duty - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
duty görev n.
  • Now I will do my duty and continue with the vote.
  • Şimdi görevimi yerine getirip oylamaya devam edeceğim.
  • I do not regard the murder of Muslims as a Christian duty.
  • Müslümanların öldürülmesini bir Hristiyan görevi olarak görmüyorum.
  • And the Commission must present proposals which allow Parliament to carry out its duties.
  • Ve Komisyon, Parlamento'nun görevlerini yerine getirmesine olanak tanıyan teklifler sunmalıdır.
Show More (400)
duty vazife n.
  • It is our duty to report the incident to the police.
  • Bu olayı polise bildirmek bizim vazifemiz.
  • She did her duty.
  • O, vazifesini yaptı.
  • Come what may, we must do our duty.
  • Ne olursa olsun vazifemizi yerine getirmeliyiz.
Show More (6)
duty yükümlülük n.
  • The duty to communicate applies just as much to ourselves, the Commission and national authorities.
  • İletişim kurma yükümlülüğü bizler, Komisyon ve ulusal makamlar için de geçerlidir.
  • Nor can we support duties affording protection against the developing world.
  • Gelişmekte olan dünyaya karşı koruma sağlayan yükümlülükleri de destekleyemeyiz.
  • Secondly, the duty to inform must be improved.
  • İkinci olarak bilgilendirme yükümlülüğü iyileştirilmelidir.
Show More (4)
duty vergi n.
  • The government put a duty on foreign cars.
  • Hükümet yabancı otomobillere vergi koydu.
  • This proposal will introduce a cash minimum amount of cigarette duty.
  • Bu öneri, sigara vergisi için nakit asgari bir miktar getirecektir.
  • Everyone should fulfil their duty to pay taxes.
  • Herkes vergi ödeme yükümlülüğünü yerine getirmelidir.
Show More (1)
duty n.
  • Yolanda has been neglecting her duties.
  • Yolanda işlerini ihmal ediyor.
  • I was tempted to go swimming even though the lifeguard was not yet on duty.
  • Cankurtaran henüz başında olmasa da yüzmeye gitmek için can atıyordum.
  • Get on with your duties.
  • İşinize devam edin.
Show More (0)
duty gümrük vergisi n.
  • Minimum EU rates of duty are sensible and effective in tackling the scourge of smuggling.
  • AB'nin asgari gümrük vergisi oranları kaçakçılık belasıyla mücadelede mantıklı ve etkilidir.
  • These goods are free of duty.
  • Bu mallar için gümrük vergisi yok.
Show More (-1)
duty ödev n.
  • Firstly, the Constitution sets forth the rights and duties of citizens.
  • İlk olarak, Anayasa vatandaşların hak ve ödevlerini ortaya koymaktadır.
  • A right without a duty is a privilege.
  • Ödevsiz hak, ayrıcalıktır.
Show More (-1)
duty gümrük n.
  • These goods are free of duty.
  • Bu mallar gümrük vergisinden muaf.
Show More (-2)