|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
yaklaşmak |
approach v.
|
|
Inevitably, as enlargement approaches reality, the voices of doubters are beginning to be heard.
Kaçınılmaz olarak, genişleme gerçeğe yaklaştıkça, şüphecilerin sesleri de duyulmaya başlıyor.
More Sentences
|
General |
|
2 |
General |
yaklaşmak |
draw near v.
|
|
As it draws near, enlargement is generating a wave of reform throughout the entire Union.
Genişleme yaklaştıkça tüm Birlik genelinde bir reform dalgası yaratmaktadır.
More Sentences
|
3 |
General |
yaklaşmak |
come up v.
|
|
The Zagreb Summit is coming up.
Zagreb Zirvesi yaklaşıyor.
More Sentences
|
4 |
General |
yaklaşmak |
close v.
|
|
I think we're close to a solution.
Sanırım çözüme yaklaştık.
More Sentences
|
5 |
General |
yaklaşmak |
come close to v.
|
|
We have been able to see how we have come closer to our goal with every passing week.
Her geçen hafta hedefimize ne kadar yaklaştığımızı görebiliyoruz.
More Sentences
|
6 |
General |
yaklaşmak |
draw close v.
|
|
Albania does not do what it has to do because it has to draw closer to Europe.
Arnavutluk yapması gerekenleri yapmıyor çünkü Avrupa'ya yaklaşmak zorunda.
More Sentences
|
7 |
General |
yaklaşmak |
come v.
|
|
The prospect of opening up accession negotiations with Turkey has thereby come a step closer.
Böylece Türkiye ile katılım müzakerelerinin başlatılması ihtimali bir adım daha yaklaşmıştır.
More Sentences
|
8 |
General |
yaklaşmak |
draw v.
|
|
The nearer the elections draw, the greater are the opportunities for the Council to diminish certain positions.
Seçimler yaklaştıkça Konseyin bazı pozisyonları azaltması için daha büyük fırsatlar ortaya çıkacaktır.
More Sentences
|
9 |
General |
yaklaşmak |
come near v.
|
|
Don't let anyone come near the fire.
Herhangi birinin ateşe yaklaşmasına izin vermeyin.
More Sentences
|
10 |
General |
yaklaşmak |
come on v.
|
|
With winter coming on, the mountains will soon be covered with snow.
Kış yaklaşırken, dağlar yakında karla kaplanacak.
More Sentences
|
11 |
General |
yaklaşmak |
draw on v.
|
|
Winter is drawing on.
Kış yaklaşıyor.
More Sentences
|
12 |
General |
yaklaşmak |
approach v.
|
|
Inevitably, as enlargement approaches reality, the voices of doubters are beginning to be heard.
Kaçınılmaz olarak, genişleme gerçeğe yaklaştıkça, şüphecilerin sesleri duyulmaya başlıyor.
More Sentences
|
13 |
General |
yaklaşmak |
get close v.
|
|
You have to get closer.
Yaklaşman gerek.
More Sentences
|
14 |
General |
yaklaşmak |
get near v.
|
|
I warned you not to get near him, didn't I?
Ona yaklaşmaman konusunda seni uyarmıştım, değil mi?
More Sentences
|
15 |
General |
yaklaşmak |
be near v.
|
|
We are nowhere near approaching that.
Henüz buna hiç de yaklaşmış değiliz.
More Sentences
|
Phrasals |
|
16 |
Phrasals |
yaklaşmak |
come near to v.
|
|
She came near to me.
O bana yaklaştı.
More Sentences
|
17 |
Phrasals |
yaklaşmak |
close in v.
|
|
No other candidate even came anywhere close in earlier enlargement rounds.
Daha önceki genişleme turlarında başka hiçbir aday buna yaklaşamadı bile.
More Sentences
|
18 |
Phrasals |
yaklaşmak |
close in on (one) v.
|
|
The enemy troops are closing in on us.
Düşman birlikleri bize doğru yaklaşıyor.
More Sentences
|
19 |
Phrasals |
yaklaşmak |
come on v.
|
|
Come on over here, Tom.
Buraya yaklaş, Tom.
More Sentences
|
20 |
Phrasals |
yaklaşmak |
gain on v.
|
|
They're gaining on us.
Onlar bize yaklaşıyorlar.
More Sentences
|
|
Colloquial |
|
21 |
Colloquial |
yaklaşmak |
go near v.
|
|
Please do not go near the dog.
Lütfen köpeğe yaklaşmayın.
More Sentences
|
Idioms |
|
22 |
Idioms |
yaklaşmak |
come up to v.
|
|
A man came up to Tom in the street and started talking to him, but Tom had no idea who he was.
Sokakta bir adam Tom'a yaklaştı ve onunla konuşmaya başladı, ancak Tom'un onun kim olduğu konusunda bir fikri yoktu.
More Sentences
|
23 |
Idioms |
yaklaşmak |
draw near to v.
|
|
As we draw near to the close of the debate it is not easy to introduce another new aspect.
Tartışmanın sonuna yaklaşırken yeni bir konuyu daha gündeme getirmek kolay değil.
More Sentences
|
Technical |
|
24 |
Technical |
yaklaşmak |
approach v.
|
|
As winter approaches, the days get shorter and shorter.
Kış yaklaştıkça, günler gittikçe kısalır.
More Sentences
|
Marine |
|
25 |
Marine |
yaklaşmak |
close v.
|
|
Tom is close to thirty.
Tom otuzuna yaklaştı.
More Sentences
|
Archaic |
|
26 |
Archaic |
yaklaşmak |
nigh v.
|
|
The zombie apocalypse is nigh!
Zombi kıyameti yaklaşıyor!
More Sentences
|
General |
|
27 |
General |
yaklaşmak |
touch v.
|
|
28 |
General |
yaklaşmak |
step up v.
|
|
29 |
General |
yaklaşmak |
be at hand v.
|
|
30 |
General |
yaklaşmak |
walk up to v.
|
|
31 |
General |
yaklaşmak |
converge v.
|
|
32 |
General |
yaklaşmak |
get hotter v.
|
|
33 |
General |
yaklaşmak |
verge v.
|
|
34 |
General |
yaklaşmak |
neighbour v.
|
|
35 |
General |
yaklaşmak |
edge v.
|
|
36 |
General |
yaklaşmak |
go on for v.
|
|
37 |
General |
yaklaşmak |
verge on v.
|
|
38 |
General |
yaklaşmak |
walk up v.
|
|
39 |
General |
yaklaşmak |
approximate v.
|
|
40 |
General |
yaklaşmak |
near v.
|
|
|
41 |
General |
yaklaşmak |
bear down on v.
|
|
42 |
General |
yaklaşmak |
neighbor v.
|
|
43 |
General |
yaklaşmak |
near v.
|
|
44 |
General |
yaklaşmak |
trench v.
|
|
45 |
General |
yaklaşmak |
edge v.
|
|
46 |
General |
yaklaşmak |
appropinque [obsolete] v.
|
|
47 |
General |
yaklaşmak |
make up v.
|
|
48 |
General |
yaklaşmak |
board [obsolete] v.
|
|
49 |
General |
yaklaşmak |
gain v.
|
|
50 |
General |
yaklaşmak |
oncome [rare] v.
|
|
51 |
General |
yaklaşmak |
succeed v.
|
|
52 |
General |
yaklaşmak |
take v.
|
|
Phrasals |
|
53 |
Phrasals |
yaklaşmak |
run in with v.
|
|
54 |
Phrasals |
yaklaşmak |
close with v.
|
|
55 |
Phrasals |
yaklaşmak |
belly up v.
|
|
56 |
Phrasals |
yaklaşmak |
zoom up v.
|
|
57 |
Phrasals |
yaklaşmak |
come over v.
|
|
58 |
Phrasals |
yaklaşmak |
draw alongside v.
|
|
59 |
Phrasals |
yaklaşmak |
get on v.
|
|
60 |
Phrasals |
yaklaşmak |
get up v.
|
|
Colloquial |
|
61 |
Colloquial |
yaklaşmak |
be getting there v.
|
|
Marine |
|
62 |
Marine |
yaklaşmak |
run in with v.
|
|
Literature |
|
63 |
Literature |
yaklaşmak |
appropinquate v.
|
|
Archaic |
|
64 |
Archaic |
yaklaşmak |
abord v.
|
|
65 |
Archaic |
yaklaşmak |
anear v.
|
|
|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
gizlice yaklaşmak |
sneak up on v.
|
|
I didn't sneak up on her.
Ona gizlice yaklaşmadım.
More Sentences
|
2 |
General |
gizlice yaklaşmak |
sneak up v.
|
|
He sneaked up behind her.
Onun arkasından gizlice yaklaştı.
More Sentences
|
3 |
General |
saygıyla yaklaşmak |
treat with respect v.
|
|
The new Member States must be treated with respect.
Yeni Üye Devletlere saygıyla yaklaşılmalıdır.
More Sentences
|
4 |
General |
birbirine yaklaşmak |
converge v.
|
|
Research seems to show that our traditions are tending to converge slowly.
Araştırmalar, geleneklerimizin yavaş yavaş birbirine yaklaşma eğiliminde olduğunu göstermektedir.
More Sentences
|
5 |
General |
sona yaklaşmak |
near the end v.
|
|
Almost ten years on, we are nearing the end of that process.
Neredeyse on yıl sonra, bu sürecin sonuna yaklaşıyoruz.
More Sentences
|
6 |
General |
temkinli yaklaşmak |
approach warily v.
|
|
Tom approached warily.
Tom temkinli yaklaştı.
More Sentences
|
7 |
General |
temkinli yaklaşmak |
approach cautiously v.
|
|
Tom approached cautiously.
Tom temkinli yaklaştı.
More Sentences
|
Phrasals |
|
8 |
Phrasals |
(bir duruma) yaklaşmak |
come at (something) v.
|
|
This resolution comes at a crucial time for world peace, in view of the imminent attack on Iraq.
Bu karar, Irak'a yönelik yaklaşan saldırı göz önüne alındığında, dünya barışı için çok önemli bir zamanda alınmıştır.
More Sentences
|
9 |
Phrasals |
(bir şeye/bir şey yapmaya) çok yaklaşmak |
come close (to something/to doing something) v.
|
|
He came close to losing an eye.
Bir gözünü kaybetmeye çok yaklaştı.
More Sentences
|
10 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak |
steal up on (someone or something) v.
|
|
The killers stole up on him.
Katiller ona sinsice yaklaştı.
More Sentences
|
General |
|
11 |
General |
birbirine yaklaşmak |
close up v.
|
|
12 |
General |
sessizce yaklaşmak |
stalk v.
|
|
13 |
General |
sezdirmeden (ava) yaklaşmak |
stalk v.
|
|
14 |
General |
çok yaklaşmak |
approximate v.
|
|
15 |
General |
sonuna yaklaşmak |
wane v.
|
|
|
16 |
General |
birinin yanına yaklaşmak |
sidle up to v.
|
|
17 |
General |
empatiyle yaklaşmak |
empathise v.
|
|
18 |
General |
dolaylı yaklaşmak |
approach (a matter) indirectly v.
|
|
19 |
General |
temkinli yaklaşmak |
act with deliberation v.
|
|
20 |
General |
limana yaklaşmak |
approach the harbour v.
|
|
21 |
General |
olumlu yaklaşmak |
find favourable v.
|
|
22 |
General |
şüpheyle yaklaşmak |
act with suspicion towards v.
|
|
23 |
General |
şüphe ile yaklaşmak |
approach with suspicion v.
|
|
24 |
General |
şüphe ile yaklaşmak |
act with suspicion towards v.
|
|
25 |
General |
şüpheyle yaklaşmak |
approach with suspicion v.
|
|
26 |
General |
-e hissettirmeden yaklaşmak |
creep up on v.
|
|
27 |
General |
olaya başka bir açıdan yaklaşmak |
approach something from a different standpoint v.
|
|
28 |
General |
pek yaklaşmak |
hug v.
|
|
29 |
General |
doğru açıdan yaklaşmak |
approach (an issue) from the right angle v.
|
|
30 |
General |
sona yaklaşmak |
come to an end v.
|
|
31 |
General |
(alınan karara vb) sıcak yaklaşmak |
agree with v.
|
|
32 |
General |
daha ciddi yaklaşmak |
approach more seriously v.
|
|
33 |
General |
daha ciddi yaklaşmak |
approach something more seriously v.
|
|
34 |
General |
temkinli yaklaşmak |
approach with caution v.
|
|
35 |
General |
son teslim günü yaklaşmak |
be a bit of a deadline v.
|
|
36 |
General |
empatiyle yaklaşmak |
empathize v.
|
|
37 |
General |
konuya dikkatle yaklaşmak |
approach the subject carefully v.
|
|
38 |
General |
konuya dikkatle yaklaşmak |
approach the subject with caution v.
|
|
39 |
General |
yeniden yaklaşmak |
reapproach v.
|
|
40 |
General |
(yaş) yaklaşmak |
come v.
|
|
41 |
General |
kötü niyetle yaklaşmak |
malice [obsolete] v.
|
|
42 |
General |
(bir kimseye) yaklaşmak |
board [rare] v.
|
|
43 |
General |
(birine) soru veya isteklerle yaklaşmak |
brace v.
|
|
44 |
General |
karşı cinse şehvetle yaklaşmak |
galavant v.
|
|
45 |
General |
karşı cinse şehvetle yaklaşmak |
gallavant v.
|
|
46 |
General |
karşı cinse şehvetle yaklaşmak |
gallivant v.
|
|
47 |
General |
paldır küldür yaklaşmak |
bump v.
|
|
48 |
General |
acıyarak yaklaşmak |
rue [obsolete] v.
|
|
49 |
General |
sevecenlikle yaklaşmak |
rue [obsolete] v.
|
|
50 |
General |
(yarış atı) en öndeki ata yaklaşmak |
close v.
|
|
51 |
General |
(özellikle yanından geçerken) dokunacak kadar yaklaşmak |
clip v.
|
|
52 |
General |
duygusal yaklaşmak |
feel v.
|
|
53 |
General |
anlayışla yaklaşmak |
codle v.
|
|
54 |
General |
(bir şeye) yaklaşmak |
gather v.
|
|
55 |
General |
ciddiyetle yaklaşmak |
primp v.
|
|
56 |
General |
pragmatik açıdan yaklaşmak |
pragmatize v.
|
|
57 |
General |
pragmatik açıdan yaklaşmak |
pragmatise v.
|
|
58 |
General |
hedefine yaklaşmak |
pull v.
|
|
59 |
General |
kurnazca yaklaşmak |
scunge v.
|
|
60 |
General |
(birbirine) yaklaşmak |
serry v.
|
|
61 |
General |
geçerken yaklaşmak |
shave v.
|
|
62 |
General |
sinsice yaklaşmak |
shug v.
|
|
63 |
General |
(faaliyetin) sonuna yaklaşmak |
slack v.
|
|
64 |
General |
olumlu yaklaşmak |
smile v.
|
|
65 |
General |
sinsice yaklaşmak |
sneakeup v.
|
|
66 |
General |
çaktırmadan yaklaşmak |
sneakeup v.
|
|
67 |
General |
şüphe ile yaklaşmak |
sniff v.
|
|
68 |
General |
çok yaklaşmak |
be within striking distance of v.
|
|
69 |
General |
çok yaklaşmak |
come within striking distance of v.
|
|
70 |
General |
(yaş veya sayı olarak) yaklaşmak |
push v.
|
|
71 |
General |
yüzeysel yaklaşmak |
superficialise v.
|
|
72 |
General |
yüzeysel yaklaşmak |
superficialize v.
|
|
Phrasals |
|
73 |
Phrasals |
saldırmak için yaklaşmak |
bear against v.
|
|
74 |
Phrasals |
yandan yaklaşmak |
sheer up v.
|
|
75 |
Phrasals |
el koymak için yaklaşmak |
bear against v.
|
|
76 |
Phrasals |
siper açarak yaklaşmak |
trench at v.
|
|
77 |
Phrasals |
sonuçlanmaya yaklaşmak |
knit up v.
|
|
78 |
Phrasals |
ileri düzeye yaklaşmak |
get along v.
|
|
79 |
Phrasals |
birinin yanına gitmek/yaklaşmak |
go up v.
|
|
80 |
Phrasals |
birinin yanına gitmek/yaklaşmak |
go up v.
|
|
81 |
Phrasals |
birine yaklaşmak/yanaşmak |
go up v.
|
|
82 |
Phrasals |
(birine veya bir şeye) doğru yıldırım gibi yaklaşmak |
charge down on (someone or something) v.
|
|
83 |
Phrasals |
(birine veya bir şeye) doğru hızla yaklaşmak |
charge down on (someone or something) v.
|
|
84 |
Phrasals |
(birine bir konu hakkında) yaklaşmak |
approach (one) about v.
|
|
85 |
Phrasals |
(birine bir konu hakkında) yaklaşmak |
approach someone about someone or something v.
|
|
86 |
Phrasals |
birine sessizce/sinsice yaklaşmak |
steal up on someone v.
|
|
87 |
Phrasals |
farkına varmadan yaklaşmak |
creep up on v.
|
|
88 |
Phrasals |
gizlice/sinsice yaklaşmak |
sneak up to v.
|
|
89 |
Phrasals |
sürünerek yaklaşmak |
creep up on v.
|
|
90 |
Phrasals |
sessizce yaklaşmak |
creep up on v.
|
|
91 |
Phrasals |
birine veya bir şeye doğru hızla yaklaşmak |
charge down on someone or something v.
|
|
92 |
Phrasals |
birine veya bir şeye zincirden boşanmış gibi yaklaşmak/koşmak/saldırmak |
charge down on someone or something v.
|
|
93 |
Phrasals |
(birine veya bir şeye) negatif yaklaşmak |
get down on (someone or something) v.
|
|
94 |
Phrasals |
suyun üstünde sürüklenerek bir yere yaklaşmak |
drift back (to someone or something) v.
|
|
95 |
Phrasals |
(birine/bir şeye, başka biri/bir şey) gibi yaklaşmak |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
96 |
Phrasals |
birine/bir şeye, başka bir şey gibi yaklaşmak |
treat someone or something as something v.
|
|
97 |
Phrasals |
yaklaşmak (takip eden kişi/şey) |
gain on v.
|
|
98 |
Phrasals |
birine/bir şeye yaklaşmak |
go near (to) someone or something v.
|
|
99 |
Phrasals |
(bir şeye, sonuca) çok yaklaşmak |
flirt with (something) v.
|
|
100 |
Phrasals |
iyice yaklaşmak |
zero in v.
|
|
101 |
Phrasals |
eğilerek yaklaşmak |
lean in v.
|
|
102 |
Phrasals |
durdurulamaz bir hızda yaklaşmak/gelmek |
roll in v.
|
|
103 |
Phrasals |
-e yaklaşmak |
zero in v.
|
|
104 |
Phrasals |
(bir şeye) iyice yaklaşmak |
zero in on (something) v.
|
|
105 |
Phrasals |
(bir şeye) çok yaklaşmak |
zero in on (something) v.
|
|
106 |
Phrasals |
(bir şeye) adım adım yaklaşmak |
zero in on (something) v.
|
|
107 |
Phrasals |
(bir şeye) yaklaşmak |
belly up to (something) v.
|
|
108 |
Phrasals |
hızla yaklaşmak |
zoom up v.
|
|
109 |
Phrasals |
hızla yaklaşmak |
zoom in (on someone or something) v.
|
|
110 |
Phrasals |
(bir şeye/sayıya) yaklaşmak |
run into (something) v.
|
|
111 |
Phrasals |
-e yaklaşmak |
advance on v.
|
|
112 |
Phrasals |
-e doğru yaklaşmak |
advance on v.
|
|
113 |
Phrasals |
-e yaklaşmak |
advance upon v.
|
|
114 |
Phrasals |
-e doğru yaklaşmak |
advance upon v.
|
|
115 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin yanına yaklaşmak |
draw (up) alongside someone or something v.
|
|
116 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin yanına yaklaşmak |
draw (up) alongside v.
|
|
117 |
Phrasals |
-e yaklaşmak |
advance on v.
|
|
118 |
Phrasals |
-e doğru yaklaşmak |
advance on v.
|
|
119 |
Phrasals |
-e yaklaşmak |
advance upon v.
|
|
120 |
Phrasals |
-e doğru yaklaşmak |
advance upon v.
|
|
121 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin yanına yaklaşmak |
draw (up) alongside someone or something v.
|
|
122 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin yanına yaklaşmak |
draw (up) alongside v.
|
|
123 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) yaklaşmak |
bear down on (someone or something) v.
|
|
124 |
Phrasals |
bara yaklaşmak |
belly up (to something) v.
|
|
125 |
Phrasals |
-e doğru yıldırım gibi yaklaşmak |
charge at v.
|
|
126 |
Phrasals |
-e doğru hızla yaklaşmak |
charge at v.
|
|
127 |
Phrasals |
-e doğru yıldırım gibi yaklaşmak |
charge down on v.
|
|
128 |
Phrasals |
-e doğru hızla yaklaşmak |
charge down on v.
|
|
129 |
Phrasals |
(nitelik veya miktar olarak) yaklaşmak |
border on v.
|
|
130 |
Phrasals |
arkadaşça yaklaşmak |
buddy up to v.
|
|
131 |
Phrasals |
aşamalı arama süreciyle yaklaşmak |
home in v.
|
|
132 |
Phrasals |
hızla yaklaşmak |
close in on (someone or something) v.
|
|
133 |
Phrasals |
(teslim tarihi) hızla yaklaşmak |
close in on (someone or something) v.
|
|
134 |
Phrasals |
yanına yaklaşmak |
come over v.
|
|
135 |
Phrasals |
arkadaşça yaklaşmak |
cotton up v.
|
|
136 |
Phrasals |
sıcak yaklaşmak |
cotton up v.
|
|
137 |
Phrasals |
dostça yaklaşmak |
cotton up v.
|
|
138 |
Phrasals |
sessizce yaklaşmak |
creep up v.
|
|
139 |
Phrasals |
sinsice yaklaşmak |
creep up v.
|
|
140 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) sessizce yaklaşmak |
creep up on (someone or something) v.
|
|
141 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak |
creep up on (someone or something) v.
|
|
142 |
Phrasals |
(birine bir şekilde) yaklaşmak |
do (something) by (one) v.
|
|
143 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) yaklaşmak |
draw upon (someone or something) v.
|
|
144 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) doğru yaklaşmak |
drift toward (someone or something) v.
|
|
145 |
Phrasals |
sürerek yaklaşmak |
ride up v.
|
|
146 |
Phrasals |
saldırmak üzere yaklaşmak |
go in v.
|
|
147 |
Phrasals |
(bir şeye) yaklaşmak |
get on for (something) v.
|
|
148 |
Phrasals |
(terfiye, yükselmeye) yaklaşmak |
go up for (something) v.
|
|
149 |
Phrasals |
birine/bir şeye yaklaşmak |
go up to someone or something v.
|
|
150 |
Phrasals |
birine/bir şeye doğru gitmek/yaklaşmak |
go up to someone or something v.
|
|
151 |
Phrasals |
(bir şeyi) keşfetmeye/anlamaya adım adım yaklaşmak |
home in on (something) v.
|
|
152 |
Phrasals |
-e doğru yaklaşmak/ilerlemek |
hone in v.
|
|
153 |
Phrasals |
zamanı yaklaşmak |
loom up v.
|
|
154 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) doğru yaklaşmak |
move in on (someone or something) v.
|
|
155 |
Phrasals |
birisine sinsice yaklaşmak |
sneak up on someone v.
|
|
156 |
Phrasals |
birisine sessizce yaklaşmak |
sneak up on someone v.
|
|
157 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak |
roll up on (someone or something) v.
|
|
158 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) doğru hızla yaklaşmak |
run up on (someone or something) v.
|
|
159 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) doğru kaçınılmaz bir şekilde yaklaşmak |
run up on (someone or something) v.
|
|
160 |
Phrasals |
dikkat çekmeden ilerlemek/yaklaşmak |
sidle up v.
|
|
161 |
Phrasals |
sinsi sinsi ilerlemek/yaklaşmak |
sidle up v.
|
|
162 |
Phrasals |
çaktırmadan ilerlemek/yaklaşmak |
sidle up v.
|
|
163 |
Phrasals |
dikkat çekmeden (birine/bir şeye doğru) ilerlemek/yaklaşmak |
sidle up (from someone or something) v.
|
|
164 |
Phrasals |
sinsi sinsi (birine/bir şeye doğru) ilerlemek/yaklaşmak |
sidle up (from someone or something) v.
|
|
165 |
Phrasals |
(birine/bir şeye doğru) çaktırmadan ilerlemek/yaklaşmak |
sidle up (from someone or something) v.
|
|
166 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak |
slip up on (someone or something) v.
|
|
167 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) çaktırmadan/fark ettirmeden yaklaşmak |
slip up on (someone or something) v.
|
|
168 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) gizlice yaklaşmak |
slip up on (someone or something) v.
|
|
169 |
Phrasals |
-e doğru kayarak yaklaşmak |
slither over v.
|
|
170 |
Phrasals |
-e doğru sinsice yürümek/yaklaşmak/gelmek |
slither over v.
|
|
171 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) gizlice/sinsice yaklaşmak |
sneak up (on someone or something) v.
|
|
172 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) fark ettirmeden/çaktırmadan yaklaşmak |
sneak up (on someone or something) v.
|
|
173 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) doğru sinsi sinsi yaklaşmak |
sneak up (on someone or something) v.
|
|
174 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) gizlice/sinsice yaklaşmak |
sneak up to (someone or something) v.
|
|
175 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) sessizce yaklaşmak |
steal up on (someone or something) v.
|
|
176 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) yaklaşmak |
step up to (someone or something) v.
|
|
177 |
Phrasals |
belirli bir zamana yaklaşmak |
tick down v.
|
|
178 |
Phrasals |
bir zamanın sonuna doğru gelmek/yaklaşmak |
tick down v.
|
|
179 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) bir tavırla yaklaşmak |
treat with (someone or something) v.
|
|
180 |
Phrasals |
kendinden emin bir şekilde yaklaşmak/yürümek/gelmek/gitmek |
waltz up v.
|
|
181 |
Phrasals |
kendinden emin bir şekilde (birine/bir şeye) yaklaşmak/yürümek/gelmek/gitmek |
waltz up (to someone or something) v.
|
|
182 |
Phrasals |
(bir şeye) endişeli yaklaşmak |
worry through (something) v.
|
|
183 |
Phrasals |
(bir şeye) kaygılı yaklaşmak |
worry through (something) v.
|
|
184 |
Phrasals |
etrafını sarma amacıyla yaklaşmak |
close in (upon) v.
|
|
185 |
Phrasals |
(yakalamak için) gizlice yaklaşmak |
close upon v.
|
|
186 |
Phrasals |
(gemi) rüzgar yönünden yaklaşmak |
bear down v.
|
|
187 |
Phrasals |
(başka bir gemiye) rüzgar yönünden yaklaşmak |
bear down on v.
|
|
188 |
Phrasals |
(bir şeye) hızlıca yaklaşmak |
bear down upon v.
|
|
Colloquial |
|
189 |
Colloquial |
(fırtına) yaklaşmak |
brew up v.
|
|
190 |
Colloquial |
biraz yaklaşmak |
come a little closer v.
|
|
191 |
Colloquial |
bir adım daha yaklaşmak |
be one step closer v.
|
|
192 |
Colloquial |
toprağa yaklaşmak |
bite the dust v.
|
|
193 |
Colloquial |
felaket) yaklaşmak |
be a (something) in the making v.
|
|
194 |
Colloquial |
zamanı gelmek/yaklaşmak |
be upon (someone or something) v.
|
|
195 |
Colloquial |
yavaş yavaş yaklaşmak |
inch up v.
|
|
196 |
Colloquial |
yavaşça yaklaşmak |
inch up v.
|
|
197 |
Colloquial |
adım adım yaklaşmak |
inch up v.
|
|
198 |
Colloquial |
santim santim yaklaşmak |
inch up v.
|
|
199 |
Colloquial |
sonu yaklaşmak |
be going to hell v.
|
|
200 |
Colloquial |
50'sine yaklaşmak |
be pushing 50 v.
|
|
201 |
Colloquial |
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak |
be (well) on the way to (something) v.
|
|
202 |
Colloquial |
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak |
be (well) one's way to (something) v.
|
|
203 |
Colloquial |
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak |
be (well) on the way towards (something) v.
|
|
204 |
Colloquial |
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak |
be (well) one's way towards (something) v.
|
|
205 |
Colloquial |
(birine/bir şeye) eleştirel yaklaşmak |
be down on (someone or something) v.
|
|
206 |
Colloquial |
(bir şeye) yaklaşmak |
be going on (for) (something) [uk] v.
|
|
207 |
Colloquial |
bir şeye, yaşa zamana yaklaşmak |
be going on something v.
|
|
208 |
Colloquial |
bir şeye, yaşa, zamana, sayıya yaklaşmak |
be going on (for) something [uk] v.
|
|
209 |
Colloquial |
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak |
be (well) on the way towards something v.
|
|
210 |
Colloquial |
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak |
be (well) on your way towards something v.
|
|
211 |
Colloquial |
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak |
be (well) on the way to something v.
|
|
212 |
Colloquial |
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak |
be (well) on your way to something v.
|
|
213 |
Colloquial |
(bir yaşa) yaklaşmak |
be pushing (an age) v.
|
|
214 |
Colloquial |
40, 50 yaşına yaklaşmak |
be pushing 40, 50 v.
|
|
215 |
Colloquial |
(bir şeye) yaklaşmak |
be getting on for (something) v.
|
|
216 |
Colloquial |
(bir zamana) yaklaşmak |
be getting on toward (a time) v.
|
|
217 |
Colloquial |
(birine/bir şeye) yaklaşmak |
go near (someone or something) v.
|
|
218 |
Colloquial |
eskisinden daha cesur/mantıklı şekilde yaklaşmak/davranmak |
woman up v.
|
|
219 |
Colloquial |
-e yaklaşmak |
be getting on for… [uk] expr.
|
|
Idioms |
|
220 |
Idioms |
empatiyle yaklaşmak |
human touch n.
|
|
221 |
Idioms |
sıcak yaklaşmak |
human touch n.
|
|
222 |
Idioms |
insani duygularla yaklaşmak/dokunmak |
human touch n.
|
|
223 |
Idioms |
amaca yaklaşmak |
make a point v.
|
|
224 |
Idioms |
yavaş yavaş (bir yere) yaklaşmak |
belly up to the bar v.
|
|
225 |
Idioms |
fırtına gelmek/yaklaşmak |
breed up a storm v.
|
|
226 |
Idioms |
rakibe, çeneyi öne uzatarak yaklaşmak |
lead with (one's) chin v.
|
|
227 |
Idioms |
(boksör) rakibe gardını düşürerek yaklaşmak |
lead with (one's) chin v.
|
|
228 |
Idioms |
(biri veya bir şey hakkında) temkinli yaklaşmak |
have (one's) doubts (about someone or something) v.
|
|
229 |
Idioms |
birisine hassas yaklaşmak |
take it easy on someone v.
|
|
230 |
Idioms |
çok yaklaşmak |
come within an inch of something v.
|
|
231 |
Idioms |
dikkatli/temkinli yaklaşmak |
keep wary eye v.
|
|
232 |
Idioms |
çok yaklaşmak |
come within a hair('s breadth) of someone or something v.
|
|
233 |
Idioms |
çözüme yaklaşmak |
get hot v.
|
|
234 |
Idioms |
hüsnüzanla yaklaşmak |
give someone the benefit of the doubt v.
|
|
235 |
Idioms |
gizli bir şekilde birisine yaklaşmak/onunla arkadaşlık etmek |
play footsie with someone v.
|
|
236 |
Idioms |
ihtiyatla yaklaşmak |
take something with a grain of salt v.
|
|
237 |
Idioms |
ihtiyatla yaklaşmak |
take something with a pinch of salt v.
|
|
238 |
Idioms |
iki yüzlüce yaklaşmak |
scrape an acquaintance with v.
|
|
239 |
Idioms |
kaçınılmaz sona adım adım yaklaşmak |
circle the drain v.
|
|
240 |
Idioms |
son/öldürücü darbeyi vurmak için yaklaşmak/hareket etmek |
move in for the kill v.
|
|
241 |
Idioms |
şüphe ile yaklaşmak |
take something with a pinch of salt v.
|
|
242 |
Idioms |
şüphe ile yaklaşmak |
take something with a grain of salt v.
|
|
243 |
Idioms |
son/öldürücü darbeyi vurmak için yaklaşmak/hareket etmek |
close in for the kill v.
|
|
244 |
Idioms |
sonuca yaklaşmak |
get hot v.
|
|
245 |
Idioms |
yanına yaklaşmak |
draw near to v.
|
|
246 |
Idioms |
(cinsel amaçla) yaklaşmak |
make advances towards v.
|
|
247 |
Idioms |
(rahatsız edici bir olay) çok yaklaşmak |
be too close for comfort v.
|
|
248 |
Idioms |
(cinsel amaçla) yaklaşmak |
make advances to v.
|
|
249 |
Idioms |
yanına yaklaşmak |
come up to v.
|
|
250 |
Idioms |
duyabilecek mesafeye yaklaşmak |
move within earshot v.
|
|
251 |
Idioms |
kulak misafiri olabilecek mesafeye yaklaşmak |
move within earshot v.
|
|
252 |
Idioms |
duyma mesafesine yaklaşmak |
move within earshot v.
|
|
253 |
Idioms |
(bir şeyi) duyabilecek mesafeye yaklaşmak |
move within earshot v.
|
|
254 |
Idioms |
(bir şeye) kulak misafiri olabilecek mesafeye yaklaşmak |
move within earshot v.
|
|
255 |
Idioms |
(bir şeyi) duyma mesafesine yaklaşmak |
move within earshot v.
|
|
256 |
Idioms |
hızlıca ölüme yaklaşmak |
fade fast v.
|
|
257 |
Idioms |
hastalıktan/yaralanmadan dolayı ölümü hızlıca yaklaşmak |
fade fast v.
|
|
258 |
Idioms |
zor, üzücü, talihsiz, kötü bir duruma espriyle/mizahla yaklaşmak |
see the funny side of something v.
|
|
259 |
Idioms |
(birine karşı) eleştirel yaklaşmak |
get (one's) knife into (someone) v.
|
|
260 |
Idioms |
(birine karşı) eleştirel yaklaşmak |
get the knife into (someone) v.
|
|
261 |
Idioms |
(amacına/zirveye) (bayağı) yaklaşmak |
be (well) on the way to/towards (something) v.
|
|
262 |
Idioms |
(amacına/zirveye) (bayağı) yaklaşmak |
be (well) on one's way to/towards (something) v.
|
|
263 |
Idioms |
bir yere yaklaşmak |
wing one's way v.
|
|
264 |
Idioms |
bir yere yaklaşmak |
wing its way v.
|
|
265 |
Idioms |
bir şeye mantıklı yaklaşmak |
keep something in proportion v.
|
|
266 |
Idioms |
(birine/bir şeye) anlayışlı yaklaşmak/bakmak |
look kindly upon (someone or something) v.
|
|
267 |
Idioms |
(birine/bir şeye) onaylayıcı bir tavırla yaklaşmak/bakmak |
look kindly upon (someone or something) v.
|
|
268 |
Idioms |
(birine/bir şeye) memnuniyetle bakmak/yaklaşmak |
look kindly upon (someone or something) v.
|
|
269 |
Idioms |
(birine/bir şeye) hoşgörülü bakmak/yaklaşmak |
look kindly upon (someone or something) v.
|
|
270 |
Idioms |
(birine/bir şeye) hoşnut olarak yaklaşmak |
look kindly upon (someone or something) v.
|
|
271 |
Idioms |
(birine/bir şeye) sıcak bakmak/yaklaşmak |
look kindly upon (someone or something) v.
|
|
272 |
Idioms |
(birine/bir şeye) olumlu bakmak/yaklaşmak |
look kindly upon (someone or something) v.
|
|
273 |
Idioms |
(birine/bir şeye) merhametli yaklaşmak |
look kindly upon (someone or something) v.
|
|
274 |
Idioms |
(birine/bir şeye) iyi/yumuşak yaklaşmak |
look kindly upon (someone or something) v.
|
|
275 |
Idioms |
(birine/bir şeye) nezaketle/kibarca yaklaşmak |
look kindly upon (someone or something) v.
|
|
276 |
Idioms |
(birine/bir şeye) anlayışlı yaklaşmak/bakmak |
look kindly on (someone or something) v.
|
|
277 |
Idioms |
(birine/bir şeye) onaylayıcı bir tavırla yaklaşmak/bakmak |
look kindly on (someone or something) v.
|
|
278 |
Idioms |
(birine/bir şeye) memnuniyetle bakmak/yaklaşmak |
look kindly on (someone or something) v.
|
|
279 |
Idioms |
(birine/bir şeye) hoşgörülü bakmak/yaklaşmak |
look kindly on (someone or something) v.
|
|
280 |
Idioms |
(birine/bir şeye) hoşnut olarak yaklaşmak |
look kindly on (someone or something) v.
|
|
281 |
Idioms |
(birine/bir şeye) sıcak bakmak/yaklaşmak |
look kindly on (someone or something) v.
|
|
282 |
Idioms |
(birine/bir şeye) olumlu bakmak/yaklaşmak |
look kindly on (someone or something) v.
|
|
283 |
Idioms |
(birine/bir şeye) merhametli yaklaşmak |
look kindly on (someone or something) v.
|
|
284 |
Idioms |
(birine/bir şeye) iyi/yumuşak yaklaşmak |
look kindly on (someone or something) v.
|
|
285 |
Idioms |
(birine/bir şeye) nezaketle/kibarca yaklaşmak |
look kindly on (someone or something) v.
|
|
286 |
Idioms |
(hayata/durumlara) neşeli yaklaşmak |
look on the sunny side (of life/things) v.
|
|
287 |
Idioms |
(birinin) söylediği bir şeye ihtiyatla yaklaşmak |
take what (one) says with a pinch of salt v.
|
|
288 |
Idioms |
(birinin) söylediği bir şeye kuşkuyla yaklaşmak |
take what (one) says with a pinch of salt v.
|
|
289 |
Idioms |
(birinin) söylediği bir şeye şüpheyle yaklaşmak |
take what (one) says with a pinch of salt v.
|
|
290 |
Idioms |
(birinin) söylediği bir şeye temkinli yaklaşmak |
take what (one) says with a pinch of salt v.
|
|
291 |
Idioms |
çok yaklaşmak |
be within sight v.
|
|
292 |
Idioms |
çok yaklaşmak |
be in sight v.
|
|
293 |
Idioms |
zahmetli bir şeyin sonuna yaklaşmak |
be in the short strokes v.
|
|
294 |
Idioms |
(basketbol, futbol) sayıya/gole yaklaşmak |
advance the ball v.
|
|
295 |
Idioms |
(basketbol, futbol) sayıya/gole yaklaşmak |
advance the ball v.
|
|
296 |
Idioms |
hedefe yaklaşmak |
be close to the mark v.
|
|
297 |
Idioms |
hedefe yaklaşmak |
be close to/near the mark v.
|
|
298 |
Idioms |
sonu yaklaşmak |
be living on borrowed time v.
|
|
299 |
Idioms |
sonu yaklaşmak |
be on borrowed time v.
|
|
300 |
Idioms |
hayatının sonuna yaklaşmak |
be not long for this world v.
|
|
301 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) bulmaya yaklaşmak |
be on the scent (of someone or something) v.
|
|
302 |
Idioms |
(bir şeyin) sonuna yaklaşmak |
be short of (something) v.
|
|
303 |
Idioms |
(bir şeye) çok yaklaşmak |
be staring (something) in the face v.
|
|
304 |
Idioms |
bir şeye çok yaklaşmak |
be staring something in the face v.
|
|
305 |
Idioms |
(birine/bir şeye) çok yaklaşmak |
come within a hair of (someone or something) v.
|
|
306 |
Idioms |
ölümü yaklaşmak |
be circling (the drain) v.
|
|
307 |
Idioms |
hayatının sonuna yaklaşmak |
be circling (the drain) v.
|
|
308 |
Idioms |
ölümü yaklaşmak |
be circling v.
|
|
309 |
Idioms |
(bir şeye) çok yaklaşmak |
come short of (something) v.
|
|
310 |
Idioms |
birine/bir şeye çok yaklaşmak |
come within an inch of someone or something v.
|
|
311 |
Idioms |
birine/bir şeye çok yaklaşmak |
come within a hair of someone or something v.
|
|
312 |
Idioms |
birine/bir şeye çok yaklaşmak |
come within a hair's breadth of someone or something v.
|
|
313 |
Idioms |
(birine karşı) eleştirel yaklaşmak |
get one's knife into (someone) v.
|
|
314 |
Idioms |
(birine karşı) eleştirel yaklaşmak |
get the knife into (someone) v.
|
|
315 |
Idioms |
(birine/bir şeye) hüsnü zanla yaklaşmak |
give (someone or something) the benefit of the doubt v.
|
|
316 |
Idioms |
bir adım atmak/yaklaşmak |
give an inch v.
|
|
317 |
Idioms |
birine bir adım atmak/yaklaşmak |
give somebody an inch v.
|
|
318 |
Idioms |
hüsnü zanla yaklaşmak |
give somebody the benefit of the doubt v.
|
|
319 |
Idioms |
(bir şeye) yüzeysel yaklaşmak |
gloss over (something) v.
|
|
320 |
Idioms |
öldürmek için yaklaşmak |
go (in) for the kill v.
|
|
321 |
Idioms |
öldürmek niyetiyle yaklaşmak |
go (in) for the kill v.
|
|
322 |
Idioms |
bir sonuca ulaşmak için yaklaşmak |
go (in) for the kill v.
|
|
323 |
Idioms |
bir şey elde etmek için yaklaşmak |
go (in) for the kill v.
|
|
324 |
Idioms |
öldürmek için yaklaşmak |
go for the kill v.
|
|
325 |
Idioms |
öldürmek niyetiyle yaklaşmak |
go for the kill v.
|
|
326 |
Idioms |
bir sonuca ulaşmak için yaklaşmak |
go for the kill v.
|
|
327 |
Idioms |
bir şey elde etmek için yaklaşmak |
go for the kill v.
|
|
328 |
Idioms |
(bir şey hakkında) temkinli yaklaşmak |
have your doubts (about something) v.
|
|
329 |
Idioms |
(ciddi bir şeye) alaycı bir şekilde yaklaşmak |
make (a) nonsense of (something) v.
|
|
330 |
Idioms |
(birine) (cinsel amaçla) yaklaşmak |
make advances at (one) v.
|
|
331 |
Idioms |
(birine) (cinsel amaçla) yaklaşmak |
make advances to (one) v.
|
|
332 |
Idioms |
duruma negatif yaklaşmak |
paint the devil on the wall v.
|
|
333 |
Idioms |
temkinli yaklaşmak |
pick (one's) spot v.
|
|
334 |
Idioms |
(birine/bir şeye) çok yaklaşmak |
run (someone or something) close v.
|
|
335 |
Idioms |
(bir projenin) sonuna yaklaşmak |
see daylight v.
|
|
336 |
Idioms |
(birine/bir şeye) yaklaşmak |
step right up to (someone or something) v.
|
|
337 |
Idioms |
(birine/bir şeye) ciddiyetle yaklaşmak |
take (someone or something) seriously v.
|
|
338 |
Idioms |
'-e hassas yaklaşmak |
take it easy on v.
|
|
339 |
Idioms |
ihtiyatla yaklaşmak |
take with a pinch of salt v.
|
|
340 |
Idioms |
şüphe ile yaklaşmak |
take with a pinch of salt v.
|
|
341 |
Idioms |
gibi yaklaşmak |
treat like v.
|
|
Technical |
|
342 |
Technical |
istasyona yaklaşmak |
in-bound v.
|
|
343 |
Technical |
yüzeye yaklaşmak |
surface v.
|
|
Transportation |
|
344 |
Transportation |
(gemi) yaklaşmak |
gather v.
|
|
Aeronautic |
|
345 |
Aeronautic |
istasyona yaklaşmak |
in bound v.
|
|
Marine |
|
346 |
Marine |
(başka bir gemiye) rüzgarın estiği yönden yaklaşmak |
bear down upon v.
|
|
347 |
Marine |
karaya yaklaşmak |
close with the land v.
|
|
348 |
Marine |
yavaş yavaş yaklaşmak |
edge down v.
|
|
349 |
Marine |
(karaya) yaklaşmak |
fall in with v.
|
|
350 |
Marine |
başka bir gemiye rüzgarın estiği taraftan yaklaşmak |
gain the wind v.
|
|
351 |
Marine |
(sefer halindeki gemiye) yaklaşmak |
forereach v.
|
|
352 |
Marine |
sefer halindeki gemiye yaklaşmak |
forereach v.
|
|
Astronomy |
|
353 |
Astronomy |
tam olmaya yaklaşmak |
increase v.
|
|
Zoology |
|
354 |
Zoology |
(tavşan) dar açıyla yaklaşmak için yön değiştirme |
wrench n.
|
|
Military |
|
355 |
Military |
ortaçağ savaşlarında tahkimata yaklaşmak için kullanılan alçak ve hareketli savunma aracı |
cat n.
|
|
Sport |
|
356 |
Sport |
golfte deliğe yaklaşmak |
approach v.
|
|
357 |
Sport |
topu almasını engellemek için rakip oyuncuya yaklaşmak |
close down v.
|
|
Slang |
|
358 |
Slang |
cinsel olarak yaklaşmak/dokunmak |
diddle v.
|
|
359 |
Slang |
(cinsel amaçla) yaklaşmak |
mash v.
|
|
360 |
Slang |
kararlı bir şekilde yaklaşmak/ilerlemek/davranmak |
boss up v.
|
|
361 |
Slang |
şantaj amaçlı yaklaşmak |
get v.
|
|