yan - Turkish English Dictionary

yan

Meanings of "yan" in English Turkish Dictionary : 60 result(s)

Turkish English
General
yan part n.
The best part of the Environmental Action Programme for me is the concentration on better implementation.
Benim için Çevre Eylem Programının en iyi yanı, daha iyi uygulama üzerine yoğunlaşmasıdır.

More Sentences
yan hand n.
On the other hand, we should consolidate a permanent flow of basic information for the citizen.
Öte yandan, vatandaşlara yönelik temel bilgilerin sürekli akışını sağlamlaştırmalıyız.

More Sentences
yan place n.
Tom went to his parents' place.
Tom ailesinin yanına gitti.

More Sentences
yan aspect n.
These topics include, amongst others, the various aspects of the decoupling of direct payments.
Bu konular arasında, diğerlerinin yanı sıra, doğrudan ödemelerin ayrıştırılmasının çeşitli yönleri de yer almaktadır.

More Sentences
yan favour n.
I am in favour of these interests being disclosed.
Ben bu çıkarların açıklanmasından yanayım.

More Sentences
yan point n.
The apartment’s strongest selling point is its reasonable price.
Dairenin en iyi yanı makul satış fiyatıydı.

More Sentences
yan subsidiary adj.
This is about subsidiary solutions that harmonise flexibility and social security.
Bu, esneklik ve sosyal güvenliği uyumlaştıran yan çözümlerle ilgilidir.

More Sentences
yan sidelong adj.
There are, however, three forms of sidelong shift which give me pause.
Bununla birlikte, beni duraksatan üç yan kayma şekli var.

More Sentences
yan sideways adj.
Inmates were forced to sleep in one cell, often sideways.
Mahkumlar tek bir hücrede, çoğu zaman yan yatarak uyumaya zorlanmıştır.

More Sentences
yan flanking adj.
Let me also point to the importance of flanking measures for all small and medium-sized companies.
Tüm küçük ve orta ölçekli şirketler için yan tedbirlerin önemine de işaret etmeme izin verin.

More Sentences
yan adjoining adj.
The two buildings adjoin.
İki bina yan yana.

More Sentences
Technical
yan adjacent adj.
Check this room while I check the adjacent one.
Ben yan odaya bakarken sen de bu odayı kontrol et.

More Sentences
Common Usage
yan side adj.
General
yan sidewise n.
yan direction n.
yan party n.
yan way n.
yan behalf n.
yan side n.
yan flank n.
yan half [obsolete] n.
yan board [obsolete] n.
yan favor n.
yan auxiliary adj.
yan awry adj.
yan ancillary adj.
yan subordinate adj.
yan parietal adj.
yan rakish adj.
yan sideward adj.
yan asquint adj.
yan aslant adj.
yan lateral adj.
yan agee adj.
yan understrapping adj.
yan satellite adj.
yan satellitic adj.
yan sidewise adj.
yan skeef adj.
yan skewwhiff [dialect] [uk] adj.
yan succursal adj.
yan askew adv.
yan sideling adv.
yan agee adv.
yan sub- pref.
yan sub pref.
Idioms
yan second fiddle n.
Technical
yan side n.
Mechanic
yan donkey adj.
Marine
yan side n.
Medical
yan collateral adj.
Anatomy
yan parietal adj.
yan parietary adj.
Statistics
yan bias adj.
Biochemistry
yan auxiliary adj.
yan neighboring adj.
yan lateral adj.
yan neighbouring adj.
Marine Biology
yan accessory adj.
Military
yan wing n.

Meanings of "yan" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
yan yana side by side adv.
It is very important to achieve a balanced employment policy, where a number of different interests stand side by side.
Bir dizi farklı çıkarın yan yana durduğu dengeli bir istihdam politikasına ulaşmak çok önemlidir.

More Sentences
General
yan kapı side door n.
Not only did I say that but I also said that there are no back doors or side doors either.
Sadece bunu söylemekle kalmadım, aynı zamanda arka kapı ya da yan kapı olmadığını da söyledim.

More Sentences
yan sokak side street n.
The accident happened on a side street.
Kaza yan sokakta oldu.

More Sentences
yan etki side effect n.
I am very glad to say that the health crisis is behind us, but its side effects are unresolved.
Sağlık krizinin geride kaldığını, ancak yan etkilerinin çözülemediğini söylemekten memnuniyet duyuyorum.

More Sentences
yan çizgisi sideline n.
Tom stayed on the sideline.
Tom yan çizgide kaldı.

More Sentences
yan yana koyma juxtaposition n.
The author's juxtaposition of the two characters highlights their flaws.
Yazarın iki karakteri yan yana koyması onların kusurlarını vurguluyor.

More Sentences
yan aynası side mirror n.
My side mirror is misaligned.
Yan aynamın ayarı bozuk.

More Sentences
yan ürün spin-off n.
Improved medical technology has been one of the spin-offs of the space program.
Gelişen tıbbi teknoloji, uzay programının yan ürünlerinden biri olmuştur.

More Sentences
iyi yan good side n.
Tom has a good side and an evil side.
Tom'un bir iyi yanı ve bir de kötü yanı var.

More Sentences
güzel yan beauty n.
Cause and effect, that's the beauty of it.
Neden ve sonuç, bu işin güzel yanı bu.

More Sentences
yan masa next table n.
Tom was sitting at the next table.
Tom yan masada oturuyordu.

More Sentences
yan ürün by-product n.
This poor development is the by-product of developing the European economy within restricted national frameworks.
Bu zayıf gelişme, Avrupa ekonomisinin kısıtlı ulusal çerçeveler içerisinde geliştirilmesinin bir yan ürünüdür.

More Sentences
yan haklar fringe benefits n.
The job comes with a lot of fringe benefits.
İş bir çok yan haklarla birlikte gelmektedir.

More Sentences
(tren) yan hat branch n.
They took the branch line to Wickersfield.
Wickersfield'a giden yan hattı kullandılar.

More Sentences
yan çizmek be evasive v.
Tom is being evasive.
Tom yan çiziyor.

More Sentences
yan yana abreast adv.
These two are standing abreast.
Bu ikisi yan yana duruyor.

More Sentences
yan yana alongside adv.
Integration means living together, not only living alongside each other but living together and growing together.
Entegrasyon birlikte yaşamak, sadece yan yana yaşamak değil, birlikte yaşamak ve birlikte büyümek demektir.

More Sentences
yan tarafında next to prep.
Tom lives next to me.
Tom yan tarafımda yaşıyor.

More Sentences
Common Usage
yan çizmek sidestep v.
yan çizmek cop out v.
General
yan çizen kimse evader n.
yan yol lateral line n.
yan yol bypath n.
yan kulaç sidestroke n.
yan geçit bypass n.
yan tesir side effect n.
dönerken yan yatma (uçak) banking n.
yan ürün offshoot n.
yan yol bypass n.
yan kesit lateral section n.
yan ürün waste product n.
yan yol shunt n.
yan bakma leer n.
yan ateşi enfilade n.
yan bakış leer n.
yan yol sidetrack n.
yan yol side road n.
yan duvar gable n.
yan yol branch road n.
yan gelir perk n.
yan bakma leering n.
yan hakemi lineman n.
olumlu bir yan (bir meseleye ait) pro n.
yan çalışma offshoot n.
yan yatma list n.
kafatası yan kemiği parietal n.
yan kağıdı endpaper n.
yan parça lateral n.
yan adım sidestep n.
yan duvar sonu gable end n.
yan taraf flank n.
yan moren lateral moraine n.
motosiklet yan arabası sidecar n.
yan yüz side n.
basketbol yan çizgi sideline n.
yan dolusavak lateral spillway n.
yan izomer cis isomer n.
yararlı bir yan (bir meseleye ait) pro n.
üçgen çatı yan duvarı gable wall n.
yan oda adjoining room n.
yan yol byroad n.
haç şeklindeki kilisenin yan kolları transept n.
yan çizen kimse shirker n.
yan yol crossroad n.
iki tahtanın yan yana birleştiği çizgi seam n.
yan ürün byproduct n.
yan yol ring road n.
yan sinyal sidelight n.
yan etki side reaction n.
yan tesir epiphenomenon n.
yan çizme sidestep n.
yan yol accommodation road n.
yan yol sideline n.
yan kuruluş offshoot n.
yan ürün fallout n.
yan pencere porthole n.
yan aralık lateral clearance n.
yan kiriş trimmer n.
yan giriş side entrance n.
yan hat siding n.
yan yan bakma a sidelong glance n.
yan hakemi linesman n.
yan bakma goggle n.
yan yol ancillary road n.
yan kağıdı endleaf n.
geminin yan yatması list n.
yan ürün associated product n.
yolculukta yan koltukta oturan kişi seatmate n.
otoyollarda paralı geçiş kullanmamak için tercih edilen yan yolu kullanma shunpiking n.
otoyollarda paralı geçiş kullanmamak için tercih edilen yan yolu kullanan kimse shunpiker n.
otoyollarda paralı geçiş kullanmamak için tercih edilen yan yol shunpike n.
zayıf yan weaker side n.
yan yana sayfaların satır hizası ayarı register n.
yan çizgi sideline n.
yan hat sideline n.
yan şerit side track n.
yan kulvar side track n.
yan hat side track n.
küçük yan duvar gablet n.
yan komşu nextdoor n.
yan ödeme perquisite n.
yan aynası sideview mirror n.
yan sokak branch road n.
yan yol byway n.
yan yüz check n.
yan kanal lateral n.
yan anlam connotation n.
yan sokak by-street n.
yan yol by-way n.
yan ürün fall-out n.
yan geçit by-pass n.
deneme-yanılma trial-and-error n.
deneme-yanılma trial and error n.
yan sanayi sub-industry n.
bir meseleye ait yararlı bir yan pro n.
bir meseleye ait olumlu bir yan pro n.
yan yol relief road n.
zayıf yan foible n.
yan hakem linesman n.
yan tutma partiality n.
karşılıklı iki yan sediri olan araba waggonette n.
yan gereksinimler utilities n.
yan yumruk sidewinder n.
yan yatış pozisyonu side-lying position n.
yan yan bakma sidelong look n.
yan gözle bakma sidelong look n.
yan sehpa side table n.
yan ürün bi-product n.
yan ürün biproduct n.
zayıf ve güçlü yan weakness and strength n.
yan hikaye byplay n.
yan yön side n.
yan gezi side trip n.
ana yollar ve yan yollar highways and byways n.
yan bahis side bet n.
ek/yan/ilave (hastalık) comorbid n.
yan yelken ipi snotter n.
yan dal sub-branch n.
yan dal subbranch n.
yan fayda side benefit n.
yan ton(yan ses) sidetone n.
yan karakter side/secondary character n.
kötü yan bad side n.
yan oda the room next door n.
yan yana koyma apposition n.
yan yana olma collocation n.
yan cümle consequent n.
yan çizen kimse slacker n.
iyi yan upside n.
yan alın side of the forehead n.
belin yan kısımları love handle n.
yan keski flush cutter n.
yan yana/bitişik odalar adjoining rooms n.
yan hak side benefit n.
yan akım dumanı sidestream smoke n.
yan not side note n.
otobüsün yan tarafı side of bus n.
yan cam tutucusu side window holder n.
yan etkinlik side event n.
yan uğraş side hustle n.
kabini, kazanın arkası yerine, ortasında yan yana konumlandırılmış olan lokomotif camelback n.
şapkayı yan koyma/takma rake n.
yan kısımları lastikli, ayak bileği yüksekliğinde bot chelsea boot n.
ortak bir yan duvar ile başka eve bağlı olan çok katlı aile evi town house n.
bir patikanın yan tarafındaki bölge trailside n.
kabul edilebilir yan acceptable face n.
yan ezgi undersong n.
yan yana koyan kimse apposer n.
yan çizen kimse eel n.
yan çizme evasiveness n.
yüce ve sıradan iki şeyin gülünç şekilde yan yana gelmesi bathos n.
yan yana bulunan bir dizi yer vianage n.
yan çizen kimse weaseller n.
yan çizen kimse weaseller n.
yan bakış quarter look n.
kadın yan hakem lineswoman n.
yan binaya yaslı çatı lean-to n.
yan binaya yaslı çatısı olan yapı lean-to n.
batı şeria'da faal olan, el fetih'in militan bir yan örgütü martyrs of al-aqsa n.
uzun bir seyahatin parçası olan yan gezi meander n.
alın borusunun tepesinden başlayıp arka aksa doğru uzanan bir çift küçük yan borudan oluşan bir bisiklet kasası mixte n.
çeneli böceklerde maksillanın dış veya yan lobu galea n.
yan kesicinin suç ortağı hustler n.
mmorpg oyununda yan karakter mule n.
hanedan armalarında yan yana kullanılan bir çift şerit gemel n.
hanedan armalarında yan yana kullanılan bir çift şerit gemmel n.
hanedan armalarında yan yana kullanılan bir çift şerit gemel bar n.
hanedan armalarında yan yana kullanılan bir çift şerit gemelle n.
hanedan armalarında yan yana kullanılan bir çift şerit gemell n.
yan yan bakma gledge n.
yan yan bakma glee [scotland] n.
eşit öneme sahip olmayan yan yana gelmiş iki ünlüden az önemli olanı glide n.
yan bakış glime [dialect] [uk] n.
erkeklerde yüzün yan ve kulakların ön kısmında çıkan sakallar mutton chop n.
şakakta dar, alt çenelerde geniş ve yuvarlak olan yan bıyıklar muttonchops n.
şakakta dar, alt çenelerde geniş ve yuvarlak olan yan bıyıklar muttonchop whiskers n.
yan yol by-lane n.
yan yol by-passage n.
yan yol by-path n.
yan sokak bystreet n.
yan yol bystreet n.
yan yol by-walk n.
yan bıyıklar chops n.
yan masrafları bulunan, yalnızca görüntüde hediye olan şey gift horse n.
yandan çarklı vapurda yan çarkı ve gövdeyi koruyan ahşap yapı guards n.
yan gelip yatma loll n.
yan gelip yatan kimse loll n.
plağın yan tarafı overside n.
karşıt veya çelişen düşünceleri yan yana getirip bunların arasındaki çelişkiyi çözmeye çalışan sistematik akıl yürütme dialectic n.
karşıt veya çelişen düşünceleri yan yana getirip bunların arasındaki çelişkiyi çözmeye çalışan sistematik açıklama dialectic n.
karşıt veya çelişen düşünceleri yan yana getirip bunların arasındaki çelişkiyi çözmeye çalışan sistematik tartışma dialectic n.
vücudun yan tarafı coast n.
kapının yan tarafı doorcheek [dialect] [uk] n.
uzun yan favoriler dundrearies n.
uzun yan favoriler dundreary whiskers n.
kökü aynı sözcüklerin yan yana sıralanması paregmenon n.
yan duvar sonu fastigium n.
genellikle özne ile yüklem arasına yan tümcelerin girdiği bir dilbilgisi yapısı involution n.
yan mülkiyet pendicle n.
beş atın yan yana araç çekmesini sağlayan düzenek five-abreast n.
yan yana araç çeken beş at five-abreast n.
beş atın yan yana araç çekmesini sağlayan düzenek five-horse string out n.
yan yana araç çeken beş at five-horse string out n.
yan yan sırıtma fleer n.
savaşlarda yan yana dizilen asker alayı phalanx n.
(saldırı veya savunma amaçlı) yan yana dizilen insan grubu phalanx n.
medya veya teknoloji şirketlerindeki para değeri olmayan yan haklar scooby snacks n.
ufak sembollerin yan yana getirilmesi ile yapılmış dekor semé n.
ufak sembollerin yan yana getirilmesi ile yapılmış dekor semée n.
yan çizme shirk n.
yan etki side action n.
yan merdiven side step n.
büyük bir olaya eşlik eden yan içerik sideband n.
yan sehpa sideboard [obsolete] n.
yan bakış side-glance n.
araç yan darbe koruyucusu side-impact protection n.
yan taraf sidelines n.
yan bölge sidelines n.
yan bakış side-look n.
yan yol sidepath n.
(kapı pervazında) yan direk sidepiece n.
yan yol sideroad [canada] n.
yan gösteri sideshow n.
yan kayma sideslip n.
yan durarak kayma sideslip n.
yan sehpa sidetable n.
ayakkabıya ait yan kenar sidewall n.
yan yürüyen at side-wheeler n.
yan yan gitme sidle n.
yan kuruluş sister organization n.
yan düğme side button n.
dört atın yan yana gitmesini sağlayan aparat four-abreast n.
yan yana hizalanmış dört at four-abreast n.
yan kanal slue n.
yan metin side text n.
yan görev sidequest n.
yan görev side quest n.
yan yan bakma squint n.
yan yan bakan kimse squinter n.
yan göz ile bakan kimse squinter n.
yan kuruluş succursal n.
yan kuruluş succursale n.
yan çizen kimse sugarer [uk] n.
birine yan bakmak look at someone askance v.
yan çizmek evade v.
yan bakmak goggle v.
yan gözle bakmak look hostilely v.
yan yan getirmek sidle v.
yan yatmak gemi careen v.
yan yan gitmek edge off v.
yan tarafı korumak flank v.
yan bakmak leer v.
yan çizmek skulk v.
yan yana gitmek sidle v.
yan çizmek funk v.
yan yatarak devrilmek tilt over v.
yan yan gitmek edge away v.
treni yan yola geçirmek sidetrack v.
yan kulaç atmak sidestroke v.
yan çizmek scrimshank v.
yan gelip yatmak sit back v.
yan çizmek (bir işte) evade v.
yan saldırısı yapmak flank v.
yan yatmak rake v.
yan gözle bakmak look askance v.
yan çizmek shirk v.
yan yana koymak adjoin v.
yan yola geçmek shunt v.
motorlu araç yan yatarak köşeyi dönmek careen around the corner v.
yan yan gitmek edge v.
yan yatmak list v.
yan bakmak squint v.
yan taarruzu yapmak flank v.
yan yan gitmek sidle v.
yan yatmak tilt v.
yan yatırmak cant v.
yan yana olmak adjoin v.
bir şeyi yan yatırarak devirmek tilt something over v.
yan bakmak look askance v.
yan çizmek sculk v.
yan gelip yatmak wind down v.
yan gelip yatmak unwind v.
yan yatırmak tilt v.
yan yana koymak juxtapose v.
karşılaştırmak için yan yana koymak juxtapose v.
(hayvanda) yan parmak dewclaw v.
yan çizmek weasel out of something v.
yan gözle bakmak look cross-eyed at v.
yan yan ilerlemek edge v.
yan çizmek evade v.
yan gözle bakmak leer v.
yan çizmek circumvent v.
yan komşuyu öldürmek kill the next-door neighbor v.
(bir şeyin) üstünde kötü yan etkisi olmak have adverse side effects of (something) v.
yan yana koymak collocate v.
yan etki görmek experience side effect v.
yan yana gelmek come side by side v.
istenmeyen yan etkilerden kaçınmak için kesintili, çoğunlukla konsantre dozajlarda (ilaç) vermek pulse v.
yan yatmak cant v.
yan yatırmak cant v.
yan yatırmak (gemi) careen v.
yan devrilmek cave [dialect] v.
yan yana olmak touch v.
yan yana koymak appose v.
(attan) koşum takımını faytona bağlayan yan kayışları çıkarmak untrace v.
yan yan yürümek lateral v.
yan ateş açmak broadside v.
(bir şeyin) yan tarafına çarpmak broad-side v.
yan etkilerini göstermeden içki içmek hold v.
(bir şeyi) kolayca veya yan etki olmaksızın tüketebilmek hold v.
yan etkisi olmak hurt v.
yan yana olmak line v.
yan yan bakmak gledge v.
yan yan bakmak glee [scotland] v.
yan yan bakmak glent [dialect] [uk] v.
yan çizmek obfuscate v.
çıtanın uçlarını pahlayıp yan kirişi oluşturmak chine v.
yan çizmek delude [obsolete] v.
(karşılaştırma için) başkasıyla yan yana koymak offset v.
(tahtaları) zıvana-kinişli geçme veya oluklu bağlantı ile yan yana veya uç uca monte etmek match v.
(hareket eden biriyle) yan yana gitmek coast [obsolete] v.
yan yan gitmek crab v.
yan çark ile döndürmek paddle v.
(yan kesicilik yaparak) cüzdan, para aşırmak pickpocket v.
deneme-yanılma yöntemi ile bulmak feel v.
yan yan yürümek sashay v.
yan yan ilerlemek sashay v.
kütükleri yan yana dizerek (yol) inşa etmek corduroy v.
yan tarafa yerleştirilmek flank v.
yan tarafta hareket etmek flank v.
(ilerleyen birliklerin kanadını) yan kısma konumlandırılmış askerle desteklemek flanker [obsolete] v.
yan yan bakarak küçümsemek geck [scotland] v.
yan yana dizmek phalanx v.
yan argüman ile açıklamak premise v.
yan yana sıralanmak serre v.
yan yana dizilmek serre v.
buluşmadan yan çizmek shirk v.
yan yana gitmek shoulder v.
yan yan gitmek shrink v.
yan yan bakmak skew v.
yan yan koşmak squint v.
bir yan kesiciye yancılık etmek stall v.
bir yan kesicinin suç ortağı olmak stall v.
bir yan kesici ile iş birliği yapmak stall v.
yan yana koymak subjoin v.
yan yatan recumbent adj.
yan yatmış slanted adj.
yan çizen (bir işte) evasive adj.
yan yana yerleştirilmiş collocated adj.
yan bakılmış leered adj.
yan taraftan (yanal hareket gibi) lateral adj.
yan yatan slanting adj.
yan yana abutting adj.
yan yana yerleştirilen collocated adj.
yan yana olan collateral adj.
yan yana (dizilmiş) flush-seamed adj.
yan yana ve birbirini kesmeden uzayıp giden parallel adj.
yan çizmiş eluded adj.
yan yana collateral adj.
yan binaya yaslı lean-to adj.
yan yana adjoining adj.
yan ürün derivative adj.
yan anlamsal connotational adj.
yan/ikinci olgusal epiphenomenal adj.
yan yan (bakış) squinty adj.
yan yan (bakış) askant adj.
yan yan (bakış) squint adj.
yan yan (bakış) askance adj.
yan yan (bakış) asquint adj.
yan yan (bakış) sidelong adj.
yan yan (bakış) squint-eyed adj.
yan yatırılabilir tiltable adj.
bir patikanın yan tarafında olan trailside adj.
yan yana konmuş appositional adj.
yan haklar vermeyen unbenefited adj.
yüce ve sıradan iki şeyin gülünç bir şekilde yan yana gelmesiyle nitelenen bathetic adj.
yan yana joinant adj.
yan yana jugata adj.
yan yana kıvrılmış huddled adj.
yan yana büzüşmüş huddled adj.
yan yan (bakış) moon-eyed adj.
yan yan (bakış) glee [scotland] adj.
yan yan (bakış) gleed [scotland] adj.
yan yana dikilmiş halkalardan oluşan (zırh) ringed adj.
yan yana dizilen multiple adj.
(plak) yan tarafta kayıt altına alınan overside adj.
yan yatmış deviated adj.
yan çizilemeyen inevasible adj.
yan yan crabwood adj.
yan yana olan parallel adj.
yan sonuç görevi gören consequential adj.
yan lobları ayrılmış pedate adj.
birbiri ile alakasız görüntülerin yan yana sıralanması ile karakterize edilen phantasmagorical adj.
aracın yan tarafında olan side-on adj.
aracın yan tarafını içeren side-on adj.
yan yana side-to-side adj.
yan çizen sideways adj.
yan çizen sidewise adj.
yan yana sistering adj.
yan tarafa meyilli slopy adj.
(bakış) yan yan squinny adj.
yan yaprakçıklı stipulate adj.
yan yaprakçıklı stipuled adj.
üst-yan tarafta yer alan superolateral adj.
yan tarafın üstünde bulunan superolateral adj.
yan karaktere ait superscript adj.
yan karakter ile ilgili superscript adj.
yan karakter olan superscript adj.
yan yan sideways adv.
hemen hemen yan yana at close quarters adv.
yan olarak laterally adv.
yan yana side to side adv.
yan yan bakarak leeringly adv.
yan yan sidewards adv.
yan yana teklifsizce cheek by jowl adv.
yan yüze yakın laterad adv.
yan yan sideward adv.
yan bakarak leeringly adv.
yan tarafa sideways adv.
yan yana cheek by jowl adv.
yan yana fast beside adv.
yan yan askance adv.
yan yana shoulder to shoulder adv.
yan yana olarak collaterally adv.
yan yan edgeways adv.
yan yan edgewise adv.
yan yatmış biçimde atilt adv.
yan yöne sideways adv.
yan evde nextdoor adv.
yan tutarak partially adv.
yan tarafında near adv.
yan tarafta near adv.
yan yan crabwise adv.
yan yana at close quarters adv.
yan taraftan sideling adv.
balede yana, yan tarafa à la seconde adv.
yan yana olarak adjacently adv.
yan yana halde adjacently adv.
geminin yan tarafında overside adv.
plağın yan tarafında overside adv.
yan evde in the adjacent apartment adv.
yan evde in the adjacent house adv.
yan binerek sideling [obsolete] adv.
yan binilen eyer üzerinde sideling [obsolete] adv.
yan binerek sidesaddle adv.
yan binilen eyer üzerinde sidesaddle adv.
yan binerek side-saddle adv.
yan binilen eyer üzerinde side-saddle adv.
yan yan giderek sidlingly adv.
yan yan skew adv.
ile yan yana alongside prep.
yan tarafta next to prep.
yan tarafta by prep.
yan tarafında by prep.
yan yüzünde upside prep.
yan yüzüne karşı upside prep.
zarf niyetine kullanılarak yan cümleyi tanıtan bir işlev sözcüğü that [obsolete] conj.
yan yan git! move sideways! interj.
(kristalografi) daha kısa yan eksenle ilgili brachy- pref.
yan anlam conn (connotation) abrev.
tek yan bant ssb (single sideband) abrev.
Phrasals
yan/tali yola yönlendirmek route (someone or something) around (something or some place) v.
yan/tali yola yönlendirmek route someone or something around something v.
yan çizmek blanch at (something) v.
yan çizmek blanch at something v.
iki şeyi yan yana koyup karşılaştırmak collate (something) with (something) v.
iki şeyi yan yana koyup karşılaştırmak collate something with something v.
yan çizmek doss about v.
yan çizmek faff about [uk] v.
yan yana sıralamak lay together v.
yan yana dizmek lay together v.
yan gelip yatmak lay about v.
yan gelip yatmak laze something away v.
yan yana yerleştirmek lay together v.
yan gelip yatmak lay around v.
yan yatmak heel over v.
yan yana yatırmak lay together v.
(iki şeyi/kişiyi) yan yana getirmek juxtapose (someone or something) with (someone or something else) v.
(iki şeyi/kişiyi) yan yana koyup karşılaştırmak juxtapose (someone or something) with (someone or something else) v.
birinin/bir şeyin ön yüzünü (arka yüzünü, yan yüzünü) çevirmek face someone or something forward v.