|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
temiz oda |
clean room i.
|
|
Easy check-in and check-out, extensive breakfast choices with many extra touches, friendly staff, and clean room.
Kolay giriş ve çıkış, birçok ekstra dokunuşla geniş kahvaltı seçenekleri, güler yüzlü personel ve temiz oda.
More Sentences
|
2 |
Genel |
temiz enerji |
clean energy i.
|
|
This leads to attempts to include more forms of electricity generation with clean energy.
Bu da daha fazla elektrik üretim biçiminin temiz enerjiye dahil edilmesi girişimlerine yol açmaktadır.
More Sentences
|
3 |
Genel |
temiz hava |
clean air i.
|
|
Perhaps I will ask my daughter, Kate, if she will write a 21st-century version featuring clean air.
Belki de kızım Kate'e temiz hava içeren bir 21. yüzyıl versiyonu yazıp yazmayacağını sorarım.
More Sentences
|
4 |
Genel |
temiz hava |
fresh air i.
|
|
It is a basic consumer right that consumers should be able to breathe fresh air.
Tüketicilerin temiz hava soluyabilmeleri temel bir tüketici hakkıdır.
More Sentences
|
5 |
Genel |
temiz teknoloji |
clean technology i.
|
|
We will therefore be seeing, in all economic sectors, a conversion to cleaner technologies.
Bu nedenle tüm ekonomik sektörlerde daha temiz teknolojilere doğru bir dönüşüm göreceğiz.
More Sentences
|
6 |
Genel |
temiz çarşaflar |
clean sheets i.
|
|
My mother put clean sheets on the bed.
Annem, yatağın üstüne temiz çarşaf koydu.
More Sentences
|
|
7 |
Genel |
temiz kalp |
clean heart i.
|
|
On 17 October this year 40.000 members of the armed forces launched Operation Clean Heart in Bangladesh.
Bu yıl 17 Ekim'de 40.000 silahlı kuvvetler mensubu Bangladeş'te Temiz Kalp Operasyonu'nu başlattı.
More Sentences
|
8 |
Genel |
temiz dişler |
clean teeth i.
|
|
I would like to have cleaner teeth!
Daha temiz dişlerim olsun isterdim!
More Sentences
|
9 |
Genel |
çok temiz |
very clean i.
|
|
You're very clean.
Sen çok temizsin.
More Sentences
|
10 |
Genel |
temiz tutmak |
keep it clean f.
|
|
You can use the book as long as you keep it clean.
Temiz tuttuğun sürece kitabı kullanabilirsin.
More Sentences
|
11 |
Genel |
temiz tutmak |
keep clean f.
|
|
Your room must always be kept clean.
Odanız her zaman temiz tutulmalıdır.
More Sentences
|
12 |
Genel |
temiz kokmak |
smell clean f.
|
|
Keep a box of baking soda in the fridge to keep it smelling clean.
Temiz kokması için buzdolabında bir kutu karbonat bulundurun.
More Sentences
|
13 |
Genel |
temiz görünmek |
look clean f.
|
|
Our streets look cleaner than they used to.
Sokaklarımız eskisinden daha temiz görünüyor.
More Sentences
|
14 |
Genel |
temiz giyinen |
neatly dressed s.
|
|
She is always neatly dressed.
O her zaman temiz giyinir.
More Sentences
|
15 |
Genel |
temiz kalpli |
ingenuous s.
|
|
Mary is an ingenuous student.
Mary, temiz kalpli bir öğrencidir.
More Sentences
|
16 |
Genel |
en temiz |
cleanest s.
|
|
What good is the cleanest water to us, if there are no jobs left in coastal regions?
Kıyı bölgelerinde hiç iş kalmadıktan sonra en temiz suyun bize ne faydası var?
More Sentences
|
17 |
Genel |
temiz ve düzenli |
neat and tidy s.
|
|
She always keeps her room neat and tidy.
Odasını her zaman temiz ve düzenli tutar.
More Sentences
|
18 |
Genel |
temiz bir şekilde |
cleanly zf.
|
|
It is impossible for me to cleanly crack an egg with both hands.
Bir yumurtayı iki elimle temiz bir şekilde kırmam imkansız.
More Sentences
|
Colloquial |
|
19 |
Konuşma Dili |
temiz ve düzenli |
clean and tidy s.
|
|
That small house was clean and tidy.
O küçük ev temiz ve düzenliydi.
More Sentences
|
Idioms |
|
20 |
Deyim |
temiz bir sayfa |
a clean slate i.
|
|
I quit my job and moved so I could start off with a clean slate.
Temiz bir sayfa açabilmek için işimden ayrıldım ve taşındım.
More Sentences
|
21 |
Deyim |
temiz tabak |
clean plate f.
|
|
There are clean plates inside the closet and on the table.
Dolabın içinde ve masanın üzerinde temiz tabaklar var.
More Sentences
|
Politics |
|
22 |
Siyasal |
temiz teknoloji |
clean technology i.
|
|
In terms of the environment, it envisages promoting cleaner technology.
Çevre konusunda ise daha temiz teknolojilerin teşvik edilmesini öngörmektedir.
More Sentences
|
Technical |
|
23 |
Teknik |
temiz hava |
clean air i.
|
|
Flowers and trees need clean air and fresh water.
Çiçeklerin ve ağaçların temiz havaya ve taze suya ihtiyacı vardır.
More Sentences
|
24 |
Teknik |
temiz hava |
fresh air i.
|
|
Fresh air within your climate is also very vital.
İkliminizdeki temiz hava da çok önemlidir.
More Sentences
|
Informatics |
|
25 |
Bilişim |
temiz teknoloji |
clean technology i.
|
|
In terms of the environment, it envisages promoting cleaner technology.
Çevre açısından ise daha temiz teknolojilerin teşvik edilmesini öngörmektedir.
More Sentences
|
Environment |
|
26 |
Çevre |
temiz teknolojiler |
clean technologies i.
|
|
The winners will be those able to produce the same things using cleaner technologies.
Kazananlar, aynı şeyleri daha temiz teknolojiler kullanarak üretebilenler olacaktır.
More Sentences
|
General |
|
27 |
Genel |
temiz hava kanalı |
clean air duct i.
|
|
28 |
Genel |
musevi şeriatına göre temiz sayılan et |
kasher i.
|
|
29 |
Genel |
temiz havalı yer |
sanatorium i.
|
|
30 |
Genel |
temiz ortam |
virgin medium i.
|
|
31 |
Genel |
temiz kopya |
fair copy i.
|
|
32 |
Genel |
temiz aşk |
idyll i.
|
|
33 |
Genel |
temiz raporu |
certificate of good health i.
|
|
34 |
Genel |
temiz ifade |
articulation i.
|
|
35 |
Genel |
temiz para |
chink i.
|
|
36 |
Genel |
temiz oluş |
cleanliness i.
|
|
37 |
Genel |
temiz toplum |
decent society i.
|
|
38 |
Genel |
temiz çevre |
clean environment i.
|
|
39 |
Genel |
temiz bir sayfa |
opportunity to start over i.
|
|
40 |
Genel |
temiz bir sayfa |
clean slate i.
|
|
41 |
Genel |
temiz bir sayfa |
new chance i.
|
|
42 |
Genel |
temiz bir sayfa |
fresh start i.
|
|
43 |
Genel |
temiz bir sayfa |
new beginning i.
|
|
44 |
Genel |
temiz yaşam |
clean life i.
|
|
45 |
Genel |
temiz açıklık |
clear spacing i.
|
|
46 |
Genel |
temiz açıklık |
clear distance i.
|
|
47 |
Genel |
havanın temiz tutulması kanunu |
clean air act i.
|
|
48 |
Genel |
temiz kopya |
clean copy i.
|
|
49 |
Genel |
temiz işyeri |
clean workstation i.
|
|
50 |
Genel |
temiz kum |
clean sand i.
|
|
51 |
Genel |
temiz açıklık |
clearance of span i.
|
|
52 |
Genel |
temiz hacim |
clean space i.
|
|
53 |
Genel |
temiz gelecek |
clean future i.
|
|
54 |
Genel |
temiz gelecek |
secure future i.
|
|
55 |
Genel |
temiz su deposu |
clear-water reservoir i.
|
|
56 |
Genel |
temiz ev |
clean house i.
|
|
57 |
Genel |
avrupa için daha temiz kentsel ulaşım |
cleaner urban transport for europe i.
|
|
58 |
Genel |
temiz teknoloji |
clean tech i.
|
|
59 |
Genel |
mera/otlak/yayla vb yerlerde yerden çıkan (temiz) su kaynağı |
pasture spring i.
|
|
60 |
Genel |
temiz çarşaf |
clean sheet i.
|
|
61 |
Genel |
temiz gökyüzü |
blue sky i.
|
|
62 |
Genel |
temiz kan |
arterial blood i.
|
|
63 |
Genel |
temiz aşk |
idyl i.
|
|
64 |
Genel |
temiz havalı yer |
sanitarium i.
|
|
65 |
Genel |
temiz havalı yer |
sanatarium i.
|
|
66 |
Genel |
temiz kağıdı |
letter of clearance i.
|
|
67 |
Genel |
temiz ve kirletici maddelerden arınmış olma durumu |
taintlessness i.
|
|
68 |
Genel |
temiz iş |
clean job i.
|
|
69 |
Genel |
temiz olmama |
uncleanness i.
|
|
70 |
Genel |
temiz hava |
a breath of fresh air i.
|
|
71 |
Genel |
(hristiyanlıkta) temiz pazartesi |
blue monday i.
|
|
72 |
Genel |
temiz şey |
decency i.
|
|
73 |
Genel |
temiz kimse |
inexperienced person i.
|
|
74 |
Genel |
temiz kimse |
inexpert i.
|
|
75 |
Genel |
(eski alkolik) bir süredir temiz olma |
dryness i.
|
|
76 |
Genel |
temiz teknoloji |
cleantech i.
|
|
77 |
Genel |
bir temiz dövme |
beating-up i.
|
|
78 |
Genel |
temiz bir dayak atmak |
give a good thrashing f.
|
|
79 |
Genel |
temiz tutmamak |
not to keep clean f.
|
|
80 |
Genel |
temiz tutmamak |
keep unclean f.
|
|
81 |
Genel |
temiz hava almaya çıkmak |
go out for fresh air f.
|
|
82 |
Genel |
biraz temiz hava almak |
get some fresh air f.
|
|
83 |
Genel |
temiz havaya çıkmak |
go out for fresh air f.
|
|
84 |
Genel |
çevreyi temiz tutmak |
keep the environment clean f.
|
|
85 |
Genel |
sabıkası temiz olmak |
have a clean criminal record f.
|
|
86 |
Genel |
temiz görünmek |
seem clean f.
|
|
87 |
Genel |
(bir araştırmadan vb) temiz çıkmak |
come up clean f.
|
|
88 |
Genel |
(gbt vb) temiz çıkmak |
come up clean f.
|
|
89 |
Genel |
temiz kağıdı almak |
pass muster f.
|
|
90 |
Genel |
temiz giysiler giymek |
revest [obsolete] f.
|
|
91 |
Genel |
kadar temiz |
as clear as s.
|
|
92 |
Genel |
temiz ahlaklı |
morally justified s.
|
|
93 |
Genel |
temiz kalpli |
homespun s.
|
|
94 |
Genel |
en temiz |
neatest s.
|
|
95 |
Genel |
temiz kalpli |
harmless s.
|
|
96 |
Genel |
temiz giyimli |
trig s.
|
|
97 |
Genel |
temiz ahlaklı |
clean s.
|
|
98 |
Genel |
temiz (kopya) |
fair s.
|
|
99 |
Genel |
temiz ve yakışıklı |
trim s.
|
|
100 |
Genel |
temiz kalpli |
truehearted s.
|
|
101 |
Genel |
temiz pak |
sparkingly clean s.
|
|
102 |
Genel |
temiz kalpli |
simple s.
|
|
103 |
Genel |
temiz giyimli |
neat s.
|
|
104 |
Genel |
temiz ve zarif |
spruce s.
|
|
105 |
Genel |
temiz giyimli |
spruce s.
|
|
106 |
Genel |
daha temiz |
neater s.
|
|
107 |
Genel |
temiz giyimli |
smug s.
|
|
108 |
Genel |
temiz tıraşlanmış |
clean shaven s.
|
|
109 |
Genel |
temiz olmayan |
grungy s.
|
|
110 |
Genel |
temiz yürekli |
clean hearted s.
|
|
111 |
Genel |
kalbi temiz |
clean hearted s.
|
|
112 |
Genel |
temiz kalmış |
clean-living s.
|
|
113 |
Genel |
temiz kalpli |
simple-hearted s.
|
|
114 |
Genel |
temiz giyimli |
well-groom s.
|
|
115 |
Genel |
temiz görünümlü |
well-groomed s.
|
|
116 |
Genel |
saf (ve temiz) |
intemerate s.
|
|
117 |
Genel |
temiz ve sağlıklı |
bracing s.
|
|
118 |
Genel |
kalbi temiz |
pure-hearted s.
|
|
119 |
Genel |
temiz kalpli |
pure-hearted s.
|
|
120 |
Genel |
son derece temiz |
antiseptic s.
|
|
121 |
Genel |
aşırı temiz |
ultraclean s.
|
|
122 |
Genel |
tamamen temiz |
ultraclean s.
|
|
123 |
Genel |
temiz giyimli olmayan |
ungroomed s.
|
|
124 |
Genel |
temiz kalpli |
unjaundiced s.
|
|
125 |
Genel |
temiz (hava) |
lively s.
|
|
126 |
Genel |
temiz, ferah ve hoş kokulu (hava) |
winy s.
|
|
127 |
Genel |
temiz ve parlak |
bright s.
|
|
128 |
Genel |
temiz ve şık |
brisk [obsolete] s.
|
|
129 |
Genel |
temiz sesli |
clarisonus s.
|
|
130 |
Genel |
üstü başı temiz |
groomed s.
|
|
131 |
Genel |
aşırı temiz |
overclean s.
|
|
132 |
Genel |
abartılı derecede temiz |
overclean s.
|
|
133 |
Genel |
temiz kalpli |
dewy-eyed s.
|
|
134 |
Genel |
temiz ve sınırları belli |
incised s.
|
|
135 |
Genel |
temiz kalpli |
ingenious [obsolete] s.
|
|
136 |
Genel |
erdemli ve temiz |
clean-cut s.
|
|
137 |
Genel |
ahlaki açıdan temiz |
clean-living s.
|
|
138 |
Genel |
ahlaki açıdan temiz |
cleanly [obsolete] s.
|
|
139 |
Genel |
dini açıdan temiz |
cleanly [obsolete] s.
|
|
140 |
Genel |
temiz teknoloji kullanan |
clean-tech s.
|
|
141 |
Genel |
beklenmedik şekilde temiz ve parlak |
shining s.
|
|
142 |
Genel |
temiz yüzlü |
fresh-faced s.
|
|
143 |
Genel |
temiz giyimli |
smicker s.
|
|
144 |
Genel |
temiz giyimli |
smirk [obsolete] s.
|
|
145 |
Genel |
temiz ve şık |
sunday-go-to-meeting s.
|
|
146 |
Genel |
aşırı temiz |
superclean s.
|
|
147 |
Genel |
neredeyse temiz |
superclean s.
|
|
148 |
Genel |
temiz bir şekilde |
sanitarily zf.
|
|
149 |
Genel |
temiz kalplilikle |
gullibly zf.
|
|
150 |
Genel |
temiz bir biçimde |
cleanly zf.
|
|
151 |
Genel |
temiz bir şekilde |
respectably zf.
|
|
152 |
Genel |
temiz olarak |
clean zf.
|
|
153 |
Genel |
bir temiz |
thoroughly zf.
|
|
154 |
Genel |
bir temiz |
severely zf.
|
|
155 |
Genel |
bir temiz |
properly zf.
|
|
156 |
Genel |
temiz bir biçimde |
neat zf.
|
|
157 |
Genel |
temiz olmayan bir şekilde |
uncleanly zf.
|
|
158 |
Genel |
temiz bir şekilde |
cleanlily zf.
|
|
159 |
Genel |
temiz havlu kalmamış |
the towels have run out expr.
|
|
Phrases |
|
160 |
İfadeler |
çevreyi temiz tutalım |
keep the environment clean expr.
|
|
161 |
İfadeler |
çevremizi temiz tutalım |
keep our environment clean expr.
|
|
162 |
İfadeler |
okulu temiz tut |
keep the school clean expr.
|
|
163 |
İfadeler |
okulu temiz tutun |
keep the school clean expr.
|
|
164 |
İfadeler |
sınıfı temiz tut |
keep the classroom clean expr.
|
|
165 |
İfadeler |
sınıfı temiz tutun |
keep the classroom clean expr.
|
|
166 |
İfadeler |
sınıfı temiz tut |
keep the class clean expr.
|
|
167 |
İfadeler |
temiz tut |
keep it clean expr.
|
|
Proverb |
|
168 |
Atasözü |
vicdanı temiz olan rahat uyur |
a clean conscience is a good pillow
|
|
169 |
Atasözü |
vicdanı temiz olan rahat uyur |
a clean conscience makes a soft pillow
|
|
170 |
Atasözü |
vicdanı temiz olan başını yastığa rahat koyar |
a clean conscience makes a soft pillow
|
|
Colloquial |
|
171 |
Konuşma Dili |
temiz bir sopa |
ass-whooping i.
|
|
172 |
Konuşma Dili |
temiz araba |
drivability i.
|
|
173 |
Konuşma Dili |
temiz araba |
driveability i.
|
|
174 |
Konuşma Dili |
çok temiz kullanılmış ikinci el araba |
cream puff i.
|
|
175 |
Konuşma Dili |
çok temiz kullanılmış ikinci el araba |
cream puff i.
|
|
176 |
Konuşma Dili |
temiz genç erkek |
choirboy i.
|
|
177 |
Konuşma Dili |
temiz hava |
ozone i.
|
|
178 |
Konuşma Dili |
yumuşak ve temiz kar bölgeleri arayıp duran kayakçı |
powder monkey i.
|
|
179 |
Konuşma Dili |
temiz hava tutkunu |
fresh-air fiend i.
|
|
180 |
Konuşma Dili |
biraz temiz hava almak |
get some air f.
|
|
181 |
Konuşma Dili |
temiz havaya çıkmak |
get some air f.
|
|
182 |
Konuşma Dili |
(uyuşturucu madde kullanmamak anlamında) temiz |
clean s.
|
|
183 |
Konuşma Dili |
(sicili) temiz |
clean s.
|
|
184 |
Konuşma Dili |
sicili temiz |
clean s.
|
|
185 |
Konuşma Dili |
(üzerinde silah/bıçak olmama anlamında) temiz |
clean s.
|
|
186 |
Konuşma Dili |
temiz (içkiyi bırakmış) |
dry s.
|
|
187 |
Konuşma Dili |
üstü temiz |
clean s.
|
|
188 |
Konuşma Dili |
temiz giyimli |
gemmy [uk] s.
|
|
189 |
Konuşma Dili |
ellerini temiz tut |
keep your hands clean expr.
|
|
190 |
Konuşma Dili |
odanızı temiz tutun |
keep your room clean expr.
|
|
191 |
Konuşma Dili |
odanı temiz tut |
keep your room clean expr.
|
|
192 |
Konuşma Dili |
odayı temiz tut |
keep the room clean expr.
|
|
193 |
Konuşma Dili |
sıranızı temiz tutun |
keep the desk tidy expr.
|
|
Idioms |
|
194 |
Deyim |
temiz iş |
cushy number [brit] i.
|
|
195 |
Deyim |
temiz iş |
a cushy number i.
|
|
196 |
Deyim |
temiz kod |
clean code i.
|
|
197 |
Deyim |
temiz, sağlıklı, lekesiz, diri bir cilt |
schoolgirl complexion i.
|
|
198 |
Deyim |
işini iyi ve temiz yapan kişi |
a safe pair of hands i.
|
|
199 |
Deyim |
temiz bir sayfa |
a clean page i.
|
|
200 |
Deyim |
temiz defter |
the slate wiped clean i.
|
|
201 |
Deyim |
temiz bir sayfa |
a clean sheet i.
|
|
202 |
Deyim |
temiz kopya |
fair copy i.
|
|
203 |
Deyim |
temiz kopya |
clean copy i.
|
|
204 |
Deyim |
temiz sayfa |
clean sheet i.
|
|
205 |
Deyim |
vicdanın temiz olması |
clear conscience i.
|
|
206 |
Deyim |
(o kadar temiz ki) bal dök yala |
so clean you could eat off the floor i.
|
|
207 |
Deyim |
temiz kimse/karakter |
white hat i.
|
|
208 |
Deyim |
temiz bir sayfa |
a clean sheet/slate i.
|
|
209 |
Deyim |
temiz bir kalp |
a heart of gold i.
|
|
210 |
Deyim |
temiz hava alma |
breath of fresh air i.
|
|
211 |
Deyim |
temiz hava |
breath of fresh air i.
|
|
212 |
Deyim |
temiz bir sicili olmak |
keep (one's) slate clean f.
|
|
213 |
Deyim |
kalbi temiz, altın kalpli olmak |
come from a good place f.
|
|
214 |
Deyim |
kalbi temiz olmak |
have one's heart in the right place f.
|
|
215 |
Deyim |
kalbi temiz olmak |
have a heart of gold f.
|
|
216 |
Deyim |
temiz bir sayfa açmak |
start over with a clean slate f.
|
|
217 |
Deyim |
temiz kağıdı almak |
get a clean bill of health f.
|
|
218 |
Deyim |
temiz bir sayfa açmak |
start off with a clean slate f.
|
|
219 |
Deyim |
bir süre temiz kaldıktan sonra tekrar alkole başlamak |
fall off the wagon f.
|
|
220 |
Deyim |
bir süre temiz kaldıktan sonra tekrar alkole düşmek |
fall off the wagon f.
|
|
221 |
Deyim |
bir süre temiz kaldıktan sonra kaldığı yerden devam etmek (alkol, sigara, uyuşturucu, aşırı yeme) |
fall off the wagon f.
|
|
222 |
Deyim |
bir temiz dövmek |
clean house f.
|
|
223 |
Deyim |
bir temiz dayak atmak/pataklamak |
clean house f.
|
|
224 |
Deyim |
temiz bir sayfa açıp devam etmek |
write off (one's) losses f.
|
|
225 |
Deyim |
temiz durumda olmak |
be in mint condition f.
|
|
226 |
Deyim |
(birini) bir temiz dövmek |
clean (one's) plow f.
|
|
227 |
Deyim |
temiz kağıdı almak |
have clean bill of health f.
|
|
228 |
Deyim |
temiz kağıdı verilmek |
be given a clean bill of health f.
|
|
229 |
Deyim |
bir temiz dövmek |
clean plow f.
|
|
230 |
Deyim |
temiz bir sayfa açmak |
have a clean slate f.
|
|
231 |
Deyim |
temiz bir sayfa açmak |
start with a clean slate f.
|
|
232 |
Deyim |
(birini) bir temiz/evire çevire dövmek |
clean the floor (up) with (one) f.
|
|
233 |
Deyim |
bir temiz/evire çevire dövmek |
clean the floor up with f.
|
|
234 |
Deyim |
(birini bir güzel/bir temiz) azarlamak |
give (one) a (good) bawling out f.
|
|
235 |
Deyim |
(birini bir güzel/bir temiz) haşlamak |
give (one) a (good) bawling out f.
|
|
236 |
Deyim |
(birine bir güzel/bir temiz) fırça çekmek |
give (one) a (good) bawling out f.
|
|
237 |
Deyim |
(birini bir güzel/bir temiz) azarlamak |
give (one) a (good) talking to f.
|
|
238 |
Deyim |
(birini bir güzel/bir temiz) haşlamak |
give (one) a (good) talking to f.
|
|
239 |
Deyim |
(birine bir güzel/bir temiz) fırça çekmek |
give (one) a (good) talking to f.
|
|
240 |
Deyim |
birini (bir güzel/bir temiz) azarlamak |
give someone a (good) talking to f.
|
|
241 |
Deyim |
birini bir (güzel/bir temiz) haşlamak |
give someone a (good) talking to f.
|
|
242 |
Deyim |
birine (bir güzel/bir temiz) fırça çekmek |
give someone a (good) talking to f.
|
|
243 |
Deyim |
(birini bir güzel/bir temiz) azarlamak |
give (one) a (good) working over f.
|
|
244 |
Deyim |
(birinin bir güzel/bir temiz) canına okumak |
give (one) a (good) working over f.
|
|
245 |
Deyim |
(birini bir güzel/bir temiz) dövmek |
give (one) a (good) working over f.
|
|
246 |
Deyim |
(birini bir güzel/bir temiz) pataklamak |
give (one) a (good) working over f.
|
|
247 |
Deyim |
(birine bir güzel/bir temiz) dayak atmak |
give (one) a (good) working over f.
|
|
248 |
Deyim |
kalbi temiz olmak |
have heart in the right place f.
|
|
249 |
Deyim |
kalbi temiz olmak |
have your heart in the right place f.
|
|
250 |
Deyim |
meşru/temiz bir yaşam sürmek |
stay on (the right) track f.
|
|
251 |
Deyim |
temiz yüzlü |
blue eyed s.
|
|
252 |
Deyim |
temiz yüzlü |
blue-eyed s.
|
|
253 |
Deyim |
kalbi temiz |
pure in heart s.
|
|
254 |
Deyim |
temiz sayfa |
blank canvas zf.
|
|
255 |
Deyim |
temiz tuval |
blank canvas zf.
|
|
256 |
Deyim |
çok temiz |
you could eat your dinner off that expr.
|
|
257 |
Deyim |
fakir ama temiz/dürüst |
poor but clean expr.
|
|
258 |
Deyim |
hiç temiz değil |
none too clean expr.
|
|
259 |
Deyim |
kalbi temiz |
somebody's heart is in the right place expr.
|
|
260 |
Deyim |
bir temiz |
eight ways from sunday expr.
|
|
261 |
Deyim |
bir temiz |
eight ways to sunday expr.
|
|
262 |
Deyim |
(birinin) kalbi temiz |
(one's) heart is in the right place expr.
|
|
263 |
Deyim |
kalbi temiz |
one's heart is in the right place expr.
|
|
Speaking |
|
264 |
Konuşma |
çevremizi temiz tutmalıyız |
we should keep our environment clean expr.
|
|
265 |
Konuşma |
çevreyi temiz tut |
keep the environment clean expr.
|
|
266 |
Konuşma |
sınıfı temiz tutun |
keep the classroom tidy expr.
|
|
267 |
Konuşma |
sıraları temiz tutun |
keep the desks clean expr.
|
|
268 |
Konuşma |
sınıfı temiz tut |
keep the classroom tidy expr.
|
|
269 |
Konuşma |
temiz iş |
neatly done expr.
|
|
270 |
Konuşma |
temiz olduklarından emin olmalıyız |
we have to make sure they're clean expr.
|
|
271 |
Konuşma |
tahtayı temiz tut |
keep the board clean expr.
|
|
272 |
Konuşma |
tahtayı temiz tutunuz |
keep the board clean expr.
|
|
273 |
Konuşma |
tahtayı temiz tutun |
keep the board clean expr.
|
|
274 |
Konuşma |
oda küçük ve temiz |
the room is small and clean expr.
|
|
Trade/Economic |
|
275 |
Ticaret/Ekonomi |
belgesiz kambiyo senedi temiz |
clean bill of exchange i.
|
|
276 |
Ticaret/Ekonomi |
temiz yüreklilik |
goodwill i.
|
|
277 |
Ticaret/Ekonomi |
temiz kağıdı |
clearance i.
|
|
278 |
Ticaret/Ekonomi |
temiz kalplilik |
goodwill i.
|
|
279 |
Ticaret/Ekonomi |
temiz nüsha |
fair copy i.
|
|
280 |
Ticaret/Ekonomi |
temiz sağlık raporu |
clean bill of health i.
|
|
281 |
Ticaret/Ekonomi |
temiz sözleşme |
clean charter i.
|
|
282 |
Ticaret/Ekonomi |
temiz konşimento |
clean bill of lading i.
|
|
283 |
Ticaret/Ekonomi |
temiz kömür sistemleri |
clean coal systems i.
|
|
284 |
Ticaret/Ekonomi |
temiz akreditif |
clean letter of credit i.
|
|
285 |
Ticaret/Ekonomi |
temiz konişmento |
clean bill of lading i.
|
|
286 |
Ticaret/Ekonomi |
temiz dalgalanma |
clean float i.
|
|
287 |
Ticaret/Ekonomi |
temiz olmayan konşimento |
unclean bill of lading i.
|
|
288 |
Ticaret/Ekonomi |
(ödeme faaliyetlerinde) sicili temiz |
financial s.
|
|
Law |
|
289 |
Hukuk |
temiz sabıka kaydı |
clean criminal record i.
|
|
290 |
Hukuk |
temiz eller operasyonu |
operation clean hands i.
|
|
291 |
Hukuk |
temiz kira sözleşmesi |
clean charter i.
|
|
292 |
Hukuk |
temiz konşimento |
clean bill of lading i.
|
|
293 |
Hukuk |
temiz sözleşme |
clean charter i.
|
|
294 |
Hukuk |
temiz kağıdı |
safe paper i.
|
|
295 |
Hukuk |
temiz kramponlar operasyonu |
operation clean cleats i.
|
|
296 |
Hukuk |
temiz kramponlar soruşturması |
clean cleats probe i.
|
|
297 |
Hukuk |
temiz eller operasyonu |
clean hands operation i.
|
|
298 |
Hukuk |
(man adası'nda) yüksek mahkeme'ye temiz hakimi ile birlikte başkanlık yapan yargıç |
dempster i.
|
|
299 |
Hukuk |
temiz kağıdı |
clean chit [india] i.
|
|
Politics |
|
300 |
Siyasal |
temiz eller operasyonu |
operation clean hands i.
|
|
301 |
Siyasal |
kalkınma yatırımları için temiz enerji çerçevesi |
clean energy for development investment framework i.
|
|
Institutes |
|
302 |
Kurum/Kuruluş |
bölge temiz hava merkezi müdürlükleri |
directorates of regional clean air centers i.
|
|
303 |
Kurum/Kuruluş |
deniz temiz derneği |
turkish marine environment protection association (turmepa) i.
|
|
Industry |
|
304 |
Sanayi |
temiz üretim planı (tüp) |
clean production plan (cpp) i.
|
|
Technical |
|
305 |
Teknik |
laminar akışlı temiz oda |
laminar flow clean room i.
|
|
306 |
Teknik |
atık ve temiz su |
waste and clean water i.
|
|
307 |
Teknik |
basınçlı güç destekli temiz hava hortumlu başlıklı solunum cihaz |
compressed powered fresh air hose breathing apparatus incorporating a hood i.
|
|
308 |
Teknik |
düşey temiz açıklık |
vertical clearance i.
|
|
309 |
Teknik |
gönderme için temiz (mesajı) |
clear to send signal i.
|
|
310 |
Teknik |
havanın temiz tutulması kanunu |
clean air act i.
|
|
311 |
Teknik |
sınırsız temiz enerji |
unlimited clean energy i.
|
|
312 |
Teknik |
temiz yağ |
clean oil i.
|
|
313 |
Teknik |
temiz genişlik |
clear width i.
|
|
314 |
Teknik |
temiz hava girişi |
fresh air inlet i.
|
|
315 |
Teknik |
temiz boyut |
clear dimension i.
|
|
316 |
Teknik |
temiz oda cihazı |
clean room device i.
|
|
317 |
Teknik |
temiz ölçü |
clear dimension i.
|
|
318 |
Teknik |
temiz açıklık |
clear span i.
|
|
319 |
Teknik |
temiz bant |
clear band i.
|
|
320 |
Teknik |
temiz su sağlama pompası |
sanitary pump i.
|
|
321 |
Teknik |
temiz iş yeri |
clean workstation i.
|
|
322 |
Teknik |
temiz hacim |
clean space i.
|
|
323 |
Teknik |
temiz açıklık |
clear space i.
|
|
324 |
Teknik |
temiz yükseklik |
clear headroom i.
|
|
325 |
Teknik |
temiz yağ |
clear oil i.
|
|
326 |
Teknik |
temiz açıklık |
clear waterway i.
|
|
327 |
Teknik |
temiz su borusu |
wash-basin supply pipe i.
|
|
328 |
Teknik |
temiz çelik üretimi |
clean steel production i.
|
|
329 |
Teknik |
temiz oda ve bağlı kontrollu ortamlar |
clean rooms and associated controlled environments i.
|
|
330 |
Teknik |
temiz hava |
pure air i.
|
|
331 |
Teknik |
temiz çelik |
clean steel i.
|
|
332 |
Teknik |
temiz oda teknolojisi |
clean room technology i.
|
|
333 |
Teknik |
temiz atölye |
clean workstation i.
|
|
334 |
Teknik |
temiz su |
unused water i.
|
|
335 |
Teknik |
temiz su debisi |
clean water flow i.
|
|
336 |
Teknik |
temiz su döşemi |
water supply installation i.
|
|
337 |
Teknik |
temiz gaz hattı |
clean gas main i.
|
|
338 |
Teknik |
temiz hava cihazı |
clean air device i.
|
|
339 |
Teknik |
temiz hava bacası |
fresh air flue i.
|
|
340 |
Teknik |
temiz oda teknolojisi |
cleanroom technology i.
|
|
341 |
Teknik |
temiz havanın hortumla sağlandığı solunum cihazı |
fresh air hose breathing apparatus i.
|
|
342 |
Teknik |
temiz içyapı |
clean microstructure i.
|
|
343 |
Teknik |
temiz hava cihazları |
clean air devices i.
|
|
344 |
Teknik |
temiz yükseklik |
clear height i.
|
|
345 |
Teknik |
temiz gaz |
clean gas i.
|
|
346 |
Teknik |
temiz atan |
clear band i.
|
|
347 |
Teknik |
temiz agrega |
clean aggregate i.
|
|
348 |
Teknik |
temiz yapmak |
cleanse f.
|
|
349 |
Teknik |
temiz yanan |
clean-burning s.
|
|
350 |
Teknik |
temiz tozsuz |
dustfree s.
|
|
351 |
Teknik |
temiz tozsuz |
dust-free s.
|
|
Computer |
|
352 |
Bilgisayar |
temiz sürücü |
clean drive i.
|
|
353 |
Bilgisayar |
temiz alan |
clear band i.
|
|
354 |
Bilgisayar |
temiz bant |
clear band i.
|
|
355 |
Bilgisayar |
temiz metin kodlaması |
clear text encoding i.
|
|
356 |
Bilgisayar |
temiz kopya |
clean copy i.
|
|
357 |
Bilgisayar |
(web tasarımında) temiz bir URL'nin görüntülenen kaynak ismini içeren son bölümü |
slug i.
|
|
Telecom |
|
358 |
Telekom |
temiz oda |
cleanroom i.
|
|
359 |
Telekom |
temiz kanal |
clear channel i.
|
|
360 |
Telekom |
temiz ileri yön işareti |
clear forward signal i.
|
|
Textile |
|
361 |
Tekstil |
eskiden tarım işçilerinin giydiği, pantolon paçalarını temiz tutmak için diz altından sarılan kayış ya da ip |
nicky-tam [scottish] i.
|
|
362 |
Tekstil |
temiz yün |
clean wool i.
|
|
363 |
Tekstil |
kadın eteğinin alt tarafında bulunup eteği temiz tutan fırfır |
dust ruffle i.
|
|
Woodworking |
|
364 |
Ağaç İşleri |
temiz kereste |
dressed lumber i.
|
|
365 |
Ağaç İşleri |
temiz ve pürüzsüz (kereste) |
bright s.
|
|
Automotive |
|
366 |
Otomotiv |
kaliforniya temiz yanma özellikli benzin |
california cleaner-burning gasoline i.
|
|
367 |
Otomotiv |
temiz hava düzeni |
clean air system i.
|
|
368 |
Otomotiv |
temiz hava performans profesyonelleri |
clean air performance professionals i.
|
|
369 |
Otomotiv |
temiz hava yasası |
clean air act i.
|
|
370 |
Otomotiv |
temiz otomobil |
clean car i.
|
|
371 |
Otomotiv |
temiz yağlı yağlama |
clean oil lubrication i.
|
|
372 |
Otomotiv |
temiz yakıtlı araç |
clean-fuel vehicle i.
|
|
373 |
Otomotiv |
temiz yakıtlı araç programı |
clean-fueled vehicle program i.
|
|
374 |
Otomotiv |
yatay temiz açıklık |
lateral clearance i.
|
|
375 |
Otomotiv |
yüksek tonlu temiz ses |
high toned clear sound i.
|
|
Aeronautic |
|
376 |
Havacılık |
pist temiz |
clear of the runway expr.
|
|
Marine |
|
377 |
Denizcilik |
oksijen temiz |
oxygen clean i.
|
|
378 |
Denizcilik |
temiz kağıdı |
navicert i.
|
|
379 |
Denizcilik |
temiz su |
fresh water i.
|
|
380 |
Denizcilik |
temiz güverte |
a clean breach i.
|
|
381 |
Denizcilik |
temiz raporu |
free pratique i.
|
|
382 |
Denizcilik |
geminin makine dairesindeki makineleri silip temiz tutan çalışan |
wiper i.
|
|
383 |
Denizcilik |
yıkama işlerinden kullanılan temiz iplik |
soogee i.
|
|
384 |
Denizcilik |
temiz tutmak |
overhaul running rigging f.
|
|
385 |
Denizcilik |
(selviçeleri) temiz tutup aksama olup olmadığını kontrol etmek |
overhaul f.
|
|
386 |
Denizcilik |
temiz ve iyi görünüşlü |
bristol fashion s.
|
|
387 |
Denizcilik |
(gemi) temiz tabanlı |
clean s.
|
|
Medical |
|
388 |
Medikal |
temiz kontamine cerrahi prosedür |
clean-contaminated procedure i.
|
|
389 |
Medikal |
temiz tedavi bölgesi |
clean treatment area i.
|
|
390 |
Medikal |
temiz bölge |
clean zone i.
|
|
391 |
Medikal |
temiz ve aralıklı kateterizasyon |
cic (clean intermittent catheterization) i.
|
|
392 |
Medikal |
temiz raporu |
a clean bill of health i.
|
|
393 |
Medikal |
temiz oda sınıflandırması |
clean room classification i.
|
|
394 |
Medikal |
temiz kağıdı |
a clean bill of health i.
|
|
395 |
Medikal |
pis kanda bulunan atıkları diyalizle süzdükten sonra temiz kanı vücuda geri aktaran bir makine |
artificial kidney i.
|
|
396 |
Medikal |
pis kanda bulunan atıkları diyalizle süzdükten sonra temiz kanı vücuda geri aktaran bir makine |
hemodialyzer i.
|
|
397 |
Medikal |
ciğerlere hava alarak kirli kanı temiz kana dönüştürmek |
arterialise f.
|
|
398 |
Medikal |
ciğerlere hava alarak kirli kanı temiz kana dönüştürmek |
arterialize f.
|
|
399 |
Medikal |
temiz kanda anormal derecede oksijen azlığı ile ilişkilendirilen |
anoxemic s.
|
|
Anatomy |
|
400 |
Anatomi |
kalpten vücuda temiz kan taşıyan kan damarı |
arteria i.
|
|
401 |
Anatomi |
kalpten vücuda temiz kan taşıyan kan damarı |
arterial blood vessel i.
|
|
402 |
Anatomi |
kalpten vücuda temiz kan taşıyan kan damarı |
artery i.
|
|
403 |
Anatomi |
kulağa temiz kanı getiren atardamar |
arteria auricularis i.
|
|
404 |
Anatomi |
kalpten vücuda temiz kan taşıyan kan damarı |
arterial blood vessel i.
|
|
Optics |
|
405 |
Optik |
görüntünün temiz ve net olması |
focus i.
|
|
Gastronomy |
|
406 |
Mutfak |
süpürge darısından damıtılarak yapılan çin menşeli temiz ve çok sert bir likör |
mao-tai i.
|
|
Religious |
|
407 |
Dini |
temiz olmayan hayvanlar |
unclean animals i.
|
|
408 |
Dini |
kalbim temiz diyen dindar |
solifidian i.
|
|
409 |
Dini |
museviliğe göre temiz hale getirmek |
kasher f.
|
|
410 |
Dini |
(museviliğe göre) temiz |
kosher s.
|
|
411 |
Dini |
(hayvan) temiz olmayan |
impure s.
|
|
412 |
Dini |
törensel açıdan temiz olmayan |
common s.
|
|
413 |
Dini |
dini açıdan temiz olmayan |
common s.
|
|
Environment |
|
414 |
Çevre |
temiz teknoloji |
green technology i.
|
|
415 |
Çevre |
temiz hava yasası |
clean air act i.
|
|
416 |
Çevre |
temiz gelişim mekanizması |
clean development mechanism i.
|
|
417 |
Çevre |
temiz suda oksijen aktarımı |
oxygen transfer in clean water i.
|
|
418 |
Çevre |
temiz hava sahası |
clean air area i.
|
|
419 |
Çevre |
temiz su kolon numarası |
clean water column number i.
|
|
Geology |
|
420 |
Jeoloji |
temiz kum ve çakıl |
clean sand and gravel i.
|
|
Military |
|
421 |
Askeri |
geminin temiz olması |
cleared vessel i.
|
|
422 |
Askeri |
temiz oda |
clean room i.
|
|
423 |
Askeri |
temiz görüş |
clear vision i.
|
|
424 |
Askeri |
temiz atom bombası |
clean bomb i.
|
|
Hunting |
|
425 |
Silah/Atıcılık |
tabanca atışlarında hedefi temiz delecek şekilde imal edilmiş özel nermi |
wadcutter i.
|
|
Music |
|
426 |
Müzik |
temiz (ses) |
clean s.
|
|
Printery |
|
427 |
Matbaa |
(bulaşmayı önlemek için) sayfa aralarına yerleştirilen temiz kağıt |
slipsheet i.
|
|
428 |
Matbaa |
(basılı kağıtlar arasına) temiz kağıt yerleştirmek |
slipsheet f.
|
|
Archaic |
|
429 |
Eski Kullanım |
sokağı temiz tutmakla görevli kimse |
scavager i.
|
|
430 |
Eski Kullanım |
temiz (su) |
fair s.
|
|
Engineering |
|
431 |
Engineering |
(dijital grafik görüntüyü) daha temiz bir hale getirmek için işlemek |
anti-alias f.
|
|
Slang |
|
432 |
Argo |
iyi ve temiz kız |
goody-two-shoes i.
|
|
433 |
Argo |
temiz pak giyinmiş |
preppy s.
|
|
434 |
Argo |
bir temiz |
the crap out of expr.
|
|
Modern Slang |
|
435 |
Modern Argo |
bunun dışında geçmişi temiz |
an otherwise blameless life expr.
|
|