|
- We in Parliament have to accept this reason for his absence.
- Parlamento olarak Ombudsman'ın yokluğunun bu nedenini kabul etmek zorundayız.
- He would also observe that, basically, European policy in both areas of tension is conspicuous by its absence.
- Ayrıca, temel olarak, her iki gerilim alanında da Avrupa politikasının yokluğu ile dikkat çektiğini gözlemleyecektir.
- Transparency is an aspect that, unfortunately, is conspicuous by its absence in the proposals presented.
- Şeffaflık, ne yazık ki sunulan önerilerde yokluğu göze çarpan bir unsurdur.
- A perspective from the developing world is conspicuous by its absence.
- Gelişmekte olan dünyadan bir bakış açısının yokluğu dikkat çekicidir.
- Before I start, I should like to pass on the President's apologies for his absence.
- Başlamadan önce, Başkan'ın yokluğu nedeniyle özürlerini iletmek isterim.
- I must therefore ask you to forgive the Commission's absence.
- Bu nedenle Komisyon'un yokluğunu bağışlamanızı rica etmek durumundayım.
- He excused his absence.
- Yokluğunu bahane etti.
- After a long absence he came back.
- Uzun bir yokluktan sonra geri döndü.
- Few people noticed her absence from the party.
- Çok az kişi onun partideki yokluğunu fark etti.
- His absence was due to illness.
- Yokluğu hastalıktan kaynaklanıyordu.
- No one noticed her absence until the end of the meeting.
- Toplantının sonuna kadar kimse onun yokluğunu fark etmedi.
- You are doubtless aware of his absence.
- Şüphesiz onun yokluğunun farkındasınızdır.
- His absence was due to the storm.
- Yokluğu fırtına yüzünden oldu.
- Much had changed during my absence.
- Yokluğumda çok şey değişmişti.
- She asked me to look after her baby in her absence.
- Onun yokluğunda bebeğine bakmamı rica etti.
- His absence was due to illness.
- Onun yokluğu hastalıktan dolayı idi.
- Nobody noticed her absence.
- Onun yokluğunu kimse fark etmedi.
- Don't speak ill of Jim in his absence.
- Jim'in yokluğunda onun hakkında kötü konuşma.
- The reason for my absence is that I was ill.
- Yokluğumun sebebi hasta olmamdır.
- Don't speak badly of him in his absence.
- Yokluğunda onun hakkında kötü konuşma.
- He appeared unexpectedly after three years of absence.
- Üç yıllık yokluğun ardından umulmadık bir şekilde ortaya çıktı.
- His absence gave birth to all sorts of rumors.
- Onun yokluğu her türlü söylentiye yol açtı.
- Don't speak ill of Jim in his absence.
- Onun yokluğunda Jim hakkında kötü konuşma.
- No one noticed her absence until the meeting ended.
- Toplantı bitene kadar onun yokluğunu kimse farketmedi.
- I was not aware of her absence.
- Onun yokluğunun farkında değildim.
- A gentleman called in your absence, sir.
- Yokluğunuzda bir beyefendi aradı, efendim.
- Nobody noticed her absence.
- Hiç kimse onun yokluğunu farketmedi.
- Her absence went unnoticed until the end of the meeting.
- Onun yokluğu toplantının sonuna kadar gözlerden kaçtı.
- If anyone comes in my absence, tell him that I won't come back till evening.
- Yokluğumda biri gelirse, akşama kadar dönmeyeceğimi söyleyin.
- You are doubtless aware of his absence.
- Şüphesiz onun yokluğunun farkındasın.
- He came to see me during my absence.
- Benim yokluğumda beni görmeye geldi.
- I was disappointed at your absence.
- Yokluğun beni hayal kırıklığına uğrattı.
- Don't say such a thing in her absence.
- Onun yokluğunda böyle bir şey söyleme.
- His absence was due to the storm.
- Onun yokluğu fırtına yüzündendi.
- Her absence went unnoticed until the end of the meeting.
- Toplantının sonuna kadar yokluğu fark edilmedi.
- Nobody noticed my absence?
- Yokluğumu kimse fark etmedi mi?
- No one noticed her absence until the end of the meeting.
- Toplantının sonuna kadar kimse yokluğunu fark etmedi.
- I'm at a loss to explain Tom's absence.
- Tom'un yokluğunu açıklayamıyorum.
- No one noticed her absence until the meeting ended.
- Toplantı bitene kadar kimse onun yokluğunu fark etmedi.
- Peter came in your absence.
- Peter senin yokluğunda geldi.
- We were disappointed at her absence.
- Yokluğu bizi hayal kırıklığına uğrattı.
- After a long absence, she returned home.
- Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
- A terrible accident happened in his absence.
- Yokluğunda korkunç bir kaza oldu.
- After a long absence, he returned home.
- Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
- We were disappointed at her absence.
- Onun yokluğundan dolayı hayal kırıklığına uğradık.
- Your friends will regret your absence.
- Arkadaşlarınız yokluğunuza üzülecek.
- I returned to my hometown after five years' absence.
- Beş yıllık yokluktan sonra memleketime geri döndüm.
- Did anyone visit me during my absence?
- Yokluğumda beni ziyaret eden oldu mu?
- She asked me to look after her baby in her absence.
- Yokluğunda bebeğine bakmamı istedi.
- His absence was very pleasant for me.
- Onun yokluğu benim için çok hoştu.
- Should anyone call on me in my absence, tell him that I will be back soon.
- Yokluğumda biri beni ararsa, ona birazdan döneceğimi söyleyin.
- Don't speak badly of him in his absence.
- Onun yokluğunda onun hakkında kötü konuşma.
Show More (49)
|
|
- In the absence of legislation on data protection, no independent supervisory authority exists.
- Verilerin korunmasına ilişkin mevzuatın bulunmaması nedeniyle, bağımsız bir denetim makamı mevcut değildir.
- We in Parliament have to accept this reason for his absence.
- Parlamentoda bulunmayışının bu nedenini kabul etmek zorundayız.
- One issue that concerns me especially is the absence of a clear schedule for consideration of Part III.
- Beni özellikle endişelendiren bir husus, Bölüm III'ün ele alınmasına ilişkin net bir takvimin bulunmamasıdır.
- I regret the absence of the Presidency-in-Office of the Council.
- Konsey Başkanlık Divanında bulunamadığım için üzgünüm.
- It deals with the absence of any evaluation procedure as just one point among many others.
- Herhangi bir değerlendirme prosedürünün bulunmamasını, diğerleri arasında sadece bir nokta olarak ele almaktadır.
- We all need to put beyond doubt the absence of a cost factor in the exchange mechanism.
- Hepimiz, değişim mekanizmasında bir maliyet faktörünün bulunmadığını şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya koymalıyız.
- Similarly notable by their absence are any provisions on parliamentary scrutiny.
- Benzer şekilde, parlamento denetimine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmaması da dikkat çekicidir.
Show More (4)
|