yaramak - Turkish English Dictionary

yaramak

Meanings of "yaramak" in English Turkish Dictionary : 29 result(s)

Turkish English
General
yaramak be useful v.
yaramak agree with v.
yaramak be of use v.
yaramak do for v.
yaramak serve v.
yaramak work v.
yaramak benefit from v.
yaramak be good for v.
yaramak make v.
yaramak be of use v.
yaramak use v.
Common Usage
yaramak avail v.
General
yaramak do good v.
yaramak correspond v.
yaramak subserve v.
yaramak be serviceable v.
yaramak lend itself to v.
yaramak be of service to v.
yaramak agree v.
yaramak be suitable v.
yaramak benefit v.
yaramak profit v.
yaramak suit v.
yaramak inserve [obsolete] v.
yaramak gayne [obsolete] v.
yaramak prevail [obsolete] v.
Idioms
yaramak do a power of good v.
yaramak put hairs on your chest v.
Archaic
yaramak bestead v.

Meanings of "yaramak" with other terms in English Turkish Dictionary : 92 result(s)

Turkish English
Common Usage
işe yaramak work v.
işe yaramak work out v.
General
işe yaramak come in handy v.
işine yaramak serve v.
işe yaramak work v.
işe yaramak be useful v.
işe yaramak serve v.
işe yaramak help v.
Phrasals
işe yaramak pay off v.
işe yaramak pay off v.
işe yaramak come in v.
Colloquial
işe yaramak come in handy v.
işe yaramak do v.
bir işe yaramak do any good v.
işe yaramak be of use v.
(birinin) işine yaramak be of use (to somebody) v.
General
işe yaramak answer the purpose v.
işe yaramak avail v.
bir işe yaramak be of service v.
bir şeye yaramak be of use for something v.
bir işe yaramak be of service to somebody v.
işe yaramak be of service v.
işine yaramak stand somebody in good stead v.
yaramak (bir işe) be good for v.
işe yaramak serve the purpose v.
işine yaramak suit v.
-e yaramak be supposed to v.
işe yaramak boot v.
bir işe yaramak serve a purpose v.
bir şeye yaramak be of use v.
bir işe yaramak make yourself useful v.
bir işe yaramak serve a useful purpose v.
çok işine yaramak work a lot v.
çok işine yaramak serve well v.
işe yaramak take v.
işe yaramak vail v.
işe yaramak deserve [obsolete] v.
işe yaramak skill v.
işe yaramak subminister v.
işe yaramak subserve v.
Phrasals
işe yaramak come to something v.
işe yaramak come to v.
birisi üzerinde işe yaramak work on someone v.
birine yaramak agree with someone v.
birine yaramak agree with someone v.
(birini/bir şeyi) alt etmede işe yaramak work against (someone or something) v.
(biri/bir şey) üzerinde çalışmak/işe yaramak work on (someone or something) v.
Colloquial
çok işine yaramak stand someone in good stead v.
çok işine yaramak serve someone in good stead v.
yalnızca kısmen işe yaramak only do so much v.
(birine/bir şeye) yaramak be good for (someone or something) v.
birine yaramak do one good v.
birine yaramak do somebody good v.
(bir şey) yapmaya yaramak serve to do (something) v.
işe yaramak do good v.
Idioms
birinin işine yaramak stand someone in good stead v.
çok işe yaramak come in mighty handy v.
çok işe yaramak work like a charm v.
işe yaramak fill the bill v.
işe/işine yaramak do the job v.
işine yaramak stand someone in good stead v.
işe yaramak fit the bill v.
iki tarafa da yaramak work both ways v.
işe yaramak not go amiss v.
işine yaramak hold somebody in good stead v.
işe yaramak count with someone v.
işe yaramak come in useful v.
işine yaramak stand somebody in good stead v.
işe yaramak not come amiss v.
(çok) işe yaramak work a treat v.
tamamen işe yaramak work like a dream v.
inanılmaz derecede iyi çalışmak/işlemek/işe yaramak work like a dream v.
umduğundan daha iyi çalışmak/işlemek/işe yaramak work like a dream v.
işine yaramak have a dog in the hunt v.
işe yaramak have a lot on the ball v.
(birinin) işine yaramak answer (one's) purpose v.
işine yaramak answer purpose v.
(birine) yaramak do (one) a heap of good v.
(birine) yaramak do (one) a power of good v.
birine/bir şeye yaramak do somebody/something a world of good v.
birine/bir şeye yaramak do somebody/something a power of good v.
birine/bir şeye yaramak do someone or something a power of good v.
işe/işine yaramak do the job/trick v.
işine yaramak have a dog in the fight v.
işine yaramak have a dog in this fight v.
işine yaramak have a dog in this hunt v.
işine yaramak have use for v.
biri/bir şey işine yaramak have (a) use for someone or something v.
(birinin ileride) işine yaramak hold (someone) in good stead v.
bir işe yaramak make (oneself) useful v.
çok işe yaramak stand in good stead v.
Formal
yeniden işe yaramak re-avail v.