turn - Turc Anglais Dictionnaire

turn

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "turn" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 245 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
turn n. sıra
Now it is the Council's turn to do something.
Şimdi bir şeyler yapma sırası Konsey'de.

More Sentences
turn n. dönüş
Did I miss the turn?
Dönüşü kaçırdım mı?

More Sentences
turn v. dönmek
Turning now to your demand for the creation of regional advisory fora, I fully agree with this proposal.
Şimdi bölgesel danışma forumlarının oluşturulması talebinize dönecek olursak bu öneriye tamamen katılıyorum.

More Sentences
turn v. döndürmek
Normal screws when turned clockwise will tighten and when turned anti-clockwise will loosen.
Normal vidalar saat yönünde döndürülünce sıkılır, saat yönünün tersine doğru döndürülünce de gevşer.

More Sentences
turn v. çevirmek
In other words, there are a few people who never miss a chance to turn everything against Strasbourg.
Başka bir deyişle her şeyi Strazburg'un aleyhine çevirme fırsatını kaçırmayan birkaç kişi var.

More Sentences
General
turn n. dönüm
Price stability will probably not survive the coming turn of the year.
Fiyat istikrarı muhtemelen önümüzdeki yıl dönümünde de devam etmeyecektir.

More Sentences
turn n. şekil
I didn't foresee this turn of events.
Olayların bu şekilde gelişeceğini tahmin etmemiştim.

More Sentences
turn v. geçmek
I should now like to turn to the next topic.
Şimdi bir sonraki konuya geçmek istiyorum.

More Sentences
turn v. kırmak
The driver turned the wheel to the right.
Sürücü direksiyonu sağa kırdı.

More Sentences
turn v. yapmak
To turn cold water hot, one needs to heat it.
Soğuk suyu sıcak yapmak için ısıtmak gerekir.

More Sentences
turn v. devretmek
I'm turning it over to you.
Bunu sana devrediyorum.

More Sentences
turn v. reddetmek
The terror organisation rejects the two-State concept and wants to turn Israel into an Islamic state.
Terör örgütü iki devletli konsepti reddetmekte ve İsrail'i bir İslam devletine dönüştürmek istemektedir.

More Sentences
turn v. yöneltmek
After all, this is not the first time we have turned our attention to this issue.
Ne de olsa bu konuya ilk kez dikkatimizi yöneltmiyoruz.

More Sentences
turn v. çevrilmek
For a period of six weeks there was a form of peace in the Middle East and our attention turned to Iraq.
Altı haftalık bir süre için Orta Doğu'da bir tür barış oldu ve dikkatlerimiz Irak'a çevrildi.

More Sentences
turn v. değiştirmek
She needs to turn her life around.
Hayatını değiştirmesi gerekiyor.

More Sentences
turn v. dönüştürmek
Now we must turn words into tangible actions.
Şimdi sözleri somut eylemlere dönüştürmeliyiz.

More Sentences
turn v. gelmek
My group is extremely surprised at the turn this debate has taken.
Grubum bu tartışmanın geldiği nokta karşısında son derece şaşırmıştır.

More Sentences
turn v. olmak
We want to do something, at long last, to turn a citizens' Europe from a slogan into a reality.
Vatandaşların Avrupa'sını bir slogan olmaktan çıkarıp gerçeğe dönüştürmek için nihayet bir şeyler yapmak istiyoruz.

More Sentences
turn v. söndürmek
Tom turned down the flame.
Tom ateşi söndürdü.

More Sentences
turn v. yönelmek
In addition, the campaign of intimidation has now also turned against the judiciary itself.
Buna ek olarak yıldırma kampanyası artık yargının kendisine de yönelmiştir.

More Sentences
turn v. kesilmek
Layla turned white.
Layla bembeyaz kesildi.

More Sentences
turn v. açmak
You cannot turn the tap off at one location, only to open it at another.
Bir yerde musluğu kapatıp başka bir yerde açamazsınız.

More Sentences
turn v. çevirmek
We should not go as far as turning this light-weight version into an ultra-light-weight version, however.
Ancak bu hafif versiyonu ultra hafif versiyona çevirecek kadar da ileri gitmemeliyiz.

More Sentences
turn v. ters dönmek
She might well have turned in her grave at the recent events in Geneva.
Cenevre'de yaşanan son olaylar karşısında mezarında ters dönmüş olabilir.

More Sentences
turn v. yaşına girmek
Tom is turning thirteen.
Tom on üç yaşına giriyor.

More Sentences
turn v. bulanmak
When I read the list of ingredients, my stomach turned.
İçindekiler listesini okuduğumda midem bulandı.

More Sentences
turn v. sapmak
We took a wrong turn.
Yanlış bir yola saptık.

More Sentences
turn v. bakmak
A whole world turns in abhorrence upon Iran.
Bütün bir dünya İran'a nefretle bakıyor.

More Sentences
turn v. döndürmek
The popularity turned her head.
Popülerlik başını döndürdü.

More Sentences
turn v. dönmek
Turning to Bosnia and Herzegovina, it has to be said that this country is struggling to square the circle.
Bosna Hersek'e dönecek olursak, bu ülkenin çemberi daraltmak için mücadele ettiğini söylemek gerekir.

More Sentences
turn v. dönüşmek
The European citizen will turn from a citizen into an active citizen.
Avrupa vatandaşı, bir vatandaştan aktif bir vatandaşa dönüşecektir.

More Sentences
turn v. arkasını dönmek
He turned around when I called.
Seslendiğimde arkasını döndü.

More Sentences
turn v. danışmak
Tom turned to Mary for advice.
Tom tavsiye için Mary'ye danıştı.

More Sentences
turn v. tersine döndürmek
The tide had turned.
İşler tersine döndü.

More Sentences
turn v. (yaşına) basmak
Marafon will turn one hundred years next year.
Marafon gelecek yıl yüz yaşına basacak.

More Sentences
turn v. (birini başka birine) düşman etmek
We cannot allow them to turn us against each other.
Onların bizi birbirimize düşman etmelerine izin veremeyiz.

More Sentences
turn v. göndermek
Yet these represent a serious threat to the principle of 'non-refoulement'[no turning back].
Yine de bunlar 'non-refoulement' [geri göndermeme] ilkesine yönelik ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.

More Sentences
turn v. kâr etmek
Tom opened a new restaurant, but it didn't turn a profit in the first twelve months.
Tom yeni bir restoran açtı ama ilk on iki ayda kâr edemedi.

More Sentences
turn v. başlamak
Things took a sudden turn for the worse.
İşler aniden kötüye gitmeye başladı.

More Sentences
Technical
turn n. dönüş
This is an unexpected turn.
Bu beklenmedik bir dönüş.

More Sentences
Automotive
turn v. döndürmek
Even at 50, Mary can still turn heads.
50 yaşında olmasına rağmen Mary hala baş döndürüyor.

More Sentences
turn v. dönmek
Turning now to the environment, G8 leaders will have a discussion on climate change.
Şimdi çevre konusuna dönecek olursak G8 liderleri iklim değişikliğini tartışacaklar.

More Sentences
General
turn n. nöbet
turn n. değişim
turn n. döngü
turn n. kıvrım
turn n. eğilim
turn n. tarz
turn n. fırsat
turn n. dolaşma
turn n. amaç
turn n. gezme
turn n. viraj
turn n. düşünce tarzı
turn n. sapış
turn n. yön
turn n. istidat
turn n. korkutma
turn n. değişme
turn n. büklüm
turn n. davranış
turn n. deveran
turn n. yönelme
turn n. şok
turn n. kabiliyet
turn n. devir
turn n. nevi
turn n. sapma
turn n. yetenek
turn n. muamele
turn n. değişiklik
turn n. sapak
turn n. dirsek
turn n. dönme
turn n. biçim
turn n. dönemeç
turn n. döndürme
turn n. kısa yürüyüş
turn n. hamle
turn n. ruh hali
turn n. stil
turn n. atak
turn n. katılım
turn n. (çağın, dönemin) başlaması
turn n. tersine dönme
turn n. tersyüz olma
turn n. bükülme
turn n. burkulma
turn n. tek seferlik gidiş-dönüş
turn n. hamle sırası
turn n. vardiya
turn n. hizmet verme sırası
turn n. bir şeyi biçimlendiren şekil veya kalıp
turn n. gidişat
turn n. mahiyet
turn n. ürkütme
turn n. sarsıntı
turn v. nakletmek
turn v. uygulamak
turn v. aklını çelmek
turn v. bozulmak
turn v. doğrultmak
turn v. bulandırmak (mide)
turn v. körletmek
turn v. bozmak
turn v. kovmak
turn v. katılmak
turn v. devrilmek
turn v. tüymek
turn v. caydırmak
turn v. faydalanmak
turn v. çark etmek
turn v. devirmek
turn v. ekşitmek
turn v. eğilmek
turn v. atlatmak
turn v. esritmek
turn v. tersyüz etmek
turn v. kesmek
turn v. burkmak
turn v. sersemlemek
turn v. etkilemek
turn v. saptırmak
turn v. ekşimek
turn v. perende atmak
turn v. kıvırmak
turn v. bulandırmak
turn v. dönüş yapmak
turn v. ters yüz etmek
turn v. (giysi) tersyüz etmek
turn v. satılmak
turn v. bağlı olmak
turn v. (bir şeye çare olarak) kullanmaya başlamak
turn v. taraf değiştirmek
turn v. dikkat kesilmek
turn v. düşman olmak
turn v. başı dönmek
turn v. etrafında dönmek
turn v. tamamlamak
turn v. dökmek
turn v. salmak
turn v. huzurunu kaçırmak
turn v. fikrini değiştirmek
turn v. köşeyi dönmek
turn v. geri çekilmesine neden olmak
turn v. dağıtmak
turn v. tartmak
turn v. kafa yormak
turn v. bükülmek
turn v. döndürerek karıştırmak
turn v. (saat, yaş gibi belirli bir noktaya) gelmek
turn v. (bakışını) çevirmek
turn v. başka tarafa yöneltmek
turn v. uygulamak
turn v. sevk etmek
turn v. (belirli bir hale) getirmek
turn v. dengesini bozmak
turn v. değiş tokuş etmek
turn v. takas etmek
turn v. birdenbire saldırmak
turn v. gidişatını kontrol etmek
turn v. geri gitmek
turn v. kenara çekilmek
turn v. uzak tutmak
turn v. (edebi çalışmayı) ustaca şekillendirmek
turn v. söylenen veya yapılan bir şeyi yumuşatmak
turn v. zihinsel olarak dengesizleşmek
turn v. aklını yitirmek
turn v. delirmek
turn v. bükerek etrafına dolamak
turn v. yön değiştirmek
turn v. vazgeçirmek
Trade/Economic
turn n. (borsada) al-sat
turn n. bir seferde satılan ürün miktarı
turn n. malların alım-satım-değiştirilme döngüsü
turn n. alışveriş
turn n. nöbet
turn v. al sat yaparak idare etmek
turn v. tedavülde tutmak
turn v. alıp satmak
turn v. (piyasayı) döndürmek
turn v. (bir finansal varlığı diğerine) çevirmek
turn v. (başka bir şey almak için) varlığı elden çıkarmak
Politics
turn v. (düşman ajanının) kendisi için çalışmasını sağlamak
Technical
turn n. saatçi tornası
turn n. bir topuzu veya kolu çevirerek çalıştırılan dolap kapısı mandalı
turn n. torna
turn n. sarım
turn v. (keskin bir nesne) körelmek
turn v. bükmek
turn v. katlamak
turn v. torna tezgahında işlemek
turn v. yuvarlak şekil vermek
Computer
turn n. sarım bobin
Textile
turn n. ortaçağda giyilen gevşek bir deri ayakkabı türü
turn v. tekrar dikmek
Automotive
turn n. dönemeç
turn v. tornalamak
turn v. tur atmak
Medical
turn n. (hastalıkta) nöbet
turn v. burkulmak
Printing
turn n. ters çevrilmiş basım karakteri
turn n. sonradan elle eklenecek olan parça yerine konan aynı genişlikte geçici baskı elemanı
turn n. geçici parça yerine asıl baskı elemanının yerleştirilmesi
Food Engineering
turn v. (mayalama ile) dönüştürmek
turn v. (sütü) kesmek
turn v. peynirleştirmek
Botanic
turn v. rengi değişmek
turn v. renk değiştirmek
Agriculture
turn v. (alttaki toprak üste gelecek şekilde) sabanla sürmek
Breeding
turn v. otlatmak
turn v. (keçi) yeniden kızışmak
Literature
turn n. kelimelerin sanatsal olarak ifadesi
turn n. süslü ve etkileyici anlatım
turn v. ustaca bir edebi dille aktarmak
Linguistics
turn v. tercüme etmek
turn v. başka sözcüklerle açıklamak
Religious
turn v. dinini değiştirmek
Military
turn v. askerleri başka tarafa yöneltmek
turn v. düşmanın arkasından dolanmak
Sport
turn n. golfte on sekiz delikli oyundaki dokuzuncu delik tamamlandığında gelinen nokta
turn n. krikette sopayla topu yakın tarafa gönderecek şekilde yapılan vuruş
turn n. koşu/yarış parkurunun virajlı kısmı
turn n. artistik patinajda iki eğri arasındaki kavşak noktası
turn n. (güreşte) rakibi sırtından atma hamlesi
turn n. dönüş
turn v. krikette (topu) döndürmek
turn v. jimnastik egzersizleri yapmak
Card
turn n. texas hold'em pokerde masada açılan dördüncü kart
turn n. faro oyununda son üç kartın sırası
Wagering
turn n. kumarda bahisler açıldıktan sonraki hamle
Music
turn n. grupetto
turn n. arka arkaya dört veya daha fazla notadan oluşan müzikal süsleme
Theatre
turn n. kısa tiyatro rolü
turn n. sahnede kısaca görünme
turn n. kamuya açık performans
turn n. piyes
Archaic
turn n. hüner
turn n. hile
turn n. kurnazlık
turn v. yapısını değiştirmek
turn v. başkalaştırmak
turn v. bir konuya yönelmek
turn v. bir konudan uzak durmak
Slang
turn v. (fuhuş) yapmak

Sens de "turn" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
turn back v. dönmek
Sami turned back towards Layla.
Sami, Layla'ya doğru döndü.

More Sentences
turn into v. dönüşmek
The worst thing about the Convention was that it ended up turning into an Intergovernmental Conference after all.
Sözleşme ile ilgili en kötü şey ise sonuçta bir Hükûmetlerarası Konferans'a dönüşmüş olmasıydı.

More Sentences
turn gray v. ağarmak
Tom's hair started turning gray before he turned thirty.
Tom'un saçı daha otuz olmadan ağarmaya başladı.

More Sentences
turn off v. kapamak
The lights automatically turn off.
Işıklar otomatik olarak kapanır.

More Sentences
turn on v. açmak
He turns on his side and opens his eyes at once.
Yan döner ve bir anda gözlerini açar.

More Sentences
in turn adv. sırayla
Let me take each of these three points in turn.
Bu üç noktanın her birini sırayla ele alayım.

More Sentences
General
u-turn n. u dönüşü
I give credit for this U-turn to him.
Bu U dönüşü için kendisine teşekkür ediyorum.

More Sentences
turn-out n. katılım
In my own country, the Netherlands, the turn-out in 1999 was only 30%.
Benim ülkem Hollanda'da 1999'da katılım oranı sadece %30'du.

More Sentences
turn over v. devrilmek
The table is askew, it's likely going to turn over soon.
Masa eğri, yakında devrilecek gibi duruyor.

More Sentences
turn white v. beyazlaşmak
The farm house has mysteriously turned white.
Çiftlik evi gizemli bir biçimde beyazlaştı.

More Sentences
turn to v. uzatmak
Anyway, without further ado, let us turn to the matter in hand.
Her neyse, lafı daha fazla uzatmadan elimizdeki konuya dönelim.

More Sentences
turn green v. yeşermek
She watched the grass turn green.
O, otların yeşermesini izledi.

More Sentences
turn pale v. sapsarı kesilmek
He turned pale when he heard that news.
Haberi duyduğunda sapsarı kesildi.

More Sentences
turn up v. gelmek
What a pity so few Members were here, but perhaps more will turn up in the Chamber when word gets around.
Ne yazık ki bu kadar az Üye buradaydı, ama belki de haber yayıldığında daha fazlası Meclise gelecektir.

More Sentences
turn out v. üretmek
My father's factory turns out 30,000 cars each month.
Babamın fabrikası her ay 30.000 araba üretiyor.

More Sentences
turn a somersault v. takla atmak
He turned a somersault.
Takla attı.

More Sentences
turn to v. başvurmak
I would therefore request her to turn to the Commission for additional information.
Bu nedenle kendisinden ek bilgi için Komisyona başvurmasını rica ediyorum.

More Sentences
turn left v. sola dönmek
He wanted the cab driver to turn left.
O, taksi şoförünün sola dönmesini istedi.

More Sentences
turn upside down v. altüst olmak
After the earthquake, Tom's world turned upside down.
Depremden sonra Tom'un dünyası altüst oldu.

More Sentences
turn color v. renk değiştirmek
The leaves in the park have already started to turn colors.
Parktaki yapraklar zaten renk değiştirmeye başladı.

More Sentences
turn sour v. bozulmak
Sami's marriage turned sour.
Sami'nin evliliği bozuldu.

More Sentences
turn pale v. solgunlaşmak
Tom turned pale with fright.
Tom korkuyla solgunlaştı.

More Sentences
turn to v. dönüştürmek
It is our turn to put our words into action.
Sözlerimizi eyleme dönüştürme sırası bizde.

More Sentences
turn away v. savmak
The police turned away the crowd.
Polis kalabalığı savdı.

More Sentences
turn out v. kapatmak
Be sure to turn out the light when you go out.
Çıkarken ışıkları kapattığından emin ol.

More Sentences
turn out v. olmak
I had expected the budget to be higher, and that may, in fact, turn out to be necessary.
Bütçenin daha yüksek olmasını bekliyordum ve aslında bu gerekli de olabilir.

More Sentences
turn black v. kararmak
You've really turned black now.
Gerçekten kararmışsın.

More Sentences
turn down v. geri çevirmek
She turned down every proposal.
O, her teklifi geri çevirdi.

More Sentences
turn around v. arkaya dönmek
I turned around.
Arkaya döndüm.

More Sentences
turn traitor v. hainlik etmek
The soldiers turned traitor.
Askerler, hainlik etti.

More Sentences
turn away v. defetmek
The police turned away the crowd.
Polis, kalabalığı defetti.

More Sentences
turn over v. devretmek
He turned over the business to his son.
O, işi oğluna devretti.

More Sentences
turn up v. sesini açmak
Please don't turn up the volume on the television.
Lütfen televizyonun sesini açmayın.

More Sentences
turn pale v. sararmak
Tom turned pale with fright.
Tom korkuyla sarardı.

More Sentences
turn up v. açmak
How can I turn up the stove?
Ocağın sesini nasıl açabilirim?

More Sentences
turn over v. dönmek
Tom turned over.
Tom döndü.

More Sentences
turn the tables v. durumu tersine çevirmek
Sami turned the tables.
Sami durumu tersine çevirdi.

More Sentences
turn yellow v. sararmak
The leaves of the trees turn yellow in the fall.
Sonbaharda ağaçların yaprakları sararır.

More Sentences
turn red v. kızarmak
I turned red.
Kızardım.

More Sentences
turn out v. söndürmek
Be sure to turn out the light when you go out of the room.
Odadan çıkarken ışığı söndürdüğünüzden emin olun.

More Sentences
turn away v. dönüp gitmek
Tom blushed and turned away.
Tom kızardı ve dönüp gitti.

More Sentences
turn off v. söndürmek
You forgot to turn off the light.
Işığı söndürmeyi unuttun.

More Sentences
turn out v. çıkmak
I will, of course, have to accept the decision if that is how it turns out.
Karar bu şekilde çıkarsa elbette kabul etmek zorunda kalacağım.

More Sentences
turn to v. yardımını istemek
Tom had no one to turn to for advice.
Tom'un tavsiye için yardım isteyecek kimsesi yoktu.

More Sentences
turn around v. etrafında dönmek
The world turns around sex, money and drugs.
Dünya seks, para ve uyuşturucu etrafında dönüyor.

More Sentences
turn into v. dönmek
Tom turned into a parking lot.
Tom dönüp bir otoparka girdi.

More Sentences
turn off v. kapatmak
The United States can, because it can turn off the money tap.
Birleşik Devletler bunu yapabilir, çünkü para musluğunu kapatabilir.

More Sentences
turn off v. kesmek
The United States can, because it can turn off the money tap.
Amerika Birleşik Devletleri bunu yapabilir, çünkü para akışını kesebilir.

More Sentences
turn out v. sonuçlanmak
We must hope they turn out well.
Umarım iyi sonuçlanırlar.

More Sentences
turn back v. geri döndürmek
You cannot turn back the wheel of time.
Zaman çarkını geri döndüremezsiniz.

More Sentences
turn down v. kısmak
Turn down the music before you kill us all.
Hepimizi öldürmeden önce müziği kısın.

More Sentences
turn sour v. ekşimek
Milk easily turns sour.
Süt kolayca ekşir.

More Sentences
turn to v. dönüşmek
The trust has, however, suddenly turned to deep concern.
Ancak bu güven aniden derin bir endişeye dönüştü.

More Sentences
turn to v. değişmek
Turning to the targets, the targets proposed by the Commission ought to remain largely unchanged.
Hedeflere dönecek olursak, Komisyon tarafından önerilen hedefler büyük ölçüde değişmeden kalmalıdır.

More Sentences
turn the corner v. köşeyi dönmek
I caught sight of her as she turned the corner.
O, köşeyi dönerken, onu gördüm.

More Sentences
turn into v. olmak
If I ever turn into an alcoholic, I'll surely go on vacation to Antalya.
Eğer bir gün alkolik olursam, kesinlikle Antalya'ya tatile giderim.

More Sentences
turn scarlet v. kıpkırmızı olmak
Mary turned scarlet.
Mary kıpkırmızı oldu.

More Sentences
turn into v. dönüştürmek
The process should not continue whereby the EU is being turned into a transfer union.
AB'nin bir transfer birliğine dönüştürüldüğü süreç devam etmemelidir.

More Sentences
turn back v. geri dönmek
We should turn back.
Geri dönmeliyiz.

More Sentences
turn out v. yapmak
We will then have to make any adjustments that turn out to be necessary.
Bundan sonra gerekli olabilecek her türlü düzenlemeyi yapmamız gerekecek.

More Sentences
turn up v. dönmek
I'm not sure when he'll turn up.
Onun ne zaman döneceğinden emin değilim.

More Sentences
turn on v. yakmak
Tom got out of bed and turned on the light.
Tom yataktan kalktı ve ışığı yaktı.

More Sentences
turn down v. reddetmek
I regret that I also have to turn down Amendment No 15.
15 numaralı Değişikliği de reddetmek zorunda kaldığım için üzgünüm.

More Sentences
turn over v. teslim etmek
Sami's body was examined by the coroner, then it was turned over to a funeral home.
Sami'nin cesedi adli tabip tarafından incelendikten sonra cenaze evine teslim edildi.

More Sentences
turn out v. katılmak
We shall be turning out en masse.
Toplu olarak katılacağız.

More Sentences
turn traitor v. hain olmak
He has turned traitor.
O, hain oldu.

More Sentences
turn up v. çıkagelmek
She turned up just as we were starting our meal.
Biz tam yemeğimize başlıyorken o çıkageldi.

More Sentences
turn up v. bulmak
The background check on Tom turned up suspiciously little.
Tom'un geçmişini araştırdığımda çok az şüpheli şey buldum.

More Sentences
turn against (for one person to another) v. aleyhine dönmek
The tide is turning against Tom.
Gidişat Tom'un aleyhine dönüyor.

More Sentences
(one's hair) turn white v. saçları ağarmak
Tom is turning white.
Tom'un saçları ağarıyor.

More Sentences
(one's hair) turn gray v. saçları ağarmak
Her hair is turning gray.
Saçları ağarıyor.

More Sentences
turn of phrase n. anlatım tarzı
a good turn n. bir iyilik
left turn lane n. sola dönüş şeridi
turn of phrase n. üslup
turn of mind n. zihniyet
a good turn n. iyilik
turn indicator n. sapma göstergesi
left turn n. sola dönüş
turn of duty n. nöbet
hairpin turn n. keskin viraj
turn of work n. nöbet
turn of mind n. düşünce tarzı
a bad turn n. kötülük
big turn n. büyük dönemeç
turn of work n. vardiya
tight turn n. keskin dönüş
buggins's turn n. dönüşümlü yönetme
buggin's turn n. dönüşümlü yönetme
buggins's turn n. kıdem derecesine göre atanma
buggin's turn n. kıdem derecesine göre atanma
turn of the century n. iki yüzyılın sonu ile başı arasındaki süre
turn of the century n. yeni yüzyılın başlangıcı
360-degree turn n. üçyüz altmış derece dönüş
180-degree turn n. yüz seksen derece dönüş
90-degree turn n. doksan derece dönüş
quarter-turn n. çeyrek dönüş
turn-off n. tali yol
turn-up n. kıvrık paça
turn of the century n. yüzyılın devri
turn-key cost n. teslim fiyatı
turn-key basis n. anahtar teslimi
turn-up n. paçanın kıvrık kısmı
u-turn n. geriye dönüş
u-turn n. çarketme
reverse turn n. aksi yöne dönüş
reverse turn n. ters tarafa dönüş
turn of the year n. yılın dönümü
turn of the year n. yıl değişimi
turn of the year n. yeni yıla girme
(onions) turn pink n. soğanın pembeleşmesi
u-turn (uk) n. döneklik
u-turn (uk) n. tutum/tavır değiştirme
turn on/off switch n. açma kapama tuşu
turn on/off switch n. açma kapama düğmesi
turn on/off switch n. açma kapama butonu
turn on/off button n. açma kapama tuşu
turn on/off button n. açma kapama düğmesi
turn on/off button n. açma kapama butonu
turn [scottish] n.
turn [scottish] n. vazife
turn [scottish] n. beklenmedik hareket
turn [scottish] n. sürpriz gelişme
turn [scottish] n. uygun şart
turn [dialect] n. karakter
turn [dialect] n. kişilik
turn [obsolete] n. seyahat
turn [obsolete] n. tur
turn [obsolete] n. şerif mahkemesi
turn [obsolete] n. olaylar silsilesi
turn [obsolete] n. ayırt edici özellik
turn-out n. atları hazır at arabası
turn the trencher n. dönen bir objeyi vaktinde yakalama mantığına dayalı bir oyun
turn-under n. altına katlama
turn-under n. katlanmış olan kısım
turn-under n. kıvrım miktarı
half-turn n. yarım dönüş
handbrake turn n. ani fikir değişikliği
hundred and eighty degree turn n. yüz seksen derecelik dönüş
hundred and eighty degree turn n. ters yöne çevirme
hundred and eighty degree turn n. düşünce veya davranışta ters yönde değişim
turn-around n. tersine çevirme
turn-around n. geri dönüş
turn-around n. etrafında dönme
turn-around n. etrafında dönüş
ill turn n. sertlik
ill turn n. düşüncesizlik
ill turn n. düşmanlık
ill turn n. husumet
ill turn n. kötüleşme
good turn n. iyilik
good turn n. başkasına yardım için yapılan hareket
good turn n. lütuf
good turn n. başkasına yapılan jest
turn [scotland] n. zaruret
star turn n. başrol oyuncusu
star turn n. başrol sahnesi
star turn n. yıldız oyuncuyu ön plana çıkaran performans
star turn n. gösterişli performans
turn something off v. söndürmek
turn into a fool v. ahmaklaşmak
turn grey v. kırlaşmak
turn tail v. kaçmak
turn off the light v. ışığı söndürmek
turn gray v. kırlaşmak
turn on the light v. ışığı yakmak
turn into an institution v. kurumlaşmak
turn upon v. saldırmak
turn out v. otlatmak için dışarıya çıkarmak
turn into an unresolved mess v. yılan hikayesine dönmek
turn green v. gövermek
turn inside out v. içini dışına çevirmek
turn down v. yüzünü aşağı çevirmek (iskambil kağıdının)
turn tail v. tüymek
turn somebody adrift v. yüzüstü bırakmak
turn out to be v. çıkmak
turn about v. öbür tarafa dönmek
turn out v. çıkarmak
turn a cartwheel v. yanlamasına taklalar atmak
turn about v. vazgeçmek
turn something down v. kısmak
turn one's back v. arkasını dönmek
turn a place into a pond v. göllemek
turn against v. aleyhine dönmek
turn pale v. rengi atmak
turn into a bedlam v. yangın yerine dönmek
turn over v. çevirmek
turn up v. kusturmak
turn over v. zihninde evirip çevirmek
turn a cartwheel v. yanlamasına takla atmak
turn to account v. değerlendirmek
turn away v. başka tarafa yöneltmek
turn upside down v. başaşağı çevirmek
turn on v. merakını uyandırmak
turn out v. kovmak
turn in v. ihbar etmek
await one's turn v. sıra beklemek
turn one's head v. gururlandırmak
turn aside v. bir yana dönmek
turn off v. işine son vermek
turn the tide v. işleri yoluna koymak
turn a hand to v. bir işle uğraşmaya başlamak
turn pink v. pembeleşmek
turn somebody off v. baymak
turn purple v. morlaşmak
turn over in one's grave v. kemikleri sızlamak
turn over in one's mind v. düşünüp taşınmak
turn upside down v. altını üstüne getirmek
turn over v. boca etmek
turn off v. elektronik eşyaları kapamak
turn over a new leaf v. yeni bir hayata başlamak
turn in v. teslim etmek
turn up one's nose at v. reddetmek
turn something off v. kesmek
turn grey v. saçına ak düşmek (saç)
turn back v. arkaya dönmek
turn red v. kızıllaşmak
turn up v. çevirmek
turn somebody on v. heyecanlandırmak
turn out v. meydana getirmek
turn towards v. yönelmek
speak out of turn v. sırası gelmeden konuşmak
turn one's nose up at something v. burun kıvırmak
turn bad v. bozmak (hava)
turn up v. sapmak
turn a deaf ear v. aldırmamak
turn yellow v. sarılaşmak
turn a somersault v. perende atmak
turn something to one's purpose v. bir şeyden yararlanmak
turn out rotten v. çürük çıkmak
turn to sugar v. bal vb şekerlenmek
turn one's mind to v. kafasına takmak
take a turn for the worse v. işler kötüye gitmeye başlamak
turn off v. yol vermek
turn over a new leaf v. hayatını daha iyi bir yola koymak
turn thumbs down on v. kabul etmemek
turn out v. tersyüz etmek
turn up v. ortaya çıkmak
turn the corner v. kritik noktayı atlatmak
turn up v. kapıya dayanmak
turn a hand to v. bir işe el atmak
turn into v. çevirmek
turn down v. kıvırmak
turn on v. elektrik yakmak
turn an honest penny v. alın teri ile kazanmak
turn the scales v. sonuca bağlamak
turn back v. kıvırmak
turn basic v. aslına dönmek
turn to v. açmak (belirli bir sayfayı)
turn over the management to v. yönetimi devretmek
turn something on v. açmak
turn something into an investment v. yatırıma dönüştürmek
turn down v. ters çevirmek
turn away v. vazgeçmek
turn to v. çark etmek
turn away v. sapmak
not to turn a hair v. kılını bile kıpırdatmamak
not to turn a hair v. aldırış etmemek
turn upon v. bağlanmak
take turn v. nöbeti almak
turn up the wick v. lambayı açmak
turn on v. elektronik eşyaları açmak
turn to v. dikkatini vermek
turn the tables on v. durumu tersine çevirmek
turn something up v. sesini açmak
turn to v. çevirmek
turn thumbs up on v. kabul etmek
turn up one's nose at v. beğenmemek
turn up v. bulunmak
turn away v. geri çevirmek
turn to account v. kullanmak
turn into v. kesilmek
turn about v. altüst etmek
turn on v. cinsel istek uyandırmak
turn as red as a beet v. pancar gibi olmak
turn the scales v. durumu değiştirmek
turn one's back on v. sırt çevirmek
turn into cash v. paraya çevirmek
turn towards v. tevcih etmek
turn upside down v. ters dönmek
turn down v. tepmek
turn the key v. kilitlemek
turn on v. heyecanlandırmak
turn something out v. üretmek
turn up v. sıvamak
turn a hand v. fiziki iş yapmak
turn over v. alabora olmak
turn round v. çevirmek
turn off v. sözü çevirip cevapsız bırakmak
turn in one's grave v. kemikleri sızlamak
turn in v. içeriye doğru çevirmek
turn up v. damlamak
turn red in the face v. mosmor kesilmek
turn to v. aklını vermek
turn to good purpose v. yararı dokunmak
turn against v. aleyhine döndürmek
turn one's hand to v. bir işle uğraşmaya başlamak
turn the corner v. tehlikeyi atlatmak
turn the scale v. ağır basmak
turn round v. dönmek
turn on v. ilgisini uyandırmak
turn upside down v. altüst etmek
turn something up v. paçalarını kıvırmak
turn on v. düşman olmak
turn something down v. sesini kısmak
turn grey v. kır düşmek
turn off v. lafa boğmak
turn around v. vazgeçmek
turn a deaf ear v. kulak ardı etmek
turn into cash v. nakde çevirmek
have done one's turn v. sırasını savmak
turn one's head v. başını döndürmek
turn on v. bağlı olmak
turn cold v. ayaza çekmek
turn over v. devirmek
turn loose v. salıvermek
turn something into a joke v. şakaya bozmak
turn the place upside down v. ortalığı birbirine katmak
turn the paddle v. küreği çevirmek
turn over v. altüst olmak
turn loose v. serbest bırakmak
turn somebody on v. azdırmak
turn up v. varmak
turn someone on v. cinsel olarak tahrik etmek
turn over a new leaf v. yeniden başlamak
turn adrift v. başıboş bırakmak
take a turn for the worse v. kötüleşmek
turn aside v. vazgeçirmek
turn on v. saldırmak
turn somebody out v. yol vermek
turn up one's nose at v. hor görmek
turn green v. yeşillenmek
turn out v. boşaltmak
turn down v. kısmak (radyo/televizyon vb'ni)
turn down v. ters dönmek
turn somebody on v. heyecanlandırmak (cinsel)
turn one's mind v. kafasına takmak
turn around one's business v. düzlüğe çıkmak
turn on v. esritmek
turn the tide v. olayların gidişini bütünüyle değiştirmek
turn somebody adrift v. ortada bırakmak
turn sour v. kesilmek
turn up v. yukarı çevirmek
turn on v. açmak (cihaz vb)
turn a blind eye v. gözünü kapamak
turn the colour of copper v. bakırlaşmak
take a turn for the worse v. hasta kötüleşmek
turn inside out v. tersine çevirmek
turn about v. evirip çevirmek
turn something to good account v. bir şeyi değerlendirmek
turn up v. eksik olmamak
turn over and over v. evirip çevirmek
turn over v. havale etmek
turn one's ankle v. ayak bileğini burkmak
turn out v. dışarı atmak
turn something into a joke v. şakaya dökmek
turn blue v. mavileşmek
turn upside down v. didiklemek
turn somebody's head v. sarhoş etmek
turn inside out v. ters çevirmek
turn one's hand to v. bir işe el atmak
turn to account v. yararlanmak
turn around v. altüst etmek
turn one's stomach v. mide bulandırmak
turn into a mess v. arapsaçına dönmek
turn up false v. fos çıkmak
turn thumbs down on v. reddetmek
turn into an unresolved mess v. yılan hikayesine döndürmek
turn one's stomach v. midesini bulandırmak
turn in v. içine kıvırmak
turn something off v. kapatmak
turn the wheel hard v. direksiyonu kırmak
take a turn for the worse v. durumu kötüye gitmeye başlamak
turn over v. alıp satmak (mal)
turn out to be tasteless v. kabak çıkmak
speak out of turn v. yersiz konuşmak
turn on v. tahrik etmek
turn around v. yuvarlanmak
cause to turn v. dönmesine neden olmak
turn back v. geri çevirmek
turn turtle v. devrilmek
turn someone's head v. birinin başını döndürmek
turn inside out v. tersyüz etmek
turn a neat phrase v. hoş bir üslupla yazmak
turn bad v. bozulmak (süt/et/yumurta vb)
turn sour v. somurtmak
turn into cash v. bozdurmak
turn down v. bükmek
turn down v. derecesini azaltmak
turn one's nose up at v. burun burmak
turn somebody over to somebody v. teslim etmek
turn gray v. aklar düşmek
turn into v. tahavvül etmek
turn white v. aklaşmak
turn somebody's head v. başını döndürmek
turn one's steps towards v. yönelmek
turn into mud v. çamurlaşmak
turn up one's nose at v. burun kıvırmak
turn somebody on v. tahrik etmek (cinsel anlamda)
turn away v. kovmak
turn one's back on v. dirsek çevirmek
turn over v. düşünüp taşınmak
turn upside down v. devrilmek
turn one's eyes away v. gözlerini kaçırmak
turn the corner v. krizi geçirmek
make someone turn in his grave v. mezarında birinin kemiklerini sızlatmak
turn a deaf ear v. kulak asmamak
turn aside v. saptırmak
turn something out v. kesmek
turn inside out v. içini dışına çıkarmak
turn up v. çevirip kaldırmak
turn out to be in the wrong v. haksız çıkmak
turn out v. dışına dönmek
turn the oar v. küreği çevirmek
turn to a threat v. tehdit eder hale gelmek
turn a deaf ear to v. işitmezlikten gelmek
turn an honest penny v. namusu ile ekmeğini kazanmak
turn under v. altüst etmek
turn round v. çevrilmek
turn on v. bakmak
not to turn a hair v. tınmamak
turn a deaf ear to v. kulaklarını tıkamak
turn a deaf ear to v. kulak asmamak
turn back v. kovmak
turn up one's nose v. burun kıvırmak
turn upside down v. ters çevirmek
not to turn a hair v. kılını kıpırdatmamak
turn up one's nose at v. burun bükmek
turn something out v. boşaltmak
turn up v. vazgeçmek
turn up one's nose v. beğenmemek
turn colorless v. şeffaflaşmak
turn an honest penny v. dürüstçe ve alın teri ile para kazanmak
turn up false v. foslamak
turn towards mecca v. kıbleye dönmek
turn into a mess v. allak bullak olmak
turn somebody against somebody v. düşman etmek
turn against somebody v. düşman olmak
turn something off v. kapamak
turn one's hand v. fiziki bir iş yapmak
turn one's coat v. dönmek
turn up v. kaldırmak
turn into an advantage v. avantaja çevirmek
turn aside v. sapmak
turn red v. kırmızılaşmak
take a turn for the worse v. kötü olmak
turn away from v. yüz çevirmek
turn the trick v. işi halletmek
turn adrift v. yüzüstü bırakmak
turn copper v. bakırlaşmak
turn tail v. toz olmak
turn a hand to v. el atmak
turn out to be right v. haklı çıkmak
turn out v. imal etmek
await one's turn v. nöbet tutmak
await one's turn v. nöbet beklemek
turn off the faucet v. musluğu kapatmak
turn out to be clear v. netlik kazanmak
make someone turn into crime v. suça yöneltmek
turn into crime v. suça yönelmek
turn into hell v. cehenneme çevirmek
turn one's eyes away v. bakışlarını kaçırmak
turn it into a problem v. problem haline getirmek
turn it into a big deal v. problem haline getirmek
turn it into a big deal v. sorun haline getirmek
turn it into a problem v. sorun haline getirmek
turn (a group) into a gang v. çeteleştirmek
turn into a meadow v. bayırlaşmak
turn off computer v. bilgisayarı kapatmak
turn a place in a very noisy disordered state v. curcunaya vermek
turn a place in a very noisy disordered state v. curcunaya çevirmek
turn a place in a very noisy disordered state v. curcunaya döndürmek
turn a place in a very noisy disordered state v. ortalığı ellialtıya vermek
turn in v. dağıtmak
turn out v. çoğaltmak
turn up v. keşfetmek
not to turn a hair not v. kılını bile kıpırdatmamak
make turn v. dönüş yapmak
turn the light on v. ışık yakmak
someone's world turn black v. dünyası kararmak
turn out v. sonuç vermek
turn one's stomach v. midesini bozmak
turn one's stomach v. midesi bozulmak
turn out be somebody one knows before v. tanış çıkmak
turn out be somebody one knows before v. tanışık çıkmak
turn a fractional number in a whole number v. paydadan kurtarmak
toss and turn v. bir o yana bir bu yana dönmek
toss and turn v. yatakta bir o yana bir bu yana dönmek
turn into a screenplay v. sinemaya aktarmak
turn into a screenplay v. beyaz perdeye aktarmak
turn on the power switch v. şalteri kaldırmak
turn one's back (on somebody) v. sırt çevirmek
turn into a loss v. zarara dönüşmek
turn into a nightmare v. kabusa dönmek
turn on the water v. suyu açmak
turn off the power switch v. şalteri indirmek
turn off the water v. suyu kapamak
turn into a nightmare v. kabusa çevirmek
turn off the power v. gücü kesmek
turn off power v. gücü kesmek