yönetmek - Turkish English Dictionary

yönetmek

Meanings of "yönetmek" in English Turkish Dictionary : 81 result(s)

Turkish English
Common Usage
yönetmek conduct v.
Who is conducting the orchestra tonight?
Bu gece orkestrayı kim yönetiyor?

More Sentences
yönetmek administer v.
The forces there cannot responsibly administer day-to-day activities in the country.
Buradaki güçler ülkedeki günlük faaliyetleri sorumlu bir şekilde yönetememektedir.

More Sentences
yönetmek manage v.
She was offered to manage the marketing department.
Ona pazarlama departmanını yönetmesi teklif edildi.

More Sentences
yönetmek direct v.
Do you know who directed it?
Bunu kimin yönettiğini biliyor musunuz?

More Sentences
General
yönetmek direct v.
Nicotero is expected to direct three additional episodes in the fifth season.
Nicotero'nun beşinci sezonda üç bölümü daha yönetmesi bekleniyor.

More Sentences
yönetmek run v.
You run a hospital that treats thousands of patients every day.
Her gün binlerce hasta tedavi eden bir hastaneyi yönetiyorsun.

More Sentences
yönetmek lead v.
Mr Jové Peres has led the debate on the Commission proposal.
Sayın Jové Peres Komisyon teklifine ilişkin tartışmayı yönetmiştir.

More Sentences
yönetmek run the show v.
Who runs the show?
Gösteriyi kim yönetiyor?

More Sentences
yönetmek chair v.
The first is that, while chairing the sitting, I heard applause, but was not sure that it came from the gallery.
Birincisi, oturumu yönetirken alkış sesleri duydum ancak bunun galeriden geldiğinden emin değildim.

More Sentences
yönetmek head v.
Moreover, the Ombudsman does not do much other than head up the work.
Ayrıca Ombudsman, çalışmaları yönetmek dışında pek bir şey yapmamaktadır.

More Sentences
yönetmek govern v.
The issue is whether we have a common set of norms in Europe which govern us all.
Mesele, Avrupa'da hepimizi yöneten ortak bir normlar dizisine sahip olup olmadığımızdır.

More Sentences
yönetmek administer v.
Nor have I any doubt that the Hong Kong administration is competent to administer a readmission agreement.
Hong Kong yönetiminin bir geri kabul anlaşmasını yönetme yetkisine sahip olduğuna dair herhangi bir şüphem yok.

More Sentences
yönetmek rule v.
In the 15 years the regime has ruled Burma there has not been a single democratic reform.
Rejimin Burma'yı yönettiği 15 yıl boyunca tek bir demokratik reform bile yapılmamıştır.

More Sentences
Trade/Economic
yönetmek rule v.
Yes, Saddam Hussein has ruled Iraq with an iron fist, he is an evil dictator.
Evet, Saddam Hüseyin Irak'ı demir yumrukla yönetmiştir, o kötü bir diktatördür.

More Sentences
yönetmek manage v.
We hired an advisor to help us manage the company’s resources
Şirketin kaynaklarını yönetmemize yardım etmesi için bir danışman tuttuk.

More Sentences
yönetmek run v.
Some board members questioned his ability to run the corporation.
Bazı yönetim kurulu üyeleri onun şirketi yönetme kabiliyetini sorguladı.

More Sentences
yönetmek administer v.
The forces there cannot responsibly administer day-to-day activities in the country.
Oradaki güçler ülkedeki günlük faaliyetleri sorumlu bir şekilde yönetemiyor.

More Sentences
Law
yönetmek rule v.
It makes one wonder who is ruling Egypt?
İnsan Mısır'ı kimin yönettiğini merak ediyor.

More Sentences
yönetmek conduct v.
I think Griffith conducts the orchestra brilliantly.
Bence Griffith orkestrayı harika yönetiyor.

More Sentences
Politics
yönetmek govern v.
We govern, after all, by consent.
Ne de olsa rıza ile yönetiyoruz.

More Sentences
Technical
yönetmek manage v.
Biotechnology is certainly the key to a new society, which, if we manage it well, will be more just and more equitable.
Biyoteknoloji, iyi yönettiğimiz takdirde daha adil ve daha eşitlikçi olacak yeni bir toplumun anahtarıdır.

More Sentences
yönetmek rule v.
From 1985 he has ruled as a tyrant.
1985'ten beri bir tiran gibi yönetiyor.

More Sentences
yönetmek govern v.
The basic principles that must govern all communications interception systems are well known.
Tüm iletişim dinleme sistemlerini yönetmesi gereken temel ilkeler iyi bilinmektedir.

More Sentences
Computer
yönetmek administer v.
We do not necessarily have to administer it all from Brussels.
Her şeyi Brüksel'den yönetmek zorunda değiliz.

More Sentences
Textile
yönetmek handle v.
She handles the business when the manager is away.
Yönetici uzaktayken, işi o yönetir.

More Sentences
General
yönetmek mastermind v.
yönetmek boss v.
yönetmek administrate v.
yönetmek captain v.
yönetmek oversee v.
yönetmek superintend v.
yönetmek steer v.
yönetmek supervise v.
yönetmek operate v.
yönetmek police v.
yönetmek dispensate v.
yönetmek guide v.
yönetmek command v.
yönetmek edit v.
yönetmek preside v.
yönetmek manage business v.
yönetmek steward v.
yönetmek imperate v.
yönetmek administrate v.
yönetmek airt v.
yönetmek regle [obsolete] v.
yönetmek reigle [obsolete] v.
yönetmek turn [obsolete] v.
yönetmek man [dialect] v.
yönetmek maneuver v.
yönetmek hand out v.
yönetmek measure v.
yönetmek helm v.
yönetmek honcho v.
yönetmek monitor v.
yönetmek reule [obsolete] v.
yönetmek demean [obsolete] v.
yönetmek deport v.
yönetmek gubernate v.
yönetmek gye v.
yönetmek oversway v.
yönetmek dispense v.
yönetmek come v.
yönetmek dominate v.
yönetmek finagle v.
yönetmek ordain v.
yönetmek seniorize v.
yönetmek seniorise v.
yönetmek sue [obsolete] v.
yönetmek opr (operate; operator) abrev.
Phrasals
yönetmek work with v.
yönetmek measure out v.
Trade/Economic
yönetmek control v.
yönetmek preside v.
Politics
yönetmek head v.
yönetmek oversee v.
Linguistics
yönetmek handled v.
Archaic
yönetmek moderate v.
yönetmek policy v.
yönetmek solicit v.
Slang
yönetmek dom v.

Meanings of "yönetmek" with other terms in English Turkish Dictionary : 189 result(s)

Turkish English
General
bir şirket yönetmek run a company v.
He hopes to run a company in the future.
Gelecekte bir şirket yönetmeyi umuyor.

More Sentences
ülke yönetmek govern a country v.
To govern a country is not an easy job.
Bir ülkeyi yönetmek kolay bir iş değildir.

More Sentences
ülke yönetmek rule a country v.
To rule a country is no easy task.
Bir ülkeyi yönetmek kolay bir iş değildir.

More Sentences
Common Usage
gözetip denetleyerek yönetmek supervise v.
General
bir işi yönetmek run a business n.
uluslararası standartlar örgütü konteynırlarını teslim almak, yönetmek ve sevk etmek için gereken gereç taşıma ekipmanı parçaları container-handling equipment n.
kötü yönetmek mismanage v.
kötü yönetmek misrule v.
hasta yatağından ülkeyi yönetmek rule a country while lying sick in bed v.
aşai rabbani ayinini yönetmek celebrate v.
kötü yönetmek mishandle v.
yönetmek (ayin) celebrate v.
kötü yönetmek misgovern v.
hile ile yönetmek rig v.
ayin yönetmek (din görevlisi) officiate v.
bilinç altındaki güdüleri yönetmek sublime v.
baskıyla yönetmek tyrannise v.
despotça yönetmek tyrannise v.
şirketi yönetmek head the company v.
davayı yönetmek conduct a case v.
liman yönetmek manage a harbour v.
fon yönetmek administer fund v.
fon yönetmek manage fund v.
perde arkasından yönetmek pull the wires v.
maç yönetmek refree a match v.
maç yönetmek conduct a match v.
oturumu yönetmek preside over the session v.
oturumu yönetmek manage the session v.
iyi yönetmek manage well v.
katı bir şekilde yönetmek rule with an iron hand v.
toplantı yönetmek chair a meeting v.
katı bir şekilde yönetmek rule with an iron fist v.
katı bir şekilde yönetmek rule with a rod of iron v.
toplantı yönetmek preside over a meeting v.
toplantı yönetmek conduct a meeting v.
ustalıkla yönetmek manipulate v.
dümenle yönetmek steer v.
zalimce yönetmek grind down v.
zalimce yönetmek tyrannize v.
zalimce yönetmek tyrannise v.
parayı yönetmek manage money v.
toplumu yönetmek govern the society v.
ülkeyi idare etmek/yönetmek govern the country v.
ülkeyi idare etmek/yönetmek run the country v.
ülkeyi idare etmek/yönetmek rule the country v.
baskıyla yönetmek tyrannize v.
despotça yönetmek tyrannize v.
dünyayı yönetmek/idare etmek run the world v.
bir bölüm yönetmek run a department v.
filmi yönetmek direct the picture v.
(birkaç rahibin) kilise ayinini birlikte yönetmek concelebrate v.
(mirası) yönetmek administer v.
yeniden yönetmek reconduct v.
okul yönetmek keep school v.
tam yetkiyle yönetmek wield the scepter v.
birlikte yönetmek colead v.
kraliçe olarak yönetmek queen v.
birim halde yönetmek unitize v.
etkili biçimde yönetmek jockey v.
yetenekli bir şekilde yönetmek engineer v.
(aynı anda birden çok işi, sorumluluğu) yönetmek juggle v.
kötü yönetmek malappropriate v.
ustalıkla yönetmek manage v.
(profesyonel kariyeri) yönetmek manage v.
ustalıkla ve planlı bir şekilde yönetmek manoeuver v.
kötü yönetmek blunder v.
kötü yönetmek blunk [dialect] [scotland] v.
yönetmek için belirli bir şekilde davranmak handle v.
bir şeyi yönetmek wrangle v.
kötü yönetmek misdight v.
hükümdar olarak yönetmek monarchize v.
hükümdar olarak yönetmek monarchise v.
(at) hayvan yönetmek ride herd v.
(bölüm, grup, kurum) yönetmek officer v.
gereğinden fazla yönetmek overgovern v.
baskıcı bir şekilde yönetmek overlord v.
aşırı derecede yönetmek overmanage v.
(uçağın) lövyesini yönetmek cond v.
(uçağın) lövyesini yönetmek cund v.
yardımsız yönetmek fend v.
ortak yönetmek codirect v.
(kuruluşu) birlikte yönetmek cohead v.
gizlilikle yönetmek convey [obsolete] v.
zaman sınırı belirleyerek yönetmek deadline v.
sertçe yönetmek fight v.
koro yönetmek precent v.
(kadın) erkeği ele geçirmek, yönetmek veya yok etmek sphinx v.
çok sayıda büyükbaş yönetmek surcharge [uk] v.
Phrasals
belli bir tutumla yönetmek/idare etmek lead by v.
(birini/bir grubu) belli bir tutumla yönetmek/idare etmek lead by v.
ile yönetmek govern by means of v.
ile yönetmek act through v.
yoluyla yönetmek act through v.
yoluyla yönetmek govern by means of v.
(bir yerden) yönetmek base in v.
(bir yerden) yönetmek base in v.
istediği gibi yönlendirmek/yönetmek pull along v.
titizlikle yönetmek/idare etmek stand over v.
durumu iyi yönetmek brave out v.
(bir şeyi) yürütmek/yönetmek preside at (something) v.
Colloquial
ev yönetmek keep house v.
yan şirketlerden birini yönetmek run one of the subsidiaries v.
(kendini) yönetmek handle (oneself) v.
Idioms
demir yumrukla yönetmek rule with an iron fist v.
düzenli ve disiplinli yönetmek run a taut ship v.
demir yumrukla yönetmek use a firm hand v.
düzenli ve disiplinli yönetmek run a tight ship v.
demir yumrukla yönetmek exercise a firm hand v.
katı bir biçimde yönetmek rule somebody with a rod of iron v.
katı bir biçimde yönetmek rule somebody with an iron fist/hand v.
kadife eldivenle yönetmek rule with a velvet glove v.
sıkı yönetmek run a tight ship v.
sıkı yönetmek run a taut ship v.
yumuşak ve nazik bir şekilde yönetmek rule with a velvet glove v.
(birini) istediği gibi yönetmek have (someone) turned around (one's) (little) finger v.
(birini) istediği gibi yönetmek have (someone) twisted around (one's) (little) finger v.
(birini) istediği gibi yönetmek have (someone) wound around (one's) (little) finger v.
(birini) istediği gibi yönetmek have (someone) wrapped around (one's) (little) finger v.
(birini) istediği gibi yönetmek turn (someone) around (one's) (little) finger v.
birini istediği gibi yönetmek have/keep somebody on a string v.
kafasına göre davranmak/yönetmek run (one's) own show v.
(bir şeyi kendisi) yönetmek/idare etmek take (something) into (one's) own hands v.
katı bir şekilde yönetmek rule with an iron rod v.
acımasız bir şekilde/gaddarca yönetmek rule with an iron rod v.
zorbalıkla yönetmek rule with an iron rod v.
otoriter bir şekilde yönetmek rule with an iron rod v.
katı bir şekilde yönetmek rule with an iron hand v.
acımasız bir şekilde/gaddarca yönetmek rule with an iron hand v.
zorbalıkla yönetmek rule with an iron hand v.
otoriter bir şekilde yönetmek rule with an iron hand v.
(birini) istediği gibi yönetmek have (someone) turned round (one's) (little) finger v.
(birini) istediği gibi yönetmek have (someone) twisted round (one's) (little) finger v.
(birini) istediği gibi yönetmek have (someone) wound round (one's) (little) finger v.
(birini) istediği gibi yönetmek have (someone) wrapped round (one's) (little) finger v.
katı bir şekilde yönetmek rule with an iron hand (in a velvet glove) v.
katı bir biçimde yönetmek rule with an iron hand (in a velvet glove) v.
acımasız bir şekilde/gaddarca yönetmek rule with an iron hand (in a velvet glove) v.
zorbalıkla yönetmek rule with an iron hand (in a velvet glove) v.
otoriter bir şekilde yönetmek rule with an iron hand (in a velvet glove) v.
(birini/bir şeyi) kontrol etmek/yönetmek keep (someone or something) under (one's) control v.
(birini) yönetmek/kontrol etmek lead (one) (around) by the nose v.
birini/bir şeyi katı bir şekilde yönetmek rule someone or something with a rod of iron v.
birini/bir şeyi sert bir şekilde yönetmek rule someone or something with a rod of iron v.
birini/bir şeyi sıkı biçimde yönetmek rule someone or something with a rod of iron v.
kendisi yönetmek/idare etmek take into one's own hands v.
(birini) istediği gibi yönetmek turn (someone) round (one's) (little) finger v.
(birini) istediği gibi yönetmek wrap (someone) round (one's) (little) finger v.
Trade/Economic
diğer bankaların sahip olduğu düşük gelir getiren varlıkları elinde tutmak ve yönetmek için kurulmuş finansal kuruluş toxic bank n.
diğer bankaların sahip olduğu düşük gelir getiren varlıkları elinde tutmak ve yönetmek için kurulmuş finansal kuruluş bad bank n.
bir işi planlayıp başarı ile yürütmek, yönetmek, düzenlemek mastermind v.
haberleşmeyi yönetmek conduct the correspondence v.
kötü yönetmek maladminister v.
kötü yönetmek manage poorly v.
Law
hakim gibi yönetmek judgement v.
hakim gibi yönetmek judgment v.
Institutes
ingiltere'de doğa rezervlerini yönetmek ve doğanın korunması hakkında bilgi sağlamak üzere yasayla oluşturulan bir kurul nature conservancy council n.
bölgelerindeki gümrük vergilerini ve ekonomik politikaları yönetmek için alman devletleri arasında kurulmuş bir koalisyon zollverein n.
bölgelerindeki gümrük vergilerini ve ekonomik politikaları yönetmek için alman devletleri arasında kurulmuş bir koalisyon german customs union n.
Industry
ortaklaşa yönetmek co-manage v.
Technical
bisiklet motosiklet vb ini yönetmek için kullanılan ve ön tekere kumanda eden kısım handle bar n.
uluslararası standartlar örgütü konteynırlarını teslim almak, yönetmek ve sevk etmek için gereken gereç taşıma ekipmanı parçaları che (container-handling equipment) n.
bir gemiyi yönetmek con v.
Computer
paylaştırılan klasörleri yönetmek için komutlar commands for administering shared folders n.
internet sitesi oluşturmak ve yönetmek için kullanılan, açık kaynaklı popüler bir içerik yönetim sistemi mambo n.
eşzamanlı işlemleri yönetmek için geliştirilen erken bir paralel işleme dili occam n.
verilerin depolanıp kaydedilmesini yönetmek için bilgisayar diski yüzeyine yazılmış eşmerkezli manyetik dairesel çoğaltmalar üzerinde sektörleri birleştirmek interleave v.
verilerin depolanıp kaydedilmesini yönetmek için bilgisayar diski yüzeyine yazılmış eşmerkezli manyetik dairesel çoğaltmalar üzerinde sektörleri karıştırmak interleave v.
Traffic
trafiği yönetmek direct the traffic v.
Marine
gelgit sırasında demir atmış bir gemiyi yönetmek tend a vessel v.
(kütük üzerinde sürme) kütüğü yönetmek ride v.
Agriculture
(çok sayıda) çiftlik hayvanı yönetmek overstock v.
Religious
ayinleri yönetmek sacramentize v.
ayinleri yönetmek sacramentise v.
(incil) yönetmek judge v.
iblis veya şeytanla yönetmek demonize [us] v.
iblis veya şeytanla yönetmek demonise [uk] v.
komünyonu yönetmek communicate v.
ekmek ve şarap ayinini yönetmek communicate v.
(yahudilikte) ibadeti yönetmek daven v.
Military
muharebe yükleme hazırlığını ve harekatı yönetmek için bağlı komutanlıklar ve birlikler tarafından konuşlanma sırasında harekete geçirilen geçici teşkilat unit movement control center n.
askeri posta teşkilatını yönetmek için kurulan tek yöneticili işletme acentesi military postal service agency n.
askeri posta teşkilatını yönetmek için kurulan tek yöneticili işletme acentesi mpsa (military postal service agency) abrev.
Sport
maçı yönetmek officiate v.
Football
maçı yönetmek refree the match v.
maçı yönetmek conduct the match v.
Card
oyunu yönetmek sit in v.
Music
orkestra yönetmek conduct v.
orkestra yönetmek baton v.
(müzik parçasını veya müzisyenleri) yönetmek direct v.