payer

Sens de "payer" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 15 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
General
1	General	payer n.	ödeme yapan kimse
I am known as a fast payer. Hızlı ödeme yapan biri olarak tanınırım. More Sentences
2	General	payer n.	ödeyici
That means no one is a net payer and they are all in a much better position than in 2003. Bu da hiç kimsenin net ödeyici olmadığı ve hepsinin 2003'e kıyasla çok daha iyi bir konumda olduğu anlamına geliyor. More Sentences
Trade/Economic
3	Trade/Economic	payer n.	ödeme yapan
Some may say unfairly that the European Union is only a payer and not a player. Bazıları haksız bir şekilde Avrupa Birliği'nin sadece ödeme yapan taraf olduğunu, oyuncu olmadığını söyleyebilir. More Sentences
General
4	General	payer n.	muhatap
5	General	payer n.	ödeyen kimse
Trade/Economic
6	Trade/Economic	payer n.	borcu ödeyen
7	Trade/Economic	payer n.	borçlu taraf
8	Trade/Economic	payer n.	borçlu kişi
9	Trade/Economic	payer n.	muhatap
10	Trade/Economic	payer n.	ödemeyi yapan kimse
11	Trade/Economic	payer n.	ödeyecek olan
12	Trade/Economic	payer n.	ödeyecek kimse
13	Trade/Economic	payer n.	ödeyen
14	Trade/Economic	payer n.	veznedar
Law
15	Law	payer n.	ödeyen

Sens de "payer" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 26 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
Trade/Economic
1	Trade/Economic	tax payer n.	vergi mükellefi
This is quite remarkable when you think that it is all money originating from the same tax payer. Tüm paranın aynı vergi mükellefinden geldiği düşünüldüğünde bu oldukça dikkat çekicidir. More Sentences
Law
2	Law	tax-payer n.	mükellef
At the same time, it is regarded as being an effective signal to send, both to consumers and to tax-payers. Aynı zamanda, hem tüketicilere hem de vergi mükelleflerine gönderilecek etkili bir sinyal olarak kabul edilmektedir. More Sentences
3	Law	tax payer n.	vergi mükellefi
Swedish tax payers pay tax to the municipality, the county council and the state. İsveçli vergi mükellefleri belediyeye, il meclisine ve devlete vergi ödemektedir. More Sentences
General
4	General	bad payer n.	batakçı
5	General	non-payer n.	ödemeyen kimse
6	General	non-payer n.	ödeme yapmayan kimse
Idioms
7	Idioms	on one's own dime (payer de sa poche) expr.	kendi cebinden
8	Idioms	on one's own dime (payer de sa poche) expr.	kendi parasıyla
Trade/Economic
9	Trade/Economic	tax payer n.	mükellef
10	Trade/Economic	payer bank n.	ödeyen banka
11	Trade/Economic	tardy tax payer n.	ödemede gecikmiş yükümlü
12	Trade/Economic	payer bank n.	ödemeyi yapan banka
13	Trade/Economic	tax payer n.	vergi veren
14	Trade/Economic	tax payer n.	vergi sorumlusu
15	Trade/Economic	the highest tax payer n.	vergi rekortmeni
16	Trade/Economic	rate payer n.	vergi mükellefi
17	Trade/Economic	tax payer n.	vergi ödeyicisi
18	Trade/Economic	tax payer n.	vergi yükümlüsü
Law
19	Law	tax payer n.	vergi ödeyen
Politics
20	Politics	single-payer health care n.	devlet tarafından ödenen sağlık sigortası
21	Politics	single-payer health care n.	tek ödeyenli sağlık sistemi
22	Politics	single-payer health care n.	tüm sigorta ödemelerinin devlet tarafından yönetilen bir fonda toplandığı ve sağlık harcamalarının da bu ortak fondan karşılandığı sistem
Insurance
23	Insurance	single-payer adj.	tek ödeyenli sağlık sistemine ait veya ilgili
24	Insurance	single-payer adj.	(sağlık sistemi) tek ödeyenli
25	Insurance	single-payer adj.	tek birey ödemeli sağlık sistemine ait veya ilgili
26	Insurance	single-payer adj.	(sağlık sistemi) tek birey ödemeli