Tureng - description - Englisch Türkisch Sätze

Verlauf

	Englisch	Türkisch
1	description	tanım	n.
	That is a good clear description of the reality. Bu, gerçeğin iyi ve net bir tanımıdır. The comment last year was that the description only applied to the Commission. Geçen yıl yapılan yorum, bu tanımın sadece Komisyon için geçerli olduğu yönündeydi. The expression ‘Much ado about nothing’ is quite a good description of this controversial directive. 'Kuru gürültü' ifadesi bu tartışmalı yönergenin oldukça iyi bir tanımıdır. The well established description of Scotch beef should continue to be used. İskoç sığır etinin iyi bilinen tanımı kullanılmaya devam edilmelidir. The description of thematic fields is also vague, especially when it comes to the social partners. Tematik alanların tanımı da özellikle sosyal ortaklar söz konusu olduğunda muğlaktır. The Stenzel report gives us an excellent description of all these developments and I fully endorse it. Stenzel raporu bize tüm bu gelişmelerin mükemmel bir tanımını sunuyor ve ben de bunu tamamen destekliyorum. There is no precise description of what a social market economy in good working order is. İyi işleyen bir sosyal piyasa ekonomisinin ne olduğuna dair kesin bir tanım yoktur. The comment last year was that the description only applied to the Commission. Geçen yıl yapılan yorum, tanımın sadece Komisyon için geçerli olduğu yönündeydi. I think it is clear that, this year, we have a detailed description of all the agencies involved in each action. Bu yıl, her bir eylemde yer alan tüm kurumların ayrıntılı bir tanımına sahip olduğumuzun açık olduğunu düşünüyorum. Furthermore, the staff representatives at the AZF plant vigorously repudiate the description of a sink-factory. Ayrıca, AZF tesisindeki personel temsilcileri lavabo fabrikası tanımını şiddetle reddetmektedir. These standards must be laid down in the description of the product. Bu standartlar ürünün tanımında belirtilmelidir. That is a good clear description of the reality. Bu, gerçekliğin iyi ve net bir tanımıdır. The police found a truck matching that description. Polis bu tanıma uyan bir kamyon buldu. Does that description fit? Bu tanım uyuyor mu? I like that description. Bu tanımı sevdim. Tom certainly fits the description that the police gave us. Tom kesinlikle polisin bize verdiği tanıma uyuyor. In 1917, Albert Einstein proposed a description of the universe based on his Theory of General Relativity. 1917'de Albert Einstein, Genel Görelilik Teorisi'ne dayanan bir evren tanımı önerdi. His description approximated to the truth. Onun tanımı gerçeğe benziyor. We finally found a man who fits this description. Sonunda bu tanıma uyan bir adam bulduk. He fits the description in the newspaper. Gazetedeki tanıma uyuyor. He fits the description in the newspaper. O gazetedeki tanıma uyuyor. Show More (18)
2	description	açıklama	n.
	On the back of the item, there was a description of how to use it. Ürünün arkasında nasıl kullanılacağına dair bir açıklama vardı. The Commission's description of how we get there is, however, incorrect and inadequate. Ancak Komisyon'un bu noktaya nasıl ulaşacağımıza ilişkin açıklaması yanlış ve yetersizdir. Their description was most interesting. Açıklamaları çok ilginçti. I am not going to give a lengthy description of what is happening. Neler olduğuna dair uzun bir açıklama yapmayacağım. We asked for a clear description of the criteria for research priorities. Araştırma önceliklerine ilişkin kriterlerin net bir şekilde açıklanmasını istedik. Each permit issued should be accompanied by a detailed description of the material, the addressee and end user. Verilen her izne malzemenin, muhatabın ve son kullanıcının ayrıntılı bir açıklaması eşlik etmelidir. The Commission's description of how we get there is, however, incorrect and inadequate. Ancak, Komisyon'un bu noktaya nasıl ulaşılacağına ilişkin açıklaması yanlış ve yetersizdir. This description is also true in a negative sense. Bu açıklama olumsuz anlamda da doğrudur. Just check out each description to see which application teaches what language. Hangi uygulamanın hangi dili öğrettiğini görmek için her bir açıklamaya göz atın. The description isn't very clear. Açıklama çok net değil. We need a detailed description of what happened. Neler olduğuna dair detaylı bir açıklamaya ihtiyacımız var. He gave a minute description of the dinner party. Akşam yemeği partisinin kısa bir açıklamasını yaptı. This description is too abstract. Bu açıklama çok soyut. Tom's description was accurate. Tom'un açıklaması doğruydu. In 1917, Albert Einstein proposed a description of the universe based on his Theory of General Relativity. 1917 yılında, Albert Einstein Genel Görelilik Teorisine dayalı evrenin bir açıklamasını önerdi. Here is a brief description. İşte kısa bir açıklama. Fewer graphics and more captions would make the description clearer. Daha az grafik ve daha fazla başlık açıklamayı daha net hale getirecektir. We need a detailed description of what happened. Ne olduğuna dair detaylı bir açıklamaya ihtiyacımız var. This description of events is completely exaggerated, even if it's essentially true. Olayların bu açıklaması, özünde doğru olsa bile tamamen abartılıdır. He gave a detailed description of the accident. O, kazaya ayrıntılı bir açıklama getirdi. Show More (17)
3	description	tarif etme	n.
	The sight was splendid beyond description. Manzara tarif edilemeyecek kadar muhteşemdi. Her beauty was beyond description. Güzelliği tarif edilemezdi. The scenery was beyond description. Manzarayı tarif etmeye kelimeler yetmiyordu. The fear we felt at the earthquake was beyond description. Depremde yaşadığımız korku tarif edilemezdi. The beauty is beyond description. Tarif edilemez bir güzellik. The princess was beautiful beyond description. Prenses, kelimelerle tarif edilemeyecek kadar güzeldi. The beauty of the sight is beyond description. Manzaranın güzelliği kelimelerle tarif edilemez. The beauty of that country is beyond description. O ülkenin güzelliği, tarif edilemez. The hotel was luxurious beyond description. Otel tarif edilemeyecek kadar lükstü. The princess was beautiful beyond description. Prenses, tarif edilemeyecek kadar güzeldi. The scenery was beyond description. Manzara, tarif edilemeyecek kadar güzeldi. The beauty of the scenery is beyond description. Manzaranın güzelliği tarif edilemez. The scenery was beautiful beyond description. Manzara tarif edilemeyecek kadar güzeldi. Show More (10)
4	description	tanımlama	n.
	Nor will I accept the description of Ankara's shadow. Ankara'nın gölgesi tanımlamasını da kabul etmeyeceğim. This description is also true in a negative sense. Bu tanımlama olumsuz anlamda da doğrudur. The expression ‘Much ado about nothing’ is quite a good description of this controversial directive. "Kuru gürültü" ifadesi bu tartışmalı yönergeyi oldukça iyi tanımlamaktadır. I share his view that the Commission communication is too long on description, but too short on action. Komisyon tebliğinin tanımlama konusunda çok uzun, eylem konusunda ise çok kısa olduğu görüşünü paylaşıyorum. I share his view that the Commission communication is too long on description, but too short on action. Komisyon bildirisinin tanımlama konusunda çok uzun, ancak eylem konusunda çok kısa olduğu görüşünü paylaşıyorum. Whether this is an accurate description or not, the British government fails at any rate to discourage refugees. Bu doğru bir tanımlama olsun ya da olmasın, İngiliz hükümeti her halükarda mültecileri caydırmakta başarısız olmaktadır. The man answered to the description. Adam tanımlamaya uyuyordu. Sami recognized Layla from the description that I gave him. Sami, Leyla'yı ona verdiğim tanımlamadan tanıdı. The man answers the description. Adam tanımlamaya uyuyor. The fear we felt at the earthquake was beyond description. Depremde hissettiğimiz korku tanımlamanın ötesindeydi. It's a very allegorical description. Bu çok alegorik bir tanımlama. We finally found a man who fits this description. Sonunda bu tanımlamaya uyan bir adam bulduk. Show More (9)
5	description	tasvir	n.
	According to Plato's descriptions, the capital city was built on a hill and surrounded by several rings of water. Platon'un tasvirlerine göre başkent bir tepe üzerine inşa edilmiş ve birkaç su halkasıyla çevrelenmiştir. Tom's description was accurate. Tom'un tasviri doğruydu. Partly because he could not receive enough information, Harper's description remains imperfect. Harper'ın tasviri, biraz da yeterli bilgi alamadığı için, eksik kalmıştı. The graphic description of the victim's murder was too much for his mother, who ran out of the court in tears. Kurbanın cinayetinin grafik tasviri annesi için çok fazlaydı ve gözyaşları içinde mahkemeden kaçtı. He wrote a fine description of what happened there. Orada olanların güzel bir tasvirini yazdı. Show More (2)
6	description	tarif	n.
	Can you give us a description of the car that hit Tom? Tom'a çarpan arabanın tarifini verebilir misiniz? Tom's description was accurate. Tom'un tarifi doğruydu. He gave a detailed description of the accident. Kazanın ayrıntılı bir tarifini verdi. Tom wrote a very detailed description. Tom çok detaylı bir tarif yazdı. Sami recognized Layla from the description that I gave him. Sami, Layla'yı ona verdiğim tariften tanıdı. Show More (2)
7	description	eşkal	n.
	Sami gave police a description of the suspect. Sami polise şüphelinin bir eşkalini verdi. Sami gave police a description of the suspect. Sami polise şüphelinin eşkalini verdi. Tom certainly fits the description that the police gave us. Tom kesinlikle polisin bize verdiği eşkale uyuyor. Show More (0)
8	description	betimleme	n.
	The graphic description of the victim's murder was too much for his mother, who ran out of the court in tears. Kurbanın katili tarafından yapılan çarpıcı betimleme, gözyaşları içinde mahkemeyi terk eden annesine çok ağır geldi. This author's books don't suit me because the erotic descriptions are too perverted. Bu yazarın kitapları bana uymuyor çünkü erotik betimlemeler çok sapkın. Show More (-1)