|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
yabancı dil |
foreign language n.
|
|
In my own country, the UK, the compulsory teaching of foreign languages is being cut back.
Kendi ülkem olan Birleşik Krallık'ta yabancı dillerin zorunlu öğretimi azaltılıyor.
More Sentences
|
General |
|
2 |
General |
paralı asker (yabancı orduda hizmet eden) |
mercenary n.
|
|
Several civilians were gunned down by mercenaries.
Birkaç sivil paralı askerler tarafından vuruldu.
More Sentences
|
3 |
General |
yabancı sözcük |
foreign word n.
|
|
These foreign words are corrupting our beautiful language.
Bu yabancı sözcükler güzel dilimizi yozlaştırıyor.
More Sentences
|
4 |
General |
yabancı ülke |
foreign country n.
|
|
Japan depends on foreign countries for oil.
Japonya petrol için yabancı ülkelere bağımlı.
More Sentences
|
5 |
General |
yabancı düşmanlığı |
xenophobia n.
|
|
Why work here, if you then face racism and xenophobia?
Eğer ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ile karşılaşacaksanız neden burada çalışasınız?
More Sentences
|
6 |
General |
yabancı yayınlar |
foreign publications n.
|
|
Domestic and foreign publications providing a broad spectrum of views and opinions are widely available.
Geniş bir fikir ve görüş yelpazesi sunan yerel ve yabancı yayınlar, yaygın şekilde mevcuttur.
More Sentences
|
7 |
General |
yabancı öğrenciler |
foreign students n.
|
|
That country has a long tradition of receiving foreign students, in the form, for example, of Fulbright scholarships.
Bu ülke, örneğin Fulbright bursları şeklinde yabancı öğrenci kabul etme konusunda uzun bir geleneğe sahiptir.
More Sentences
|
8 |
General |
yabancı uyruklu |
foreign national n.
|
|
Only 15 Foreign Nationals have so far been detained under this Act.
Şu ana kadar sadece 15 Yabancı Uyruklu, bu Kanun kapsamında gözaltına alınmıştır.
More Sentences
|
9 |
General |
yabancı turist |
foreign tourist n.
|
|
There aren't many foreign tourists in Algiers.
Cezayir'de çok fazla yabancı turist yok.
More Sentences
|
10 |
General |
yabancı dil bölümü |
foreign language department n.
|
|
My office is in the Foreign Languages Department.
Ofisim Yabancı Diller Bölümü'nde.
More Sentences
|
11 |
General |
tam bir yabancı |
perfect stranger n.
|
|
Tom is a perfect stranger to me.
Tom benim için tam bir yabancı.
More Sentences
|
12 |
General |
yabancı film |
foreign film n.
|
|
There's a foreign film festival I want to check out.
Görmek istediğim bir yabancı film festivali var.
More Sentences
|
|
13 |
General |
yabancı ülke vatandaşı |
foreign citizen n.
|
|
The opportunity for foreign citizens who are not refugees to immigrate to Europe as migrant workers should be expanded.
Mülteci olmayan yabancı ülke vatandaşlarının göçmen işçi olarak Avrupa'ya göç etme fırsatı genişletilmelidir.
More Sentences
|
14 |
General |
yabancı madde |
impurity n.
|
|
Setting tolerance thresholds for impurities for GM seeds in this particular case is the only way to address the problem.
Bu özel durumda GDO'lu tohumlar için yabancı maddeler için tolerans eşikleri belirlemek sorunu ele almanın tek yoludur.
More Sentences
|
15 |
General |
yabancı kültürler |
foreign cultures n.
|
|
It's fun to learn about foreign cultures.
Yabancı kültürler hakkında bilgi edinmek eğlenceli.
More Sentences
|
16 |
General |
yabancı gelmemek |
look familiar v.
|
|
His face looks familiar, but I don't think I know him.
Yüzü yabancı gelmiyor, ama tandığımı da sanmıyorum.
More Sentences
|
17 |
General |
(yabancı para) bozdurmak |
exchange v.
|
|
We need to exchange our euros for yen before we leave.
Buradan ayrılmadan önce avrolarımızı bozdurup yen almamız lazım.
More Sentences
|
18 |
General |
yabancı düşmanı |
xenophobic adj.
|
|
Above all, name-calling, which is an accessory of racist and xenophobic sentiment, must be avoided.
Her şeyden önce, ırkçı ve yabancı düşmanı duyguların bir aksesuarı olan isim takmaktan kaçınılmalıdır.
More Sentences
|
19 |
General |
yabancı kökenli |
of foreign origin adj.
|
|
In the Seventeenth century, some 40% of all students at the universities in the Netherlands were of foreign origin.
On yedinci yüzyılda Hollanda'daki üniversitelerde okuyan öğrencilerin yaklaşık %40'ı yabancı kökenliydi.
More Sentences
|
20 |
General |
(yabancı para birimi) başına |
to prep.
|
|
The exchange rate was 1,5 pounds to the dollar.
Döviz kuru dolar başına 1,5 sterlindi.
More Sentences
|
Idioms |
|
21 |
Idioms |
tamamen yabancı |
a total stranger n.
|
|
He is a total stranger to me.
O bana tamamen yabancı.
More Sentences
|
22 |
Idioms |
tamamen yabancı |
a perfect stranger n.
|
|
The man who I thought was his father proved to be a perfect stranger.
Babası olduğunu sandığım adam tamamen yabancı çıktı.
More Sentences
|
23 |
Idioms |
yabancı madde |
foreign substance n.
|
|
The first of my reports concerns foreign substances in animal nutrition.
Raporlarımın ilki hayvan beslenmesindeki yabancı maddelerle ilgilidir.
More Sentences
|
24 |
Idioms |
yabancı toprak |
foreign soil n.
|
|
He has never even set foot on foreign soil.
Hatta yabancı topraklara asla ayak basmadı.
More Sentences
|
25 |
Idioms |
(birine/bir şeye) yabancı |
a stranger to (someone or something) n.
|
|
We had not been created solely for one another, she was a stranger to me.
Biz sadece birbirimiz için yaratılmamıştık, o benim için bir yabancıydı.
More Sentences
|
26 |
Idioms |
(bir şey) yabancı gelmiyor |
(something) rings a bell (with one) expr.
|
|
That rings a bell.
Bu, yabancı gelmiyor.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
27 |
Trade/Economic |
doğrudan yabancı yatırımlar |
foreign direct investment n.
|
|
Foreign direct investment is at an economically insignificant level of less than 0,5% of GDP.
Doğrudan yabancı yatırımlar, GSYİH'nin % 0,5'inden daha az bir ekonomik önem düzeyindedir.
More Sentences
|
28 |
Trade/Economic |
doğrudan yabancı yatırımları |
foreign direct investments n.
|
|
Foreign direct investments in China amounted to $3 billion last year.
Çin'deki doğrudan yabancı yatırımlar geçen yıl 3 milyar dolara ulaştı.
More Sentences
|
29 |
Trade/Economic |
yabancı ürünler |
foreign products n.
|
|
Unfair tariffs are imposed on foreign products.
Yabancı ürünlere haksız gümrük vergileri uygulanmaktadır.
More Sentences
|
30 |
Trade/Economic |
yabancı ülke |
foreign country n.
|
|
Foreign countries have beautiful architecture.
Yabancı ülkelerin güzel mimarileri vardır.
More Sentences
|
31 |
Trade/Economic |
yabancı şirketler |
foreign companies n.
|
|
The slots must also be fairly allocated to foreign companies.
Ayrıca, slotlar yabancı şirketlere adil bir şekilde tahsis edilmelidir.
More Sentences
|
32 |
Trade/Economic |
yabancı yatırımcı |
foreign investor n.
|
|
It needs the confidence of foreign investors, and for that it needs good policies.
Yabancı yatırımcıların güvenine ihtiyacı var ve bunun için de iyi politikalara ihtiyacı var.
More Sentences
|
General |
|
33 |
General |
hastalık veya diğer acil durumlar nedeniyle gezmenin yabancı bir ülkeden kendi ülkesine getirilmesi |
repatriation n.
|
|
34 |
General |
yabancı uzman |
international expert n.
|
|
35 |
General |
yabancı ortak |
foreign partner n.
|
|
36 |
General |
yabancı düşkünü |
xenophile n.
|
|
37 |
General |
yabancı iş gücü |
alien labor n.
|
|
38 |
General |
yabancı öğrencilerin eşleri |
foreign student's spouses n.
|
|
39 |
General |
yabancı uyruklu kimse |
alien n.
|
|
40 |
General |
yabancı diller uzmanı |
linguist n.
|
|
41 |
General |
yabancı tahvillerin ödenme vadesi |
usance n.
|
|
42 |
General |
pakistanlı yabancı iş gücü |
pakistani alien labor n.
|
|
43 |
General |
yabancı ton |
alien tone n.
|
|
44 |
General |
yabancı krediler |
foreign loans n.
|
|
45 |
General |
yabancı ülkede yaşayan kimse |
expatriate n.
|
|
46 |
General |
belirli bir konuya son derece yabancı olan insan topluluğu (bihaber kitle) |
uninitiate n.
|
|
47 |
General |
yabancı bir dilden alınan sözcük |
borrowing n.
|
|
48 |
General |
yabancı hükümler |
foreign judgments n.
|
|
49 |
General |
yabancı kelimeler ve deyimler |
foreign words and phrases n.
|
|
50 |
General |
yabancı kelime |
alien n.
|
|
51 |
General |
yabancı bir dilin öğrenilmesi esnasında o dili öğrenen insanların oluşturdukları dil |
interlanguage n.
|
|
52 |
General |
yabancı mülkiyeti |
alien property n.
|
|
53 |
General |
yabancı ülke |
abroad n.
|
|
54 |
General |
yabancı şeylere ilgi duyma |
xenophilia n.
|
|
55 |
General |
yerleşmiş yabancı sözcük |
denizen n.
|
|
56 |
General |
yabancı düşmanlığı |
ethnocentrism n.
|
|
57 |
General |
yabancı uyrukluğa kabul etme |
endenization n.
|
|
58 |
General |
yabancı ülkeye yerleşme |
expatriation n.
|
|
59 |
General |
yabancı ülkelerdeki yatırımlarda kolaylık |
easing up on foreign investment n.
|
|
60 |
General |
yabancı ot öldürücü |
herbicide n.
|
|
61 |
General |
yabancı uyrukluğa kabul etme |
endenisation n.
|
|
62 |
General |
yabancı dil |
lingo n.
|
|
63 |
General |
yabancı ile evlenme |
intermarriage n.
|
|
64 |
General |
yabancı ticari teşebbüsler |
foreign business enterprises n.
|
|
65 |
General |
yabancı dil olarak ingilizce testi |
test of english as a foreign language n.
|
|
66 |
General |
yabancı olandan nefret etme |
xenophobia n.
|
|
67 |
General |
yabancı ülkelerle kuşatılmış bir bölge |
enclave n.
|
|
68 |
General |
türk yabancı iş gücü |
turkish alien labor n.
|
|
69 |
General |
bir ülkede bulunan küçük yabancı topluluğu |
colony n.
|
|
70 |
General |
yabancı oy |
absentee ballot n.
|
|
71 |
General |
yabancı sözcük |
borrowing n.
|
|
72 |
General |
yabancı diller |
foreign languages n.
|
|
73 |
General |
yabancı emek |
alienation n.
|
|
74 |
General |
varlığını yabancı güçlerden alan devlet |
puppet state n.
|
|
75 |
General |
yabancı ülkeden kişi |
noncitizen n.
|
|
76 |
General |
su yabancı otları |
aquatic weeds n.
|
|
77 |
General |
yabancı sigorta şirketleri |
foreign insurance companies n.
|
|
78 |
General |
yabancı ülkelerde ödenen vergiler |
taxes paid in foreign countries n.
|
|
79 |
General |
yabancı işçi |
alien labor n.
|
|
80 |
General |
yabancı basın |
foreign press n.
|
|
81 |
General |
yabancı banka |
foreign bank n.
|
|
82 |
General |
yabancı diller bölümü |
department of foreign languages n.
|
|
83 |
General |
ikinci yabancı dil |
second foreign language n.
|
|
84 |
General |
yerli ve yabancı |
domestic and foreign n.
|
|
85 |
General |
çok yabancı |
perfect stranger n.
|
|
86 |
General |
yabancı film |
foreign movie n.
|
|
87 |
General |
yabancı hükümet |
foreign government n.
|
|
88 |
General |
yabancı marka |
foreign brand n.
|
|
89 |
General |
yabancı ülke vatandaşı |
foreign national n.
|
|
90 |
General |
yabancı diller eğitimi |
foreign languages education n.
|
|
91 |
General |
yabancı madde |
foreign matter n.
|
|
92 |
General |
yabancı kişi |
foreigner n.
|
|
93 |
General |
yabancı işçi |
immigrant worker n.
|
|
94 |
General |
yabancı ülkede yaşayan kimse |
expat n.
|
|
95 |
General |
yabancı misafir |
foreign visitor n.
|
|
96 |
General |
yabancı müzik |
foreign music n.
|
|
97 |
General |
yabancı hakimiyeti |
foreign domination n.
|
|
98 |
General |
yabancı vatandaş |
foreign citizen n.
|
|
99 |
General |
modern yabancı dil |
modern foreign language n.
|
|
100 |
General |
yabancı müdür/direktör/yönetici |
foreign manager n.
|
|
101 |
General |
yabancı bir ülkede yaşama |
living in a foreign country n.
|
|
102 |
General |
yabancı turistler |
foreign tourists n.
|
|
103 |
General |
yabancı turist sayısı |
number of foreign tourists n.
|
|
104 |
General |
yabancı plakalı araç |
a vehicle with foreign license plates n.
|
|
105 |
General |
yabancı kültürlere ve adetlere ilgi duyma/gösterme durumu |
xenophilia n.
|
|
106 |
General |
yabancı uyruklu hayat kadını |
foreign prostitute n.
|
|
107 |
General |
yabancı uyruklu hayat kadınları |
foreign prostitutes n.
|
|
108 |
General |
yabancı metinlerden derleme |
chrestomathy n.
|
|
109 |
General |
yabancı ülke |
outland n.
|
|
110 |
General |
yabancı dilin önemi |
importance of foreign language n.
|
|
111 |
General |
yabancı uyruklu olma |
alienage n.
|
|
112 |
General |
yabancı kelime |
borrowed word n.
|
|
113 |
General |
yabancı kelime |
loanword n.
|
|
114 |
General |
yabancı madde |
foreign body n.
|
|
115 |
General |
yabancı tutuklular |
foreign prisoners n.
|
|
116 |
General |
yabancı mahkumlar |
foreign prisoners n.
|
|
117 |
General |
yabancı televizyon dizisi |
foreign tv series n.
|
|
118 |
General |
yabancı tv dizisi |
foreign tv series n.
|
|
119 |
General |
yabancı dizi |
foreign tv series n.
|
|
120 |
General |
yabancı dil |
foreign tongue n.
|
|
121 |
General |
yabancı bir dilin karmaşık/anlaşılmaz kullanımı (daha çekici göstermek için) |
flowery n.
|
|
122 |
General |
yabancı dil bilgisi |
knowledge of foreign language n.
|
|
123 |
General |
mesleki yabancı dil |
professional foreign language n.
|
|
124 |
General |
mesleki yabancı dil |
vocational foreign language n.
|
|
125 |
General |
yabancı uygarlık |
foreign civilization n.
|
|
126 |
General |
yabancı medeniyet |
foreign civilization n.
|
|
127 |
General |
yabancı medeniyet |
foreign civilisation n.
|
|
128 |
General |
yabancı uygarlık |
foreign civilisation n.
|
|
129 |
General |
yabancı uyruklu dil öğretmeni |
foreign language teacher n.
|
|
130 |
General |
yabancı dil olarak türkçe |
turkish as a foreign language n.
|
|
131 |
General |
ilçeler tarafından yabancı tüccarlardan alınan ücret |
scavage n.
|
|
132 |
General |
yabancı kimlik numarası |
foreigner identification number n.
|
|
133 |
General |
yabancı içki |
imported drink n.
|
|
134 |
General |
yabancı karşıtı |
antialien n.
|
|
135 |
General |
yabancı aleyhtarı |
antialien n.
|
|
136 |
General |
abd'ye geçici bir süre için giren yabancı kimse |
nonimmigrant [usa] n.
|
|
137 |
General |
yabancı olmayanlar |
nonstrangers n.
|
|
138 |
General |
yabancı olmayan |
nonstranger n.
|
|
139 |
General |
bir yerin yabancı sakini |
alienicola n.
|
|
140 |
General |
yaptığı ev işlerine karşılık bir aile yanında kalan yabancı kız |
au pair girl n.
|
|
141 |
General |
yabancı kimse |
étranger n.
|
|
142 |
General |
yabancı kimse |
extranean n.
|
|
143 |
General |
sirkte çalışan yabancı |
josser n.
|
|
144 |
General |
yabancı bir ülkede varlıklı bir hanede baş hizmetçilik yapan kimse |
major-domo [dialect] n.
|
|
145 |
General |
hawaii'de yabancı kimse |
malihini n.
|
|
146 |
General |
tuhaf, şaşırtıcı ve yabancı olan çeşitli kişi veya objelerden oluşan grup veya derleme |
menagerie n.
|
|
147 |
General |
yabancı uyruklu tüccar |
mercatante [obsolete] n.
|
|
148 |
General |
(filipinler'de) yabancı-yerli melezi |
mestizo n.
|
|
149 |
General |
baharatlardan ayıklanan yabancı maddeler |
garble n.
|
|
150 |
General |
dile alınmış yabancı sözcük |
denizen n.
|
|
151 |
General |
(yabancı sözcüğü) dile alma |
denizenation n.
|
|
152 |
General |
vücuttan zehri ve yabancı maddeleri atmayı amaçlayan perhiz veya tedavi |
detox n.
|
|
153 |
General |
eskiden ibrani topraklarında ibranilerin koruyuculuğu altında yaşayan yabancı |
ger n.
|
|
154 |
General |
ilkokul yabancı dil kitabı |
grammar n.
|
|
155 |
General |
legal olarak yabancı bir ülkeye giden kimse |
guest n.
|
|
156 |
General |
(özellikle avrupa'da) geçici olarak çalışan yabancı uyruklu işçi |
guestworker n.
|
|
157 |
General |
yabancı kimse |
ignote [obsolete] n.
|
|
158 |
General |
yabancı kimse |
importee n.
|
|
159 |
General |
yabancı ülkeden getirilen kimse |
importee n.
|
|
160 |
General |
yabancı koku |
unfamiliar odor n.
|
|
161 |
General |
yabancı gelen şey |
fantasia n.
|
|
162 |
General |
yabancı kadın |
inconnue n.
|
|
163 |
General |
(yabancı kuş ve hayvanların) doğal koruma alanı |
paradise n.
|
|
164 |
General |
yabancı madde |
feculency n.
|
|
165 |
General |
bir abd şirketinin yabancı bir şirketle birleştiği veya onu iktisap ettiği yeniden yapılanma |
inversion n.
|
|
166 |
General |
bitmiş kağıdın şeklini bozan gözle görünür yabancı madde |
dirt n.
|
|
167 |
General |
yabancı ülkede özel askeri harekata katılan maceracı kimse |
filibuster n.
|
|
168 |
General |
yabancı ülkede ayaklanmacı veya devrimci faaliyetler yürüten kimse |
filibusterer n.
|
|
169 |
General |
yabancı ülkeye ait toprağı zorla veya gayri resmi şekilde yönetme |
filibusterism [us] n.
|
|
170 |
General |
yabancı ülkedeki özel bir askeri harekata katılan maceracı kimse |
fillibuster n.
|
|
171 |
General |
yabancı ülkeden gelen şey (gemi, ürün) |
foreigner n.
|
|
172 |
General |
yabancı unsur |
foreignism n.
|
|
173 |
General |
yabancı özentiliği |
foreignism n.
|
|
174 |
General |
yabancı özellik |
foreignism n.
|
|
175 |
General |
yabancı ülkede kalma |
peregrination [obsolete] n.
|
|
176 |
General |
yabancı bir ülkede kalan kimse |
peregrine n.
|
|
177 |
General |
antik roma'da yabancı |
peregrine n.
|
|
178 |
General |
yabancı bir yere yapılan gezi |
peregrinity [obsolete] n.
|
|
179 |
General |
yabancı yerde kısa süreliğine kalma |
peregrinity [obsolete] n.
|
|
180 |
General |
yabancı milletlere bağlılık |
semicolonialism n.
|
|
181 |
General |
çok yolculu araç şeritlerini kullanabilmek için arabaya alınan yabancı |
slug [dialect] n.
|
|
182 |
General |
yabancı ülke |
strand n.
|
|
183 |
General |
oturma izni olan yabancı |
stranger n.
|
|
184 |
General |
aileye yabancı kimse |
stranger in blood n.
|
|
185 |
General |
yabancı uyrukluğa kabul etmek |
endenisen v.
|
|
186 |
General |
yabancı uyrukluğa kabul etmek |
endenizen v.
|
|
187 |
General |
yabancı gelmemek |
ring a bell v.
|
|
188 |
General |
yabancı olmak (bir yer birine) |
be a stranger to v.
|
|
189 |
General |
yabancı madde katmak |
adulterate v.
|
|
190 |
General |
birine yabancı gelmek |
be alien to v.
|
|
191 |
General |
dile almak (yabancı bir sözcüğü) |
naturalize v.
|
|
192 |
General |
yabancı uyrukluğa kabul etmak |
naturalize v.
|
|
193 |
General |
yabancı bir ülkeye iş için gönderilmek |
be posted abroad v.
|
|
194 |
General |
yabancı gelmemek |
sound familiar v.
|
|
195 |
General |
içine yabancı madde katmak |
adulterate v.
|
|
196 |
General |
yabancı ile evlenmek |
intermarry v.
|
|
197 |
General |
(yabancı bir sözcüğü) dile almak |
naturalize v.
|
|
198 |
General |
(yabancı bir sözcüğü) dile almak |
naturalise v.
|
|
199 |
General |
yabancı sermaye çekmek |
draw foreign capital v.
|
|
200 |
General |
yabancı sermaye çekmek |
attract foreign capital v.
|
|
201 |
General |
yabancı gelmek |
sound unfamiliar v.
|
|
202 |
General |
yabancı gelmek |
look unfamiliar v.
|
|
203 |
General |
yabancı ile evlenmek |
intermarry with v.
|
|
204 |
General |
kulağa yabancı gelmek |
sound unfamiliar v.
|
|
205 |
General |
kulağa yabancı gelmek |
sound strange v.
|
|
206 |
General |
yabancı gibi hissetmek |
feel like an alien v.
|
|
207 |
General |
kendini yabancı hissetmek |
feel alienated v.
|
|
208 |
General |
yabancı gibi hissetmek |
feel like a stranger v.
|
|
209 |
General |
kendini yabancı hissetmek |
feel like an alien v.
|
|
210 |
General |
kendini yabancı hissetmek |
feel like a stranger v.
|
|
211 |
General |
kendini yabancı hissetmek |
feel like an outsider v.
|
|
212 |
General |
yabancı gibi hissetmek |
feel alienated v.
|
|
213 |
General |
yabancı gibi hissetmek |
feel like an outsider v.
|
|
214 |
General |
yabancı gelmemek |
not sound unfamiliar v.
|
|
215 |
General |
yabancı bir ülkede yaşamak |
live in a foreign country v.
|
|
216 |
General |
yabancı suçluları dava etmek |
prosecute foreign criminals v.
|
|
217 |
General |
bir şeye yabancı olmak |
be a stranger to v.
|
|
218 |
General |
dile almak (yabancı bir sözcüğü) |
naturalise v.
|
|
219 |
General |
yabancı uyrukluğa kabul etmak |
naturalise v.
|
|
220 |
General |
yabancı bir dil konuşmak |
speak a foreign language v.
|
|
221 |
General |
cevherdeki yabancı maddeleri çıkarıp saf maden elde etmek |
reduce v.
|
|
222 |
General |
yabancı uyrukluğa kabul etmek |
endenize [obsolete] v.
|
|
223 |
General |
yabancı bir maddeyle kirletmek |
bestain v.
|
|
224 |
General |
yabancı madde katmak |
manage v.
|
|
225 |
General |
yabancı maddeleri ayıklamak |
garble v.
|
|
226 |
General |
yabancı birine çıkar amaçlı aşırı samimi davranmak |
glad-hand v.
|
|
227 |
General |
(yabancı bir sözcüğü) dile almak |
denizen v.
|
|
228 |
General |
(yabancı sözcüğü) dile almak |
denizenize v.
|
|
229 |
General |
(yabancı sözcüğü) dile almak |
denizenise v.
|
|
230 |
General |
yerli işgücü yerine yabancı işgücü kullanmak |
offshore v.
|
|
231 |
General |
(birinin) yazısına yabancı deyişler eklemek |
interlard v.
|
|
232 |
General |
yabancı madde ile işlem uygulamak |
dope v.
|
|
233 |
General |
yabancı maddeye daldırmak |
dope v.
|
|
234 |
General |
(satılacak ürüne) yabancı madde katıp değiştirmek |
deacon v.
|
|
235 |
General |
yabancı ülkede ayaklanmacı veya devrimci faaliyetler yürütmek |
filibuster v.
|
|
236 |
General |
(yabancı bir dili) hazırlıksız okumak |
sight-read v.
|
|
237 |
General |
cevherdeki yabancı maddeleri çıkarıp saf maden elde etmek |
smelt v.
|
|
238 |
General |
en yabancı |
strangest adj.
|
|
239 |
General |
yabancı (madde/cisim) |
extraneous adj.
|
|
240 |
General |
yabancı bir banka için ayrılmış |
earmarked adj.
|
|
241 |
General |
yabancı dili taklit ederek yazılan |
macaronic adj.
|
|
242 |
General |
yabancı olandan korkan |
xenophobic adj.
|
|
243 |
General |
yabancı olandan nefret eden |
xenophobic adj.
|
|
244 |
General |
yabancı düşmanlığı güden (yazı, yasa vb) |
xenophobic adj.
|
|
245 |
General |
yabancı maddeler bulaşmamış |
axenic adj.
|
|
246 |
General |
yerli ve yabancı |
local and foreign adj.
|
|
247 |
General |
yabancı malı |
exotic adj.
|
|
248 |
General |
yabancı dil ağırlıklı |
foreign language intensive adj.
|
|
249 |
General |
yabancı sevmez |
xenophobic adj.
|
|
250 |
General |
içine yabancı madde karıştırılmış |
adulterated adj.
|
|
251 |
General |
yabancı kaynaklı |
of foreign origin adj.
|
|
252 |
General |
yabancı olmayan |
undiluted adj.
|
|
253 |
General |
yabancı olmayan |
unexotic adj.
|
|
254 |
General |
yabancı madde veya cisim içermeyen |
unlittered adj.
|
|
255 |
General |
yabancı unsurlarla karışmamış |
unmingled adj.
|
|
256 |
General |
(bir konuya) yabancı |
virgin adj.
|
|
257 |
General |
yabancı bir kültüre ait |
ethnic adj.
|
|
258 |
General |
yabancı olmayan |
homeborn adj.
|
|
259 |
General |
yabancı olmayan |
home-bred adj.
|
|
260 |
General |
yabancı ülkede kayıtlı olan |
offshore adj.
|
|
261 |
General |
yabancı ülkede yürütülen |
offshore adj.
|
|
262 |
General |
yabancı ülkede işletilen |
offshore adj.
|
|
263 |
General |
yabancı madde ile dolu |
overstuffed adj.
|
|
264 |
General |
farazi yabancı millet ile ilgili |
ruritanian adj.
|
|
265 |
General |
farazi yabancı millete ait |
ruritanian adj.
|
|
266 |
General |
yabancı maddeye batırılmış |
doped adj.
|
|
267 |
General |
(krallık veya devlet) yabancı bir devletin boyunduruğunda olan |
feudatory adj.
|
|
268 |
General |
yabancı ülkelere ait |
foreign adj.
|
|
269 |
General |
yabancı topraklara özgü |
foreign adj.
|
|
270 |
General |
yabancı ulusları içeren |
foreign adj.
|
|
271 |
General |
yabancı bir halkı içeren |
foreign adj.
|
|
272 |
General |
yabancı (madde) |
foreign adj.
|
|
273 |
General |
yabancı maddeden kaynaklanan |
foreign adj.
|
|
274 |
General |
doğuştan yabancı |
foreign-born adj.
|
|
275 |
General |
yabancı topraklarda yaşayan |
outland adj.
|
|
276 |
General |
yabancı gibi görünen |
outlandish adj.
|
|
277 |
General |
yabancı parçalara bağlı |
outward-bound adj.
|
|
278 |
General |
yabancı ülkeye seyahat etmiş gibi duran |
peregrinate adj.
|
|
279 |
General |
yabancı ülkede yaşamış havası veren |
peregrinate adj.
|
|
280 |
General |
yabancı ebeveynlerin yerli çocuğu olan |
second-generation adj.
|
|
281 |
General |
kendine yabancı olan |
self-ignorant adj.
|
|
282 |
General |
(yabancı hakimiyet altında) sözde bağımsız |
semicolonial adj.
|
|
283 |
General |
(ekonomi, ülke içi faaliyetler) yabancı milletlere bağlı |
semicolonial adj.
|
|
284 |
General |
yabancı ile ilgili |
stranger adj.
|
|
285 |
General |
(yabancı dilde konuşma) bozuk telaffuzlu |
broken adj.
|
|
286 |
General |
yabancı bir şekilde |
alienly adv.
|
|
287 |
General |
yabancı yerlerde |
over seas adv.
|
|
288 |
General |
yabancı ülkeden |
from abroad adv.
|
|
289 |
General |
yabancı devlette |
abroad adv.
|
|
290 |
General |
yabancı ülkelerde |
abroad adv.
|
|
291 |
General |
yabancı ile ilgili |
xeno- pref.
|
|
292 |
General |
(yabancı kimselere hitaben) bey |
dad expr.
|
|
293 |
General |
(yabancı kimselere hitaben) ahbap |
dad expr.
|
|
294 |
General |
(yabancı kimselere hitaben) arkadaş |
dad expr.
|
|
295 |
General |
(yabancı kimselere hitaben) babalık |
dad expr.
|
|
296 |
General |
yabancı uyruklu |
fn (foreign national) abrev.
|
|
297 |
General |
yabancı ülke vatandaşı |
fn (foreign national) abrev.
|
|
Phrasals |
|
298 |
Phrasals |
yabancı ile evlenmek |
intermarry with (someone) v.
|
|
299 |
Phrasals |
yabancı bir ülkede öğretmenlik yapmak |
teach away v.
|
|
Colloquial |
|
300 |
Colloquial |
güney afrika'daki siyahların yabancı afrikalılara taktığı isim |
amakwerekwere [South African] n.
|
|
301 |
Colloquial |
yedi kat yabancı |
complete stranger n.
|
|
302 |
Colloquial |
yedi kat yabancı |
total stranger n.
|
|
303 |
Colloquial |
istenmeyen yabancı |
blow-in [australia/ireland] n.
|
|
304 |
Colloquial |
yabancı bir orduda para ile savaşan asker |
merc n.
|
|
305 |
Colloquial |
ortama yabancı kimse |
horse marine n.
|
|
306 |
Colloquial |
-e yabancı |
stranger to n.
|
|
307 |
Colloquial |
yabancı kalmak |
be out of it v.
|
|
308 |
Colloquial |
yabancı olmak/hissetmek |
be out of it v.
|
|
309 |
Colloquial |
yabancı olmak/hissetmek |
feel out of it v.
|
|
310 |
Colloquial |
yabancı olmak/hissetmek |
be out of it v.
|
|
311 |
Colloquial |
yabancı olmak/hissetmek |
be out of things v.
|
|
312 |
Colloquial |
birbirine söyleyecek hiçbir şeyi kalmayan iki yabancı |
two strangers with nothing left to say expr.
|
|
313 |
Colloquial |
(birine) çok yabancı |
(it's all) greek to (one) [cliché ] expr.
|
|
Idioms |
|
314 |
Idioms |
tümüyle yabancı |
a total stranger n.
|
|
315 |
Idioms |
tümüyle yabancı |
a perfect stranger n.
|
|
316 |
Idioms |
yabancı şey |
closed book n.
|
|
317 |
Idioms |
yabancı ülke |
foreign soil n.
|
|
318 |
Idioms |
zurnanın son deliği/dış kapının mandalı/evdeki yabancı |
a cuckoo in the nest n.
|
|
319 |
Idioms |
yuvadaki yabancı |
a cuckoo in the nest n.
|
|
320 |
Idioms |
hiç öğrenmediği yabancı dilleri konuşabilme yeteneği |
the gift of tongues n.
|
|
321 |
Idioms |
küçük yabancı |
little stranger n.
|
|
322 |
Idioms |
belirsiz/yabancı durum |
murky waters n.
|
|
323 |
Idioms |
yabancı cisim hasarı |
fod (foreign object damage) n.
|
|
324 |
Idioms |
yabancı madde hasarı |
fod (foreign object damage) n.
|
|
325 |
Idioms |
birisine yabancı gibi bakmak |
give someone the eye v.
|
|
326 |
Idioms |
(özellikle yabancı bir ortamda olduğu için) kendini rahat hissetmemek |
be out of one's element v.
|
|
327 |
Idioms |
yabancı hissetmek |
feel out of it v.
|
|
328 |
Idioms |
yabancı kalmak |
not know beans about v.
|
|
329 |
Idioms |
yabancı hissetmek |
feel out of things v.
|
|
330 |
Idioms |
(bir şeye) yabancı olmamak |
be no stranger to something v.
|
|
331 |
Idioms |
yabancı hissetmek |
feel out of place v.
|
|
332 |
Idioms |
yabancı/bilmediği bir şeye başlamak |
dip one's toes into v.
|
|
333 |
Idioms |
yabancı davranmak |
make strange [dialect] v.
|
|
334 |
Idioms |
karmaşık, yabancı, yoğun bir şeye girişmek |
jump off the deep end v.
|
|
335 |
Idioms |
karmaşık, yabancı, yoğun bir şeyin içine dalmak |
jump off the deep end v.
|
|
336 |
Idioms |
karmaşık, yabancı, yoğun bir şeye gözü kapalı girişmek |
jump off the deep end v.
|
|
337 |
Idioms |
karmaşık, yabancı, yoğun bir şeye başlamaya cesaret etmek |
jump off the deep end v.
|
|
338 |
Idioms |
karmaşık, yabancı, yoğun bir şeye hazırlıksız/bodoslama dalmak |
jump off the deep end v.
|
|
339 |
Idioms |
karmaşık, yabancı, yoğun bir şeye düşünmeden dalmak |
jump off the deep end v.
|
|
340 |
Idioms |
bir şeye yabancı olmamak |
be no stranger to something v.
|
|
341 |
Idioms |
yabancı kalmak/olmak |
not know beans v.
|
|
342 |
Idioms |
(bir konuya) yabancı kalmak/olmak |
not know beans (about something) v.
|
|
343 |
Idioms |
yabancı bir ülkede (askeri) görevde |
in country adj.
|
|
344 |
Idioms |
-'e yabancı |
greek to adj.
|
|
345 |
Idioms |
(bir şeye) yabancı olmayan |
no stranger to (something) adj.
|
|
346 |
Idioms |
çok da yabancı değil |
not a hundred/thousand/million miles away/from here expr.
|
|
347 |
Idioms |
çok da yabancı olmayan |
not a hundred/thousand/million miles away/from here expr.
|
|
348 |
Idioms |
bana çok yabancı |
greek to me expr.
|
|
349 |
Idioms |
bu şey bana çok yabancı |
that's (all) greek to me expr.
|
|
Informal |
|
350 |
Informal |
yabancı kalmak |
be greek to oneself v.
|
|
Speaking |
|
351 |
Speaking |
bir yabancı dili öğrenmenin en iyi yolu |
the best way to learn a foreign language expr.
|
|
352 |
Speaking |
başka yabancı dil biliyor musun? |
do you speak any other languages? expr.
|
|
353 |
Speaking |
yabancı sularda yüzüyorum |
I am in unfamiliar waters expr.
|
|
354 |
Speaking |
yüzünüz yabancı gelmedi |
you look familiar expr.
|
|
355 |
Speaking |
yabancı bir yerde yalnız hissetmek kadar kötü bir şey olamaz |
nothing worse than feeling all alone somewhere foreign expr.
|
|
Trade/Economic |
|
356 |
Trade/Economic |
geçmişte sömürge hong kong'da faaliyet gösteren ingiliz şirketlerinin genelde yabancı genel müdürlerine verilen isim |
taipan n.
|
|
357 |
Trade/Economic |
yerli sanayiyi yabancı rekabete karşı korumak için ithalatta vergi veya kota uygulanması |
trade protection n.
|
|
358 |
Trade/Economic |
yerli sanayiyi yabancı rekabete karşı korumak için ithalatta vergi veya kota uygulanması |
protection n.
|
|
359 |
Trade/Economic |
abd para piyasasında işlem gören yabancı bonolar |
yankee bonds n.
|
|
360 |
Trade/Economic |
abd'de yabancı şirketi temsil eden aracı kuruluşun yabancı ülkedeki şirket adına amerika'da ihraç ettiği menkuller |
american shares n.
|
|
361 |
Trade/Economic |
bir yabancı paranın vadeli piyasa kurunun anında teslim kurundan daha yüksek olması |
forward premium n.
|
|
362 |
Trade/Economic |
bir yabancı şirketin hisse senetlerini temsilen amerika'da çıkartılan menkul değer |
american depository receipt n.
|
|
363 |
Trade/Economic |
bloke yabancı para |
blocked exchange n.
|
|
364 |
Trade/Economic |
denetim altındaki yabancı şirket |
controlled foreign corporation n.
|
|
365 |
Trade/Economic |
diğer uzun vadeli yabancı kaynaklar |
other long term liabilities n.
|
|
366 |
Trade/Economic |
diğer kısa vadeli yabancı kaynaklar |
other short term liabilities n.
|
|
367 |
Trade/Economic |
diğer kısa vadeli yabancı kaynaklar |
other short-term liabilities n.
|
|
368 |
Trade/Economic |
diğer çeşitli yabancı kaynaklar |
other liabilities n.
|
|
369 |
Trade/Economic |
diğer yabancı menkul kıymet alışları |
cost of other foreign securities n.
|
|
370 |
Trade/Economic |
diğer çeşitli yabancı kaynaklar |
other miscellaneous short term liabilities n.
|
|
371 |
Trade/Economic |
diğer çeşitli uzun vadeli yabancı kaynaklar |
other long term liabilities n.
|
|
372 |
Trade/Economic |
değer kaybetmiş yabancı paraların değiştirilmesi için alınan ücret |
disagio n.
|
|
373 |
Trade/Economic |
diğer yabancı menkul kıymet satışları |
sales revenues from other foreign securities n.
|
|
374 |
Trade/Economic |
diğer çeşitli yabancı kaynaklar |
other miscellaneous liabilities n.
|
|
375 |
Trade/Economic |
diğer uzun vadeli yabancı kaynaklar |
other long-term liabilities n.
|
|
376 |
Trade/Economic |
diğer çeşitli yabancı kaynaklar |
other short term liabilities n.
|
|
377 |
Trade/Economic |
dolaysız yabancı yatırım |
foreign direct investment n.
|
|
378 |
Trade/Economic |
doğrudan yabancı sermaye (yatırım) girişi |
foreign direct investment inflow n.
|
|
379 |
Trade/Economic |
döviz alım satımıyla uğraşan kurumların aynı yabancı para üzerinden aldıkları ve sattıkları miktarları denkleştirmeden dolayısıyla bir kur riski altına girmeleri |
open position n.
|
|
380 |
Trade/Economic |
doğrudan yabancı yatırımlarda yabancı uyruklu personel istihdamı hakkında yönetmelik |
regulations on the employment of personnel of foreign nationality in direct foreign investment n.
|
|
381 |
Trade/Economic |
doğrudan yabancı yatırımlar kanunu uygulama yönetmeliği |
regulation for implementation of foreign direct investment law n.
|
|
382 |
Trade/Economic |
döviz kurlarının bir birim yabancı para ile değiştirilebilen ulusal para miktarı biçiminde tanımlanması yöntemi |
american terms n.
|
|
383 |
Trade/Economic |
dolaysız yabancı yatırım |
direct foreign investment n.
|
|
384 |
Trade/Economic |
döviz kurunun dalgalanma sınırım korumak için bir ülkenin kullandığı yabancı para |
intervention currency n.
|
|
385 |
Trade/Economic |
dolaysız yabancı sermaye yatırımı |
foreign investment n.
|
|
386 |
Trade/Economic |
içinde bulunulan yılın sonuçlarına ilişkin yabancı gelir vergileri |
foreign income taxes on the results of the current year n.
|
|
387 |
Trade/Economic |
japonya'da yabancı kuruluşlar tarafından ihraç edilen yabancı para birimi cinsinden tahvil türü |
shogun bond n.
|
|
388 |
Trade/Economic |
japon borsasında yabancı bir kurum tarafından satılan ve yabancı para cinsinden işlem gören tahvil |
shogun bond n.
|
|
389 |
Trade/Economic |
iki yabancı para birimi arasında değişim/bozdurma işlemi |
arbitrage n.
|
|
390 |
Trade/Economic |
kalkınmakta olan bir ülkenin yabancı kamu veya özel mali yardımları etkin biçimde massedebilme |
absorptive capacity n.
|
|
391 |
Trade/Economic |
kısa vade yabancı fonlar |
short term foreign funds n.
|
|
392 |
Trade/Economic |
kısa vadeli yabancı kaynak artışlardan sağlanan nakit |
cash received from increase in short term liabilities n.
|
|
393 |
Trade/Economic |
kısa vade yabancı kaynaklar |
short-term foreign funds n.
|
|
394 |
Trade/Economic |
kısa vade yabancı kaynaklar |
short term foreign funds n.
|
|
395 |
Trade/Economic |
kısa vadeli yabancı kaynaklar |
short term liabilities n.
|
|
396 |
Trade/Economic |
kısa vadeli yabancı kaynak ödemeleri |
cash outflows due to short term liability payments n.
|
|
397 |
Trade/Economic |
merkez bankasında saklanan yabancı paralar |
reserves n.
|
|
398 |
Trade/Economic |
nitelikli yabancı kurumsal yatırımcı |
qualified foreign institutional investor n.
|
|
399 |
Trade/Economic |
nitelikli yabancı kurumsal yatırımcılar |
qualified foreign institutional investors n.
|
|
400 |
Trade/Economic |
önceki yılların sonuçlarına ilişkin yabancı gelir vergileri |
foreign income taxes on the results of prior years n.
|
|
401 |
Trade/Economic |
özel yabancı sermaye |
private foreign capital n.
|
|
402 |
Trade/Economic |
resmi yabancı |
official foreigner n.
|
|
403 |
Trade/Economic |
satın alınan yabancı hisse senetleri ve tahviller |
foreign stocks and bonds bought n.
|
|
404 |
Trade/Economic |
türkiye’de yerleşmiş olmayan yabancı ülke vatandaşları |
non-resident foreigners in turkey n.
|
|
405 |
Trade/Economic |
ülkenin ihracatını artırmak için eximbank kanalıyla doğrudan yabancı alıcılara açılan kredi |
buyer's credit n.
|
|
406 |
Trade/Economic |
uzun vadeli yabancı kaynaklar |
long term liabilities n.
|
|
407 |
Trade/Economic |
uzun dönem yabancı para cinsinden kredi notu |
long-term foreign currency issuer default rating n.
|
|
408 |
Trade/Economic |
vergi uygulamayan ya da düşük vergili olup yabancı sermayeyi özendiren ülke |
non-tax haven n.
|
|
409 |
Trade/Economic |
uzun vadeli yabancı kaynak artışlardan sağlanan nakit |
cash received from increase in long term liabilities n.
|
|
410 |
Trade/Economic |
uzun vadeli yabancı kaynaklar |
long-term liabilities n.
|
|
411 |
Trade/Economic |
uzun vadeli yabancı kaynak ödemeleri |
cash outflows due to long term liability payments n.
|
|
412 |
Trade/Economic |
ülkelerin dış ödeme rezervi olarak tuttukları yabancı para |
reserve currency n.
|
|
413 |
Trade/Economic |
yabancı para cinsi |
type of foreign currency n.
|
|
414 |
Trade/Economic |
yabancı şirket |
foreign company n.
|
|
415 |
Trade/Economic |
yabancı vergiler |
foreign taxes n.
|
|
416 |
Trade/Economic |
yabancı şirket |
alien company n.
|
|
417 |
Trade/Economic |
yabancı sermaye çıkışları |
foreign capital outflows n.
|
|
418 |
Trade/Economic |
yabancı eleman |
foreign element n.
|
|
419 |
Trade/Economic |
yabancı kaynaklı yatırım |
foreign investment n.
|
|
420 |
Trade/Economic |
yabancı ülke paraları |
foreign currencies n.
|
|
421 |
Trade/Economic |
yabancı birim |
foreign entity n.
|
|
422 |
Trade/Economic |
yabancı ülkedeki entegre faaliyetler |
integral foreign operation n.
|
|
423 |
Trade/Economic |
yabancı işçi çalıştırma esasları |
principles of employing foreign workers n.
|
|
424 |
Trade/Economic |
yabancı ülkede ikamet |
foreign residence n.
|
|
425 |
Trade/Economic |
yabancı sabit getirili menkul kıymet alışları |
cost of foreign fixed income securities n.
|
|
426 |
Trade/Economic |
yabancı tahvillerin ödenme vadesi |
usance n.
|
|
427 |
Trade/Economic |
yabancı işadamlarına eşit imkanlar sağlama politikası |
open door policy n.
|
|
428 |
Trade/Economic |
yabancı hisse senedi |
foreign stocks n.
|
|
429 |
Trade/Economic |
yabancı poliçe |
foreign bill n.
|
|
430 |
Trade/Economic |
yabancı malların gümrüksüz saklandığı kapalı yer |
entrepot n.
|
|
431 |
Trade/Economic |
yabancı bankacılık piyasası |
foreign banking market n.
|
|
432 |
Trade/Economic |
yabancı şirketteki hisse oranı |
subshare n.
|
|
433 |
Trade/Economic |
yabancı yatırım müdürlüğü |
foreign investment directorate n.
|
|
434 |
Trade/Economic |
yabancı şirket |
foreign enterprise n.
|
|
435 |
Trade/Economic |
yabancı gümrük |
foreign customs n.
|
|
436 |
Trade/Economic |
yabancı kaynak kalemi |
liability component n.
|
|
437 |
Trade/Economic |
yabancı ülke para birimi |
foreign currency unit n.
|
|
438 |
Trade/Economic |
yabancı ülkelerden ticari amaçlarla ülkeye giren mal veya hizmetler |
imports n.
|
|
439 |
Trade/Economic |
yabancı teşebbüs |
foreign enterprise n.
|
|
440 |
Trade/Economic |
yabancı para kur düzeltmeleri |
foreign currency translation adjustments n.
|
|
441 |
Trade/Economic |
yabancı sermaye çerçeve kararnamesi |
foreign capital framework decree n.
|
|
442 |
Trade/Economic |
yabancı işçi çalıştırma ilkeleri |
principles of employing non-national workers n.
|
|
443 |
Trade/Economic |
yabancı sermaye hareketliliği |
foreign capital mobility n.
|
|
444 |
Trade/Economic |
yabancı sermaye girişleri |
foreign capital inflows n.
|
|
445 |
Trade/Economic |
yabancı şube |
foreign subsidiary n.
|
|
446 |
Trade/Economic |
yabancı para türevleri |
foreign currency derivatives n.
|
|
447 |
Trade/Economic |
yabancı yatırımlar genel müdürlüğü |
general directorate of foreign investment n.
|
|
448 |
Trade/Economic |
yabancı muhabir |
foreign correspondent n.
|
|
449 |
Trade/Economic |
yabancı tüzelkişi |
alien corporation n.
|
|
450 |
Trade/Economic |
yabancı ülkelerden getirilen işçi |
contract labourer n.
|
|
451 |
Trade/Economic |
yabancı tahvil piyasası |
foreign bond market n.
|
|
452 |
Trade/Economic |
yabancı kreditör |
foreign creditor n.
|
|
453 |
Trade/Economic |
yabancı poliçe |
currency bill n.
|
|
454 |
Trade/Economic |
yabancı sermaye |
foreign capital n.
|
|
455 |
Trade/Economic |
yabancı sermaye piyasası araçları |
foreign capital market instruments n.
|
|
456 |
Trade/Economic |
yabancı para işlemi |
foreign currency transaction n.
|
|
457 |
Trade/Economic |
yabancı gelir vergileri |
foreign income taxes n.
|
|
458 |
Trade/Economic |
yabancı para kurlarındaki değişikliklerin etkileri |
the effects of changes in foreign exchange rates n.
|
|
459 |
Trade/Economic |
yabancı şirket |
alien corporation n.
|
|
460 |
Trade/Economic |
yabancı sabit getirili menkul kıymet satışları |
sales revenues from foreign fixed income securities n.
|
|
461 |
Trade/Economic |
yabancı yardımların ilgili ülke para birimine dönüştürme tekniği |
counterpart fund n.
|
|
462 |
Trade/Economic |
yabancı piyasa betası |
foreign market beta n.
|
|
463 |
Trade/Economic |
yabancı para çevrim farkları |
foreign currency conversion adjustments n.
|
|
464 |
Trade/Economic |
yabancı yatırım |
net foreign investment net n.
|
|
465 |
Trade/Economic |
yabancı işletmelerin yerel şirketlerle kurdukları ortaklık |
local partnership n.
|
|
466 |
Trade/Economic |
yabancı kaynaklar için verilmiş ipotek ve diğer teminatların toplam tutarı |
total amount of mortgages and other guarantees given for liabilities n.
|
|
467 |
Trade/Economic |
yabancı hisse senedi |
foreign stock n.
|
|
468 |
Trade/Economic |
yabancı para birimine dayalı işlem |
foreign currency transaction n.
|
|
469 |
Trade/Economic |
yabancı hisse senedi piyasası |
foreign equity market n.
|
|
470 |
Trade/Economic |
yabancı ülkedeki bütünleşik faaliyetler |
integral foreign operation n.
|
|
471 |
Trade/Economic |
yabancı sermaye |
outside capital n.
|
|
472 |
Trade/Economic |
yabancı ülkede yerleşik kişiler üzerindeki alacak hakları |
claims on foreign residents n.
|
|
473 |
Trade/Economic |
yabancı vergi |
foreign tax n.
|
|
474 |
Trade/Economic |
yabancı çalışan |
foreign employee n.
|
|
475 |
Trade/Economic |
yabancı para pozisyonları |
foreign currency positions n.
|
|
476 |
Trade/Economic |
yabancı para alım satım sözleşmeleri |
foreign exchange contract n.
|
|
477 |
Trade/Economic |
yabancı piyasa |
foreign market n.
|
|
478 |
Trade/Economic |
yabancı paranın çevrilmesi |
translation of foreign currency n.
|
|
479 |
Trade/Economic |
yabancı işletme |
foreign entity n.
|
|
480 |
Trade/Economic |
yabancı varlıklar |
foreign assets n.
|
|
481 |
Trade/Economic |
yabancı ülke malları |
foreign goods n.
|
|
482 |
Trade/Economic |
yabancı fonlar |
foreign funds n.
|
|
483 |
Trade/Economic |
yabancı para işlemi |
foreign currency transaction n.
|
|
484 |
Trade/Economic |
yabancı para |
foreign exchange n.
|
|
485 |
Trade/Economic |
yabancı bankalar |
foreign banks n.
|
|
486 |
Trade/Economic |
yabancı ülke faaliyetlerindeki net yatırım |
net investment in a foreign operation n.
|
|
487 |
Trade/Economic |
yabancı bir para birimindeki düşüşe karşı vadeli sözleşmelerin satılması. |
short hedge n.
|
|
488 |
Trade/Economic |
yabancı sermaye |
foreign capital n.
|
|
489 |
Trade/Economic |
yabancı mubayaa görevlisi |
commissioner n.
|
|
490 |
Trade/Economic |
yabancı bağlı şirket |
foreign affiliate n.
|
|
491 |
Trade/Economic |
yabancı para cinsinden uzun vadeli kredi notu |
long-term foreign currency issuer default rating n.
|
|
492 |
Trade/Economic |
yabancı kuruluştaki net yatırım |
net investment in a foreign entity n.
|
|
493 |
Trade/Economic |
yabancı işçi |
foreign laborer n.
|
|
494 |
Trade/Economic |
yabancı firma |
foreign firm n.
|
|
495 |
Trade/Economic |
yabancı ülkedeki genel avarya |
foreign general average n.
|
|
496 |
Trade/Economic |
yabancı menkul kıymetler |
foreign currency securities n.
|
|
497 |
Trade/Economic |
yabancı şirket |
out of state corporation n.
|
|
498 |
Trade/Economic |
yabancı özel sektör borçlanma senedi |
foreign private sector borrowing notes n.
|
|
499 |
Trade/Economic |
yabancı para üzerinden düzenlenen poliçe |
foreign bill of exchange n.
|
|
500 |
Trade/Economic |
yabancı kaynaklar |
foreign assets n.
|
|