zorunluluk - Turkish English Dictionary

zorunluluk

Meanings of "zorunluluk" in English Turkish Dictionary : 37 result(s)

Turkish English
Common Usage
zorunluluk obligation n.
Item 2 states that, in October, 25% of the Fund must be available as a matter of obligation.
Madde 2, Ekim ayında Fon'un %25'inin bir zorunluluk olarak hazır bulundurulması gerektiğini belirtmektedir.

More Sentences
zorunluluk necessity n.
The recurrent refrain was that, in future, all-round improvements to systems will be required as a matter of necessity.
Tekrarlanan nakarat, gelecekte sistemlerde çok yönlü iyileştirmelerin bir zorunluluk olarak gerekli olacağıdır.

More Sentences
General
zorunluluk requirement n.
I oppose the idea that there should be a requirement for the labelling of products from animals fed GM feed.
GDO'lu yemlerle beslenen hayvanlardan elde edilen ürünlerin etiketlenmesi zorunluluğu getirilmesi fikrine karşıyım.

More Sentences
zorunluluk necessity n.
The recurrent refrain was that, in future, all-round improvements to systems will be required as a matter of necessity.
Tekrarlanan nakarat, gelecekte sistemlerde çok yönlü iyileştirmelerin bir zorunluluk olarak gerekli olacağı yönündeydi.

More Sentences
zorunluluk imperative n.
Personally, I hope an appropriate agreement upholding the safety imperative will be reached on this matter.
Şahsen bu konuda güvenlik zorunluluğunu gözeten uygun bir anlaşmaya varılacağını umuyorum.

More Sentences
zorunluluk obligation n.
The obligation to give the same price to everyone will make internalisation uneconomic.
Herkese aynı fiyatı verme zorunluluğu içselleştirmeyi ekonomik olmaktan çıkaracaktır.

More Sentences
zorunluluk need n.
If I can get a book from the library, it saves me from needing to buy it in the bookshop.
Kütüphaneden bir kitap alabilirsem, beni kitapçıdan satın alma zorunluluğundan kurtarır.

More Sentences
Colloquial
zorunluluk a must n.
The traceability of foods from the field to the supermarket shelf is a must.
Gıdaların tarladan süpermarket rafına kadar izlenebilirliği bir zorunluluktur.

More Sentences
General
zorunluluk imperativeness n.
zorunluluk exigence n.
zorunluluk ought n.
zorunluluk indispensableness n.
zorunluluk burden n.
zorunluluk inevitableness n.
zorunluluk exigency n.
zorunluluk urgency n.
zorunluluk vis majors n.
zorunluluk indispensability n.
zorunluluk incumbency n.
zorunluluk essentiality n.
zorunluluk compulsion n.
zorunluluk must n.
zorunluluk charge n.
zorunluluk band n.
zorunluluk necessitattion n.
zorunluluk necessitousness n.
zorunluluk necessitude [rare] n.
zorunluluk enforcement n.
zorunluluk bond n.
zorunluluk obligatoriness n.
zorunluluk right [ireland] n.
zorunluluk distress [obsolete] n.
zorunluluk iou n.
zorunluluk pressure n.
zorunluluk stick n.
Idioms
zorunluluk force of circumstance n.
Trade/Economic
zorunluluk compulsion n.

Meanings of "zorunluluk" with other terms in English Turkish Dictionary : 41 result(s)

Turkish English
General
yasal zorunluluk legal obligation n.
We have a legal obligation to pay our taxes.
Vergilerimizi ödemek için yasal zorunluluğumuz var.

More Sentences
ahlaki zorunluluk moral imperative n.
Europe has to be driven by the moral imperatives which we face.
Avrupa, karşı karşıya olduğumuz ahlaki zorunluluklar tarafından yönlendirilmelidir.

More Sentences
Politics
siyasi zorunluluk political imperative n.
If anything, it should provide the political imperative to ensure that it never happens again.
Bu rapor, bir daha böyle bir olayın yaşanmaması için gerekli siyasi zorunluluğu sağlamalıdır.

More Sentences
General
toplumsal zorunluluk social imperative n.
zorunluluk alanı realm of necessity n.
güncel zorunluluk daily necessity n.
iş veya zorunluluk dışında bir sebeple seyahat eden kimse leisure traveller n.
kanuni zorunluluk legal obligation n.
gereklilik ve zorunluluk fiilleri modal verbs n.
resmi zorunluluk formal obligation n.
yerine getirilmemiş zorunluluk unfulfilled necessity n.
resmi zorunluluk formal requirement n.
gelecek zaman için kullanılır/zorunluluk gösterir/niyet gösterir be going to v.
zorunluluk hissetmek feel compelled to do v.
zorunluluk getirmek impose obligation v.
zorunluluk duymak feel the necessity v.
zorunluluk olarak görmek assume obligation v.
zorunluluk olarak görmek consider as an obligation v.
zorunluluk olarak görmek consider something obligatory v.
yasal zorunluluk nedeniyle akıl hastanesine yatırmak section [uk] v.
zorunluluk veya sorumluluk altında bırakılmış encumbered adj.
bir zorunluluk olarak as a necessity adv.
bir zorunluluk olarak as a must adv.
bir zorunluluk olarak as an obligation prep.
Phrasals
yasal bir zorunluluk uygulamak/koymak (vergi, ceza) slap on v.
Phrases
zorunluluk halinde in case of emergency adv.
Proverb
zorunluluk hiçbir yasa tanımaz necessity knows no law
Idioms
ekonomi yönünden bağlılık/zorunluluk golden handcuffs n.
ekonomi yönünden bağlılık/zorunluluk velvet handcuffs n.
herhangi bir kısıtlama/zorunluluk olmaksızın no strings expr.
Trade/Economic
ekonomik zorunluluk economic imperative n.
Law
davranışın bir hukuki zorunluluk tescil ettiğinin kanaati opinio juris n.
davranışın bir hukuki zorunluluk tescil ettiğinin kanaati opinio juris sive necessitatis n.
hukuksal zorunluluk legal obligation n.
kanuni zorunluluk statutory obligation n.
yasal zorunluluk statutory obligation n.
yasal zorunluluk onus n.
Logic
zorunluluk, olasılık, olumsallık gibi felsefi kavramların mantık açısından incelenmesi modal logic n.
History
belirli arazilerin kiracılarının, tahıllarını belirli bir değirmende öğütmelerine getirilen zorunluluk thirlage n.
Philosophy
problem çözmede olasılıkların zorunluluk olmadan çoğaltılmaması gerektiğini savunan bir ilke occam’s razor n.
problem çözmede olasılıkların zorunluluk olmadan çoğaltılmaması gerektiğini savunan bir ilke occams razor n.