|
- It is for this proposal that I ask for the House's support.
- İşte bu teklif için Meclis'in desteğini istiyorum.
- That is not currently the case, and that is what my group is asking for.
- Şu anda durum böyle değil ve grubumun istediği de bu.
- That is why we are asking for more than just a hurried debate.
- Bu nedenle aceleye getirilmiş bir tartışmadan daha fazlasını istiyoruz.
- What we are asking for is only 99.4% of last year's figures.
- Bizim istediğimiz geçen yılki rakamların sadece %99.4'üdür.
- We are now asking for leadership from Europe, so that Europe speaks with one voice.
- Avrupa'nın tek sesle konuşabilmesi için şimdi Avrupa'dan liderlik istiyoruz.
- Togo is asking for financial support to hold parliamentary elections in October.
- Togo Ekim ayında yapılacak parlamento seçimleri için mali destek istiyor.
- In addition, we will ask for a superhuman effort to contribute to supplementary pension schemes.
- Ayrıca, tamamlayıcı emeklilik programlarına katkıda bulunmak için insanüstü bir çaba gösterilmesini isteyeceğiz.
- I should just like ask for your personal view on one issue.
- Sadece bir konuda kişisel görüşünüzü almak istiyorum.
- The Committee on the Environment is therefore asking for two things.
- Bu nedenle Çevre Komitesi iki şey istiyor.
- We are all justified in asking for immediate withdrawal.
- Hepimiz derhal geri çekilmeyi istemekte haklıyız.
- That is what Irish fishermen are asking for at the moment, and that is what I am asking for.
- İrlandalı balıkçılar şu anda bunu istiyorlar ve ben de bunu istiyorum.
- There were a number of voices from certain national quarters asking for exemptions.
- Bazı ulusal çevrelerden muafiyet isteyen bir takım sesler yükseliyordu.
- Parliament is continually asking for all dialogue to be brought to an end.
- Parlamento sürekli olarak tüm diyalogların sona erdirilmesini istiyor.
- The EU clearly has an obligation to act and ask for information on the system.
- AB'nin açıkça harekete geçme ve sistem hakkında bilgi isteme yükümlülüğü vardır.
- Nobody is asking for this.
- Kimse bunu istemiyor.
- Obviously, once we enlarge, the other side will ask for other countries in Asia to be allowed to join.
- Açıkçası, genişlediğimizde, diğer taraf Asya'daki diğer ülkelerin de katılmasına izin verilmesini isteyecektir.
- In the context of the fight against terrorism, the United States is asking for increased international cooperation.
- Terörle mücadele bağlamında ABD uluslararası işbirliğinin arttırılmasını istiyor.
- Parliament is not asking for points to be added.
- Parlamento puan eklenmesini istemiyor.
- That is what we are asking for in Resolution No 39.
- Karar No 39'da da bunu istiyoruz.
- That is what we are asking for.
- Biz de bunu istiyoruz.
- I am asking for no more than this, but I am also asking for no less.
- Bundan daha fazlasını istemiyorum ama daha azını da istemiyorum.
- We will be asking for a split vote in order to isolate these words, to prevent such an inference.
- Böyle bir çıkarımı engellemek amacıyla bu kelimeleri ayırmak için oylama yapılmasını isteyeceğiz.
- We too, in Parliament, are always asking for the European Union to play a more active role.
- Biz de Parlamentoda her zaman Avrupa Birliği'nin daha aktif bir rol oynamasını istiyoruz.
- Togo is asking for financial support to hold parliamentary elections in October.
- Togo, Ekim ayında parlamento seçimlerini gerçekleştirmek için mali destek istiyor.
- We would therefore ask for aid to be abandoned in those cases.
- Dolayısıyla bu durumlarda yardımdan vazgeçilmesini isteyeceğiz.
- The EU clearly has an obligation to act and ask for information on the system.
- AB'nin harekete geçme ve sistem hakkında bilgi isteme yükümlülüğü olduğu açıktır.
- What we are asking for is a degree of flexibility.
- Bizim istediğimiz şey bir dereceye kadar esnekliktir.
- The PPE-DE's amendment asks for the change to be introduced gradually.
- PPE-DE'nin değişiklik önergesi, değişikliğin kademeli olarak yapılmasını istemektedir.
- We will be asking for a split vote in order to isolate these words, to prevent such an inference.
- Bu kelimelerin ayrıştırılması ve böyle bir çıkarımın önüne geçilmesi için oylama yapılmasını isteyeceğiz.
- Unfortunately I will not be there but I will ask for this to be raised at the Bureau this evening.
- Maalesef orada olamayacağım ancak bu akşam Büro'da bu konunun gündeme getirilmesini isteyeceğim.
- Obviously, once we enlarge, the other side will ask for other countries in Asia to be allowed to join.
- Açıkçası, bir kez genişlediğimizde, diğer taraf Asya'daki diğer ülkelerin de katılmasına izin verilmesini isteyecektir.
- We have tabled an amendment which is designed to point a way forward here, and I ask for your support.
- Burada ileriye dönük bir yol göstermeyi amaçlayan bir değişiklik önergesi sunduk ve sizden destek istiyorum.
- This is what Parliament is asking for in Amendment No 30.
- Parlamento'nun 30 No'lu Değişiklikte istediği de budur.
- This is why Parliament is asking for some sort of system to be adopted.
- Bu nedenle Parlamento bir tür sistemin kabul edilmesini istemektedir.
- The Committee on the Environment is therefore asking for two things.
- Bu nedenle Çevre Komitesi iki şey istemektedir.
- They realise that this is not wholly possible but they are asking for efficient and conclusive action, and rightly so.
- Bunun tamamen mümkün olmadığının farkındalar ancak etkili ve sonuç alıcı bir eylem istiyorlar ve haklılar.
- I ask for your support.
- Sizden destek istiyorum.
- It is good that the report asks for extra attention for the encouragement of voluntary donation.
- Raporda gönüllü bağışların teşvik edilmesine daha fazla önem verilmesinin istenmesi sevindiricidir.
- They are simply asking for an end to the military occupation they are subjected to.
- Onlar sadece maruz kaldıkları askeri işgale son verilmesini istiyorlar.
- The ELDR Group will be asking for a split vote to delete the last sentence of paragraph 128.
- AİKB Grubu, 128. paragrafının son cümlesinin silinmesi için oylama yapılmasını isteyecektir.
- That is why we are asking for the Association Council to be convened.
- İşte bu nedenle Ortaklık Konseyi'nin toplanmasını istiyoruz.
- Those suppliers can now supply less clean electricity than the consumer is asking for.
- Bu tedarikçiler artık tüketicinin istediğinden daha az temiz elektrik sağlayabilir.
- We will be asking for more money.
- Daha fazla para isteyeceğiz.
- I would even ask for more, I would ask the Commission to consider reopening its office in Malabo.
- Hatta daha fazlasını isteyeceğim, Komisyon'dan Malabo'daki ofisini yeniden açmayı düşünmesini isteyeceğim.
- That is why we are asking for the Association Council to be convened.
- Bu nedenle Ortaklık Konseyi'nin toplanmasını istiyoruz.
- It is for this proposal that I ask for the House's support.
- İşte bu teklif için Meclisin desteğini istiyorum.
- We would ask for greater visibility of the regions in the Constitution.
- Bölgelerin Anayasa'da daha fazla görünür olmasını isteyeceğiz.
- We would ask for greater visibility of the regions in the Constitution.
- Bölgelerin Anayasa'da daha fazla görünürlük kazanmasını istiyoruz.
- What we are asking for is a degree of flexibility.
- Bizim istediğimiz şey bir dereceye kadar esneklik.
- We are also asking for free elections under independent international observation.
- Ayrıca bağımsız uluslararası gözlem altında serbest seçimlerin yapılmasını istiyoruz.
- That is not currently the case, and that is what my group is asking for.
- Şu anda durum böyle değil ve benim grubumun istediği de bu.
- Allow me to address a second issue, one on which I also ask for the support of Members from the other groups.
- İzninizle, diğer gruplardan Üyelerin de desteğini istediğim ikinci bir konuya değinmek istiyorum.
- I have been asking for this for three years now.
- Bunu üç yıldır istiyorum.
- They are asking for a dialogue there; in this case a dialogue is actually necessary!
- Orada bir diyalog istiyorlar; bu durumda bir diyalog aslında gerekli!
- We are now asking for leadership from Europe, so that Europe speaks with one voice.
- Avrupa'nın tek sesle konuşabilmesi için Avrupa'dan liderlik istiyoruz.
- There were a number of voices from certain national quarters asking for exemptions.
- Bazı ulusal çevrelerden muafiyet isteyen bir takım sesler yükseldi.
- What are we asking for in order to achieve this?
- Bunu başarmak için ne istiyoruz?
- If we do this, we shall have greater legitimacy when it comes to asking for the necessary Treaty changes later on.
- Bunu yaparsak daha sonra gerekli Antlaşma değişikliklerini isteme konusunda daha fazla meşruiyete sahip olacağız.
- What we are asking for is only 99.4% of last year's figures.
- İstediğimiz şey, geçen yılın rakamlarının sadece %99,4'üdür.
- We are asking a little bit too much in this report by asking for a regulation.
- Bu raporda bir düzenleme isteyerek biraz fazla şey istiyoruz.
- We have tabled an amendment which is designed to point a way forward here, and I ask for your support.
- Bu konuda ileriye dönük bir yol göstermeyi amaçlayan bir değişiklik önergesi sunduk ve sizlerden destek istiyorum.
- I ask for your support.
- Sizden de destek istiyorum.
- In addition, w e will ask for a superhuman effort to contribute to supplementary pension schemes.
- Buna ek olarak, ek emeklilik programlarına katkıda bulunmak için insanüstü bir çaba gösterilmesini isteyeceğiz.
- We are asking for international law to be respected.
- Uluslararası hukuka saygı gösterilmesini istiyoruz.
- The Czech Republic and Hungary are right to ask for equality.
- Çek Cumhuriyeti ve Macaristan eşitlik istemekte haklıdır.
- The government denies that farmers were intimidated in connection with the culls and it asks for evidence.
- Hükümet, çiftçilerin itlaflarla bağlantılı olarak korkutulduğunu reddediyor ve kanıt istiyor.
- If I wanted something cold, I'd ask for milk.
- Soğuk bir şey istersem süt isterim.
- If I wanted something cold, I'd ask for milk.
- Soğuk bir şey isteseydim süt isterdim.
- I think it's time for me to ask for her help.
- Sanırım ondan yardım istememin zamanıdır.
- Why didn't you just ask for my help?
- Neden sadece yardımımı istemedin?
- I didn't ask for money.
- Ben para istemedim.
- The father asked for revenge against the man who deflowered his daughter.
- Baba, kızının bekaretini bozan adamdan öç almak istedi.
- He asked for the money.
- O para istedi.
- Sami asked for that.
- Bunu Sami istedi.
- I asked for a seat in the smoking section.
- Sigara içilen bölümde bir koltuk istedim.
- I did not receive the book that I asked for.
- İstediğim kitabı alamadım.
- Fadil asked for the money back.
- Fadıl parayı geri istedi.
- Tom asked for some money.
- Tom biraz para istedi.
- He asked for samples of picture postcards.
- O, resim kartpostalların örneklerini istedi.
- I have to ask for help and advice.
- Ben yardım ve tavsiye istemek zorundayım.
- I gave you what you asked for.
- Sana istediğini verdim.
- I wonder why Tom didn't ask for my help.
- Tom'un neden yardımımı istemediğini merak ediyorum.
- I'm here to ask for your cooperation.
- İş birliğinizi istemek için buradayım.
- Tom gave the robbers what they asked for.
- Tom soygunculara istediklerini verdi.
- They asked for my help.
- Benden yardım istediler.
- I asked for an appointment, but he wouldn't spare me the time.
- Randevu istedim ama bana vakit ayırmadı.
- I don't know who I can ask for advice.
- Kimden tavsiye isteyebileceğimi bilmiyorum.
- She asked for my help.
- Benden yardım istedi.
- We're going to have to ask for Tom's help.
- Tom'un yardımını istemek zorunda kalacağız.
- Tom gave me everything I asked for.
- Tom bana istediğim her şeyi verdi.
- I knew better than to ask for more money.
- Daha fazla para istemekten daha iyisini biliyordum.
- Here's what you asked for.
- İşte istediğin.
- I never asked for your help.
- Senden hiç yardım istemedim.
- I give you everything you ask for, but you never seem satisfied.
- İstediğin her şeyi veriyorum ama hiç tatmin olmuyorsun.
- Tom asked for my permission to use my computer.
- Tom bilgisayarımı kullanmak için benden izin istedi.
- Nobody asked for my advice.
- Kimse tavsiyemi istemedi.
- Tom didn't bring what I asked for.
- Tom istediğimi getirmedi.
- Tom asked for my permission to use my computer.
- Tom bilgisayarımı kullanmak için iznimi istedi.
- I've given Tom everything he's ever asked for.
- Tom'a istediği her şeyi verdim.
- Here are the books you asked for.
- İstediğiniz kitaplar burada.
- I didn't ask for your opinion.
- Senin fikrini istemedim.
- He asked for a back massage.
- Sırt masajı istedi.
- You can't ask for the impossible.
- İmkânsızı isteyemezsin.
- He asked for my advice.
- Benim tavsiyemi istedi.
- Tom asked for the check.
- Tom çek istedi.
- I'm surprised Tom gave Mary all the money she asked for.
- Tom'un Mary'ye istediği tüm parayı vermesine şaşırdım.
- You can always ask for his help.
- Ondan her zaman yardım isteyebilirsin.
- I couldn't find what you asked for.
- Ben istediğin şeyi bulamadım.
- He asked for a beer.
- Bir bira daha istedi.
- I asked for her.
- Onu istedim.
- Don't ask for money.
- Para isteme.
- Tom always asks for my opinion.
- Tom her zaman benim fikrimi ister.
- I'd like to ask for something to drink.
- Bir şeyler içmek istiyorum.
- She gives him everything he asks for.
- Ona istediği her şeyi veriyor.
- Isn't this what Tom asked for?
- Tom'un istediği bu değil mi?
- I gave Tom what he asked for.
- Tom'a istediğini verdim.
- A man came up to me and asked for a match.
- Bir adam yanıma geldi ve bir kibrit istedi.
- Who asked for vodka?
- Votka isteyen kimdi?
- I've asked for amnesty.
- Af istedim.
- Tom asked for your help.
- Tom yardımınızı istedi.
- Tom didn't ask for any money.
- Tom hiç para istemedi.
- After the meal, I asked for the bill.
- Yemeğin ardından hesabı istedim.
- We asked for the payment of his debt.
- Onun borcunun ödenmesini istedik.
- Tom asked for a drink of water.
- Tom bir bardak su istedi.
- Tom gives Mary everything she asks for.
- Tom Mary'ye istediği her şeyi verir.
- I asked for a beer.
- Bira istedim.
- She asked for a pen.
- Bir kalem istedi.
- He asked for a picture.
- O bir resim istedi.
- He asked for a pay raise.
- Maaşına zam istedi.
- Why did she ask for our help?
- O, niçin yardımımızı istedi?
- I can ask for protective custody.
- Koruyucu velayeti isteyebilirim.
- Tom asked for a slow song.
- Tom yavaş bir şarkı istedi.
- Tom didn't give me the money I asked for.
- Tom istediğim parayı vermedi.
- I had to give Tom everything he asked for.
- İstediği her şeyi Tom'a vermek zorunda kaldım.
- You can always ask for her help.
- Her zaman ondan yardım isteyebilirsin.
- Congress asked for more information.
- Kongre daha fazla bilgi istedi.
- I have brought you what you asked for.
- İstediğin şeyi sana getirdim.
- Tom asked for a wake-up call.
- Tom bir uyandırma çağrısı istedi.
- Give Tom what he asks for.
- Tom'a istediğini ver.
- I sent you the money you asked for.
- İstediğin parayı sana gönderdim.
- Layla asked for a divorce.
- Leyla boşanmak istiyordu.
- I asked for an appointment, but he wouldn't spare me the time.
- Ben bir randevu istedim ama o bana zaman ayırmadı.
- I couldn't find what you asked for.
- İstediğin şeyi bulamadım.
- If you question his sincerity, do not ask for his help.
- Onun samimiyetini sorguluyorsan onun yardımını isteme.
- Don't give Tom what he's asking for.
- Tom'a istediğini verme.
- He asked for my resignation.
- İstifamı istedi.
- I've already given Tom what he asked for.
- Tom'a istediği şeyi verdim zaten.
- Tom asked for more coffee.
- Tom daha fazla kahve istedi.
- Tom hasn't asked for any pain medication.
- Tom herhangi bir ağrı kesici ilaç istemedi.
- Tom had no choice but to give Mary what she asked for.
- Tom'un Mary'ye istediğini vermekten başka çaresi yoktu.
- I'm going to ask for Tom Jackson's autograph.
- Tom Jackson'dan imza isteyeceğim.
- Don't hesitate to ask for information.
- Bilgi istemekten çekinmeyin.
- The company asked for two copies of my C.V.
- Şirket, özgeçmişimin iki kopyasını istedi.
- Have you given Tom what he asked for?
- Tom'a istediği şeyi verdin mi?
- I asked for this thirty minutes ago.
- Ben bunu otuz dakika önce istedim.
- Tom refused to give Mary what she asked for.
- Tom Mary'ye istediğini vermeyi reddetti.
- They asked for an increase of salary.
- Maaş artışı istediler.
- I wasn't able to ask for your phone number again.
- Telefon numaranı tekrar isteyemedim.
- Is that too much to ask for?
- Bunu istemek çok mu fazla?
- Tom has already given Mary what she asked for.
- Tom zaten istediği şeyi Mary'ye verdi.
- I've asked for amnesty.
- Ben genel af istedim.
- Ask for her advice.
- Onun tavsiyesini isteyin.
- We must ask for clean sheets.
- Temiz çarşaf istemeliyiz.
- Tom has already given Mary what she asked for.
- Tom, Mary'ye istediğini verdi bile.
- Tom didn't buy me what I asked for.
- Tom bana istediğim şeyi almadı.
- What more could we ask for?
- Daha ne isteyebiliriz ki?
- I give you everything you ask for, but you never seem satisfied.
- Sana istediğin her şeyi veriyorum ama sen asla tatmin olmuş görünmüyorsun.
- Tom will give Mary whatever she asks for.
- Tom, Mary ne isterse verecektir.
- It's not worth the money they're asking for.
- İstedikleri paraya değmez.
- He asked for my permission to use the phone.
- Telefonu kullanabilmek için benden izin istedi.
- I asked for some time off.
- Biraz izin istedim.
- I came here to ask for your help.
- Buraya yardımını istemeye geldim.
- The company asked for two copies of my C.V.
- Şirket özgeçmişimin iki kopyasını istedi.
- What more could I ask for?
- Daha fazla ne isteyebilirim?
- Did you ask for money?
- Sen para istedin mi?
- Mary asked for Tom's opinion.
- Mary Tom'un fikrini istedi.
- He asked for their advice.
- Onlardan tavsiye istedi.
- Tom hasn't asked for anything.
- Tom hiçbir şey istemedi.
- We may ask for your social security number.
- Sosyal güvenlik numaranızı isteyebiliriz.
- Give Tom everything he asks for.
- Tom'a istediği her şeyi ver.
- Sami asked for a copy of the Quran.
- Sami Kuran'ın bir kopyasını istedi.
- Here are the books you asked for.
- İşte istediğiniz kitaplar.
- I asked for Tom's help.
- Tom'un yardımını istedim.
- I'll never ask for clemency.
- Asla merhamet istemeyeceğim.
- I assume this isn't the best time to ask for a promotion.
- Bunun terfi istemek için en iyi zaman olmadığını varsayıyorum.
- Tom asked for his lawyer.
- Tom avukatını istedi.
- Did you get everything you asked for?
- İstediğin her şeyi aldın mı?
- I'm not asking for money.
- Para istemiyorum.
- I don't recall asking for your advice.
- Ben tavsiyeni istediğimi hatırlamıyorum.
- The boss asked for Tom's resignation.
- Patron Tom'un istifasını istedi.
- He brought me coffee, when I had asked for tea.
- Ben çay istemiştim, o bana kahve getirdi.
- Tom asked for a higher salary.
- Tom, daha yüksek bir maaş istedi.
- I haven't asked for anything.
- Hiçbir şey istemedim.
- I got what you asked for.
- İstediğini aldım.
- Sami asked for money all the time.
- Sami her zaman para istiyordu.
- I came here to ask for your help.
- Yardımını istemek için buraya geldim.
- Hey, I can't ask for more than that.
- Hey, bundan daha fazlasını isteyemem.
- Tom isn't going to give Mary the money she asked for.
- Tom istediği parayı Mary'ye vermeyecek.
- After asking for my key at the front desk, I took the elevator to my floor.
- Resepsiyondan anahtarımı istedikten sonra asansöre binip kendi katıma çıktım.
- Tom didn't ask for Mary's help.
- Tom Mary'nin yardımını istemedi.
- He asked for my assistance.
- Benden yardım istedi.
- You gave Tom the money he asked for, didn't you?
- Tom'a istediği parayı verdin, değil mi?
- He asked for pie, and I ordered the same.
- Tart istedi, ve ben aynısını ısmarladım.
- You should ask for a refund.
- Bir geri ödeme istemelisin.
- Tom asked for that.
- Tom bunu istedi.
- That man asked for more.
- O adam daha fazlasını istedi.
- He brought me a coffee, in spite of that I'd asked for a tea.
- Çay istememe rağmen bana kahve getirdi.
- They came to ask for peace.
- Onlar barış istemek için geldi.
- He asked for a lot of money.
- O çok para istedi.
- I've come to ask for your help, Tom.
- Senden yardım istemeye geldim, Tom.
- Tom asked for a glass of water.
- Tom bir bardak su istedi.
- I asked for a hot drink a few minutes ago.
- Birkaç dakika önce sıcak bir içecek istedim.
- Tom never asks for more time.
- Tom asla daha fazla zaman istemez.
- I've given you the information you asked for.
- İstediğin bilgiyi verdim.
- I'm asking for your help.
- Senden yardım istiyorum.
- What are they asking for?
- Ne istiyorlar?
- Tom asked for Mary by name.
- Tom Mary'yi adıyla istedi.
- It is no use asking for her help.
- Onun yardımını istemenin faydası yok.
- Am I asking for too much?
- Çok şey mi istiyorum?
- He asked for my resignation.
- O benim istifamı istedi.
- Did you ask for money?
- Para istedin mi?
- He asked for my help.
- Yardımımı istedi.
- Don't give Tom what he's asking for.
- Tom'a istediği şeyi verme.
- Tom has never asked for my help.
- Tom hiç yardımı istemedi.
- I hope we get everything we asked for.
- Umarım istediğimiz her şeyi alırız.
- Tom asked for a raise.
- Tom bir zam istedi.
- She finished her coffee and asked for another.
- Kahvesini bitirdi ve bir tane daha istedi.
- Why don't you ask for a pay raise?
- Neden maaşına zam istemiyorsun?
- Are you going to give Tom the money he asked for?
- Tom'a istediği parayı verecek misin?
- Tom gave the robbers what they asked for.
- Tom hırsızlara istediklerini verdi.
- Tom usually gets what he asks for.
- Tom genelde istediğini alır.
- You asked for my advice, so I'm giving it to you.
- Benden tavsiye istedin, ben de sana veriyorum.
- They asked for my opinion.
- Onlar benim görüşümü istediler.
- This is the pamphlet you asked for.
- Bu senin istediğin broşür.
- He asked for money.
- O para istedi.
- I think I asked for too much.
- Çok fazla istediğimi düşünüyorum.
- We've done almost everything you've asked for.
- Neredeyse istediğin her şeyi yaptık.
- She asked for your help.
- Senden yardım istedi.
- Here are the documents you asked for.
- İşte istediğin belgeler.
- The beggar is asking for a piece of bread.
- Dilenci bir parça ekmek istiyor.
- The magician asked for a volunteer from the audience.
- Sihirbaz, seyircilerden bir gönüllü istedi.
- You can always ask for Tom's help.
- Tom'dan her zaman yardım isteyebilirsin.
- Tom couldn't ask for more.
- Tom daha fazlasını isteyemezdi.
- Are you asking for my help?
- Yardımımı mı istiyorsun?
- We got what we asked for.
- Biz istediğimizi aldık.
- We asked for a meeting.
- Bir toplantı istedik.
- Ask for another blanket if it's cold tonight.
- Bu gece hava soğuksa bir battaniye daha iste.
- Reagan asked for military aid for the Contras.
- Reagan Kontralar için askeri yardım istedi.
- I had to give Tom everything he asked for.
- Tom'a istediği her şeyi vermeliydim.
- Tom asked for my help.
- Tom yardımımı istedi.
- We should just give them what they're asking for.
- Onlara istediklerini vermeliyiz.
- I didn't ask for your help.
- Yardımını istemedim.
- Tom asked for a beer.
- Tom bir bira istedi.
- He asked for samples of picture postcards.
- Resimli kartpostal örnekleri istedi.
- I wonder why Tom didn't ask for my help.
- Tom'un neden benden yardım istemediğini merak ediyorum.
- Tom knew that he wasn't going to get the raise he'd asked for.
- Tom istediği zammı almayacağını biliyordu.
- Tom asked for Mary's permission to leave early.
- Tom, Mary'den erken ayrılmak için izin istedi.
- I asked for a raise.
- Ben bir zam istedim.
- I asked for a receipt.
- Tom makbuz istedi.
- Tom gave Mary the money she asked for.
- Tom Mary'ye istediği parayı verdi.
- It is no use asking for her help.
- Ondan yardım istemenin bir faydası yok.
- Tom asked for some water.
- Tom biraz su istedi.
- That's what I asked for.
- İstediğim şey buydu.
- Tom asked for some more time.
- Tom biraz daha zaman istedi.
- Are you going to give us what we asked for?
- İstediğimiz şeyi bize verecek misin?
- Tom asked for more water.
- Tom daha fazla su istedi.
- Tom asked for a pen.
- Tom bir kalem istedi.
- He asked for my help.
- Benden yardım istedi.
- I came here to ask for your cooperation.
- Buraya iş birliğinizi istemeye geldim.
- Tom isn't going to give Mary the money she asked for.
- Tom, Mary'ye istediği parayı vermeyecek.
- The union has asked for the mediation of the government in the dispute.
- Sendika, anlaşmazlıkta hükümetin arabuluculuğunu istedi.
- I gave Tom everything he asked for.
- Tom'a istediği her şeyi verdim.
- My little brother asked for some money.
- Küçük kardeşim biraz para istedi.
- We're not really asking for money.
- Gerçekten para istemiyoruz.
- I've given you everything you've asked for.
- İstediğin her şeyi sana verdim.
- I'm going to ask for a new desk.
- Yeni bir masa isteyeceğim.
- If you get into difficulties, don't hesitate to ask for advice.
- Zorluklarla karşılaşırsan tavsiye istemekten çekinme.
- He asked for my assistance.
- O benim yardımımı istedi.
- Tom asked for police protection after Mary and John threatened to kill him.
- Tom, Mary ve John onu öldürmekle tehdit ettikten sonra polis koruması istedi.
- He asked for my advice.
- O benim tavsiyemi istedi.
- I think I asked for too much.
- Sanırım çok fazla şey istedim.
- He asked for more money.
- O daha fazla para istedi.
- I didn't ask for this.
- Bunu ben istemedim.
- I ask for patience.
- Sabır istiyorum.
- I remember Tom asking for my help.
- Tom'un yardımımı istediğini hatırlıyorum.
- Did Tom ask for anything in return?
- Tom karşılık olarak bir şey istedi mi?
- We gave you everything you asked for.
- İstediğin her şeyi verdik.
- Ask for another blanket if it's cold tonight.
- Bu gece soğuk olursa bir battaniye daha isteyin.
- Tom asked for Mary's help.
- Tom, Mary'den yardım istedi.
- Tom didn't ask for my permission.
- Tom benden izin istemedi.
- I assume this isn't the best time to ask for a promotion.
- Sanırım bu terfi istemek için iyi bir zaman değil.
- Tom doesn't know who he should ask for advice.
- Tom kimden tavsiye istemesi gerektiğini bilmiyor.
- I didn't ask for your permission.
- İzninizi istemedim.
- How can we ask for humans to respect nature, the planet and the animals if respect between them does not exist?
- Aralarında saygı yoksa insanların doğaya, gezegene ve hayvanlara saygı duymasını nasıl isteyebiliriz?
- What more could one ask for?
- İnsan daha ne isteyebilir ki?
- He had the nerve to ask for money.
- Para isteme cüretinde bulundu.
- This is what you asked for.
- Bu senin istediğin şey.
- They asked for my help.
- Onlar yardımımı istediler.
- He asked for a cigarette.
- O, bir sigara istedi.
- He asked for a glass of beer.
- Bir bardak bira istedi.
- Ask for his advice.
- Onun tavsiyesini iste.
- Tom will give Mary what she asked for.
- Tom, Mary'ye istediği şeyi verecek.
- I've come to ask for your help, Tom.
- Yardımını istemek için geldim, Tom.
- I asked for grape juice.
- Üzüm suyu istedim.
- I couldn't have asked for a better teacher.
- Daha iyi bir öğretmen isteyemezdim.
- I faxed Tom the information he asked for.
- Tom'a istediği bilgileri faksladım.
- Everyone's asking for you downstairs.
- Herkes alt katta sizi istiyor.
- Tom will give Mary what she asked for.
- Tom istediği şeyi Mary'ye verecek.
- Tom asked for my permission to use the phone.
- Tom telefonu kullanmak için iznimi istedi.
- I asked for him.
- Onu istedim.
- What more could I ask for?
- Daha ne isteyebilirim?
- Tom was thirsty and asked for some water.
- Tom susamıştı ve biraz su istedi.
- If you need anything, ask for me.
- Bir şeye ihtiyacınız olursa benden isteyin.
- I've asked for a divorce.
- Boşanmak istedim.
- Tom asked for my number.
- Tom numaramı istedi.
- I asked for a few more details.
- Birkaç detay daha istedim.
- Tom didn't give me what I asked for.
- Tom bana istediğimi vermedi.
- Why didn't you just give Tom the money he asked for?
- Neden sadece Tom'a istediği parayı vermedin?
- The father asked for revenge against the man who deflowered his daughter.
- Baba kızının kızlığını bozan adamdan intikam almak istedi.
- I asked for this thirty minutes ago.
- Bunu 30 dakika önce istemiştim.
- Tom asked for a wake-up call.
- Tom uyandırma servisi istedi.
- I didn't ask for these.
- Bunları istemedim.
- She asked for my permission to use the telephone.
- Telefonu kullanmak için benden izin istedi.
- She couldn't convince him to ask for a loan.
- Bir kredi istemesi için onu ikna edemedim.
- Tom is out buying me some things I asked for.
- Tom bana istediğim bazı şeyleri almak için dışarı çıktı.
- Did you bring what I asked for?
- İstediğim şeyi getirdin mi?
- Why don't you ask for a pay raise?
- Niçin ücret artışı istemiyorsun?
- He asked for pie, and I ordered the same.
- O turta istedi, ben de aynısından sipariş ettim.
- Tom asked for that.
- Böyle olmasını Tom istedi.
- It's not worth the money they're asking for.
- Bu onların istediği paraya değmez.
- Don't ask for anything more.
- Daha fazla bir şey istemeyin.
- Tom asked for a ride home.
- Tom eve bırakılmasını istedi.
- Are you going to give us what we asked for?
- istediğimizi bize verecek misin?
- Tom asked for a higher salary.
- Tom daha yüksek bir maaş istedi.
- Tom asked for Mary's advice.
- Tom, Mary'nin tavsiyesini istedi.
- She couldn't convince him to ask for a loan.
- Onu borç istemeye ikna edemedi.
- Why don't we ask for his advice?
- Neden onun tavsiyesini istemiyoruz?
- I didn't ask for your help.
- Senden yardım istemedim.
- Tom asked for a lot of money.
- Tom çok para istedi.
- She asked for my permission to use the telephone.
- Telefonu kullanabilmek için benden izin istedi.
- I'm not asking for your help.
- Senden yardım istemiyorum.
- He asked for money.
- Para istedi.
- I asked for a seat in the non-smoking section.
- Sigara içilmeyen bölümde bir yer istedim.
- I asked for a table over there.
- Ben orada bir masa istedim.
- You can always ask for his help.
- Her zaman onun yardımını isteyebilirsin.
- Tom has never asked for my help.
- Tom benden hiç yardım istemedi.
- Sami never asked for more time.
- Sami asla daha fazla zaman istemedi.
- You can always ask for Tom's help.
- Her zaman Tom'un yardımını isteyebilirsin.
- I didn't ask for your permission.
- Ben senin iznini istemedim.
- She asked for a pen.
- O bir kalem istedi.
- Isn't this what Tom asked for?
- Tom'un istediği bu değil miydi?
- Is that too much to ask for?
- Bu istemek için çok mu fazla?
- I hope we get everything we asked for.
- Umarım istediğimiz her şeyi alabiliriz.
- I asked for a meeting.
- Ben bir toplantı istedim.
- You're asking for too much.
- Çok fazla istiyorsun.
- Tom asked for your help.
- Tom senden yardım istedi.
- He was very thirsty and asked for some water.
- Çok susamıştı ve biraz su istedi.
- I asked for a receipt.
- Fiş istedim.
- The distributors are asking for an exceptional margin.
- Distribütörler olağanüstü bir marj istiyorlar.
- Ask for more money.
- Daha fazla para iste.
- Tom decided to ask for Mary's help.
- Tom, Mary'den yardım istemeye karar verdi.
- He asked for a lot of money.
- Çok para istedi.
- The magician asked for a volunteer from the audience.
- Sihirbaz seyircilerden bir gönüllü istedi.
- If I were abroad and I ran out of money, I would call my parents to ask for more.
- Yurtdışında olsaydım ve param bittiyse, daha fazla para istemek için ailemi arardım.
- Tom asked for three days off.
- Tom üç gün izin istedi.
- Tom asked for a day off.
- Tom bir günlük izin istedi.
- Tom asked for his money back.
- Tom parasını geri istedi.
- Did Tom ask for anything in return?
- Tom karşılığında bir şey istedi mi?
- He asked for a back massage.
- O bir sırt masajı istedi.
- Tom asked for a loan from Mary.
- Tom Mary'den bir kredi istedi.
- I'm not asking for anything.
- Ben bir şey istemiyorum.
- He asked for more money.
- Daha fazla para istedi.
- I've given you everything you've asked for.
- Sana istediğin her şeyi verdim.
- I got what I asked for.
- Ben istediğimi aldım.
- He gives her everything she asks for.
- İstediği her şeyi ona verir.
- Tom asked for a slow song.
- Tom bir yavaş şarkı istedi.
- Tom asked for some help.
- Tom biraz yardım istedi.
- We asked for the payment of his debt.
- Borcunun ödenmesini istedik.
- I asked for food.
- Yemek istedim.
- I asked for a seat in the no-smoking section.
- Sigara içilmeyen bölümde bir koltuk istedim.
- Ask for more money.
- Daha fazla para isteyin.
- She asked for a picture.
- O bir resim istedi.
- One day when I was around the fountain, a poor woman came up to me asking for something to drink.
- Bir gün çeşme başındayken fakir bir kadın yanıma gelip içecek bir şey istedi.
- Ask for his advice.
- Onun tavsiyesini isteyin.
- His parents helped whoever asked for their help.
- Ailesi kendilerinden yardım isteyen herkese yardım etti.
- She asked for my number.
- Numaramı istedi.
- Tom asked for a table near the window.
- Tom pencereye yakın bir masa istedi.
- Tom gave Mary everything she asked for.
- Tom Mary'ye istediği her şeyi verdi.
- She asked for your help.
- O senin yardımını istedi.
- Tom decided to ask for Mary's help.
- Tom Mary'den yardım istemeye karar verdi.
- Fadil asked for money to get out of town.
- Fadıl şehir dışına çıkmak için para istedi.
- You should ask for a refund.
- Paranı geri istemelisin.
- I'd like to ask for something to drink.
- İçecek bir şey istiyorum.
- I think it's time for me to ask for his advice.
- Sanırım onun tavsiyesini istememin zamanıdır.
- I asked for a meeting.
- Ben toplantı istedim.
- You asked for my advice, so I'm giving it to you.
- Sen benim tavsiyemi istedin, bu yüzden onu sana veriyorum.
- Tom asked for another glass of water.
- Tom bir bardak daha su istedi.
- I asked for a raise.
- Zam istedim.
- What more could one ask for?
- İnsan daha ne ister?
- Tom asked for that.
- Bunu Tom istedi.
- He asked for my permission to use the telephone.
- Telefonu kullanabilmek için benden izin istedi.
- I didn't ask for money.
- Para istemedim.
- Did I ask for your help?
- Yardımınızı istedim mi?
- What more could one ask for?
- Daha ne istenebilir ki?
- I'll give you anything you ask for.
- Ne istersen veririm.
- He asked for my permission to use the telephone.
- Telefonu kullanmak için iznimi istedi.
- I think Tom should ask for his money back.
- Tom'un parasını geri istemesi gerektiğini düşünüyorum.
- We don't need to give Tom the money he's asking for.
- Tom'a istediği parayı vermemize gerek yok.
- Tom didn't even ask for my permission.
- Tom benden izin bile istemedi.
- I didn't ask for anything.
- Hiçbir şey istemedim.
- Tom asked for a raise in pay.
- Tom maaşına zam istedi.
- Tom didn't even ask for my permission.
- Tom iznimi istemedi bile.
- Tom asked for a day off.
- Tom bir gün izin istedi.
- Tom asked for a blanket and a pillow.
- Tom bir battaniye ve yastık istedi.
- You must be the temporary we asked for.
- İstediğimiz geçici kişi siz olmalısınız.
- Why didn't you ask for my help?
- Neden benden yardım istemedin?
- This man was asking for more.
- Bu adam daha fazlasını istiyordu.
- He asked for some money.
- Biraz para istedi.
- I asked for a beer.
- Bir bira istedim.
- I won't get everything I asked for.
- İstediğim her şeyi almayacağım.
- Tom asked for another glass of water.
- Tom bir bardak daha su istemişti.
- Tom asked for Mary's permission to leave early.
- Tom Mary'den erken ayrılmak için izin istedi.
- After the meal, I asked for the bill.
- Yemekten sonra hesabı istedim.
- Tom asked for more water.
- Tom biraz daha su istedi.
- Why didn't you just give Tom the money he asked for?
- Neden Tom'a istediği parayı vermedin?
- What more could we ask for?
- Daha fazla ne isteyebiliriz?
- That's not worth the price they're asking for.
- Bu onların istedikleri fiyata değmez.
- Tom asked for something cold to drink.
- Tom içecek soğuk bir şey istedi.
- The chairperson has asked for questions.
- Başkan soru sorulmasını istedi.
- Tom finished his coffee and asked for a refill.
- Tom kahvesini bitirdi ve yeniden doldurulmasını istedi.
- Nobody asked for your help.
- Senden kimse yardım istemedi.
- Tom asked for a cup of coffee.
- Tom bir fincan kahve istedi.
- Have you given Tom what he asked for?
- Tom'a istediğini verdin mi?
- Tom wrote to his father asking for money.
- Tom babasına mektup yazarak para istedi.
- Tom will give us what we've asked for.
- Tom bize istediğimizi verecek.
- Why didn't you ask for my help?
- Neden yardımımı istemedin?
- I didn't ask for your advice.
- Tavsiyeni istemedim.
- I have to ask for help and advice.
- Yardım ve tavsiye istemek zorundayım.
- Tom is asking for the impossible.
- Tom imkansızı istiyor.
- Tom asked for my permission to use the phone.
- Tom telefonu kullanmak için benden izin istedi.
- My little brother asked for some money.
- Küçük erkek kardeşim biraz para istedi.
- We got everything we asked for.
- İstediğimiz her şeyi aldık.
- Dan didn't even ask for his room number.
- Dan oda numarasını bile istemedi.
- Tom got almost everything he asked for.
- Tom neredeyse istediği her şeyi aldı.
- Is that really too much to ask for?
- O istemek için gerçekten çok fazla mı?
- Tom gave Mary exactly what she asked for.
- Tom, Mary'ye tam olarak istediği şeyi verdi.
- He asked for the money.
- O parayı istedi.
- I got everything I asked for.
- İstediğim her şeyi aldım.
- Tom will give Mary whatever she asks for.
- Tom istediği her şeyi Mary'ye verecek.
- Tom finished his drink and asked for another one.
- Tom içkisini bitirdi ve bir tane daha istedi.
- Why don't you ask for a day off?
- Neden bir günlük izin istemiyorsun?
- Tom wrote to his father asking for money.
- Tom para istemek için babasına yazdı.
- I didn't ask for ice cream.
- Dondurma istemedim.
- You can't ask for the impossible.
- İmkansızı isteyemezsin.
- I don't know if I have the courage to ask for her number.
- Numarasını isteyecek cesaretim var mı bilmiyorum.
- If Tom had asked for my advice, I would've advised him not to do that.
- Eğer Tom benden tavsiye isteseydi, ona bunu yapmamasını tavsiye ederdim.
- Tom asked for my assistance.
- Tom benim yardımımı istedi.
- I have brought you what you asked for.
- İstediğini sana getirdim.
- Tom asked for Mary's permission to leave early.
- Tom erken çıkmak için Mary'nin iznini istedi.
- Tom asked for a receipt.
- Tom bir dekont istedi.
- We couldn't ask for anything more.
- Daha fazlasını isteyemezdik.
- If Tom had asked for my advice, I would've advised him not to do that.
- Tom tavsiyemi isteseydi, bunu yapmamasını tavsiye ederdim.
- You asked for my advice.
- Sen benim tavsiyemi istedin.
- I asked for three hundred dollars.
- Ben üç yüz dolar istedim.
- Tom asked for something cold to drink.
- Tom içecek soğuk bir şeyler istedi.
- I remember Tom asking for my help.
- Tom'un benden yardım istediğini hatırlıyorum.
- We couldn't ask for anything more.
- Tam istediğimiz gibi oldu.
- Do you have what I asked for?
- İstediğim şey sende mi?
- Please give Tom everything he asks for.
- Lütfen Tom'a istediği her şeyi ver.
- I think it's time for me to ask for his advice.
- Sanırım ondan tavsiye isteme zamanım geldi.
- Here's the file you asked for.
- İşte istediğin dosya.
- He refused to ask for advice from experts.
- Uzmanlardan tavsiye istemeyi reddetti.
- Why didn't you give Tom the money he asked for?
- Tom'un istediği parayı neden vermedin?
- I decided to ask for my friend's help.
- Arkadaşımın yardımını istemeye karar verdim.
- Reagan asked for military aid for the Contras.
- Reagan, Kontralar için askeri yardım istedi.
- A strange man came up to me and asked for money.
- Garip bir adam yanıma geldi ve para istedi.
- A strange man came up to me and asked for money.
- Garip bir adam bana geldi ve para istedi.
- Why did he ask for so much money?
- Niçin o kadar çok para istedi?
- This isn't everything I asked for.
- İstediğim her şey bu değildi.
- He brought me coffee, when I had asked for tea.
- Çay istediğimde, bana kahve getirdi.
- Don't ask for the impossible.
- İmkansızı isteme.
- Don't hesitate to ask for advice.
- Tavsiye istemekten çekinmeyin.
- They asked for our advice.
- Onlar bizim tavsiyemizi istedi.
- Tom got everything he asked for.
- Tom istediği her şeyi aldı.
- That's what I asked for.
- İstediğim bu.
- Tom asked for Mary's help.
- Tom Mary'den yardım istedi.
- Tom isn't really asking for money.
- Tom gerçekten para istemiyor.
- Why did he ask for so much money?
- Neden bu kadar çok para istedi?
- Tom can't afford the kind of rent they're asking for.
- Tom onların istediği kirayı karşılayamaz.
- Ask for what you want.
- Ne istiyorsan iste.
- I decided to ask for my friend's help.
- Arkadaşımdan yardım istemeye karar verdim.
- No one asked for their money back.
- Kimse parasını geri istemedi.
- What are you asking for?
- Ne istiyorsun?
- I asked for a few more details.
- Birkaç tane daha ayrıntı istedim.
- Tom asked for a drink of water.
- Tom biraz su istedi.
- Tom refused to give Mary what she asked for.
- Tom, Mary'nin istediğini vermeyi reddetti.
- She asked for my number.
- O benim numaramı istedi.
- I'm surprised Tom gave Mary all the money she asked for.
- Tom'un Mary'ye istediği bütün parayı vermesine şaşırdım.
- He had the nerve to ask for money.
- Para isteyecek kadar yüzsüzdü.
- Tom asked for my assistance.
- Tom benden yardım istedi.
- Tom always asks for Mary's opinion.
- Tom her zaman Mary'nin fikrini ister.
- I'm asking for your help.
- Yardımını istiyorum.
- Tom asked for the check.
- Tom çeki istedi.
- Dan didn't even ask for my permission.
- Dan benden izin bile istemedi.
- I went to get the file you asked for.
- İstediğiniz dosyayı almaya gittim.
- Tom didn't ask for money.
- Tom para istemedi.
- Tom knew that he wasn't going to get the raise he'd asked for.
- Tom istediği zammı alamayacağını biliyordu.
- He asked for my permission to use the phone.
- Telefonu kullanmak için benden izin istedi.
- Tom doesn't usually get what he asks for.
- Tom genelde istediğini alamaz.
- Tom asked for a blanket and a pillow.
- Tom, bir battaniye ve bir yastık istedi.
- Tom asked for my help.
- Tom benden yardım istedi.
- Tom asked for more coffee.
- Tom biraz daha kahve istedi.
- We're not asking for anything.
- Biz bir şey istemiyoruz.
- He impatiently asked for repayment.
- Sabırsızca geri ödeme istedi.
- Tom decided to ask for Mary's help.
- Tom Mary'nin yardımını istemeye karar verdi.
- They asked for our advice.
- Tavsiyemizi istediler.
- Tom didn't give me the money I asked for.
- Tom bana istediğim parayı vermedi.
- Tom didn't buy me what I asked for.
- Tom bana istediğimi almadı.
- Tom asked for a loan from Mary.
- Tom, Mary'den borç istedi.
- He asked for a cigarette.
- Bir sigara istedi.
- We're not asking for anything.
- Hiçbir şey istemiyoruz.
- I asked for a receipt.
- Tom fiş istedi.
- Would you please give me what I asked for?
- Lütfen bana istediğim şeyi verir misin?
- If you get into difficulties, don't hesitate to ask for advice.
- Zor durumda kalırsanız, tavsiye istemekten çekinmeyin.
- In the Netherlands, if a child is too insistent on asking for a cookie, he might be punished and get no cookie.
- Hollanda'da bir çocuk kurabiye istemekte çok ısrarcı olursa cezalandırılabilir ve kurabiye alamayabilir.
- My baby began crying, asking for milk.
- Bebeğim ağlamaya başladı, süt istiyordu.
- You asked for our help.
- Yardımımızı sen istedin.
- I asked for a receipt.
- Makbuz istedim.
- Tom is always asking for money.
- Tom her zaman para ister.
- I never asked for this.
- Bunu hiç istemedim.
- A man came up to me and asked for a match.
- Bir adam bana geldi ve bir kibrit istedi.
- I was going to ask for a volunteer.
- Ben bir gönüllü isteyecektim.
- If you question his sincerity, do not ask for his help.
- Eğer samimiyetinden şüphe ediyorsanız, ondan yardım istemeyin.
- Please don't ask for statistics.
- Lütfen istatistikleri istemeyin.
- Tom asked for a refund.
- Tom para iadesi istedi.
- Ask for what you want.
- İstediğini dile!
- I think you should ask for your money back.
- Sanırım paranı geri istemelisin.
- Tom didn't ask for an apology.
- Tom özür dilememi istemedi.
- I went to get the file you asked for.
- İstediğin dosyayı almaya gittim.
- I don't recall asking for your advice.
- Senden tavsiye istediğimi hatırlamıyorum.
- Tom didn't ask for my permission.
- Tom benim iznimi istemedi.
- Tom is out buying me some things I asked for.
- Tom dışarıda bana istediğim bazı şeyleri alıyor.
- We're not really asking for money.
- Biz gerçekten para istemiyoruz.
- Tom asked for our help.
- Tom bizden yardım istedi.
- I think it's time for me to ask for her help.
- Sanırım ondan yardım istememin zamanı geldi.
- In the Netherlands, if a child is too insistent on asking for a cookie, he might be punished and get no cookie.
- Hollanda'da bir çocuk kurabiye istemek konusunda fazla ısrarcı davranıyorsa cezalandırılabilir ve kurabiye alamaz.
- He asked for a beer.
- O bir bira istedi.
- This is what you asked for.
- İstediğin buydu.
- He asked for some money.
- O biraz para istedi.
- We got everything we asked for.
- Biz istediğimiz her şeyi aldık.
- He asked for food.
- Yemek istedi.
- That's all I can ask for.
- İsteyebileceğim tek şey bu.
- These aren't what I asked for.
- Bunlar benim istediğim şeyler değil.
- Who asked for your opinion?
- Senin fikrini kim istedi?
- Layla was asking for money.
- Layla para istiyordu.
- Tom didn't ask for an apology.
- Tom bir özür istemedi.
- Tom didn't ask for anything.
- Tom hiçbir şey istemedi.
- I didn't ask for details.
- Ben ayrıntıları istemedim.
- That's all I'm asking for.
- İstediğim tek şey bu.
- Tom usually gets what he asks for.
- Tom genellikle istediğini alır.
- Who asked for vodka?
- Kim votka istedi?
- You asked for my advice.
- Benden tavsiye istediniz.
- I did not receive the book that I asked for.
- Ben istediğim kitabı almadım.
- I didn't ask for you.
- Seni istemedim.
- Did I ask for your help?
- Ben senin yardımını istedim mi?
- Sami asked for an attorney.
- Sami bir avukat istedi.
- I got exactly what I asked for.
- Tam olarak istediğim şeyi aldım.
- I ask for patience.
- Ben sabır istiyorum.
- I haven't asked for anything.
- Ben hiçbir şey istemedim.
- She asked for my resignation.
- O benim istifamı istedi.
- I don't know who to ask for advice.
- Kimden tavsiye isteyeceğimi bilmiyorum.
- They asked for an increase of salary.
- Maaşlarının artırılmasını istediler.
- She asked for my help.
- O benim yardımımı istedi.
- Tom doesn't usually get what he asks for.
- Om genellikle istediği şeyi almaz.
- If I were abroad and I ran out of money, I would call my parents to ask for more.
- Yurt dışında olsam ve param bitse, ben daha fazla istemek için ailemi ararım.
- Please don't ask for statistics.
- Lütfen istatistik istemeyin.
- These aren't what I asked for.
- Bunlar istediklerim değil.
- How can we ask for humans to respect nature, the planet and the animals if respect between them does not exist?
- Aralarında saygı yoksa insanlardan doğaya, gezegene ve hayvanlara saygı duymalarını nasıl isteyebiliriz?
- I think you should ask for your money back.
- Paranı geri istemelisin diye düşünüyorum.
- This is the pamphlet you asked for.
- İstediğiniz broşür bu.
- We got what we asked for.
- İstediğimizi aldık.
- I asked for money.
- Ben para istedim.
- I don't know if I have the courage to ask for her number.
- Onun numarasını istemek için cesaretim olup olmadığını bilmiyorum.
- This isn't everything I asked for.
- Bu istediğim her şey değil.
- If you need anything, ask for me.
- Bir şeye ihtiyacınız olursa benden isteyiniz.
- Tom asked for a refund.
- Tom parasını geri istedi.
- I didn't ask for anything.
- Ben bir şey istemedim.
- We've done almost everything you've asked for.
- Neredeyse istediğiniz her şeyi yaptık.
- Tom asked for money.
- Tom para istedi.
- Nobody asked for your help.
- Kimse senden yardım istemedi.
- He asked for the money.
- Para istedi.
- I made the changes you asked for.
- İstediğin değişiklikleri yaptım.
- Tom gave Mary exactly what she asked for.
- Tom, Mary'e tam olarak istediği şeyi verdi.
- Fadil asked for money to get out of town.
- Fadıl şehirden çıkmak için para istedi.
- This man asked for more.
- Bu adam daha fazlasını istedi.
- Tom is asking for credit.
- Tom kredi istiyor.
- I've already given Tom what he asked for.
- Tom'a istediğini verdim bile.
- Tom asked for police protection after Mary and John threatened to kill him.
- Mary ve John onu öldürmekle tehdit ettikten sonra, Tom polis koruması istedi.
- What time did he ask for your response?
- Ne zaman yanıtınızı istedi?
- I asked for three hundred dollars.
- Üç yüz dolar istedim.
- Tom didn't bring what I asked for.
- Tom istediğim şeyi getirmedi.
- He gave me coffee even though I had asked for tea.
- Çay istememe rağmen bana kahve verdi.
- I asked for Tom.
- Tom'u istedim.
- He asked for food.
- O yiyecek istedi.
- I've got the documents you asked for.
- Ben istediğiniz belgelere sahibim.
- Would you please give me what I asked for?
- Lütfen istediğim şeyi verir misin?
- I'm not asking for your help.
- Yardımını istemiyorum.
- I pay Tom whatever the amount he asks for.
- Tom'a istediği tutarı öderim.
- Nobody asked for your help.
- Senden yardım isteyen olmadı.
- Tom hasn't asked for any pain medication.
- Tom ağrı kesici istemedi.
- Layla asked for a divorce.
- Layla boşanmak istedi.
- Don't ask for anything more.
- Daha fazla bir şey isteme.
- On Friday night, three men came into Mr White's hotel and asked for rooms.
- Cuma akşamı, üç adam Bay White'ın oteline geldi ve üç oda istedi.
- I asked for Tom's help.
- Tom'dan yardım istedim.
- What time did he ask for your response?
- Cevabınızı ne zaman istedi?
- I think Tom should ask for his money back.
- Bence Tom parasını geri istemeli.
- I gave you what you asked for.
- Ne istediysen verdim.
- Why don't you ask for a day off?
- Neden bir gün izin istemiyorsun?
- I've asked for a divorce.
- Boşanmak istiyorum.
- You couldn't give me the money I asked for.
- İstediğim parayı bana veremedin.
- I won't get everything I asked for.
- İstediğim her şeyi alamayacağım.
- That's all I'm asking for.
- Tek istediğim bu.
- I pay Tom whatever the amount he asks for.
- Tom'a ne kadar isterse o kadar ödüyorum.
- Let's ask for something else.
- Başka bir şey isteyelim.
- He gives her everything she asks for.
- Ona istediği her şeyi veriyor.
- Here's what you asked for.
- İşte istediğiniz şey.
- Tom isn't asking for money.
- Tom para istemiyor.
- Tom bought Mary everything she asked for.
- Tom, Mary'ye istediği her şeyi aldı.
- Please give Tom everything he asks for.
- Lütfen Tom'a istediği her şeyi verin.
- Hey, I can't ask for more than that.
- Hey, ben ondan daha fazlasını isteyemem.
- Tom asked for Mary's opinion.
- Tom Mary'nin fikrini istedi.
- We're going to have to ask for Tom's help.
- Tom'dan yardım istemeye mecbur kalacağız.
- Don't ask for the impossible.
- İmkansızı istemeyin.
- We're not going to give Tom the money he asked for.
- Tom'a istediği parayı vermeyeceğiz.
- You're asking for too much.
- Çok fazla şey istiyorsun.
- He gave me coffee even though I had asked for tea.
- Çay istemiş olsam da o bana kahve verdi.
- Tom asked for a raise.
- Tom zam istedi.
- I may not get anything I asked for.
- İstediğim hiçbir şeyi alamayabilirim.
- He drank a cup of tea and then asked for another.
- Bir bardak çay içti ve sonra bir tane daha istedi.
- He asked for a glass of beer.
- O, bir bardak bira istedi.
- He drank a cup of tea and then asked for another.
- Bir bardak çay içti sonra bir tane daha istedi.
- They came to ask for peace.
- Barış istemeye geldiler.
- Tom has been asking for money.
- Tom para istiyor.
- Tom reluctantly gave Mary what she asked for.
- Tom isteksizce Mary'ye istediğini verdi.
- I asked for money.
- Para istedim.
- I asked for a menu of fried rice in a ramen shop.
- Bir ramen dükkanından kızarmış pilav menüsü istedim.
- I was going to ask for a volunteer.
- Bir gönüllü isteyecektim.
- I got what I asked for.
- İstediğimi aldım.
- Sami asked for money to get out of town.
- Sami şehirden çıkmak için para istedi.
- Tom asked for our help.
- Tom yardımımızı istedi.
- I've got the documents you asked for.
- İstediğiniz belgeler elimde.
- He is always asking for money.
- O, her zaman para istiyor.
- Did you ask for money?
- Para mı istedin?
- She's asking for the impossible.
- O, imkansızı istiyor.
- He brought me a coffee even though I had asked for a tea.
- Çay istememe rağmen bana kahve getirdi.
- You couldn't give me the money I asked for.
- İstediğim parayı veremedin.
- I'm not asking for much.
- Fazla bir şey istemiyorum.
- There's a lady asking for you.
- Seni isteyen bir hanımefendi var.
- Tom asked for a discount.
- Tom bir indirim istedi.
- He is always asking for money.
- Her zaman para ister.
- Sami asked for money all the time.
- Sami sürekli para istiyordu.
- Why did she ask for our help?
- Neden bizden yardım istedi?
- You ought to ask for your teacher's permission.
- Öğretmeninin iznini istemelisin.
- I asked for a table over there.
- Şurada bir masa istedim.
- That's not worth the price they're asking for.
- İstedikleri fiyata değmez.
- She asked for my resignation.
- İstifamı istedi.
- Bring me those things I've asked for.
- İstediğim şeyleri bana getir.
- Why didn't you give Tom the money he asked for?
- Neden Tom'a istediği parayı vermedin?
- His parents helped whoever asked for their help.
- Onun ebeveynleri yardımlarını isteyen herkese yardım etti.
- I think you'll find everything you asked for.
- Bence istediğin her şeyi bulacaksın.
- I didn't ask for your advice.
- Ben senin tavsiyeni istemedim.
- Tom asked for a receipt.
- Tom bir makbuz istedi.
- You asked for our help.
- Sen yardımımızı istedin.
- Layla was asking for money.
- Leyla para istiyordu.
- I think you should ask for your money back.
- Bence paranı geri istemelisin.
- We asked for a meeting.
- Biz bir toplantı istedik.
- I faxed Tom the information he asked for.
- İstediği bilgiyi Tom'a faksladım.
- Sami asked for money to get out of town.
- Sami kasabadan çıkmak için para istedi.
- Tom is always asking for money.
- Tom her zaman para istiyor.
- I asked for a receipt.
- Tom fatura istedi.
- We gave you everything you asked for.
- Biz sana istediğin her şeyi verdik.
- I've given you the information you asked for.
- Sana istediğin bilgiyi verdim.
Show More (679)
|
|
- Furthermore, nobody is asking for a reduction in the safety elements.
- Ayrıca, hiç kimse güvenlik unsurlarının azaltılmasını talep etmemektedir.
- I call upon the European Parliament and its President to ask for more detailed information from the Italian Government.
- Avrupa Parlamentosu'nu ve Başkanını İtalyan Hükümetinden daha detaylı bilgi talep etmeye çağırıyorum.
- My group asked for these to be voted on separately, but I can withdraw this request.
- Grubum bunların ayrı ayrı oylanmasını talep etti, ancak bu talebimi geri çekebilirim.
- We would ask, for example, that energy efficiency be used as an indicator in the Lisbon and Barcelona processes.
- Örneğin enerji verimliliğinin Lizbon ve Barselona süreçlerinde bir gösterge olarak kullanılmasını talep ediyoruz.
- The Committee of the Regions asked for 63% and was knocked down to 54%.
- Bölgeler Komitesi %63 talep etti ve bu talep %54'e indirildi.
- Parliament's amendment therefore asks for a definition in the texts.
- Bu nedenle Parlamentonun değişiklik önergesi metinlerde bir tanım yapılmasını talep etmektedir.
- We are therefore asking for an improved and transparent structure to be introduced in this field.
- Bu nedenle bu alanda daha gelişmiş ve şeffaf bir yapı oluşturulmasını talep ediyoruz.
- My group's co-ordinator and I wrote you a letter asking for the vote to be re-scrutinised.
- Grubumun koordinatörü ve ben size bir mektup yazarak oylamanın yeniden gözden geçirilmesini talep ettik.
- They also asked for regular reports on developments in the situation.
- Ayrıca durumla ilgili gelişmeler hakkında düzenli raporlar talep edilmiştir.
- The Commission and the Council have asked for urgent procedure.
- Komisyon ve Konsey acil prosedür talep etti.
- Parliament's amendment therefore asks for a definition in the texts.
- Parlamento'nun değişikliği bu nedenle metinlerde bir tanımlama yapılmasını talep etmektedir.
- Mr Watson modestly tells us that what he asked for in his report is useful only within the European Union.
- Bay Watson mütevazı bir şekilde raporunda talep ettiği şeylerin sadece Avrupa Birliği içinde faydalı olduğunu söylüyor.
- One should not ask for longer transitional periods, for that gives British industry entirely the wrong signal.
- Bir kimse, İngiliz endüstrisine tamamen yanlış sinyal vermesi nedeniyle daha uzun geçiş süreleri talep etmemelidir.
- In the context of the fight against terrorism, the United States is asking for increased international cooperation.
- Terörle mücadele bağlamında Amerika Birleşik Devletleri uluslararası işbirliğinin arttırılmasını talep etmektedir.
- The same goes for the issue of the 317 new posts that the Commission has asked for.
- Aynı durum Komisyonun talep ettiği 317 yeni kadro için de geçerlidir.
- What are we asking for in the report?
- Raporda ne talep ediyoruz?
- Parliament has also asked for slightly lower noise levels, to be measured.
- Parlamento ayrıca gürültü seviyelerinin ölçülmek üzere biraz daha düşük olmasını talep etmiştir.
- May I ask for the Rules of Procedure to be applied in this case?
- Bu davada Usul Kurallarının uygulanmasını talep edebilir miyim?
- It asked for 33%, knocked down by the Council to 27%.
- 33 talep etmiş, Konsey tarafından %27'ye düşürülmüştür.
- Ultimately, we have now achieved what this House has always asked for.
- Nihayetinde bu Meclisin her zaman talep ettiği şeyi elde etmiş bulunuyoruz.
- It asked for 33%, knocked down by the Council to 27%.
- Bu oran %33 olarak talep edildi ve Konsey tarafından %27'ye düşürüldü.
- We asked for an increase in the resources to combat child pornography on the Internet, and this was granted.
- İnternette çocuk pornografisiyle mücadele için kaynakların artırılmasını talep ettik ve bu talebimiz kabul edildi.
- The General Affairs Council has asked for regular updates of this roadmap.
- Genel İşler Konseyi bu yol haritasının düzenli olarak güncellenmesini talep etmiştir.
- They also asked for regular reports on developments in the situation.
- Ayrıca durumdaki gelişmeler hakkında düzenli raporlar talep ettiler.
- We asked for an increase in the funding granted to the European Refugee Fund, and this was given.
- Avrupa Mülteci Fonu'na verilen fonun arttırılmasını talep ettik ve bu talep kabul edildi.
- We would therefore ask for aid to be abandoned in those cases.
- Bu nedenle, bu durumlarda yardımdan vazgeçilmesini talep ediyoruz.
- We have asked for a report.
- Bir rapor talep ettik.
- Some claim that the developing countries have asked for these agreements.
- Bazıları gelişmekte olan ülkelerin bu anlaşmaları talep ettiğini iddia etmektedir.
- We ask for this unanimously; I hope that Parliament's proposals will not fall on deaf ears.
- Bunu oybirliğiyle talep ediyoruz; umarım Parlamentonun önerileri kulak ardı edilmez.
- In other words, I am asking for a menu of options.
- Başka bir deyişle bir seçenekler menüsü talep ediyorum.
- I simply ask for a factual examination of what has been achieved.
- Ben sadece nelerin başarıldığına dair gerçeklere dayalı bir inceleme talep ediyorum.
- This is what I have asked for.
- Ben de bunu talep ettim.
- We are asking for an indicative list of administrative measures and sanctions to be compiled by the Commission.
- Komisyon tarafından idari tedbir ve yaptırımlara ilişkin gösterge niteliğinde bir liste hazırlanmasını talep ediyoruz.
- All the local people and all the local authorities there are asking for a multilateral nuclear environment programme.
- Oradaki tüm yerel halk ve tüm yerel yetkililer çok taraflı bir nükleer çevre programı talep etmektedir.
- We have committed ourselves to ask for the immediate lifting of sanctions.
- Yaptırımların derhal kaldırılmasını talep etme konusunda kararlıyız.
- So, I urge the House to stick to the line that we have set in the past in asking for opening up of this market.
- Bu nedenle Meclisi bu pazarın açılmasını talep ederken geçmişte belirlediğimiz çizgiye sadık kalmaya çağırıyorum.
- My group asked for these to be voted on separately, but I can withdraw this request.
- Grubum bunların ayrı ayrı oylanmasını talep etmişti ancak bu talebimi geri çekebilirim.
- We would therefore ask for this point to be added to the agenda.
- Bu nedenle bu hususun gündeme eklenmesini talep ediyoruz.
- We would thus ask for a maintenance policy for European end-of-life vessels.
- Bu nedenle Avrupa'nın ömrünü tamamlamış gemileri için bir bakım politikası talep ediyoruz.
- We cannot accept those amendments which ask for more controls and imply an excessive increase in administrative burdens.
- Daha fazla kontrol talep eden ve idari yüklerde aşırı bir artış anlamına gelen değişiklikleri kabul edemeyiz.
- We are also asking for free elections under independent international observation.
- Ayrıca bağımsız uluslararası gözlem altında özgür seçimler talep ediyoruz.
- This is what Parliament is asking for in Amendment No 30.
- Parlamento'nun 30 No'lu Değişiklikte talep ettiği de budur.
- We also ask for approval of the second tranche of 317 posts, however.
- Bununla birlikte 317 kadronun ikinci diliminin de onaylanmasını talep ediyoruz.
- We have already asked for the record to be adjusted.
- Kayıtların düzeltilmesini zaten talep etmiştik.
- This report makes its contribution to that and I ask for it to be supported across this House.
- Bu rapor da buna katkıda bulunuyor ve ben bu Meclis genelinde desteklenmesini talep ediyorum.
- We have tabled a series of amendments in this respect and we ask for them to be looked at or at least to be voted on.
- Bu konuda bir dizi değişiklik önergesi sunduk ve bunların incelenmesini ya da en azından oylanmasını talep ediyoruz.
- Parliament has also asked for slightly lower noise levels, to be measured.
- Parlamento ayrıca gürültü seviyelerinin de biraz daha düşük olmasını talep etmiştir.
- She also asks for an increase in the amounts for financing the Forest Focus programme.
- Ayrıca Forest Focus programının finansmanı için ayrılan miktarın arttırılmasını talep ediyor.
- In other words, I am asking for a menu of options.
- Başka bir deyişle, bir seçenekler menüsü talep ediyorum.
- Ultimately, we have now achieved what this House has always asked for.
- Nihayetinde, bu Meclisin her zaman talep ettiği şeyi elde etmiş bulunuyoruz.
- This is why we asked for the item to be included on the agenda of the Brussels part-session.
- Bu nedenle bu konunun Brüksel'deki kısmi oturumun gündemine alınmasını talep ettik.
- The need to pay special attention to this is justified and we have asked for this very often.
- Bu konuya özel bir önem atfetme ihtiyacı haklı ve biz bunu çok sık talep ettik.
- The ELDR Group has asked for a roll-call vote.
- AİKB Grubu yoklama yapılmasını talep etti.
- We agree with your basic approach and we will be asking for a separate vote on this subject.
- Temel yaklaşımınıza katılıyoruz ve bu konuda ayrı bir oylama talep edeceğiz.
- It is for this proposal that I ask for the House's support.
- Bu teklif için Meclis'in desteğini talep ediyorum.
- I call upon the European Parliament and its President to ask for more detailed information from the Italian Government.
- Avrupa Parlamentosu ve Başkanını İtalyan Hükümetinden daha ayrıntılı bilgi talep etmeye çağırıyorum.
- The new Partnership Agreement goes further and asks for good governance.
- Yeni Ortaklık Anlaşması daha da ileri giderek iyi yönetişim talep etmektedir.
- What we shall ask for is greater transparency in the way this money is used.
- Talep edeceğimiz şey, bu paranın kullanılma biçiminde daha fazla şeffaflıktır.
- So I went to the ECB and asked for a meeting.
- ECB'ye gittim ve bir toplantı talep ettim.
- What are they asking for?
- Ne talep ediyorlar?
- They asked for an increase of salary.
- Maaş zammı talep ettiler.
- You must be the temporary we asked for.
- Talep ettiğimiz geçici eleman sen olmalısın.
- Tom asked for a discount.
- Tom iskonto talep etti.
Show More (60)
|
