|
- It will create a new framework for our daily lives and our political work.
- Günlük yaşamlarımız ve siyasi çalışmalarımız için yeni bir çerçeve oluşturacaktır.
- Palestinians need to be able to see a real prospect of an improvement in their daily lives.
- Filistinlilerin günlük yaşamlarında gerçek bir iyileşme ihtimali görebilmeleri gerekmektedir.
- All this certainly makes the daily lives of the Cuban citizens difficult.
- Tüm bunlar Küba vatandaşlarının günlük yaşamlarını kesinlikle zorlaştırmaktadır.
- What is crucial is to implement reforms in people's daily lives.
- Önemli olan, insanların günlük yaşamlarında reformlar gerçekleştirmektir.
- What is crucial is to implement reforms in people's daily lives.
- Asıl önemli olan reformların insanların günlük yaşamlarında uygulanmasıdır.
- It is obvious that these could be seen as measures that simply complicate people's daily lives.
- Bunların insanların günlük yaşamlarını zorlaştıran önlemler olarak görülebileceği açıktır.
- Often EU leaders seek to make the EU more relevant to the daily lives of their citizens.
- AB liderleri genellikle AB'yi vatandaşlarının günlük yaşamlarıyla daha ilgili hale getirmeye çalışırlar.
- The tangible euro makes Europe a fact of daily life, just as we MEPs always said it would.
- Somut Avro, biz AP üyelerinin her zaman söylediği gibi Avrupa'yı günlük yaşamın bir gerçeği haline getiriyor.
- The citizens of Europe have rapidly integrated the euro into their daily lives.
- Avrupa vatandaşları Avro'yu günlük yaşamlarına hızla entegre etmişlerdir.
- Should we not take notice of the fact that sport has pride of place in the citizens' daily lives?
- Sporun vatandaşların günlük yaşamlarında gurur verici bir yere sahip olduğu gerçeğini dikkate almamız gerekmez mi?
- Space will be ever more present in all aspects of people’s daily lives.
- Uzay, insanların günlük yaşamlarının her alanında daha fazla yer alacaktır.
- Who manages daily life in international, European, national, regional and local assemblies?
- Uluslararası, Avrupa, ulusal, bölgesel ve yerel meclislerde günlük yaşamı kim yönetiyor?
- This is no different from other technologies or other aspects of daily life.
- Bu, diğer teknolojilerden veya günlük yaşamın diğer yönlerinden farklı değildir.
- The wonderful thing is, though, that more and more Europeans are experiencing this in their daily lives.
- Ancak harika olan şey, giderek daha fazla Avrupalının bunu günlük yaşamlarında deneyimliyor olmasıdır.
- Even religion, separated from family and daily life, was just another subject for critical analysis and testing.
- Aileden ve günlük yaşamdan ayrılan din bile eleştirel tahlil ve teste tabi tutulan başka bir konuydu.
- The words that we use in our daily lives are powerful too.
- Günlük yaşamımızda kullandığımız kelimeler de güçlüdür.
- I want to learn about American daily life.
- Amerikan günlük yaşamını öğrenmek istiyorum.
- The daily life of these people is unbelievable.
- Bu insanların günlük yaşamı inanılmazdır.
- It's the prevention of migraines during daily life that's important, not dealing with migraines when they occur.
- Önemli olan migren ortaya çıktığında onunla başa çıkmak değil, günlük yaşam sırasında migreni önlemektir.
- Tell me about your daily life.
- Bana günlük yaşantından bahset.
- The daily life can be busy, hectic and sometimes overwhelming.
- Günlük yaşam, yoğun, telaşlı ve bazen ezici olabilir.
- Most people write about their daily life.
- Çoğu insan günlük yaşamı hakkında yazıyor.
- Most people write about their daily life.
- Çoğu insan günlük yaşamları hakkında yazar.
- Pure water is necessary to our daily life.
- Saf su günlük yaşantımızda gereklidir.
- He seems to be oppressed by his monotonous daily life.
- Monoton günlük yaşantısı yüzünden bunalmış gibi görünüyor.
- Is she satisfied with her daily life?
- O günlük yaşamından memnun mu?
- Are you satisfied with your daily life?
- Günlük yaşantından memnun musun?
Show More (24)
|
|
- The words that we use in our daily lives are powerful too.
- Günlük hayatta kullandığımız kelimeler de güçlüdür.
- Even religion, separated from family and daily life, was just another subject for critical analysis and testing.
- Aileden ve günlük hayattan koparılan din bile eleştirel tahlil ve test için başka bir konuydu.
- The words that we use in our daily lives are powerful too.
- Günlük hayatımızda kullandığımız kelimeler de güçlüdür.
- Music is ever present in our daily lives.
- Müzik günlük hayatımızda her daim vardır.
- He decided not to use much energy in his daily life.
- Günlük hayatında fazla enerji kullanmaya karar verdi.
- The invention of TV caused a drastic change in our daily life.
- Televizyonun icadı, günlük hayatımızda köklü bir değişikliğe neden oldu.
- Sami was released and went about his daily life.
- Sami serbest bırakıldı ve günlük hayatına devam etti.
- Music is ever present in our daily lives.
- Müzik günlük hayatımızda her zaman var.
- Are you satisfied with your daily life?
- Günlük hayatından memnun musun?
- He seems to be oppressed by his monotonous daily life.
- Monoton günlük hayatından bunalmış gibi görünüyor.
- If you go to that supermarket, you can buy most things you use in your daily life.
- O süpermarkete giderseniz, günlük hayatta kullandığınız pek çok şeyi satın alabilirsiniz.
- Most people write about their daily life.
- Çoğu kişi günlük hayatı hakkında yazı yazar.
- Keeping a diary also gives us a chance to reflect on our daily life.
- Günlük tutmak bize günlük hayatımız üzerinde düşünme şansı da verir.
- Is she satisfied with her daily life?
- Günlük hayatından memnun mu?
- I was bored with the monotony of daily life.
- Ben günlük hayatın monotonluğu ile sıkılmıştım.
- I was bored with the monotony of daily life.
- Günlük hayatın monotonluğundan sıkılmıştım.
- He decided not to use much energy in his daily life.
- Günlük hayatında fazla enerji kullanmamaya karar verdi.
- The daily life can be busy, hectic and sometimes overwhelming.
- Günlük hayat yoğun, telaşlı ve bazen bunaltıcı olabilir.
- Most people write about their daily life.
- Çoğu insan günlük hayatı hakkında yazıyor.
- The invention of TV caused a drastic change in our daily life.
- TV'nin icadı, günlük hayatımızda köklü bir değişime neden oldu.
- Pure water is necessary to our daily life.
- Saf su günlük hayatımız için gereklidir.
- If you go to that supermarket, you can buy most things you use in your daily life.
- Şu süpermarkete giderseniz, günlük hayatınızda kullandığınız çoğu şeyi satın alabilirsiniz.
Show More (19)
|