Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Synonyms
About Us
Tools
Resources
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyms
Tools
About Us
Resources
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English
French - English
Spanish - English
German - English
History
weather
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
Meanings of
"weather"
in Turkish English Dictionary : 66 result(s)
Category
English
Turkish
Common Usage
1
Common Usage
weather
n.
hava
2
Common Usage
weather
n.
hava durumu
General
3
General
weather
n.
fırtına
4
General
weather
n.
yön
5
General
weather
n.
şart
6
General
weather
n.
ortam
7
General
weather
n.
rüzgara açık olan taraf
8
General
weather
n.
durum
9
General
weather
n.
hava
10
General
weather
n.
hava etkisi
11
General
weather
n.
kötü hava
12
General
weather
n.
bahtın dönmesi
13
General
weather
n.
o günün koşulları
14
General
weather
n.
hayatın getirdikleri
15
General
weather
v.
tehlikeyi bertaraf etmek
16
General
weather
v.
havalandırmak
17
General
weather
v.
savuşturmak
18
General
weather
v.
güneş yağmur vb nedenlerle solmak/aşınmak
19
General
weather
v.
çatlatmak
20
General
weather
v.
rengini değiştirmek
21
General
weather
v.
solmak
22
General
weather
v.
kötü havaya karşı dayanıklık göstermek
23
General
weather
v.
yalpalamak
24
General
weather
v.
-den aşınmak
25
General
weather
v.
yağmur nedeniyle solmak
26
General
weather
v.
tehlike atlatmak
27
General
weather
v.
atlatmak
28
General
weather
v.
kurutmak
29
General
weather
v.
yağmur aşındırmak
30
General
weather
v.
geçiştirmek
31
General
weather
v.
güneş yağmur vb soldurmak/aşındırmak
32
General
weather
v.
(hava ile) aşınmak
33
General
weather
v.
(hava) aşındırmak
34
General
weather
v.
hava etkisiyle değişmek
35
General
weather
v.
hava etkisine tutmak
36
General
weather
v.
(tehlikeyi/badireyi) atlatmak
37
General
weather
v.
başa çıkmak
38
General
weather
v.
baş etmek
39
General
weather
v.
rüzgara doğru yelken açmak
40
General
weather
v.
hava nedeniyle rengi solmak
41
General
weather
v.
hava nedeniyle rengi atmak
42
General
weather
v.
(hava) rengini soldurmak
43
General
weather
v.
hava etkisine dayanmak
44
General
weather
adj.
rahatsız
45
General
weather
adj.
hasta
Technical
46
Technical
weather
n.
hava
47
Technical
weather
n.
yel değirmeninin kendi dönme düzlemi ile yaptığı açı
48
Technical
weather
v.
hava etkisine tutmak
Computer
49
Computer
weather
n.
hava durumu
Architecture
50
Architecture
weather
v.
çatıya eğim vermek
Marine
51
Marine
weather
n.
görünür olan yan hat
52
Marine
weather
n.
görünür olan ince tahta kısım
53
Marine
weather
v.
(gemi) fırtınadan sağ salim geçmek
54
Marine
weather
v.
(yarışta veya deniz savaşında) rüzgara karşı avantajlı konum elde etmek
55
Marine
weather
v.
dalgalı denizde yalpalayıp baş-kıç vurmak
56
Marine
weather
adj.
geminin rüzgar alan yanına ait
57
Marine
weather
adj.
geminin rüzgar alan yanıyla ilgili
58
Marine
weather
adj.
geminin rüzgar alan yanında olan
59
Marine
weather
adj.
geminin rüzgar alan kısmında olan
Meteorology
60
Meteorology
weather
n.
olumsuz veya yıkıcı hava koşulları
61
Meteorology
weather
n.
soğuk hava ve rutubet
62
Meteorology
weather
v.
kötü hava koşulları nedeniyle hareket edememek
63
Meteorology
weather
adj.
hava durumu tahmininde kullanılan
64
Meteorology
weather
adj.
hava durumu tahminiyle ilgili
65
Meteorology
weather
adj.
atmosfer koşullarına maruz kalan
Ornithology
66
Ornithology
weather
v.
(şahini) açık havaya başlığı olmadan salmak
Meanings of
"weather"
with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)
Category
English
Turkish
General
1
General
weather forecast
n.
hava durumu
2
General
weather stripping
n.
tecrit şeridi
3
General
unsettled weather
n.
değişken hava
4
General
good weather
n.
iyi hava
5
General
weather forecaster
n.
hava tahmincisi
6
General
weather vane
n.
yelkovan
7
General
local weather
n.
yerel hava
8
General
weather condition
n.
hava durumu
9
General
weather sheet
n.
yelken ipi
10
General
weather stripping
n.
kapı pencere yalıtımı
11
General
synoptic weather chart
n.
hava tahmin haritası
12
General
weather bureau
n.
meteoroloji bürosu
13
General
weather radar
n.
hava durumu radarı
14
General
unfavorable weather
n.
elverişsiz hava
15
General
weather vane
n.
rüzgar fırıldağı
16
General
clear weather
n.
açık hava
17
General
weather chart
n.
hava haritası
18
General
weather map
n.
hava haritası
19
General
normal weather conditions
n.
normal hava koşulları
20
General
cold weather
n.
soğuk hava
21
General
weather condition
n.
havadurumu
22
General
bad weather
n.
kötü hava
23
General
nasty weather
n.
çepel
24
General
weather forecast
n.
hava raporu
25
General
weather vane
n.
fırıldak
26
General
weather stripping
n.
pencere bandı
27
General
weather map
n.
meteoroloji haritası
28
General
weather strip
n.
tecrit şeridi
29
General
weather forecast
n.
hava tahmin raporu
30
General
weather map
n.
hava durumu haritaları
31
General
weather report
n.
hava raporu
32
General
fair weather
n.
iyi hava
33
General
fine weather
n.
güzel hava
34
General
weather forecasting
n.
hava durumu tahmini
35
General
weather strip
n.
pencere bandı
36
General
weather strip
n.
kapı pencere süngeri
37
General
weather side
n.
rüzgara maruz taraf
38
General
weather analysis
n.
hava durumu tahlili
39
General
weather forecast
n.
hava tahmini
40
General
weather forecast
n.
havadurumu (hava tahmini)
41
General
weather forecast
n.
hava durumu (hava tahmini)
42
General
adverse weather conditions
n.
hava muhalefeti
43
General
adverse weather condition
n.
hava muhalefeti
44
General
freak (weather) condition
n.
olumsuz şart
45
General
rainy weather
n.
yağışlı hava
46
General
weather man
n.
hava durumu sunucusu
47
General
weather presenter
n.
hava durumu sunucusu
48
General
cold weather precautions
n.
soğuk hava önlemleri
49
General
cold weather precautions
n.
soğuktan koruma önlemleri
50
General
all-weather aircraft
n.
her türlü hava koşullarında uçabilen uçak
51
General
a foul-weather friend
n.
kara gün dostu
52
General
foul-weather friend
n.
kötü gün dostu
53
General
foul-weather friend
n.
kara gün dostu
54
General
fair-weather friend
n.
iyi gün dostu
55
General
weather-bound
n.
kötü hava şartlarından dolayı limanda mahsur kalmış (gemi)
56
General
inclement weather
n.
kötü hava
57
General
inclement weather
n.
soğuk hava
58
General
abnormal weather conditions
n.
anormal hava koşulları
59
General
abnormal weather conditions
n.
anormal hava şartları
60
General
changeable weather
n.
değişken hava
61
General
marginal weather
n.
normalin dışında hava şartları
62
General
adverse weather conditions
n.
kötü hava koşulları
63
General
weather conditions
n.
hava koşulları
64
General
weather conditions
n.
hava şartları
65
General
windy weather
n.
rüzgarlı hava
66
General
weather reporter
n.
hava durumu sunucusu
67
General
change of the weather
n.
havanın değişmesi
68
General
dark weather
n.
karanlık hava
69
General
a muggy weather
n.
bunaltıcı bir hava
70
General
severe weather conditions
n.
sert hava şartları
71
General
harsh weather conditions
n.
sert hava şartları
72
General
harsh weather conditions
n.
sert hava koşulları
73
General
severe weather conditions
n.
sert hava koşulları
74
General
warm weather
n.
ılık hava
75
General
muggy weather
n.
bunaltıcı hava
76
General
sultry weather
n.
bunaltıcı hava
77
General
local weather forecast
n.
yerel hava durumu
78
General
wet weather
n.
yağmurlu hava
79
General
rainy weather
n.
yağmurlu hava
80
General
extreme weather conditions
n.
şiddetli/ağır/sert hava şartları
81
General
overcast weather
n.
kapalı hava
82
General
bad weather conditions
n.
olumsuz hava şartları
83
General
bad weather conditions
n.
kötü hava koşulları
84
General
unfavorable weather conditions
n.
olumsuz hava şartları
85
General
unfavorable weather conditions
n.
kötü hava şartları
86
General
bad weather conditions
n.
olumsuz hava koşulları
87
General
unfavorable weather conditions
n.
kötü hava koşulları
88
General
unfavorable weather conditions
n.
olumsuz hava koşulları
89
General
bad weather conditions
n.
kötü hava şartları
90
General
weather and climate events
n.
hava ve iklim olayları
91
General
weather dictionary
n.
hava durumu sözlüğü
92
General
unpredictable weather
n.
öngörülemeyen hava (durumu)
93
General
weather event
n.
hava olayı
94
General
spring weather
n.
bahar havası
95
General
bad weather
n.
çepel
96
General
nasty/stormy weather
n.
çepel
97
General
weather hood
n.
hava kapağı
98
General
weather stain
n.
havanın neden olduğu olduğu renk atması/leke
99
General
weather forecast for turkey
n.
türkiye için hava tahmini
100
General
cold weather conditions
n.
soğuk hava koşulları
101
General
weather report
n.
hava durumu raporu
102
General
changeable weather
n.
istikrarsız hava
103
General
cool weather
n.
serin hava
104
General
raw weather
n.
soğuk ve nemli hava
105
General
sweater weather
n.
süveter/hırka havası
106
General
stormy weather
n.
fırtınalı hava
107
General
tempestuous weather
n.
fırtınalı hava
108
General
weather [obsolete]
n.
sağanak yağış
109
General
weather [obsolete]
n.
gökyüzü
110
General
weather gaw
n.
kısmi gökkuşağı
111
General
weather gauge
n.
üstünlük
112
General
weather gauge
n.
avantaj
113
General
weather woman
n.
kadın hava durumu sunucusu
114
General
shorts weather
n.
şort giyme havası
115
General
showery weather
n.
yağmurlu hava
116
General
fair-weather sailor
n.
görünürde denizci
117
General
fair-weather sailor
n.
tecrübesiz denizci
118
General
gloomy weather
n.
loş ve karanlık hava
119
General
gloomy weather
n.
kasvetli hava
120
General
weather mild
n.
yumuşak hava
121
General
weather mild
n.
Ilıman hava
122
General
weather mild
n.
ılık hava
123
General
wb (weather bureau)
n.
meteoroloji servisi
124
General
stress of weather
n.
hava muhalefeti nedeniyle mahsur kalma
125
General
stress of weather
n.
hava şartları nedeniyle kısıtlanma
126
General
feel under the weather
v.
rahatsız olmak
127
General
weather the storm
v.
zorluklara göğüs germek
128
General
be under the weather
v.
kendini kötü hissetmek
129
General
weather strip
v.
pencere yalıtımı yapmak
130
General
weather the crisis
v.
badireyi atlatmak
131
General
make heavy weather of something
v.
birşeye olması gerektiğinden daha fazla zaman harcamak
132
General
weather a crisis
v.
düze çıkmak
133
General
weather the crisis
v.
badire atlatmak
134
General
weather the storm
v.
krizi atlatmak
135
General
weather the storm
v.
zorlukların hakkından gelmek
136
General
weather the storm
v.
badire atlatmak
137
General
weather the storm
v.
badireyi atlatmak
138
General
make heavy weather of
v.
gözünde büyütmek
139
General
weather-strip
v.
pencere bandı yapıştırmak
140
General
make a forecast of the weather
v.
hava tahmini yapmak
141
General
make a forecast of the weather
v.
hava tahmininde bulunmak
142
General
fall victim to bad weather
v.
kötü havanın azizliğine uğramak
143
General
listen to the weather forecast
v.
hava durumunu dinlemek
144
General
weather a point
v.
karşı çıkanlara rağmen muvaffak olmak
145
General
weather beaten
adj.
fırtınayla hırpalanmış
146
General
all weather
adj.
her havaya elverişli
147
General
all-weather
adj.
her havaya elverişli
148
General
weather-beaten
adj.
yanık ve kırış kırış (yüz)
149
General
weather-beaten
adj.
fırtına yemiş
150
General
weather-beaten
adj.
her türlü kötü hava şartlarına maruz kalmış
151
General
weather-beaten
adj.
yıkık dökük
152
General
weather proof
adj.
her çeşit havaya dayanıklı
153
General
weather-resistant
adj.
hava koşullarına dayanıklı
154
General
weather-resistant
adj.
hava şartlarına dayanıklı
155
General
weather-stained
adj.
hava ile temas ettikten sonra rengi atan/atmış
156
General
weather-wise
adj.
hava durumundaki değişiklikleri tahmin etmede yetenekli olan
157
General
weather-wise
adj.
düşünce veya duygudaki değişiklikleri tahmin etmede yetenekli olan
158
General
fair-weather
adj.
iyi havaya uygun
159
General
fair-weather
adj.
iyi havada yapılan
160
General
fair-weather
adj.
yalnızca bolluk zamanındayken ve zorluk veya tehlike yokken faal, etkili, elverişli veya sadık olan
161
General
fair-weather
adj.
sadece iyi havada elverişli
162
General
fair-weather
adj.
yalnızca iyi havada kullanılan
163
General
fair-weather
adj.
iyi gün dostu olan
164
General
weather-wise
adv.
hava ile ilgili
165
General
weather-wise
adv.
havaya ilişkin
166
General
weather-wise
adv.
hava durumu ile ilgili
167
General
weather-wise
adv.
hava durumuna ilişkin
168
General
wea (weather)
abrev.
hava
169
General
wea (weather)
abrev.
hava durumu
Phrasals
170
Phrasals
risk of (some inclement weather)
n.
(kötü hava) riski
171
Phrasals
risk of (some inclement weather)
n.
(yağmur, kar, şimşek) olasılığı
172
Phrasals
weather out
v.
zorluklarla başarılı bir şekilde mücadele etmek
173
Phrasals
weather in
v.
olumsuz hava koşullarından dolayı içeride tıkılıp kalmak
174
Phrasals
weather in
v.
olumsuz hava koşulları dışarı çıkmasına izin vermemek
175
Phrasals
weather in
v.
olumsuz hava koşulları faaliyet gösterememesine neden olmak
176
Phrasals
weather in
v.
olumsuz hava koşulları ulaşmasına engel olmak
177
Phrasals
weather in
v.
olumsuz hava koşulları hareketini kısıtlamak
178
Phrasals
weather in
v.
olumsuz hava koşulları olduğu yerde kalmasına neden olmak
179
Phrasals
weather in
v.
olumsuz hava koşulları iş görmesini engellemek
180
Phrasals
weather in
v.
olumsuz hava koşulları nedeniyle ulaşılmaz hale gelmek
181
Phrasals
weather in
v.
olumsuz hava koşulları bir şeyi mahsur bırakmak
182
Phrasals
weather in
v.
olumsuz hava koşulları bir şeyin mahsur kalmasına neden olmak
183
Phrasals
weather in
v.
olumsuz hava koşulları bir şeyi içeride mahsur bırakmak
184
Phrasals
weather out
v.
fırtına atlatmak
185
Phrasals
weather out
v.
fırtınayı geçirmek
186
Phrasals
weather out
v.
fırtınayı güvenli bir şekilde atlatmak
187
Phrasals
weather out
v.
fırtınayı sağ salim geçirmek
188
Phrasals
weather out
v.
zorlu durumlara göğüs germek
189
Phrasals
weather out
v.
zorluklara katlanmak/dayanmak
190
Phrasals
weather out
v.
zorluklar karşısında sabırlı olmak
191
Phrasals
weather out
v.
ertelenmesine/iptal olmasına neden olmak
192
Phrasals
weather out
v.
olumsuz hava koşulları nedeniyle ertelenmek/iptal edilmek
193
Phrasals
weather out
v.
hava şartlarının aşındırmasıyla ortaya çıkmak
194
Phrasals
weather out
v.
hava şartlarıyla aşındırarak ortaya çıkarmak
195
Phrasals
weather out
v.
fırtınada hayatta kalmak
196
Phrasals
weather out
v.
fırtınadan sağ salim çıkmak/kurtulmak
197
Phrasals
weather out
v.
sağ salim atlatmak
198
Phrasals
weather out
v.
dayanmak
199
Phrasals
weather out
v.
atlatmak
200
Phrasals
weather out
v.
geçirmek
201
Phrasals
weather out of
v.
sağ salim atlatmak
202
Phrasals
weather out of
v.
dayanmak
203
Phrasals
weather out of
v.
atlatmak
204
Phrasals
weather out of
v.
geçirmek
Phrases
205
Phrases
in case of adverse weather
expr.
olumsuz hava durumunda
206
Phrases
partly because of the weather
expr.
biraz da hava yüzünden
207
Phrases
partly because of the weather
expr.
bir ölçüde hava yüzünden
208
Phrases
partly because of the weather
expr.
kısmen hava yüzünden
209
Phrases
it's mostly because of the weather
expr.
çoğunlukla hava yüzünden
210
Phrases
it's mostly because of the weather
expr.
genelde hava yüzünden
211
Phrases
what bad weather
expr.
ne kadar da kötü bir hava
Colloquial
212
Colloquial
the-end-of-the-world type weather
n.
dünyanın sonu tipi hava
213
Colloquial
weather eye
n.
dikkatli bakış
214
Colloquial
weather eye
n.
gözlemci bakış
215
Colloquial
keep a weather eye out
expr.
gözünü dört aç
216
Colloquial
keep a weather eye out
expr.
gözünü açık tut
217
Colloquial
keep a weather eye out
expr.
gözün üstünde olsun
218
Colloquial
keep a weather eye out
expr.
dikkatli ol
219
Colloquial
how about this weather?
expr.
havalar nasıl?
220
Colloquial
how's the weather up there? [cliché]
expr.
orada/yukarıda havalar nasıl?
Idioms
221
Idioms
a fair-weather-friend
n.
iyi gün dostu
222
Idioms
fine weather for ducks
n.
ahmak ıslatan yağmur
223
Idioms
lovely weather for ducks
n.
ahmak ıslatan yağmur
224
Idioms
lovely weather for ducks
n.
yağmurun adeta bardaktan boşanırcasına yağdığını anlatmak için kullanılan ironik söz
225
Idioms
fine weather for ducks
n.
yağmurun adeta bardaktan boşanırcasına yağdığını anlatmak için kullanılan ironik söz
226
Idioms
brass monkey weather
n.
çok soğuk hava
227
Idioms
brass monkey weather
n.
buz gibi hava
228
Idioms
weather breeder
n.
kapamadan önce havanın geçici olarak açması
229
Idioms
weather breeder
n.
yağmur/fırtına öncesindeki güneşli ve açık hava
230
Idioms
queen's weather
n.
güzel hava
231
Idioms
queen's weather
n.
dışarıda düzenlenecek bir etkinlik için uygun/güzel hava
232
Idioms
queen's weather
n.
elverişli hava/hava şartları
233
Idioms
make heavy weather of doing something
v.
bir şeye olması gerektiğinden daha fazla zaman harcamak
234
Idioms
feel under the weather
v.
keyfi bozuk olmak
235
Idioms
keep one's weather eye open
v.
gözünü dört açmak
236
Idioms
keep one's weather eye open
v.
kuş uçurtmamak
237
Idioms
feel under the weather
v.
keyfi olmamak
238
Idioms
make heavy weather of
v.
gözünde büyütmek
239
Idioms
be under the weather
v.
kendini kötü hissetmek
240
Idioms
be under the weather
v.
iyi olmamak
241
Idioms
make heavy weather of
v.
gereğinden fazla çaba harcamak
242
Idioms
make heavy weather of
v.
bir bardak suda fırtına yaratmak
243
Idioms
make heavy weather of
v.
gereğinden sıkı tutmak
244
Idioms
make heavy weather of
v.
işi zorlaştırmak
245
Idioms
make heavy weather of
v.
zora sürmek
246
Idioms
make heavy weather of
v.
işi zora sokmak
247
Idioms
be under the weather
v.
morali bozuk olmak
248
Idioms
be under the weather
v.
kendini iyi hissetmemek
249
Idioms
weather the storm
v.
zarar görmeden sıyrılmak
250
Idioms
weather the storm
v.
sıkıntıya göğüs germek
251
Idioms
feel under the weather
v.
kendini halsiz hissetmek
252
Idioms
be under the weather
v.
kendini hasta hissetmek
253
Idioms
be under the weather
v.
kendini halsiz hissetmek
254
Idioms
feel under the weather
v.
kendini hasta hissetmek
255
Idioms
weather the storm
v.
tehlikeyi atlatmak
256
Idioms
keep a weather eye on
v.
gözlerini dört açmak
257
Idioms
keep one's weather eye open
v.
tetikte olmak
258
Idioms
keep one's weather eye open
v.
dikkat kesilmek
259
Idioms
keep a weather eye on something
v.
(bir durum hakkında) gözünü dört açmak
260
Idioms
feel a little under the weather
v.
kendini kötü hissetmek
261
Idioms
feel a little under the weather
v.
kendini çok iyi hissetmemek
262
Idioms
be feeling a little under the weather
v.
kendini çok iyi hissetmemek
263
Idioms
feel a little under the weather
v.
kendini iyi hissetmemek
264
Idioms
be feeling a little under the weather
v.
kendini kötü hissetmek
265
Idioms
be feeling a little under the weather
v.
kendini iyi hissetmemek
266
Idioms
weather the storm
v.
fırtınayı atlatmak
267
Idioms
weather the storm
v.
düze çıkmak
268
Idioms
weather the storm
v.
fırtınadan sağ çıkmak
269
Idioms
hit rough weather
v.
sert kayaya çarpmak
270
Idioms
run into rough weather
v.
sorunla karşılaşmak
271
Idioms
run into rough weather
v.
sert kayaya çarpmak
272
Idioms
hit rough weather
v.
sorunla karşılaşmak
273
Idioms
make fair weather
v.
övmek
274
Idioms
make fair weather
v.
pohpohlamak
275
Idioms
make fair weather
v.
dostça davranmak
276
Idioms
make fair weather
v.
yalakalık yapmak
277
Idioms
make fair weather
v.
methetmek
278
Idioms
make fair weather
v.
gururunu okşamak
279
Idioms
make fair weather
v.
yaltaklanmak
280
Idioms
make fair weather
v.
yağ çekmek
281
Idioms
get the weather gage of (someone or something)
v.
(bir şeye/birine) karşı avantajlı konumda olmak
282
Idioms
get the weather gage of (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak
283
Idioms
get the weather gage of (someone or something)
v.
bir geminin hava şartları bakımından düşmanına göre avantajlı konumda olması
284
Idioms
get the weather gage of (someone or something)
v.
bir geminin rüzgarın estiği yön bakımından düşmanından avantajlı konumda olması
285
Idioms
weather the storm
v.
zorlukları/badireleri atlatmak
286
Idioms
make bad weather of it
v.
kötü hava koşullarıyla başa çıkamamak
287
Idioms
make bad weather of it
v.
hava koşullarına dayanamamak
288
Idioms
make bad weather of it
v.
kötü hava koşullarında zorlanmak
289
Idioms
make good weather of it [obsolete]
v.
olumsuz hava koşullarıyla iyi baş etmek
290
Idioms
make good weather of it [obsolete]
v.
olumsuz hava koşullarına iyi ayak uydurmak
291
Idioms
make good weather of it
v.
(bir gemi için) fırtınayla iyi baş etmek
292
Idioms
make bad weather of it
v.
(bir gemi için) fırtınayla baş edememek
293
Idioms
make heavy weather
v.
çırpınmak
294
Idioms
make heavy weather
v.
debelenmek
295
Idioms
keep a weather eye open
v.
dikkat kesilmek
296
Idioms
keep a weather eye open
v.
gözünü dört açmak
297
Idioms
keep a weather eye open
v.
kuş uçurtmamak
298
Idioms
keep a weather eye open
v.
tetikte olmak
299
Idioms
keep one's weather eye open
v.
dikkat kesilmek
300
Idioms
keep one's weather eye open
v.
gözünü dört açmak
301
Idioms
keep one's weather eye open
v.
kuş uçurtmamak
302
Idioms
keep one's weather eye open
v.
tetikte olmak
303
Idioms
keep a weather eye on (someone or something) [uk/australia]
v.
(biri/bir şey hakkında) gözlerini dört açmak
304
Idioms
keep a weather eye on (someone or something) [uk/australia]
v.
(birine/bir şeye) dikkat kesilmek
305
Idioms
keep a weather eye on (someone or something) [uk/australia]
v.
(biri/bir şey hakkında) tetikte olmak
306
Idioms
keep weather eye open
v.
dikkat kesilmek
307
Idioms
keep weather eye open
v.
gözünü dört açmak
308
Idioms
keep weather eye open
v.
kuş uçurtmamak
309
Idioms
keep weather eye open
v.
tetikte olmak
310
Idioms
under the weather
adj.
hasta
311
Idioms
under the weather
expr.
kafası dumanlı
312
Idioms
under the weather
expr.
sarhoş
313
Idioms
under the weather
expr.
rahatsız
314
Idioms
under the weather
expr.
keyifsiz
315
Idioms
brass monkey weather
expr.
dondurucu soğuk
316
Idioms
nice weather we're having
expr.
havalar iyi gidiyor
317
Idioms
under the weather
expr.
akşamdan kalma
318
Idioms
under the weather
expr.
deniz tuttuğu için rahatsız
319
Idioms
been under the weather
expr.
rahatsızlanmış
320
Idioms
been under the weather
expr.
hastalanmış
321
Idioms
make heavy weather of
yokuşa koşmak
322
Idioms
make heavy weather of
yokuşa sürmek
Speaking
323
Speaking
the weather is very nice today
expr.
bugün hava çok güzel
324
Speaking
how is the weather up there
expr.
havalar nasıl oralarda
325
Speaking
weather is nice
expr.
hava güzel
326
Speaking
how is the weather?
expr.
hava nasıl?
327
Speaking
weather permitting
expr.
hava iyi olursa
328
Speaking
the weather is too hot
expr.
hava çok sıcak
329
Speaking
the weather is too cold
expr.
hava çok soğuk
330
Speaking
the weather is nice today
expr.
bugün hava güzel
331
Speaking
what is the weather like
expr.
hava nasıl
332
Speaking
is the weather hot?
expr.
hava sıcak mı?
333
Speaking
how is the weather today?
expr.
bugün hava nasıl?
334
Speaking
is the weather cold?
expr.
hava soğuk mu?
335
Speaking
how is the weather there
expr.
orada hava nasıl
336
Speaking
how is the weather there?
expr.
hava nasıl orada?
337
Speaking
the weather is sunny
expr.
hava güneşli
338
Speaking
how is the weather there
expr.
orada havalar nasıl
339
Speaking
how is the weather there
expr.
oralarda hava nasıl
340
Speaking
how is the weather there
expr.
oralarda havalar nasıl
341
Speaking
the weather is so nice today
expr.
bugün hava çok güzel
342
Speaking
is the weather nice?
expr.
hava güzel mi?
343
Speaking
because the weather is cold
expr.
çünkü hava soğuk
344
Speaking
because the weather is cold
expr.
hava soğuk olduğundan
345
Speaking
what is the weather like today?
expr.
bugün hava nasıl?
346
Speaking
how is the weather today?
expr.
bugün hava nasıl?
347
Speaking
what is the weather like today?
expr.
hava nasıl bugün?
348
Speaking
how is the weather today?
expr.
hava nasıl bugün?
349
Speaking
what is the weather like today?
expr.
hava bugün nasıl?
350
Speaking
how is the weather today?
expr.
hava bugün nasıl?
351
Speaking
how was the weather?
expr.
hava nasıldı?
352
Speaking
what's the weather like?
expr.
hava nasıl?
353
Speaking
what is the weather like there?
expr.
orada hava nasıl?
354
Speaking
what is the weather like there?
expr.
hava nasıl oralarda?
355
Speaking
what is the weather like there?
expr.
hava nasıl orada?
356
Speaking
I've been under the weather
expr.
hastaydım
357
Speaking
I've been under the weather
expr.
rahatsızdım
358
Speaking
what a weather!
expr.
ne hava!
359
Speaking
the weather is cloudy today
expr.
bugün hava bulutlu
360
Speaking
what is the weather like in turkey?
expr.
türkiye'de hava nasıl?
361
Speaking
what is the weather like in ankara?
expr.
ankara'da hava nasıl?
362
Speaking
what is the weather like in istanbul?
expr.
istanbul'da hava nasıl?
363
Speaking
you shouldn't have let her drive in that weather
expr.
hava o haldeyken araba kullanmasına izin vermemeliydin
364
Speaking
what will the weather be like tomorrow?
expr.
yarın hava nasıl olacak?
365
Speaking
what will the weather be like tomorrow?
expr.
hava yarın nasıl olacak?
366
Speaking
what's the weather like tomorrow?
expr.
hava yarın nasıl olacak?
367
Speaking
what's the weather like tomorrow?
expr.
yarın hava nasıl olacak?
368
Speaking
if the weather allows it
expr.
havalar müsait olursa
369
Speaking
weather permitting
expr.
havalar müsait olursa
370
Speaking
what do you think of this weather?
expr.
(genelde sohbet başlatmak için söylenir) ee havalar nasıl?
371
Speaking
how do you like this weather?
expr.
havayı nasıl buluyorsun?
372
Speaking
how do you like this weather?
expr.
havayla aran nasıl?
373
Speaking
what is the weather like in erzurum in march?
expr.
mart ayında erzurum'da hava nasıl olur?
374
Speaking
what is the weather like in london in june?
expr.
haziran ayında londra'da hava nasıl olur?
375
Speaking
the weather is snowy
expr.
hava kar yağışlı
376
Speaking
what do you think the weather is like?
expr.
sence hava nasıl?
377
Speaking
what is your favorite kind of weather?
expr.
ne tür havalardan hoşlanırsın?
378
Speaking
what is your favorite kind of weather?
expr.
hangi havalardan hoşlanırsın?
379
Speaking
the weather is nice today
expr.
hava bugün güzel
380
Speaking
what was the weather like?
expr.
hava nasıldı?
381
Speaking
how is the weather in ankara?
expr.
ankara'da hava nasıl?
382
Speaking
how is the weather in turkey?
expr.
türkiye'de hava nasıl?
383
Speaking
how is the weather in istanbul?
expr.
istanbul'da hava nasıl?
Trade/Economic
384
Trade/Economic
weather insurance
n.
hava sigortası
385
Trade/Economic
weather derivatives
n.
iklim türev araçları
386
Trade/Economic
weather derivatives
n.
iklime dayalı türev ürünleri
387
Trade/Economic
action of the weather
n.
havanın tesiri
388
Trade/Economic
weather working days
n.
hava şartları uygun çalışma günü
389
Trade/Economic
weather working days
n.
havanın çalışmaya uygun olduğu işgünleri
390
Trade/Economic
per weather working day
n.
beher hava müsaadeli çalışma günü
391
Trade/Economic
weather-related cancellation
n.
hava muhalefetine bağlı iptal
392
Trade/Economic
weather-related cancellation
n.
hava muhalefetine dayalı iptal
Institutes
393
Institutes
weather service
n.
hava ajansı
394
Institutes
weather agency
n.
hava ajansı
395
Institutes
weather central
n.
meteorolojik bilgileri derleyen, düzenleyen ve yayan özel bir kuruluş
Insurance
396
Insurance
weather insurance
n.
kötü hava şartlarından ileri gelen zararlara karşı sigorta
397
Insurance
heavy weather damage
n.
kötü hava şartları hasarı
Technical
398
Technical
fair weather
n.
açık hava
399
Technical
hot weather precaution
n.
sıcak havada alınan tedbirler
400
Technical
dry weather incubator
n.
kuru havalı inkübatör
401
Technical
weather deck
n.
korunmasız güverte
402
Technical
weather shield
n.
hava siperi
403
Technical
weather ship
n.
hava gözlem gemisi
404
Technical
weather map
n.
hava durumunu gösteren harita
405
Technical
element of weather
n.
havanın elemanları
406
Technical
weather station
n.
meteoroloji istasyonu
407
Technical
weather compensator
n.
hava kompensatörü
408
Technical
weather seal
n.
plastikten yapılmış kaporta fitili
409
Technical
weather beam
n.
bir geminin rüzgara bakan tarafı
410
Technical
weather data
n.
iklim verileri
411
Technical
bottom leaf weather strip
n.
kapı iç bandı
412
Technical
weather-strip
n.
sızdırmaz bant
413
Technical
hot weather precautions
n.
sıcaktan koruma önlemleri
414
Technical
freezing weather
n.
dondurucu hava
415
Technical
weather forecast
n.
hava tahmini
416
Technical
weather check
n.
hava tahribatı sonucu oluşan çatlak
417
Technical
workable weather
n.
çalışılabilir hava
418
Technical
workable weather
n.
elverişli hava
419
Technical
weather-resistance
n.
hava etkilerine dayanırlık
420
Technical
weather boarding
n.
yalı baskısı kaplama
421
Technical
weather resistance
n.
hava koşullarına dayanma
422
Technical
weather bar
n.
eşik demiri
423
Technical
weather protection
n.
hava koşullarına karşı koruma
424
Technical
weather bar
n.
eşik laması
425
Technical
synoptic weather chart
n.
sinoptik hava durumu haritası
426
Technical
space weather
n.
uzay iklimi
427
Technical
weather balloon
n.
meteoroloji balonu
428
Technical
weather condition
n.
hava durumu
429
Technical
weather map
n.
hava haritası
430
Technical
weather strip
n.
tıkama süngeri
431
Technical
unpleasant weather
n.
kötü hava koşulları
432
Technical
unpleasant weather
n.
kötü hava şartları
433
Technical
foul weather
n.
kötü hava koşulları
434
Technical
foul weather
n.
kötü hava şartları
435
Technical
bad weather
n.
kötü hava şartları
436
Technical
protection against foul weather
n.
kötü hava şartlarına karşı koruma
437
Technical
bad weather
n.
kötü hava koşulları
438
Technical
weather pack
n.
yağmurluk ve sineklik donanımı
439
Technical
weather-protected locations
n.
hava şartlarından korumalı yerler
440
Technical
non-weather protected locations
n.
hava şartlarından korumalı olmayan yerler
441
Technical
weather-protected location
n.
hava şartlarına karşı korumalı yer
442
Technical
weather door
n.
fırtınaya karşı ek dış kapı
443
Technical
weather door
n.
panjurlu pencerede açıklık
444
Technical
weather-strip
v.
kapı veya pencere contası monte etmek
445
Technical
weather-strip
v.
kapı veya pencere contasıyla donatmak
446
Technical
weather-strip
v.
kapı veya pencere contası takmak
447
Technical
weather stripped
adj.
hava yalıtımı yapılan
448
Technical
weather stripped
adj.
hava yalıtımı yapılmış
449
Technical
weather-bound
adj.
kötü hava nedeniyle rötar yapmış (gemi veya uçak)
450
Technical
weather-tight
adj.
hava şartlarına dayanıklı
451
Technical
weather-proof
adj.
hava şartlarına dayanıklı
452
Technical
weather-stripped
adj.
tecrit şeridi ile kapatılmış çatlakları olan
Computer
453
Computer
weather vane
n.
rüzgar gülü
Textile
454
Textile
foul-weather gear
n.
koruyucu kıyafet
455
Textile
foul-weather gear
n.
kötü havalara karşı giyilen kıyafet
456
Textile
weather proof
adj.
havaya dayanıklı
Construction
457
Construction
weather fademeter
n.
hava şartları soldurma test cihazı
458
Construction
weather moulding
n.
damlalık
459
Construction
weather moulding
n.
yağmur saçak çıtası
460
Construction
weather moulding
n.
denizlik
461
Construction
concreting in freezing weather
n.
donlu havalarda beton dökme
462
Construction
cold-weather concreting
n.
soğuk havalarda beton dökme
463
Construction
weather board
n.
eğri geçmeli duvar kaplaması
464
Construction
weather strip
n.
pencere bandı
465
Construction
weather board
n.
yağmur koruma kapağı
466
Construction
weather strip
n.
yağmur sundurması
467
Construction
weather strip
n.
sızdırmazlık bandı
468
Construction
weather-board
v.
(yağmur suyunu, karı dışarıda tutup akıtmak için) tahtaları üst üste binecek şekilde çivilemek
Furniture
469
Furniture
weather house
n.
içinde biri kötü hava koşulları diğeri ise iyi hava koşullarını bildiren iki insan olan bir maket ev
470
Furniture
weather box
n.
içine biri kötü diğeri iyi hava tahmini yapan iki figür yerleştirilmiş maket ev
Automotive
471
Automotive
cold weather valve
n.
soğuk hava supabı
472
Automotive
dynamic weather-strips
n.
dinamik (kapı/pencere) contaları
473
Automotive
static weather-strips
n.
statik (kapı-pencere) contaları
474
Automotive
cold weather modulator
n.
soğuk hava modülatörü
475
Automotive
weather resistant
adj.
dış etkenlere dayanıklı
Aeronautic
476
Aeronautic
all weather aircraft
n.
her türlü hava koşullarında uçabilen uçak
477
Aeronautic
all weather aircraft
n.
her hava uçağı
478
Aeronautic
weather office
n.
meteorolojik ofis
479
Aeronautic
pilot weather report
n.
pilot hava raporu
480
Aeronautic
flying weather
n.
uçuşa elverişli hava
481
Aeronautic
automatic weather observing system
n.
otomatik hava gözlem sistemi
Marine
482
Marine
unusual weather
n.
anormal hava
483
Marine
local weather bureau
n.
yerel hava bürosu
484
Marine
weather side
n.
rüzgar üstü
485
Marine
stormy weather
n.
fırtınalı hava
486
Marine
the weather side
n.
orsa
487
Marine
weather side
n.
orsa
488
Marine
weather side
n.
rüzgar tarafı
489
Marine
weather gage
n.
rüzgarüstü
490
Marine
weather side
n.
rüzgara maruz kalan taraf
491
Marine
weather side
n.
rüzgar yönüne doğru
492
Marine
all going well weather permitting (agw wp)
n.
tüm hava koşulları uygun olduğu takdirdeki teslimat tarihi
493
Marine
weather deck
n.
üstü hava ve deniz koşullarına açık olan güverte
494
Marine
weather cloth
n.
brandayı hava koşullarından koruyan uzun muşamba
495
Marine
weather gauge
n.
bir diğer geminin rüzgar alan yanına göre geminin konumu
496
Marine
weather gauge [obsolete]
n.
bir yelkenli geminin diğerine göre (rüzgar nedeniyle) avantajlı konumu
497
Marine
weather sheet
n.
yelkenin rüzgara göre açısını ayarlayan ip
498
Marine
weather-bit
n.
bocurgatın ucundaki halatın bir dönüşü
499
Marine
weather helm
v.
orsaya kaçmak
500
Marine
make good or bad weather
v.
bir gemiyi fırtınada iyi kötü abramak
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of weather
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy