|
Categoría |
Inglés |
Turco |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
call n.
|
çağrı |
|
Hundreds of demonstrators continued their call for justice.
Yüzlerce gösterici adalet çağrılarına devam etti.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
call v.
|
çağırmak |
|
I saw him standing alone and called him over.
Tek başına durduğunu gördüm ve onu çağırdım.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
call v.
|
telefon açmak |
|
I called him.
Ona telefon açtım.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
call v.
|
telefon etmek |
|
Tom didn't call me.
Tom bana telefon etmedi.
More Sentences
|
5 |
Common Usage |
call v.
|
(telefonla) aramak |
|
I'm busy at the moment. Can I call you tomorrow?
Şu anda meşgulüm. Seni yarın arayabilir miyim?
More Sentences
|
General |
|
6 |
General |
call n.
|
ziyaret |
|
The doctor made six house calls in the afternoon.
Doktor, öğleden sonra altı ev ziyareti yaptı.
More Sentences
|
7 |
General |
call n.
|
seslenme |
|
I'm tired of hearing you call Tom an idiot.
Tom'a aptal diye seslenmeni duymaktan usandım.
More Sentences
|
8 |
General |
call n.
|
telefon konuşması |
|
Tom said he had an important call to make.
Tom yapacak önemli bir telefon konuşması olduğunu söyledi.
More Sentences
|
9 |
General |
call n.
|
ses |
|
We could hear the call of the crows from the open window.
Açık pencereden kargaların sesini duyabiliyorduk.
More Sentences
|
10 |
General |
call n.
|
talep |
|
Parliament and the Council must prove themselves able to provide what these communities are calling for.
Parlamento ve Konsey, bu toplulukların taleplerini karşılayabileceklerini kanıtlamalıdır.
More Sentences
|
11 |
General |
call n.
|
telefon |
|
I got a call about this.
Bu konuda bir telefon aldım.
More Sentences
|
12 |
General |
call n.
|
konuşma |
|
It's impossible to make a long-distance call with this phone.
Bu telefonla bir şehirler arası konuşma yapmak imkansızdır.
More Sentences
|
13 |
General |
call n.
|
davet |
|
A few months ago I received a call from Mr Lemond.
Birkaç ay önce Bay Lemond'dan bir davet aldım.
More Sentences
|
14 |
General |
call n.
|
arama |
|
He received a call from the police and stormed out.
Polisten bir arama gelince hışımla dışarı çıktı.
More Sentences
|
15 |
General |
call n.
|
karar |
|
We could leave or stay another day. It's your call.
Gidebilir veya bir gün daha kalabiliriz. Karar sizin.
More Sentences
|
16 |
General |
call n.
|
çağrı |
|
Hundreds of demonstrators continued their call for justice.
Yüzlerce gösterici adalet çağrılarına devam etti.
More Sentences
|
17 |
General |
call n.
|
telefon görüşmesi |
|
I'm going to make some calls.
Birkaç telefon görüşmesi yapacağım.
More Sentences
|
18 |
General |
call n.
|
telefon konuşması |
|
Tom said he had an important call to make.
Tom yapacak önemli bir telefon konuşması olduğunu söyledi.
More Sentences
|
19 |
General |
call n.
|
vizite |
|
Doctor Smith is out on a call this afternoon.
Doktor Smith bu öğleden sonra vizitede olacaktır.
More Sentences
|
20 |
General |
call n.
|
çağrı (havaalanı) |
|
This is the last call for flight LH1846 to Ibiza.
LH1846 sefer sayılı Ibiza uçağı için son çağrı.
More Sentences
|
|
21 |
General |
call v.
|
seslenmek |
|
He called me by name.
O bana ismimle seslendi.
More Sentences
|
22 |
General |
call v.
|
davet etmek |
|
I call upon you, ladies and gentlemen, to support these efforts.
Bayanlar ve baylar, sizleri bu çabaları desteklemeye davet ediyorum.
More Sentences
|
23 |
General |
call v.
|
diye hitap etmek |
|
What do we do when someone, with the provocation of our public in mind, wants to call his child Osama Bin Laden?
Birisi, halkımızı da kışkırtarak, çocuğuna Usame Bin Ladin diye hitap etmek isterse ne yapacağız?
More Sentences
|
24 |
General |
call v.
|
demek |
|
Don't call me a liar; I'm telling the truth.
Bana yalancı deme; ben doğruyu söylüyorum.
More Sentences
|
25 |
General |
call v.
|
uğramak |
|
He just called round to say hello.
Sadece merhaba demek için uğramıştı.
More Sentences
|
26 |
General |
call v.
|
lakap takmak |
|
I don't like it when people call me names.
İnsanların bana lakaplar takmasından hoşlanmıyorum.
More Sentences
|
27 |
General |
call v.
|
ad takmak |
|
I called them fat pigs.
Onlara şişko domuzlar adını taktım.
More Sentences
|
28 |
General |
call v.
|
çağrıda bulunmak |
|
I should like to call on the Council, the Ministers of the Fifteen Member States, to respect the spirit of the Charter.
Konsey'e ve On Beş Üye Devletin Bakanlarına Şart'ın ruhuna saygı göstermeleri çağrısında bulunmak istiyorum.
More Sentences
|
29 |
General |
call v.
|
söylemek |
|
I heard someone call my name from the other room.
Diğer odadan birinin adımı söylediğini duydum.
More Sentences
|
30 |
General |
call v.
|
ad koymak |
|
We decided to call the kitten Skittles.
Yavru kediye Skittles adını koymaya karar verdik.
More Sentences
|
31 |
General |
call v.
|
adlandırılmak |
|
Demonstrators, who cannot be called visitors, caused a lot of problems.
Ziyaretçi olarak adlandırılamayacak olan göstericiler pek çok soruna yol açmıştır.
More Sentences
|
32 |
General |
call v.
|
adlandırmak |
|
Nevertheless, I will clearly say that I would not call a European arrest warrant 'oppressive legislation'.
Bununla birlikte, Avrupa tutuklama emrini 'baskıcı mevzuat' olarak adlandırmayacağımı açıkça söyleyeceğim.
More Sentences
|
33 |
General |
call v.
|
çağırmak |
|
I saw him standing alone and called him over.
Tek başına durduğunu gördüm ve onu çağırdım.
More Sentences
|
34 |
General |
call v.
|
(seçim/seferberlik) çağrısında bulunmak |
|
The resolution also calls on the Commission to set up a strategic partnership.
Kararda ayrıca Komisyona stratejik ortaklık kurma çağrısında bulunuluyor.
More Sentences
|
35 |
General |
call v.
|
(maçı/müsabakayı) iptal etmek |
|
I want you to call it off.
İptal etmeni istiyorum.
More Sentences
|
36 |
General |
call v.
|
talep etmek |
|
They call for more technical and human resources.
Daha fazla teknik ve insan kaynağı talep ediyorlar.
More Sentences
|
37 |
General |
call v.
|
(zor/kolay) olduğunu düşünmek |
|
I thought there was already a song called Kismet.
Ben Kısmet adlı bir şarkının zaten olduğunu düşündüm.
More Sentences
|
38 |
General |
call v.
|
küfür etmek |
|
The man got mad when his wife called him names.
Karısı ona küfürler edince adam çılgına döndü.
More Sentences
|
39 |
General |
call v.
|
(toplantı) yapmak |
|
We called a joint meeting with the other departments.
Diğer departmanlarla ortak bir toplantı yaptık.
More Sentences
|
40 |
General |
call v.
|
çağrılmak |
|
They were called to give their testimony about the incident.
Olayla ilgili ifade vermeleri için çağrılmışlardı.
More Sentences
|
|
41 |
General |
call v.
|
durmak |
|
This train calls only at express stations.
Bu tren sadece ekspres istasyonlarda duruyor.
More Sentences
|
42 |
General |
call v.
|
(yazı-tura) demek |
|
When I flip the coin, you call heads or tails.
Ben bozuk parayı attığımda siz yazı ya da tura diyeceksiniz.
More Sentences
|
43 |
General |
call v.
|
(bahsi) görmek |
|
You can either fold your hand, call the bet or raise.
Elinizi pas geçebilir, bahsi görebilir ya da arttırabilirsiniz.
More Sentences
|
44 |
General |
call v.
|
adını söylemek |
|
The teacher called my name last.
Öğretmen en son benim adımı söyledi.
More Sentences
|
Colloquial |
|
45 |
Colloquial |
call n.
|
karar |
|
We could leave or stay another day. It's your call.
Gidebilir veya bir gün daha kalabiliriz. Karar sizin.
More Sentences
|
46 |
Colloquial |
call v.
|
açıklama istemek |
|
Tom wants me to call Mary and make it clear that he never wants to see her again.
Tom benim Mary'yi aramamı ve onu bir daha görmek istemediğini açıklamamı istiyor.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
47 |
Trade/Economic |
call v.
|
adlandırmak |
|
Nevertheless, I will clearly say that I would not call a European arrest warrant 'oppressive legislation'.
Bununla birlikte, Avrupa tutuklama emrini 'baskıcı mevzuat' olarak adlandırmayacağımı açıkça söyleyeceğim.
More Sentences
|
Technical |
|
48 |
Technical |
call v.
|
telefonla aramak |
|
I called my father.
Babamı telefonla aradım.
More Sentences
|
Computer |
|
49 |
Computer |
call n.
|
arama |
|
He received a call from the police and stormed out.
Polisten bir arama gelince hışımla dışarı çıktı.
More Sentences
|
50 |
Computer |
call v.
|
çağırmak |
|
I saw him standing alone and called him over.
Tek başına durduğunu gördüm ve onu çağırdım.
More Sentences
|
51 |
Computer |
call expr.
|
ara |
|
Choose something nice for me and call me before you come.
Bana güzel bir şey seç ve gelmeden önce beni ara.
More Sentences
|
Telecom |
|
52 |
Telecom |
call n.
|
arama |
|
He received a call from the police and stormed out.
Polisten bir arama gelince hışımla dışarı çıktı.
More Sentences
|
53 |
Telecom |
call n.
|
çağrı |
|
Hundreds of demonstrators continued their call for justice.
Yüzlerce gösterici adalet çağrılarına devam etti.
More Sentences
|
Common Usage |
|
54 |
Common Usage |
call v.
|
aramak |
|
General |
|
55 |
General |
call n.
|
ötüş |
|
56 |
General |
call n.
|
bağırış |
|
57 |
General |
call n.
|
haykırma |
|
58 |
General |
call n.
|
düdük |
|
59 |
General |
call n.
|
ihtiyaç |
|
60 |
General |
call n.
|
yem borusu |
|
61 |
General |
call n.
|
istem |
|
62 |
General |
call n.
|
ziyaret etme |
|
63 |
General |
call n.
|
kısa ziyaret |
|
64 |
General |
call n.
|
sesleniş |
|
65 |
General |
call n.
|
bağırma |
|
66 |
General |
call n.
|
ötme (kuş) |
|
67 |
General |
call n.
|
telefonda konuşma |
|
68 |
General |
call n.
|
av hayvanlarını çağırmakta kullanılan düdük |
|
69 |
General |
call n.
|
lüzum |
|
70 |
General |
call n.
|
celp |
|
71 |
General |
call n.
|
çağırma |
|
72 |
General |
call n.
|
telefon etme |
|
73 |
General |
call n.
|
rağbet |
|
74 |
General |
call n.
|
gereksinim |
|
75 |
General |
call n.
|
çağırış |
|
76 |
General |
call n.
|
çağrılma |
|
77 |
General |
call n.
|
uyandırılma |
|
78 |
General |
call n.
|
uyandırma |
|
79 |
General |
call n.
|
feryat |
|
80 |
General |
call n.
|
yoklama |
|
|
81 |
General |
call n.
|
(resmi) davet |
|
82 |
General |
call n.
|
provaya çağrı |
|
83 |
General |
call n.
|
çekim |
|
84 |
General |
call n.
|
cazibe |
|
85 |
General |
call n.
|
uğrama (ziyaret) |
|
86 |
General |
call n.
|
kısa ziyaret |
|
87 |
General |
call n.
|
zil ile çağrı |
|
88 |
General |
call n.
|
çekme |
|
89 |
General |
call n.
|
cazibe |
|
90 |
General |
call n.
|
albeni |
|
91 |
General |
call n.
|
büyü (çekicilik) |
|
92 |
General |
call n.
|
çekicilik |
|
93 |
General |
call n.
|
istek |
|
94 |
General |
call n.
|
rağbet |
|
95 |
General |
call n.
|
bir işi kabul etme daveti |
|
96 |
General |
call n.
|
gerek |
|
97 |
General |
call n.
|
listeden isimleri okuyarak yapılan yoklama |
|
98 |
General |
call n.
|
yoklama |
|
99 |
General |
call n.
|
telefon çağrısı |
|
100 |
General |
call n.
|
telefon etme |
|
101 |
General |
call n.
|
telefon görüşmesi talebi |
|
102 |
General |
call n.
|
ödeme isteği |
|
103 |
General |
call n.
|
ödeme talebi |
|
104 |
General |
call n.
|
kart isteme |
|
105 |
General |
call n.
|
kartlarını gösterme |
|
106 |
General |
call n.
|
önceki ile eşit pey sürme |
|
107 |
General |
call n.
|
pas geçme |
|
108 |
General |
call n.
|
çağrılma |
|
109 |
General |
call v.
|
ziyaret etmek |
|
110 |
General |
call v.
|
isim koymak |
|
111 |
General |
call v.
|
yuvarlak bir sayıya çevirmek (bir miktarı) |
|
112 |
General |
call v.
|
celp etmek |
|
113 |
General |
call v.
|
düşünmek |
|
114 |
General |
call v.
|
ilan etmek (toplantı/seçim/grev vb'nin yapılacağını) |
|
115 |
General |
call v.
|
anmak |
|
116 |
General |
call v.
|
telefonda konuşmak |
|
117 |
General |
call v.
|
iddia etmek |
|
118 |
General |
call v.
|
haykırmak |
|
119 |
General |
call v.
|
dava açmak |
|
120 |
General |
call v.
|
saymak |
|
121 |
General |
call v.
|
uyandırmak |
|
122 |
General |
call v.
|
bağırmak |
|
123 |
General |
call v.
|
isimlendirmek |
|
124 |
General |
call v.
|
yoklama yapmak |
|
125 |
General |
call v.
|
kendisine çekmek |
|
126 |
General |
call v.
|
(dikkat) çekmek |
|
127 |
General |
call v.
|
uyandırmak |
|
128 |
General |
call v.
|
(bir listeden isimleri) yüksek sesle okumak |
|
129 |
General |
call v.
|
resmen ilan etmek |
|
130 |
General |
call v.
|
(seçim/seferberlik) duyurusunda bulunmak |
|
131 |
General |
call v.
|
(mahkemeye/davaya) davet etmek |
|
132 |
General |
call v.
|
(mahkemeye/davaya) getirtmek |
|
133 |
General |
call v.
|
(mahkemeye) taşımak |
|
134 |
General |
call v.
|
(mahkemeye) götürmek |
|
135 |
General |
call v.
|
celp etmek |
|
136 |
General |
call v.
|
işleme almak/koymak |
|
137 |
General |
call v.
|
gündeme almak/getirmek |
|
138 |
General |
call v.
|
(maçı/müsabakayı) tatil etmek |
|
139 |
General |
call v.
|
(kredi/borç) ödenmesini talep etmek |
|
140 |
General |
call v.
|
(kredi/borç) ödenmesini istemek |
|
141 |
General |
call v.
|
istemek |
|
142 |
General |
call v.
|
ibrazını istemek |
|
143 |
General |
call v.
|
ibrazını talep etmek |
|
144 |
General |
call v.
|
yerine koymak |
|
145 |
General |
call v.
|
farz etmek |
|
146 |
General |
call v.
|
zannetmek |
|
147 |
General |
call v.
|
varsaymak |
|
148 |
General |
call v.
|
saymak |
|
149 |
General |
call v.
|
addetmek |
|
150 |
General |
call v.
|
olarak düşünmek |
|
151 |
General |
call v.
|
doğru tahmin etmek |
|
152 |
General |
call v.
|
tahmini tutmak |
|
153 |
General |
call v.
|
(kuş/böcek/hayvan) ötmek |
|
154 |
General |
call v.
|
sövmek |
|
155 |
General |
call v.
|
kötü sözler söylemek |
|
156 |
General |
call v.
|
adını okumak |
|
Colloquial |
|
157 |
Colloquial |
call n.
|
tahmin |
|
158 |
Colloquial |
call n.
|
öngörü |
|
159 |
Colloquial |
call n.
|
kestirim |
|
160 |
Colloquial |
call n.
|
bir ilacın ilk etkileri |
|
161 |
Colloquial |
call n.
|
ilacın etkisi |
|
162 |
Colloquial |
call n.
|
ilacın damarlardaki akışı |
|
163 |
Colloquial |
call v.
|
uyarmak |
|
164 |
Colloquial |
call v.
|
ikaz etmek |
|
165 |
Colloquial |
call v.
|
dikkatini çekmek |
|
Trade/Economic |
|
166 |
Trade/Economic |
call n.
|
belirli bir tarihe kadar belirli bir fiyata sabit miktarda hisse senedi satın alma opsiyonu |
|
167 |
Trade/Economic |
call n.
|
apel |
|
168 |
Trade/Economic |
call n.
|
paylarını tamamen ödememiş hisse senedi sahiplerini ödemeye davet |
|
169 |
Trade/Economic |
call n.
|
satın alma hakkı |
|
Law |
|
170 |
Law |
call n.
|
karşılığını ödemediği hissesini ödemeye davet |
|
171 |
Law |
call n.
|
payını ödemeye çağrı |
|
Computer |
|
172 |
Computer |
call n.
|
arama (telefon) |
|
173 |
Computer |
call n.
|
çağırma çağrı |
|
174 |
Computer |
call n.
|
çağırma |
|
175 |
Computer |
call expr.
|
çağır |
|
176 |
Computer |
call expr.
|
çağrı yap |
|
Military |
|
177 |
Military |
call n.
|
celp |
|
Hunting |
|
178 |
Hunting |
call n.
|
boru sesi |
|
Sport |
|
179 |
Sport |
call n.
|
hakem kararı |
|
180 |
Sport |
call n.
|
hakemin verdiği karar |
|
Card |
|
181 |
Card |
call v.
|
kart istemek |
|
182 |
Card |
call v.
|
(karşıdaki oyuncunun) kartlarını görmek istemek |
|
183 |
Card |
call v.
|
eşit pey sürmek |
|
184 |
Card |
call v.
|
aynı ekipteki oyun arkadaşı ile işaretleşmek |
|
Slang |
|
185 |
Slang |
call n.
|
uyuşturucunun etkisi |
|
186 |
Slang |
call n.
|
uyuşturucunun kafası |
|
|
Categoría |
Inglés |
Turco |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
call center n.
|
çağrı merkezi |
|
He works in a call center.
O bir çağrı merkezinde çalışır.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
call out to v.
|
seslenmek |
|
He'll probably come over here if you call out to him.
Ona seslenirsen muhtemelen buraya gelecektir.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
call off v.
|
iptal etmek |
|
I'll call off the operation at once any word or act that seems suspicious to me.
Bana şüpheli gelen bir söz ya da hareket olursa operasyonu hemen iptal ederim.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
call in v.
|
(birini ) (bir yere) çağırmak |
|
The Agency for Reconstruction also itself called in OLAF in relation to the contract of a questionable external advisor.
Yeniden Yapılandırma Ajansı da şüpheli bir dış danışmanla yapılan sözleşmeyle ilgili olarak OLAF'ı bizzat çağırmıştır.
More Sentences
|
5 |
Common Usage |
call up v.
|
telefon etmek |
|
Ever since that little kid called up everyone wants to call and tell me to kill myself.
O küçük çocuk aradığından beri herkes telefon edip kendimi öldürmemi söylüyor.
More Sentences
|
General |
|
6 |
General |
phone call n.
|
telefon konuşması |
|
Do you always listen to my phone calls?
Hep benim telefon konuşmalarımı mı dinliyorsun?
More Sentences
|
7 |
General |
call on n.
|
uğrama |
|
You had better make sure that he is at home, before you call on him.
Ona uğramadan önce evde olduğundan emin olsanız iyi olur.
More Sentences
|
8 |
General |
call on n.
|
sesleniş |
|
I called on Judy.
Judy'ye seslendim.
More Sentences
|
9 |
General |
roll call n.
|
yoklama |
|
We have 517 amendments, 25 split votes and 56 roll call votes.
517 değişiklik önergemiz, 25 ayrı oyumuz ve 56 yoklama oyumuz var.
More Sentences
|
10 |
General |
telephone call n.
|
telefon görüşmesi |
|
The cost of a telephone call was extraordinarily high, and the quality of service was often poor.
Bir telefon görüşmesinin maliyeti olağanüstü yüksekti ve hizmet kalitesi genellikle düşüktü.
More Sentences
|
11 |
General |
phone call n.
|
telefonla arama |
|
Tom is waiting for a phone call.
Tom bir telefon araması bekliyor.
More Sentences
|
12 |
General |
phone call n.
|
telefon çağrısı |
|
Sami got another phone call from Layla.
Sami, Leyla'dan bir telefon çağrısı daha aldı.
More Sentences
|
13 |
General |
phone call n.
|
telefon görüşmesi |
|
Can someone accept that phone call?
Biri şu telefon görüşmesini kabul edebilir mi?
More Sentences
|
14 |
General |
last call n.
|
son çağrı |
|
Last call!
Son çağrı!
More Sentences
|
15 |
General |
missed call n.
|
cevapsız çağrı |
|
You have three missed calls.
Üç cevapsız çağrın var.
More Sentences
|
16 |
General |
missed call n.
|
cevapsız arama |
|
You have three missed calls.
Üç cevapsız araman var.
More Sentences
|
17 |
General |
telephone call n.
|
telefon konuşması |
|
I need to make a telephone call.
Benim bir telefon konuşması yapmam gerekiyor.
More Sentences
|
18 |
General |
prank call n.
|
telefon şakası |
|
I thought it was a prank call.
Telefon şakası olduğunu düşündüm.
More Sentences
|
19 |
General |
call to action n.
|
eylem çağrısı |
|
That certainly is a call to action.
Bu kesinlikle bir eylem çağrısıdır.
More Sentences
|
20 |
General |
call-back n.
|
geri çağırma |
|
Accordingly, it must have a call-back power.
Buna göre, geri çağırma yetkisine sahip olmalıdır.
More Sentences
|
21 |
General |
call upon v.
|
başvurmak |
|
Both women and men can now call upon the law in avoiding sexual harassment.
Hem kadınlar hem de erkekler artık cinsel tacizden kaçınmak için hukuka başvurabilirler.
More Sentences
|
22 |
General |
call the roll v.
|
yoklama yapmak |
|
The teacher called the roll.
Öğretmen yoklama yaptı.
More Sentences
|
23 |
General |
call on v.
|
başvurmak |
|
But here, I would like to call on my experience as a lawyer.
Ancak burada bir avukat olarak tecrübelerime başvurmak istiyorum.
More Sentences
|
24 |
General |
call for v.
|
çağrıda bulunmak |
|
That is what the European Council called for last spring.
Avrupa Konseyi de geçen bahar bu yönde çağrıda bulunmuştu.
More Sentences
|
25 |
General |
call a cab v.
|
taksi çağırmak |
|
He called a cab for me.
Benim için bir taksi çağırdı.
More Sentences
|
26 |
General |
call the police v.
|
polisi aramak |
|
You better treat me nice or I'll call the police.
Bana kibar davransan iyi edersin yoksa polisi ararım.
More Sentences
|
27 |
General |
call out v.
|
çağırmak |
|
The President called out the troops.
Başkan, askeri güçleri çağırdı.
More Sentences
|
28 |
General |
call on v.
|
uğramak |
|
When I called on him, he was not at home.
Ona uğradığımda, o evde değildi.
More Sentences
|
29 |
General |
call a halt v.
|
durdurmak |
|
We also believe that the Indonesian Government should call a halt to the army's commercial activities in Papua.
Ayrıca Endonezya Hükümetinin ordunun Papua'daki ticari faaliyetlerini durdurması gerektiğine inanıyoruz.
More Sentences
|
30 |
General |
call on v.
|
aramak |
|
Whenever you need help, feel free to call on me.
Ne zaman yardıma ihtiyacın olursa, beni aramaktan çekinme.
More Sentences
|
31 |
General |
call on v.
|
ziyaret etmek |
|
I would like to call on you one of these days.
Bir gün seni ziyaret etmek istiyorum.
More Sentences
|
32 |
General |
call on v.
|
istemek |
|
However, the European Union is also being called on to help.
Ancak Avrupa Birliği'nden de yardım isteniyor.
More Sentences
|
33 |
General |
call a halt v.
|
son vermek |
|
We therefore urgently need this week to call a halt to this.
Bu nedenle, bu hafta içinde acilen buna bir son verilmesini istiyoruz.
More Sentences
|
34 |
General |
call for v.
|
gerektirmek |
|
Jobs call for the right financial framework conditions.
İşler doğru mali çerçeve koşullarını gerektirir.
More Sentences
|
35 |
General |
call for v.
|
istemek |
|
Public opinion is increasingly calling for the total withdrawal of Syrian troops from Lebanon.
Kamuoyu giderek artan bir şekilde Suriye askerlerinin Lübnan'dan tamamen çekilmesini istiyor.
More Sentences
|
36 |
General |
call back v.
|
geri çağırmak |
|
He thought Parliament should have the possibility of calling back implementing measures.
Parlamentonun uygulama tedbirlerini geri çağırma imkanına sahip olması gerektiğini düşündü.
More Sentences
|
37 |
General |
call the tune v.
|
borusu ötmek |
|
Who exactly is calling the tune in Europe?
Avrupa'da tam olarak kimin borusu ötüyor?
More Sentences
|
38 |
General |
call off v.
|
feshetmek |
|
You can call off the search.
Araştırmayı feshedebilirsin.
More Sentences
|
39 |
General |
call off v.
|
durdurmak |
|
The police have called off the search.
Polis aramayı durdurdu.
More Sentences
|
40 |
General |
call back v.
|
dönmek |
|
I'll call back in a few minutes.
Birkaç dakika içinde geri döneceğim.
More Sentences
|
41 |
General |
call out v.
|
söylemek |
|
Stand up when your name is called out.
İsminiz söylendiğinde ayağa kalkınız.
More Sentences
|
42 |
General |
call to v.
|
seslenmek |
|
He called to his father as he went up the stairs.
O, üst kata giderken babasına seslendi.
More Sentences
|
43 |
General |
call off v.
|
sona erdirmek |
|
Tom has called off his trip.
Tom yolculuğunu sona erdirdi.
More Sentences
|
44 |
General |
call at v.
|
uğramak |
|
I called at his office yesterday.
Dün ofisine uğradım.
More Sentences
|
45 |
General |
call out v.
|
bağırmak |
|
He called out the name of the winner.
Kazananın adını bağırarak söyledi.
More Sentences
|
46 |
General |
call attention to v.
|
dikkatini çekmek |
|
The Izquierdo report is right to call attention to the adverse effects of fundamentalism.
Izquierdo raporu köktendinciliğin olumsuz etkilerine dikkat çekmekte haklıdır.
More Sentences
|
47 |
General |
call for v.
|
gerekmek |
|
Criticism should be voiced when it is called for.
Eleştiri gerektiğinde dile getirilmelidir.
More Sentences
|
48 |
General |
call (somebody) back v.
|
daha sonra aramak |
|
Can you call back later?
Daha sonra arayabilir misin?
More Sentences
|
49 |
General |
call for v.
|
çağırmak |
|
I did, however, agree to call for an emergency EU-Israel Association Council meeting to discuss the crisis.
Bununla birlikte, krizi görüşmek üzere AB-İsrail Ortaklık Konseyi'ni acil toplantıya çağırmayı kabul ettim.
More Sentences
|
50 |
General |
call for help v.
|
yardım çağrısı yapmak |
|
We could've called for help.
Yardım çağrısı yapabilirdik.
More Sentences
|
51 |
General |
call for help v.
|
yardım çağırmak |
|
I screamed and called for help and chased the perpetrators as far as the park.
Bağırdım, yardım çağırdım ve failleri parka kadar kovaladım.
More Sentences
|
52 |
General |
call for help v.
|
yardım istemek |
|
I screamed and called for help and chased the perpetrators as far as the park.
Çığlık atıp yardım istedim ve failleri parka kadar kovaladım.
More Sentences
|
53 |
General |
call again v.
|
tekrar aramak |
|
I hope you will call again.
Umarım tekrar ararsınız.
More Sentences
|
54 |
General |
call back v.
|
tekrar aramak |
|
I will call back a bit later.
Biraz sonra tekrar arayacağım.
More Sentences
|
55 |
General |
call upon v.
|
istemek |
|
At the moment, Europe, in particular, is being called upon to do this.
Şu anda özellikle Avrupa'dan bunu yapması isteniyor.
More Sentences
|
56 |
General |
call on v.
|
ziyarette bulunmak |
|
Ken called on his teacher yesterday.
Ken dün öğretmenine ziyarette bulundu.
More Sentences
|
57 |
General |
call the shots v.
|
kontrolü elde tutmak |
|
Tom is calling the shots now.
Tom şimdi kontrolü elde tutuyor.
More Sentences
|
58 |
General |
call it quits v.
|
paydos etmek |
|
Tom decided to call it quits.
Tom paydos etmeye karar verdi.
More Sentences
|
59 |
General |
receive a call v.
|
bir çağrı almak |
|
Tom received a call from Mary.
Tom, Mary'den bir çağrı aldı.
More Sentences
|
60 |
General |
call up v.
|
telefonla aramak |
|
She called up her mother on the phone.
Annesini telefonla aradı.
More Sentences
|
61 |
General |
call the police v.
|
polisi çağırmak |
|
You better treat me nice or I'll call the police.
Bana kibar davransan iyi olur yoksa polisi çağırırım.
More Sentences
|
62 |
General |
call the cops v.
|
polis çağırmak |
|
If you don't leave, I'm calling the cops.
Buradan gitmezsen polis çağırırım.
More Sentences
|
63 |
General |
call an ambulance v.
|
ambulans çağırmak |
|
Should we call an ambulance?
Ambulans çağıralım mı?
More Sentences
|
64 |
General |
call the doctor v.
|
doktoru aramak |
|
You have to call the doctor and make an appointment.
Doktoru arayıp randevu almanız gerekir.
More Sentences
|
Common Usage |
|
65 |
Common Usage |
call the meeting at short notice v.
|
acil toplantıyı çağırmak |
|
66 |
Common Usage |
call the meeting at short notice v.
|
acil toplantıya çağırmak |
|
67 |
Common Usage |
call the meeting on short notice v.
|
acil toplantıya çağırmak |
|
68 |
Common Usage |
call the meeting on short notice v.
|
acil toplantıyı çağırmak |
|
69 |
Common Usage |
call on v.
|
(sınıfta vb) çağırmak |
|
70 |
Common Usage |
call in v.
|
yardım çağırmak |
|
71 |
Common Usage |
call up v.
|
anımsamak |
|
72 |
Common Usage |
call up v.
|
hatırlatmak |
|
General |
|
73 |
General |
call on n.
|
çığlık |
|
74 |
General |
auto call n.
|
özdevimli çağırma |
|
75 |
General |
curtain call n.
|
alkışlarla tekrar sahneye çağırma |
|
76 |
General |
bugle call n.
|
boru işareti |
|
77 |
General |
call the witness n.
|
tanığı çağırmak |
|
78 |
General |
call girl n.
|
telekız |
|
79 |
General |
trunk call n.
|
uluslarası veya şehirlerarası telefon görüşmesi |
|
80 |
General |
call on n.
|
rağbet |
|
81 |
General |
call the witness n.
|
tanık çağırmak |
|
82 |
General |
toll call n.
|
ücrete tabi konuşma |
|
83 |
General |
bugle call n.
|
boru çalma |
|
84 |
General |
person to person call n.
|
davetli konuşma |
|
85 |
General |
urgent phone call n.
|
acele telefon |
|
86 |
General |
wake up call service n.
|
uyandırma servisi |
|
87 |
General |
long distance call n.
|
şehirlerarası görüşme |
|
88 |
General |
trunk call n.
|
şehirlerarası telefon konuşması |
|
89 |
General |
local call n.
|
şehir içi konuşma |
|
90 |
General |
call on n.
|
davet |
|
91 |
General |
call on n.
|
deklare |
|
92 |
General |
call on n.
|
hakem kararı |
|
93 |
General |
call on n.
|
resmi çağrı |
|
94 |
General |
call on n.
|
telefonla arama |
|
95 |
General |
call indicator n.
|
çağırma göstergesi |
|
96 |
General |
muster call n.
|
çağrı |
|
97 |
General |
nurse on call n.
|
nöbetçi hemşire |
|
98 |
General |
call fire n.
|
itfaiye çağırma |
|
99 |
General |
call girl n.
|
fahişe |
|
100 |
General |
call number n.
|
kütüphanelerde kitapları sınıflandıran numara |
|
101 |
General |
call sound n.
|
çağrı sesi |
|
102 |
General |
call beep n.
|
çağrı sesi |
|
103 |
General |
station to station call n.
|
normal konuşma |
|
104 |
General |
station to station call n.
|
santral aracılığıyla konuşma |
|
105 |
General |
official call n.
|
resmi görüşme |
|
106 |
General |
call on n.
|
kısa ziyaret |
|
107 |
General |
transfer a call n.
|
telefon aktarma |
|
108 |
General |
call house n.
|
genelev |
|
109 |
General |
call box n.
|
telefon kulübesi |
|
110 |
General |
call to prayer n.
|
ezan |
|
111 |
General |
mayday call n.
|
imdat işareti |
|
112 |
General |
long distance call n.
|
şehirlerarası konuşma |
|
113 |
General |
call for n.
|
yemek tarifinde istenen |
|
114 |
General |
doctor on call n.
|
nöbetçi doktor |
|
115 |
General |
roll call n.
|
askerlik yoklaması |
|
116 |
General |
call on n.
|
bağırış |
|
117 |
General |
collect call n.
|
ödemeli telefon konuşması |
|
118 |
General |
trunk call n.
|
şehirlerarası konuşma |
|
119 |
General |
close call n.
|
dar kurtulma |
|
120 |
General |
person to person call n.
|
ihbarlı konuşma |
|
121 |
General |
call center n.
|
telefon operatör görevlisinin doğrudan müşteriye cevap vererek hizmet sunduğu arama merkezi |
|
122 |
General |
call signal n.
|
çağrı sesi |
|
123 |
General |
obscene phone call n.
|
taciz telefonu |
|
124 |
General |
call mark n.
|
kütüphanelerde bir kitabın üzerindeki ait olduğu rafı gösteren damga |
|
125 |
General |
courtesy call n.
|
resmi ziyaret |
|
126 |
General |
call boy n.
|
otel uşağı |
|
127 |
General |
formal call n.
|
resmi ziyaret |
|
128 |
General |
local call n.
|
şehiriçi telefon konuşması |
|
129 |
General |
call number n.
|
telefon numarası |
|
130 |
General |
personal call n.
|
şehirlerarası ihbarlı konuşma |
|
131 |
General |
trunk call n.
|
şehirlerarası telefon |
|
132 |
General |
courtesy call n.
|
nezaket ziyareti |
|
133 |
General |
collect call n.
|
ödemeli arama |
|
134 |
General |
reverse charge call n.
|
ödemeli arama |
|
135 |
General |
call time n.
|
çağrı süresi |
|
136 |
General |
call charge n.
|
arama ücreti |
|
137 |
General |
duration of call n.
|
çağrı süresi |
|
138 |
General |
bugle call n.
|
boru sesi |
|
139 |
General |
bugle call n.
|
borazan |
|
140 |
General |
unanswered call n.
|
cevapsız çağrı |
|
141 |
General |
bomb call n.
|
bomba ihbarı |
|
142 |
General |
hoax bomb call n.
|
sahte bomba ihbarı |
|
143 |
General |
officer on call n.
|
nöbetçi memur |
|
144 |
General |
call diverting n.
|
arama yönlendirme |
|
145 |
General |
voice call n.
|
sesli arama |
|
146 |
General |
call hold n.
|
çağrı tutma |
|
147 |
General |
call fee n.
|
arama ücreti |
|
148 |
General |
call transfer n.
|
çağrı aktarımı |
|
149 |
General |
call duration n.
|
çağrı süresi |
|
150 |
General |
call for tenders n.
|
ihaleye davet |
|
151 |
General |
call restriction n.
|
çağrı kısıtlama |
|
152 |
General |
sounds of the call to prayer n.
|
ezan sesleri |
|
153 |
General |
call to prayer sounds n.
|
ezan sesleri |
|
154 |
General |
emergency call n.
|
acil arama |
|
155 |
General |
free call n.
|
ücretsiz arama |
|
156 |
General |
bugle-call n.
|
boru sesi |
|
157 |
General |
long-distance call n.
|
şehirlerarası telefon konuşması |
|
158 |
General |
long-distance call n.
|
şehirlerarası konuşma |
|
159 |
General |
long-distance call n.
|
milletlerarası konuşma |
|
160 |
General |
call-up n.
|
çağrı |
|
161 |
General |
person-to-person call n.
|
şehirlerarası ihbarlı konuşma |
|
162 |
General |
wake-up call n.
|
uyarı alarmı |
|
163 |
General |
station-to station call n.
|
santral aracılığıyla şehirlerarası konuşma |
|
164 |
General |
roll-call n.
|
sayım |
|
165 |
General |
reversed-charges call n.
|
ödemeli konuşma |
|
166 |
General |
wake-up call n.
|
uyandırma ikazı |
|
167 |
General |
emergency call n.
|
imdat çağrısı |
|
168 |
General |
office call n.
|
hizmet çağrısı |
|
169 |
General |
call-and-response n.
|
aşık atışması |
|
170 |
General |
call-and-response duet n.
|
aşık atışması |
|
171 |
General |
the call of nature n.
|
tuvalet ihtiyacı |
|
172 |
General |
trunk call n.
|
şehirlerarası telefon görüşmesi |
|
173 |
General |
long-distance call n.
|
şehirlerarası telefon görüşmesi |
|
174 |
General |
roll call n.
|
yoklama alma |
|
175 |
General |
roll call n.
|
ismen sayma |
|
176 |
General |
roll call vote n.
|
yoklama usulüyle yapılan oylama |
|
177 |
General |
roll call vote n.
|
ad okuyarak yapılan oylama |
|
178 |
General |
click to call n.
|
tek tuşla arama |
|
179 |
General |
call charge n.
|
görüşme ücreti |
|
180 |
General |
call fee n.
|
görüşme ücreti |
|
181 |
General |
call toll charge n.
|
görüşme ücreti |
|
182 |
General |
call toll n.
|
görüşme ücreti |
|
183 |
General |
call fee n.
|
konuşma ücreti |
|
184 |
General |
call toll charge n.
|
konuşma ücreti |
|
185 |
General |
call toll n.
|
konuşma ücreti |
|
186 |
General |
call charge n.
|
konuşma ücreti |
|
187 |
General |
incoming call n.
|
gelen arama |
|
188 |
General |
fire call n.
|
yangın ihbarı |
|
189 |
General |
collect call n.
|
karşı taraf ödemeli |
|
190 |
General |
roll call n.
|
asker yoklaması |
|
191 |
General |
collect call n.
|
karşı ödemeli |
|
192 |
General |
collect call n.
|
karşıdan ödemeli |
|
193 |
General |
roll call n.
|
öğrenci yoklaması |
|
194 |
General |
call centre n.
|
çağrı merkezi |
|
195 |
General |
church call n.
|
ibadet borusu |
|
196 |
General |
church call n.
|
ayin borusu |
|
197 |
General |
judgement call n.
|
hakem kararı |
|
198 |
General |
judgement call n.
|
karar |
|
199 |
General |
judgement call n.
|
kanı |
|
200 |
General |
judgement call n.
|
belirleyici karar |
|
201 |
General |
outgoing call n.
|
giden arama |
|
202 |
General |
toll call n.
|
şehirlerarası telefon görüşmesi |
|
203 |
General |
cell phone call n.
|
cep telefonu çağrısı |
|
204 |
General |
video call n.
|
görüntülü çağrı |
|
205 |
General |
video call n.
|
görüntülü arama |
|
206 |
General |
call center specialist n.
|
çağrı merkezi uzmanı |
|
207 |
General |
distress call n.
|
imdat çağrısı |
|
208 |
General |
source of the distress call n.
|
acil yardım çağrısının kaynağı |
|
209 |
General |
hoax call n.
|
telefon şakası |
|
210 |
General |
phony call n.
|
telefon şakası |
|
211 |
General |
crank call n.
|
telefon şakası |
|
212 |
General |
phony phone call n.
|
telefon şakası |
|
213 |
General |
voice call n.
|
sesli görüşme |
|
214 |
General |
distress call n.
|
s.o.s |
|
215 |
General |
call letters n.
|
arama harfleri |
|
216 |
General |
call-back n.
|
ikinci tur seçmeler |
|
217 |
General |
call-up papers n.
|
askerlik kağıtları |
|
218 |
General |
call-up papers n.
|
askere çağrılma kağıtları |
|
219 |
General |
national do-not-call list n.
|
ulusal telefon rehberinde yer almayanlar listesi |
|
220 |
General |
hoax fire call n.
|
sahte yangın ihbarı |
|
221 |
General |
special call n.
|
özel dayet |
|
222 |
General |
special call n.
|
özel çağrı |
|
223 |
General |
call-out n.
|
ihbar/arama sonucu gidilen kurtarma/yardım olayı |
|
224 |
General |
house call n.
|
ev vizitesi/ziyareti (doktor) |
|
225 |
General |
hoax bomb call n.
|
asılsız bomba ihbarı |
|
226 |
General |
fake call n.
|
sahte arama |
|
227 |
General |
alarm call n.
|
acil çağrı |
|
228 |
General |
call taker (fire brigade) n.
|
operatör (ihbarı karşılayan) |
|
229 |
General |
call taker (fire brigade) n.
|
acil durum merkezinde ihbarlarını karşılayan kişi (itfaiyecilik) |
|
230 |
General |
call-up n.
|
paf takımından profesyonel takıma çıkan oyuncu |
|
231 |
General |
call-up n.
|
genç takımından profesyonel takıma çıkan oyuncu |
|
232 |
General |
call-up n.
|
genç takımından profesyonel takıma çağrılma |
|
233 |
General |
call-back n.
|
geri alma |
|
234 |
General |
call-back n.
|
bir kusurun düzeltilmesi için bir ürünün geri çağrılması |
|
235 |
General |
call alarm n.
|
acil durum sinyali gönderen cihaz/sistem |
|
236 |
General |
call bird n.
|
diğer kuşları tuzağa düşürmek için eğitilmiş kuş |
|
237 |
General |
call boy n.
|
tele erkek |
|
238 |
General |
call note n.
|
erkek kuşların dişileri çağırmak için çıkardıkları ses |
|
239 |
General |
call-in n.
|
radyo ya da televizyon programına telefonla katılan |
|
240 |
General |
call note n.
|
avcıların kuşları yakalamak için çıkardıkları ses |
|
241 |
General |
call-and-response n.
|
konuşmacının söylediklerine, dinleyicinin sözlü/sözsüz olarak verdiği karşılıktan doğan iletişim biçimi |
|
242 |
General |
call boy n.
|
belboy |
|
243 |
General |
call-out n.
|
kavga ya da düello için meydan okuma |
|
244 |
General |
call-out n.
|
bir metin içerisinde dikkat çekmek için belirginleştirilmiş bölüm |
|
245 |
General |
call bird n.
|
tuzak kuşu |
|
246 |
General |
call-board n.
|
ilan panosu |
|
247 |
General |
call box n.
|
yangın alarm kutusu |
|
248 |
General |
call-in n.
|
takipçilerin yayına telefonla katılabildikleri radyo ya da televizyon programı |
|
249 |
General |
trumpet call n.
|
tören borusu |
|
250 |
General |
trumpet call n.
|
heyecan verici çağrı |
|
251 |
General |
judgment call n.
|
hakem kararı |
|
252 |
General |
judgment call n.
|
belirleyici karar |
|
253 |
General |
quail call n.
|
bıldırcın düdüğü |
|
254 |
General |
bird call n.
|
kuş sesi |
|
255 |
General |
bird call n.
|
cıvıltı |
|
256 |
General |
bird call n.
|
kuş sesi taklidi |
|
257 |
General |
global call n.
|
küresel çağrı |
|
258 |
General |
duty call n.
|
görev ziyareti |
|
259 |
General |
duty call n.
|
mecburi ziyaret |
|
260 |
General |
social call n.
|
ziyaret |
|
261 |
General |
port of call n.
|
sıkça ziyaret edilen yer |
|
262 |
General |
port of call n.
|
müdavimi olunan yer |
|
263 |
General |
port of call n.
|
uğrak ziyaret noktası |
|
264 |
General |
sick call n.
|
doktor ziyareti |
|
265 |
General |
sick call n.
|
doktorun hastanın ayağına gitmesi |
|
266 |
General |
call a vote n.
|
oylama yapmak |
|
267 |
General |
transfer call to v.
|
telefon bağlamak |
|
268 |
General |
call upon v.
|
uğramak |
|
269 |
General |
call away v.
|
saptırmak |
|
270 |
General |
call forth v.
|
neden olmak |
|
271 |
General |
call upon v.
|
hatırlatmak |
|
272 |
General |
call it a day v.
|
paydos etmek |
|
273 |
General |
call on v.
|
diye hitap etmek |
|
274 |
General |
call in sick v.
|
hastalık yüzünden işyerine gelmeyeceğini belirtmek |
|
275 |
General |
call forth v.
|
yol açmak |
|
276 |
General |
call somebody up v.
|
aramak |
|
277 |
General |
call back v.
|
caymak |
|
278 |
General |
call on v.
|
farz etmek |
|
279 |
General |
call to proclaim v.
|
ünlemek |
|
280 |
General |
call students to the chalkboard v.
|
öğrencileri tahtaya kaldırmak |
|
281 |
General |
call a halt to v.
|
son vermek |
|
282 |
General |
call in v.
|
davet etmek |
|
283 |
General |
call a halt to v.
|
kesmek |
|
284 |
General |
call as v.
|
olarak anmak |
|
285 |
General |
call the shots v.
|
sözü geçer olmak |
|
286 |
General |
call the shots v.
|
borusu ötmek |
|
287 |
General |
call forth v.
|
çıkarmak |
|
288 |
General |
call something to mind v.
|
birine bir şeyi hatırlatmak |
|
289 |
General |
call names v.
|
sövmek |
|
290 |
General |
call someone up v.
|
birini askere çağırmak |
|
291 |
General |
call down v.
|
azarlamak |
|
292 |
General |
call out v.
|
devreye sokmak |
|
293 |
General |
call out v.
|
çağırılmak |
|
294 |
General |
pay someone a call v.
|
birini ziyaret etmek |
|
295 |
General |
call down v.
|
dilemek |
|
296 |
General |
call names v.
|
ağzına geleni söylemek |
|
297 |
General |
call on v.
|
seslenmek |
|
298 |
General |
call out to proclaim v.
|
ünlemek |
|
299 |
General |
call in v.
|
ödenmesini istemek (borcun) |
|
300 |
General |
call into being v.
|
yaratmak |
|
301 |
General |
call in v.
|
çağırmak (yardımcı/danışman olarak) |
|
302 |
General |
call for help v.
|
yardım talebinde bulunmak |
|
303 |
General |
call for inspection v.
|
inceleme için çağırmak |
|
304 |
General |
call the game off v.
|
oyunu iptal etmek |
|
305 |
General |
have a close call v.
|
kıl payı kurtulmak |
|
306 |
General |
call collect v.
|
ödemeli telefon görüşmesi yapmak |
|
307 |
General |
transfer one's call to someone v.
|
telefonu bağlamak (birisine) |
|
308 |
General |
call off v.
|
son vermek |
|
309 |
General |
call shame v.
|
ateş püskürmek |
|
310 |
General |
call to mind v.
|
hatırlamak |
|
311 |
General |
put a call through v.
|
telefon etmek |
|
312 |
General |
call someone up v.
|
birine telefon etmek |
|
313 |
General |
call back to mind v.
|
hatırına getirmek |
|
314 |
General |
call somebody up v.
|
askere çağırmak |
|
315 |
General |
call someone to account v.
|
birinden hesap sormak |
|
316 |
General |
call out v.
|
seslenmek |
|
317 |
General |
call names v.
|
küfretmek |
|
318 |
General |
call somebody to account for v.
|
hesap sormak |
|
319 |
General |
call on v.
|
adını vermek |
|
320 |
General |
call forth v.
|
ortaya çıkarmak |
|
321 |
General |
call in a fire v.
|
itfaiye çağırmak |
|
322 |
General |
call one's name offensively v.
|
sen diye hitap etmek |
|
323 |
General |
not to call v.
|
aramamak |
|
324 |
General |
call up v.
|
ansıtmak |
|
325 |
General |
call on v.
|
demek |
|
326 |
General |
be on call v.
|
nöbette olmak |
|
327 |
General |
call someone's attention to v.
|
birinin dikkatini bir şeye çekmek |
|
328 |
General |
call someone a name for short v.
|
birine kısaca (lakap vb) demek |
|
329 |
General |
call into being v.
|
var etmek |
|
330 |
General |
call on v.
|
varsaymak |
|
331 |
General |
call out v.
|
yüksek sesle okumak |
|
332 |
General |
call in v.
|
iade edilmesini istemek (bir şeyin) |
|
333 |
General |
call off v.
|
yüksek sesle okumak |
|
334 |
General |
beck and call v.
|
her arzusunu yerine getirmeye hazır olmak |
|
335 |
General |
call off v.
|
yasaklamak |
|
336 |
General |
call into being v.
|
halketmek |
|
337 |
General |
call a student to the blackboard v.
|
öğrenciyi tahtaya kaldırmak |
|
338 |
General |
call the tune v.
|
sözü geçmek |
|
339 |
General |
call down curses upon somebody v.
|
ah etmek |
|
340 |
General |
call someone back v.
|
kendisini telefonla arayıp bulamayan birine telefon etmek |
|
341 |
General |
call in v.
|
toplamak |
|
342 |
General |
call to the blackboard v.
|
(öğrenciyi) tahtaya kaldırmak |
|
343 |
General |
call for help v.
|
imdat istemek |
|
344 |
General |
call one's bluff v.
|
hodri meydan demek |
|
345 |
General |
call off v.
|
söylemek |
|
346 |
General |
transfer the call v.
|
çağrı yönlendirmek |
|
347 |
General |
call in question v.
|
doğruluğundan şüphe etmek |
|
348 |
General |
call off v.
|
sınırlamak |
|
349 |
General |
call forth v.
|
kullanmak |
|
350 |
General |
call someone back v.
|
birini geri çağırmak |
|
351 |
General |
call in v.
|
tedavülden kaldırmak |
|
352 |
General |
call to arms v.
|
silah altına almak |
|
353 |
General |
call into one's presence v.
|
ayağına çağırmak |
|
354 |
General |
call something into question v.
|
bir şeyden şüphe duymak |
|
355 |
General |
call in question v.
|
gölge düşürmek |
|
356 |
General |
call to mind v.
|
akla getirmek |
|
357 |
General |
call the shots v.
|
dinlenilir olmak |
|
358 |
General |
call somebody's attention v.
|
dikkatini çekmek |
|
359 |
General |
call a spade a spade v.
|
dobra dobra konuşmak |
|
360 |
General |
call on v.
|
bağırmak |
|
361 |
General |
call someone names v.
|
köpek gibi kötü sözler söylemek |
|
362 |
General |
call back to mind v.
|
aklına getirmek |
|
363 |
General |
call in v.
|
tedavülden çekmek |
|
364 |
General |
call to mind v.
|
hatırlatmak |
|
365 |
General |
call someone back v.
|
birine tekrar telefon etmek |
|
366 |
General |
call somebody to account v.
|
hesap sormak |
|
367 |
General |
be at someone's beck and call v.
|
her an birinin emrinde olmak |
|
368 |
General |
call in v.
|
tedavülden kaldırmak (parayı) |
|
369 |
General |
call to v.
|
haykırmak |
|
370 |
General |
be on call v.
|
nöbete kalmak |
|
371 |
General |
call for v.
|
uğrayıp almak |
|
372 |
General |
call at v.
|
ziyaret etmek |
|
373 |
General |
call for war duty v.
|
savaş görevine çağırmak |
|
374 |
General |
call by v.
|
geçerken uğramak |
|
375 |
General |
call back v.
|
yalanlamak |
|
376 |
General |
call upon v.
|
ziyaret etmek |
|
377 |
General |
call for duty v.
|
göreve çağırmak |
|
378 |
General |
call it off v.
|
bitirmek |
|
379 |
General |
monitor a phone call v.
|
telefon dinlemek |
|
380 |
General |
call a halt to v.
|
durdurmak |
|
381 |
General |
call something up v.
|
hatırlatmak |
|
382 |
General |
be at somebody's beck and call v.
|
kul köle olmak |
|
383 |
General |
call away v.
|
çağırmak |
|
384 |
General |
call to order v.
|
toplantıyı açmak |
|
385 |
General |
call for v.
|
icap ettirmek |
|
386 |
General |
call the shots v.
|
sözü geçmek |
|
387 |
General |
call to the chalkboard v.
|
tahtaya kaldırmak |
|
388 |
General |
call for v.
|
gerekli olmak |
|
389 |
General |
call up v.
|
gelmesini sağlamak |
|
390 |
General |
call up v.
|
getirtmek |
|
391 |
General |
call up v.
|
hayalinde canlandırmak |
|
392 |
General |
call up v.
|
askere çağırmak |
|
393 |
General |
call up v.
|
silah altına almak |
|
394 |
General |
call up v.
|
hatırlamak |
|
395 |
General |
call somebody up v.
|
birine telefon etmek |
|
396 |
General |
give somebody a call v.
|
birine telefon etmek |
|
397 |
General |
call one's attention v.
|
dikkatini çekmek |
|
398 |
General |
call attention to v.
|
dikkat çekmek |
|
399 |
General |
call for v.
|
gönderilmesini istemek |
|
400 |
General |
make a private call v.
|
özel telefon görüşmesi yapmak |
|
401 |
General |
call for aid v.
|
yardım çağrısı yapmak |
|
402 |
General |
call somebody over the coals v.
|
gözünü korkutmak |
|
403 |
General |
call somebody over the coals v.
|
haşlamak |
|
404 |
General |
call somebody over the coals v.
|
azarlamak |
|
405 |
General |
make a collect call v.
|
ödemeli arama yapmak |
|
406 |
General |
make a reverse charge call v.
|
ödemeli arama yapmak |
|
407 |
General |
answer a call v.
|
çağrıyı yanıtlamak |
|
408 |
General |
call to hearing v.
|
duruşmaya çağırmak |
|
409 |
General |
call to court case v.
|
duruşmaya çağırmak |
|
410 |
General |
call for one's resignation v.
|
istifasını istemek |
|
411 |
General |
call in an electrician v.
|
elektrikçiyi çağırmak |
|
412 |
General |
make a phone call v.
|
çağrı yapmak |
|
413 |
General |
make a call v.
|
çağrı yapmak |
|
414 |
General |
call for tender v.
|
ihaleye çağırmak |
|
415 |
General |
call for tender v.
|
ihaleye davet etmek |
|
416 |
General |
have a phone call v.
|
çağrı gelmek |
|
417 |
General |
call (someone's) attention to v.
|
hatırlatma yapmak |
|
418 |
General |
call the wrong number v.
|
yanlış düşürmek (telefon numarası) |
|
419 |
General |
call for one's resignation v.
|
istifaya çağırmak |
|
420 |
General |
call on someone to resign v.
|
istifaya davet etmek |
|
421 |
General |
call on someone to resign v.
|
istifaya çağırmak |
|
422 |
General |
make a phone call v.
|
telefonla aramak |
|
423 |
General |
make a phone call v.
|
telefon açmak |
|
424 |
General |
call in v.
|
yardıma çağırmak |
|
425 |
General |
put through a call to v.
|
-e telefon etmek |
|
426 |
General |
transfer one's call to someone v.
|
telefon aktarmak |
|
427 |
General |
put on hold (the call) v.
|
telefonu kapatmayıp beklemek |
|
428 |
General |
call the witness to testify v.
|
tanıklığa davet etmek |
|
429 |
General |
call in v.
|
şüphelendirmek |
|
430 |
General |
call in question v.
|
soru sormak |
|
431 |
General |
call up capital v.
|
sermaye talebinde bulunmak |
|
432 |
General |
call for funds v.
|
ödeme yapılmasını istemek |
|
433 |
General |
call in v.
|
tahsil etmek |
|
434 |
General |
call for funds v.
|
ödeme yapılmasını talep etmek |
|
435 |
General |
call attention to v.
|
nazarı dikkati celbetmek |
|
436 |
General |
call upon v.
|
ziyarette bulunmak |
|
437 |
General |
call for v.
|
gidip gelmek |
|
438 |
General |
call attention to v.
|
dikkati çekmek |
|
439 |
General |
preempt a call v.
|
çağrıyı boşaltmak |
|
440 |
General |
call into question v.
|
doğruluğunu sorgulamak |
|
441 |
General |
call into question v.
|
yerindeliğini sorgulamak |
|
442 |
General |
call someone a taxi v.
|
birisine taksi çağırmak |
|
443 |
General |
suspend a call v.
|
meşgule almak |
|
444 |
General |
call it a day v.
|
paydos yapmak |
|
445 |
General |
call it quits v.
|
paydos yapmak |
|
446 |
General |
call it a day v.
|
günlük işi bitirmek |
|
447 |
General |
call it quits v.
|
günlük işi bitirmek |
|
448 |
General |
call in v.
|
geri isteyip toplamak |
|
449 |
General |
pay a call v.
|
ziyaret etmek |
|
450 |
General |
call up v.
|
orduya çağırmak |
|
451 |
General |
call up v.
|
yardıma çağırmak |
|
452 |
General |
call up v.
|
hatırına gelmek |
|
453 |
General |
call up v.
|
anımsatmak |
|
454 |
General |
call on the carpet v.
|
fırça atmak |
|
455 |
General |
call on the carpet v.
|
paylamak |
|
456 |
General |
call on the carpet v.
|
fırça çekmek |
|
457 |
General |
call on the carpet v.
|
azarlamak |
|
458 |
General |
call attention to v.
|
ilgiyi bir yöne çekmek istemek |
|
459 |
General |
call attention to v.
|
dikkati bir yöne çekmek |
|
460 |
General |
call attention to v.
|
dikkat verilmesini istemek |
|
461 |
General |
call for someone v.
|
birine uğramak |
|
462 |
General |
make a fire call v.
|
yangın ihbarı yapmak |
|
463 |
General |
make a fire call v.
|
yangın ihbarında bulunmak |
|
464 |
General |
call dibs on something v.
|
bir şeyin üzerinde hak iddia etmek |
|
465 |
General |
call for payment v.
|
ödemeye davet etmek |
|
466 |
General |
call for payment v.
|
ödemeye çağırmak |
|
467 |
General |
make a missed call from a private number v.
|
gizli numaradan çağrı atmak |
|
468 |
General |
give a missed call v.
|
çağrı atmak |
|
469 |
General |
give a missed call v.
|
(telefonla) çaldırmak |
|
470 |
General |
call the police v.
|
polis çağırmak |
|
471 |
General |
call the ambulance v.
|
ambulansı çağırmak |
|
472 |
General |
take a call v.
|
alkışları kabul etmek |
|
473 |
General |
take a call v.
|
çağrı almak |
|
474 |
General |
take a call v.
|
bir çağrıyı kabul etmek |
|
475 |
General |
give a missed call v.
|
gizli numaradan çağrı bırakmak |
|
476 |
General |
call someone from one's cell phone v.
|
cebinden aramak |
|
477 |
General |
call someone from his/her cell phone v.
|
cep telefonundan aramak |
|
478 |
General |
call someone from his/her cell phone v.
|
cebinden aramak |
|
479 |
General |
call someone from one's cell phone v.
|
cep telefonundan aramak |
|
480 |
General |
call for a moment of silence v.
|
saygı duruşuna davet etmek |
|
481 |
General |
call for a moment of silence v.
|
saygı duruşuna çağırmak |
|
482 |
General |
call down someone in front of everybody v.
|
birisini herkesin önünde azarlamak |
|
483 |
General |
call down someone in front of everybody v.
|
birisini herkesin önünde rezil etmek |
|
484 |
General |
pick up a distress call v.
|
imdat çağrısı almak |
|
485 |
General |
call from the cell phone v.
|
cep telefonunda aramak |
|
486 |
General |
call in sick v.
|
işten hastalık izni almak |
|
487 |
General |
call someone on his/her cell v.
|
cebinden aramak |
|
488 |
General |
call someone forth v.
|
(birini bir yere gelmesi için) çağırmak |
|
489 |
General |
call off the search v.
|
aramayı bırakmak |
|
490 |
General |
call the papers v.
|
gazeteleri aramak |
|
491 |
General |
call after someone v.
|
birinin arkasından seslenmek |
|
492 |
General |
call a halt to something v.
|
bir şeyin durdurulmasını istemek |
|
493 |
General |
call the accountant v.
|
muhasebeciyi aramak |
|
494 |
General |
prank call someone v.
|
birini işletmek (telefonda) |
|
495 |
General |
call 911 v.
|
911'i aramak |
|
496 |
General |
call someone to testify v.
|
birini tanıklık için çağırmak |
|
497 |
General |
call someone v.
|
birisini aramak |
|
498 |
General |
call someone v.
|
birini aramak |
|
499 |
General |
call the banns v.
|
evlilik yapılacağını ilan etmek/bildirmek |
|
500 |
General |
call the banns v.
|
evlenecek kimselerin durumunu nüfus kayıtlarının bulunduğu yerde askı yoluyla ilan etmek/askıya çıkarmak |
|