yaklaşmak - Turkish English Dictionary

yaklaşmak

Meanings of "yaklaşmak" in English Turkish Dictionary : 65 result(s)

Turkish English
Common Usage
yaklaşmak approach v.
Inevitably, as enlargement approaches reality, the voices of doubters are beginning to be heard.
Kaçınılmaz olarak, genişleme gerçeğe yaklaştıkça, şüphecilerin sesleri de duyulmaya başlıyor.

More Sentences
General
yaklaşmak draw near v.
As it draws near, enlargement is generating a wave of reform throughout the entire Union.
Genişleme yaklaştıkça tüm Birlik genelinde bir reform dalgası yaratmaktadır.

More Sentences
yaklaşmak come up v.
The Zagreb Summit is coming up.
Zagreb Zirvesi yaklaşıyor.

More Sentences
yaklaşmak close v.
I think we're close to a solution.
Sanırım çözüme yaklaştık.

More Sentences
yaklaşmak come close to v.
We have been able to see how we have come closer to our goal with every passing week.
Her geçen hafta hedefimize ne kadar yaklaştığımızı görebiliyoruz.

More Sentences
yaklaşmak draw close v.
Albania does not do what it has to do because it has to draw closer to Europe.
Arnavutluk yapması gerekenleri yapmıyor çünkü Avrupa'ya yaklaşmak zorunda.

More Sentences
yaklaşmak come v.
The prospect of opening up accession negotiations with Turkey has thereby come a step closer.
Böylece Türkiye ile katılım müzakerelerinin başlatılması ihtimali bir adım daha yaklaşmıştır.

More Sentences
yaklaşmak draw v.
The nearer the elections draw, the greater are the opportunities for the Council to diminish certain positions.
Seçimler yaklaştıkça Konseyin bazı pozisyonları azaltması için daha büyük fırsatlar ortaya çıkacaktır.

More Sentences
yaklaşmak come near v.
Don't let anyone come near the fire.
Herhangi birinin ateşe yaklaşmasına izin vermeyin.

More Sentences
yaklaşmak come on v.
With winter coming on, the mountains will soon be covered with snow.
Kış yaklaşırken, dağlar yakında karla kaplanacak.

More Sentences
yaklaşmak draw on v.
Winter is drawing on.
Kış yaklaşıyor.

More Sentences
yaklaşmak approach v.
Inevitably, as enlargement approaches reality, the voices of doubters are beginning to be heard.
Kaçınılmaz olarak, genişleme gerçeğe yaklaştıkça, şüphecilerin sesleri duyulmaya başlıyor.

More Sentences
yaklaşmak get close v.
You have to get closer.
Yaklaşman gerek.

More Sentences
yaklaşmak get near v.
I warned you not to get near him, didn't I?
Ona yaklaşmaman konusunda seni uyarmıştım, değil mi?

More Sentences
yaklaşmak be near v.
We are nowhere near approaching that.
Henüz buna hiç de yaklaşmış değiliz.

More Sentences
Phrasals
yaklaşmak come near to v.
She came near to me.
O bana yaklaştı.

More Sentences
yaklaşmak close in v.
No other candidate even came anywhere close in earlier enlargement rounds.
Daha önceki genişleme turlarında başka hiçbir aday buna yaklaşamadı bile.

More Sentences
yaklaşmak close in on (one) v.
The enemy troops are closing in on us.
Düşman birlikleri bize doğru yaklaşıyor.

More Sentences
yaklaşmak come on v.
Come on over here, Tom.
Buraya yaklaş, Tom.

More Sentences
yaklaşmak gain on v.
They're gaining on us.
Onlar bize yaklaşıyorlar.

More Sentences
Colloquial
yaklaşmak go near v.
Please do not go near the dog.
Lütfen köpeğe yaklaşmayın.

More Sentences
Idioms
yaklaşmak come up to v.
A man came up to Tom in the street and started talking to him, but Tom had no idea who he was.
Sokakta bir adam Tom'a yaklaştı ve onunla konuşmaya başladı, ancak Tom'un onun kim olduğu konusunda bir fikri yoktu.

More Sentences
yaklaşmak draw near to v.
As we draw near to the close of the debate it is not easy to introduce another new aspect.
Tartışmanın sonuna yaklaşırken yeni bir konuyu daha gündeme getirmek kolay değil.

More Sentences
Technical
yaklaşmak approach v.
As winter approaches, the days get shorter and shorter.
Kış yaklaştıkça, günler gittikçe kısalır.

More Sentences
Marine
yaklaşmak close v.
Tom is close to thirty.
Tom otuzuna yaklaştı.

More Sentences
Archaic
yaklaşmak nigh v.
The zombie apocalypse is nigh!
Zombi kıyameti yaklaşıyor!

More Sentences
General
yaklaşmak touch v.
yaklaşmak step up v.
yaklaşmak be at hand v.
yaklaşmak walk up to v.
yaklaşmak converge v.
yaklaşmak get hotter v.
yaklaşmak verge v.
yaklaşmak neighbour v.
yaklaşmak edge v.
yaklaşmak go on for v.
yaklaşmak verge on v.
yaklaşmak walk up v.
yaklaşmak approximate v.
yaklaşmak near v.
yaklaşmak bear down on v.
yaklaşmak neighbor v.
yaklaşmak near v.
yaklaşmak trench v.
yaklaşmak edge v.
yaklaşmak appropinque [obsolete] v.
yaklaşmak make up v.
yaklaşmak board [obsolete] v.
yaklaşmak gain v.
yaklaşmak oncome [rare] v.
yaklaşmak succeed v.
yaklaşmak take v.
Phrasals
yaklaşmak run in with v.
yaklaşmak close with v.
yaklaşmak belly up v.
yaklaşmak zoom up v.
yaklaşmak come over v.
yaklaşmak draw alongside v.
yaklaşmak get on v.
yaklaşmak get up v.
Colloquial
yaklaşmak be getting there v.
Marine
yaklaşmak run in with v.
Literature
yaklaşmak appropinquate v.
Archaic
yaklaşmak abord v.
yaklaşmak anear v.

Meanings of "yaklaşmak" with other terms in English Turkish Dictionary : 361 result(s)

Turkish English
General
gizlice yaklaşmak sneak up on v.
I didn't sneak up on her.
Ona gizlice yaklaşmadım.

More Sentences
gizlice yaklaşmak sneak up v.
He sneaked up behind her.
Onun arkasından gizlice yaklaştı.

More Sentences
saygıyla yaklaşmak treat with respect v.
The new Member States must be treated with respect.
Yeni Üye Devletlere saygıyla yaklaşılmalıdır.

More Sentences
birbirine yaklaşmak converge v.
Research seems to show that our traditions are tending to converge slowly.
Araştırmalar, geleneklerimizin yavaş yavaş birbirine yaklaşma eğiliminde olduğunu göstermektedir.

More Sentences
sona yaklaşmak near the end v.
Almost ten years on, we are nearing the end of that process.
Neredeyse on yıl sonra, bu sürecin sonuna yaklaşıyoruz.

More Sentences
temkinli yaklaşmak approach warily v.
Tom approached warily.
Tom temkinli yaklaştı.

More Sentences
temkinli yaklaşmak approach cautiously v.
Tom approached cautiously.
Tom temkinli yaklaştı.

More Sentences
Phrasals
(bir duruma) yaklaşmak come at (something) v.
This resolution comes at a crucial time for world peace, in view of the imminent attack on Iraq.
Bu karar, Irak'a yönelik yaklaşan saldırı göz önüne alındığında, dünya barışı için çok önemli bir zamanda alınmıştır.

More Sentences
(bir şeye/bir şey yapmaya) çok yaklaşmak come close (to something/to doing something) v.
He came close to losing an eye.
Bir gözünü kaybetmeye çok yaklaştı.

More Sentences
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak steal up on (someone or something) v.
The killers stole up on him.
Katiller ona sinsice yaklaştı.

More Sentences
General
birbirine yaklaşmak close up v.
sessizce yaklaşmak stalk v.
sezdirmeden (ava) yaklaşmak stalk v.
çok yaklaşmak approximate v.
sonuna yaklaşmak wane v.
birinin yanına yaklaşmak sidle up to v.
empatiyle yaklaşmak empathise v.
dolaylı yaklaşmak approach (a matter) indirectly v.
temkinli yaklaşmak act with deliberation v.
limana yaklaşmak approach the harbour v.
olumlu yaklaşmak find favourable v.
şüpheyle yaklaşmak act with suspicion towards v.
şüphe ile yaklaşmak approach with suspicion v.
şüphe ile yaklaşmak act with suspicion towards v.
şüpheyle yaklaşmak approach with suspicion v.
-e hissettirmeden yaklaşmak creep up on v.
olaya başka bir açıdan yaklaşmak approach something from a different standpoint v.
pek yaklaşmak hug v.
doğru açıdan yaklaşmak approach (an issue) from the right angle v.
sona yaklaşmak come to an end v.
(alınan karara vb) sıcak yaklaşmak agree with v.
daha ciddi yaklaşmak approach more seriously v.
daha ciddi yaklaşmak approach something more seriously v.
temkinli yaklaşmak approach with caution v.
son teslim günü yaklaşmak be a bit of a deadline v.
empatiyle yaklaşmak empathize v.
konuya dikkatle yaklaşmak approach the subject carefully v.
konuya dikkatle yaklaşmak approach the subject with caution v.
yeniden yaklaşmak reapproach v.
(yaş) yaklaşmak come v.
kötü niyetle yaklaşmak malice [obsolete] v.
(bir kimseye) yaklaşmak board [rare] v.
(birine) soru veya isteklerle yaklaşmak brace v.
karşı cinse şehvetle yaklaşmak galavant v.
karşı cinse şehvetle yaklaşmak gallavant v.
karşı cinse şehvetle yaklaşmak gallivant v.
paldır küldür yaklaşmak bump v.
acıyarak yaklaşmak rue [obsolete] v.
sevecenlikle yaklaşmak rue [obsolete] v.
(yarış atı) en öndeki ata yaklaşmak close v.
(özellikle yanından geçerken) dokunacak kadar yaklaşmak clip v.
duygusal yaklaşmak feel v.
anlayışla yaklaşmak codle v.
(bir şeye) yaklaşmak gather v.
ciddiyetle yaklaşmak primp v.
pragmatik açıdan yaklaşmak pragmatize v.
pragmatik açıdan yaklaşmak pragmatise v.
hedefine yaklaşmak pull v.
kurnazca yaklaşmak scunge v.
(birbirine) yaklaşmak serry v.
geçerken yaklaşmak shave v.
sinsice yaklaşmak shug v.
(faaliyetin) sonuna yaklaşmak slack v.
olumlu yaklaşmak smile v.
sinsice yaklaşmak sneakeup v.
çaktırmadan yaklaşmak sneakeup v.
şüphe ile yaklaşmak sniff v.
çok yaklaşmak be within striking distance of v.
çok yaklaşmak come within striking distance of v.
(yaş veya sayı olarak) yaklaşmak push v.
yüzeysel yaklaşmak superficialise v.
yüzeysel yaklaşmak superficialize v.
Phrasals
saldırmak için yaklaşmak bear against v.
yandan yaklaşmak sheer up v.
el koymak için yaklaşmak bear against v.
siper açarak yaklaşmak trench at v.
sonuçlanmaya yaklaşmak knit up v.
ileri düzeye yaklaşmak get along v.
birinin yanına gitmek/yaklaşmak go up v.
birinin yanına gitmek/yaklaşmak go up v.
birine yaklaşmak/yanaşmak go up v.
(birine veya bir şeye) doğru yıldırım gibi yaklaşmak charge down on (someone or something) v.
(birine veya bir şeye) doğru hızla yaklaşmak charge down on (someone or something) v.
(birine bir konu hakkında) yaklaşmak approach (one) about v.
(birine bir konu hakkında) yaklaşmak approach someone about someone or something v.
birine sessizce/sinsice yaklaşmak steal up on someone v.
farkına varmadan yaklaşmak creep up on v.
gizlice/sinsice yaklaşmak sneak up to v.
sürünerek yaklaşmak creep up on v.
sessizce yaklaşmak creep up on v.
birine veya bir şeye doğru hızla yaklaşmak charge down on someone or something v.
birine veya bir şeye zincirden boşanmış gibi yaklaşmak/koşmak/saldırmak charge down on someone or something v.
(birine veya bir şeye) negatif yaklaşmak get down on (someone or something) v.
suyun üstünde sürüklenerek bir yere yaklaşmak drift back (to someone or something) v.
(birine/bir şeye, başka biri/bir şey) gibi yaklaşmak treat (someone or something) as (someone or something else) v.
birine/bir şeye, başka bir şey gibi yaklaşmak treat someone or something as something v.
yaklaşmak (takip eden kişi/şey) gain on v.
birine/bir şeye yaklaşmak go near (to) someone or something v.
(bir şeye, sonuca) çok yaklaşmak flirt with (something) v.
iyice yaklaşmak zero in v.
eğilerek yaklaşmak lean in v.
durdurulamaz bir hızda yaklaşmak/gelmek roll in v.
-e yaklaşmak zero in v.
(bir şeye) iyice yaklaşmak zero in on (something) v.
(bir şeye) çok yaklaşmak zero in on (something) v.
(bir şeye) adım adım yaklaşmak zero in on (something) v.
(bir şeye) yaklaşmak belly up to (something) v.
hızla yaklaşmak zoom up v.
hızla yaklaşmak zoom in (on someone or something) v.
(bir şeye/sayıya) yaklaşmak run into (something) v.
-e yaklaşmak advance on v.
-e doğru yaklaşmak advance on v.
-e yaklaşmak advance upon v.
-e doğru yaklaşmak advance upon v.
birinin/bir şeyin yanına yaklaşmak draw (up) alongside someone or something v.
birinin/bir şeyin yanına yaklaşmak draw (up) alongside v.
-e yaklaşmak advance on v.
-e doğru yaklaşmak advance on v.
-e yaklaşmak advance upon v.
-e doğru yaklaşmak advance upon v.
birinin/bir şeyin yanına yaklaşmak draw (up) alongside someone or something v.
birinin/bir şeyin yanına yaklaşmak draw (up) alongside v.
(birine/bir şeye) yaklaşmak bear down on (someone or something) v.
bara yaklaşmak belly up (to something) v.
-e doğru yıldırım gibi yaklaşmak charge at v.
-e doğru hızla yaklaşmak charge at v.
-e doğru yıldırım gibi yaklaşmak charge down on v.
-e doğru hızla yaklaşmak charge down on v.
(nitelik veya miktar olarak) yaklaşmak border on v.
arkadaşça yaklaşmak buddy up to v.
aşamalı arama süreciyle yaklaşmak home in v.
hızla yaklaşmak close in on (someone or something) v.
(teslim tarihi) hızla yaklaşmak close in on (someone or something) v.
yanına yaklaşmak come over v.
arkadaşça yaklaşmak cotton up v.
sıcak yaklaşmak cotton up v.
dostça yaklaşmak cotton up v.
sessizce yaklaşmak creep up v.
sinsice yaklaşmak creep up v.
(birine/bir şeye) sessizce yaklaşmak creep up on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak creep up on (someone or something) v.
(birine bir şekilde) yaklaşmak do (something) by (one) v.
(birine/bir şeye) yaklaşmak draw upon (someone or something) v.
(birine/bir şeye) doğru yaklaşmak drift toward (someone or something) v.
sürerek yaklaşmak ride up v.
saldırmak üzere yaklaşmak go in v.
(bir şeye) yaklaşmak get on for (something) v.
(terfiye, yükselmeye) yaklaşmak go up for (something) v.
birine/bir şeye yaklaşmak go up to someone or something v.
birine/bir şeye doğru gitmek/yaklaşmak go up to someone or something v.
(bir şeyi) keşfetmeye/anlamaya adım adım yaklaşmak home in on (something) v.
-e doğru yaklaşmak/ilerlemek hone in v.
zamanı yaklaşmak loom up v.
(birine/bir şeye) doğru yaklaşmak move in on (someone or something) v.
birisine sinsice yaklaşmak sneak up on someone v.
birisine sessizce yaklaşmak sneak up on someone v.
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak roll up on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) doğru hızla yaklaşmak run up on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) doğru kaçınılmaz bir şekilde yaklaşmak run up on (someone or something) v.
dikkat çekmeden ilerlemek/yaklaşmak sidle up v.
sinsi sinsi ilerlemek/yaklaşmak sidle up v.
çaktırmadan ilerlemek/yaklaşmak sidle up v.
dikkat çekmeden (birine/bir şeye doğru) ilerlemek/yaklaşmak sidle up (from someone or something) v.
sinsi sinsi (birine/bir şeye doğru) ilerlemek/yaklaşmak sidle up (from someone or something) v.
(birine/bir şeye doğru) çaktırmadan ilerlemek/yaklaşmak sidle up (from someone or something) v.
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak slip up on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) çaktırmadan/fark ettirmeden yaklaşmak slip up on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) gizlice yaklaşmak slip up on (someone or something) v.
-e doğru kayarak yaklaşmak slither over v.
-e doğru sinsice yürümek/yaklaşmak/gelmek slither over v.
(birine/bir şeye) gizlice/sinsice yaklaşmak sneak up (on someone or something) v.
(birine/bir şeye) fark ettirmeden/çaktırmadan yaklaşmak sneak up (on someone or something) v.
(birine/bir şeye) doğru sinsi sinsi yaklaşmak sneak up (on someone or something) v.
(birine/bir şeye) gizlice/sinsice yaklaşmak sneak up to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) sessizce yaklaşmak steal up on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) yaklaşmak step up to (someone or something) v.
belirli bir zamana yaklaşmak tick down v.
bir zamanın sonuna doğru gelmek/yaklaşmak tick down v.
(birine/bir şeye) bir tavırla yaklaşmak treat with (someone or something) v.
kendinden emin bir şekilde yaklaşmak/yürümek/gelmek/gitmek waltz up v.
kendinden emin bir şekilde (birine/bir şeye) yaklaşmak/yürümek/gelmek/gitmek waltz up (to someone or something) v.
(bir şeye) endişeli yaklaşmak worry through (something) v.
(bir şeye) kaygılı yaklaşmak worry through (something) v.
etrafını sarma amacıyla yaklaşmak close in (upon) v.
(yakalamak için) gizlice yaklaşmak close upon v.
(gemi) rüzgar yönünden yaklaşmak bear down v.
(başka bir gemiye) rüzgar yönünden yaklaşmak bear down on v.
(bir şeye) hızlıca yaklaşmak bear down upon v.
Colloquial
(fırtına) yaklaşmak brew up v.
biraz yaklaşmak come a little closer v.
bir adım daha yaklaşmak be one step closer v.
toprağa yaklaşmak bite the dust v.
felaket) yaklaşmak be a (something) in the making v.
zamanı gelmek/yaklaşmak be upon (someone or something) v.
yavaş yavaş yaklaşmak inch up v.
yavaşça yaklaşmak inch up v.
adım adım yaklaşmak inch up v.
santim santim yaklaşmak inch up v.
sonu yaklaşmak be going to hell v.
50'sine yaklaşmak be pushing 50 v.
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak be (well) on the way to (something) v.
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak be (well) one's way to (something) v.
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak be (well) on the way towards (something) v.
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak be (well) one's way towards (something) v.
(birine/bir şeye) eleştirel yaklaşmak be down on (someone or something) v.
(bir şeye) yaklaşmak be going on (for) (something) [uk] v.
bir şeye, yaşa zamana yaklaşmak be going on something v.
bir şeye, yaşa, zamana, sayıya yaklaşmak be going on (for) something [uk] v.
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak be (well) on the way towards something v.
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak be (well) on your way towards something v.
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak be (well) on the way to something v.
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak be (well) on your way to something v.
(bir yaşa) yaklaşmak be pushing (an age) v.
40, 50 yaşına yaklaşmak be pushing 40, 50 v.
(bir şeye) yaklaşmak be getting on for (something) v.
(bir zamana) yaklaşmak be getting on toward (a time) v.
(birine/bir şeye) yaklaşmak go near (someone or something) v.
eskisinden daha cesur/mantıklı şekilde yaklaşmak/davranmak woman up v.
-e yaklaşmak be getting on for… [uk] expr.
Idioms
empatiyle yaklaşmak human touch n.
sıcak yaklaşmak human touch n.
insani duygularla yaklaşmak/dokunmak human touch n.
amaca yaklaşmak make a point v.
yavaş yavaş (bir yere) yaklaşmak belly up to the bar v.
fırtına gelmek/yaklaşmak breed up a storm v.
rakibe, çeneyi öne uzatarak yaklaşmak lead with (one's) chin v.
(boksör) rakibe gardını düşürerek yaklaşmak lead with (one's) chin v.
(biri veya bir şey hakkında) temkinli yaklaşmak have (one's) doubts (about someone or something) v.
birisine hassas yaklaşmak take it easy on someone v.
çok yaklaşmak come within an inch of something v.
dikkatli/temkinli yaklaşmak keep wary eye v.
çok yaklaşmak come within a hair('s breadth) of someone or something v.
çözüme yaklaşmak get hot v.
hüsnüzanla yaklaşmak give someone the benefit of the doubt v.
gizli bir şekilde birisine yaklaşmak/onunla arkadaşlık etmek play footsie with someone v.
ihtiyatla yaklaşmak take something with a grain of salt v.
ihtiyatla yaklaşmak take something with a pinch of salt v.
iki yüzlüce yaklaşmak scrape an acquaintance with v.
kaçınılmaz sona adım adım yaklaşmak circle the drain v.
son/öldürücü darbeyi vurmak için yaklaşmak/hareket etmek move in for the kill v.
şüphe ile yaklaşmak take something with a pinch of salt v.
şüphe ile yaklaşmak take something with a grain of salt v.
son/öldürücü darbeyi vurmak için yaklaşmak/hareket etmek close in for the kill v.
sonuca yaklaşmak get hot v.
yanına yaklaşmak draw near to v.
(cinsel amaçla) yaklaşmak make advances towards v.
(rahatsız edici bir olay) çok yaklaşmak be too close for comfort v.
(cinsel amaçla) yaklaşmak make advances to v.
yanına yaklaşmak come up to v.
duyabilecek mesafeye yaklaşmak move within earshot v.
kulak misafiri olabilecek mesafeye yaklaşmak move within earshot v.
duyma mesafesine yaklaşmak move within earshot v.
(bir şeyi) duyabilecek mesafeye yaklaşmak move within earshot v.
(bir şeye) kulak misafiri olabilecek mesafeye yaklaşmak move within earshot v.
(bir şeyi) duyma mesafesine yaklaşmak move within earshot v.
hızlıca ölüme yaklaşmak fade fast v.
hastalıktan/yaralanmadan dolayı ölümü hızlıca yaklaşmak fade fast v.
zor, üzücü, talihsiz, kötü bir duruma espriyle/mizahla yaklaşmak see the funny side of something v.
(birine karşı) eleştirel yaklaşmak get (one's) knife into (someone) v.
(birine karşı) eleştirel yaklaşmak get the knife into (someone) v.
(amacına/zirveye) (bayağı) yaklaşmak be (well) on the way to/towards (something) v.
(amacına/zirveye) (bayağı) yaklaşmak be (well) on one's way to/towards (something) v.
bir yere yaklaşmak wing one's way v.
bir yere yaklaşmak wing its way v.
bir şeye mantıklı yaklaşmak keep something in proportion v.
(birine/bir şeye) anlayışlı yaklaşmak/bakmak look kindly upon (someone or something) v.
(birine/bir şeye) onaylayıcı bir tavırla yaklaşmak/bakmak look kindly upon (someone or something) v.
(birine/bir şeye) memnuniyetle bakmak/yaklaşmak look kindly upon (someone or something) v.
(birine/bir şeye) hoşgörülü bakmak/yaklaşmak look kindly upon (someone or something) v.
(birine/bir şeye) hoşnut olarak yaklaşmak look kindly upon (someone or something) v.
(birine/bir şeye) sıcak bakmak/yaklaşmak look kindly upon (someone or something) v.
(birine/bir şeye) olumlu bakmak/yaklaşmak look kindly upon (someone or something) v.
(birine/bir şeye) merhametli yaklaşmak look kindly upon (someone or something) v.
(birine/bir şeye) iyi/yumuşak yaklaşmak look kindly upon (someone or something) v.
(birine/bir şeye) nezaketle/kibarca yaklaşmak look kindly upon (someone or something) v.
(birine/bir şeye) anlayışlı yaklaşmak/bakmak look kindly on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) onaylayıcı bir tavırla yaklaşmak/bakmak look kindly on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) memnuniyetle bakmak/yaklaşmak look kindly on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) hoşgörülü bakmak/yaklaşmak look kindly on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) hoşnut olarak yaklaşmak look kindly on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) sıcak bakmak/yaklaşmak look kindly on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) olumlu bakmak/yaklaşmak look kindly on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) merhametli yaklaşmak look kindly on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) iyi/yumuşak yaklaşmak look kindly on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) nezaketle/kibarca yaklaşmak look kindly on (someone or something) v.
(hayata/durumlara) neşeli yaklaşmak look on the sunny side (of life/things) v.
(birinin) söylediği bir şeye ihtiyatla yaklaşmak take what (one) says with a pinch of salt v.
(birinin) söylediği bir şeye kuşkuyla yaklaşmak take what (one) says with a pinch of salt v.
(birinin) söylediği bir şeye şüpheyle yaklaşmak take what (one) says with a pinch of salt v.
(birinin) söylediği bir şeye temkinli yaklaşmak take what (one) says with a pinch of salt v.
çok yaklaşmak be within sight v.
çok yaklaşmak be in sight v.
zahmetli bir şeyin sonuna yaklaşmak be in the short strokes v.
(basketbol, futbol) sayıya/gole yaklaşmak advance the ball v.
(basketbol, futbol) sayıya/gole yaklaşmak advance the ball v.
hedefe yaklaşmak be close to the mark v.
hedefe yaklaşmak be close to/near the mark v.
sonu yaklaşmak be living on borrowed time v.
sonu yaklaşmak be on borrowed time v.
hayatının sonuna yaklaşmak be not long for this world v.
(birini/bir şeyi) bulmaya yaklaşmak be on the scent (of someone or something) v.
(bir şeyin) sonuna yaklaşmak be short of (something) v.
(bir şeye) çok yaklaşmak be staring (something) in the face v.
bir şeye çok yaklaşmak be staring something in the face v.
(birine/bir şeye) çok yaklaşmak come within a hair of (someone or something) v.
ölümü yaklaşmak be circling (the drain) v.
hayatının sonuna yaklaşmak be circling (the drain) v.
ölümü yaklaşmak be circling v.
(bir şeye) çok yaklaşmak come short of (something) v.
birine/bir şeye çok yaklaşmak come within an inch of someone or something v.
birine/bir şeye çok yaklaşmak come within a hair of someone or something v.
birine/bir şeye çok yaklaşmak come within a hair's breadth of someone or something v.
(birine karşı) eleştirel yaklaşmak get one's knife into (someone) v.
(birine karşı) eleştirel yaklaşmak get the knife into (someone) v.
(birine/bir şeye) hüsnü zanla yaklaşmak give (someone or something) the benefit of the doubt v.
bir adım atmak/yaklaşmak give an inch v.
birine bir adım atmak/yaklaşmak give somebody an inch v.
hüsnü zanla yaklaşmak give somebody the benefit of the doubt v.
(bir şeye) yüzeysel yaklaşmak gloss over (something) v.
öldürmek için yaklaşmak go (in) for the kill v.
öldürmek niyetiyle yaklaşmak go (in) for the kill v.
bir sonuca ulaşmak için yaklaşmak go (in) for the kill v.
bir şey elde etmek için yaklaşmak go (in) for the kill v.
öldürmek için yaklaşmak go for the kill v.
öldürmek niyetiyle yaklaşmak go for the kill v.
bir sonuca ulaşmak için yaklaşmak go for the kill v.
bir şey elde etmek için yaklaşmak go for the kill v.
(bir şey hakkında) temkinli yaklaşmak have your doubts (about something) v.
(ciddi bir şeye) alaycı bir şekilde yaklaşmak make (a) nonsense of (something) v.
(birine) (cinsel amaçla) yaklaşmak make advances at (one) v.
(birine) (cinsel amaçla) yaklaşmak make advances to (one) v.
duruma negatif yaklaşmak paint the devil on the wall v.
temkinli yaklaşmak pick (one's) spot v.
(birine/bir şeye) çok yaklaşmak run (someone or something) close v.
(bir projenin) sonuna yaklaşmak see daylight v.
(birine/bir şeye) yaklaşmak step right up to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) ciddiyetle yaklaşmak take (someone or something) seriously v.
'-e hassas yaklaşmak take it easy on v.
ihtiyatla yaklaşmak take with a pinch of salt v.
şüphe ile yaklaşmak take with a pinch of salt v.
gibi yaklaşmak treat like v.
Technical
istasyona yaklaşmak in-bound v.
yüzeye yaklaşmak surface v.
Transportation
(gemi) yaklaşmak gather v.
Aeronautic
istasyona yaklaşmak in bound v.
Marine
(başka bir gemiye) rüzgarın estiği yönden yaklaşmak bear down upon v.
karaya yaklaşmak close with the land v.
yavaş yavaş yaklaşmak edge down v.
(karaya) yaklaşmak fall in with v.
başka bir gemiye rüzgarın estiği taraftan yaklaşmak gain the wind v.
(sefer halindeki gemiye) yaklaşmak forereach v.
sefer halindeki gemiye yaklaşmak forereach v.
Astronomy
tam olmaya yaklaşmak increase v.
Zoology
(tavşan) dar açıyla yaklaşmak için yön değiştirme wrench n.
Military
ortaçağ savaşlarında tahkimata yaklaşmak için kullanılan alçak ve hareketli savunma aracı cat n.
Sport
golfte deliğe yaklaşmak approach v.
topu almasını engellemek için rakip oyuncuya yaklaşmak close down v.
Slang
cinsel olarak yaklaşmak/dokunmak diddle v.
(cinsel amaçla) yaklaşmak mash v.
kararlı bir şekilde yaklaşmak/ilerlemek/davranmak boss up v.
şantaj amaçlı yaklaşmak get v.