coin - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
coin bozuk para n.
  • The coins jingled in her bag.
  • Bozuk paralar çantasında şıngırdıyordu.
  • Tom found an old coin just outside the back door.
  • Tom arka kapının hemen dışında eski bir bozuk para buldu.
  • He picked up the coins that had fallen behind the sofa.
  • Kanepenin arkasına düşen bozuk paraları topladı.
Show More (67)
coin para n.
  • M1 generally means notes and coin in circulation plus bank sight deposits.
  • M1 genel olarak dolaşımdaki banknotlar ve metal paralar artı vadesiz banka mevduatı anlamına gelir.
  • All the citizens of the European Union have amassed foreign coins from their travels abroad on business or pleasure.
  • Tüm Avrupa Birliği vatandaşları, iş veya eğlence amaçlı yurtdışı seyahatlerinden yabancı paralar biriktirmiştir.
  • M1 means notes and coin in circulation plus bank sight deposits.
  • M1, dolaşımdaki banknotlar ve metal paralar artı vadesiz banka mevduatı anlamına gelir.
Show More (65)
coin sikke n.
  • Tom showed me his collection of old coins.
  • Tom bana eski sikke koleksiyonunu gösterdi.
  • Tom picked up the coins.
  • Tom sikkeleri aldı.
  • Do you collect coins?
  • Sikke topluyor musun?
Show More (18)
coin madeni para n.
  • The 2 euro coin is in circulation since 2002.
  • 2 Euro'luk madeni para 2002'den beri tedavülde.
  • This is the largest coin factory in the United States.
  • Burası Birleşik Devletler'deki en büyük madeni para fabrikası.
  • The date on the coin is 1921.
  • Madeni paradaki tarih, 1921'dir.
Show More (14)
coin uydurmak v.
  • The term 'virtual reality' was coined by Jaron Lanier.
  • Sanal gerçeklik' terimi Jaron Lanier tarafından uydurulmuştur.
Show More (-2)
coin basmak v.
  • These pennies were coined by the forgers.
  • Bu bozuk paraları kalpazanlar basmış.
Show More (-2)
coin bozukluk n.
  • Tom counted the coins.
  • Tom bozuklukları saydı.
Show More (-2)
coin jeton n.
  • You gave me an extra coin.
  • Bana fazladan bir jeton vermiştin.
Show More (-2)