| 1 |
admission |
giriş |
n. |
|
- Admission is by invitation only.
- Giriş sadece davetiyeyle.
- Admission to the museum is thirty dollars.
- Müzeye giriş 30 dolar.
- Free Admission.
- Ücretsiz giriş.
- General admission is $7 for adults.
- Genel giriş yetişkinler için 7 dolar.
- Admission is free for children.
- Giriş, çocuklar için ücretsizdir.
- Tickets are $30 for general admission and $20 for students and seniors.
- Biletler genel giriş için 30$, öğrenciler ve yaşlılar için 20$'dır.
- Admission is free on Sundays.
- Giriş pazar günleri ücretsizdir.
- Admission to the show is $5.
- Gösteriye giriş 5 dolar.
- Admission is $3.00 at the door.
- Giriş kapıda 3 dolar.
- You have to fill out an application for admission to the hospital at the front desk.
- Ön masada hastaneye giriş için bir başvuru formu doldurmak zorundasın.
- Tickets are $30 for general admission and $20 for students and seniors.
- Biletler genel giriş için 30 dolar ve öğrencilerle yaşlılar için 20 dolardır.
- The standards for admission to this school are very high.
- Bu okula giriş için standartlar çok yüksektir.
- Admission is free for residents.
- Giriş, sakinler için ücretsizdir.
- He applied for admission to the club.
- O, kulübe giriş için başvurdu.
- The admission costs six euros but on Sundays it's free.
- Giriş 6 avro ama pazar günleri ücretsiz.
- Admission to the museum is thirty dollars.
- Müzeye giriş otuz dolardır.
- Admission is by invitation only.
- Giriş sadece davetiyeyledir.
- The admission is ten dollars a person.
- Giriş kişi başı 10 dolar.
Show More (15)
|
| 2 |
admission |
kabul |
n. |
|
- Its aim is simply to harmonise the procedure for admission and it believes such harmonisation is necessary.
- Amacı sadece kabul prosedürünü uyumlaştırmaktır ve böyle bir uyumlaştırmanın gerekli olduğuna inanmaktadır.
- For that reason the rapporteur has set aside considerable sums of money for the new Member State's admission to the EU.
- Bu nedenle raportör, yeni Üye Devletin AB'ye kabulü için önemli miktarda para ayırmıştır.
- This is not about an admission of guilt.
- Bu, suçun kabulü ile ilgili değildir.
- To say that encryption will solve our problems is an admission of failure.
- Şifrelemenin sorunlarımızı çözeceğini söylemek başarısızlığın kabulü anlamına gelir.
- But the director of the hospital did not authorise the admission.
- Ancak hastane müdürü kabul için izin vermemiştir.
- Where's the admission's office?
- Kabul ofisi nerede?
- He was granted admission to the university.
- Üniversiteye kabul aldı.
- He applied for admission to the riding club.
- Binicilik kulübüne kabul için başvurdu.
- You have to fill out an application for admission to the hospital at the front desk.
- Hastaneye kabul için resepsiyonda bir başvuru formu doldurmanız gerekiyor.
- Please tell me the requirements for admission to the college.
- Lütfen bana üniversiteye kabul için gerekli şartları söyleyin.
- Tom is on the admissions committee.
- Tom kabul komitesinde.
- She made out the application for admission.
- Kabul için başvuru formunu hazırladı.
- Mail your application for admission directly to the school office.
- Kabul için başvurunuzu doğrudan okul idaresine gönderin.
- Mail your application for admission directly to the school office.
- Kabul başvurunuzu doğrudan okul ofisine postalayın.
- The standards for admission to this school are very high.
- Bu okula kabul için standartlar çok yüksektir.
- Where is the admission's office?
- Kabul ofisi nerede?
- She made out the application for admission.
- Kabul için başvuru yaptı.
Show More (14)
|
| 3 |
admission |
kabul etme |
n. |
|
- He applied for admission to the riding club.
- Binicilik kulübüne kabul edilmek için başvurdu.
- Admission is free, but donations are welcome.
- Giriş ücretsiz ama bağış kabul edilir.
- Admission by silence.
- Sessizlik kabul ediştir.
- Admission to students only.
- Sadece öğrenciler kabul edilir.
- He made an admission that he had lied.
- Yalan söylediğini kabul etti.
- Admission is free, but donations are welcome.
- Giriş ücretsizdir ancak bağışlar kabul edilir.
- Admission by silence.
- Sessizlikle kabul etmek.
- He applied for admission to the club.
- Kulübe kabul edilmek için başvurdu.
Show More (5)
|
| 4 |
admission |
itiraf |
n. |
|
- Is this not an admission that everything that has been done so far in this area has no legal basis?
- Bu, bu alanda bugüne kadar yapılanların hiçbir yasal dayanağı olmadığının bir itirafı değil midir?
- To say that encryption will solve our problems is an admission of failure.
- Şifrelemenin sorunlarımızı çözeceğini söylemek başarısızlığın itirafıdır.
- What an admission that is!
- Bu nasıl bir itiraf!
- His admission that he had stolen the money astonished his family.
- Parayı çaldığını itiraf etmesi ailesini şaşırttı.
- He made an admission that he had lied.
- O, yalan söylediğini itiraf etti.
Show More (2)
|
| 5 |
admission |
giriş ücreti |
n. |
|
- The admission costs six euros but on Sundays it's free.
- Giriş ücreti 6 £ ama Pazar günleri ücretsiz.
- The admission is ten dollars a person.
- Giriş ücreti bir kişi için 10 dolardır.
- How much is the admission?
- Giriş ücreti ne kadar?
- General admission is $7 for adults.
- Genel giriş ücreti yetişkinler için 7 dolardır.
- Admission to the show is $5.
- Gösteriye giriş ücreti 5 dolar.
Show More (2)
|
| 6 |
admission |
(hastaneye) kabul |
n. |
|
- They halted hospital admissions due to a bed shortage.
- Yatak sıkıntısı nedeniyle hastaneye kabulleri durdurdular.
Show More (-2)
|
| 7 |
admission |
ikrar |
n. |
|
- Admission by silence.
- Sükut ikrardan gelir.
Show More (-2)
|
