|
- Tom knew Mary was going to be there.
- Tom, Mary'nin orada olacağını biliyordu.
- I forgot to tell Tom I wasn't planning to be there.
- Orada olmayı planlamadığımı Tom'a söylemeyi unuttum.
- She will always be there.
- O her zaman orada olacak.
- How did you know it was there?
- Orada olduğunu nereden bildin?
- I feel like I have to be there.
- Orada olmak zorundaymışım gibi hissediyorum.
- I'm going to be there.
- Ben orada olacağım.
- Tom won't be able to be there.
- Tom orada olamayacak.
- I'm glad we were there.
- Orada olduğumuza memnun oldum.
- You shouldn't have been there.
- Orada olmamalıydın.
- Tom told Mary that John would be there.
- Tom Mary'ye John'un orada olacağını söyledi.
- I hope Tom won't be there.
- Umarım Tom orada olmaz.
- You'd better find out when we're supposed to be there.
- Ne zaman orada olmamız gerektiğini öğrensen iyi olur.
- I hope I'm not the only one who'll be there.
- Umarım orada olacak tek kişi ben değilimdir.
- Tom will be there, but Mary won't.
- Tom orada olacak ama Mary olmayacak.
- I couldn't stand being there anymore.
- Artık orada olmaya dayanamıyorum.
- No one knows exactly when we need to be there.
- Kimse tam olarak ne zaman orada olmamız gerektiğini bilmiyor.
- Tom wasn't surprised that Mary was there.
- Tom, Mary'nin orada olmasına şaşırmadı.
- I wish I were there right now.
- Keşke şu anda orada olsaydım.
- No matter what, I'll be there.
- Ne pahasına olursa olsun orada olacağım.
- You don't need to be there either.
- Senin de orada olmana gerek yok.
- We'll always be there for them.
- Onlar için her zaman orada olacağız.
- I should be there with you.
- Ben de seninle orada olmalıyım.
- Tom will be there to meet you.
- Tom seni karşılamak için orada olacak.
- It should be there.
- O orada olmalı.
- I took it for granted that Tom would be there.
- Tom'un orada olacağına kesin gözüyle bakıyordum.
- When does Tom expect us to be there?
- Tom ne zaman orada olmamızı istiyor?
- I should've been there for you.
- Senin için orada olmalıydım.
- I'm pretty sure Tom is going to be there tonight.
- Tom'un bu gece orada olacağından oldukça eminim.
- Tom probably didn't notice that Mary was there.
- Tom muhtemelen Mary'nin orada olduğunu fark etmedi.
- Tom will also be there.
- Tom da orada olacak.
- Is there any chance Tom will be there?
- Tom'un orada olacağına dair bir şans var mı?
- I won't be there.
- Ben orada olmayacağım.
- Tom didn't even notice I was there.
- Tom orada olduğumu bile fark etmedi.
- The question emerges why you were there.
- Soru senin neden orada olduğundan ortaya çıkıyor.
- I wasn't supposed to be there.
- Orada olmamam gerekiyordu.
- Tom and I'll both be there.
- Hem Tom hem ben orada olacağız.
- I was lucky to be there on time.
- Ben zamanında orada olduğum için şanslıydım.
- Had he been there, would you have wanted to come?
- Orada olsaydı, gelmek ister miydin?
- You should've been there.
- Sen de orada olmalıydın.
- I'll be there as well.
- Ben de orada olacağım.
- He'll be there.
- O orada olacak.
- Tom never knew Mary was there.
- Tom Mary'nin orada olduğunu bilmiyordu.
- We should be there in no time.
- Zaman kaybetmeden orada olmalıyız.
- Tom promised he'd be there, but he never showed up.
- Tom orada olacağına söz vermişti ama hiç gelmedi.
- It doesn't bother me that Tom is going to be there with his new girlfriend.
- Tom'un yeni kız arkadaşıyla orada olacak olması beni rahatsız etmez.
- Tom had expected Mary to be there, too.
- Tom Mary'nin de orada olmasını beklemişti.
- I'll be there tomorrow.
- Yarın orada olacağım.
- Tom had expected Mary to be there, too.
- Tom, Mary'nin de orada olmasını bekliyordu.
- I'll be there in just a moment.
- Az sonra orada olacağım.
- I seriously doubt Tom will be there.
- Tom'un orada olacağından şüpheliyim.
- Are you going to be there?
- Orada olacak mısın?
- Tom says he doesn't plan on being there.
- Tom orada olmayı planlamadığını söyledi.
- Tom shouldn't have been there.
- Tom orada olmamalıydı.
- Tom wasn't supposed to be there yesterday.
- Tom'un dün orada olması gerekmiyordu.
- I'm glad we were there.
- Orada olduğumuza sevindim.
- I'm glad you were there.
- Orada olduğundan memnunum.
- She denied having been there.
- O, orada olduğunu inkar etti.
- I wish you had been there.
- Keşke orada olsaydın.
- You need to be there for him.
- Onun için orada olmalısın.
- Tom asked me to be there.
- Tom orada olmamı rica etti.
- Give Tom a call and tell him what time you'll be there.
- Tom'a bir alo deyip saat kaçta orada olacağını söyle.
- How many Canadians do you expect to be there?
- Kaç tane Kanadalının orada olmasını umuyorsun?
- Tom denied having been there.
- Tom orada olduğunu inkar etti.
- I expect you to be there on time.
- Zamanında orada olmanızı bekliyorum.
- Tom said he'll be there.
- Tom orada olacağını söyledi.
- Tom still doesn't know who's going to be there.
- Tom hâlâ kimin orada olacağını bilmiyor.
- I'm going to be there from Monday to Thursday.
- Pazartesi'den Perşembe'ye kadar orada olacağım.
- Tell Tom I'll be there in 30 minutes.
- Tom'a 30 dakika içinde orada olacağımı söyle.
- Tell Tom we'll be there in thirty minutes.
- Tom'a otuz dakika içinde orada olacağımızı söyle.
- Who'll be there tonight?
- Bu gece kim orada olacak?
- I wish that I were there with you.
- Keşke seninle orada olsam.
- I need to find out when we need to be there.
- Ne zaman orada olamamız gerektiğini öğrenmeliyim.
- He'll be there in ten minutes.
- On dakika içerisinde orada olacak.
- He was supposed to be there at 8 o'clock but he didn't show up till ten.
- Saat 8'de orada olması gerekiyordu ama 10'a kadar gelmedi.
- The meeting would've gone a lot differently if Tom hadn't been there.
- Tom orada olmasaydı, toplantı çok farklı giderdi.
- I need to find out when we need to be there.
- Ne zaman orada olmamız gerektiğini öğrenmem gerekiyor.
- Tom wondered why Mary was there.
- Tom, Mary'nin neden orada olduğunu merak etti.
- Tom didn't even notice I was there.
- Tom orada olduğumu fark etmedi bile.
- If only he had been there.
- Keşke orada olsaydı.
- I know they were there.
- Onların orada olduğunu biliyorum.
- Do you really think Tom is going to be there?
- Tom'un gerçekten orada olacağını düşünüyor musun?
- We need to be there for them.
- Onlar için orada olmalıyız.
- I wish I were there.
- Keşke orada olsaydım.
- You don't need to be there either.
- Senin de orada olman gerekmiyor.
- Do all of us have to be there?
- Hepimiz orada olmalı mıyız?
- I'll be there this afternoon.
- Ben bu öğleden sonra orada olacağım.
- Tom shouldn't have even been there.
- Tom orada olmamalıydı bile.
- I told Tom I was there.
- Tom'a orada olduğumu söyledim.
- He cannot have been there yesterday.
- O, dün orada olamaz.
- Let's go to the garage and see if Jamal is there.
- Garaja gidip Jamal'ın orada olup olmadığına bakalım.
- I know Tom didn't have to be there.
- Tom'un orada olmak zorunda olmadığını biliyorum.
- He will always be there.
- Her zaman orada olacak.
- Tom won't be lonely if Mary is there.
- Mary orada olursa Tom yalnız olmayacak.
- Bogdan said he would be there tomorrow.
- Bogdan yarın orada olacağını söyledi.
- Let's go to the gym and see if Tom is there.
- Haydi spor salonuna gidelim ve Tom'un orada olup olmadığını görelim.
- I'd have given anything to be there.
- Orada olmak için her şeyimi verirdim.
- Who hasn't been there?
- Orada olmayan kim?
- I'm going to tell them that I won't be there on time.
- Zamanında orada olmayacağımı onlara söyleyeceğim.
- I'll be there in a little bit.
- Birazdan orada olacağım.
- I'll be there on Saturday.
- Ben cumartesi günü orada olacağım.
- Both you and Tom need to be there tomorrow.
- Hem senin hem de Tom'un yarın orada olması gerekiyor.
- Tell me again what time you expect me to be there.
- Ne zaman orada olmamı beklediğini bana tekrar söyle.
- I'm going to be there.
- Ben de orada olacağım.
- I should've been there for him.
- Onun için orada olmalıydım.
- Are you going to be there for a while?
- Bir süre için orada olacak mısın?
- I didn't even notice you were there.
- Senin orada olduğunu fark etmedim bile.
- I wish to be there.
- Orada olmak isterdim.
- I'm going to try to be there on time.
- Zamanında orada olmaya çalışacağım.
- I'll be there just after lunch.
- Öğle yemeğinden hemen sonra orada olacağım.
- I didn't expect Tom to be there.
- Tom'un orada olmasını beklemiyordum.
- I had a good reason for not being there.
- Benim de orada olmamak için iyi bir nedenim vardı.
- I'll be there Monday.
- Pazartesi orada olacağım.
- I know Tom didn't need to be there.
- Tom'un orada olmasına gerek olmadığını biliyorum.
- I'm glad Tom was there to help us.
- Tom'un bize yardım etmek için orada olmasına sevindim.
- Tom said Mary was there.
- Tom, Mary'nin orada olduğunu söyledi.
- Tom explained why he was there.
- Tom neden orada olduğunu açıkladı.
- All of us plan to be there.
- Hepimiz orada olmayı planlıyoruz.
- I should've been there.
- Orada olmalıydım.
- Do you really think Tom is going to be there?
- Gerçekten Tom'un orada olacağını düşünüyor musun?
- I should be there right now.
- Şu anda orada olmalıyım.
- I'm going to be there soon.
- Yakında orada olacağım.
- We should be there with them.
- Onlarla birlikte orada olmalıyız.
- She should be there at noon.
- O, öğleyin orada olmalı.
- I'll try to be there on time.
- Zamanında orada olmaya çalışacağım.
- I'll be there sometime after lunch.
- Öğle yemeğinden sonra orada olacağım.
- We should be there in no time.
- Kısa sürede orada olmalıyız.
- Tom will be there.
- Tom orada olacak.
- How did you know Tom wouldn't be there?
- Tom'un orada olmayacağını nasıl bildin?
- I'll be there by Monday.
- Pazartesiye kadar orada olacağım.
- Everyone's going to be there.
- Herkes orada olacak.
- Tom isn't the only one who'll be there.
- Orada olacak tek kişi Tom değil.
- I have to be there for my family.
- Ailem için orada olmalıyım.
- What time do you expect me to be there?
- Saat kaçta orada olmamı bekliyorsun?
- Tom should be there by noon.
- Tom öğlene kadar orada olmalı.
- My parents aren't going to be there.
- Ebeveynlerim orada olmayacaklar.
- We'll be there to support you.
- Seni desteklemek için orada olacağız.
- I'll be there rain or shine.
- Ne olursa olsun orada olacağım.
- I know Tom is going to be there tonight.
- Tom'un bu gece orada olacağını biliyorum.
- I wish I was there now myself.
- Keşke şimdi ben de orada olsaydım.
- You should've been there for them.
- Onlar için orada olmalıydın.
- Tom is supposed to be there.
- Tom'un orada olması gerekiyor.
- Tell everybody we'll be there soon.
- Yakında orada olacağımızı herkese söyle.
- Who does Tom think is going to be there?
- Tom, kimin orada olacağını düşünüyor?
- We should be there soon.
- Biz yakında orada olmalıyız.
- Neither Tom nor Mary is going to be there.
- Ne Tom ne de Mary orada olacak.
- It's fortunate he was there.
- Orada olması büyük şans.
- I'm glad you were there.
- Orada olmana sevindim.
- Tell Tom we plan to be there on time.
- Tom'a zamanında orada olmayı planladığımızı söyle.
- I want you to know that I can't be there tomorrow.
- Yarın orada olamayacağımı bilmeni istiyorum.
- We have to be there Monday.
- Pazartesi orada olmak zorundayız.
- We need to find out what time we're supposed to be there.
- Ne zaman orada olmamız gerektiğini bulmamız gerekiyor.
- Can you imagine what would've happened if we hadn't been there?
- Eğer biz orada olmasaydık ne olacağını düşünebiliyor musun?
- You promised you'd be there.
- Sen orada olacağına söz verdin.
- You guys will be there, right?
- Siz orada olacaksınız, değil mi?
- I told Tom I'd be there as soon as possible.
- Tom'a mümkün olduğunca çabuk orada olacağımı söyledim.
- Tom is definitely not going to be there.
- Tom kesinlikle orada olmayacak.
- Tom is going to be there, isn't he?
- Tom orada olacak, değil mi?
- Tell Tom I won't be there.
- Tom'a orada olmayacağımı söyle.
- Tom pretended not to know why he was there.
- Tom neden orada olduğunu bilmiyormuş gibi davrandı.
- Tom is definitely not happy to be there.
- Tom orada olmaktan kesinlikle mutlu değil.
- When would Tom like us to be there?
- Tom ne zaman orada olmamızı isterdi?
- I told Tom you weren't going to be there tomorrow.
- Tom'a yarın orada olmayacağını söyledim.
- I'll be there very soon.
- Çok yakında orada olacağım.
- I'll try to be there on time.
- Vaktinde orada olmaya çalışacağım.
- I wish I was there now myself.
- Keşke ben kendim şimdi orada olsam.
- Boston wasn't cold when I was there.
- Ben orada olduğum zaman Boston soğuktu.
- We'll be there in three hours.
- Üç saat içinde orada olacağız.
- I wonder how long that's been there.
- Ne kadar zamandır orada olduğunu merak ediyorum.
- We knew the potential was there.
- Potansiyelin orada olduğunu biliyorduk.
- I remember being there.
- Orada olduğumu hatırlıyorum.
- I know what time you told me to be there, but I couldn't get there then.
- Ne zaman orada olmamı söylediğini biliyorum ama o zaman orada olamadım.
- I should be there.
- Orada olmalıyım.
- We should be there with her.
- Onunla birlikte orada olmalıyız.
- We should be there by noon.
- Öğleye kadar orada olmalıyız.
- I'll be there in just a moment.
- Birazdan orada olacağım.
- Tom is going to be there to meet you.
- Tom seni karşılamak için orada olacak.
- I want to know when I need to be there.
- Ne zaman orada olmam gerektiğini bilmek istiyorum.
- I'll be there all day.
- Bütün gün orada olacağım.
- I had a good reason for not being there.
- Orada olmamak için iyi bir nedenim vardı.
- I expect you to be there.
- Orada olmanı bekliyorum.
- I'll be there in three hours.
- Üç saat içinde orada olacağım.
- No one knew Tom was there.
- Kimse Tom'un orada olduğunu bilmiyordu.
- You need to be there.
- Orada olmalısın.
- Aren't you going to be there for a while?
- Bir süre orada olamayacak mısın?
- Tom told Mary that John was there.
- Tom, Mary'ye John'un orada olduğunu söyledi.
- We have to be there Monday.
- Pazartesi orada olmalıyız.
- I'm pretty sure I'll be there.
- Orada olacağımdan oldukça eminim.
- I should be there helping them.
- Onlara yardım etmek için orada olmalıyım.
- Tom and Mary both need to be there tomorrow.
- Tom ve Mary'nin yarın orada olması gerekiyor.
- Tom is planning to be there.
- Tom orada olmayı planlıyor.
- Tom is probably not going to be there.
- Tom muhtemelen orada olmayacak.
- Tom should never have been there.
- Tom asla orada olmamalıydı.
- I suspect Tom didn't need to be there.
- Tom'un orada olması gerekmediğinden şüpheleniyorum.
- I would've done it by myself if Tom hadn't been there.
- Tom orada olmasaydı bunu tek başıma yapardım.
- Tom will be there with Mary.
- Tom, Mary ile orada olacak.
- I suspect Tom didn't need to be there.
- Tom'un orada olmasına gerek olmadığından şüpheleniyorum.
- I forgot to tell Tom I wasn't planning to be there.
- Tom'a orada olmayı planlamadığımı söylemeyi unuttum.
- There's a chance we won't be there.
- Orada olmama ihtimalimiz var.
- I'll try my best to be there on time.
- Zamanında orada olmak için elimden geleni yapacağım.
- I think we're going to be there this evening.
- Sanırım bu akşam orada olacağız.
- I'm glad I'm not going to be there.
- Ben orada olmayacağım için memnunum.
- Justify your attitude, come on, justify being there when it all happened.
- Davranışını haklı çıkar, haydi, bunların hepsi olduğunda orada olmanı haklı çıkar.
- We'll be there to support you.
- Seni desteklemek için orada olacağım.
- You should be there.
- Sen de orada olmalısın.
- He can't deny he was there at that time.
- O sırada orada olduğunu inkar edemez.
- Tom was smart enough to realize that he shouldn't be there.
- Tom orada olmaması gerektiğini anlayacak kadar zekiydi.
- Tom will try to be there on time.
- Tom zamanında orada olmaya çalışacak.
- Tom said Mary was there.
- Tom Mary'nin orada olduğunu söyledi.
- Can you imagine what would've happened if we hadn't been there?
- Orada olmasaydık neler olabileceğini hayal edebiliyor musun?
- I'd like to be there, but unfortunately I'm busy and can't be there.
- Ben orada olmak isterdim ama ne yazık ki meşgulüm ve orada olamam.
- I'll be there as fast as I can.
- Elimden geldiğince çabuk orada olacağım.
- Tom promised that he'd be there.
- Tom orada olacağına söz verdi.
- I'd like to be there, but unfortunately I'm busy and can't be there.
- Orada olmak isterdim, ama ne yazık ki meşgulüm ve orada olamam.
- Tom doesn't plan to be there.
- Tom orada olmayı planlamıyor.
- No one knows why we were there.
- Kimse neden orada olduğumuzu bilmiyor.
- This never would've happened if Tom had been there.
- Eğer Tom orada olmasaydı bu asla olmazdı.
- We should be there by noon.
- Öğlene kadar orada olmalıyız.
- We should be there with Tom.
- Tom'la birlikte orada olmalıyız.
- Tom pretended not to know why he was there.
- Tom onun niçin orada olduğunu bilmiyormuş gibi davrandı.
- Tom won't be there.
- Tom orada olmayacak.
- He'll be there.
- O da orada olacak.
- I'll definitely be there tomorrow.
- Yarın kesinlikle orada olacağım.
- I'll be there for a few days.
- Birkaç günlüğüne orada olacağım.
- Is it necessary for all of us to be there?
- Hepimizin orada olması gerekiyor mu?
- Everyone is going to be there.
- Herkes orada olacak.
- I was hoping you'd be there.
- Orada olmanı umuyordum.
- I feel like I have to be there.
- Orada olmak zorunda gibi hissediyorum.
- I'll be there in thirty minutes.
- Otuz dakika içinde orada olacağım.
- We'll be there soon enough.
- Çok geçmeden orada olacağız.
- I should've been there for her.
- Onun için orada olmalıydım.
- She will always be there.
- O hep orada olacak.
- I forgot that I was supposed to be there yesterday.
- Dün orada olmam gerektiğini unutmuşum.
- I hope I'm not the only one who's going to be there.
- Umarım orada olacak tek kişi ben değilimdir.
- If Tom is going to be there, I won't go.
- Tom orada olacaksa ben gitmem.
- If I'd been there yesterday, I would've talked to Tom about that.
- Dün orada olsaydım, Tom'la bu konuyu konuşurdum.
- That she was there is certain.
- Orada olduğu kesin.
- No one knows exactly when we need to be there.
- Hiç kimse ne zaman orada olmamız gerektiğini tam olarak bilmiyor.
- No one was supposed to be there.
- Kimsenin orada olmaması gerekiyordu.
- Tom knew that Mary was unlikely to be there on time.
- Tom, Mary'nin muhtemelen zamanında orada olamayacağını biliyordu.
- Tom had no idea Mary would be there.
- Tom'un Mary'nin orada olacağından haberi yoktu.
- I would've never done that if Tom hadn't been there.
- Tom orada olmasaydı bunu asla yapmazdım.
- I suspect Tom is planning to be there.
- Tom'un orada olmayı planladığından şüpheleniyorum.
- We'll try to be there early.
- Biz erkenden orada olmaya çalışacağız.
- I'd like you to be there.
- Orada olmanı isterdim.
- I'll always be there for them.
- Her zaman onlar için orada olacağım.
- Tom is still planning to be there.
- Tom hâlâ orada olmayı planlıyor.
- I wish Tom had been there to see it.
- Keşke Tom da orada olsaydı da görseydi.
- Tom had no idea Mary was going to be there.
- Tom'un Mary'nin orada olacağından haberi yoktu.
- Tom will be there for a few days.
- Tom birkaç günlüğüne orada olacak.
- You need to be there for them.
- Onlar için orada olman gerekiyor.
- I won't be there.
- Orada olmayacağım.
- I'll be there in 30 minutes.
- 30 dakika içinde orada olacağım.
- It's good that you were there.
- Orada olman iyi oldu.
- Tom said he didn't plan to be there.
- Tom orada olmayı planlamadığını söyledi.
- We'll be there soon.
- Kısa zamanda orada olacağız.
- I need to find out when we need to be there.
- Ne zaman orada olmamız gerektiğini öğrenmeliyim.
- Tom said that Mary would be there.
- Tom, Mary'nin orada olacağını söyledi.
- I'm pretty sure Tom will be there tonight.
- Tom'un bu gece orada olacağından oldukça eminim.
- I expect you to be there on time.
- Zamanında orada olmanı bekliyorum.
- You will always be there.
- Sen her zaman orada olacaksın.
- Tom's parents won't be there.
- Tom'un ailesi orada olmayacak.
- We finally realized that we shouldn't be there.
- Sonunda orada olmamamız gerektiğini anladık.
- I'll need you to be there.
- Orada olmana ihtiyacım var.
- I'll be there for you.
- Senin için orada olacağım.
- It's very unlikely that Tom will be there.
- Tom'un orada olması pek olası değil.
- I doubt many people will be there.
- Pek çok kişinin orada olacağından şüpheliyim.
- I said I'd be there.
- Ben orada olacağımı söyledim.
- I suppose Tom will be there.
- Sanırım Tom orada olacak.
- Will we be there soon?
- Yakında orada olacak mıyız?
- You need to be there.
- Orada olman gerekiyor.
- I'll be there in a little while.
- Birazdan orada olacağım.
- I'll be there soon.
- Yakında orada olacağım.
- Think of how much worse it could have been if Tom had not been there.
- Tom orada olmasaydı, onun nasıl çok daha kötü olabileceğini düşün.
- I must be there.
- Orada olmalıyım.
- Tom was smart enough to realize that he shouldn't be there.
- Tom orada olmaması gerektiğini anlamaya yetecek kadar akıllıydı.
- Tom and Mary aren't going to be there.
- Tom ve Mary orada olmayacaklar.
- You will always be there.
- Her zaman orada olacaksın.
- I'll be there in a couple of hours.
- Birkaç saat içinde orada olacağım.
- How do you know Tom will be there?
- Tom'un orada olacağını nasıl biliyorsun?
- Tom hopes you'll be there.
- Tom orada olmanızı umuyor.
- Tom never knew Mary was there.
- Tom, Mary'nin orada olduğunu hiç bilmiyordu.
- Tom didn't know that Mary would be there.
- Tom, Mary'nin orada olacağını bilmiyordu.
- There's a chance Tom will be there.
- Tom'un orada olma ihtimali var.
- Tom had a good reason for not being there.
- Tom'un orada olmamak için iyi bir nedeni vardı.
- Will you also be there?
- Sen de orada olacak mısın?
- I don't remember that being there last night.
- Dün gece orada olduğunu hatırlamıyorum.
- Tom, Mary, John and Alice are all going to be there.
- Tom, Mary, John ve Alice hepsi orada olacak.
- Tom saw Mary's car in John's driveway and wondered why she was there.
- Tom, Mary'nin arabasını John'un garaj yolunda gördü ve neden orada olduğunu merak etti.
- We should be there soon.
- Çok geçmeden orada olmamız lazım.
- I don't know when we're supposed to be there.
- Ne zaman orada olmamız gerektiğini bilmiyorum.
- We're still planning to be there.
- Hâlâ orada olmayı planlıyoruz.
- Are you sure that Tom is going to be there?
- Tom'un orada olacağından emin misin?
- Mom, I didn't know you were there.
- Anne, senin orada olduğunu bilmiyordum.
- What time should we be there?
- Ne zaman orada olmalıyız?
- I wonder if she'll be there.
- Orada olacak mı merak ediyorum.
- Who's going to be there?
- Kim orada olacak?
- I think we're going to be there.
- Sanırım orada olacağız.
- I'll be there for sure.
- Elbette orada olacağım.
- I didn't know it was there.
- Orada olduğunu bilmiyordum.
- Tom is going to be there tomorrow for sure.
- Tom yarın kesinlikle orada olacak.
- Justify your attitude, come on, justify being there when it all happened.
- Tavrınızı haklı gösterin, hadi, tüm bunlar olurken orada olmanızı haklı gösterin.
- I'll be there in a moment.
- Bir dakika içinde orada olacağım.
- Let's find out what time we're supposed to be there.
- Ne zaman orada olmamız gerektiğini öğrenelim.
- Tom will be there in thirty minutes.
- Tom otuz dakika içinde orada olacak.
- Tom didn't seem to notice that Mary was there.
- Tom, Mary'nin orada olduğunu fark etmemiş gibiydi.
- I'll be there in about 30 minutes.
- Yaklaşık 30 dakika içinde orada olacağım.
- I'll be there, although I may be late.
- Geç kalsam da orada olacağım.
- I didn't know that he was there as well.
- Onun da orada olduğunu bilmiyordum.
- Do we all have to be there?
- Hepimiz orada olmak zorunda mıyız?
- Tell Tom I'll be there in three minutes.
- Üç dakika içinde orada olacağımı Tom'a söyle.
- I suspect Tom is planning on being there.
- Tom'un orada olmayı planladığından şüpheleniyorum.
- I need to be there for them.
- Onlar için orada olmam gerekiyor.
- You're supposed to be there now, aren't you?
- Şimdi orada olman gerekiyordu, değil mi?
- I won't be there tonight.
- Bu gece orada olmayacağım.
- I'm likely to be there tonight.
- Ben muhtemelen bu gece orada olacağım.
- Of course, I'll be there.
- Elbette orada olacağım.
- I'll be there Friday night.
- Cuma gecesi orada olacağım.
- I won't be there tonight.
- Ben bu gece orada olmayacağım.
- I told Tom I'd be there as soon as possible.
- Tom'a en kısa sürede orada olacağımı söyledim.
- We're going to try to be there on time.
- Zamanında orada olmaya çalışacağız.
- We must be there at seven, so hurry up.
- Saat yedide orada olmalıyız, acele edin.
- Tom might've died if you hadn't been there.
- Sen orada olmasaydın Tom ölebilirdi.
- Did you know that was there?
- Orada olduğunu biliyor muydun?
- I'll be there right away.
- Hemen orada olacağım.
- I have to be there before seven.
- Yediden önce orada olmalıyım.
- It has to be there.
- Orada olması lazım.
- You need to be there.
- Orada olman gerek.
- Do you think there's a chance that Tom will be there?
- Sence Tom'un orada olma ihtimali var mı?
- I'll be there in about thirty minutes.
- Yaklaşık otuz dakika içinde orada olacağım.
- It's not likely Tom will be there tonight.
- Tom'un bu gece orada olması pek mümkün değil.
- We finally realized that we shouldn't be there.
- Sonunda orada olmamamız gerektiğini fark ettik.
- They didn't even know we were there.
- Orada olduğumuzu bile bilmiyorlardı.
- Tom wasn't sure when he was supposed to be there.
- Tom ne zaman orada olması gerektiğinden emin değildi.
- Tell Tom I'll be there in a minute.
- Tom'a bir dakika içinde orada olacağımı söyle.
- I'll be there in about 30 minutes.
- Yaklaşık otuz dakika içinde orada olacağım.
- I didn't notice that Tom was there.
- Tom'un orada olduğunu farketmedim.
- I promise I'll be there tomorrow.
- Yarın orada olacağıma söz veriyorum.
- There's absolutely no chance that Tom will be there.
- Tom'un orada olma ihtimali kesinlikle yok.
- I have to be there before seven.
- Ben saat yediden önce orada olmak zorundayım.
- Tom is going to be there next week.
- Tom gelecek hafta orada olacak.
- Tom didn't seem to care that Mary didn't want him to be there.
- Tom, Mary'nin onun orada olmasını istemeyişini umursuyor gibi görünmüyordu.
- I was lucky to be there.
- Orada olduğum için şanslıydım.
- We'll be there in less than three hours.
- Üç saatten daha az sürede orada olacağız.
- Tom should never have been there.
- Tom hiç orada olmamalıydı.
- How do you know Tom will be there?
- Tom'un orada olacağını nereden biliyorsun?
- I should be there in less than three hours.
- Üç saatten az bir süre içinde orada olmalıyım.
- Tom is going to always be there.
- Tom her zaman orada olacak.
- Tom and Mary are going to be there.
- Tom ve Mary orada olacaklar.
- Thank you for being there.
- Orada olduğun için teşekkürler.
- I took it for granted that Tom would be there.
- Tom'un orada olacağından adım gibi emindim.
- If he had been there, I could have given him your message.
- Orada olsaydı, mesajınızı ona iletebilirdim.
- We'll be there rain or shine.
- Yağmur çamur demeden orada olacağız.
- Tom is probably going to be there.
- Tom muhtemelen orada olacak.
- How do you know Tom is going be there?
- Tom'un orada olacağını nereden biliyorsun?
- Try to be there on Monday.
- Pazartesi günü orada olmaya çalış.
- Tell Tom I'll be there in three hours.
- Tom'a üç saat içinde orada olacağımı söyle.
- You promised you'd be there.
- Orada olacağına söz vermiştin.
- I know Tom didn't have to be there.
- Tom'un orada olması gerekmediğini biliyorum.
- It doesn't bother me that Tom is going to be there with his new girlfriend.
- Tom'un yeni kız arkadaşıyla orada olacak olması beni rahatsız etmiyor.
- I'll always be there for her.
- Onun için her zaman orada olacağım.
- There's a chance that Tom won't be there.
- Tom'un orada olmama ihtimali var.
- Tom thought Mary would likely be there.
- Tom Mary'nin muhtemelen orada olacağını düşündü.
- He asked me if everyone was there.
- Bana herkesin orada olup olmadığını sordu.
- I need to know if you'll be there.
- Orada olup olmayacağını bilmem gerek.
- I'm not sure Tom is going to be there.
- Tom'un orada olacağından emin değilim.
- If we are to be there at six, we will have to start now.
- Biz altıda orada olacaksak, şimdi hareket etmek zorundayız.
- I wish Tom had been there to see it.
- Keşke Tom bunu görmek için orada olsaydı.
- Bogdan said he would be there tomorrow.
- Bogdan, yarın orada olacağını söylemişti.
- I'll be there by Monday.
- Pazartesi günü orada olacağım.
- Tom says he doesn't plan on being there.
- Tom orada olmayı planladığını söylüyor.
- I should've told Tom that I wasn't planning to be there.
- Orada olmayı planlamadığımı Tom'a söylemeliydim.
- I plan on being there in person.
- Şahsen orada olmayı planlıyorum.
- We're the only ones who'll be there.
- Orada olacak olan tek kişi biziz.
- I'll be there at half seven.
- Ben saat yedi buçukta orada olacağım.
- I have to be there.
- Orada olmak zorundayım.
- I wish I was there.
- Keşke orada olsaydım.
- Is it necessary for all of us to be there?
- Hepimizin orada olması gerekli mi?
- I wish to be there.
- Keşke orada olsam.
- I know Tom was there.
- Tom'un orada olduğunu biliyorum.
- Be there at noon.
- Öğleyin orada olun.
- I'm likely to be there tonight.
- Muhtemelen bu gece orada olacağım.
- I thought somebody was there.
- Birinin orada olduğunu sanıyordum.
- Tom certainly gave the impression that he wasn't planning on being there tomorrow.
- Tom kesinlikle yarın orada olmayı planlamadığı izlenimini verdi.
- We'll be there in a little while.
- Birazdan orada oluruz.
- You had to be there.
- Orada olmak zorundaydın.
- Aren't you guys going to be there?
- Siz çocuklar orada olmayacak mısınız?
- You should've been there.
- Orada olmalıydınız.
- Tom is supposed to be there.
- Tom'un orada olması gerekiyordu.
- Tom is likely to be there.
- Tom muhtemelen orada olacak.
- Shouldn't I be there, too?
- Benim de orada olmam gerekmiyor mu?
- I will be there as soon as I can.
- Elimden geldiğince çabuk orada olacağım.
- If Tom had been there, it would've been different.
- Tom orada olsaydı, her şey farklı olurdu.
- Tom is supposed to be there, isn't he?
- Tom orada olmalı, değil mi?
- I'll be there on the fifth of June.
- Haziran'ın beşinde orada olacağım.
- I said I'd be there.
- Orada olacağımı söyledim.
- He noticed I was there.
- Orada olduğumu fark etti.
- You don't need to be there.
- Orada olmana gerek yok.
- Do you think Tom will be there?
- Sence Tom orada olacak mı?
- What would've happened if Tom hadn't been there to help?
- Tom yardım etmek için orada olmasaydı ne olurdu?
- We'll be there.
- Orada olacağız.
- His fingerprint was evidence that he was there.
- Parmak izleri orada olduğuna kanıttı.
- I didn't know that was there.
- Orada olduğunu bilmiyordum.
- I told him I was there.
- Ona orada olduğumu söyledim.
- We should be there with you.
- Seninle birlikte orada olmalıyız.
- Tom asked me to be there.
- Tom orada olmamı istedi.
- I would've liked to have been there.
- Orada olmak isterdim.
- You should be there.
- Orada olmalısınız.
- Give Tom a call and tell him what time you'll be there.
- Tom'u ara ve ne zaman orada olacağını söyle.
- I wonder how long that's been there.
- Onun ne kadar süredir orada olduğunu merak ediyorum.
- I couldn't stand being there anymore.
- Artık orada olmaya dayanamadım.
- When does Tom expect us to be there?
- Tom ne zaman orada olmamızı bekliyor?
- Tom is the only one who'll be there.
- Tom orada olacak tek kişi.
- I'll be there at once.
- Hemen orada olacağım.
- It should be there.
- Orada olmalıydı.
- Tom said that he'd be there.
- Tom orada olacağını söyledi.
- Will we be there soon?
- Birazdan orada olur muyuz?
- Tom didn't know Mary was there.
- Tom Mary'nin orada olduğunu bilmiyordu.
- Tom's parents won't be there.
- Tom'un ebeveynleri orada olmayacak.
- Tom and Mary both need to be there tomorrow.
- Tom ve Mary'nin her ikisinin de yarın orada olması gerekiyor.
- I don't want to go to the party if Tom is going to be there.
- Tom orada olacaksa partiye gitmek istemiyorum.
- It's quite likely that Tom will be there.
- Tom'un orada olması oldukça muhtemel.
- This never would've happened if Tom had been there.
- Tom orada olsaydı bunlar asla olmazdı.
- Who said I wouldn't be there?
- Orada olmayacağımı kim söyledi?
- Tom wasn't supposed to be there yesterday.
- Tom'un dün orada olmaması gerekiyordu.
- Tom knew that Mary was unlikely to be there on time.
- Tom, Mary'nin zamanında orada olmasının pek mümkün olmadığını biliyordu.
- I wish I had been there with you.
- Keşke seninle orada olsaydım.
- I have to be there for my family.
- Ben ailem için orada olmak zorundayım.
- I was hoping you'd be there.
- Orada olacağını umuyordum.
- How did you know that was there?
- Onun orada olduğunu nereden biliyordun?
- No one knew Tom was there.
- Tom'un orada olduğunu kimse bilmiyordu.
- We knew it was there.
- Biz onun orada olduğunu biliyorduk.
- I'll definitely be there tonight.
- Bu gece kesinlikle orada olacağım.
- Do all of us have to be there?
- Hepimiz orada olmak zorunda mıyız?
- Tom should be there by now.
- Tom şimdiye kadar orada olmalı.
- He cannot have been there yesterday.
- Dün orada olamaz.
- Tom saw Mary's car in John's driveway and wondered why she was there.
- Tom, Mary'nin arabasını John'un araba yolunda gördü ve neden orada olduğunu merak etti.
- We knew it was there.
- Orada olduğunu biliyorduk.
- I'm going to be there very soon.
- Ben çok yakında orada olacağım.
- Is there any chance Tom will be there?
- Tom'un orada olma ihtimali var mı?
- I'm going to tell them that I won't be there on time.
- Onlara zamanında orada olamayacağımı söyleyeceğim.
- Tom might not want us to be there.
- Tom orada olmamızı istemeyebilir.
- I thought that you'd be there last night.
- Dün gece orada olacağını sanıyordum.
- I'd like you to be there.
- Orada olmanı istiyorum.
- Why is it so important to be there today?
- Bugün orada olmak neden bu kadar önemli?
- We should be there.
- Orada olmalıyız.
- How many of us will be there?
- Kaçımız orada olacak?
- I'll be there in a few minutes.
- Birkaç dakika içinde orada olacağım.
- I think all three of us will be there tomorrow.
- Sanırım yarın üçümüz de orada olacağız.
- I should've been there for them.
- Onlar için orada olmalıydım.
- I should've been there sooner.
- Daha önce orada olmalıydım.
- Of course, I'll be there.
- Tabii ki orada olacağım.
- Tom is pretty sure that Mary won't be there.
- Tom, Mary'nin orada olmayacağından oldukça emin.
- How do you know Tom is there?
- Tom'un orada olduğunu nereden biliyorsun?
- Tom says Mary was there.
- Tom Mary'nin orada olduğunu söylüyor.
- Think of how much worse it could have been if Tom had not been there.
- Tom orada olmasaydı ne kadar kötü olabilirdi bir düşünün.
- I should've told Tom that I wasn't planning to be there.
- Tom'a orada olmayı planlamadığımı söylemeliydim.
- Do you think Tom will be there?
- Tom'un orada olacağını düşünüyor musun?
- I hope to be there.
- Orada olmayı umuyorum.
- We'll be there before you know it.
- Sen farkına bile varmadan orada olacağız.
- We should be there soon.
- Yakında orada olmalıyız.
- I thought you would be there last night.
- Senin dün gece orada olacağını düşünmüştüm.
- We have to be there on time, so don't stand me up tomorrow!
- Biz zamanında orada olmak zorundayız, bu yüzden yarın beni bekletme.
- I'm going to be there very soon.
- Çok yakında orada olacağım.
- I'll be there in a while.
- Birazdan orada olacağım.
- Sami got back and saw Layla was there.
- Sami geri döndü ve Layla'nın orada olduğunu gördü.
- I suspect Tom is going to be there tonight.
- Tom'un bu gece orada olacağından şüpheleniyorum.
- You need to be there for her.
- Onun için orada olmalısın.
- We don't even know what time we're supposed to be there yet.
- Daha ne zaman orada olmamız gerektiğini bile bilmiyoruz.
- Tom said he didn't plan on being there.
- Tom orada olmayı planlamadığını söyledi.
- I know Tom is planning to be there.
- Tom'un orada olmayı planladığını biliyorum.
- I'm glad Tom was there to help us.
- Tom'un bize yardım etmek için orada olduğuna memnun oldum.
- I wasn't sure when I was supposed to be there.
- Ne zaman orada olmam gerektiğinden emin değildim.
- We should be there helping them.
- Onlara yardım etmek için orada olmalıyız.
- Sorry I won't be there.
- Üzgünüm, orada olmayacağım.
- We'll be there soon enough.
- Yakında orada oluruz.
- Tom is going to be there tomorrow for sure.
- Tom yarın kesin olarak orada olacak.
- How did you know Tom wouldn't be there?
- Tom'un orada olmayacağını nereden bildin?
- I didn't know you were there.
- Orada olduğunu bilmiyordum.
- Tom is going to be there as well.
- Tom da orada olacak.
- I thought Tom was there.
- Tom'un orada olduğunu sanmıştım.
- I'll be there the first thing in the morning.
- Sabah ilk iş orada olacağım.
- Tell me again what time you expect me to be there.
- Ne zaman orada olmamı beklediğini tekrar söyle.
- I doubt very much that I'll be there.
- Orada olacağımdan çok şüpheliyim.
- Tom promised he would be there.
- Tom orada olacağına söz verdi.
- Tom promised he'd be there, but he never showed up.
- Tom orada olacağına söz verdi ama gelmedi.
- Tom noticed Mary was there.
- Tom Mary'nin orada olduğunu fark etti.
- Tom said you were there.
- Tom orada olduğunu söyledi.
- I think Tom would've helped us if he'd been there.
- Bence Tom orada olsaydı bize yardım ederdi.
- Tom didn't know Mary would be there.
- Tom Mary'nin orada olacağını bilmiyordu.
- I know Tom didn't need to be there.
- Tom'un orada olması gerekmediğini biliyorum.
- How did you know that was there?
- Onun orada olduğunu nereden bildin?
- Tom asked if you'd be there.
- Tom senin orada olup olmayacağını sordu.
- I'll be there at two o'clock without fail.
- Saat ikide mutlaka orada olacağım.
- The question emerges why you were there.
- Neden orada olduğun sorusu ortaya çıkıyor.
- I should be there in half an hour.
- Yarım saat içinde orada olmalıyım.
- Didn't you know you weren't supposed to be there?
- Orada olmaman gerektiğini bilmiyor muydun?
- Tom might've been there yesterday, but I didn't see him.
- Tom dün orada olmuş olabilir, fakat onu görmedim.
- Tom didn't know Mary would be there.
- Tom, Mary'nin orada olacağını bilmiyordu.
- I would've done it by myself if Tom hadn't been there.
- Eğer Tom orada olmasaydı onu kendi başıma yapardım.
- How long is Tom going to be there?
- Tom ne kadar süre orada olacak?
- I understand why you were there.
- Senin neden orada olduğunu anlıyorum.
- I think a lot of people will be there today.
- Sanırım bugün birçok insan orada olacak.
- I never should've been there.
- Asla orada olmamalıydım.
- It'll be there.
- Orada olacak.
- I suspect Tom will be there tonight.
- Tom'un bu gece orada olacağından şüpheleniyorum.
- I'll be there in an hour.
- Bir saat içinde orada olacağım.
- I'm not likely to be there tonight.
- Bu gece orada olmam mümkün değil.
- I think a lot of people will be there today.
- Bence bugün bir sürü insan orada olacak.
- Sami was there for a reason.
- Sami'nin orada olmasının bir nedeni vardı.
- I'll be there in ten minutes.
- On dakika içinde orada olacağım.
- I'll be there in about thirty minutes.
- Otuz dakika içinde orada olacağım.
- I promise you that I'll be there anytime you need me.
- Bana ne zaman ihtiyacın olursa orada olacağıma söz veriyorum.
- You should've been there.
- Orada olmalıydın.
- We're still planning to be there.
- Biz hâlâ orada olmayı planlıyoruz.
- I'll be there on the fourth.
- Dördünde orada olacağım.
- Everyone but Tom is planning to be there.
- Tom dışında herkes orada olmayı planlıyor.
- I was glad I was there.
- Orada olduğuma sevindim.
- Be there tonight.
- Bu gece orada olun.
- Tom will be there to meet you.
- Tom seninle tanışmak için orada olacaktır.
- I won't go to tonight's party if Tom is going to be there.
- Tom orada olacaksa bu akşamki partiye gitmeyeceğim.
- Do you remember whether Tom was there or not?
- Tom'un orada olup olmadığını hatırlıyor musun?
- I'll be there for a few days.
- Birkaç gün orada olacağım.
- I wonder if Tom will be there.
- Tom'un orada olup olmayacağını merak ediyorum.
- Tom may not be there.
- Tom orada olmayabilir.
- Tom will be there as well.
- Tom da orada olacak.
- She should be there at noon.
- Öğlen orada olmalıydı.
- We'll be there in plenty of time.
- Uzun süre orada olacağız.
- Tom promised Mary he'd be there on time.
- Tom Mary'ye zamanında orada olacağına söz verdi.
- Do you think there's a chance that Tom will be there?
- Sence Tom'un orada olma şansı var mı?
- If he were there he would know what to do.
- Orada olsaydı ne yapacağını bilirdi.
- It's quite likely that Tom won't be there.
- Büyük ihtimalle Tom orada olmayacak.
- I didn't even notice you were there.
- Orada olduğunu bile fark etmemiştim.
- I'll try to find out when we're supposed to be there.
- Ne zaman orada olmamız gerektiğini öğrenmeye çalışacağım.
- I know they were there.
- Orada olduklarını biliyorum.
- Has Tom promised to be there?
- Tom orada olacağına söz verdi mi?
- Tom will be there, won't he?
- Tom orada olacak, değil mi?
- I took it for granted that Tom would be there.
- Tom'un orada olacağına kesin gözüyle bakmıştım.
- I would like to be there in good time.
- Zamanında orada olmak istiyorum.
- I promise that I'll be there on time.
- Ben zamanında orada olacağıma söz veriyorum.
- Tom should've been there.
- Tom orada olmalıydı.
- Tom doesn't need to be there.
- Tom'un orada olmasına gerek yok.
- Tell Tom we'll be there in thirty minutes.
- Tom'a 30 dakika içinde orada olacağımızı söyle.
- He'll be there, rain or shine.
- Yağmur çamur demeden orada olacak.
- Tom said he'd be there tomorrow.
- Tom yarın orada olacağını söyledi.
- I don't need to be there.
- Orada olmam gerekmiyor.
- I know what time you told me to be there, but I couldn't get there then.
- Bana ne zaman orada olmamı söylediğini biliyorum ama o saatte orada olamadım.
- I didn't know that Tom was there.
- Tom'un orada olduğunu bilmiyordum.
- I want everyone to be there.
- Herkesin orada olmasını istiyorum.
- I'll be there in a second.
- Bir saniye içinde orada olacağım.
- I'll be there right away.
- Ben derhal orada olacağım.
- You had to be there.
- Orada olmalıydın.
- I'm going to be there today.
- Bugün orada olacağım.
- We'll be there in a little while.
- Birazdan orada olacağız.
- I'll be there in a moment.
- Birazdan orada olacağım.
- I'll be there shortly.
- Birazdan orada olurum.
- Be there at noon.
- Öğle vakti orada olun.
- Tell Tom I'll be there in three minutes.
- Tom'a üç dakika içinde orada olacağımı söyle.
- You promised that you would be there last night.
- Dün gece orada olacağına söz vermiştin.
- Tom promised that he'd be there.
- Tom orada olacağına söz vermişti.
- Tom promised Mary that he'd be there.
- Tom Mary'e orada olacağına söz verdi.
- I wish I'd been there to help.
- Keşke yardım etmek için orada olsaydım.
- I should be there on Monday.
- Pazartesi orada olmalıyım.
- You'll be there, won't you?
- Orada olacaksın, değil mi?
- Tom was supposed to be there yesterday.
- Tom'un dün orada olması gerekiyordu.
- At what time will you be able to be there?
- Saat kaçta orada olacaksın?
- Tom told me he'd be there.
- Tom bana orada olacağını söyledi.
- If we are to be there at six, we will have to start now.
- Altıda orada olmak istiyorsak, şimdi yola çıkmamız gerek.
- Tom isn't the only one who'll be there.
- Tom orada olacak tek kişi değil.
- Who's supposed to be there?
- Kimin orada olması gerekiyor?
- We should be there helping you.
- Sana yardım etmek için orada olmalıyız.
- He will always be there.
- O her zaman orada olacak.
- You should be there, too.
- Siz de orada olmalısınız.
- What time did Tom say he wanted us to be there?
- Tom ne zaman orada olmamızı istediğini söyledi?
- Tom says Mary was there that night.
- Tom, Mary'nin o gece orada olduğunu söylüyor.
- I'll always be there for him.
- Onun için her zaman orada olacağım.
- I'll be there next week.
- Gelecek hafta orada olacağım.
- I didn't know it was there.
- Bunun orada olduğunu bilmiyordum.
- We didn't know you were there.
- Orada olduğunu bilmiyorduk.
- Is Tom going to be there?
- Tom orada olacak mı?
- I'm not going to be there.
- Orada olmayacağım.
- I promise that I'll be there on time.
- Zamanında orada olacağıma söz veriyorum.
- I don't remember that being there last night.
- Dün gece orada olduğumu hatırlamıyorum.
- From now on he will be there for you.
- Şu andan itibaren senin için orada olacak.
- Tell Tom I'll be there in three minutes.
- Tom'a, üç dakika içinde orada olacağımı söyle.
- I'll be there in fifteen minutes.
- On beş dakika içinde orada olacağım.
- Tom is going to be there, too.
- Tom da orada olacak.
- I promise you that I'll be there to help you.
- Sana yardım etmek için orada olacağıma sana söz veriyorum.
- Tell him I won't be there.
- Ona orada olmayacağımı söyle.
- I'll be there forever.
- Sonsuza dek orada olacağım.
- What time shall I be there?
- Ne zaman orada olacağım?
- If you had asked someone for directions, we'd be there already.
- Eğer birine sorsaydın, çoktan orada olurduk.
- Tom expects me to be there.
- Tom orada olmamı bekliyor.
- Everyone but Tom is planning to be there.
- Tom'tan başka herkes orada olmayı planlıyor.
- Tom said he doesn't plan on being there.
- Tom orada olmayı planlamadığını söyledi.
- We'll be there soon.
- Yakında orada oluruz.
- Those who were there thought it was pure gold.
- Orada olanlar onun saf altın olduğunu düşündü.
- Will you be there Saturday?
- Cumartesi orada olacak mısın?
- Tom said he hoped Mary would be there.
- Tom, Mary'nin orada olacağını umduğunu söyledi.
- If he were there he would know what to do.
- Eğer orada olsaydı ne yapacağını bilirdi.
- I'll be there tomorrow for sure.
- Yarın kesinlikle orada olacağım.
- I never knew it was there.
- Orada olduğunu hiç bilmiyordum.
- I'll be there at half seven.
- Yedi buçukta orada olacağım.
- Tom is going to be there in thirty minutes.
- Tom otuz dakika içinde orada olacak.
- I'll need you to be there.
- Orada olmana ihtiyacım olacak.
- I'll be there by Monday.
- Pazartesi orada olacağım.
- I'll always be there for Tom.
- Her zaman Tom için orada olacağım.
- I was lucky to be there on time.
- Zamanında orada olduğum için şanslıydım.
- Tom promised Mary he'd be there on time.
- Tom, Mary'ye vaktinde orada olacağına söz verdi.
- Tell me when I should be there.
- Bana ne zaman orada olmam gerektiğini söyle.
- Tom wasn't the only one who was there.
- Orada olan tek kişi Tom değildi.
- We should be there helping him.
- Ona yardım etmek için orada olmalıyız.
- I'll be there after breakfast.
- Kahvaltıdan sonra orada olacağım.
- You need to be there for them.
- Onlar için orada olmalısın.
- How do you know Tom is there?
- Tom'un orada olduğunu nasıl biliyorsun?
- The only reason Tom went to the party was that he expected Mary to be there.
- Tom'un partiye gitmesinin tek nedeni Mary'nin orada olmasını beklemesiydi.
- I wish I had been there.
- Keşke orada olsaydım.
- The meeting would've gone a lot differently if Tom hadn't been there.
- Tom orada olmasaydı toplantı çok daha farklı geçebilirdi.
- I've promised Tom that I'd be there.
- Tom'a orada olacağıma söz verdim.
- Tom really wanted us to be there.
- Tom gerçekten orada olmamızı istedi.
- If my brother would have been there, he would have known what to do.
- Kardeşim orada olsaydı, ne yapacağını bilirdi.
- I seriously doubt Tom will be there.
- Tom'un orada olacağından cidden şüpheliyim.
- Would it have been better if Tom hadn't been there?
- Tom orada olmasaydı daha mı iyi olurdu?
- His fingerprint was evidence that he was there.
- Parmak izi orada olduğunun kanıtıydı.
- It's doubtful whether Tom will be there.
- Tom'un orada olup olmayacağı şüpheli.
- All my friends will be there.
- Bütün arkadaşlarım orada olacak.
- We'll be there shortly.
- Birazdan orada olacağız.
- Starting now he'll be there for you.
- Bundan sonra o senin için orada olacak.
- Who else will be there?
- Başka kim orada olacak?
- Tom promised Mary that he'd be there.
- Tom Mary'ye orada olacağına söz verdi.
- You're supposed to be there now.
- Şu anda orada olman gerekiyordu.
- Tom said he didn't know when he was supposed to be there.
- Tom ne zaman orada olması gerektiğini bilmediğini söyledi.
- I should've been there for Tom.
- Tom için orada olmalıydım.
- I don't know when Tom and I are supposed to be there.
- Tom ve benim ne zaman orada olmamız gerektiğini bilmiyorum.
- We'll be there in a minute.
- Bir dakika içinde orada olacağız.
- I promise you that I'll be there on time.
- Zamanında orada olacağıma söz veriyorum.
- Since he started at eight, he ought to be there by now.
- Sekizde başladığına göre, şimdiye kadar orada olmalı.
- Would it have been better if Tom hadn't been there?
- Tom orada olmasaydı daha iyi olur muydu?
- Tom didn't seem to even notice that Mary was there.
- Tom, Mary'nin orada olduğunu bile fark etmemiş gibiydi.
- If you had asked someone for directions, we'd be there already.
- Eğer birine adres sorsaydın, çoktan orada olurduk.
- Tom says it's important for us to be there tomorrow.
- Tom yarın orada olmamızın önemli olduğunu söylüyor.
- I should be there in less than three hours.
- Üç saatten daha az bir sürede orada olmalıyım.
- Tom told Mary that John would be there.
- Tom, Mary'e John'un orada olacağını söyledi.
- Sorry I won't be there.
- Üzgünüm, orada olamayacağım.
- Aren't you going to be there?
- Orada olmayacak mısın?
- We'll be there in thirty minutes.
- Otuz dakika içinde orada olacağız.
- I'll be there on the fourth.
- Ayın dördünde orada olacağım.
- Tom promised he'll be there.
- Tom orada olacağına söz verdi.
- Tom just never should've been there.
- Tom asla orada olmamalıydı.
- I promise you that I'll be there on time.
- Ben zamanında orada olacağıma söz veriyorum.
- You had to be there.
- Orada olman gerekiyordu.
- I'm not sure whether Tom will be there or not.
- Tom'un orada olup olmayacağından emin değilim.
- We have to be there.
- Orada olmak zorundayız.
- Tom will be there for sure.
- Tom kesinlikle orada olacak.
- I wonder how long that's been there.
- Bunun ne kadar süredir orada olduğunu merak ediyorum.
- We're going to try to be there on time.
- Biz zamanında orada olmaya çalışacağız.
- I'll be there in three hours.
- Üç saat içinde orada olurum.
- I told Tom I was there.
- Orada olduğumu Tom'a söylemiştim.
- Tom will be there, too.
- Tom da orada olacak.
- You were supposed to be there.
- Orada olman gerekiyordu.
- We didn't know you were there.
- Senin orada olduğunu bilmiyorduk.
- I suspect Tom didn't have to be there.
- Tom'un orada olmak zorunda olmadığından şüpheleniyorum.
- Tom doesn't plan on being there.
- Tom orada olmayı planlamıyor.
- Tom noticed Mary was there.
- Tom, Mary'nin orada olduğunu fark etti.
- I'll be there as soon as possible.
- En kısa zamanda orada olacağım.
- Tom thought Mary would be there.
- Tom, Mary'nin orada olacağını düşündü.
- I didn't know that was there.
- Bunun orada olduğunu bilmiyordum.
- I'll be there as quick as I can.
- Elimden geldiğince çabuk orada olacağım.
- You need to be there for him.
- Onun için orada olman gerekiyor.
- I thought Tom was there.
- Tom'un orada olduğunu düşündüm.
- I think Tom would've helped us if he'd been there.
- Sanırım Tom orada olsaydı bize yardım ederdi.
- We'll be there in less than three hours.
- Üç saatten az bir süre içinde orada olacağız.
- Tom is still planning to be there.
- Tom hala orada olmayı planlıyor.
- Tom says Mary was there.
- Tom, Mary'nin orada olduğunu söylüyor.
- I'm not sure Tom will be there.
- Tom'un orada olacağından emin değilim.
- Tom wasn't supposed to be there.
- Tom'un orada olması gerekmiyordu.
- She should be there now because she left an hour ago.
- Şimdi orada olmalı çünkü bir saat önce ayrıldı.
- We must be there at seven, so hurry up.
- Saat yedide orada olmalıyız, bu nedenle çabuk ol.
- I'll be there.
- Orada olacağım.
- You should be there, too.
- Sen de orada olmalısın.
- We should've been there for them.
- Onlar için orada olmalıydık.
- We'll all be there together.
- Hep birlikte orada olacağız.
- Tell her I won't be there.
- Ona orada olmayacağımı söyle.
- I had no idea what time I was supposed to be there.
- Ne zaman orada olmam gerektiğine dair hiçbir fikrim yok.
- I wasn't expecting Tom to be there.
- Tom'un orada olmasını beklemiyordum.
- He'll be there in ten minutes.
- On dakika içinde orada olacak.
- Tom is going to be there.
- Tom orada olacak.
- Tom should be there by now.
- Tom şimdiye kadar orada olmalıydı.
- I need to be there for them.
- Onlar için orada olmalıyım.
- I'll be there in 30 minutes.
- Otuz dakika içinde orada olacağım.
- I was surprised Tom was there this morning.
- Tom'un bu sabah orada olmasına şaşırdım.
- Tom knew I'd be there.
- Tom orada olacağımı biliyordu.
- You'll be there in no time.
- Kısa sürede orada olacaksın.
- I should be there right now.
- Şimdi orada olmalıyım.
- I'll be there Monday night.
- Pazartesi gecesi orada olacağım.
- When does Tom want me to be there?
- Tom ne zaman orada olmamı istiyor?
- We should be there helping her.
- Ona yarım etmek için orada olmalıyız.
- Tom is going to be there for sure.
- Tom kesinlikle orada olacak.
- Tom should be there.
- Tom orada olmalıydı.
- I'll be there right away.
- Ben hemen orada olacağım.
- Both you and Tom need to be there tomorrow.
- Yarın hem senin hem de Tom'un orada olması gerekiyor.
- Tom isn't sure when Mary is expecting him to be there.
- Tom, Mary'nin ne zaman orada olmasını beklediğinden emin değil.
- I need to know if you'll be there.
- Orada olup olmayacağını bilmeliyim.
- I'll be there on Saturday.
- Cumartesi günü orada olacağım.
- Tom thought Mary would be there.
- Tom Mary'nin orada olacağını düşündü.
- I'm glad I was there.
- Orada olduğum için memnunum.
- Everybody who's anybody will be there.
- Herkes orada olacak.
- Tom said he hoped Mary would be there.
- Tom, Mary'nin de orada olacağını umduğunu söyledi.
- Who else is going to be there?
- Başka kim orada olacak?
- Tom says Mary was there that night.
- Tom, Mary'nin o gece orada olduğunu söyledi.
- Tom didn't have to be there.
- Tom orada olmak zorunda değildi.
- I'll be there forever.
- Sonsuza kadar orada olacağım.
- I promise I'll be there in an hour.
- Bir saat içinde orada olacağıma söz veriyorum.
- I'm going to be there in a few minutes.
- Birkaç dakika içinde orada olacağım.
- Tell Tom I'll be there in thirty minutes.
- Tom'a otuz dakika içinde orada olacağımı söyle.
- I knew Tom would be there.
- Tom'un orada olacağını biliyordum.
- Tom probably wouldn't have done that if Mary had been there.
- Mary orada olsaydı Tom muhtemelen bunu yapmazdı.
- We'll be there as soon as possible.
- En kısa sürede orada olacağız.
- Don't you want to ask me why he was there?
- Onun neden orada olduğunu bana sormak istemiyor musun?
- All of us hope that Tom will be there.
- Hepimiz Tom'un orada olacağını umuyoruz.
- Tom will always be there.
- Tom her zaman orada olacak.
- Tom probably wouldn't have done that if Mary had been there.
- Eğer Mary orada olsaydı Tom muhtemelen onu yapmazdı.
- We'll be there as soon as we can.
- Olabildiğince çabuk orada olacağız.
- I told you I was there.
- Sana orada olduğumu söyledim.
- I hope to be there.
- Umarım orada olurum.
- I think Tom will probably be there tonight.
- Sanırım Tom bu gece orada olacak.
- I wish I hadn't been there.
- Keşke orada olmasaydım.
- Will you be there?
- Orada olacak mısın?
- I suspect Tom is planning to be there.
- Tom'un orada olmayı planladığından şüpheliyim.
- I don't plan on being there.
- Orada olmayı planlamıyorum.
- Let's find out what time we're supposed to be there.
- Saat kaçta orada olmamız gerektiğini öğrenelim.
- I'll be there soon enough.
- Yakında orada olacağım.
- Tom told Mary that he'd be there.
- Tom, Mary'ye orada olacağını söyledi.
- I should be there soon.
- Yakında orada olmalıyım.
- Tom asked if you'd be there.
- Tom orada olup olmayacağını sordu.
- It must be there.
- Bu orada olmalı.
- It's quite likely that Tom won't be there.
- Tom'un orada olmayacağı oldukça muhtemel.
- Tom didn't know that Mary would be there.
- Tom Mary'nin orada olacağını bilmiyordu.
- We're both planning to be there.
- İkimiz de orada olmayı planlıyoruz.
- If I'd been there yesterday, I would've talked to Tom about that.
- Eğer dün ben orada olsaydım, Tom'la bu mevzuyu konuşurdum.
- I didn't know Tom was going to be there.
- Tom'un orada olacağını bilmiyordum.
- All your friends will be there.
- Bütün arkadaşların orada olacak.
- I had no idea what time I was supposed to be there.
- Ne zaman orada olmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim yoktu.
- It must be there.
- Orada olmalı.
- I think we're going to be there on Monday.
- Sanırım pazartesi günü orada olacağız.
- I didn't know that he was there.
- Orada olduğunu bilmiyordum.
- Because it is there.
- Orada olduğu için.
- I'm sure Tom will be there.
- Tom'un orada olacağına eminim.
- Don't you want to ask me why he was there?
- Bana neden orada olduğunu sormak istemiyor musun?
- I wonder if she'll be there.
- Onun orada olup olmayacağını merak ediyorum.
- I'll be there in a minute.
- Bir dakika içerisinde orada olacağım.
- We should be there with him.
- Onunla birlikte orada olmalıyız.
- I should be there soon.
- Birazdan orada olurum.
- Tom told Mary that he'd be there.
- Tom Mary'e orada olacağını söyledi.
- Whatever happens, I'll be there for you.
- Ne olursa olsun, senin için orada olacağım.
- From now on he will be there for you.
- Şu andan itibaren o senin için orada olacak.
- Please tell me what time I need to be there.
- Lütfen bana ne zaman orada olmam gerektiğini söyle.
- I'll be there as soon as I can.
- Elimden geldiğince çabuk orada olacağım.
- I'll be there the first thing in the morning.
- Sabah hemen orada olacağım.
- I'm pretty sure Tom is going to be there tonight.
- Tom'un bu gece orada olacağından eminim.
- Tom and I'll both be there.
- Tom ve ben ikimiz de orada olacağız.
- His fingerprint was evidence that he was there.
- Parmak izleri orada olduğunun ispatıydı.
- Will Tom be there?
- Tom orada olacak mı?
- I told her I was there.
- Ona orada olduğumu söyledim.
- I need to know if you'll be there.
- Orada olup olmayacağını bilmem gerekiyor.
- Aren't you guys going to be there?
- Siz orada olmayacak mısınız?
- We knew Tom was there.
- Tom'un orada olduğunu biliyorduk.
- It has to be there.
- O orada olmak zorunda.
- Aren't we all going to be there?
- Hepimiz orada olmayacak mıyız?
- We need to find out what time we're supposed to be there.
- Ne zaman orada olmamız gerektiğini öğrenmeliyiz.
- I'll be there this evening.
- Bu akşam orada olacağım.
- I'm going to be there soon.
- Ben yakında orada olacağım.
- I didn't notice that Tom was there.
- Tom'un orada olduğunu fark etmedim.
- I thought you would be there last night.
- Dün gece orada olacağını sanıyordum.
- He insisted that they should be there.
- Orada olmaları için ısrar etti.
- I'll be there at five p.m.
- Akşam beşte orada olacağım.
- I'll be there in a minute.
- Bir dakika içinde orada olacağım.
- Do both of us have to be there tomorrow?
- İkimiz de yarın orada olmak zorunda mıyız?
- We'll be there shortly.
- Yakında orada olacağız.
- I wish I'd been there.
- Keşke orada olsaydım.
- You need to be there for Tom.
- Tom için orada olmalısın.
- He'll be there, rain or shine.
- Ne olursa olsun, o orada olacak.
- That's why we were there.
- Orada olmamızın nedeni bu.
- We're both going to be there.
- İkimiz de orada olacağız.
- I wish I was there with you.
- Keşke seninle orada olsam.
- We should be there in about thirty minutes.
- Yaklaşık otuz dakika içerisinde orada olmalıyız.
- I should be there on Monday.
- Pazartesi günü orada olmam gerekiyor.
- I can't remember why I was there.
- Neden orada olduğumu hatırlayamıyorum.
- Tom was expecting Mary to be there.
- Tom, Mary'nin orada olmasını bekliyordu.
- I was glad I was there.
- Orada olduğum için mutluydum.
- Try to be there on Monday.
- Pazartesi orada olmaya çalış.
- I didn't know you were there.
- Ben senin orada olduğunu bilmiyordum.
- Tom is pretty sure that Mary won't be there.
- Tom Mary'nin orada olmayacağından oldukça emin.
- If Tom is going to be there, I won't go.
- Eğer Tom orada olacaksa, ben gitmeyeceğim.
- Can I count on you both to be there?
- İkinizin de orada olacağınıza güvenebilir miyim?
- I'll be there, too.
- Ben de orada olacağım.
- Tom didn't seem to notice that Mary was there.
- Tom Mary'nin orada olduğunu fark etmiş gibi görünmüyordu.
- I've always been there for you.
- Senin için hep orada oldum.
- If you'd been there, we would've had a good time together.
- Orada olsaydın, birlikte iyi vakit geçirirdik.
- I probably won't be there.
- Muhtemelen orada olmayacağım.
- Have you asked Tom if he'll be there?
- Tom'a orada olup olmayacağını sordun mu?
- I plan to be there thirty minutes before things start.
- İşler başlamadan otuz dakika önce orada olmayı planlıyorum.
- Tell them I won't be there.
- Onlara orada olmayacağımı söyle.
- I forgot that I was supposed to be there yesterday.
- Dün orada olmam gerektiğini unuttum.
- Everyone will be there.
- Herkes orada olacak.
- We have to be there on time, so don't stand me up tomorrow!
- Zamanında orada olmak zorundayız, bu yüzden yarın beni ekme!
- Why is it important to be there today?
- Bugün orada olmak neden önemli?
- No matter what, I'll be there.
- Ne olursa olsun, orada olacağım.
- If my brother would have been there, he would have known what to do.
- Eğer erkek kardeşim orada olsaydı ne yapılacağını bilirdi.
- Tom was expecting Mary to be there.
- Tom Mary'nin orada olmasını bekliyordu.
- We knew someone was there.
- Birinin orada olduğunu biliyorduk.
- I thought that you'd be there last night.
- Senin dün gece orada olacağını düşünmüştüm.
- Let's go to the gym and see if Tom is there.
- Spor salonuna gidip Tom'un orada olup olmadığına bakalım.
- Tom isn't sure when Mary is expecting him to be there.
- Tom Mary'nin onun ne zaman orada olmasını beklediğinden emin değil.
- I know what time you said to be there, but I wasn't able to be there at that time.
- Ne zaman orada olacağınızı söylediğinizi biliyorum ama o saatte orada olamadım.
- I'll be there on Monday.
- Pazartesi günü orada olacağım.
- I'll be there in five minutes.
- Beş dakika içinde orada olacağım.
- Tom should be there.
- Tom orada olmalı.
- I don't plan to be there.
- Orada olmayı planlamıyorum.
- Why should I be there?
- Neden orada olmalıyım?
- When would Tom like us to be there?
- Tom ne zaman orada olmamızı istiyor?
- When did Tom tell you that you needed to be there?
- Tom sana orada olman gerektiğini ne zaman söyledi?
- Tom will probably be there.
- Tom muhtemelen orada olacak.
- I thought he was there.
- Ben onun orada olduğunu sanıyordum.
- Tom is going to be there to meet you.
- Tom seninle tanışmak için orada olacak.
- He said that if he were there, he would help her.
- Orada olsaydı, ona yardım edeceğini söyledi.
- I'll be there at six.
- Saat altıda orada olacağım.
- Tom really wanted us to be there.
- Tom gerçekten bizim orada olmamızı istedi.
- How did you know it was there?
- Onun orada olduğunu nasıl bildin?
- You need to be there for her.
- Onun için orada olman gerekiyor.
- I understand why you were there.
- Neden orada olduğunu anlıyorum.
- What time did Tom say he wanted us to be there?
- Tom ne zaman bizim orada olmamızı istediğini söyledi.
- I don't know when I should be there.
- Ne zaman orada olmam gerektiğini bilmiyorum.
- Tom said he wasn't going to be there.
- Tom orada olmayacağını söyledi.
- The medical examiner determined that the woman's body had been there for at least three days.
- Adli tabip kadının cesedinin en az üç gündür orada olduğunu tespit etti.
- We'll be there as soon as possible.
- En kısa zamanda orada olacağız.
- Tom won't be there, will he?
- Tom orada olmayacak, değil mi?
- I forgot to tell Tom I wouldn't be there.
- Tom'a orada olmayacağımı söylemeyi unuttum.
- Did you know that was there?
- Bunun orada olduğunu biliyor muydun?
- I didn't know that he was there.
- Onun orada olduğunu bilmiyordum.
- We'll be there tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra orada olacağız.
- That's why I was there.
- Orada olmamın nedeni bu.
- Tom always seems to be there at the same time I am.
- Tom her zaman benimle aynı saatte orada oluyor gibi.
- Starting now he'll be there for you.
- Şu andan itibaren senin için orada olacak.
- Tom had no idea Mary was going to be there.
- Tom Mary'nin orda olacağı hakkında hiçbir fikri yoktu.
- I'll be there this afternoon.
- Öğleden sonra orada olacağım.
- I knew you were there.
- Orada olduğunu biliyordum.
- I'll be there the first thing in the morning.
- Sabah derhal orada olacağım.
- She will be there by now.
- Şimdiye kadar orada olur.
- I think we're all going to be there.
- Sanırım hepimiz orada olacağız.
- Tom didn't know Mary was there.
- Tom, Mary'nin orada olduğunu bilmiyordu.
- Since he started at eight, he ought to be there by now.
- O, saat sekizde başladığı için, şimdiye kadar orada olmalı.
- Tom will be there, but Mary won't.
- Tom orada olacak, ama Mary olmayacak.
- He can't deny he was there at that time.
- O zaman orada olduğunu inkar edemez.
- Aren't we all going to be there?
- Hepimiz orada olamayacak mıyız?
- Tom said he'd be there.
- Tom orada olacağını söyledi.
- I'll be there to help you do that.
- Bunu yapmana yardım etmek için orada olacağım.
- I'm glad I was there.
- Orada olduğuma memnunum.
- He said that if he were there, he would help her.
- Orada olsaydı yardım edeceğini söyledi.
- Let's go to the garage and see if Tom is there.
- Garaja gidelim ve Tom'un orada olup olmadığını bakalım.
- We don't even know what time we're supposed to be there yet.
- Henüz saat kaçta orada olmamız gerektiğini bile bilmiyoruz.
- We're not the only ones who'll be there.
- Orada olacak tek kişi biz değiliz.
- I'm going to be there tonight.
- Bu gece orada olacağım.
- Has Tom promised to be there?
- Tom orada olmaya söz verdi mi?
- Do you remember what time we were supposed to be there?
- Ne zaman orada olmamız gerektiğini hatırlıyor musun?
- I'll be there on the fifth of June.
- Beş Haziran'da orada olacağım.
- Mom, I didn't know you were there.
- Anne, orada olduğunu bilmiyordum.
- Tom is planning to be there, isn't he?
- Tom orada olmayı planlıyor, değil mi?
- Tom said he wouldn't be there.
- Tom orada olmayacağını söyledi.
- We don't even know for sure that Tom was there.
- Tom'un orada olduğundan bile emin değiliz.
- I don't need to be there.
- Orada olmama gerek yok.
- We should be there helping Tom.
- Tom'a yardım etmek için orada olmalıyız.
- I don't yet know exactly when I'm supposed to be there.
- Tam olarak ne zaman orada olmam gerektiğini henüz bilmiyorum.
- I'll be there on Monday.
- Pazartesi orada olacağım.
- I'll be there as soon as possible.
- En kısa sürede orada olacağım.
- I'll be there in a sec.
- Bir saniye içinde orada olacağım.
- Let's go to the garage and see if Tom is there.
- Garaja gidip Tom'un orada olup olmadığına bakalım.
- Tom hopes you'll be there.
- Tom senin orada olacağını umut ediyor.
- We'll all be there.
- Hepimiz orada olacağız.
- I wish you'd been there.
- Keşke orada olsaydın.
- He noticed I was there.
- O benim orada olduğumu fark etti.
- When did Tom tell you that you needed to be there?
- Tom ne zaman orada olman gerektiğini söyledi?
- I expect you to be there.
- Orada olmanı umuyorum.
- Tom's fingerprint was evidence that he was there.
- Tom'un parmak izi onun orada olduğunun kanıtıydı.
- I'll be there at once.
- Derhal orada olacağım.
- I know that Tom was there a few hours ago.
- Tom'un birkaç saat önce orada olduğunu biliyorum.
- I'm not sure when I should be there.
- Ne zaman orada olmam gerektiğinden emin değilim.
- Tom didn't expect Mary to be there.
- Tom, Mary'nin orada olmasını beklemiyordu.
- Tom has admitted he was there that night.
- Tom o gece orada olduğunu itiraf etti.
- Tom isn't going to be there.
- Tom orada olmayacak.
- Do both of us have to be there tomorrow?
- Yarın ikimiz de orada olmak zorunda mıyız?
- I promise you that I'll be there to help you.
- Size yardım etmek için orada olacağıma söz veriyorum.
- I'm stuck in traffic, I'll be there at ten.
- Trafiğe takıldım, saat 10'da orada olacağım.
- Tom told Mary that John was there.
- Tom, Mary'e John'un orada olduğunu söyledi.
- Tell Tom I'll be there in thirty minutes.
- Tom'a 30 dakika içinde orada olacağımı söyle.
- I'm sure Tom is going to be there.
- Tom'un orada olacağına eminim.
- Tell everybody we'll be there soon.
- Herkese yakında orada olacağımızı söyle.
- Tom was supposed to be there.
- Tom'un orada olması gerekiyordu.
- We'll be there to help.
- Yardım etmek için orada olacağız.
- I know Tom will be there tonight.
- Tom'un bu gece orada olacağını biliyorum.
- I've got to be there for my son.
- Oğlum için orada olmak zorundayım.
- Tom is going to try to be there on time.
- Tom zamanında orada olmaya çalışacak.
- Tom says it's important for us to be there tomorrow.
- Tom yarın orada olmamızın çok önemli olduğunu söyledi.
- Does Tom have to be there?
- Tom orada olmak zorunda mı?
- I knew why Tom was there.
- Tom'un neden orada olduğunu biliyordum.
- Tom should be there by noon.
- Tom öğleye kadar orada olmalı.
- We should be there in about thirty minutes.
- Otuz dakika içinde orada olmalıyız.
- If Tom had been there, it would've been different.
- Tom orada olsaydı farklı olurdu.
- Everyone except Tom is planning to be there.
- Tom dışında herkes orada olmayı planlıyor.
- We need to be there for them.
- Onlar için orada olmamız gerekiyor.
- I thought he was there.
- Orada olduğunu sanıyordum.
- I don't know when I need to be there.
- Ne zaman orada olmam gerektiğini bilmiyorum.
- Tell me when I should be there.
- Ne zaman orada olmam gerektiğini söyle.
- I don't know if Tom will be there or not.
- Tom'un orada olup olmayacağını bilmiyorum.
- He was supposed to be there at 8 o'clock but he didn't show up till ten.
- Saat sekizde orada olması gerekiyordu fakat saat ona kadar gelmedi.
- If he'd been there, he'd have told you to mind your manners.
- Eğer orada olsaydı, sana terbiyeli olmanı söylerdi.
- How did you know Tom would be there?
- Tom'un orada olacağını nereden biliyordun?
- I'll be there at five p.m.
- Öğleden sonra saat beşte orada olacağım.
- Tom didn't need to be there.
- Tom'un orada olması gerekmiyordu.
- Tom told me that I didn't have to be there tomorrow.
- Tom bana yarın orada olmak zorunda olmadığımı söyledi.
- Tom looked under the bed to see if the other slipper was there.
- Tom diğer terliğin orada olup olmadığını görmek için yatağın altına baktı.
- I'll be there as soon as I can.
- Elimden geldiğince kısa sürede orada olacağım.
- I should be there in an hour.
- Bir saat içinde orada olmalıyım.
- The only reason Tom went to the party was that he expected Mary to be there.
- Tom'un partiye gitmesinin tek nedeni Mary'nin de orada olmasını beklemesiydi.
- Tom doesn't know when he's supposed to be there.
- Tom ne zaman orada olması gerektiğini bilmiyor.
- What time do you expect me to be there?
- Ne zaman orada olmamı bekliyorsun?
- I'm stuck in traffic, I'll be there at ten.
- Trafikte sıkıştım. Saat onda orada olurum.
- I'm sure Tom is going to be there.
- Tom'un orada olacağından eminim.
- We enjoyed being there.
- Orada olmak hoşumuza gitti.
- Tom and Mary aren't going to be there.
- Tom ve Mary orada olmayacak.
- Tell Tom I'll be there as soon as I can.
- Tom'a en kısa zamanda orada olacağımı söyle.
- Tom is supposed to be there, isn't he?
- Tom'un orada olması gerekiyordu, değil mi?
- I'll be there for sure.
- Kesinlikle orada olurum.
- We were supposed to be there by now.
- Şimdiye kadar orada olmamız gerekiyordu.
- She must have been there at five precisely.
- Saat tam beşte orada olmalıydı.
- My parents aren't going to be there.
- Annem ve babam orada olmayacak.
- I'm pretty sure I'll be there.
- Orada olacağımdan eminim.
Show More (933)
|
