1 |
camp |
kamp yapmak |
v. |
|
- Do you want to go camping with us?
- Bizimle kamp yapmaya gitmek istiyor musun?
- We camped for two weeks in the national park.
- Milli parkta iki hafta kamp yaptık.
- Tom and I might go camping together.
- Tom ve ben birlikte kamp yapmaya gidebiliriz.
- He likes camping on the beach.
- Sahilde kamp yapmayı sever.
- I used to go camping every summer.
- Her yaz kamp yapmaya giderdim.
- They don't have enough room to camp.
- Kamp yapmak için yeterli yerleri yok.
- Tom should've let his children go camping with us.
- Tom çocuklarının bizimle kamp yapmasına izin vermeliydi.
- We'll make camp near the lake.
- Göl yakınında kamp yapacağız.
- This looks like a good spot to camp.
- Burası kamp yapmak için iyi bir yere benziyor.
- Both Tom and I like camping.
- Hem Tom hem de ben kamp yapmayı severiz.
- Tom doesn't have any friends who like camping.
- Tom'un kamp yapmayı seven hiç arkadaşı yok.
- You can't camp on the moon.
- Ay'da kamp yapamazsın.
- Tom said he wanted to go camping with us.
- Tom bizimle kamp yapmaya gitmek istediğini söyledi.
- We made camp near the lake.
- Gölün yakınında kamp yaptık.
- Maybe I can talk Tom into going camping with us.
- Belki de bizimle kamp yapmaya gitmesi konusunda Tom'la konuşabilirim.
- Last year we camped two times.
- Geçen yıl iki kez kamp yaptık.
- Both Tom and Mary like camping.
- Hem Tom hem de Mary kamp yapmayı sever.
- Tom had a good time camping.
- Tom kamp yaparak iyi vakit geçirdi.
- Camping is impossible where there is no water.
- Suyun olmadığı yerde kamp yapmak imkansızdır.
- Sami and Layla went camping.
- Sami ve Leyla kamp yapmaya gittiler.
- I like camping.
- Kamp yapmayı severim.
- We went camping in August.
- Ağustos ayında kamp yapmaya gittik.
- Both Tom and Mary like camping.
- Hem Tom hem de Mary kamp yapmaktan hoşlanıyor.
- It's been several years since I've been camping.
- Kamp yaptığımdan beri birkaç yıl oldu.
- We camped on the side of the lake.
- Gölün kenarında kamp yaptık.
- Tom doesn't have any friends who like to go camping.
- Tom'un kamp yapmayı seven hiç arkadaşı yok.
- It's been a while since you and I've gone camping together.
- Sen ve ben birlikte kamp yaptığımızdan beri bir süre oldu.
- One of Tom's favorite things to do is camping.
- Tom'un en sevdiği şeylerden biri kamp yapmaktır.
- We used to go camping when I was a kid.
- Ben çocukken kamp yapmaya giderdik.
- Let's go camping this coming weekend.
- Bu önümüzdeki hafta kamp yapmaya gidelim.
- We camped there over the holiday.
- Tatil boyunca orada kamp yaptık.
- Tom said he couldn't go camping with us next weekend.
- Tom gelecek hafta sonu bizimle kamp yapamayacağını söyledi.
- This is a good place to camp.
- Burası kamp yapmak için iyi bir yer.
- They go camping every summer.
- Her yaz kamp yapmaya gidiyorlar.
- I permitted Tom to camp in our backyard.
- Tom'un arka bahçemizde kamp yapmasına izin verdim.
- Last year we camped two times.
- Biz geçen sene iki kez kamp yaptık.
- Tom said he'd like to spend his next holiday hiking and camping.
- Tom bir sonraki tatilini yürüyüş ve kamp yaparak geçirmek istediğini söyledi.
- Tom likes camping on the beach.
- Tom sahilde kamp yapmayı sever.
- Tom and Mary both like camping.
- Tom ve Mary kamp yapmayı sever.
- You're not allowed to camp here.
- Sen burada kamp yapamazsın.
- They camped on the beach.
- Onlar sahilde kamp yaptılar.
- We camped there for a week.
- Orada bir hafta kamp yaptık.
- I should've gone camping.
- Kamp yapmaya gitmeliydim.
- We're going to go camping with Tom and Mary.
- Tom ve Mary'yle kamp yapmaya gideceğiz.
- I plan to go camping with some of my friends the weekend after next.
- Birkaç hafta sonu sonra arkadaşlarımdan bazılarıyla kamp yapmayı planlıyorum.
- They made temporary camps along the coast.
- Kıyı boyunca geçici kamplar yaptılar.
- Don't you want to go camping with us?
- Bizimle kamp yapmaya gitmek istemiyor musun?
- Ken likes camping.
- Ken kamp yapmayı sever.
- We'll camp here.
- Burada kamp yaparız.
- Tom has never been camping.
- Tom hiç kamp yapmadı.
- It's been several years since I've been camping.
- Kamp yapmayalı birkaç yıl oldu.
- They camped at the water's edge.
- Onlar suyun kenarında kamp yaptılar.
- Tom decided that it wouldn't be much fun to go camping alone.
- Tom tek başına kamp yapmanın pek eğlenceli olmayacağına karar verdi.
- You're not allowed to camp here.
- Burada kamp yapamazsınız.
- Camping so near the river isn't a good idea.
- Nehrin bu kadar yakınında kamp yapmak iyi bir fikir değil.
- Do you like camping?
- Kamp yapmayı sever misin?
- One thing I've always wanted to do is go camping with my family.
- Her zaman yapmak istediğim bir şey ailemle kamp yapmaya gitmek.
- I'd go camping with you if my leg didn't hurt.
- Bacağım incimeseydi seninle kamp yapmaya giderdim.
- Camping is impossible where there is no water.
- Su olmayan bir yerde kamp yapmak imkansızdır.
- I don't have any friends who like to go camping.
- Kamp yapmayı seven hiç arkadaşım yok.
- Tom and Mary went camping in the mountains.
- Tom ve Mary dağlarda kamp yapmaya gittiler.
- Tom likes camping.
- Tom kamp yapmayı seviyor.
- A lot of people are interested in camping.
- Pek çok insan kamp yapmakla ilgileniyor.
- Tom and I might go camping together.
- Tom ve ben birlikte kamp yapabiliriz.
- Let's go camping.
- Kamp yapmaya gidelim.
- I like camping.
- Kamp yapmaktan hoşlanırım.
- My father suggested that we should go camping.
- Babam kamp yapmaya gitmemizi önerdi.
- Why won't Tom let his kids go camping with us?
- Tom neden çocuklarının bizimle kamp yapmasına izin vermiyor?
- He likes camping on the beach.
- Sahilde kamp yapmayı seviyor.
- Tom and Mary paddled their canoe along the shoreline, looking of a place to camp.
- Tom ve Mary kamp yapacak bir yer arayarak sahil boyunca kanolarını kullandılar.
- Tom decided that it wouldn't be much fun to go camping alone.
- Tom tek başına kamp yapmaya gitmenin eğlenceli olmayacağına karar verdi.
- We camped on the side of the lake.
- Gölün yanında kamp yaptık.
- Tom and Mary paddled their canoe along the shoreline, looking of a place to camp.
- Tom ve Mary kamp yapacak bir yer arayarak kanolarını kıyı şeridi boyunca sürdüler.
- Tom wouldn't likely go camping by himself.
- Tom tek başına kamp yapmaya gitmezdi.
- You also camp in the Amazon with snakes!
- Ayrıca Amazon'da yılanlarla kamp yapıyorsun!
- How many times has Tom gone camping?
- Tom kaç kere kamp yapmaya gitti?
- I love camping.
- Kamp yapmayı seviyorum.
- We camped there for a week.
- Bir hafta boyunca orada kamp yaptık.
- If you were able to go camping with us, I think we'd all have fun.
- Bizimle kamp yapmaya gidebilseydin, sanırım hepimiz eğlenirdik.
- Tom went camping with one of his friends.
- Tom arkadaşlarından biriyle kamp yapmaya gitti.
- Both Tom and I like camping.
- Tom da ben de kamp yapmayı severiz.
- I wanted to go camping with Tom.
- Tom ile kamp yapmaya gitmek istedim.
- We go camping every summer.
- Her yaz kamp yapmaya gideriz.
- We camped there through summer vacation.
- Yaz tatili boyunca orada kamp yaptık.
- Tom said that he was going camping next weekend.
- Tom dedi ki, gelecek hafta sonu kamp yapmaya gidiyormuş.
- Tom has gone camping.
- Tom kamp yapmaya gitti.
- We went camping near the river.
- Biz nehrin yanında kamp yapmaya gittik.
- You can't camp on the moon.
- Siz ayda kamp yapamazsınız.
Show More (85)
|
2 |
camp |
kamp |
n. |
|
- At present, there are 600 people in the camp at Sangatte who are firmly committed to opposing terrorism.
- Şu anda Sangatte'deki kampta terörizme karşı çıkmaya kararlı 600 kişi bulunmaktadır.
- They are allowed to leave the camp only under strict surveillance.
- Kamptan ancak sıkı gözetim altında ayrılmalarına izin veriliyor.
- The day before yesterday, an attack on an Indian army camp claimed 9 victims.
- Önceki gün Hindistan ordusuna ait bir kampa düzenlenen saldırıda 9 kişi hayatını kaybetti.
- There are about 18 EU citizens and residents incarcerated at Camp Delta.
- Delta Kampı'nda yaklaşık 18 AB vatandaşı ve sakini hapsedilmiş durumda.
- The strong, broad-based peace camp there has not disappeared, but it has been reduced.
- Oradaki güçlü, geniş tabanlı barış kampı yok olmadı ama azaldı.
- Last Tuesday, there were already 32 casualties in an Indian army camp too.
- Geçtiğimiz Salı günü de Hindistan ordusuna ait bir kampta 32 kişi hayatını kaybetmişti.
- My uncle was murdered in a Czech camp in 1946.
- Amcam 1946 yılında bir Çek kampında öldürüldü.
- We need to clean the camp site before we leave.
- Ayrılmadan önce kampı temizlememiz gerekir.
- She went to Bible camp.
- İncil kampına gitti.
- Show me the location of your camp on this map.
- Bana bu haritada kampınızın yerini gösterin.
- Camp ends tomorrow.
- Kamp yarın bitiyor.
- The general decided to launch an offensive against the enemy camp.
- General, düşman kampına bir saldırı başlatmaya karar verdi.
- Our camp is about 5 miles downstream from here.
- Kampımız buradan yaklaşık 5 mil aşağıda.
- Tom unfolded the camp chairs.
- Tom kamp sandalyelerini açtı.
- He and I were in the same camp then.
- O zaman onunla aynı kamptaydık.
- The general decided to launch an offensive against the enemy camp.
- General düşman kampına karşı bir saldırı başlatmaya karar verdi.
- Let me show you our camp.
- Sana kampımızı göstereyim.
- Tom went to math camp.
- Tom matematik kampına gitti.
- My parents sent me to fat camp when I was thirteen.
- On üç yaşımdayken ailem beni şişmanlar kampına gönderdi.
- We came back to camp before dark.
- Karanlıktan önce kampa geri döndük.
- We found it very hard going back to our base camp in the blizzard.
- Kar fırtınasında ana kampımıza geri dönmek çok zor geldi.
- We found Tom alone at the camp.
- Tom'u kampta yalnız bulduk.
- You went back to the camp leaving me alone in the primeval forest.
- Beni ilkel bir ormanda yalnız bırakarak kampa geri döndün.
- Tom was away at camp all summer.
- Tom bütün yaz kamptaydı.
- He returned to the army camp.
- Ordu kampına döndü.
- We'll set up camp here.
- Burada kamp kuracağız.
- The army raided the rebel camp.
- Ordu isyancı kampını bastı.
- They went to Bible camp.
- Onlar İncil kampına gittiler.
- Camp ends tomorrow.
- Kamp yarın sona eriyor.
- We came back to camp before dark.
- Hava kararmadan kampa geri döndük.
- Tom was sent to a prisoner camp.
- Tom bir esir kampına gönderildi.
- You went back to the camp leaving me alone in the primeval forest.
- Beni ilkel ormanda yalnız bırakıp kampa geri döndün.
- The soldiers abandoned their camp.
- Askerler, kamplarını terk ettiler.
- The camp was under the command of Lieutenant Jackson.
- Kamp Teğmen Jackson'ın komutası altındaydı.
- I persuaded her after all and went to camp.
- Sonunda onu ikna ettim ve kampa gittim.
- I followed Tom back to his camp.
- Tom'u kampına kadar takip ettim.
- The soldiers will soon return to camp.
- Askerler yakında kampa dönecek.
- The refugees in that camp have been living from hand to mouth for a month.
- O kamptaki mülteciler bir aydır kıt kanaat geçiniyorlar.
- The refugees in that camp have been living from hand to mouth for a month.
- O kamptaki mülteciler bir aydır kıt kanaat geçinmektedirler.
- The children left for camp this morning.
- Çocuklar bu sabah kampa gittiler.
- We'll set up camp here.
- Biz burada kamp kuracağız.
- Tom and John concocted a plan to escape from the detention camp.
- Tom ve John gözaltı kampından kaçmak için bir plan yaptılar.
- This looks like a good spot to set up camp.
- Burası kamp kurmak için iyi bir yere benziyor.
- Did you visit the camp?
- Kampı ziyaret ettin mi?
- She went to Bible camp.
- O, İncil kampına gitti.
- Entering the foe's camp is full of danger.
- Düşmanın kampına girmek tehlikelerle doludur.
- He and I were in the same camp then.
- O ve ben o zaman aynı kamptaydık.
- The food at this camp is terrible.
- Bu kamptaki yemekler berbat.
- He returned to the army camp.
- O ordu kampına döndü.
- I'm going to camp this summer.
- Bu yaz kampa gideceğim.
- Half the camp went on a hike.
- Kampın yarısı yürüyüşe çıktı.
- You also camp in the Amazon with snakes!
- Sen de Amazon'da yılanlarla birlikte kamp kuruyorsun!
- Until the morning, the camp of the enemy army was surrounded.
- Sabaha kadar düşman ordusunun kampı kuşatılmıştı.
- Until the morning, the camp of the enemy army was surrounded.
- Sabaha kadar düşman ordusunun kampı kuşatıldı.
- Tom arrived at the camp safely.
- Tom kampa güvenli bir şekilde vardı.
- They went to Bible camp.
- İncil kampına gitmişler.
- Tom was sent to a prisoner camp.
- Tom tutuklu kampına gönderildi.
- Tom walked back to the camp.
- Tom kampa geri döndü.
- Tom fled from the prisoner camp.
- Tom esir kampından kaçtı.
- The soldiers abandoned their camp.
- Askerler kamplarını terk etti.
- The soldiers will soon return to camp.
- Askerler yakında kampa geri dönecek.
- We found Tom alone at the camp.
- Tom'u kampta tek başına bulduk.
- They visited us at the camp during summer vacation.
- Yaz tatilinde bizi kampta ziyaret ettiler.
Show More (60)
|
3 |
camp |
kamp kurmak |
v. |
|
- I camped near the ruins of an abandoned village.
- Terk edilmiş bir köyün kalıntılarının yanında kamp kurdum.
- They made temporary camps along the coast.
- Sahil boyunca geçici kamplar kurdular.
- This is a good place to camp.
- Burası kamp kurmak için iyi bir yerdir.
- They camped on the beach.
- Sahilde kamp kurdular.
- I camped near the ruins of an abandoned village.
- Ben terk edilmiş bir köyün kalıntıları yanında kamp kurdum.
- We'll camp here.
- Burada kamp kuracağız.
- Tom said he'd like to spend his next holiday hiking and camping.
- Tom bir sonraki tatilini yürüyüş yaparak ve kamp kurarak geçirmek istediğini söyledi.
- They camped at the water's edge.
- Suyun kenarında kamp kurdular.
Show More (5)
|
4 |
camp |
taraf |
n. |
|
- We believe that both camps must disarm.
- Biz her iki tarafın da silahsızlanması gerektiğine inanıyoruz.
Show More (-2)
|