point - Turco Inglés Diccionario

point

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "point" en diccionario turco inglés : 282 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
point n. nokta
He had reached a point in his life where he was making good money.
Hayatında iyi para kazandığı bir noktaya ulaşmıştı.

More Sentences
point n. puan
The stock market closed more than 150 points higher than last week.
Borsa geçen haftaya göre 150 puandan fazla yükselişle kapandı.

More Sentences
General
point n. maksat
I don't understand your point.
Ben senin maksatını anlamıyorum.

More Sentences
point n. mesele
Where the first point is concerned, I am glad that matters did not turn out as I had feared.
İlk hususla ilgili olarak, meselelerin korktuğum gibi sonuçlanmamasından memnuniyet duyuyorum.

More Sentences
point n. ana fikir
I couldn't even understand the main point of what he said.
Söylediklerinin ana fikrini bile anlayamadım.

More Sentences
point n. priz
The telephone point is on the wall behind the couch.
Telefon prizi kanepenin arkasındaki duvarda.

More Sentences
point n. puan
He is only two points ahead of his opponents.
Rakiplerinden sadece iki puan önde.

More Sentences
point n. anlam
What’s the point of going to the beach if you don’t want to swim?
Yüzmek istemiyorsan plaja gitmenin anlamı ne?

More Sentences
point n. yarar
What's the point in doing this?
Bunu yapmanın ne yararı var?

More Sentences
point n. konu
We made that point strongly in every country we went to.
Gittiğimiz her ülkede bu konuyu güçlü bir şekilde dile getirdik.

More Sentences
point n. sivri uç
The needle has a very sharp point.
İğnenin ucu çok sivri.

More Sentences
point n. amaç
What exactly is the point of the rules on participation?
Katılım kurallarının amacı tam olarak nedir?

More Sentences
point n. husus
My second point is that regimes are often, in fact, corrupt.
İkinci husus, rejimlerin çoğu zaman yozlaşmış olduklarıdır.

More Sentences
point n. nokta
Her dress had pink points on it.
Elbisesinin üzerinde pembe noktalar vardı.

More Sentences
point n. sayı
Point 6.4 in Article 7 reflects a poor understanding of employment and commercial relationships.
Madde 7'de yer alan 6.4 sayılı bent, istihdam ve ticari ilişkilerin yeterince anlaşılmadığını yansıtmaktadır.

More Sentences
point n. yer
The police inspected the point where the burglar entered.
Polis, hırsızın girdiği yeri inceledi.

More Sentences
point n. fikir
You made your point.
Fikrini açıkça anlattın.

More Sentences
point n. bakış açısı
I see their point.
Onların bakış açısını görüyorum.

More Sentences
point n. görüş
I note your point about the resolution of April.
Nisan ayı kararına ilişkin görüşünüzü not ediyorum.

More Sentences
point n. işaret
Tom used a page of dot points to jog his memory when he made his speech.
Tom konuşmasını yaparken hafızasını canlandırmak için bir sayfa dolusu nokta işareti kullandı.

More Sentences
point n. düşünce
He went to great lengths to prove his point.
Düşüncesini kanıtlamak için çok uğraştı.

More Sentences
point n. sadet
I don’t have the time, so please come to the point.
Zamanım yok, o yüzden lütfen sadede gelin.

More Sentences
point n. yan
The apartment’s strongest selling point is its reasonable price.
Dairenin en iyi yanı makul satış fiyatıydı.

More Sentences
point n. yön
There are 32 points on a compass.
Pusulada 32 yön var.

More Sentences
point n. burun
They had to swim past the point to reach the beach.
Sahile ulaşmak için burnu yüzerek geçmek zorunda kaldılar.

More Sentences
point n. ondalık virgülü
His fever is 37 point 9.
Ateşi 37 nokta 9.

More Sentences
point v. yöneltmek
Tom pointed the remote at the TV.
Tom uzaktan kumandayı televizyona yöneltti.

More Sentences
point v. göstermek
I had a lawyer to point me in the right direction.
Bana doğru yolu gösterecek bir avukatım vardı.

More Sentences
point v. çevirmek
Point your telescope east to see the meteor shower.
Meteor yağmurunu görmek için teleskopunu doğuya çevir.

More Sentences
point v. önemine işaret etmek
But I have no doubt at all that he is right to point to the strategic importance of Central Asia.
Ancak Orta Asya'nın stratejik önemine işaret etmekte haklı olduğundan hiç şüphem yok.

More Sentences
point v. doğrultmak
Don’t ever point your finger at me; I didn’t do it.
Parmağını hiç öyle bana doğrultma; ben yapmadım.

More Sentences
point v. işaret etmek
All of the evidence pointed to one possibility.
Tüm kanıtlar tek bir olasılığa işaret ediyordu.

More Sentences
point v. dikkatini çekmek
I made the point that the language of the budget is probably the twelfth language in this institution.
Bütçenin dilinin muhtemelen bu kurumdaki on ikinci dil olduğuna dikkat çektim.

More Sentences
point v. işaret etmek
Look’ she said as she pointed towards the woods.
"Bak" dedi ormanı işaret ederken.

More Sentences
point v. parmakla işaret etmek
It's not polite to point at others.
Başkalarını parmakla işaret etmek kibarca değildir.

More Sentences
point v. (duvar) örmek
He used lime mortar for pointing the walls.
Duvarları örerken kireç harcı kullanmış.

More Sentences
Trade/Economic
point n. anlam
There is no point in starting the debate right now.
Şu anda tartışmaya başlamanın bir anlamı yok.

More Sentences
point n. yer
On a point of order, we should be celebrating the International Criminal Court, which today comes into formal existence.
Yeri gelmişken, bugün resmen faaliyete geçen Uluslararası Ceza Mahkemesi'ni kutlamalıyız.

More Sentences
Math
point n. nokta
However, when you evaluate questions of political strategy, you have to decide on a cut-off point.
Bununla birlikte, siyasi strateji meselelerini değerlendirirken, bir kesme noktasına karar vermek zorundasınız.

More Sentences
Sport
point n. sayı
Point 6.4 in Article 7 reflects a poor understanding of employment and commercial relationships.
Madde 7'de yer alan 6.4 sayılı madde, istihdam ve ticari ilişkilerin yeterince anlaşılmadığını yansıtmaktadır.

More Sentences
point n. puan
In other words, it has increased by an average of one point per year.
Başka bir deyişle yılda ortalama bir puan artmıştır.

More Sentences
Common Usage
point n.
General
point n. namlu
point n. derece
point n. borsada puan
point n. etki
point n. durum
point n. coğrafyada burun
point n. hedef
point n. anlatmak istenilen şey
point n. kapı
point n.
point n. noktalama işareti
point n. an
point n. neden
point n. gaye
point n. kapı (tavla)
point n. incelik
point n. borsa puan
point n. ferma
point n. özellik
point n. radde
point n. nitelik
point n. pusula kertesi
point n. vurgu
point n. oyma kalemi
point n. punto
point n. işaretleme
point n. virgül
point n. duy
point n. temel konu
point n. ana husus
point n. tartışmanın en önemli noktası
point n. öneri
point n. perspektif
point n. ipucu
point n. gösterge
point n. referans noktası
point n. varsayımsal nokta
point n. bölge
point n. mahal
point n. mıntıka
point n. sınır
point n. zaman aralığı
point n. eşlik eden olaylar dizisi
point n. belirli aşama
point n. ölçü değeri
point n. belirli sayı değeri
point n. küçük leke
point n. küçük nokta
point n. benek
point n. beneğe benzer şey
point n. braille kabartması
point n. (özellikle 16 ve 17. yüzyıllarda kostüm veya kıyafetlerin bağlanması için kullanılan) ayakkabı bağcığına benzer bağcık
point n. (arma üzerinde) şerit figürün sallantılı ucu
point n. müfrez birlik
point n. müfreze
point n. tavla tahtasında boşluk
point n. avustralya'da düşen yağış miktarının ölçümünde kullanılan bir birim
point n. pırlanta ağırlık ölçüm birimi
point n. (olumlu izlenim sonucu elde edilen) kredi
point n. olumlu izlenim
point n. (go oyununda) çizgilerin kesiştiği yer
point n. keskin taraf
point v. fermaya oturmak
point v. ferma etmek
point v. ucunu sivriltmek
point v. sivriltmek
point v. ferma yapmak (av köpeği)
point v. tevcih etmek
point v. çıkmak (çıban)
point v. sayı ile kazanmak ya da kaybetmek
point v. sivrilmek
point v. uç vermek
point v. av köpeği ferma yapmak
point v. bitirmek
point v. noktalamak
point v. üzerine çevirmek
point v. altını çizmek
point v. dikkatlere sunmak
point v. (kablo veya halat) ucunu inceltmek
point v. içerisine beyaz tüy doldurmak
point v. iyi bir izlenim yaratmak
point v. olumlu enerji vermek
point v. umut vadetmek
point v. ... yönünde olmak
point v. ... yönünde gitmek
point v. ... istikametine dönmek
point v. ayağı bacak hizasında açmak
point v. ima etmek
point v. kast etmek
point v. parmağını doğrultmak
point v. parmağını uzatmak
Trade/Economic
point n. abd borsasında hisse başı bir dolara tekabül eden bir fiyatlandırma birimi
point n. kredi borcunun görünür değerine ait yüzde puanı
point n. kar paylaşımı
Technical
point n. taş yüzeylerin pürüzsüzleştirilmesi için kullanılan bir alet
point n. taşlama aleti
point n. bir tür zımpara
point n. mineral/cevher sertliğini ölçmede kullanılan bir alet
point n. (tarih öncesi dönemde silah veya alet olarak kullanılan) üçgen taş parçası
point n. sivri taş parçası
point n. mızrak ucu
point n. camcı elması
point n. (matbaa makinesinde) çelik perforaj pimi
point n. (matbaa makinesinde) kağıdın delinmesine yarayan çelik pim
point n. mürekkep uygulama aparatında sivri uçlu tırtıklı metal parça
point n. delgeç pimi
point n. perfaratör pimi
point n. sondaj borusu
point n. fiş
point n. paratoner
point n. elektrikli cihazda enerjiyi dışa aktaran bölüm
point n. yaprak yayda sivri uç
point n. ardışık iki nokta arasındaki 11 1/4'lük fark
point n. pusula kartı üzerinden görülen ufuk bölümü
point v. (çimento ile) duvar aralarını doldurmak
point v. (duvar) eski sıvayı kazıyarak yeni malzeme ile doldurmak
point v. (sivri aletle) taş yüzeyini düzeltmek
point v. (heykelin bir bölümünü) delik açarak mermer yüzeye yerleştirmek
point v. çubuğun ucunu inceltmek
point v. tüpün ucunu inceltmek
point v. boru ucunu inceltmek
point adj. noktasal
Computer
point n. işaret etme
point n. punto nokta
point n. pt yazıtipi boyutu birimi
point n. yazıtipi boyutu birimi
point v. imleci belirli bir noktaya sürüklemek
point v. (hafıza kartında bilgi aramak için) merkezi işlem birimini yönlendirmek
point v. alan adına gönderilen talepleri ip adresine yönlendirmek
point expr. göster
Mechanic
point n. sivri uç
Textile
point n. konik uçlu dikiş makinesi
point n. konik uçlu örgü makinesi
point n. dantel makinesinde örgü büyüklüğünün kontrolü için kullanılan iğne grubu
point n. dantel
point n. iğne oyası
point n. bobin danteli
point n. dantel ilmeği
point n. ilmek
point n. (eldivenin arkasında yer alan) pli dikiş
point n. eldivenin arka tarafındaki dikiş detayı
point n. (hudson's bay battaniyesi kenarındaki) battaniye ağırlık çizgisi
Railway
point n. makas
point n. yollar arası geçişin sağlanması için kullanılan konik eğimli ray
point n. kesişen iki ray arasındaki açının ucu
Marine
point n. kerte
point n. pusula taksimatından biri
point n. camadan
point n. yelken açısı
point n. denize açılma açısı
point n. (rüzgar yönünün hesaba katıldığı) denize açılma noktası
point v. orsa seyri yapmak
point v. yelken deliklerinden camadan halat geçirmek
point v. (sereni) pırasya etmek
point v. açevele etmek
point v. açevele tutmak
Medical
point n. akupunktur noktası
point n. aşılamada kullanılan ince, sivri uçlu aşı maddesi dolu kemik
point v. (apse) büyümek
point v. (apse) irileşmek
Anatomy
point n. çene ucu
point n. ayak ucu
point n. dil ucu
point n. boynuz dalı
point n. hayvanın uzuvları
point n. (at) bacaklar, yele ve kuyruk
Dentistry
point n. dişte geçici dolgu olarak kullanılan küçük bir materyal
point n. güta perka
Printing
point n. 1/1000 inçlik kağıt kalınlık birimi
point n. 0.013837 inçlik font büyüklük birimi
Math
point n. tamsayı ile kesiri ayırmak için aralarına konulan nokta
point n. (geometride/öklid geometrisinde) tanımsız eleman
point n. sıralı dizi tarafından belirlenen küme elemanı
point n. gerçel sayı
point n. kompleks sayı
point v. (çok basamaklı sayı) virgül ekleyerek ayırmak
Zoology
point n. hayvanın fiziksel/davranışsal özellikleri
point n. siyam kedisinin yüzündeki işaretler
point n. siyam kedisinin yüzündeki maskeye benzer bölüm
point v. (at) ön ayağını parmak ucunda dinlendirmek
point v. (at) vücut ağırlığından kurtulmak için ön ayağı ileride tutmak
Fishery
point n. kısa misina
Education
point n. ders kredisi
point n. ders notu
Linguistics
point n. semitik alfabelerde belirtme işareti
point v. noktalama yapmak
point v. noktalama işareti kullanmak
point v. hareke eklemek
point v. işaret koymak
Geography
point n. burun
point n. burun
point n. sivri çıkıntı
point n. pik
point n. zirve
point n. doruk
point n. tepe
Military
point n. kişinin denizaşırı askerlik hizmeti veya kariyeri boyunca kazanılan ödüller, hizmet süresi gibi parametrelere dayalı biriktirdiği puan
point n. askerin başarı puan
point n. süngü/kılıç taliminde alınan saldırı pozisyonu
point n. bölük komutanlığı
point n. bölük komutanı
Hunting
point n. av köpeğinin avının kokusunu alarak avına kitlenmesi
point n. av köpeğinin ferma pozisyonu alması
point n. ferma pozisyonu
point n. tazının avını fark ettiğinde aldığı pozisyon
Sport
point n. (eskrimde) hücum
point n. (eskrimde) hamle
point n. oyuncunun bulunduğu belirli pozisyon
point n. (krikette oyuncunun aktif olarak kullandığı saha bölümündeki) saha savunma pozisyonu
point n. (lakrosta) golün sağ tarafındaki pozisyon
point n. belirli bir pozisyonda oynayan oyuncu
point n. koşu
point n. direkt koşu
point n. (direkt koşuda) varış noktası
point n. (buz hokeyinde) defans oyuncusunun topu hücum alanında tutmak için golün sağ veya sol tarafında yer aldığı pozisyon
point v. (rakip için) hummalı bir hazırlık yapmak
Basketball
point n. rakip sahada potaya yakın bölümde oynanan bir pozisyon
Volleyball
point n. sayı
Boxing
point n. sayı işareti
Card
point n. (briç) elin değerini veya gücünü gösteren birim
Music
point n. (yaylı çalgıda) yayın uç bölümü
point n. kontrpuntal müzikte cümle
point n. kontrpuntal müzikte konu
point n. kontrpuntal besteye cümle girişi
point n. kontrpuntal besteye konu girişi
point n. çoğaltma noktası
point n. uzatma işareti
point n. kesinti işareti
point n. orta çağ müziğinde bir nota
point n. yalnızca uzatılan ayak ucunun zemine değdiği bir dans hareketi
point v. (dans esnasında) bacağı uzatmak
point v. (dans esnasında) parmak uçları yere değecek şekilde bacak açmak
point v. (ilahi metninde) ses değişikliğinin gerçekleştiği noktalara dikey çizgi eklemek
point v. ilahi metnine dikey çizgi çekmek
Archaic
point n. savaş çağrısı
point n. av çağrısı
point n. uyarı işareti olarak kullanılan kısa ifade
point n. kurdele
point n. bağ
point n. kordon

Significados de "point" en diccionario inglés turco : 1 resultado(s)

Turco Inglés
Art
point pointe n.

Significados de "point" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
point of view n. bakış açısı
From a quite pragmatic point of view, though, they do guarantee the citizen a minimum of protection from the State.
Yine de oldukça pragmatik bir bakış açısıyla vatandaşa Devletten asgari bir koruma sağlarlar.

More Sentences
turning point n. dönüm noktası
The future will tell whether Laeken has been an historic turning point.
Laeken'in tarihi bir dönüm noktası olup olmadığını istikbal gösterecektir.

More Sentences
starting point n. başlangıç noktası
This is a significant starting point.
Bu önemli bir başlangıç noktasıdır.

More Sentences
General
point of view n. görüş
I am very pleased the Committee on Budgets has accepted our point of view and I hope the Commission does as well.
Bütçe Komisyonunun görüşümüzü kabul etmesinden büyük memnuniyet duyuyorum ve umarım Komisyon da kabul eder.

More Sentences
selling point n. satış noktası
We have also ensured that manufacturers who complete the stages early can use that as a selling point.
Ayrıca aşamaları erken tamamlayan üreticilerin bunu bir satış noktası olarak kullanabilmelerini sağladık.

More Sentences
point of view n. açı
The EU, as one of the most important regions from all these points of view, clearly has a special responsibility.
Tüm bu açılardan bakıldığında en önemli bölgelerden biri olan AB'nin özel bir sorumluluğu olduğu açıktır.

More Sentences
point of departure n. hareket noktası
It is about acting from the heart and taking the company as one's point of departure.
Yürekten hareket etmek ve şirketi hareket noktası olarak almakla ilgilidir.

More Sentences
rendezvous point n. buluşma noktası
We're approaching the rendezvous point.
Buluşma noktasına yaklaşıyoruz.

More Sentences
sore point n. hassas nokta
The discharge for 1999 highlighted a number of very sore points in the Commission's administration.
1999 yılına ilişkin ibra, Komisyon'un yönetiminde çok sayıda hassas noktanın altını çizmiştir.

More Sentences
key point n. kilit noktası
I will focus once again on a number of what I feel to be key points.
Bir kez daha kilit noktalar olduğunu düşündüğüm bazı hususlara odaklanacağım.

More Sentences
weak point n. zayıf nokta
There were many giveaway signs of Europe's predictable weak points.
Avrupa'nın öngörülebilir zayıf noktalarına dair pek çok işaret vardı.

More Sentences
main point n. asıl mesele
The main point concerns Eurostat and OLAF.
Asıl mesele Eurostat ve Avrupa Dolandırıcılıkla Mücadele Bürosu ile ilgili.

More Sentences
focal point n. odak noktası
This will attract citizens' attention and provide an effective focal point.
Bu, vatandaşların dikkatini çekecek ve etkili bir odak noktası sağlayacaktır.

More Sentences
assembly point n. toplanma noktası
Where is the assembly point?
Toplanma noktası nerede?

More Sentences
crucial point n. kritik nokta
That is of course the crucial point.
Kritik nokta elbette budur.

More Sentences
exclamation point n. ünlem işareti
In France, you must put a space before an exclamation point.
Fransa'da ünlem işaretinden önce bir boşluk bırakmalısınız.

More Sentences
center point n. merkez
Every beloved object is the center point of a paradise.
Sevilen her nesne bir cennetin merkez noktasıdır.

More Sentences
ball-point n. tükenmez
I bought this ball-point for two dollars.
Bu tükenmezi iki dolara almıştım.

More Sentences
ball-point n. tükenmez kalem
I bought this ball-point for two dollars.
Bu tükenmez kalemi iki dolara aldım.

More Sentences
essential point n. temel nokta
These are just some of the essential points.
Bunlar sadece temel noktalardan bazıları.

More Sentences
decimal point n. ondalık nokta
This is not the time to analyse the decimal points presented to us by financial analysts.
Mali analistler tarafından bize sunulan ondalık noktaları analiz etmenin zamanı değil.

More Sentences
melting point n. erime noktası
What is the melting point of water?
Suyun erime noktası nedir?

More Sentences
final point n. son nokta
My fourth and final point has to do with intelligent energy.
Değinmek istediğim dördüncü ve son nokta, akıllı enerji ile ilgilidir.

More Sentences
deepest point n. en derin nokta
This is the lake's deepest point.
Burası gölün en derin noktası.

More Sentences
starting point n. başlama noktası
Birth is the starting point for life's adventures.
Doğum, yaşam macerası için başlama noktasıdır.

More Sentences
vantage point n. bakış açısı
From my vantage point, I can't see the action.
Benim bakış açımdan, eylemi göremiyorum.

More Sentences
high point n. zirve
Indeed, as the Greek Presidency indicated, these summits represent the high point of hypocrisy.
Aslında, Yunanistan Dönem Başkanlığının da belirttiği gibi, bu zirveler ikiyüzlülüğün zirve noktasını temsil etmektedir.

More Sentences
point out v. belirtmek
With regard to the Intergovernmental Conference, I would point out that it was opened 18 days ago.
Hükümetlerarası Konferans ile ilgili olarak Konferansın 18 gün önce açıldığını belirtmek isterim.

More Sentences
point a gun v. silah doğrultmak
Tom pointed a gun at Mary.
Tom Mary'ye silah doğrulttu.

More Sentences
point out v. göstermek
It points out the problems and shows where changes are required.
Sorunlara işaret eder ve nerede değişiklik yapılması gerektiğini gösterir.

More Sentences
point at v. parmakla göstermek
It's bad manners to point at people.
İnsanları parmakla göstermek kötü bir davranış.

More Sentences
point at v. göstermek
Everyone pointed at him.
Herkes onu gösterdi.

More Sentences
point to v. göstermek
Let me mention a few points to illustrate why I am so angry.
Neden bu kadar kızgın olduğumu göstermek için birkaç noktadan bahsetmeme izin verin.

More Sentences
point to v. özellikle belirtmek
He asked me particularly to make that point to you.
Bu noktayı size özellikle belirtmemi istedi.

More Sentences
make a point v. taşı gediğine koymak
I'm trying to make a point.
Taşı gediğine koymaya çalışıyorum.

More Sentences
lose point v. puan kaybetmek
Don't give in too fast, or you'll lose points.
Çok çabuk pes etmeyin, yoksa puan kaybedersiniz.

More Sentences
point blank adj. yakından
Tom was shot three times point blank.
Tom'a yakın mesafeden üç el ateş edilmiş.

More Sentences
beside the point adj. konunun dışında
What Tom said was beside the point.
Tom'un söyledikleri konunun dışındaydı.

More Sentences
more distant point n. daha uzak nokta
point blank n. aşikar
fare construction point n. tarife konstrüksiyon noktası
flash point n. yanma noktası
the case in point n. sözü edilen sorun
fixed point theory n. sabit nokta teorisi
touchdown point n. uçakların konma noktası
inflection point n. bükülme noktası
driver vantage point n. sürücü yol görüş açısı
antipodal point n. çapucu noktası
selling point n. tatil veya başka bir düzenlemenin potansiyel müşterilerin hoşuna giden özelliği veya yanı
saturation point n. doyum noktası
vulnerable point n. zayıf nokta
the cardinal point n. ana yön
point processes n. nokta işleme
point of bearing n. kerteriz noktası
full point n. nokta
his strong point n. onun kuvvetli tarafı
triangulation point n. nirengi noktası
cash point n. para çekme makinası
the point in question n. söz konusu
loading point n. yükleme yeri
kindling point n. tutuşma noktası
point of view n. görüş açısı
cash point n. kasa
access control point n. giriş kontrol noktası
arrest point n. duraksama noktası
bubble point n. kabarcık noktası
the point of the story n. hikayenin anlatmak istediği şey
moot point n. şüpheli nokta
inflection point n. büküm noktası
the crucial point n. can alıcı nokta
limit point n. limit noktası
the point n. sadet
quadrantal point n. arayön
vowel point n. hareke
aiming point n. nişan noktası
ice point n. buzlanma noktası
point of departure n. sapma noktası
cutoff point n. sona erme noktası
point lace n. iğne oyası
intercardinal point n. arayön
turning point n. milad
dew point n. çiy noktası
saturating point n. doyum noktası
point of honor n. şeref meselesi
the case in point n. söz konusu olan sorun
vowel point n. harf vurgusu
pen point n. kalem ucu
dry point n. asitsiz kullanılan hakkak kalemi
decimal point n. ondalık virgülü
lowering of the freezing point n. donma noktasının düşürülmesi
extreme point n. bitiş noktası
dew point temperature n. çiy noktası ısısı
arago point n. arago noktası
the highest point of the sky n. ayyuk
one point lessons and swiss army instruction n. bir konuya yönelik dersler ve çok yönlü eğitim
crucial point n. düğüm noktası
vital point n. bamteli
dew point apparatus n. çiy noktası aleti
break point n. kesme noktası
fixation point n. tespit noktası
cardinal point n. anayön
equivalence point n. eşdeğer sayısı
dew point n. çiy düşmesi için gerekli ısı derecesi
mid point n. orta nokta
moot point n. belirsiz konu
cash point n. büyük bir satış yerinde kasa yeri
starting point n. çıkış noktası
vital point n. can damarı
point of support n. destek noktası
point of sale display n. satış noktasında sergileme
point of no return n. dönüşü olmayan nokta
vanishing point n. ufuk noktası
point estimate n. nokta tahmin
geographic point n. coğrafi nokta
share point n. paylaşım noktası
holding point n. bekleme noktası
power point n. priz
point of view n. cihet
mcburney's point n. mcburney noktası
flash point n. alevlenme noktası
the point of no return n. dönüşü olmayan nokta
traffic control point n. trafik kontrol noktası
fusing point n. ergime noktası
libration point n. sallantı noktası
point of view n. bakım
distributing point n. dağıtım noktası
full point n. durak
dew point analyzer n. çiy noktası analizörü
point of intersection n. kesişme noktası
the point in question n. sözkonusu
intersection point n. kesişme noktası
boarding point n. kalkış noktası
unique selling point n. benzersiz satış noktası
terminal point n. uç nokta
access point n. giriş noktası
vital point n. düğüm noktası
critical point n. nazik nokta
topographic point n. topoğrafik nokta
transfer point n. aktarma yeri
fixed point theorems n. sabit nokta teoremleri
point of honour n. onur meselesi
stand point n. görüş açısı
boundary point n. sınır noktası
critical point n. değişim noktası
point of view n. noktainazar
measuring point n. ölçü noktası
point of contact n. değme noktası
weak point n. insanın zayıf tarafı
weak point n. zaaf
key point n. kilit nokta
culminating point n. doruk noktası
peril point n. kritik nokta
case in point n. tipik bir örnek sorun
case in point n. söz konusu edilen şeyin bir örneği
a case in point n. tipik bir örnek
case in point n. tipik bir örnek
a case in point n. söz konusu edilen şeyin bir örneği
starting point n. hareket noktası
burning point n. yanma noktası
cutoff point n. sona eriş noktası
another point n. diğer bir nokta
waiting point n. bekleme yeri
vital point of a matter n. bam teli
key point (about something) n. işin püf noktası
key point (about something) n. bir işin püf noktası
narrow point of view n. dar bakış açısı
plus point n. artı puan
point in time n. çok kısa bir süre
the lowest point in my life n. hayatımın en kötü anı
low point n. düşük puan
zero point n. ölü nokta
zero point n. nötr nokta
zero point n. sıfır noktası
point of no return n. geri dönülemeyecek nokta
point of no return n. geri dönülmez nokta
point of no return n. geri dönülemez nokta
service point n. hizmet noktası
point average n. puan ortalaması
success point n. başarı puanı
ball point pen n. tükenmezkalem
blunt point n. yuvarlak uç
blunt point n. küt uç
breakaway point n. kopma noktası
regular point n. düzenli nokta
center point n. göbek
center point n. orta
security point n. güvenlik noktası
check point n. güvenlik noktası
control point n. güvenlik noktası
datum point n. esas nokta
datum point n. referans noktası
dead point n. ölü nokta
peak point n. zirve noktası
east point n. doğu noktası
end point n. son nokta
fire point n. alev noktası
fire point n. yanma noktası
ball-point pen n. tükenmez kalem
ball-point n. tükenmezkalem
ball-point pen n. tükenmezkalem
break-even point n. ölü nokta
ball-point pen n. tükenmez
point-of-sale n. satış noktası
point of entry-point of exit n. giriş-çıkış noktası
off-line point n. off-line noktası
point-in time n. geçmişteki her hangi bir ana geri dönüş
point-to-point air fare n. yol üzerinde bir ara noktada konaklamaya ve başka tarifelerle birleştirilmeye imkan tanımayan tarife
point-of-purchase signs n. satış noktası tabelaları
zero-point emergence n. sıfır noktasından doğuş
ice point n. donma noktası
distribution point n. dağıtım yeri
point of destination n. varış yeri noktası
point of quarantine n. karantina noktası
decimal point n. ondalık hane noktası
point of tangency n. teğet noktası
focal point n. merkez noktası
focal point n. ilgi merkezi
mid-point n. orta nokta
null point n. sıfır noktası
take-off point n. kalkış noktası
take-off point n. uçağın pistte burnunu kaldırdığı nokta
total point n. toplam puan
chief point n. en önemli nokta
chief point n. en mühim nokta
meeting point n. buluşma noktası
essential point n. başlıca nokta
the point of no return n. geri dönülmeyecek nokta
the point of no return n. geri dönüşü olmayan evre
the point of no return n. dönüşü olmayan yol
rendezvous point n. randevu noktası
transit point n. geçiş noktası
contribution point n. katkı puanı
talking point n. konuşulacak konu
talking point n. konuşma konusu
low point (to be in something) n. (bir işin) gelebileceği en berbat durum
low point (to be in something) n. (bir işin) gelebileceği en berbat nokta
deception point n. ihanet noktası
percentage point n. yüzde puan
choke point n. dargeçit
choke point n. geçit
point of no escape n. kaçarı olmayan nokta
point of no escape n. kaçışın (mümkün) olmadığı nokta
point of no escape n. çıkışın (mümkün) olmadığı nokta
point of interest n. ilgi alanı
base point n. taban puan
bonus point n. bonus puan
the point to be emphasized n. üzerinde durulması gereken (nokta/husus vb.)
the point(s) to be considered n. üzerinde durulması gereken (nokta/husus vb.)
supply point n. tedarik noktası
strategic support point n. stratejik destek noktası
fundamental point n. esas nokta
fundamental point n. ana nokta
nine on a ten point scale n. on üzerinden dokuz
nine on a ten point scale n. 10 üzerinden dokuz
9 on a 10 point scale n. on üzerinden dokuz
9 on a 10 point scale n. 10 üzerinden dokuz
journey point n. gezi noktası
tour point n. gezi noktası
coffee point n. kahve noktası
shifting point of view n. değişen görüş açısı
dividing point n. dönüm noktası
point of contention n. çekişme konusu
point of contention n. çekişme noktası
the lowest point n. en düşük puan
fourteen point speech n. on dört maddelik konuşma
the point arrived at n. gelinen nokta
stagnation point n. durma noktası
point at issue n. tartışma konusu/söz konusu mesele/konu
price-point retailer n. her şey bir milyoncu
price-point retailer n. bir milyoncu
cultural contact point n. kültürel irtibat noktası
the most critical point n. en kritik nokta
talking point n. (belge, istatistiksel bilgi, resim, gazete haberi gibi) bir tartışmada tarafların kullandığı inandırıcı veya ikna edici ya da destekleyici noktalar, konular
point of junction n. birleşim noktası
point of time n. çağ
point of time n. dönem
distance from the starting point n. başlangıç noktasından uzaklık
point of use n. kullanım noktası
main point n. ana fikir
emergency assembly point n. acil durum toplanma noktası
interrogation point n. soru işareti
question point n. soru işareti
exclamation point n. !
minimum point n. minimum nokta
historical turning point n. tarihi dönemeç
recovery point objective n. kurtarma noktası hedefi
turning point n. kırılma anı
collar point n. yaka ucu
starting point for trend reversals n. iyileştirmeye başlama noktası
gathering point n. toplanma bölgesi
key point n. anahtar noktası
attraction point n. cazibe noktası
pain point n. sorunsal
pain point n. sorun
moot point n. ne kadar tartışılırsa tartışılsın bir önemi olmayan, sonuca varılamayan durum
the common point everyone agrees n. herkesin kabul ettiği ortak nokta
theoretical point of view n. teorik bakış açısı
target critical damage point n. en hayati hedef bileşeni
target stress point n. hedefin en zayıf noktası
navel point n. bir şeyin merkez veya orta noktası
navel point n. arma rozetinin alt yarısının merkez noktası
seraglio point n. sarayburnu
trois point n. (tavlada) her bir oyuncunun sahasındaki dıştan üçüncü kapı
accidental point n. ufuk noktası
10-point numerical rating scale n. 10'luk nümerik derecelendirme ölçeği
end point n. son hedef
knife-point n. bıçağın sivri ucu
jumping-off point [us] n. çok uzak yer
jumping-off point n. son durum
jumping-off point n. son radde
jumping-off point [canada] n. inziva yeri
biting point n. başarıya ulaşılan nokta
median point n. bir düzleme dağılmış belirli sayıdaki noktanın veya cismin her birine uzaklığının toplamı minimum olacak şekilde yerleştirilmiş nokta
wp (working point) n. çalışma noktası
high point n. doruk
detainee collecting point n. tutsak toplama noktası
detainee collecting point n. tutsakların işlem istasyonuna götürülene kadar toplandığı yer
heart point n. arma orta noktası
junction point n. birleşme noktası
inflection point n. firmanın işlerinde meydana gelen ani değişiklik
inflection point n. köklü değişiklik noktası
information point n. bilgi noktası
information point n. danışma
dust-point n. eski bir kırsal bölge oyunu
pinch point n. sürecin çok yavaş ilerleyip gecikme yaratan kısmı
pinch point n. darboğaz
pistol point n. silah zoru
pistol point n. silahla vurma tehdidi
pov (point of view) n. bakış açısı
flash point n. patlak verme noktası
focal point n. temel odak
focal point n. esas odak
focal point n. ana odak
focal point n. bir aktivite veya uğraşın merkezi
percentage point n. yüzde noktası
physical point n. fiziksel nokta
physical point n. maddenin sonsuz küçüklükteki parçası
seaward launch point n. özel harekat kuvvetlerinin sahile ilerleyip operasyon düzenlemek üzere intikal edeceği kıyı açıklarında belirlenmiş konum
seaward recovery point n. özel harekat kuvvetlerinin hücum sonrası müdafaa yerine geri dönmek üzere kullanacağı kıyı açıklarında belirlenmiş konum
shaver point [us] n. tıraş makinesinin takılabildiği duvar prizi
vantage point n. gözlem noktası
low point n. dibe vurma anı
pressure point n. yatalak hastada statik pozisyon ve sıkışma nedeniyle dolaşım sorunu yaşanabilen bölge
pressure point n. basınç noktası
pressure point n. (akupunktur uygulamalarda) vücutta tedavi amaçlı baskı uygulanan nokta
pressure point n. kan akışını yavaşlatıp kanamayı durdurabilmek için kan damarının altındaki kemiğe doğru sıkıştırılabildiği nokta
pressure point n. kişinin kendi çıkarı için sömürebileceği hassas ve kritik mesele
pressure point n. sorun çıkma ihtimali yüksek nokta
pressure point n. potansiyel problem kaynağı
spawn point n. canlanma noktası (video oyunlarında)
point [obsolete] n. belirli bir (fiziksel) durumda olma
point [obsolete] n. sonuç
point [obsolete] n. bitiş
point [obsolete] n. sona erme
point [obsolete] n. karar
point [obsolete] n. çözüm
point applique n. dantel aplike
point applique n. iğne işi tasarımlı dantel
point d'appui n. destek
point d'appui n. dayanak
point man n. kovboy
point man n. sığır çobanı
point net n. makine işi dantel
point net n. brüksel danteline benzer dantel
point person n. kilit isim
point person n. önemli kimse
point rider n. kovboy
point rider n. sığır çobanı
start point n. başlangıç noktası
make a point of v. özen göstermek
point to v. işaret etmek
point out v. dikkat çekmek
be at the point of death v. ölmek üzere olmak
point to a precedent v. emsal göstermek
get to the point v. sadede gelmek
make a point v. cevabı yapıştırmak
miss the point v. anlayamamak
come to a point v. fermaya oturmak
make a point of v. önem vermek
make a point of v. özenmek
stray from the point v. konu dışına çıkmak
point out v. ifade etmek
not to put too fine a point on it v. tam anlamıyla ifade etmek
point something out to somebody v. dikkatini çekmek
point on v. çevirmek
make a point of v. bir şey yapmayı ihmal etmemek
carry one's point v. amacına ulaşmak
come to a point v. özenmek
come to the point v. sadete gelmek
make a point of v. bir şey yapmaya dikkat etmek
come to a point v. özen göstermek
point something out v. dikkatini çekmek
point up v. düzlemek
give point to v. vurgulamak
come to the point v. sadede gelmek
point at v. işaret etmek
come to a point v. av köpeği ferma yapmak
make a point of v. dikkat etmek
point a moral v. kıssadan hisse çıkarmak
make a point v. mim koymak
carry one's point v. istediğini elde etmek
point out v. işaret etmek
gain a point v. bir puan kazanmak
point a gun at v. üzerine silah doğrultmak
make one's point v. ne demek istediğini yeterince anlatmak
make one's point v. fikrini açıkça anlatmak
point to v. delalet etmek
point to v. dikkat çekmek
be on the point of finishing v. bitmek üzere olmak
be on the point of exhausting v. tükenmek üzere olmak
come to a stopping point v. durma noktasına gelmek
pass a critical point v. dönemeçten geçmek
pass a turning point v. dönemeçten geçmek
look from different point of view v. başka yönden bakmak
point somebody in direction v. yön göstermek
see from different point of view v. başka yönden bakmak
see the point v. konuyu anlamak
point out above v. yukarıda belirtmek
point one's gun v. silahını doğrultmak
point gun v. silah doğrultmak
adopt as a point of view v. felsefe edinmek
be to the point v. yerinde olmak
be on the point of being v. olmak üzere
come round (to another's point of view) v. yola gelmek
bring (someone) round (to another's point of view) v. yola getirmek
point a reed pen v. kalem yontmak
point a reed (for use as a pen) v. kalem açmak
draw attention to (a point) v. parmak basmak
come to the point v. asıl konuya gelmek
touch a sore point v. bam teline basmak
make a point of v. ilke edinmek
make a point of v. cevabı yapıştırmak
make a point of v. taşı gediğine koymak
make a point of v. (bir şey yapmayı) ihmal etmemek
make a point of v. (bir şey yapmaya) dikkat etmek
drive the point home v. ikna edici bir şekilde anlatmak
drive the point home v. inandırıcı bir biçimde açıklamak
be on the point of v. -mek üzere olmak
be at the point of v. -mek üzere olmak
point at v. -e çevirmek
point at v. -e doğrultmak
point out v. -e dikkati çekmek
point the finger at v. -i suçlamak
get to the point v. ana noktaya gelmek
get to the point v. can alıcı noktaya gelmek
make a point of v. bilhassa yapmak
come to a point v. bilhassa yapmak
point out (something) v. -e dikkat çekmek
point the finger at v. suçlamak
straight to the point v. hemen konuya girmek
straight to the point v. sadede gelmek
get straight to the point v. sadede gelmek
get straight to the point v. hemen konuya girmek
develop a point of view v. bakış açısı geliştirmek
be on the point of doing v. yapmak üzere olmak
become a transhipment point v. bir aktarma noktası haline gelmek
point a gun on someone v. birisine silah doğrultmak
make a point of v. üzerinde durmak
be unable to go beyond a certain point v. belli bir noktadan öteye gidememek
make similar point v. aynı noktaya değinmek
gain a different point of view v. farklı bir bakış açısı kazanmak
can not go beyond a certain point v. belli bir noktadan öteye gidememek
point as a target v. hedef göstermek
lose the point v. sayı kaybetmek
lose the point v. dikkatini yitirmek
mention an important point v. önemli bir noktaya temas etmek
point out an important matter v. önemli bir noktaya temas etmek
go cold at one point v. bir yerden sonra soğumak
point the penalty spot v. penaltı noktasını işaret etmek
have a six-point lead over his opponents v. rakiplerine karşı altı puan önde olmak
have a three-point lead over his opponents v. rakiplerine karşı üç puan önde olmak
stick to the point v. konuya odaklanmak
look his/her point of view v. kendi açısından bakmak
get a point v. puan almak
be on the point of finishing v. bitirmek üzere olmak
give point of view v. bakış açısı kazandırmak
be pressed up to the point of action v. harekete geçmek zorunda bırakılmak
be pressed up to the point of action v. harekete geçmeye mecbur kalacak şekilde baskı altında kalmak
reach a low point v. düşük seviyeye ulaşmak
be intoxicated to the point of stupefaction v. kör kütük sarhoş olmak
weather a point v. karşı çıkanlara rağmen muvaffak olmak
point the finger at v. (suçluyu) işaret etmek
point jam v. dar frekans bandını sıkıştırmak
point jam v. frekans bandını daraltmak
in point adj. isabetli
beside the point adj. konu dışı
point blank adj. dolaysız
in point adj. yerinde
without a point adj. uçsuz
short and to the point adj. açık
at point adj. hazır
three point adj. üç noktalı
brief but to the point adj. kısa ve özlü
point blank adj. açık
in point adj. münasip
beside the point adj. yanında
beside the point adj. yersiz
at gun point adj. vurulma tehdidi ile karşı karşıya
point-blank adj. kesin
point-device adj. mükemmel