|
|
224 |
General |
sprey boya uygulamak |
spray-paint v.
|
|
225 |
General |
bükerek uygulamak |
spring v.
|
|
226 |
General |
(boyalı yüzeye) sünger ile tampon uygulamak |
spunge v.
|
|
227 |
General |
darbe uygulamak |
strike v.
|
|
228 |
General |
yavaş yavaş uygulamak |
subintroduce v.
|
|
229 |
General |
senkretizm uygulamak |
syncretise v.
|
|
230 |
General |
senkretizm uygulamak |
syncretize v.
|
|
231 |
General |
sonlandırma uygulamak |
guillotine v.
|
|
232 |
General |
(ceza) uygulamak |
give v.
|
|
Phrasals |
|
233 |
Phrasals |
indirim uygulamak |
draw back v.
|
|
234 |
Phrasals |
yüzeye uygulamak |
lay on v.
|
|
235 |
Phrasals |
(bir şeye) bir işlem uygulamak |
submit to v.
|
|
236 |
Phrasals |
(bir canlıya bir şey) uygulamak |
administer something to someone (or an animal) v.
|
|
237 |
Phrasals |
dikkatli dokunuşlarla uygulamak |
dab on v.
|
|
238 |
Phrasals |
(birine bir şeyi) dayatmak/zorla kabul ettirmek/uygulamak |
enforce (something) on (one) v.
|
|
239 |
Phrasals |
birinin üzerinde bir kanunu/yasayı uygulamak |
enforce something on someone v.
|
|
240 |
Phrasals |
bir kanunu birine uygulamak |
enforce something on someone v.
|
|
241 |
Phrasals |
bir şeyi bir şeyin üstüne/üstünden eşit olarak uygulamak |
distribute something over something v.
|
|
242 |
Phrasals |
bir şeyi bir alana eşit olarak uygulamak |
distribute something over something v.
|
|
243 |
Phrasals |
bir şeyi bir alanın her yerine uygulamak/dağıtmak |
distribute something over something v.
|
|
244 |
Phrasals |
şiddet uygulamak |
knock about v.
|
|
245 |
Phrasals |
şiddet uygulamak |
knock around v.
|
|
246 |
Phrasals |
sürekli baskı uygulamak |
push up against v.
|
|
247 |
Phrasals |
ruloyla (birine/bir şeye) bir şey uygulamak |
roll onto (someone or something) v.
|
|
248 |
Phrasals |
bir şeye ruloyla bir şey uygulamak |
roll something onto something v.
|
|
249 |
Phrasals |
aceleyle uygulamak |
slap on v.
|
|
250 |
Phrasals |
aceleyle uygulamak |
slap on v.
|
|
251 |
Phrasals |
yasal bir zorunluluk uygulamak/koymak (vergi, ceza) |
slap on v.
|
|
252 |
Phrasals |
aceleyle uygulamak |
slap onto v.
|
|
253 |
Phrasals |
bir şifreyi daha güvenli hale getirmek için rastgele veri katmanı uygulamak |
salt (something) with (something) v.
|
|
254 |
Phrasals |
daha az baskı uygulamak |
let up v.
|
|
255 |
Phrasals |
bir şeyi bir şeye/bir şey üzerine uygulamak |
apply something to something v.
|
|
256 |
Phrasals |
bir şey üzerinde güç uygulamak, çaba sarf etmek |
apply something to something v.
|
|
257 |
Phrasals |
kısmi karartma uygulamak |
brown out v.
|
|
258 |
Phrasals |
(biri/bir şey) üzerinde baskı uygulamak |
clamp down on (someone or something) v.
|
|
259 |
Phrasals |
(biri/bir şey üzerinde) kesin kurallar uygulamak |
crack down (on someone or something) v.
|
|
260 |
Phrasals |
(bir şey üzerinde) kesin kurallar uygulamak |
crack down on (something) v.
|
|
261 |
Phrasals |
üstüne uygulamak |
daub on v.
|
|
262 |
Phrasals |
-e uygulamak |
daub with v.
|
|
263 |
Phrasals |
bir şeyin üstüne bir şey uygulamak |
daub something with something v.
|
|
264 |
Phrasals |
-in üstüne/üstünden eşit olarak uygulamak |
distribute over v.
|
|
265 |
Phrasals |
bir alana eşit olarak uygulamak |
distribute over v.
|
|
266 |
Phrasals |
bir alanın her yerine uygulamak/dağıtmak |
distribute over v.
|
|
267 |
Phrasals |
üzerinde bir kanunu/yasayı uygulamak |
enforce on v.
|
|
268 |
Phrasals |
-i dayatmak/zorla kabul ettirmek/uygulamak |
enforce on v.
|
|
269 |
Phrasals |
yüzeyine/yüzüne (bir şey) uygulamak |
face with (something) v.
|
|
270 |
Phrasals |
bir şeyin yüzeyine/yüzüne bir şey uygulamak |
face something with something v.
|
|
271 |
Phrasals |
kolayca uygulamak |
rip off v.
|
|
272 |
Phrasals |
test uygulamak |
run off v.
|
|
273 |
Phrasals |
(bir şeyi) uygulamak |
keep to (something) v.
|
|
274 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinde (bir şey) uygulamak |
perform (something) on (someone or something) v.
|
|
275 |
Phrasals |
üzerinde (bir şey) uygulamak |
perform on v.
|
|
276 |
Phrasals |
aşama aşama uygulamak |
phase in v.
|
|
277 |
Phrasals |
yavaş yavaş uygulamak |
phase in v.
|
|
278 |
Phrasals |
-e ovarak sürmek/uygulamak |
rub into v.
|
|
279 |
Phrasals |
(bir taktik/plan) uygulamak |
seize onto (something) v.
|
|
280 |
Phrasals |
(bir taktik/plan) uygulamak |
seize on (something) v.
|
|
281 |
Phrasals |
(bir taktik/plan) uygulamak |
seize upon (something) v.
|
|
282 |
Phrasals |
(bir şeyi farklı bir sanat dalına) aktarmak/uygulamak |
translate (something) to (something) v.
|
|
283 |
Phrasals |
üzerine/yüzeyine uygulamak |
wipe over v.
|
|
284 |
Phrasals |
üst üste uygulamak |
feed in v.
|
|
285 |
Phrasals |
(sözlü veya fiziksel) şiddet uygulamak |
set about v.
|
|
286 |
Phrasals |
dikkatsizce uygulamak |
slam on v.
|
|
Colloquial |
|
287 |
Colloquial |
sözlü baskı uygulamak |
jaw v.
|
|
288 |
Colloquial |
sözlü baskı uygulamak |
jawbone v.
|
|
289 |
Colloquial |
buz uygulamak |
ice down v.
|
|
290 |
Colloquial |
gelişigüzel uygulamak |
slapdash v.
|
|
Idioms |
|
291 |
Idioms |
planını uygulamak |
play one's cards v.
|
|
292 |
Idioms |
mesleğini işi dışında (da) uygulamak |
wear (one's particular profession's) hat v.
|
|
293 |
Idioms |
güç uygulamak |
bring (something) to bear v.
|
|
294 |
Idioms |
ambargo uygulamak |
lay an embargo on v.
|
|
295 |
Idioms |
ambargo uygulamak |
place an embargo on v.
|
|
296 |
Idioms |
aşama aşama uygulamak |
phase something in v.
|
|
297 |
Idioms |
aşama aşama uygulamak |
phase in something v.
|
|
298 |
Idioms |
ayakta tedavi etmek/uygulamak |
patch someone up v.
|
|
299 |
Idioms |
farklı bir yöntem uygulamak |
change tack v.
|
|
300 |
Idioms |
farklı bir yöntem uygulamak |
try a different tack v.
|
|
301 |
Idioms |
üzerine baskı uygulamak |
put strain on v.
|
|
302 |
Idioms |
yavaş yavaş uygulamak |
phase in something v.
|
|
303 |
Idioms |
yavaş yavaş uygulamak |
phase something in v.
|
|
304 |
Idioms |
daha düşük kademede/pozisyonda olanlara psikolojik şiddet uygulamak |
eat (one's) young v.
|
|
305 |
Idioms |
birine şiddet uygulamak |
give someone the works v.
|
|
306 |
Idioms |
bekle gör politikası uygulamak |
play a waiting game v.
|
|
307 |
Idioms |
kuralları normalinden daha abartılı uygulamak |
be more catholic than the pope (himself) v.
|
|
308 |
Idioms |
biraz fiziksel güç uygulamak |
use (a little) (bit of) elbow grease v.
|
|
309 |
Idioms |
(birine) aşırı baskı uygulamak |
turn the screws (on someone) v.
|
|
310 |
Idioms |
(birine) aşırı baskı uygulamak |
turn the screw (on someone) v.
|
|
311 |
Idioms |
birine aşırı baskı uygulamak |
turn the screw on someone v.
|
|
312 |
Idioms |
birine aşırı baskı uygulamak |
tighten the screw on someone v.
|
|
313 |
Idioms |
planı uygulamak |
go with the plan v.
|
|
314 |
Idioms |
çifte standart uygulamak |
make chalk of one and cheese of the other v.
|
|
315 |
Idioms |
çifte standart uygulamak |
make fish of one and flesh of another v.
|
|
316 |
Idioms |
bir kararı uygulamak |
abide by a decision v.
|
|
317 |
Idioms |
orantısız güç uygulamak |
be breaking a butterfly on a wheel v.
|
|
318 |
Idioms |
ezici güç uygulamak |
be breaking a butterfly on a wheel v.
|
|
319 |
Idioms |
orantısız güç kullanmak/uygulamak |
break a butterfly on a wheel v.
|
|
320 |
Idioms |
bir şeyi (bir şey) üzerinde uygulamak |
bring something to bear (on something) v.
|
|
321 |
Idioms |
bir şeyi uygulamak |
bring/put something into effect v.
|
|
322 |
Idioms |
fiziksel güç uygulamak |
use elbow grease v.
|
|
323 |
Idioms |
(birine) hayat öpücüğü uygulamak |
give (one) the kiss of life v.
|
|
324 |
Idioms |
(birine bir ceza) uygulamak |
give (something) against (one) v.
|
|
325 |
Idioms |
doğru prosedürü kullanmak/uygulamak |
go through channels v.
|
|
326 |
Idioms |
orantısız güç uygulamak |
kill a fly with an elephant gun v.
|
|
327 |
Idioms |
verdiği nasihati uygulamak |
practice what (one) preaches v.
|
|
328 |
Idioms |
verdiği öğüdü uygulamak |
practice what (one) preaches v.
|
|
329 |
Idioms |
verdiği tavsiyeleri/söylediklerini yapmak/uygulamak |
practice what (one) preaches v.
|
|
330 |
Idioms |
aşırı baskı uygulamak |
tighten the screw v.
|
|
331 |
Idioms |
aşırı baskı uygulamak |
tighten the screws v.
|
|
332 |
Idioms |
tam işlem uygulamak |
cut fine v.
|
|
333 |
Idioms |
titizlikle işlem uygulamak |
cut fine v.
|
|
334 |
Idioms |
zor beğenerek uygulamak |
cut fine v.
|
|
335 |
Idioms |
kaba kuvvet uygulamak |
beat up on v.
|
|
Trade/Economic |
|
336 |
Trade/Economic |
birkaç büyük firmanın rekabeti sınırlandırmak ve yüksek fiyat uygulamak üzere bir araya gelip oluşturdukları birlik |
business trust n.
|
|
337 |
Trade/Economic |
üst yönetimin planlarını uygulamak üzere ayrıntılı plan ve süreçler geliştiren yöneticiler |
middle management n.
|
|
338 |
Trade/Economic |
(borç, vergi) indirim uygulamak |
release v.
|
|
339 |
Trade/Economic |
aşırı vergi uygulamak |
overtax v.
|
|
340 |
Trade/Economic |
gecikme faizi uygulamak |
charge a late fee v.
|
|
341 |
Trade/Economic |
gecikme faizi uygulamak |
apply default interest v.
|
|
342 |
Trade/Economic |
gecikme faizi uygulamak |
apply a late fee charge v.
|
|
343 |
Trade/Economic |
faiz uygulamak |
charge interest v.
|
|
344 |
Trade/Economic |
gecikme zammı uygulamak |
impose a late fee v.
|
|
345 |
Trade/Economic |
gecikme faizi uygulamak |
levy interest for delay v.
|
|
346 |
Trade/Economic |
dolarizasyon uygulamak |
dollarize [us] v.
|
|
347 |
Trade/Economic |
dolarizasyon uygulamak |
dollarise [uk] v.
|
|
Law |
|
348 |
Law |
yargılama yetkisine sahip kimsenin uygulamak zorunda olduğu kural ve usuller |
natural justice n.
|
|
349 |
Law |
(iskoçya) görevi mahkemece alınan kararları uygulamak olan mahkeme görevlisi |
macer n.
|
|
350 |
Law |
emir ve kuralları uygulamak üzere yasama organlarına, siyasi veya kanuni toplantılara katılan yetkili |
sergeant at arms n.
|
|
351 |
Law |
kuralı uygulamak |
apply the rule v.
|
|
352 |
Law |
kural uygulamak |
apply a rule v.
|
|
353 |
Law |
sokağa çıkma yasağı uygulamak |
impose a curfew v.
|
|
354 |
Law |
yaptırım uygulamak |
enforce v.
|
|
355 |
Law |
(mahkeme kaydı özetini ilgili otoriteye göndererek kefalet için) yaptırım uygulamak |
estreat v.
|
|
356 |
Law |
haciz uygulamak |
impress v.
|
|
357 |
Law |
ceza uygulamak |
infect v.
|
|
358 |
Law |
(rehin, senet, ipotek) yasa gereğince uygulamak |
foreclose v.
|
|
Politics |
|
359 |
Politics |
hükümetin engellilere karşı ayrımcılıkla mücadele yasasını uygulamak üzere atadığı bir organ |
disability rights commission [uk] n.
|
|
360 |
Politics |
bütünü ile uygulamak |
apply in its entirety v.
|
|
361 |
Politics |
indirim uygulamak |
grant a remission v.
|
|
362 |
Politics |
indirim uygulamak |
apply a reduction v.
|
|
363 |
Politics |
indirim uygulamak |
make a reduction v.
|
|
364 |
Politics |
kıyas yolu ile uygulamak |
apply mutatis mutandis v.
|
|
365 |
Politics |
i̇dari işlem uygulamak |
take administrative action v.
|
|
366 |
Politics |
vize uygulamak |
require a visa v.
|
|
367 |
Politics |
yaptırım uygulamak |
place sanctions on v.
|
|
368 |
Politics |
yaptırım uygulamak |
place sanctions v.
|
|
369 |
Politics |
baskı uygulamak |
depress [obsolete] v.
|
|
Industry |
|
370 |
Industry |
shrink ambalaj uygulamak |
shrinkwrap v.
|
|
Advertising |
|
371 |
Advertising |
satış promosyonu uygulamak |
merchandize v.
|
|
372 |
Advertising |
satış promosyonu uygulamak |
merchandise v.
|
|
Technical |
|
373 |
Technical |
uzun süre yüksek sıcaklığa maruz bırakarak ısıl yaşlandırma uygulamak suretiyle suni yaşlandırma |
ageing by the use of thermal ageing by long term exposure in a ventilated oven at elevated temperature n.
|
|
374 |
Technical |
diyaliz uygulamak |
dialyse v.
|
|
375 |
Technical |
diyaliz uygulamak |
dialyze v.
|
|
376 |
Technical |
kireç uygulamak |
lime v.
|
|
377 |
Technical |
sızdırmazlığın sağlanması amacı ile tapa gibi maddeler uygulamak |
blank off v.
|
|
378 |
Technical |
vakum uygulamak |
apply vacuum to v.
|
|
379 |
Technical |
(motorlu taşıtlarda) hızlanmak için son kuvvetle itmek veya hızlanmak için itme gücü uygulamak |
firewall v.
|
|
380 |
Technical |
elektroforez uygulamak |
electrophorese v.
|
|
381 |
Technical |
lazer uygulamak |
laser v.
|
|
382 |
Technical |
(bir şeye) zorlamalı çekiş uygulamak |
blast v.
|
|
383 |
Technical |
(yarı sıvı formdaki lehimi) lehimlenecek parça üzerine deri veya bez ile yayarak uygulamak |
wipe v.
|
|
384 |
Technical |
sönmemiş kireç uygulamak |
quicklime v.
|
|
385 |
Technical |
kayganlaştırıcı uygulamak |
lubricate v.
|
|
386 |
Technical |
yağlayıcı madde uygulamak |
lubricate v.
|
|
387 |
Technical |
(parlaklık kazandırmak için) yüzeye işlem uygulamak |
luster v.
|
|
388 |
Technical |
(parlaklık kazandırmak için) yüzeye işlem uygulamak |
lustre v.
|
|
389 |
Technical |
çukurluk oluşturmak veya gidermek için metal saca basınç uygulamak |
bump v.
|
|
390 |
Technical |
rotoskop tekniği uygulamak |
rotoscope v.
|
|
391 |
Technical |
işlem uygulamak |
run v.
|
|
392 |
Technical |
sıvı şekilde uygulamak |
run v.
|
|
393 |
Technical |
dökerek uygulamak |
run v.
|
|
394 |
Technical |
pas önleyici uygulamak |
rustproof v.
|
|
395 |
Technical |
siyanit ile işlem uygulamak |
cyanide v.
|
|
396 |
Technical |
siyanür ile işlem uygulamak |
cyanide v.
|
|
397 |
Technical |
(demir veya çeliğe) eriyik siyanite daldırarak işlem uygulamak |
cyanide v.
|
|
398 |
Technical |
(uçak veya balon tekstil malzemesine) lak uygulamak |
dope v.
|
|
399 |
Technical |
parafin ile işlem uygulamak |
paraffin v.
|
|
400 |
Technical |
(bir şeye) parafin uygulamak |
paraffin v.
|
|
401 |
Technical |
zıt yönde baskı uygulamak |
counterpressure v.
|
|
402 |
Technical |
(eriyik metale) kimyasal işlem uygulamak |
inoculate v.
|
|
403 |
Technical |
vücuda elektrik şoku uygulamak |
shock v.
|
|
404 |
Technical |
renkli cam tabakası kaplaması uygulamak |
flash v.
|
|
405 |
Technical |
(viskoza) selüloz çökeltisi yaratacak şekilde işlem uygulamak |
set v.
|
|
406 |
Technical |
(işlenen kağıda) baskı silindiri ile normalden fazla basınç uygulamak |
crush v.
|
|
407 |
Technical |
son sıva tabakası uygulamak |
skim v.
|
|
408 |
Technical |
(yapışkanlı yüzeye) eşit miktarda yapıştırıcı uygulamak |
skin v.
|
|
409 |
Technical |
kalın katmanlar halinde uygulamak |
slab v.
|
|
410 |
Technical |
kaba işlem uygulamak |
stock v.
|
|
Computer |
|
411 |
Computer |
biçem uygulamak |
apply a style v.
|
|
412 |
Computer |
biçim uygulamak |
apply format v.
|
|
413 |
Computer |
bilgisayara veya hesap makinesine doğrudan bağlı mantık devresiyle (işlemi) uygulamak |
wire v.
|
|
414 |
Computer |
mantık devresiyle kalıcı olarak bilgisayara bağlayarak (güç) uygulamak |
hardwire v.
|
|
415 |
Computer |
(program veya talimat) uygulamak |
run v.
|
|
416 |
Computer |
foil algoritmasını uygulamak |
foil v.
|
|
417 |
Computer |
(verilere) rutin bakım uygulamak |
scrub v.
|
|
Telecom |
|
418 |
Telecom |
düzenlemeleri uygulamak |
implement regulations v.
|
|
Electric |
|
419 |
Electric |
geri besleme uygulamak |
regenerate v.
|
|
420 |
Electric |
(iletim şebekesine) düşük voltaj uygulamak |
bias v.
|
|
421 |
Electric |
levha akımını sıfıra indirmek için vakumlu tüp ızgarasına yüksek negatif öngerilim uygulamak |
block v.
|
|
422 |
Electric |
(devreye harici kaynaktan) elektromotif kuvvet uygulamak |
impress v.
|
|
423 |
Electric |
(devreye harici kaynaktan) gerilim uygulamak |
impress v.
|
|
Textile |
|
424 |
Textile |
(deriye) maroken uygulamak |
levant v.
|
|
425 |
Textile |
(sentetik kumaşa) işlem uygulamak |
set v.
|
|
426 |
Textile |
(yün dokumaya) kırışma karşıtı kimyasal işlem uygulamak |
sironize v.
|
|
427 |
Textile |
(yün dokumaya) kırışma karşıtı kimyasal işlem uygulamak |
sironise v.
|
|
428 |
Textile |
(kumaşa) parça boyama işlemi uygulamak |
degrade v.
|
|
Construction |
|
429 |
Construction |
(öngerilmeli beton yapıda donatı çeliklerine) beton kuruduktan sonra germe uygulamak |
posttension v.
|
|
430 |
Construction |
dolgu macunu uygulamak |
spackle v.
|
|
Dyeing |
|
431 |
Dyeing |
(pigment) yoğun şekilde uygulamak |
load v.
|
|
432 |
Dyeing |
sıva uygulamak (duvara) |
prick up v.
|
|
Aeronautic |
|
433 |
Aeronautic |
uzay aracını yavaşlatmak için atmosfer direnci uygulamak |
aerobrake v.
|
|
Medical |
|
434 |
Medical |
fizik tedavide kullanılan çeşitli aktörleri uygulamak için kullanılan bir aparat |
modality n.
|
|
435 |
Medical |
tedavi uygulamak |
administer v.
|
|
436 |
Medical |
psikolojik tedavi uygulamak |
therapize v.
|
|
437 |
Medical |
hipofizektomi uygulamak |
hypophysectomise v.
|
|
438 |
Medical |
füzyon uygulamak |
perform fussion v.
|
|
439 |
Medical |
hipofizektomi uygulamak |
hypophysectomize v.
|
|
440 |
Medical |
gonadektomi uygulamak |
gonadectomise v.
|
|
441 |
Medical |
iridektomi uygulamak |
iridectomise v.
|
|
442 |
Medical |
kan uygulamak |
apply blood v.
|
|
443 |
Medical |
trakeatomi ameliyatı uygulamak |
tracheotomise v.
|
|
444 |
Medical |
tiroidektomi uygulamak |
thyroidectomize v.
|
|
445 |
Medical |
tiroidektomi uygulamak |
thyroidectomise v.
|
|
446 |
Medical |
trakeatomi ameliyatı uygulamak |
tracheotomize v.
|
|
447 |
Medical |
tedavi uygulamak |
operate v.
|
|
448 |
Medical |
gereksiz ilaç tedavisi uygulamak |
overmedicate v.
|
|
449 |
Medical |
aşırı ilaç tedavisi uygulamak |
overmedicate v.
|
|
450 |
Medical |
(gerekmediği halde) ameliyat uygulamak |
overoperate v.
|
|
451 |
Medical |
gereksizce operasyon uygulamak |
overoperate v.
|
|
452 |
Medical |
bronkoskopi uygulamak |
bronchoscope v.
|
|
453 |
Medical |
akciğerlere ventilasyon uygulamak |
ventilate v.
|
|
454 |
Medical |
tıbbi diseksiyon uygulamak |
dissect v.
|
|
455 |
Medical |
litotomi uygulamak |
cut v.
|
|
456 |
Medical |
cerrahi işlem uygulamak |
cut v.
|
|
457 |
Medical |
pinealektomi uygulamak |
pinealectomize [us] v.
|
|
458 |
Medical |
pinealektomi uygulamak |
pinealectomise [uk] v.
|
|
459 |
Medical |
önleyici ilaç uygulamak |
premedicate v.
|
|
460 |
Medical |
hazırlayıcı ilaç uygulamak |
premedicate v.
|
|
461 |
Medical |
greft uygulamak |
skin graft v.
|
|
462 |
Medical |
greft deri uygulamak |
skin graft v.
|
|
463 |
Medical |
(penisin alt bölümüne) insizyon uygulamak |
subincise v.
|
|
Psychology |
|
464 |
Psychology |
katılımcıların çatışmaları çözmek, çeşitli durumlar için uygun davranışları uygulamak için rolleri üstlendikleri ve canlandırdıkları bir eğitim veya psikoterapi tekniği |
role-playing n.
|
|
465 |
Psychology |
psikanaliz tedavisi uygulamak |
psychoanalyze v.
|
|
466 |
Psychology |
psikanaliz tedavisi uygulamak |
psychoanalyse v.
|
|
467 |
Psychology |
otomatik hale gelene kadar sürekli uygulamak |
overlearn v.
|
|
Dentistry |
|
468 |
Dentistry |
(diş üzerinde) dental profilaksi uygulamak |
clean v.
|
|
Printing |
|
469 |
Printing |
ofset taş baskı sanatında baskı üzerine hassas kaplama uygulamak için kullanılan bir makine |
whirler n.
|
|
470 |
Printing |
matbaa harfine mürekkep uygulamak için kullanılan küre biçimli alet |
pompet n.
|
|
471 |
Printing |
daha fazla kesim yapabilmek için baskı plakasına yeniden asit uygulamak |
rebite v.
|
|
472 |
Printing |
(kağıdın) yüzeyine bir haşıl maddesi uygulamak |
top-size v.
|
|
473 |
Printing |
(kağıdın) yüzeyine bir haşıl maddesi uygulamak |
surface-size v.
|
|
474 |
Printing |
parlatmak için ince metal tozu uygulamak |
bronze v.
|
|
475 |
Printing |
opaklığı artırmak için ince metal tozu uygulamak |
bronze v.
|
|
476 |
Printing |
mürekkebin çöküntü tabanı ve kenarlarında biriktiği bir baskı işlemi uygulamak |
spanish v.
|
|
Food Engineering |
|
477 |
Food Engineering |
(gıda ürünlerine) gamma ile işlem uygulamak |
picowave v.
|
|
Geometry |
|
478 |
Geometry |
(çizgi veya yüzey) diğerine kaymadan uygulamak |
roll v.
|
|
Logic |
|
479 |
Logic |
hatalı mantık uygulamak |
logic v.
|
|
480 |
Logic |
ölçüsüz mantık uygulamak |
logic v.
|
|
Physics |
|
481 |
Physics |
izafiyet kuramını uygulamak |
relativize v.
|
|
482 |
Physics |
görelilik kuramını uygulamak |
relativize v.
|
|
483 |
Physics |
izafiyet kuramını uygulamak |
relativise v.
|
|
484 |
Physics |
görelilik kuramını uygulamak |
relativise v.
|
|
485 |
Physics |
(sıvıya) basınç uygulamak |
supercharge v.
|
|
Chemistry |
|
486 |
Chemistry |
fenol uygulamak |
carbolize v.
|
|
487 |
Chemistry |
fenol uygulamak |
phenolate v.
|
|
488 |
Chemistry |
terebentin yağı uygulamak |
turpentine v.
|
|
489 |
Chemistry |
vitriyol uygulamak |
vitriolate v.
|
|
490 |
Chemistry |
kromat ile işlem uygulamak |
chromate v.
|
|
491 |
Chemistry |
potasyum dikromat ile işlem uygulamak |
chromate v.
|
|
492 |
Chemistry |
oksalat ile işlem uygulamak |
oxalate v.
|
|
493 |
Chemistry |
ozon ile işlem uygulamak |
ozonate v.
|
|
494 |
Chemistry |
(sodyum nitrata) sülfürik asitle işlem uygulamak |
pot v.
|
|
495 |
Chemistry |
(dokuya) tespit işlemi uygulamak |
fix v.
|
|
Biology |
|
496 |
Biology |
her biri farklı bir dokuyu boyayan birden fazla boyayı (numuneye) sırayla uygulamak |
counterstain v.
|
|
497 |
Biology |
(boya serisini) incelenecek numuneye uygulamak |
counterstain v.
|
|
498 |
Biology |
iki fiksatiften birincisine uygulamak |
prefix v.
|
|
499 |
Biology |
(mikroskopik örneğe) reaktif/boya ile işlem uygulamak |
stain v.
|
|
Biochemistry |
|
500 |
Biochemistry |
uht işlemi uygulamak |
ultraheat v.
|
|