1 |
characteristic |
özellik |
n. |
|
- This too is characteristic of American society, which hears little about it.
- Bu da bu konuda çok az şey duyan Amerikan toplumunun karakteristik bir özelliğidir.
- That is another characteristic of my candidacy.
- Adaylığımın bir diğer özelliği de budur.
- A fourth characteristic would be the approximation of polices on health at work.
- Dördüncü bir özellik de iş sağlığı ile ilgili politikaların yakınlaştırılması olacaktır.
- Slow speech is characteristic of that man.
- Yavaş konuşma, o adamın özelliğidir.
- An important characteristic of steel is its strength.
- Çeliğin önemli bir özelliği gücüdür.
- An important characteristic of steel is its strength.
- Çeliğin önemli bir özelliği onun gücüdür.
Show More (3)
|
2 |
characteristic |
karakteristik |
adj., n. |
|
- It is peace that is the EU's special characteristic.
- AB'nin özel karakteristiği barıştır.
- As the sugar heats, the molecules break down and re-form into compounds with a characteristic color and flavor.
- Şeker ısındıkça, moleküller parçalanır ve karakteristik bir renk ve tada sahip bileşiklere dönüşürler.
- The aurora is a phenomenon characteristic of the polar regions.
- Aurora, kutup bölgelerindeki karakteristik bir olaydır.
- It is not characteristic of you to say such a thing to her.
- Ona böyle bir şey söylemek, senin karakterine uygun değil.
- With his characteristic impudence, Tom denied everything.
- Tom karakteristik küstahlığı ile her şeyi reddetti.
Show More (2)
|
3 |
characteristic |
özgü |
n. |
|
- It has shown a readiness to listen that has not always been characteristic of the Council in this context.
- Bu bağlamda Konsey'e her zaman özgü olmayan bir dinlemeye hazır olma hali göstermiştir.
- The aurora is a phenomenon characteristic of the polar regions.
- Kuzey ışıkları, kutup bölgelerine özgü bir olgudur.
- He spoke with a softness characteristic of southerners.
- Güneylilere özgü bir yumuşaklıkla konuşuyordu.
- With his characteristic impudence, Tom denied everything.
- Tom kendine özgü küstahlığıyla her şeyi inkâr etti.
Show More (1)
|
4 |
characteristic |
özelliği olan |
adj. |
|
- Easily visible signs and markings everywhere will also be characteristic of the building.
- Her yerde kolayca görülebilen işaretler ve işaretler de binanın karakteristik özelliği olacaktır.
- Diversity as an essential characteristic of European cultures finds expression in the existence of many languages.
- Avrupa kültürlerinin temel bir özelliği olan çeşitlilik, birçok dilin varlığında ifadesini bulmaktadır.
Show More (-1)
|
5 |
characteristic |
ayırt edici özellik |
n. |
|
- It's characteristic of him to be late.
- Gecikmek onun ayırt edici özelliği.
Show More (-2)
|
6 |
characteristic |
kişisel özellik |
n. |
|
- It's characteristic of him to be late.
- Geç kalması kişisel özelliğidir.
Show More (-2)
|