|
- It is a very cautious, perhaps technocratic and certainly intelligent, and sometimes even clever paper.
- Çok temkinli, belki de teknokratik ve kesinlikle akıllı ve hatta bazen zeki bir belgedir.
- Clever people of Europe, the money is on its way.
- Avrupa'nın zeki insanları, para yolda.
- Because one of the cleverest killers since the Borgias knows that you just tried to kill him.
- Çünkü Borgiaslardan bu yana en zeki katillerden biri senin onu öldürmeye çalıştığını biliyor.
- Because one of the cleverest killers since the Borgias knows that you just tried to kill him.
- Çünkü Borgias'tan bu yana en zeki katillerden biri onu öldürmeye çalıştığınızı biliyor.
- She's a clever girl.
- O zeki bir kız.
- I think Tom is clever.
- Bence Tom zeki.
- Generally speaking, the young people of today are clever.
- Genel olarak, günümüz gençleri zekidir.
- The little boy is clever.
- Küçük çocuk zekidir.
- How clever she is!
- O ne kadar da zeki!
- He is clever indeed.
- O, gerçekten zekidir.
- Tom is a clever kid.
- Tom zeki bir çocuk.
- Tom seemed to be clever.
- Tom zeki görünüyordu.
- Tom seems clever.
- Tom zeki birine benziyor.
- A dog is a clever animal.
- Köpek, zeki bir hayvandır.
- I'm sure that he is clever.
- Zeki olduğuna eminim.
- Though he's not clever, he's a diligent worker.
- O, zeki olmasa da çalışkan bir işçidir.
- It looks like you're pretty clever.
- Oldukça zeki birine benziyorsun.
- He is handsome and clever.
- Yakışıklı ve zekidir.
- He is clever at making excuses.
- Bahane uydurmada zekidir.
- He is less clever than his elder brother.
- Ağabeyinden daha az zeki.
- He is not as clever as my brother.
- Kardeşim kadar zeki değil.
- You were clever.
- Zekiydin.
- He is no less clever than his father is.
- O, babasından daha az zeki değil.
- You're a clever kid.
- Sen zeki bir çocuksun.
- Yesterday I was clever and tried to change the world, and today I have become wise and started with myself.
- Dün zekiydim ve dünyayı değiştirmeye çalışıyordum, bugün ise bilge oldum ve işe kendimden başladım.
- Tom's a clever one.
- Tom zeki biri.
- Tom is really clever, isn't he?
- Tom gerçekten zeki, değil mi?
- Tom was clever.
- Tom zekiydi.
- I think Kate is also a clever person.
- Kate'in de zeki bir insan olduğunu düşünüyorum.
- Tom looks like a clever boy.
- Tom zeki bir çocuğa benziyor.
- Jane is as clever as any girl in her class.
- Jane sınıfındaki her kız kadar zeki.
- He may be clever, but he often makes careless mistakes.
- Zeki biri olabilir ama sık sık dikkatsizce hatalar yapıyor.
- The clever doctor was able to cure the Prime Minister's illness.
- Zeki doktor, Başbakan'ın hastalığını tedavi etmeyi başardı.
- He is not less clever than his father is.
- O, babasından daha az zeki değildir.
- Any clever boy can do it.
- Zeki bir çocuk bunu yapabilir.
- The chimpanzee is a friendly and clever animal that can quickly imitate and learn many things.
- Şempanze, birçok şeyi çabucak taklit edebilen ve öğrenebilen dost canlısı ve zeki bir hayvandır.
- He is a gentleman, handsome, clever, and rich.
- O bir beyefendi, yakışıklı, zeki ve zengin.
- How clever she is!
- Ne kadar zeki!
- He is indeed a clever boy.
- Gerçekten zeki bir çocuktur.
- The boy was clever enough to solve the puzzle.
- Çocuk bulmacayı çözecek kadar zekiydi.
- He's definitely somebody clever.
- Kesinlikle zeki biri.
- The little boy is clever.
- Küçük çocuk çok zeki.
- Tom is a clever person.
- Tom zeki bir insan.
- Though he's not clever, he's a diligent worker.
- Zeki olmasa da çalışkan bir işçi.
- He is clever indeed.
- Gerçekten de zeki biri.
- What a clever student you are!
- Ne kadar zeki bir öğrencisin!
- If you call him a clever man, he may be happy.
- Ona zeki bir adam derseniz, mutlu olabilir.
- He is clever at making excuses.
- Mazeret üretmekte çok zeki.
- How clever Tom is!
- Tom ne kadar zeki!
- I think Kate is also a clever person.
- Bence Kate aynı zamanda zeki bir insan.
- Tom told me that he thought Mary was clever.
- Tom bana Mary'nin zeki olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Tom is clever and resourceful.
- Tom zeki ve beceriklidir.
- He is a gentleman, handsome, clever, and rich.
- O bir beyefendi, yakışıklı, zeki ve zengindir.
- He is a clever boy.
- O zeki bir çocuk.
- He didn't look like a clever boy.
- Zeki bir çocuğa benzemiyordu.
- He is not less clever than his father is.
- Babasından daha az zeki değil.
- I'd rather be pretty than clever.
- Zeki olmaktansa güzel olmayı tercih ederim.
- He's definitely somebody clever.
- O kesinlikle zeki biridir.
- He is indeed a clever boy.
- Gerçekten zeki bir çocuk.
- Tom isn't very clever.
- Tom pek zeki değil.
- I wish I were clever.
- Keşke zeki olsam.
- He's clever, and so is his brother.
- O zeki, kardeşi de öyle.
- It is true that he is young, but he is clever.
- Genç olduğu doğrudur ama zekidir.
- I know you are clever.
- Zeki olduğunu biliyorum.
- My wife Lidia is a beautiful, clever woman.
- Eşim Lidia güzel ve zeki bir kadındır.
- Tom isn't a clever boy.
- Tom zeki bir çocuk değil.
- Jane is as clever as any girl in her class.
- Jane de sınıftaki diğer kızlar kadar zeki.
- He is really clever.
- O gerçekten zeki.
- Tom seemed clever.
- Tom zeki görünüyordu.
- Tom is really clever.
- Tom gerçekten zeki.
- Women are cleverer than men.
- Kadınlar erkeklerden daha zekidirler.
- You're not as clever as you think.
- Sandığın kadar zeki değilsin.
- Tom was clever enough to figure out what was wrong.
- Tom sorunun ne olduğunu anlayacak kadar zekiydi.
- I am so clever that sometimes I don't understand a single word of what I am saying.
- O kadar zekiyim ki bazen söylediklerimden tek bir kelime bile anlamıyorum.
- The coyotes in this neighborhood aren't very clever.
- Bu mahalledeki çakallar pek zeki değildir.
- He is quite a clever man.
- Oldukça zeki bir adamdır.
- You're a clever one.
- Zeki birisin.
- What a clever dog!
- Ne zeki bir köpek!
- Tom looks like a clever boy.
- Tom, zeki bir çocuğa benziyor.
- Clever people know how to make money out of nothing.
- Zeki insanlar yoktan nasıl para kazanacaklarını bilirler.
- There is no denying that he is clever.
- Zeki olduğunu kimse inkar edemez.
- He is clever at making excuses.
- Mazeret bulmada zekidir.
- He looks like a clever boy.
- Zeki bir çocuğa benziyor.
- It goes without saying that he's a clever man.
- Onun zeki bir adam olduğunu söylemeye gerek yok.
- He is as clever as any of his classmates.
- Sınıf arkadaşlarının hepsi kadar zekidir.
- Tom is a clever boy.
- Tom zeki bir çocuk.
- You're a clever one.
- Sen zeki birisin.
- He is no less clever than his father is.
- Babasından daha az zeki değil.
- He is clever, but on the other hand he often makes careless mistakes.
- Zekidir ama diğer yandan sık sık dikkatsizce hatalar yapar.
- There is no denying that he is clever.
- Onun zeki olduğu inkar edilemez.
- Tom is clever and ambitious.
- Tom zeki ve hırslıdır.
- You're a clever boy.
- Sen zeki bir çocuksun.
- What a clever boy he is!
- Ne kadar zeki bir çocuk!
- Tom is a clever kid, isn't he?
- Tom zeki bir çocuk, değil mi?
- Tom certainly thinks he's clever.
- Tom kesinlikle zeki olduğunu düşünüyor.
- I wish I were clever.
- Keşke zeki olsaydım.
- Both the boy and the girl are clever.
- Hem oğlan hem de kız zeki.
- The dog was so clever that he seemed almost human.
- Köpek o kadar zekiydi ki neredeyse insan gibi görünüyordu.
- She is quite a clever girl.
- Oldukça zeki bir kız.
- Tom isn't as clever as he thinks he is.
- Tom düşündüğü kadar zeki değil.
- Tom is clever, isn't he?
- Tom zeki, değil mi?
- How clever this dog is!
- Bu köpek ne kadar zeki!
- He is clever enough to solve the problem.
- Problemi çözecek kadar zekidir.
- He is clever, but on the other hand he often makes careless mistakes.
- Zeki ama bir yandan da sık sık dikkatsizce hatalar yapıyor.
- He is clever enough to solve the problem.
- Problemi çözebilecek kadar zekidir.
- Tom is a clever boy, isn't he?
- Tom zeki bir çocuk, değil mi?
- John is clever.
- John zekidir.
Show More (107)
|
|
- Because one of the cleverest killers since the Borgias knows that you just tried to kill him.
- Çünkü Borgiaslardan bu yana en akıllı katillerden biri, onu öldürmeye çalıştığını biliyor.
- If you call him a clever man, he may be happy.
- Ona akıllı bir adam derseniz, o mutlu olabilir.
- Do you think you're clever?
- Akıllı olduğunu düşünüyor musun?
- You think you're so clever.
- Çok akıllı olduğunu düşünüyorsun.
- He is not as clever as my brother.
- O erkek kardeşim kadar akıllı değil.
- He is quite a clever man.
- Epey akıllı bir adamdır.
- He is less clever than his elder brother.
- O,ağabeyinden daha az akıllıdır.
- Tom is a very clever student.
- Tom çok akıllı bir öğrenci.
- She is very clever.
- O çok akıllı.
- Tom seems clever.
- Tom akıllı görünüyor.
- You're too clever for your own good.
- Gereğinden fazla akıllısın.
- My dog is cleverer than I am.
- Köpeğim benden daha akıllı.
- Any clever boy can do it.
- Akıllı bir çocuk bunu yapabilir.
- Clever programming requires a computer.
- Akıllı programlama bir bilgisayar gerektirir.
- He is more clever than wise.
- Bilge olmaktan çok, akıllıdır.
- She is a very clever liar.
- O çok akıllı bir yalancıdır.
- I'm very clever.
- Çok akıllıyım.
- Tom is clever and resourceful.
- Tom akıllı ve beceriklidir.
- Eva is cleverer than me.
- Eva benden daha akıllı.
- John is the cleverest of us all.
- John, hepimizin arasında en akıllısıdır.
- What a clever student you are!
- Ne kadar da akıllı bir öğrencisin sen!
- Tom is a clever boy.
- Tom akıllı bir oğlan.
- You're not as clever as you think.
- Sandığın kadar akıllı değilsin.
- How clever Tom is!
- Tom ne kadar akıllı!
- He looks like a clever boy.
- O, akıllı bir çocuğa benziyor.
- Generally speaking, the young people of today are clever.
- Genel olarak konuşursak, bugünkü gençler akıllıdırlar.
- Tom is a very clever boy.
- Tom çok akıllı bir çocuk.
- He didn't look like a clever boy.
- Akıllı bir çocuğa benzemiyordu.
- Tom is clever.
- Tom akıllıdır.
- You were clever.
- Sen akıllıydın.
- I think Tom is clever.
- Tom'un akıllı olduğunu düşünüyorum.
- Tom told me that he thought Mary was clever.
- Tom bana Mary'nin akıllı olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Tom seemed to be clever.
- Tom akıllı görünüyordu.
- In my country, our people don't like others who are cleverer than them.
- Benim ülkemde halkımız kendilerinden daha akıllı olanları sevmezler.
- Tom was clever.
- Tom akıllıydı.
- It goes without saying that he's a clever man.
- Onun akıllı bir adam olduğunu söylemeye gerek yok.
- Tom's a clever one.
- Tom akıllı biridir.
- Eva is cleverer than I am.
- Eva benden daha akıllı.
- The chimpanzee is a friendly and clever animal that can quickly imitate and learn many things.
- Şempanze, birçok şeyi hızlı bir şekilde taklit edebilen ve öğrenebilen, samimi ve akıllı bir hayvandır.
- Tom is a clever kid.
- Tom akıllı bir çocuk.
- It looks like you're pretty clever.
- Çok akıllı gibi görünüyorsun.
- Do you think you're clever?
- Sence akıllı mısın?
- He's the cleverer of the two.
- O ikisinin daha akıllısı.
- Your friend's very clever, isn't he?
- Arkadaşın çok akıllı, değil mi?
- He is handsome and clever.
- O, yakışıklı ve akıllıdır.
- He is very clever for a boy of ten.
- On yaşındaki bir çocuk için o çok akıllıdır.
- Tom isn't a clever boy.
- Tom akıllı bir çocuk değil.
- I know you are clever.
- Akıllı olduğunu biliyorum.
- A dog is a clever animal.
- Köpek, akıllı bir hayvandır.
- Tom thinks he's so clever.
- Tom kendisinin çok akıllı olduğunu düşünüyor.
- I'm sure that he is clever.
- Onun akıllı olduğundan eminim.
- What a clever dog!
- Ne akıllı bir köpek!
- It is true that he is young, but he is clever.
- Onun genç olduğu doğrudur ama o, akıllıdır.
- We weren't clever enough.
- Yeterince akıllı değiliz.
- Tom is clever and ambitious.
- Tom akıllı ve hırslıdır.
- That's actually pretty clever.
- O aslında oldukça akıllı.
- Tom seemed clever.
- Tom akıllı görünüyordu.
- With the years, a fool doesn't become cleverer, but becomes an old fool.
- Yıllar geçtikçe bir aptal daha akıllı olmaz ama yaşlı bir aptal olur.
- He's clever, and so is his brother.
- O akıllı ve kardeşi de akıllı.
- Both the boy and the girl are clever.
- Hem oğlan hem de kız akıllı.
Show More (58)
|