yükümlülük - Turkish English Dictionary

yükümlülük

Meanings of "yükümlülük" in English Turkish Dictionary : 44 result(s)

Turkish English
Common Usage
yükümlülük obligation n.
He was under legal obligation to declare his estate.
Mal varlığını beyan etmek konusunda yasal yükümlülüğü bulunuyordu.

More Sentences
yükümlülük liability n.
In relation to the Prestige, responsibility and liability were disputed.
Prestige ile ilgili olarak sorumluluk ve yükümlülük ihtilaflıdır.

More Sentences
General
yükümlülük duty n.
The duty to communicate applies just as much to ourselves, the Commission and national authorities.
İletişim kurma yükümlülüğü bizler, Komisyon ve ulusal makamlar için de geçerlidir.

More Sentences
yükümlülük onus n.
The provisions were therefore toned down but the onus of proof not actually inverted.
Bu nedenle hükümler yumuşatılmış ancak ispat yükümlülüğü tersine çevrilmemiştir.

More Sentences
Trade/Economic
yükümlülük obligation n.
This is a major challenge and obligation for us.
Bu bizim için büyük bir zorluk ve yükümlülük.

More Sentences
yükümlülük liability n.
Moreover, it is essential that the application of such liability should not cause any distortion in competition.
Ayrıca, bu tür bir yükümlülüğün uygulanmasının rekabette herhangi bir bozulmaya neden olmaması esastır.

More Sentences
Law
yükümlülük obligation n.
People do not vote in order to meet a ritual obligation which they do not experience as useful.
İnsanlar faydalı olduğunu düşünmedikleri ritüel bir yükümlülüğü yerine getirmek için oy vermiyorlar.

More Sentences
yükümlülük obligation n.
In each case, specific provisions have been devoted to public service obligations.
Her bir durumda, kamu hizmeti yükümlülüklerine özel hükümler ayrılmıştır.

More Sentences
Politics
yükümlülük obligation n.
That is an inspiring task, and a responsibility that puts us under an obligation.
Bu ilham verici bir görev ve bizi yükümlülük altına sokan bir sorumluluktur.

More Sentences
General
yükümlülük charge n.
yükümlülük function n.
yükümlülük incumbency n.
yükümlülük care n.
yükümlülük impost n.
yükümlülük debito n.
yükümlülük encumbrance n.
yükümlülük amenability n.
yükümlülük compulsion n.
yükümlülük responsibility n.
yükümlülük ought n.
yükümlülük engagement n.
yükümlülük commitment n.
yükümlülük incumbrance n.
yükümlülük bond n.
yükümlülük liableness n.
yükümlülük right [ireland] n.
yükümlülük dependency n.
yükümlülük onerousness n.
yükümlülük committal n.
yükümlülük iou n.
yükümlülük cumber n.
yükümlülük plight [dialect] n.
yükümlülük shoulders n.
yükümlülük shoulders n.
yükümlülük pressure n.
yükümlülük stick n.
yükümlülük superchery n.
Trade/Economic
yükümlülük encumbrance n.
yükümlülük incumbrance n.
yükümlülük accountability n.
Law
yükümlülük trust n.
yükümlülük charge n.
yükümlülük judgment n.
Politics
yükümlülük imposition n.

Meanings of "yükümlülük" with other terms in English Turkish Dictionary : 150 result(s)

Turkish English
General
yükümlülük getirmek impose an obligation v.
There is no need to impose an obligation on individual vessels.
Münferit gemilere bir yükümlülük getirilmesine gerek yoktur.

More Sentences
manevi yükümlülük moral obligation n.
mali yükümlülük financial obligation n.
olası yükümlülük potential liability n.
ahlaki yükümlülük moral obligation n.
yasal yükümlülük duty of care n.
ahlaki yükümlülük tie n.
yükümlülük payı end n.
(bir kimse veya mülk üzerindeki) yükümlülük burden [scotland] n.
yükümlülük altında olma obstriction n.
(devlet yönetiminde) sivil haklar, yükümlülük ve hususi adalet dayanışması civility n.
yükümlülük muafiyeti indemnity n.
yükümlülük altına sokmak put under obligation v.
(borç/yükümlülük) ödemek acquit v.
yükümlülük altına girmek enter into obligation v.
yükümlülük almak assume an obligation v.
yükümlülük almak take on an obligation v.
yükümlülük yerine getirmek discharge an obligation v.
yükümlülük yerine getirmek meet obligation v.
yükümlülük yerine getirmek fulfil obligation v.
üstüne fazla yükümlülük almak overcommit v.
(borç/yükümlülük) ödemek acquight [obsolete] v.
(borç/yükümlülük) ödemek acquite [obsolete] v.
yükümlülük altında olmak be under obligation v.
yükümlülük altına sokmak tie v.
yükümlülük almak engage v.
yükümlülük altına sokmak obstringe v.
çok sayıda resmi yükümlülük bindirmek overregulate v.
(hak veya yükümlülük) beraberinde gelmek run v.
yükümlülük altında bırakmak incomber v.
yükümlülük altına sokmak indebt v.
(görev, yükümlülük) yok ederek kurtulmak discharge [obsolete] v.
(ceza veya yükümlülük olarak) dayatmak set [obsolete] v.
toprağın herhangi bir feodal yükümlülük olmaksızın köylüye ait olması allodial adj.
yükümlülük altına girmemiş noncommitted adj.
yükümlülük içeren obligable adj.
yükümlülük oluşturan obligatory adj.
yükümlülük koyan obligatory adj.
yükümlülük altında under obligation adv.
ahlaki yükümlülük altında under a moral obligation adv.
yükümlülük olarak incumbently adv.
yükümlülük altında upon the spot adv.
Phrases
yükümlülük dışı out of responsibility expr.
(birinin) sırtında (yükümlülük) on (one's) shoulders expr.
birinin sırtında (yükümlülük) on someone's shoulders expr.
Idioms
birini yükümlülük altına sokmak lay someone under an obligation v.
birini yükümlülük altına sokmak put someone under an obligation v.
birini yükümlülük altına sokmak lay someone under the necessity v.
sırtında (yükümlülük) on shoulders expr.
Trade/Economic
açık yükümlülük express warranty n.
asli yükümlülük primary obligation n.
bilanço yükümlülük metodu balance sheet liability method n.
cari yükümlülük current liability n.
cari yükümlülük current obligations n.
çifte yükümlülük double liability n.
dönem karı peşin ödenen vergi diğer yükümlülük period prepaid tax portion n.
dönem karı vergi ve yasal yükümlülük karşılıkları prov/taxes statutory obligation n.
esas yükümlülük principal obligation n.
ek yükümlülük additional liability n.
ek mali yükümlülük additional financial obligation n.
geçici yükümlülük transitional liability n.
finansal yükümlülük financial commitment n.
evrensel hizmet yükümlülük fonu universal service obligation fund n.
genel yükümlülük tahvilleri general-obligation bonds n.
iş varlıkları üzerindeki sınırsız yükümlülük floating charges on business assets n.
kanuni yükümlülük payları statutory liability shares n.
kanundan doğan yükümlülük legal liability n.
kanuni yükümlülük legal duty n.
kesin yükümlülük firm commitment n.
mali yükümlülük poliçesi catastrophe bond n.
mali yükümlülük financial obligation n.
maddi yükümlülük pecuniary obligation n.
mali yükümlülük karşılığı catastrophe provisions n.
mevcut yükümlülük present obligation n.
öngörülen yükümlülük yöntemi projected unit credit method n.
parasal yükümlülük pecuniary obligation n.
sigortacının yükümlülük hesaplaması discounted basis n.
sözleşmeden kaynaklanan yükümlülük contractual obligation n.
sözleşmede üstlenilen yükümlülük debt n.
sözleşmeden doğan yükümlülük contractual obligation n.
sözleşmeye bağlı yükümlülük contractual obligation n.
tam yükümlülük full duty n.
ticari işlemlerde ödeme güvencesi veren, yükümlülük üstlenen komisyoncu del credere agent n.
tam yükümlülük full liability n.
uzun vadeli yükümlülük funded liability n.
yapıcı yükümlülük constructive obligation n.
yasal yükümlülük legal obligation n.
yasal yükümlülük statutory duty n.
yükümlülük sahibi duty-bearer n.
yükümlülük borç obligation n.
yerine getirilmemiş yükümlülük unliquidated encumbrance n.
zincirleme yükümlülük double liability n.
zımni kabulden doğan yükümlülük constructive obligation n.
yükümlülük vergisi tariff n.
yükümlülük yöntemi liability method n.
yükümlülük altına giren obligor n.
yükümlülük veya sorumluluk obligations or liabilities n.
vadesi geçmiş finansal yükümlülük delinquency n.
şarta bağlı yükümlülük contingent liability n.
maddi yükümlülük financial obligation n.
ödenmemiş birleşik krallık damga vergilerine ilişkin olarak yükümlülük üstlenmek ve tazmin etmek assume liability for or to indemnify against non-payment of united kingdom stamp v.
yükümlülük nedeniyle vermek render v.
vadesi geçmiş bir yükümlülüğü karşılığında aynı türden yeni bir yükümlülük sunarak yeniden finanse etmek roll over v.
yükümlülük altına girilmemiş uncommitted adj.
Law
toprağın herhangi bir feodal yükümlülük olmaksızın köylüye ait olması alodiality n.
toprağın herhangi bir feodal yükümlülük olmaksızın köylüye ait olması allodiality n.
azaltılmış cezai yükümlülük diminished responsibility n.
bağlayıcı yükümlülük getiren kloz onerous clause n.
bağlayıcı bir yükümlülük getiren husus negative covenant n.
hak ve yükümlülük right and obligation n.
kanuni yükümlülük legal obligation n.
manevi yükümlülük moral obligation n.
sözleşmesel yükümlülük conventional obligation n.
uluslararası hukukta imzalanan antlaşmaların sadece antlaşmayı imzalayan taraflar için hüküm doğurması, üçüncü kişilere bir hak ya da yükümlülük yüklememesi pacta tertiis nec nocent nec prosunt n.
uluslararası yükümlülük international obligation n.
yasal yükümlülük legal obligation n.
yükümlülük ihlali breach of an obligation n.
zımni yükümlülük implied warranty n.
herhangi bir feodal yükümlülük olmaksızın köylüye ait olan toprak udal n.
mahkemenin ödenmesine hüküm verdiği borç, yükümlülük judgement n.
Pozitif Yükümlülük positive obligation n.
sözleşmeden doğan yükümlülük obligation n.
yükümlülük oluşturan şey compounder n.
yükümlülük takası innovation [scotland] n.
(medeni kanunda) vadesi dolmuş bir şeyi yükümlülük gereği yerine getirme prestation n.
toprağın herhangi bir feodal yükümlülük olmaksızın köylüye ait olması ile ilgili alodial adj.
yasal yükümlülük oluşturan obligational adj.
mali yükümlülük oluşturan obligational adj.
yükümlülük altına girilmeksizin ve yazılı olarak in writing without liability expr.
Politics
düzeltilmiş yükümlülük karşılama yeterliliği adjusted solvency requirement n.
karşılıklı yükümlülük reciprocal obligation n.
keyfi yükümlülük arbitrary liability n.
siyasal yükümlülük political obligation n.
yükümlülük garantileri liability guarantees n.
yükümlülük ve taahhütler obligations and undertakings n.
parasal bir yükümlülük yüklenmek impose a pecuniary obligation v.
Insurance
yükümlülük karşılama yeterliliği solvency margin n.
Education
daha ileri bir çalışma yapabilmek için karşılaması gereken yükümlülük prerequisite n.
Linguistics
yükümlülük kipi obligative mood n.
yükümlülük kipi deontic modality n.
yükümlülük ile ilgili deontic adj.
(gereklilik, görev veya yükümlülük belirten) ifadeler ile ilgili deontic adj.
History
tam yükümlülük suit and service n.
ezelden beri süren yükümlülük suit custom n.
tam yükümlülük suit service n.
Philosophy
kant'ın etiğinde koşulsuz ve evrensel olarak bağlayıcı ahlaki yükümlülük categorical imperative n.
Environment
çevresel yükümlülük environmental commitment n.
Latin
borçlu ve alacaklı arasında yapılan yükümlülük sözleşmesi nexum n.
üçüncü kişiler için hak ve yükümlülük doğurmaması pacta tertiis n.
Archaic
yasal yükümlülük subjection n.