| 1 |
be happy to (do something) |
(bir şeyi yapmaktan) mutluluk duymak |
v. |
|
- I'd be happy to help you if you're having trouble.
- Sorun yaşarsan sana yardım etmekten mutluluk duyarım.
- We'll be happy to cooperate.
- İşbirliği yapmaktan mutluluk duyarız.
- I am happy to notify you that I have fully recovered.
- Tümüyle iyileştiğimi sizlere haber vermekten mutluluk duyuyorum.
- If you have any suggestions, I would be happy to hear them.
- Herhangi bir öneriniz varsa, duymaktan mutluluk duyarım.
- I am happy to notify you that I have fully recovered.
- Tamamen iyileştiğimi size bildirmekten mutluluk duyuyorum.
- I'd be happy to help you if you're having trouble.
- Bir sorununuz varsa, size yardımcı olmaktan mutluluk duyarım.
- I am happy to help.
- Yardım etmekten mutluluk duyarım.
- I'd be happy to show it to you.
- Size göstermekten mutluluk duyarım.
- I would be happy to help you.
- Sana yardım etmekten mutluluk duyarım.
- I am happy to reply to your last letter.
- Son mektubunuza cevap vermekten mutluluk duyuyorum.
- I'd be happy to keep it.
- Bunu korumaktan mutluluk duyarım.
- I'd be happy to show you around.
- Sana etrafı gezdirmekten mutluluk duyarım.
- Sami is happy to talk to any person about Islam.
- Sami herhangi bir kişiyle İslam hakkında konuşmaktan mutluluk duyar.
- I would be happy to teach you that song.
- Sana o şarkıyı öğretmekten mutluluk duyarım.
- A number of students said they would be happy to take part in the contest.
- Bazı öğrenciler yarışmaya katılmaktan mutluluk duyacaklarını söylediler.
- Tom was happy to do anything for Mary.
- Tom, Mary için her şeyi yapmaktan mutluluk duyuyordu.
- Fadil was happy to do anything for Layla.
- Fadıl Leyla için her şeyi yapmaktan mutluluk duyuyordu.
- I'd be happy to give it a try.
- Denemekten mutluluk duyarım.
- I'm sure Tom would be happy to show you around.
- Eminim Tom size etrafı gezdirmekten mutluluk duyacaktır.
- I'll be happy to do anything I can.
- Elimden gelen her şeyi yapmaktan mutluluk duyarım.
- I'd be happy to work with you.
- Seninle çalışmaktan mutluluk duyarım.
- Sami is happy to talk to any person about Islam.
- Sami, İslam hakkında herhangi biriyle konuşmaktan mutluluk duyar.
- I'll be happy to show you the way.
- Size yolu göstermekten mutluluk duyarım.
- I'll be happy to explain.
- Açıklamaktan mutluluk duyarım.
- Sami is happy to answer any questions about Islam.
- Sami İslam hakkında her türlü soruya cevap vermekten mutluluk duyar.
- I'm sure Tom will be happy to tell us what happened.
- Eminim Tom bize neler olduğunu anlatmaktan mutluluk duyacaktır.
- I'll be happy to work with you.
- Seninle çalışmaktan mutluluk duyarım.
- I'll be happy to explain.
- Açıklamaktan mutluluk duyacağım.
- We'd be happy to help.
- Yardım etmekten mutluluk duyarız.
- Tom would be happy to help you, I'm sure.
- Tom sana yardım etmekten mutluluk duyardı, eminim.
- I'd be happy to tell Tom.
- Tom'a anlatmaktan mutluluk duyarım.
- I'd be happy to discuss it.
- Bunu tartışmaktan mutluluk duyarım.
- I would be happy to help you.
- Size yardımcı olmaktan mutluluk duyarım.
- I'd be happy to help you.
- Size yardım etmekten mutluluk duyarım.
- I'll be happy to answer your question.
- Sorunuzu cevaplamaktan mutluluk duyarım.
- She replied that she would be happy to come.
- O gelmekten mutluluk duyacağı şeklinde yanıtladı.
- I'll be happy to help you.
- Sana yardım etmekten mutluluk duyarım.
- Tom says he'd be happy to do that.
- Tom bunu yapmaktan mutluluk duyacağını söylüyor.
- I'll be happy to show you how to do it.
- Nasıl yapılacağını göstermekten mutluluk duyarım.
- Tom said he'd be happy to answer our questions.
- Tom sorularımıza cevap vermekten mutluluk duyacağını söyledi.
- We'd be happy to accommodate you.
- Sizi ağırlamaktan mutluluk duyarız.
- I'd be happy to join you.
- Size katılmaktan mutluluk duyarım.
- I'd be happy to attend your party.
- Partinize katılmaktan mutluluk duyarım.
- I will be happy to attend your party.
- Partinize katılmaktan mutluluk duyacağım.
- I'd be happy to sing for you.
- Sizin için şarkı söylemekten mutluluk duyarım.
- I'd be happy to help.
- Yardım etmekten mutluluk duyarım.
- Tom is going to be happy to see that happen.
- Tom bunun olmasını görmekten mutluluk duyacaktır.
- Tom will be happy to show you the way.
- Tom sana yolu göstermekten mutluluk duyacaktır.
- I'd be happy to do that for Tom.
- Tom için bunu yapmaktan mutluluk duyarım.
- I'd be happy to attend your party.
- Partine katılmaktan mutluluk duyarım.
Show More (47)
|
| 2 |
be happy to (do something) |
(bir şeyi) seve seve yapmak |
v. |
|
- I'd be happy to do that.
- Bunu seve seve yaparım.
- I'll be happy to do that.
- Bunu seve seve yaparım.
- I'll be happy to do that for you.
- Bunu senin için seve seve yaparım.
- I'd be happy to do that for Tom.
- Bunu Tom için seve seve yaparım.
- I would be happy to do that for you.
- Bunu senin için seve seve yaparım.
Show More (2)
|
| 3 |
be happy to (do something) |
(bir şeyi yapmaktan) memnuniyet duymak |
v. |
|
- I'll be happy to discuss any problem you might have.
- Herhangi bir sorununuz olursa konuşmaktan memnuniyet duyarım.
Show More (-2)
|
