drain - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
drain gider n.
  • I hate it when hair clogs the drain.
  • Kılların gideri tıkamasından nefret ediyorum.
  • Tom was showing Mary how to unclog a drain.
  • Tom, Mary'ye giderin nasıl açılacağını gösteriyordu.
  • The drain in the washbasin is blocked.
  • Lavabonun gideri tıkanmış.
Show More (5)
drain boşaltmak v.
  • The pools have been drained.
  • Havuzlar boşaltılıyor.
  • We drained the pond and filled it with fresh water.
  • Göleti boşalttık ve tatlı suyla doldurduk.
  • Drain any excess water.
  • Fazla suyu boşaltın.
Show More (4)
drain kanalizasyon n.
  • Last month the Quaestors told us that the reason for this smell then was that an animal had died in one of the drains.
  • Geçen ay Quaestors bize bu kokunun nedeninin kanalizasyonlardan birinde bir hayvanın ölmesi olduğunu söyledi.
  • The drain is running freely.
  • Kanalizasyon kontrolsüzce akıyor.
  • The drain is clogged again.
  • Kanalizasyon tekrar tıkanmış.
Show More (1)
drain tüketmek v.
  • The long flight to Korea completely drained me.
  • Uzun süren Kore uçuşu beni tamamen tüketti.
  • The war is draining our economy.
  • Savaş ekonomimizi tüketiyor.
Show More (-1)
drain boru n.
  • The plumber pumped out the water in order to drain the pipe.
  • Tesisatçı boruyu boşaltmak için suyu dışarı pompaladı.
  • The drain in the washbasin is blocked.
  • Lavabodaki boru tıkalıydı.
Show More (-1)
drain (suyu) boşaltmak v.
  • She drained and cleaned the tub before leaving.
  • Ayrılmadan önce küveti boşaltarak temizledi.
Show More (-2)
drain lavabo gideri n.
  • I hate when people leave hair in the drain.
  • İnsanların lavabo giderinde saç bırakmasına ayar oluyorum.
Show More (-2)
drain mazgal n.
  • We saved a kitten that had been stuck in the drain outside.
  • Dışarıdaki mazgalda sıkışan bir kedi yavrusunu kurtardık.
Show More (-2)
drain eritmek v.
  • Studying medicine drained all my savings.
  • Tıp fakültesinde okumak tüm birikimlerimi eritti.
Show More (-2)
drain oluk n.
  • He's on the roof cleaning the drains.
  • Çatıya çıkmış olukları temizliyor.
Show More (-2)
drain yük n.
  • Has this drain on the EU’s funds come to an end?
  • AB fonları üzerindeki bu yük sona erdi mi?
Show More (-2)
drain kurutmak v.
  • And in the south of Iraq, he has drained the historic Iraqi marshlands.
  • O, Irak'ın güneyinde ise tarihi Irak bataklıklarını kuruttu.
Show More (-2)
drain boşaltma n.
  • Please drain the bathtub.
  • Küveti boşalt lütfen.
Show More (-2)
drain drene etmek v.
  • The pools have been drained.
  • Havuzlar drene ediliyor.
Show More (-2)
drain kanal n.
  • Tom knew how to properly dispose of motor oil and never dumped it down the storm drain.
  • Tom motor yağının nasıl düzgün bir şekilde atılacağını biliyordu ve asla yağmur suyu kanalına dökmezdi.
Show More (-2)
drain akmak v.
  • The river drains five provinces.
  • Nehir beş eyalete akıyor.
Show More (-2)