1 |
depressed |
bunalımlı |
adj. |
|
- Tom looks a little depressed.
- Tom biraz bunalımlı görünüyor.
- You still look depressed.
- Hâlâ bunalımlı görünüyorsun.
- Tom is depressed because his wife left him.
- Tom karısı onu terk ettiği için bunalımlı.
- Tom seems depressed.
- Tom bunalımlı görünüyor.
- You looked like you were depressed.
- Sen bunalımlı gibi görünüyordun.
- Tom seemed to be feeling depressed.
- Tom bunalımlı hissediyor gibi görünüyordu.
- Tom didn't seem depressed.
- Tom bunalımlı görünmüyordu.
- It seemed Tom and Mary were depressed.
- Tom ve Mary bunalımlı görünüyordu.
- You seem a bit depressed.
- Biraz bunalımlı görünüyorsun.
- Tom seemed to be really depressed.
- Tom gerçekten bunalımlı görünüyordu.
- He is depressed lately.
- O son zamanlarda bunalımlıdır.
- You look depressed.
- Sen bunalımlı görünüyorsun.
- Tom said Mary isn't depressed.
- Tom Mary'nin bunalımlı olmadığını söyledi.
- Tom has been very depressed since you left.
- Tom sen gittiğinden beri çok bunalımlı.
- Tom said Mary was likely to be depressed.
- Tom Mary'nin muhtemelen bunalımlı olacağını söyledi.
- I'm so depressed.
- Ben çok bunalımlıyım.
- Tom became very depressed after that.
- Ondan sonra Tom çok bunalımlı hale geldi.
- Tom told me that he thought Mary was depressed.
- Tom bana Mary'nin bunalımlı olduğunu düşündüğünü söyledi.
- I feel depressed when I am stuck in traffic.
- Trafikte sıkışıp kaldığımda kendimi bunalımlı hissediyorum.
- It seemed that Tom and Mary were depressed.
- Tom ve Mary bunalımlı görünüyordu.
- Tom is still kind of depressed.
- Tom hâlâ biraz bunalımlı.
- Tom said I looked depressed.
- Tom bunalımlı göründüğümü söyledi.
- Tom is still depressed.
- Tom hâlâ bunalımlı.
- Tom is depressed and lonely.
- Tom bunalımlı ve yalnız.
- Are you feeling depressed?
- Bunalımlı hissediyor musun?
- I think Tom is still depressed.
- Bence Tom hâlâ bunalımlı.
- It looks like Tom is depressed.
- Tom bunalımlı gibi görünüyor.
- They said they were depressed.
- Bunalımlı olduklarını söylediler.
- Tom was very depressed.
- Tom çok bunalımlıydı.
- You seemed depressed.
- Sen bunalımlı görünüyordun.
- Tom said Mary is depressed.
- Tom Mary'nin bunalımlı olduğunu söyledi.
- Layla was quite depressed for a while.
- Leyla bir süredir oldukça bunalımlıdır.
- When it rains, I get depressed.
- Yağmur yağdığında bunalımlı olurum.
- I'm very depressed.
- Çok bunalımlıyım.
- Tom has been depressed ever since Mary died.
- Tom Mary öldüğünden beri bunalımlı.
- Tom thinks Mary is depressed.
- Tom Mary'nin bunalımlı olduğunu düşünüyor.
- Are you still depressed?
- Sen hâlâ bunalımlı mısın?
- Tom said Mary was depressed.
- Tom Mary'nin bunalımlı olduğunu söyledi.
- Tom told me he was depressed.
- Tom bana bunalımlı olduğunu söyledi.
- Tom is very depressed.
- Tom çok bunalımlı.
- Tom says he's depressed.
- Tom bunalımlı olduğunu söylüyor.
Show More (38)
|
2 |
depressed |
morali bozuk |
adj. |
|
- Now I'm depressed.
- Şimdi moralim bozuk.
- I feel a bit depressed.
- Biraz moralim bozuk.
- Tom has been a little depressed lately.
- Tom'un son zamanlarda biraz morali bozuk.
- You seem a little depressed today.
- Bugün biraz morali bozuk görünüyorsun.
- Tom went home depressed.
- Tom eve morali bozuk gitti.
- Tom has been depressed lately.
- Tom'un son zamanlarda Morali bozuk.
Show More (3)
|
3 |
depressed |
sıkkın |
adj. |
|
- He seems to be depressed.
- Sıkkın görünüyor.
- I'm depressed today.
- Bugün canım sıkkın.
- I wonder why Tom is so depressed.
- Tom'un niye canı bu kadar sıkkın, merak ediyorum.
- Having much to do, I felt depressed.
- Yapacak çok şey olduğu için, canım sıkkındı.
Show More (1)
|
4 |
depressed |
depresyona girmiş |
adj. |
|
- Tom must've been depressed.
- Tom depresyona girmiş olmalı.
- Tom was thoroughly depressed.
- Tom iyice depresyona girmişti.
Show More (-1)
|
5 |
depressed |
keyifsiz |
adj. |
|
- I feel a bit depressed.
- Kendimi biraz keyifsiz hissediyorum.
- Why are you depressed?
- Neden keyifsizsin?
Show More (-1)
|
6 |
depressed |
durgun (piyasa) |
adj. |
|
- The stock market is severely depressed.
- Borsa ciddi biçimde durgun.
Show More (-2)
|
7 |
depressed |
karamsar |
adj. |
|
- He's depressed about the result.
- O sonuç hakkında karamsar.
Show More (-2)
|
8 |
depressed |
üzgün |
adj. |
|
- Don't look so depressed.
- Bu kadar üzgün görünme.
Show More (-2)
|
9 |
depressed |
üzülmüş |
adj. |
|
- I'd be depressed if they asked me to quit the team.
- Takımdan ayrılmamı isterlerse üzülürüm.
Show More (-2)
|
10 |
depressed |
çökmüş |
adj. |
|
- The depressed economy showed signs of improving.
- Çökmüş ekonomi iyileşme belirtileri gösterdi.
Show More (-2)
|
11 |
depressed |
buhranlı |
adj. |
|
- The depressed economy showed signs of improving.
- Buhranlı ekonomi iyileşme belirtileri gösteriyordu.
Show More (-2)
|