1 |
break in |
zorla girmek |
v. |
|
- It seems that the burglar broke in through an upstairs window.
- Hırsız bir üst kat penceresinden zorla girmiş gibi görünüyor.
- I didn't break in.
- İçeri zorla girmedim.
- I didn't break in.
- Zorla girmedim.
- Someone broke in while he was asleep.
- O uyurken biri zorla girmiş.
- They broke in through the kitchen window.
- Mutfak penceresinden zorla girdiler.
- Somebody broke in here last night.
- Dün gece biri zorla girmiş.
- We didn't break in.
- Zorla girmedik.
Show More (4)
|
2 |
break in |
kırmak |
v. |
|
- My leg was broken in a traffic accident.
- Bir trafik kazasında bacağım kırıldı.
- He got his neck broken in the accident.
- Kazada boynu kırıldı.
- Tom got his neck broken in a ski accident.
- Tom bir kayak kazasında boynunu kırdı.
- The wrestler had his right leg broken in a bout.
- Bir yarışmada güreşçinin sağ bacağı kırıldı.
- Unfortunately, he got his leg broken in the accident.
- Maalesef kazada bacağını kırdı.
- He got his neck broken in the accident.
- Kazada boynunu kırdı.
- Tom got his nose broken in a fight.
- Tom bir kavgada burnunu kırdı.
Show More (4)
|
3 |
break in |
terbiye etmek |
v. |
|
- The horse had to be broken in before it could be ridden.
- At, binilmeden önce terbiye edilmek zorunda kaldı.
Show More (-2)
|
4 |
break in |
alıştırmak |
v. |
|
- The horse had to be broken in before it could be ridden.
- Ata binmeden önce atın alıştırılması gerekiyordu.
Show More (-2)
|
5 |
break in |
sözünü kesmek |
v. |
|
- John broke in as Alice was speaking.
- Alice konuşuyorken, John sözünü kesti.
Show More (-2)
|