|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
General |
|
1 |
Genel |
ask a favor f.
|
iyilik istemek |
|
Can I ask a favor?
Bir iyilik isteyebilir miyim?
More Sentences
|
2 |
Genel |
do a favor f.
|
bir iyilik yapmak |
|
You did a favor for me when you said this.
Bunu söylediğinde bana bir iyilik yaptın.
More Sentences
|
3 |
Genel |
do a favor f.
|
iyilik yapmak |
|
A friend is always ready to do a favor.
Bir arkadaş her zaman iyilik yapmaya hazırdır.
More Sentences
|
4 |
Genel |
in favor of ed.
|
lehine |
|
The address was in favor of their social movement.
Konuşma sosyal hareketlerinin lehineydi.
More Sentences
|
Phrases |
|
5 |
İfadeler |
in favor of ed.
|
adına |
|
Some students neglect their studies in favor of sports.
Bazı öğrenciler spor adına derslerini ihmal ederler.
More Sentences
|
6 |
İfadeler |
in favor of expr.
|
lehine |
|
The address was in favor of their social movement.
Konuşma onların sosyal hareketinin lehineydi.
More Sentences
|
7 |
İfadeler |
in favor of (someone or something) expr.
|
(birinden/bir şeyden) yana |
|
The governor came out in favor of tax breaks.
Vali vergi indiriminden yana olduğunu açıkladı.
More Sentences
|
8 |
İfadeler |
in favor of (someone or something) expr.
|
(biri/bir şey) taraftarı |
|
To tell the truth, I'm not in favor of it at all.
Gerçeği söylemek gerekirse, ben hiç taraftar değilim.
More Sentences
|
9 |
İfadeler |
in favor of (something) expr.
|
(bir şey) uğruna |
|
Some students neglect their studies in favor of sports.
Bazı öğrenciler spor uğruna derslerini ihmal ediyor.
More Sentences
|
10 |
İfadeler |
in favor of (something) expr.
|
(bir şey) için |
|
Almost everyone in the class voted in favor of having a thank-you party for the teachers.
Sınıftaki hemen hemen herkes öğretmenler için bir teşekkür partisi düzenlenmesi yönünde oy kullandı.
More Sentences
|
Colloquial |
|
11 |
Konuşma Dili |
a small favor i.
|
küçük bir iyilik |
|
Could you please do me a small favor?
Lütfen bana küçük bir iyilik yapar mısın?
More Sentences
|
12 |
Konuşma Dili |
curry favor f.
|
yaltaklanmak |
|
The chief clerk is not a hardworking man, but gets ahead rapidly because he knows how to curry favor with his superiors.
Baş katip çalışkan bir adam değil fakat üstlerine nasıl yaltaklanacağını bildiği için çabuk ilerliyor.
More Sentences
|
13 |
Konuşma Dili |
in your favor expr.
|
sizin lehinize |
|
The statistics are in your favor.
İstatistikler sizin lehinize.
More Sentences
|
Idioms |
|
14 |
Deyim |
return the favor f.
|
iyiliğe karşılık vermek |
|
She didn't return the favor.
O, iyiliğe karşılık vermedi.
More Sentences
|
15 |
Deyim |
return the favor f.
|
iyiliğine karşılık vermek |
|
She didn't return the favor.
İyiliğine karşılık vermedi.
More Sentences
|
16 |
Deyim |
be in (one's) favor f.
|
(birinin) lehine olmak |
|
I'd be in favor of that.
Onun lehinde olacağım.
More Sentences
|
17 |
Deyim |
curry favor with (one) f.
|
(birinin) gözüne girmek |
|
The chief clerk is not a hardworking man, but gets ahead rapidly because he knows how to curry favor with his superiors.
Başkatip çalışkan bir adam değildir, ancak üstlerinin gözüne girmeyi bildiği için hızla yükseliyor.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
18 |
Ticaret/Ekonomi |
in favor of expr.
|
lehine |
|
Tom is in favor of gun control.
Tom silah kontrolünün lehinde.
More Sentences
|
General |
|
19 |
Genel |
love favor i.
|
aşk nişanı |
|
20 |
Genel |
love favor i.
|
aşkın ispatı olarak giyilen şey |
|
21 |
Genel |
favor [obsolete] i.
|
mektupla iletişim |
|
22 |
Genel |
favor [obsolete] i.
|
muhabere |
|
23 |
Genel |
favor [obsolete] i.
|
yüzde karakteristik özellik |
|
24 |
Genel |
favor [obsolete] i.
|
onaylanan şey |
|
25 |
Genel |
militate in favor of f.
|
lehine olmak |
|
26 |
Genel |
do the favor f.
|
lütfetmek |
|
27 |
Genel |
prejudice someone in favor of f.
|
birine (bir konu hakkında) olumlu fikirler aşılamak |
|
28 |
Genel |
tell in someone's favor f.
|
bir şey birinin lehinde olmak |
|
29 |
Genel |
be out of favor with f.
|
birinin gözünden düşmüş olmak |
|
30 |
Genel |
tip the scales against someone's favor f.
|
durumu birinin aleyhine çevirmek |
|
31 |
Genel |
fall out of favor f.
|
ikbalden düşmek |
|
32 |
Genel |
favor one person f.
|
ayrıcalık tanımak |
|
33 |
Genel |
do a favor f.
|
iyilik etmek |
|
34 |
Genel |
curry favor with f.
|
yaltaklanarak birinin gözüne girmeye çalışmak |
|
35 |
Genel |
not to expect any favor from f.
|
hayır beklememek |
|
36 |
Genel |
prejudice someone in favor of f.
|
lehine çevirmek (birini) |
|
37 |
Genel |
tip the scales in someone's favor f.
|
durumu birinin lehine çevirmek |
|
38 |
Genel |
ask a favor of f.
|
ricada bulunmak |
|
39 |
Genel |
decide in favor of something f.
|
bir şeyin lehinde karar vermek |
|
40 |
Genel |
brought into favor f.
|
yardıma sevk etmek |
|
41 |
Genel |
find favor f.
|
rağbet görmek |
|
42 |
Genel |
vote in favor f.
|
evet oyu kullanmak |
|
43 |
Genel |
discriminate favor of somebody f.
|
ayrıcalık yapmak |
|
44 |
Genel |
curry favor with somebody f.
|
yaltaklanmak |
|
45 |
Genel |
fall out of favor f.
|
gözden düşmek |
|
46 |
Genel |
gain favor f.
|
fayda sağlamak |
|
47 |
Genel |
gain favor f.
|
nemalanmak |
|
48 |
Genel |
bestow one's favor (on/upon) f.
|
lütufta bulunmak |
|
49 |
Genel |
result in one's favor f.
|
lehine sonuçlanmak |
|
50 |
Genel |
show favor f.
|
torpil yapmak |
|
51 |
Genel |
militate in favor of f.
|
-e yararlı olmak |
|
52 |
Genel |
lose favor f.
|
gözden düşmek |
|
53 |
Genel |
do favor f.
|
iyilik yapmak |
|
54 |
Genel |
fall out of favor with f.
|
gözden düşmek |
|
55 |
Genel |
win one's favor f.
|
gözüne girmek |
|
56 |
Genel |
do a favor f.
|
insanlık yapmak |
|
57 |
Genel |
ask for a favor f.
|
bir iyilik istemek |
|
58 |
Genel |
do someone a favor f.
|
birisine bir iyilik yapmak |
|
59 |
Genel |
decide in favor of f.
|
lehine karar vermek |
|
60 |
Genel |
discriminate in favor of f.
|
ayrımcılık yapmak |
|
61 |
Genel |
call in a favor f.
|
(eskiden yapılmış olan) bir iyiliğin karşılanmasını / geri ödenmesini istemek |
|
62 |
Genel |
win back the favor of f.
|
tekrar gözüne girmek |
|
63 |
Genel |
win back the favor of f.
|
gönlünü/beğenisini/takdirini tekrar kazanmak |
|
64 |
Genel |
return to favor f.
|
tekrar rağbet görmek |
|
65 |
Genel |
be for; be in favor f.
|
lehte olmak |
|
66 |
Genel |
favor of f.
|
lehte olmak |
|
67 |
Genel |
ask for a favor f.
|
bir iyilik istemek |
|
68 |
Genel |
find favor in the eyes of f.
|
(birinin) şifalı ellerinde iyileşmek |
|
69 |
Genel |
find favor in the eyes of f.
|
merhametle tedavi edilmek |
|
70 |
Genel |
fall from favor f.
|
güncellik kaybetmek |
|
71 |
Genel |
out of favor s.
|
gözden düşmüş |
|
72 |
Genel |
with one's favor zf.
|
izinli |
|
73 |
Genel |
with one's favor zf.
|
iltimaslı |
|
74 |
Genel |
in favor of ed.
|
beraat etmesi için |
|
75 |
Genel |
in favor of ed.
|
yararına |
|
76 |
Genel |
in favor of ed.
|
faydasına |
|
77 |
Genel |
in favor of ed.
|
(çek) bir kimsenin emrine |
|
78 |
Genel |
in favor of ed.
|
seçmek için |
|
79 |
Genel |
in favor of ed.
|
bir şeyi tercih ederek |
|
Phrasals |
|
80 |
Öbek Fiiller |
ingratiate oneself into someone's favor f.
|
birine hoş/şirin gözükmeye/ kendini sevdirmeye çalışmak |
|
81 |
Öbek Fiiller |
ingratiate oneself into someone's favor f.
|
(birine) yaltaklanmak |
|
82 |
Öbek Fiiller |
come out in favor of (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) desteğini açıklamak |
|
83 |
Öbek Fiiller |
come out in favor of (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) desteklediğini açıklamak |
|
84 |
Öbek Fiiller |
come out in favor of (someone or something) f.
|
(birinden/bir şeyden) yana olmak |
|
85 |
Öbek Fiiller |
come out in favor of (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) arkasında olduğunu dile getirmek |
|
86 |
Öbek Fiiller |
decide in favor of (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) lehinde karar vermek |
|
87 |
Öbek Fiiller |
decide in favor of (someone or something) f.
|
(birinden/bir şeyden) yana karar vermek |
|
88 |
Öbek Fiiller |
favor with f.
|
vermek |
|
89 |
Öbek Fiiller |
favor with f.
|
sağlamak |
|
90 |
Öbek Fiiller |
favor someone or something with something f.
|
birine/bir şeye bir şey vermek |
|
91 |
Öbek Fiiller |
favor someone or something with something f.
|
birine/bir şeye bir şey sağlamak |
|
Phrases |
|
92 |
İfadeler |
slant in favor of (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) tarafını tutmak |
|
93 |
İfadeler |
slant in favor of (someone or something) f.
|
(birinden/bir şeyden) yana olmak |
|
94 |
İfadeler |
slant in favor of (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) tarafına meyilli olmak |
|
95 |
İfadeler |
slant in favor of (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) tarafını temsil etmek |
|
96 |
İfadeler |
slant in favor of (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) tarafında olmak |
|
97 |
İfadeler |
slant in favor of (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) tarafını desteklemek |
|
98 |
İfadeler |
slant in favor of (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) tarafını yansıtmak |
|
99 |
İfadeler |
slant in favor of (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) tarafını destekleyen yazı yazmak |
|
100 |
İfadeler |
slant in favor of (someone or something) f.
|
taraflı yazı yazmak |
|
101 |
İfadeler |
slant in favor of (someone or something) f.
|
taraflı bir şey sunmak |
|
102 |
İfadeler |
slant in favor of (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) tarafını destekleyen bir şey sunmak |
|
103 |
İfadeler |
slant in favor of (someone or something) f.
|
(birinden/bir şeyden) yana bir yazı yazmak |
|
104 |
İfadeler |
slant in favor of (someone or something) f.
|
(birinden/bir şeyden) yana bir şey sunmak |
|
105 |
İfadeler |
slant in favor of (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) tarafını tutan bir yazı yazmak |
|
106 |
İfadeler |
slant in favor of (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) tarafını tutan bir şey sunmak |
|
107 |
İfadeler |
slant in favor of (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) tarafını temsil eden bir yazı yazmak |
|
108 |
İfadeler |
slant in favor of (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) tarafını temsil eden bir şey sunmak |
|
109 |
İfadeler |
slant something in favor of someone or something f.
|
bir şeyi birinden/bir şeyden tarafa yapmak |
|
110 |
İfadeler |
slant something in favor of someone or something f.
|
bir şeyi birinin/bir şeyin tarafına saptırmak |
|
111 |
İfadeler |
slant something in favor of someone or something f.
|
bir şeyi birinin/bir şeyin lehine çevirmek |
|
112 |
İfadeler |
slant something in favor of someone or something f.
|
bir şeyi birini/bir şeyi destekler şekilde yapmak |
|
113 |
İfadeler |
slant something in favor of someone or something f.
|
bir şeyi birinin/bir şeyin tarafına çevirmek |
|
114 |
İfadeler |
slant something in favor of someone or something f.
|
bir şeyi birinin/bir şeyin tarafına meyillendirmek |
|
115 |
İfadeler |
as a favor expr.
|
hatıra binaen |
|
116 |
İfadeler |
in favor expr.
|
gözde |
|
117 |
İfadeler |
as a favor expr.
|
hatır için |
|
118 |
İfadeler |
in favor of expr.
|
emrine |
|
119 |
İfadeler |
in someone's favor expr.
|
lehine |
|
120 |
İfadeler |
in favor of expr.
|
lehinde |
|
121 |
İfadeler |
may the odds be ever in your favor (hunger games quote) expr.
|
şans sonsuza dek sizinle olsun |
|
122 |
İfadeler |
the tides are turning in our favor expr.
|
rüzgar arkamızdan esiyor |
|
123 |
İfadeler |
in favor of expr.
|
-in taraftarı |
|
124 |
İfadeler |
in favor of expr.
|
-in lehinde |
|
125 |
İfadeler |
in someone's favor expr.
|
yararına |
|
126 |
İfadeler |
in favor of expr.
|
-den yana |
|
127 |
İfadeler |
in favor of expr.
|
-in lehine |
|
128 |
İfadeler |
in return of the favor expr.
|
yapılan iyiliğin karşılığında |
|
129 |
İfadeler |
in favor (with someone) expr.
|
(birinin) gözdesi |
|
130 |
İfadeler |
in favor (with someone) expr.
|
(birinin) en sevdiği |
|
131 |
İfadeler |
in favor (with someone) expr.
|
(birinin) çok hoşlandığı |
|
132 |
İfadeler |
in favor (with someone) expr.
|
(birinin) onayladığı |
|
133 |
İfadeler |
in favor (with someone) expr.
|
(birinin) kabul ettiği |
|
134 |
İfadeler |
in favor (with someone) expr.
|
(birinin) saygı duyduğu |
|
135 |
İfadeler |
in favor with expr.
|
gözdesi |
|
136 |
İfadeler |
in favor with expr.
|
en sevdiği |
|
137 |
İfadeler |
in favor with expr.
|
çok hoşlandığı |
|
138 |
İfadeler |
in favor with expr.
|
onayladığı |
|
139 |
İfadeler |
in favor with expr.
|
saygı duyduğu |
|
140 |
İfadeler |
in favor of (someone or something) expr.
|
(birinden/bir şeyden) taraf |
|
141 |
İfadeler |
in favor of (someone or something) expr.
|
(biri/bir şey) lehinde |
|
142 |
İfadeler |
in favor of (someone or something) expr.
|
(biri/bir şey) lehine |
|
143 |
İfadeler |
in favor of (someone or something) expr.
|
(biri/bir şey) adına |
|
144 |
İfadeler |
in favor of (someone or something) expr.
|
çekin alıcısı (biri/bir şey) olarak |
|
145 |
İfadeler |
in favor of (something) expr.
|
(bir şeyi) seçerek/tercih ederek |
|
Proverb |
|
146 |
Atasözü |
he who earnestly seeks good finds favor
|
iyilik yapan iyilik bulur |
|
147 |
Atasözü |
he who earnestly seeks good finds favor
|
iyilik yap iyilik bul |
|
148 |
Atasözü |
fortune doesn't favor fools
|
talih aptalların yüzüne gülmez |
|
Colloquial |
|
149 |
Konuşma Dili |
do a favor f.
|
güzellik yapmak |
|
150 |
Konuşma Dili |
court favor f.
|
yalakalık yaparak birinin gözüne girmeye çalışmak |
|
151 |
Konuşma Dili |
court favor f.
|
yaltaklanmak |
|
152 |
Konuşma Dili |
curry favor f.
|
yalakalık yaparak birinin gözüne girmeye çalışmak |
|
153 |
Konuşma Dili |
do (one) a favor f.
|
(birine) yardım etmek |
|
154 |
Konuşma Dili |
do (one) a favor f.
|
(birine) bir iyilik yapmak |
|
155 |
Konuşma Dili |
do (one) a favor f.
|
(birine) bir güzellik yapmak |
|
156 |
Konuşma Dili |
do (one) a favor f.
|
(birine) bir nezakette bulunmak |
|
157 |
Konuşma Dili |
do (one) a favor f.
|
(birine bir şeyi yapmama) nezaketini göstermek |
|
Idioms |
|
158 |
Deyim |
a fair field and no favor [dated] i.
|
eşit şartlarda yarışma |
|
159 |
Deyim |
a fair field and no favor [dated] i.
|
adil koşullarda mücadele etme |
|
160 |
Deyim |
a fair field and no favor [dated] i.
|
adil şartlarda mücadele |
|
161 |
Deyim |
a fair field and no favor [dated] i.
|
herkesin eşit şartlara/fırsatlara sahip olduğu ortam |
|
162 |
Deyim |
a fair field and no favor [dated] i.
|
kimsenin kimseye karşı bir üstünlüğünün/avantajının olmadığı ortam |
|
163 |
Deyim |
a fair field and no favor [dated] i.
|
herkesin eşit olduğu ortam |
|
164 |
Deyim |
a fair field and no favor [dated] i.
|
adil bir ortam |
|
165 |
Deyim |
a fair field and no favor [dated] i.
|
bir yarıştaki/mücadeledeki eşit şartlar |
|
166 |
Deyim |
a fair field and no favor [dated] i.
|
bir yarıştaki/mücadeledeki adil koşullar |
|
167 |
Deyim |
stack the cards in the favor of (someone or something) f.
|
(başkasına karşı birine) haksız kazanç veya avantaj sağlamak |
|
168 |
Deyim |
stack the cards in the favor of (someone or something) f.
|
düzen veya avantaj (başkasına göre birinden) yana olmak |
|
169 |
Deyim |
lose favor with someone f.
|
birinin gözünden düşmek |
|
170 |
Deyim |
request a favor of someone f.
|
birinden bir iyilik istemek |
|
171 |
Deyim |
curry favor with someone f.
|
birine yaranmaya çalışmak |
|
172 |
Deyim |
do someone a favor f.
|
birine bir iyilik yapmak |
|
173 |
Deyim |
come out in favor of someone f.
|
birine desteğini açıklamak |
|
174 |
Deyim |
fall out of favor with someone f.
|
birinin gözünden düşmek |
|
175 |
Deyim |
opt in favor of someone or something f.
|
belli birini ya da bir şeyi seçmek/tercih etmek |
|
176 |
Deyim |
find favor with someone f.
|
birinin gözüne girmek |
|
177 |
Deyim |
curry favor with someone f.
|
birinin gözüne girmeye çalışmak |
|
178 |
Deyim |
favor something over something else f.
|
bir şeyi başka bir şeye yeğlemek |
|
179 |
Deyim |
return the favor f.
|
gördüğü iyiliğin karşılığını vermek |
|
180 |
Deyim |
go in someone's favor f.
|
lehine dönüşmek |
|
181 |
Deyim |
find favor with someone f.
|
övgüsünü almak |
|
182 |
Deyim |
go in someone's favor f.
|
lehine değişmek |
|
183 |
Deyim |
rule in favor of someone f.
|
lehine karar vermek |
|
184 |
Deyim |
go in someone's favor f.
|
lehine dönmek |
|
185 |
Deyim |
lose favor f.
|
pabucu dama atılmak |
|
186 |
Deyim |
court favor f.
|
yalakalık ederek birinin gözüne girmeye çalışmak |
|
187 |
Deyim |
court favor f.
|
yaltaklanmak |
|
188 |
Deyim |
court favor f.
|
yalakalanmak |
|
189 |
Deyim |
court favor f.
|
yalakalık yapmak |
|
190 |
Deyim |
curry favor f.
|
yalakalık ederek birinin gözüne girmeye çalışmak |
|
191 |
Deyim |
curry favor f.
|
yaltaklanmak |
|
192 |
Deyim |
curry favor f.
|
yalakalanmak |
|
193 |
Deyim |
curry favor f.
|
yalakalık yapmak |
|
194 |
Deyim |
stack the cards in the favor of (someone or something) f.
|
durumu (başka birinin/bir şeyin) lehine çevirmek |
|
195 |
Deyim |
stack the cards in the favor of (someone or something) f.
|
durumu (başka birinden/bir şeyden) yana ayarlamak |
|
196 |
Deyim |
stack the cards in the favor of (someone or something) f.
|
sadece (birinin/bir şeyin) yararına yapmak/çevirmek |
|
197 |
Deyim |
stack the cards in the favor of (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) daha avantajlı kılmak |
|
198 |
Deyim |
stack the cards in the favor of (someone or something) f.
|
durumu sadece (birine/bir şeye) göre olacak şekilde ayarlamak |
|
199 |
Deyim |
stack the cards in the favor of (someone or something) f.
|
durumu (başka birinin/bir şeyin) lehine olacak şekilde düzenlemek |
|
200 |
Deyim |
stack the cards in the favor of (someone or something) f.
|
kartları (birine/bir şeye) göre dağıtmak |
|
201 |
Deyim |
stack the cards in the favor of (someone or something) f.
|
durumu (başka birinin/bir şeyin) yararına olacak şekilde düzenlemek |
|
202 |
Deyim |
stack the cards in the favor of (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) hak etmediği şekilde avantajlı olmasını sağlamak |
|
203 |
Deyim |
stack the deck in the favor of (someone or something) f.
|
durumu (başka birinin/bir şeyin) lehine çevirmek |
|
204 |
Deyim |
stack the deck in the favor of (someone or something) f.
|
durumu (başka birinden/bir şeyden) yana ayarlamak |
|
205 |
Deyim |
stack the deck in the favor of (someone or something) f.
|
sadece (birinin/bir şeyin) yararına yapmak/çevirmek |
|
206 |
Deyim |
stack the deck in the favor of (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) daha avantajlı kılmak |
|
207 |
Deyim |
stack the deck in the favor of (someone or something) f.
|
durumu sadece (birine/bir şeye) göre olacak şekilde ayarlamak |
|
208 |
Deyim |
stack the deck in the favor of (someone or something) f.
|
durumu (başka birinin/bir şeyin) lehine olacak şekilde düzenlemek |
|
209 |
Deyim |
stack the deck in the favor of (someone or something) f.
|
desteyi (birine/bir şeye) göre dağıtmak |
|
210 |
Deyim |
stack the deck in the favor of (someone or something) f.
|
durumu (başka birinin/bir şeyin) yararına olacak şekilde düzenlemek |
|
211 |
Deyim |
stack the deck in the favor of (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) hak etmediği şekilde avantajlı olmasını sağlamak |
|
212 |
Deyim |
stack the odds in (someone's or something's) favor f.
|
durumu (başka birinin/bir şeyin) lehine çevirmek |
|
213 |
Deyim |
stack the odds in (someone's or something's) favor f.
|
durumu (başka birinden/bir şeyden) yana ayarlamak |
|
214 |
Deyim |
stack the odds in (someone's or something's) favor f.
|
sadece (birinin/bir şeyin) yararına yapmak/çevirmek |
|
215 |
Deyim |
stack the odds in (someone's or something's) favor f.
|
(birini/bir şeyi) daha avantajlı kılmak |
|
216 |
Deyim |
stack the odds in (someone's or something's) favor f.
|
durumu sadece (birine/bir şeye) göre olacak şekilde ayarlamak |
|
217 |
Deyim |
stack the odds in (someone's or something's) favor f.
|
durumu (başka birinin/bir şeyin) lehine olacak şekilde düzenlemek |
|
218 |
Deyim |
stack the odds in (someone's or something's) favor f.
|
kartları (birine/bir şeye) göre dağıtmak |
|
219 |
Deyim |
stack the odds in (someone's or something's) favor f.
|
durumu (başka birinin/bir şeyin) yararına olacak şekilde düzenlemek |
|
220 |
Deyim |
stack the odds in (someone's or something's) favor f.
|
şansı (başka birinden/bir şeyden) yana kılmak |
|
221 |
Deyim |
stack the odds in (someone's or something's) favor f.
|
hileyle (başka birinin/bir şeyin) lehine çevirmek |
|
222 |
Deyim |
stack the odds in (someone's or something's) favor f.
|
(başka birinin/bir şeyin) kazanması için/kazanacağı şekilde ayarlamak |
|
223 |
Deyim |
stack the odds in (someone's or something's) favor f.
|
(birine/bir şeye) haksız kazanç sağlatmak |
|
224 |
Deyim |
stack the odds in (someone's or something's) favor f.
|
(birinin/bir şeyin) hak etmediği şekilde avantajlı olmasını sağlamak |
|
225 |
Deyim |
stack the odds in the favor of (someone or something) f.
|
durumu (başka birinin/bir şeyin) lehine çevirmek |
|
226 |
Deyim |
stack the odds in the favor of (someone or something) f.
|
durumu (başka birinden/bir şeyden) yana ayarlamak |
|
227 |
Deyim |
stack the odds in the favor of (someone or something) f.
|
sadece (birinin/bir şeyin) yararına yapmak/çevirmek |
|
228 |
Deyim |
stack the odds in the favor of (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) daha avantajlı kılmak |
|
229 |
Deyim |
stack the odds in the favor of (someone or something) f.
|
durumu sadece (birine/bir şeye) göre olacak şekilde ayarlamak |
|
230 |
Deyim |
stack the odds in the favor of (someone or something) f.
|
durumu (başka birinin/bir şeyin) lehine olacak şekilde düzenlemek |
|
231 |
Deyim |
stack the odds in the favor of (someone or something) f.
|
kartları (birine/bir şeye) göre dağıtmak |
|
232 |
Deyim |
stack the odds in the favor of (someone or something) f.
|
durumu (başka birinin/bir şeyin) yararına olacak şekilde düzenlemek |
|
233 |
Deyim |
stack the odds in the favor of (someone or something) f.
|
şansı (başka birinden/bir şeyden) yana kılmak |
|
234 |
Deyim |
stack the odds in the favor of (someone or something) f.
|
hileyle (başka birinin/bir şeyin) lehine çevirmek |
|
235 |
Deyim |
stack the odds in the favor of (someone or something) f.
|
(başka birinin/bir şeyin) kazanması için/kazanacağı şekilde ayarlamak |
|
236 |
Deyim |
stack the odds in the favor of (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) haksız kazanç sağlatmak |
|
237 |
Deyim |
stack the odds in the favor of (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) hak etmediği şekilde avantajlı olmasını sağlamak |
|
238 |
Deyim |
be in favor of (something) f.
|
(bir şeyi) desteklemek |
|
239 |
Deyim |
be in favor of (something) f.
|
(bir şeyin) destekçisi/taraftarı olmak |
|
240 |
Deyim |
be in favor of (something) f.
|
(bir şeyden) yana olmak |
|
241 |
Deyim |
be in (one's) favor f.
|
(birinin) yararına olmak |
|
242 |
Deyim |
be in (one's) favor f.
|
(birinin) gözüne girmek |
|
243 |
Deyim |
be in (one's) favor f.
|
(birinin) takdirini kazanmak |
|
244 |
Deyim |
be in (one's) favor f.
|
(birinin) gözünde değer kazanmak |
|
245 |
Deyim |
be in (one's) favor f.
|
(biri) tarafından sevilmek/beğenilmek/kabul görmek |
|
246 |
Deyim |
be out of favor (with one) f.
|
(birinin) gözünden düşmek |
|
247 |
Deyim |
be out of favor (with one) f.
|
(birinin) gözünde değerini kaybetmek |
|
248 |
Deyim |
curry favor with (one) f.
|
yaltaklanarak (birinin) gözüne girmeye çalışmak |
|
249 |
Deyim |
curry favor with (one) f.
|
(birine) yaranmak |
|
250 |
Deyim |
do (someone or oneself) a favor f.
|
(birine/kendine) bir iyilik yapmak |
|
251 |
Deyim |
do (someone or oneself) a favor f.
|
(birine/kendine) bir güzellik yapmak |
|
252 |
Deyim |
do (oneself) a favor f.
|
(kendine) bir iyilik yapmak |
|
253 |
Deyim |
do (oneself) a favor f.
|
(kendine) bir güzellik yapmak |
|
254 |
Deyim |
fall out of favor (with one) f.
|
(birinin) gözünden düşmek |
|
255 |
Deyim |
find favor with f.
|
-in gözüne girmek |
|
256 |
Deyim |
find favor with f.
|
'-in övgüsünü almak |
|
257 |
Deyim |
find favor with (one) f.
|
(birinin) gözüne girmek |
|
258 |
Deyim |
find favor with (one) f.
|
(birinin) övgüsünü almak |
|
259 |
Deyim |
get into (one's) favor f.
|
(birinin) gözüne girmek |
|
260 |
Deyim |
go in (one's) favor f.
|
(birinin) lehine olmak/karar verilmek |
|
261 |
Deyim |
go in (one's) favor f.
|
(birinden) yana olmak/karar verilmek |
|
262 |
Deyim |
go in (one's) favor f.
|
(birinin) yararına olmak |
|
263 |
Deyim |
go in favor f.
|
lehine dönüşmek |
|
264 |
Deyim |
go in favor f.
|
lehine dönmek |
|
265 |
Deyim |
go in favor f.
|
lehine değişmek |
|
266 |
Deyim |
go out of favor f.
|
rağbetini kaybetmek |
|
267 |
Deyim |
go out of favor f.
|
gözden düşmek |
|
268 |
Deyim |
go out of favor (with one) f.
|
(birinin) rağbetini/desteğini kaybetmek |
|
269 |
Deyim |
go out of favor (with one) f.
|
(birinin) gözünden düşmek |
|
270 |
Deyim |
lose favor (with one) f.
|
(birinin) gözünden düşmek |
|
271 |
Deyim |
opt in favor of f.
|
-i seçmek/tercih etmek |
|
272 |
Deyim |
rule in favor of f.
|
-in lehine karar vermek |
|
273 |
Deyim |
rule in favor of f.
|
-den yana karar vermek |
|
274 |
Deyim |
rule in favor of (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) lehine karar vermek |
|
275 |
Deyim |
rule in favor of (someone or something) f.
|
(birinden/bir şeyden) yana karar vermek |
|
276 |
Deyim |
the odds are in favor of something expr.
|
gerçekleşmesi kuvvetle muhtemel |
|
277 |
Deyim |
the cards are stacked in favor of (someone or something) expr.
|
kartlar/şans (birinden) yana |
|
278 |
Deyim |
the odds are stacked in favor of somebody/something expr.
|
kartlar/şans (birinden) yana |
|
279 |
Deyim |
the cards are stacked in favor of (someone or something) expr.
|
şansı yaver gidiyor |
|
280 |
Deyim |
the odds are stacked in favor of somebody/something expr.
|
şansı yaver gidiyor |
|
281 |
Deyim |
the cards are stacked in favor of (someone or something) expr.
|
(birinin) kazanma şansı/olasılığı daha yüksek |
|
282 |
Deyim |
the odds are stacked in favor of somebody/something expr.
|
(birinin) kazanma şansı/olasılığı daha yüksek |
|
283 |
Deyim |
all in favor expr.
|
(oy verme sırasında) evet diyenler |
|
284 |
Deyim |
the cards are stacked in (someone's or something's) favor expr.
|
her şey (birinin/bir şeyin) lehine |
|
285 |
Deyim |
the cards are stacked in (someone's or something's) favor expr.
|
tüm şartlar (birinin/bir şeyin) başarılı olması için uygun |
|
286 |
Deyim |
the cards are stacked in (someone's or something's) favor expr.
|
tüm şartlar (birinin) bir şeyin lehine |
|
287 |
Deyim |
the cards are stacked in (someone's or something's) favor expr.
|
(birinin/bir şeyin) şartları başarmak için çok uygun |
|
288 |
Deyim |
the cards are stacked in (someone's or something's) favor expr.
|
(biri/bir şey) başarmak için tüm şartlara sahip |
|
289 |
Deyim |
the cards are stacked in (someone's or something's) favor expr.
|
kartlar/şans (birinden/bir şeyden) yana |
|
290 |
Deyim |
the cards are stacked in (someone's or something's) favor expr.
|
(birinin/bir şeyin) bu şartlarda başarılı olma olasılığı çok yüksek |
|
291 |
Deyim |
the odds are stacked in favor of (someone or something) expr.
|
her şey (birinin/bir şeyin) lehine |
|
292 |
Deyim |
the odds are stacked in favor of (someone or something) expr.
|
tüm şartlar (birinin/bir şeyin) başarılı olması için uygun |
|
293 |
Deyim |
the odds are stacked in favor of (someone or something) expr.
|
tüm şartlar (birinin) bir şeyin lehine |
|
294 |
Deyim |
the odds are stacked in favor of (someone or something) expr.
|
(birinin/bir şeyin) şartları başarmak için çok uygun |
|
295 |
Deyim |
the odds are stacked in favor of (someone or something) expr.
|
(biri/bir şey) başarmak için tüm şartlara sahip |
|
296 |
Deyim |
the odds are stacked in favor of (someone or something) expr.
|
kartlar/şans (birinden/bir şeyden) yana |
|
297 |
Deyim |
the odds are stacked in favor of (someone or something) expr.
|
(birinin/bir şeyin) bu şartlarda başarılı olma olasılığı çok yüksek |
|
298 |
Deyim |
every good boy deserves favor expr.
|
baş harflerinden sol anahtarındaki notaları hatırlamak için uydurulmuş bir ipucu (e, g, b, d, f) |
|
299 |
Deyim |
in (one's) favor expr.
|
(birinin) lehine |
|
300 |
Deyim |
in (one's) favor expr.
|
(birinin) yararına |
|
301 |
Deyim |
in (one's) favor expr.
|
(birinin) gözüne girmiş |
|
302 |
Deyim |
in (one's) favor expr.
|
(birinin) gözdesi |
|
303 |
Deyim |
in (one's) favor expr.
|
(birinin) takdirini kazanmış |
|
304 |
Deyim |
out of favor (with one) expr.
|
(birinin) gözünden düşmüş |
|
305 |
Deyim |
out of favor (with one) expr.
|
(birinin) gözünde değerini kaybetmiş |
|
306 |
Deyim |
out of favor (with one) expr.
|
(birinin) rağbetini/desteğini kaybetmiş |
|
307 |
Deyim |
the odds are stacked in (someone's or something's) favor expr.
|
(birinin/bir şeyin) şansı yüksek |
|
308 |
Deyim |
the odds are stacked in (someone's or something's) favor expr.
|
(birinin/bir şeyin) başarıya ulaşması mümkün |
|
309 |
Deyim |
the odds are stacked in (someone's or something's) favor expr.
|
(birinin/bir şeyin) başarması olası |
|
310 |
Deyim |
the odds are stacked in (someone's or something's) favor expr.
|
şartlar (birinin/bir şeyin) lehine |
|
311 |
Deyim |
the odds are stacked in (someone's or something's) favor expr.
|
durum/şartlar (birinden/bir şeyden) yana |
|
312 |
Deyim |
without fear or favor expr.
|
kimseden korkmadan ve kimseye boyun eğmeden |
|
313 |
Deyim |
without fear or favor expr.
|
hiçbir baskı ve etki altında kalmadan |
|
Speaking |
|
314 |
Konuşma |
can you do me a favor? expr.
|
bana bir iyilik yapar mısın? |
|
315 |
Konuşma |
could you do me a favor? expr.
|
bana bir iyilik yapar mısın? |
|
316 |
Konuşma |
do me a favor expr.
|
bana bir iyilik yap |
|
317 |
Konuşma |
do me a favor! expr.
|
bana bir iyilik yap! |
|
318 |
Konuşma |
I'm doing us all a favor expr.
|
hepimize bir iyilik yapıyorum |
|
319 |
Konuşma |
the pleasure of doing a favor expr.
|
iyilik yapmanın zevki |
|
320 |
Konuşma |
why don't you do us all a big favor? expr.
|
neden hepimize büyük bir iyilik yapmıyorsun? |
|
321 |
Konuşma |
do yourself a favor expr.
|
kendine bir güzellik yap |
|
322 |
Konuşma |
do yourself a favor expr.
|
kendinize bir iyilik yapın |
|
323 |
Konuşma |
let's do her a favor expr.
|
ona bir iyilik yapalım |
|
324 |
Konuşma |
do yourself a favor expr.
|
kendine bir iyilik yap |
|
325 |
Konuşma |
let's do him a favor expr.
|
ona bir iyilik yapalım |
|
326 |
Konuşma |
you think you're doing her a favor expr.
|
ona iyilik yaptığını sanıyorsun |
|
327 |
Konuşma |
can I ask a favor of you? expr.
|
senden bir iyilik isteyebilir miyim? |
|
328 |
Konuşma |
I want to ask you a little favor expr.
|
senden ufak bir iyilik istiyorum |
|
329 |
Konuşma |
I'm asking you a favor expr.
|
sizden bir iyilik istiyorum |
|
Trade/Economic |
|
330 |
Ticaret/Ekonomi |
favor tariff i.
|
ikramlı tarife |
|
331 |
Ticaret/Ekonomi |
in favor of expr.
|
emrine |
|
Law |
|
332 |
Hukuk |
challenge to the favor i.
|
tanışıklık, iş ilişkisi vb. durumlardan dolayı tarafsız olamayacağına hükmedilen jüri üyesinin reddedilmesi |
|
333 |
Hukuk |
challenge to the favor i.
|
tarafgirlik nedeniyle jüri üyesinin reddedilmesi |
|
334 |
Hukuk |
challenge for favor i.
|
tarafgirlik nedeniyle jüri üyesinin reddedilmesi |
|