discover - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
discover keşfetmek v.
  • We know how to discover the will of states.
  • Devletlerin iradesini nasıl keşfedeceğimizi biliyoruz.
  • Sometimes we discover a real area that needs legislation and yet we are powerless to act.
  • Bazen mevzuat gerektiren gerçek bir alan keşfederiz ama yine de harekete geçecek gücümüz yoktur.
  • Following the disaster, we are discovering serious safety lapses in the chemical industry in other parts of the country.
  • Felaketin ardından ülkenin diğer bölgelerinde de kimya endüstrisinde ciddi güvenlik açıkları olduğunu keşfediyoruz.
Show More (215)
discover bulmak v.
  • We will have a look at that and try to discover what has gone wrong.
  • Buna bir göz atacağız ve neyin yanlış gittiğini bulmaya çalışacağız.
  • Police later on that day discovered his car covered in blood.
  • O günün ilerleyen saatlerinde polis, onun arabasını kana bulanmış halde buldu.
  • Police later on that day discovered his car covered in blood.
  • O günün ilerleyen saatlerinde polis, onun arabasını kana bulanmış olarak buldu.
Show More (37)
discover fark etmek v.
  • She discovered that she had run out of salt.
  • Tuzunun bitmiş olduğunu fark etti.
  • Tom discovered that he had run out of money.
  • Tom parasının bittiğini fark etti.
  • On arriving home, I discovered the burglary.
  • Eve vardığımda soygunu fark ettim.
Show More (11)
discover anlamak v.
  • He was a Frenchman, as I discovered from his accent.
  • Aksanından anladığım kadarıyla bir Fransız'dı.
  • He was a Frenchman, as I discovered from his accent.
  • Aksanından anlayabildiğim kadarıyla o bir Fransızdı.
  • He discovered that he had made a mistake.
  • O, bir hata yaptığını anladı.
Show More (5)
discover tespit etmek v.
  • When it was discovered, it was done so fortuitously.
  • Tespit edildiğinde, bu tesadüfen yapılmıştır.
  • He discovered that she had dated his best friend.
  • Onun kendisinin en iyi arkadaşıyla çıktığını tespit etti.
Show More (-1)
discover ortaya çıkarmak v.
  • Ten years after the end of the conflict, no serious enquiry has been carried out to discover what happened to them.
  • Çatışmanın sona ermesinden on yıl sonra, onlara ne olduğunu ortaya çıkarmak için ciddi bir soruşturma yürütülmedi.
Show More (-2)
discover rastlamak v.
  • Cases of SARS have also been discovered in Greece and Finland.
  • Yunanistan ve Finlandiya'da da SARS vakalarına rastlanmıştır.
Show More (-2)
discover farkına varmak v.
  • The more you study, the more you discover your ignorance.
  • Ne kadar çok çalışırsanız, cehaletinizin o kadar çok farkına varırsınız.
Show More (-2)
discover karşılaşmak v.
  • If you discover any problems on Tatoeba, you should go ahead and blame Sysko.
  • Tatoeba'da herhangi bir sorunla karşılaşırsan, Sysko'yu suçlamalısın.
Show More (-2)