yardım - Turkish English Dictionary

yardım

Meanings of "yardım" in English Turkish Dictionary : 95 result(s)

Turkish English
Common Usage
yardım assistance n.
This is why money and prompt assistance are needed.
Bu nedenle paraya ve acil yardıma ihtiyaç vardır.

More Sentences
yardım aid n.
We demand that interim financial aid packages be made available now to those eligible.
Geçici mali yardım paketlerinin hak sahiplerine hemen sunulmasını talep ediyoruz.

More Sentences
yardım help n.
Outside help now appears essential.
Dışarıdan yardım artık gerekli görünüyor.

More Sentences
General
yardım relief n.
Half a million euros was allocated to Libya for disaster relief.
Libya'ya afet yardımı için yarım milyon Avro tahsis edildi.

More Sentences
yardım helping n.
Tom thanked Mary for helping him.
Tom, Mary'ye yardımları için teşekkür etti.

More Sentences
yardım rescue n.
The rescue came too late.
Yardım çok geç geldi.

More Sentences
yardım hand n.
The Council and Parliament now need to hand out fast, solid aid.
Konsey ve Parlamento'nun şimdi hızlı ve somut yardımlar yapması gerekmektedir.

More Sentences
yardım welfare n.
She is a single mother living on welfare.
Kendisi yardımlarla yaşayan bekar bir anne.

More Sentences
yardım assist n.
I'll assist Tom.
Tom'a yardım sağlayacağım.

More Sentences
yardım service n.
These are termed 'outreach services'.
Bunlar 'sosyal yardım hizmetleri' olarak adlandırılıyor.

More Sentences
yardım aid n.
Regarding state aid, information on Turkey's state aid schemes have already been submitted to the Commission.
Devlet yardımlarına ilişkin olarak, Türkiye'nin devlet yardımı planlarına ilişkin bilgiler Komisyona sunulmuştur.

More Sentences
yardım help n.
First, what is the situation regarding humanitarian help for Chechen refugees in Georgia?
İlk olarak Gürcistan'daki Çeçen mültecilere yönelik insani yardım konusunda durum nedir?

More Sentences
yardım assistance n.
This means that requests for assistance often arrive too late at their proper destination.
Bu da yardım taleplerinin çoğu zaman yerine çok geç ulaştığı anlamına gelmektedir.

More Sentences
Idioms
yardım pair of hands n.
Could you use an extra pair of hands?
Biraz yardım ister misin?

More Sentences
Trade/Economic
yardım assistance n.
It is absolutely essential that medical and assistance organisations can carry out their tasks.
Tıbbi ve yardım kuruluşlarının görevlerini yerine getirebilmeleri kesinlikle çok önemlidir.

More Sentences
Law
yardım help n.
It is too late for people to have an experience of the European Union as a real help.
İnsanların Avrupa Birliği'nin gerçek bir yardım olduğunu tecrübe etmeleri için çok geç.

More Sentences
yardım relief n.
The transition from relief to reconstruction and development requires flexibility in the decision-making process.
Yardımdan yeniden yapılanma ve kalkınmaya geçiş, karar alma sürecinde esneklik gerektirir.

More Sentences
yardım assistance n.
As a key factor in this context, the assistance must be coordinated efficiently if it is to achieve its objective.
Bu bağlamda kilit bir faktör olarak yardımın amacına ulaşması için etkin bir şekilde koordine edilmesi gerekmektedir.

More Sentences
Politics
yardım assistance n.
The Special Framework of Assistance stems from those concerns and addresses them in a tangible manner.
Özel Yardım Çerçevesi bu endişelerden kaynaklanmakta ve bunları somut bir şekilde ele almaktadır.

More Sentences
yardım aid n.
Aid to Iraq will constitute one of the important points of the budget.
Irak'a yardım bütçenin önemli noktalarından birini oluşturacaktır.

More Sentences
Textile
yardım assistance n.
There is no change here; on the contrary, we want to put heavier assistance in place.
Burada bir değişiklik yok; tam tersine daha ağır yardımları devreye sokmak istiyoruz.

More Sentences
Automotive
yardım assistance n.
The conflict has, of course, also given rise to further problems and caused delays in making the assistance available.
Çatışmalar elbette başka sorunlara da yol açmış ve yardımın sağlanmasında gecikmelere neden olmuştur.

More Sentences
Common Usage
yardım backing n.
General
yardım boost n.
yardım donation n.
yardım donative n.
yardım favour n.
yardım succour n.
yardım alms n.
yardım benevolence n.
yardım patron n.
yardım sustenance n.
yardım comfort n.
yardım patronage n.
yardım helpfulness n.
yardım subsidization n.
yardım easer n.
yardım helping each other n.
yardım favor n.
yardım support n.
yardım lift n.
yardım furtherance n.
yardım shot n.
yardım subsidy n.
yardım backup n.
yardım succor n.
yardım booster n.
yardım cooperation n.
yardım dole n.
yardım contribution n.
yardım benefaction n.
yardım auspices n.
yardım stand-by n.
yardım guidance n.
yardım ministry n.
yardım safeguard n.
yardım subsidisation n.
yardım aidance n.
yardım adjument n.
yardım affordment n.
yardım cast [scottish] n.
yardım relievement n.
yardım relieving n.
yardım tending n.
yardım almesse [obsolete] n.
yardım helping hand n.
yardım boot [obsolete] n.
yardım opitulation n.
yardım goodship n.
yardım comfort [obsolete] n.
yardım salt n.
yardım focillation n.
yardım suffrage [obsolete] n.
yardım suppeditation [obsolete] n.
yardım suppliance n.
yardım supply n.
yardım supportance n.
yardım supportation [obsolete] n.
yardım supportment [obsolete] n.
yardım supporture [obsolete] n.
yardım symbol n.
yardım charity n.
yardım supt abrev.
Colloquial
yardım leg n.
Idioms
yardım a pair of hands n.
yardım your good deed for the ˈday n.
Speaking
yardım solid n.
Law
yardım grant-in-aid n.
yardım grant n.
Politics
yardım donation n.
yardım ministry n.
yardım subvention n.
yardım philanthropy n.
Computer
yardım more n.
Religious
yardım corpse n.

Meanings of "yardım" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
sosyal yardım social aid n.
When the ECSC ceases to exist, social aid for employees in the coal and steel industries will end.
AKÇT'nin varlığı sona erdiğinde kömür ve çelik endüstrilerinde çalışanlara yönelik sosyal yardımlar da sona erecektir.

More Sentences
yardım etmek aid v.
The hackers or crackers used it to aid a shady business, chiefly pornography, one presumes.
Hackerlar ya da crackerlar bunu karanlık bir işe, özellikle de pornografiye yardım etmek için kullandılar.

More Sentences
yardım etmek assist v.
It is making itself guilty of the failure to assist those whom it has a duty to protect.
Konsey, korumakla yükümlü olduğu kişilere yardım etmemekle kendisini suçlu duruma düşürmektedir.

More Sentences
yardım etmek help v.
In the past we have repeatedly used our external policy to help other regions of the world.
Geçmişte dış politikamızı dünyanın diğer bölgelerine yardım etmek için defalarca kullandık.

More Sentences
General
finansal yardım financial aid n.
Will I receive financial aid?
Finansal yardım alacak mıyım?

More Sentences
tıbbi yardım medical assistance n.
Do any of you need medical assistance?
Aranızda tıbbi yardıma ihtiyacı olan var mı?

More Sentences
verme (yardım/kredi vb) extension n.
Therefore, if she will excuse me, I shall concentrate on the Lamfalussy procedure extension.
Bu nedenle, eğer izin verirse, Lamfalussy prosedürü uzantısına odaklanacağım.

More Sentences
sosyal yardım social welfare n.
Social welfare and healthcare costs will then come down, so allowing us to cut other forms of taxation.
Böylece sosyal yardım ve sağlık hizmetleri maliyetleri düşecek ve diğer vergi türlerinde kesintiye gidilebilecektir.

More Sentences
dış yardım foreign aid n.
More than half of the revenues on which the country survives are now derived from foreign aid.
Ülkenin geçimini sağlayan gelirlerin yarısından fazlası artık dış yardımlardan elde ediliyor.

More Sentences
sosyal yardım outreach n.
I have already mentioned the outreach meetings with other leaders.
Diğer liderlerle yapılan sosyal yardım toplantılarından daha önce bahsetmiştim.

More Sentences
karşılıklı yardım mutual aid n.
Indeed, mutual aid and the free exchange of ideas are part of the Internet's splendid philosophy.
Gerçekten de karşılıklı yardımlaşma ve fikirlerin serbestçe paylaşımı internetin muhteşem felsefesinin bir parçasıdır.

More Sentences
ilk yardım çantası first aid kit n.
Tom put the first aid kit back where he found it.
Tom, ilk yardım çantasını bulduğu yere geri koydu.

More Sentences
yalandan yardım isteme cry wolf n.
Have you ever heard the story of the boy who cried wolf?
Yalandan yardım isteyen çocuğun hikayesini hiç duydun mu?

More Sentences
askeri yardım military aid n.
Reagan asked for military aid for the Contras.
Reagan Kontralar için askeri yardım istedi.

More Sentences
yardım çalışmaları relief works n.
You have to raise funds for the relief work.
Sen yardım çalışmaları için fon toplamak zorundasın.

More Sentences
insani yardım humanitarian assistance n.
We have managed to increase our ability to deliver humanitarian assistance.
İnsani yardım sağlama kabiliyetimizi arttırmayı başardık.

More Sentences
insani yardım humanitarian aid n.
Between April and December 2002, we committed about EUR 80 million in emergency aid and humanitarian aid.
Nisan ve Aralık 2002 arasında acil yardım ve insani yardım için yaklaşık 80 milyon Euro taahhüt ettik.

More Sentences
kendi kendine yardım self-help n.
We realise that aid has to act as an incentive and help bridge the way to self-help.
Yardımın bir teşvik unsuru olması ve kendi kendine yardıma giden yolda köprü vazifesi görmesi gerektiğinin farkındayız.

More Sentences
teknik yardım technical assistance n.
This will of course also require the refinement of technical assistance instruments.
Bu elbette teknik yardım araçlarının da geliştirilmesini gerektirecektir.

More Sentences
teknik yardım technical aid n.
The EU is now already providing financial and technical aid to other parts of the world.
AB halihazırda dünyanın diğer bölgelerine mali ve teknik yardım sağlamaktadır.

More Sentences
yardım talebi request for help n.
He flatly refused her requests for help.
Yardım taleplerini kesin bir dille reddetti.

More Sentences
yardım fonu relief fund n.
To do this we need relief funds and development cooperation.
Bunu yapmak için yardım fonlarına ve kalkınma işbirliğine ihtiyacımız var.

More Sentences
ilk yardım first aid n.
I need a first aid kit.
Bir ilk yardım kitine ihtiyacım var.

More Sentences
daha fazla yardım further assistance n.
Can we be of any further assistance?
Daha fazla yardım edebilir miyiz?

More Sentences
yardım elleri helping hands n.
We must lend a truly helping hand.
Biz de gerçekten yardım elimizi uzatmalıyız.

More Sentences
tıbbi yardım medical attention n.
Professor Aghajari, who lost his right leg during the Iran-Iraq War, needs medical attention.
İran-Irak Savaşı sırasında sağ bacağını kaybeden Profesör Aghajari'nin tıbbi yardıma ihtiyacı var.

More Sentences
profesyonel yardım professional help n.
Eventually, they give in and seek professional help.
Sonunda onlar da pes eder ve profesyonel yardım alırlar.

More Sentences
yardım kuruluşu aid agency n.
We have over 100 aid agencies working in Somalia.
Somali'de çalışan 100'den fazla yardım kuruluşumuz var.

More Sentences
yardım görevlisi aid worker n.
What has happened to the eight aid workers from Shelter Now International?
Shelter Now International'dan sekiz yardım görevlisine ne oldu?

More Sentences
yardım teklifi offer of help n.
Many agencies have been overwhelmed with offers of help.
Birçok acente yardım teklifleriyle dolup taşmaktadır.

More Sentences
yardım görevlisi relief worker n.
People disappear, people are tortured and relief workers are kidnapped.
İnsanlar kayboluyor, işkence görüyor ve yardım görevlileri kaçırılıyor.

More Sentences
yardım konseri charity concert n.
Tom contacted me the other day asking me if I'd play guitar for a charity concert.
Tom geçen gün benimle iletişime geçti ve bir yardım konseri için gitar çalıp çalamayacağımı sordu.

More Sentences
tıbbi yardım medical help n.
I need medical help.
Tıbbi yardıma ihtiyacım var.

More Sentences
yardım malzemesi aid n.
The Spanish Red Cross is distributing food aid and emergency relief items for 1 000 families to the tune of EUR 250 000.
İspanyol Kızılhaçı 1000 aileye 250,000 avro tutarında gıda yardımı ve acil yardım malzemesi dağıtıyor.

More Sentences
sosyal yardım welfare n.
The government is developing new health and welfare services.
Hükümet yeni sağlık ve sosyal yardım hizmetleri geliştiriyor.

More Sentences
yardım etmek lend a hand v.
Will you lend a hand, Taro?
Yardım eder misin, Taro?

More Sentences
yardım etmek assist v.
On this issue, the Commission will devise projects to assist Afghan refugees in neighbouring countries.
Bu konuda Komisyon, komşu ülkelerdeki Afgan mültecilere yardım etmek için projeler geliştirecektir.

More Sentences
yardım istemek cry for help v.
She cried for help, but nobody heard her.
Bağırarak yardım istedi fakat kimse onu duymadı.

More Sentences
yardım etmek support v.
There was also some support from the Israeli Government to try to help the Palestinian security forces.
İsrail Hükümeti'nin Filistin güvenlik güçlerine yardım etmek için verdiği bazı destekler de oldu.

More Sentences
yardım etmek help v.
We must help them to cope with this difficult situation.
Bu zor durumla başa çıkabilmeleri için onlara yardım etmeliyiz.

More Sentences
yardım etmek give help v.
You see, we also have to be able to give help spontaneously.
Gördüğünüz gibi, kendiliğinden yardım edebilmemiz de gerekiyor.

More Sentences
yardım çağrısı yapmak call for help v.
We could've called for help.
Yardım çağrısı yapabilirdik.

More Sentences
yardım sağlamak provide assistance v.
Restoring confidence also means, at any given moment, taking responsibility for providing assistance.
Güveni yeniden tesis etmek aynı zamanda herhangi bir anda, yardım sağlama sorumluluğunu üstlenmek anlamına da gelir.

More Sentences
yardım almak receive support v.
These must receive support and assistance.
Bunlar destek ve yardım almalıdır.

More Sentences
yardım istemek ask for help v.
Your brother is asking for help.
Erkek kardeşin yardım istiyor.

More Sentences
yardım istemek appeal for help v.
He appealed for help.
Yardım istedi.

More Sentences
yardım istemek call for help v.
I screamed and called for help and chased the perpetrators as far as the park.
Çığlık atıp yardım istedim ve failleri parka kadar kovaladım.

More Sentences
yardım çağırmak call for help v.
I screamed and called for help and chased the perpetrators as far as the park.
Bağırdım, yardım çağırdım ve failleri parka kadar kovaladım.

More Sentences
yardım çağırmak send for help v.
We'd better send for help.
Yardım çağırsak iyi olur.

More Sentences
yardım almak receive aid v.
Are the States which have so far been receiving aid going to stop doing so in favour of the new States?
Şimdiye kadar yardım alan Devletler, yeni Devletler lehine bu yardımı kesecekler mi?

More Sentences
yardım aramak seek help v.
Refugees in Africa are seeking help.
Afrikadaki mülteciler yardım arıyorlar.

More Sentences
yardım istemek scream for help v.
She screamed for help.
Çığlık atarak yardım istedi.

More Sentences
yardım almak receive help v.
The Chad-Cameroon pipeline project is receiving help from the World Bank and the European Investment Bank.
Çad-Kamerun boru hattı projesi Dünya Bankası ve Avrupa Yatırım Bankası'ndan yardım alıyor.

More Sentences
yardım almak get help v.
Tom is going to get help.
Tom yardım alacak.

More Sentences
yardım derneği işletmek run a charity v.
Tom runs a charity.
Tom bir yardım derneği işletiyor.

More Sentences
ilk yardım yapmak do first aid v.
Do you know how to do first aid?
İlk yardım yapmayı biliyor musun?

More Sentences
yardım etmek lend v.
Would you lend me a hand?
Bana yardım eder misin?

More Sentences
yardım etmek promote v.
Drinking water and exercising regularly promote a healthy body.
Su içmek ve düzenli egzersiz yapmak sağlıklı bir vücuda sahip olmanıza yardım eder.

More Sentences
karşılıksız (yardım/bağış vb) outright adj.
I bought this outright.
Bunu karşılıksız aldım.

More Sentences
Common Usage
yardım çağırmak call in v.
General
yardım malzemesi yığılması material convergence n.
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müessese thrift store n.
yardım parası toplama günü flag day n.
adli yardım judicial assistance n.
yardım ödeneği subsidy n.
yardım derneği charity n.
yardım eylemi relief action n.
işverence sağlanan sosyal yardım ve hizmetler employer’s contribution for employee compensation n.
kamusal sosyal yardım public relief n.
yardım kampanyası fund drive n.
beklenmedik bir para/hediye/yardım windfall n.
yardım etme helping n.
insanlara yardım etmek isteyen kimse humanitarian n.
çiftçilere hukuki yardım legal assistance to farmers n.
ekonomik yardım economic assistance n.
uluslararası yardım çağrısı sos n.
yardım hattı hizmeti service n.
kamusal sosyal yardım national assistance n.
yardım parası benefit n.
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müessese op shop n.
yardım etmeye hazır olma obligingness n.
yardım bağışı grant in aid n.
toplanmış yardım collection n.
aynı yardım public relief n.
(başkalarına) çıkarı olmadan yardım eden kimse good samaritan n.
sosyal yardım programı outreach program n.
sosyal yardım görevlisi welfare worker n.
yardım merkezi aid station n.
yardım (devletin afetzedelere/işsizlere yaptığı) relief n.
beklenmedik yardım windfall n.
uluslararası yardım international relief n.
yardım amacıyla düzenlenen konser benefit concert n.
lojistik yardım logistic assistance n.
yaşlılara yardım evi hospital for old persons n.
yardım etme accommodation n.
sosyal yardım kurumu social institution n.
yoksullara yardım welfare n.
yardım toplayan kimse collector n.
(telefon) yardım hattı helpline n.
askeri yardım military assistance n.
ayni yardım contributions in kind n.
yardım derneği philanthropic association n.
muhtaç asker ailelerine yardım national assistance for needy soldier families in turkey n.
yardım parası subvention n.
yardım dernekleri yararına yapılan kullanılmış eşya satışı rummage sale n.
gizlice ev işlerine yardım eden peri brownie n.
haminin yardım ettiği kimse protégé n.
yardım etme boost n.
yardım alan donee n.
kendi kendine yardım teknikleri self help techniques n.
ulusal yardım national compensation n.
salıverilme sonrası yardım aftercare n.
sosyal yardım kurumu social welfare centre n.
yardım kaynağı recourse n.
ayni yardım public relief n.
yardım dileme a request for help n.
yardım severlik charitableness n.
yardım amaçlı yiyecek relief food n.
yardım toplama charity collection n.
yardım ve koruma assistance and protection n.
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müessese opportunity shop n.
kamusal sosyal yardım social relief n.
psikolojik yardım hizmeti psychological services n.
satılan ikinci el malların gelirini yardım amaçlı kullanan müessese resale shop n.
mali yardım financial support n.
nakdi yardım financial aid n.
yardım alan kimse grantee n.
yardım dileme recourse n.
yardım istasyonu aid station n.
sağlık ve sosyal yardım bakanlığı the ministry of health n.
sosyal yardım fonu welfare fund n.
yardım eden ülke aid giving nation n.
yardım malzemesi aid material n.
yardım (parası) benefit n.
sosyal yardım welfare work n.
sosyal yardım derneği welfare association n.
insani yardım çalışmaları relief works n.
yardım masası helpdesk n.
yardım hizmeti support service n.
yardım isteyen invocator n.
zorla yardım alma ingratiation n.
yoksullara hukuki yardım legal assistance to the poor n.
toplumsal yardım social assistance n.
yardım ekibi aid team n.
resmi yardım official aid n.
acil yardım hizmetleri immediate support services n.
hukuki yardım legal support n.
manevi yardım moral support n.
manevi yardım emotional support n.
felaketzedelere yardım malzemesi disaster relief material n.
yardım komitesi aid committee n.
yol yardım hizmetleri breakdown cover n.
yol yardım hizmetleri roadside assistance n.
ilk yardım merkezi first aid center n.
hızır gibi yetişen yardım deus ex machina n.
hızır gibi yetişen biri ya da bir yardım deus ex machina n.
ayin esnasında mihrapta papaza yardım eden çocuk altar boy n.
ayin esnasında mihrapta papaza yardım eden çocuk altarboy n.
ayni yardım aid in kind n.
ilk yardım dolabı first aid cabinet n.
yardım başvurusu application for support n.
yardım başvurusu application for assistance n.
yardım toplayan kimse fund-raiser n.
işsizlik yardım sandığı solidarity cash-box n.
yardım menüsü help menu n.
yardım işlevi help function n.
papaza yardım eden kişi deacon n.
yardım yapan kimse contributor n.
yardım (parası) relief n.
sosyal yardım public assistance n.
ilk yardım ekibi first aid crew n.
yardım başvurusu appeal for aid n.
yardım meleği guardian angel n.
talep edilen yardım requested support n.
yardım kuruluşu relief organization n.
talep edilen yardım requested assistance n.
yardım talep formu application form for assistance n.
kişisel yardım personal support n.
kişisel yardım personal help n.
yardım/bağış haftası rag week n.
acil yardım immediate aid n.
acil yardım çağrısının kaynağı source of the distress call n.
yardım konseri benefit concert n.
yardım kampanyası aid campaign n.
yardım paketi relief supply kit n.
bağış/yardım toplamak amacıyla yapılan yürüyüş charity walk n.
fakirin yaptığı küçük yardım widow's mite n.
acil yardım/müdahale çalışanı emt n.
acil yardım/müdahale çalışanı ambulance technician n.
acil yardım/müdahale çalışanı emergency medical technician n.
engelli kişiler için teknik yardım malzemeleri technical aids for disabled persons n.
radyoda bağış/yardım (kampanyası/yayını) radio aid n.
teknik yardım ve çalışmalar technical assistance and studies n.
yardım çadırı aid tent n.
yardım seferberliği aid campaign n.
yardım seferberliği mobilization of aid n.
yardım balosu benefit ball n.
yardım çalışmaları aid efforts n.
yardım dağıtan kilise görevlisi almoner n.
yardım toplama faaliyeti benefit n.
yardım pulu charity stamp n.
yardım yapan kimse contributory n.
yardım alan kimse donee n.
afet yardım personeli disaster relief personnel n.
sosyal yardım kamyonu/aracı outreach van n.
geçici yardım/destek interim relief n.
budiznm inanışına göre diğerlerine yardım etmek için kendi aydınlanmasını erteleyen kişi bodhisattva n.
budiznm inanışına göre diğerlerine yardım etmek için kendi aydınlanmasını erteleyen kişi bodhisatta n.
ilk yardım eğitimi first aid training n.
yürümekte zorluk çeken kimselere yardım etmek amacıyla üretilen dört ayaklı bir yürüme desteği sistemi (ticari marka) zimmer n.
yardım teklifi offer of assistance n.
ihbar/arama sonucu gidilen kurtarma/yardım olayı call-out n.
yardım girişimi/çabası relief effort n.
yardım kuruluşları charities n.
yardım derneği balosu charity ball n.
yardım çığlığı help cry n.
temel ilk yardım basic first aid n.
matadora yardım eden mızraklı atlı picador n.
yardım organizasyonu help organization n.
öz yardım self help n.
yol yardım hizmeti/servisi wrecking service n.
yardım etmeye hazır olma accommodation n.
yardım için toplanmak rally round n.
bir şeyin inşasında topluca iş yapıp birbirine yardım etme raising bee n.
bir şeyin inşasında topluca iş yapıp birbirine yardım etme barn raising n.
cadılara büyü yapmalarında yardım eden doğaüstü varlık familiar spirit n.
yardım paralarını toplamak için kullanılan kap charity case n.
yardım kuruluşunun kayıtlarını tutmak amacıyla oluşturulan kurulun üyeleri charity commissioners n.
yardım etmeme noncooperation n.
yardım etmeme non-cooperation n.
diğer işçilere el emeği ile yardım eden nispeten vasıfsız işçi tenter [brit] n.
iki kişinin birbirine yardım ettiği ya da birbirini koruduğu sistem the buddy system n.
kız izci birliğine yardım ve danışmanlık etmek üzere kurulmuş bir grup ebeveyn ve diğer ilgili yetişkinlerden oluşan komite troop committee n.
kilisede yardım dağıtma görevi almonership n.
s.o.s 'ten önce kullanılan acil yardım kodu c q d n.
yardım kampanyası effort n.
zor bir şeyi başarırken ya da ustalaşırken alınan yardım ancilla n.
uluslararası bir yardım kuruluşu the salvation army n.
çoğunlukla kadınlar tarafından kurulan yardım derneği auxiliary n.
yardım sever olmama unbenevolence n.
(evsizler/akıl hastaları için) yardım merkezi drop-in center n.
kaçaklara yardım ve yataklık eden gizli bir ağ underground railroad n.
(birinin emri altında yapılan) yardım underministry n.
yardım etmeme unhelpfulness n.
çocuk yardım hattı childline [india] n.
sosyal yardım çalışanı outreach worker n.
bir oyunun yardım toplamak için sergilenmesini isteme bespeak n.
yardım maksatlı ziyaret visitation n.
fakirlere yardım için arkadaşlarını fakir birinin evinde içkiye davet etmek bidale n.
yardım kampanyası appeal n.
kendisinden daha becerikli bir işçiye yardım eden kimse mate n.
yardım isteme quiritation n.
yardım çağrısı quiritation n.
fiziksel yardım hand n.
hafızaya yapılan yapay yardım memoria technica n.
anımsatıcı yardım memoria technica n.
yardım etme help n.
yardım edilme help n.
yardım etmede kullanılan güç veya kaynaklar help n.
yardım sağlama helpfulness n.
çobana yardım eden genç erkek herdboy n.
evde yardım home aid [new zealand] n.
ihtiyaç sahiplerine yerel bir yönetim merkezinin sosyal hizmetler departmanınca sağlanan yardım hizmeti home help [uk] [new zealand] n.
annenin olmaması veya hasta olması durumunda ailenin bakımını üstlenen sosyal yardım görevlisi home-maker n.
inancını yaymak veya insani yardım faaliyetleri yürütmek üzere dini otoritelerce yetkilendirilen vekillik mission n.
bir ilçedeki ihtiyaç sahibi kimselere yardım amaçlı kurulmuş sosyal yardımlaşma veya eğitim kurumu mission n.
3. dünya ülkeleri için yapılan yardım faaliyetleri mission n.
fakirin yaptığı küçük yardım mite n.
(doğu ve orta afrika'da) (özellikle batı'daki yardım kuruluşlarınca bağışlanan) ikinci el giysiler mitumba n.
işini yardım almadan yapan kimse lone hand n.
yardım etme opitulation n.
yardım mağazası opportunity shop [australia/new zealand] n.
yoksullara yardım eden kilise görevlisi overseer n.
yoksullara yardım eden kilise görevlisi oversman n.
muhtaçlara yardım etmek için zenginleri soyan kimse robin hood n.
yardım dernekleri yararına yapılan kullanılmış eşya satışı rummage n.
yardım edip etkili olabilecek kimseler connections n.
selamet ordusunun ihtiyaç sahiplerine yardım sağlamak için kurduğu pansiyon metropole n.
hızır gibi yetişen yardım beetmaster n.
hızır gibi yetişen yardım beetmister n.
başkasına yardım için yapılan hareket good turn n.
ara sıra belediyeden yardım alan kimse casual [uk] n.
şövalyelik tarikatı komutanlığına bağlı maaş ya da sosyal yardım commandery n.
şövalyelik tarikatı komutanlığına bağlı maaş ya da sosyal yardım commandry n.
yardım etkinliği drive n.
karşılıksız yardım donation n.
yardım yapılan taraf donatory n.
seyahatte çeşitli makyaj ve ilk yardım malzemelerinin taşındığı küçük el çantası dressing case n.
yardım fuarı fancy fair n.
(özellikle kilisede) yardım kutusu poorbox n.
siyasi partilere yardım eden zengin kimse fat cat n.
yardım toplama amaçlı ilanlara yüzü basılan hasta çocuk poster child n.
yardım çığlığı cooee [australia] n.
yardım çığlığı cooey [australia] n.
kralın dini kurumlardan yardım sağlama hakkı corody n.
yardım ürünü corody n.
dağıtılan yardım corody n.
sosyal yardım hizmeti binası daycentre [uk] n.
mekanik yardım olmaksızın doğrudan kaldırma dead lift n.
engelli bireylere mali destek sağlayan programın sunduğu ekonomik yardım disability n.
ilk yardım uygulaması first aid n.
ilk yardım tedavisi first aid n.
(yardım için) para toplama gathering n.
dezavantajlı kişiye yardım eden durum rope n.
(birleşik krallık) yerel eğitim idaresi tarafından sosyal yardım kapsamında ihtiyaç sahibi öğrencilere verilen süt school milk n.
yardım mektubu screeve n.
birinin kendisine yaptığı yardım self-charity [obsolete] n.
hatıra veya yardım toplama amacıyla düzenlenen posta pulu serisi series n.
sosyal yardım kurumu ile ailenin yürüttüğü ortaklaşa engelli bakımı shared care n.
tehlike anındaki yardım kaynağı sheet anchor n.
yardım ödeneği foundation n.
yardım amaçlı destek foundation n.
yardım amaçlı pazarlama societal marketing n.
yardım amaçlı tanıtım societal marketing n.
maddi yardım sportula n.
maddi yardım sportule n.
yardım etme subsidisation [uk] n.
maddi yardım subsidisation [uk] n.
yardım etme subsidization [us] n.
yardım eden kimse succorer [us] n.
yardım eden kimse succourer [uk] n.
yardım musluğunu kapamak cut the cord v.
birine yardım elini uzatmak lend someone a helping hand v.
çok yardım etmek do yeoman service v.
(yardım/bir iyilik vb) istemek solicit v.
yardım için itmek boost v.
yardım etmek bear a hand v.
para ile yardım etmek subsidize v.
yardım etmek service v.
yardım etmek pull through v.
yardım etmek tide over v.
yüzmesine yardım etmek swim v.
yardım etmek comfort v.
yardım etmek give a leg up v.
yardım etmek further v.
yardım etmek afford assistance v.
yardım etmek advance v.
yardım elini uzatmak go to bat for someone v.
yardım talebinde bulunmak seek help v.
yardım etmek bear up v.
yardım etmek succor v.
birine yardım etmek give someone a hand v.
başkasından yardım görmeden geçinmek/rızkını kazanmak be on one's own v.
istemek (yardım/koruma vb'ni) invoke v.
zor durumdaki birine yardım etmek go to bat for someone v.
yardım etmek hand v.
etmek (iyilik/hizmet/yardım/teşekkür) render v.
yardım istemek invoke v.
yardım etmek be of use v.
yardım etmek give a hand v.
yardım talep etmek request for help v.
yardım etmek see through v.
yardım etmek conduce to v.
yardım etmek back v.
yardım etmek lend help to v.
yardım etmek bear out v.
birine yardım elini uzatmak give someone a helping hand v.
yardım etmek second v.
(yardım eli) uzatmak extend v.
yardım yapmak relieve v.
parayla yardım etmek subsidize v.
yardım talebinde bulunmak request for help v.
vermek (yardım/kredi vb) extend v.
yardım talebinde bulunmak call for help v.
birinin iş hayatına atılmasına yardım etmek start someone in business v.
yardım toplamak pass the hat v.
yardım etmek succour v.
yardım etmek lend oneself to v.
yardım etmek relieve v.
yardım etmek conduce v.
yardım etmek lend assistance v.
yardım etmek befriend v.
yardım eli uzatmak bear a hand v.
yardım çağrısı yapmak call for aid v.
yardım sağlamak supply aid v.
yardım etmek give somebody a lift v.
yardım etmek bear somebody out v.
(yardım) dilemek supplicate v.
telefon bağlantısı sağlamasına yardım etmek get someone through v.
sınavı geçmesine yardım etmek get someone through v.
yardım edeceğine söz vermek promise to support (someone) v.
yardım dilenmek beg for help v.
yardım talep etmek ask for help v.
utangaçlıktan kurtulmasına yardım etmek disinhibit v.
bayana yardım etmek help the lady v.
(destek/yardım vb) sağlamak enlist v.
ilerlemesine yardım etmek further v.
-e yardım etmek be of service to v.
-e yardım etmek accommodate v.
-e yardım etmek give a hand to v.
-e yardım etmek lend oneself to v.
-e yardım etmek lend a hand to v.
-e yardım etmek oblige v.
-e yardım etmek minister to v.
yardım etmek facilitate v.
yardım almadan da başarmak get on without v.
yardım etmek abet v.
yardım etmek corroborate v.
yardım etmek contribute v.
gelişmesine yardım etmek nourish v.
-e yardım etmek back v.
yardım eli uzatmak lend a hand v.
yardım istemek turn to v.
yardım etmek give helps v.
ilk yardım sağlamak render first aid v.
yardım etmek abet in v.
yardım başvurusunda bulunmak appeal for aid v.
yardım istemek appeal for aid v.
yardım dilemek appeal for aid v.
yardım etmek patronize v.
yardım talebinde bulunmak offer assistance v.
para ile yardım etmek subsidise v.
parayla yardım etmek subsidise v.
yardım etmek lend a hand to v.
yardım etmek lend a helping hand to v.
yardım etmek come to someone's rescue v.
mali yardım yapmak support financially v.
yardım gerektirmek need/require help v.
birisine bir şeyde yardım etmek aid someone in doing something v.
yardım etmekten zevk duymak be a pleasure to help v.
yardım/destek aramak seek help v.
yardım eli uzatmak extend a hand v.
profesyonel yardım almak receive professional help v.
profesyonel yardım almak get professional help v.
birine yardım etmek için tüm imkanlarıyla seferber olmak use every means available to help someone v.
destek/yardım vs istemek enlist v.
yardım etmek minister v.
tıbbi yardım/destek aramak/almaya bakmak seek medical care v.
yardım eli uzatmak offer a lifeline v.
yardım etmek patronise v.
karısına ev işlerinde yardım etmek help his wife with the chores v.
rehberlik/yardım/yönlendirme sağlamak/sunmak provide guidance v.
yardım etmek recruit v.
yardım etme zevkini vermek give someone pleasure to help v.
ev işlerine yardım etmek help around the house v.
golf oyuncusuna yardım etmek caddy v.
yardım etmek adminiculate v.
yardım götürmek reinforce v.
yeniden yardım istemek reinvoke v.
karşılıklı yardım veya destek için başkalarıyla gayrı resmi etkileşimde bulunmak network v.
yardım talep etmek pray aid v.
yardım talep etmek pray in aid v.
yardım istemek pray aid v.
yardım istemek pray in aid v.
gizlice yardım etmek underaid v.
(birinin emri altında) yardım etmek underminister v.
yardım dilemek entreat v.
yardım dilemek intreat v.
yardım etmek vail v.
doğurmasına yardım etmek birth v.
birine yardım etmek aid and abet someone [cliché] v.
yardım etmek aid and abet v.
birine yardım etmek aid and abet someone [cliché] v.
yardım etmek aid and abet v.
yardım etmek hold with v.
yardım etmek lubricate v.
yardım etmek lubricitate v.
yardım istemek run v.
yardım aramak run v.
suçlamaya yardım etmek impeach v.
birisine bir şeyin her alanında yardım etmek support someone in all aspects of something v.
yardım etmemek disoblige [uk] v.
birlikte yardım etmek coassist v.
ortak hedefe ulaşılmasına yardım etmek concur v.
senaryo yazımına yardım etmek coscript v.
manevi yardım almak drive v.
yardım çığlığı atmak cooee [australia] v.
yardım çığlığı atmak cooey [australia] v.
normalde erişimi olmayanlara yardım hizmetleri sunmak outreach v.
yardım isteme amaçlı mektup yazmak screeve v.
(birine) yardım etmek serve v.
yardım dilenmek solicit v.
yardım çağrısı yapmak sos v.
yardım etmek spot v.
yardım etmek subscribe v.
yardım etmek subserve v.
(yardım amacıyla) bir kimseye eşlik etmek support v.
(yardım amacıyla) birine katılmak support v.
yardım görmeden unassisted adj.
yardım görmemiş unaided adj.
yardım almış aided adj.
ihtiyaç dolayısıyla resmi kuruluştan yardım alan on welfare adj.
yardım eden contributing adj.
insanlara yardım etmek isteyen humanitarian adj.
yardım etmeye hazır complaisant adj.
yardım eden concomitant adj.
yardım etmeye hazır obliging adj.
çiftçilere yardım amaçlı agrarian adj.
yardım edilmiş aided adj.
yardım etmeyen noncooperative adj.
yardım isteme invocational adj.
yardım edilebilir helpable adj.
yardım isteyen invocatory adj.
yardım eden conducive adj.
hafızaya yardım eden mnemotechnic adj.
hafızaya yardım eden mnemotechnical adj.
hafızaya yardım eden mnemonic adj.
yardım/destek bekleyen needy adj.
yardım edilmeyen non-assisted adj.
yardım alan backed up adj.