Tureng - blind - Englisch Türkisch Sätze

Verlauf

	Englisch	Türkisch
1	blind	kör	adj.
	He couldn't get a driving license as his left eye is partially blind. Sol gözü kısmen kör olduğu için ehliyet alamadı. George was as blind as a bat before the surgery. George ameliyattan önce burnunun ucunu göremeyecek kadar kördü. The last 30 minutes of the travel was a blind flight. Yolculuğun son 30 dakikası kör bir uçuştu. We know that terrorism is a blind force that can strike anywhere and at any time. Terörizmin her yerde ve her zaman saldırabilecek kör bir güç olduğunu biliyoruz. Only a clear 'no' or 'never' will do in the face of so much blind European arrogance. Bu kadar kör Avrupa kibri karşısında sadece net bir "hayır" ya da "asla" demek yeterli olacaktır. Sound democracy means being alert and not blind in one eye. Sağlam demokrasi uyanık olmak ve tek gözü kör olmamak demektir. It is a display of what I would term blind optimism. Bu benim kör iyimserlik olarak adlandırdığım şeyin bir göstergesidir. It remains blind to the increase in unemployment, mass redundancies and sudden closures of companies. İşsizliğin artması, kitlesel işten çıkarmalar ve şirketlerin aniden kapanması karşısında kör kalmaya devam etmektedir. These acts were intolerable for their blind violence and because they affected innocent citizens. Bu eylemler, kör şiddetleri ve masum vatandaşları etkilemeleri nedeniyle tahammül edilemezdi. I admire your courage when you say that you do not want to remain deaf and blind to the changing economy. Değişen ekonomiye karşı sağır ve kör kalmak istemediğinizi söylerken gösterdiğiniz cesarete hayranım. Only a clear 'no' or 'never' will do in the face of so much blind European arrogance. Bu kadar kör Avrupa kibri karşısında sadece net bir 'hayır' ya da 'asla' demek yeterli olacaktır. One would have to be blind not to see that we have entered a new phase in European history. Avrupa tarihinde yeni bir döneme girdiğimizi görmemek için kör olmak gerekir. One would have to be blind not to see that we have entered a new phase in European history. Avrupa tarihinde yeni bir aşamaya girdiğimizi görmemek için kör olmak gerekir. Imagine a world in which everyone is blind. Herkesin kör olduğu bir dünya düşünün. These seemingly apparent ideas are invisible and blind and unattainable to human beings because they can't think of them. Görünüşte apaçık olan bu fikirler insanlar için görünmez, kör ve ulaşılmazdır çünkü onları düşünemezler. Imagine a world in which everyone is blind. Herkesin kör olduğu bir dünya hayal edin. Tom wasn't born blind. Tom kör doğmadı. My daughter is blind. Kızım kör. This woman is blind. Bu kadın kördür. Helen Keller was blind, deaf and dumb. Helen Keller, kör, sağır ve dilsizdi. She was blind, deaf, and mute. Kör, sağır ve dilsizdi. The old man is blind in one eye. Yaşlı adamın bir gözü kör. Tom said that Mary was blind. Tom, Mary'nin kör olduğunu söyledi. Both Tom and Mary are blind. Tom ve Mary'nin her ikisi de kördürler. I think Tom is blind. Bence Tom kördür. I'm nearly blind. Neredeyse kör oldum. Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille. Kör insanlar dokunarak okurlar, Braille denilen kabarık noktalar sistemini kullanırlar. Without her glasses she was as good as blind. Gözlükleri olmadan kör sayılırdı. I had a neighbor who was blind. Kör bir komşum vardı. A blind man shouldn't play cards. Kör bir adam kart oynamamalı. A childhood illness left her blind. Bir çocukluk hastalığı onu kör bıraktı. When the cat is blind, the mouse becomes bold. Kedi kör olduğunda, fare cesur olur. Do not show a torch to a blind man walking in the dark. Karanlıkta yürüyen kör bir adama el feneri tutma. Before he died, he was almost blind. Ölmeden önce neredeyse kördü. Tom wondered what it would be like not to be blind. Tom kör olmamanın nasıl bir şey olacağını merak ediyordu. He was not born blind. O kör doğmadı. Tom was born blind. Tom kör doğdu. Time is blind, man is stupid. Zaman kördür, insan aptaldır. I had a neighbor who was blind. Kör olan bir komşum vardı. Her right eye is blind. Sağ gözü kör. She is blind to her own beauty. Kendi güzelliğine karşı kördür. How did you become blind? Nasıl kör oldun? Tom was almost blind. Tom neredeyse kördü. This woman is blind. Bu kadın kör. I was born blind. Ben kör doğmuşum. She was blind, deaf, and dumb. O, kör sağır ve dilsizdi. She is blind to her own beauty. O, kendi güzelliğine kör. Tom and Mary are both blind. Tom da Mary de kördür. Both Tom and John are blind. Tom da John da kör. Even a blind squirrel finds an acorn sometimes. Kör bir sincap bile bazen meşe palamudu bulur. Love isn't blind, but it's often stupid. Aşk kör değildir ama çoğu zaman aptaldır. The city library has a special department for blind people. Şehir kütüphanesinde körler için özel bir bölüm var. The man living in the cottage is blind. Kulübede yaşayan adam kördür. Do not show a torch to a blind man walking in the dark. Karanlıkta yürüyen kör bir adama el feneri göstermeyin. How did you become blind? Nasıl kör oldunuz? Her right eye is blind. Sağ gözü kördür. Science without religion is lame, religion without science is blind. Dinsiz bilim topal, bilimsiz din ise kördür. Do you think we're blind? Sence kör müyüz? They say love is blind. Aşkın kör olduğunu söylüyorlar. I'm blind. Körüm. Helen Keller was blind, deaf and mute. Helen Keller kör, sağır ve dilsizdi. Luck is blind. Şansın gözü kördür. She was blind, deaf, and dumb. Kör, sağır ve dilsizdi. He is blind as a mole. O tamamen kör. Helen Keller was blind and deaf. Helen Keller kör ve sağırdı. He's blind, deaf and mute. Kör, sağır ve dilsiz. Love is blind. Aşk kördür. I think Tom is blind. Bence Tom kör. The city library has a special department for blind people. Kent kütüphanesi, kör çocuklar için özel bir bölüme sahiptir. Tom is blind in one eye, isn't he? Tom'un tek gözü kör, değil mi? Her right eye is blind. Onun sağ gözü kördür. Tom wondered what it would be like not to be blind. Tom kör olmamanın nasıl bir şey olduğunu merak etti. He became blind because of the accident. Kaza nedeniyle kör oldu. I don't know any blind men. Hiç kör adam tanımıyorum. I don't want to become blind! Kör olmak istemiyorum! Would you rather be blind or be deaf? Kör olmayı mı yoksa sağır olmayı mı tercih edersiniz? Tom is nearly blind. Tom neredeyse kör. Did you know that both Tom and Mary are blind in one eye? Hem Tom'un hem de Mary'nin bir gözünün kör olduğunu biliyor muydunuz? Tom and Mary are both blind. Tom ve Mary'nin ikisi de kör. A blind man can't play cards. Kör bir adam kart oynayamaz. It is said that Homer was blind. Homeros'un kör olduğu söylenir. Tom is blind. Tom kör. You must be blind as a bat if you couldn't see it. Bunu göremediğine göre, bir yarasa kadar kör olmalısın. Better to be blind than to see that. Onu görmektense kör olmak daha iyidir. Tom and John are both blind. Tom ve John'un ikisi de kör. Love isn't blind, it's retarded. Aşk kör değildir, geri zekalıdır. I'm blind, not deaf. Ben körüm, sağır değil. I was born blind. Ben kör doğdum. It would be better to be blind than to see that. Bunu görmektense kör olmak daha iyi olurdu. Without her glasses she was as good as blind. Gözlükleri olmadan adeta kördü. He is blind in one eye. Onun bir gözü kör. Tom has been blind since birth. Tom doğduğundan beri kör. Is your daughter blind? Kızınız kör mü? I wasn't born blind. Ben kör doğmadım. Don't forget that Tom is blind. Tom'un kör olduğunu unutmayın. It would be better to be blind than to see that. Bunu görmektense kör olmak daha iyi. Tom is blind, isn't he? Tom kör, değil mi? Did you know that Tom is blind in one eye? Tom'un bir gözünün kör olduğunu biliyor muydun? Tom and John are both blind. Tom ve John her ikisi de kördür. I'm not blind. Kör değilim. He is blind in one eye. Bir gözü kördür. I must be blind. Kör olmalıyım. He was almost blind right before dying. Ölmeden hemen önce neredeyse kör olmuştu. Is your son blind? Oğlunuz kör mü? Black eyeglasses cover the eyes of my blind colleague. Siyah gözlükler kör meslektaşımın gözlerini örter. The man living in the cottage is blind. Kulübede yaşayan adam kör. Tom is blind now. Tom artık kör. According to tradition, Homer was blind. Geleneğe göre, Homer kördü. I'm nearly blind. Ben neredeyse körüm. How can you be so blind? Nasıl bu kadar kör olabiliyorsun? It is said that Homer was blind. Homer'ın kör olduğu söyleniyor. Tom is blind in one eye. Tom'un bir gözü kör. How can you be so blind? Nasıl bu kadar kör olabilirsin? Fadil was blind to Layla's dangerous ways. Fadıl, Leyla'nın tehlikeli yöntemlerine karşı kördü. Sami suddenly went blind and deaf. Sami aniden kör ve sağır oldu. Is your son blind? Senin oğlun kör mü? According to the tradition, Homer was blind. Geleneğe göre, Homer kördü. Homer was blind, it is said. Homeros'un kör olduğu söyleniyor. He became blind because of the accident. Kaza yüzünden kör oldu. Tom was not born blind. Tom kör doğmadı. Even a blind squirrel finds an acorn sometimes. Kör bir sincap bile bazen bir meşe palamudu bulur. Both Mary and Julia are blind. Mary de Julia da kör. Homer was blind, it is said. Homer'ın kör olduğu söyleniyor. Love is blind, but jealousy can see even nonexistent things. Aşk kördür ama kıskançlık var olmayan şeyleri bile görebilir. Tom is blind. Tom kördür. Don't forget that Tom is blind. Tom'un kör olduğunu unutma. I can understand that love is blind. Aşkın kör olduğunu anlayabiliyorum. Mary was born blind. Mary kör olarak doğdu. His right eye is blind. Sağ gözü kör. Science without religion is lame, religion without science is blind. Dinsiz bilim topaldır, bilimsiz din ise kördür. Mary was born blind. Mary kör doğmuştu. Tom put all of his assets in a blind trust. Tom tüm mal varlığını kör bir tröste yatırdı. How you can be so blind? Nasıl bu kadar kör olabiliyorsun? A blind man can't play cards. Kör bir adam iskambil oynayamaz. Is your daughter blind? Senin kızın kör mü? A blind man shouldn't play cards. Kör bir adam iskambil oynamamalı. She has been blind from birth. Doğduğundan beri kör. Both Tom and Mary are blind. Tom da Mary de kör. Tom is blind in one eye, isn't he? Tom'un bir gözü kör, değil mi? Tom told me that he thought Mary was blind. Tom bana Mary'nin kör olduğunu düşündüğünü söyledi. If you became blind suddenly, what would you do? Birden bire kör olsan ne yaparsın? How can people be so blind? İnsanlar nasıl bu kadar kör olabilir? He's blind, deaf and mute. O kör, sağır ve dilsiz. Tom's great-grandfather was born blind. Tom'un büyük büyükbabası kör doğdu. This man has been blind for five years at least. Bu adam en az beş yıldır kör. I'm blind, not deaf. Ben sağır değil körüm. People say that Homer was blind. İnsanlar Homer'ın kör olduğunu söylüyor. My daughter is blind. Kızım kördür. I'm blind. Ben körüm. I wasn't born blind. Kör doğmadım. Better to be blind than to see that. Bunu görmektense kör olmak daha iyidir. If you became blind suddenly, what would you do? Aniden kör olsaydınız ne yapardınız? I am blind in the right eye. Sağ gözüm kör. People say that Homer was blind. İnsanlar Homer'in kör olduğunu söylüyor. Both Tom and Mary are blind. Hem Tom hem de Mary kör. He is blind in one eye. Bir gözü kör. Tom became blind. Tom kör oldu. Love isn't blind, but it's often stupid. Aşk kör değildir, ama çoğu zaman aptaldır. Tom is blind now. Tom şimdi kör. Do you think we're blind? Kör olduğumuzu mu sanıyorsun? Even a blind chicken can find a grain of corn. Kör bir tavuk bile bir mısır tanesini bulabilir. Are you truly blind? Gerçekten kör müsün? I'm not blind. Ben kör değilim. Black eyeglasses cover the eyes of my blind colleague. Siyah gözlükler kör meslektaşımın gözlerini kapatıyor. His right eye is blind. Sağ gözü kördür. The dog is blind in one eye. Köpeğin bir gözü kör. How can people be so blind? İnsanlar nasıl bu kadar kör olabiliyor? The old man is blind in one eye. Yaşlı adamın bir gözü kördür. How you can be so blind? Nasıl bu kadar kör olabilirsin? Tom has been blind since he was born. Tom doğduğundan beri kör. Show More (167)
2	blind	kör etmek	v.
	In some cultures, criminals used to be blinded as a punishment. Bazı kültürlerde suçlular ceza olarak kör edilirdi. Love has blinded you. Aşk seni kör etti. That strong light blinds me. Bu güçlü ışık beni kör ediyor. The light momentarily blinded me. Işık beni geçici olarak kör etti. The lighting blinded me for a while. Işık bir süreliğine beni kör etti. The rays of the sun partially blinded Tom. Güneş ışınları Tom'u kısmen kör etti. The light temporarily blinded me. Işık geçici olarak beni kör etti. Greed blinds men. Açgözlülük insanı kör eder. The rays of the sun partially blinded Tom. Güneşin ışınları Tom'u kısmen kör etti. Love has blinded you. Aşk seni kör etmiş. The light temporarily blinded me. Işık beni geçici olarak kör etti. That strong light blinds me. Bu güçlü ışık beni kör eder. Show More (9)
3	blind	perde	n.
	Would you mind if I opened the blinds? Perdeleri açsam sorun olur mu? Would you mind if I opened the blinds? Perdeleri açmamın bir sakıncası var mı? She pulled the blinds down. Perdeleri indirdi. All the blinds were closed. Bütün perdeler kapalıydı. She pulled down the blinds. Perdeleri indirdi. Show More (2)
4	blind	panjur	n.
	You can open the window blinds; the sun has set. Penceredeki panjurları açabilirsiniz; güneş battı. Show More (-2)
5	blind	siper	n.
	We took the pictures of animals from a ground blind. Hayvanların fotoğraflarını gizli bir siperden çektik. Show More (-2)
6	blind	bahane	n.
	Her blinds to prevent me from entering the house were in vain. Eve girmemi engellemek için uydurduğu bahaneler boşunaydı. Show More (-2)
7	blind	körler	adj.
	This new alphabet is designed for the blind. Bu yeni alfabe körler için tasarlanmıştır. Show More (-2)
8	blind	gözü dönmüş	adj.
	A moment of blind rage caused George his freedom. Bir anlık gözü dönmüş öfke, George'un hürriyetine mal oldu. Show More (-2)
9	blind	gözünü kör etmek	v.
	She was blinded by greed for money. Para hırsı kadının gözünü kör etmişti. Show More (-2)
10	blind	kör olmuş	adj.
	He came through the door, his eyes blind with anger. Kapıdan içeri girdi, gözleri öfkeden kör olmuştu. Show More (-2)
11	blind	şuursuz	adj.
	The members of the cult were blind with faith. Tarikat üyeleri inançtan şuursuzlaşmıştı. Show More (-2)
12	blind	gözünü almak	v.
	I can't drive at night because the headlights of other cars blind me. Geceleri araba kullanamıyorum çünkü diğer arabaların farları gözümü alıyor. Show More (-2)