|
- There's no need to be ashamed.
- Utanmana gerek yok.
- Tom was ashamed to tell anybody what happened.
- Tom ne olduğunu birine söylemeye utandı.
- I am ashamed to see her.
- Ben onu görmeye utanıyorum.
- Tom is ashamed.
- Tom utanıyor.
- You ought to be ashamed.
- Utanmalısın.
- I was ashamed to go out in old clothes.
- Eski elbiselerle gitmeye utandım.
- Tom was ashamed to tell anybody what happened.
- Tom olanları birilerine anlatmaya utanıyordu.
- I am ashamed to call you my friend.
- Sana arkadaşım demekten utanıyorum.
- Tom was ashamed to tell anybody what he did.
- Tom ne yaptığını birilerine söylemeye utanıyordu.
- I am ashamed.
- Ben utanıyorum.
- I was ashamed to go out in old clothes.
- Eski elbiselerle gitmeye utanıyordum.
- Tom was ashamed.
- Tom utanmıştı.
- The physicist was ashamed to admit that he also likes chemistry.
- Fizikçi kimyayı da sevdiğini itiraf etmekten utanıyordu.
- You should be ashamed.
- Utanmalısınız.
- The physicist was ashamed to admit that he also likes chemistry.
- Fizikçi kimyayı da seviyor olduğunu itiraf etmeye utandı.
- There's no need to be ashamed.
- Utanmaya gerek yok.
- I am ashamed to say that the job is not finished.
- İşin bitmemiş olduğunu söylemeye utanıyorum.
- I was ashamed.
- Utanmıştım.
- I am ashamed about what happened yesterday.
- Dün olanlar için utanıyorum.
- Tom should be ashamed.
- Tom utanmalı.
- Maybe I should be ashamed.
- Belki de utanmalıyım.
- After he said it, he was ashamed.
- Bunu söyledikten sonra utandı.
- A wise person would be ashamed to act like that.
- Bilge bir insan böyle davranmaktan utanır.
- Who said I was ashamed?
- Utandığımı kim söyledi?
- You should be ashamed.
- Utanmalısın.
- You should be ashamed.
- Sen utanmalısın.
- Tom was ashamed to tell anybody what he did.
- Tom yaptığını herhangi birine söylemeye utandı.
- He is ashamed to ask questions.
- O, sorular sormaya utanır.
- They should be ashamed.
- Onların utanmaları gerekir.
- She is ashamed to speak up.
- Konuşmaktan utanıyor.
- I was ashamed to go out in old clothes.
- Eski kıyafetlerle dışarı çıkmaya utanıyordum.
- I was ashamed to go out in old clothes.
- Eski elbiselerle dışarı çıkmaya utandım.
- You have no need to be ashamed.
- Utanmana gerek yok.
- The president ought to be ashamed.
- Başkan utanmalı.
- He is ashamed to ask questions.
- Soru sormaya utanıyor.
- I am ashamed to see her.
- Onu görmekten utanıyorum.
- They should be ashamed.
- Utanmalılar.
- I am ashamed to say that the job is not finished.
- İşin bitmediğini söylemekten utanıyorum.
- Tom said he was ashamed.
- Tom utandığını söyledi.
- Tom is ashamed to ask for help.
- Tom yardım istemekten utanıyor.
- I am ashamed.
- Utanıyorum.
Show More (40)
|