fascinate - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
fascinate büyülemek v.
  • I was fascinated by that science book, which was so well explained to a young person like me.
  • Benim gibi genç bir insana çok iyi açıklanmış olan bu bilim kitabı beni büyüledi.
  • Both the green nature and the beauty of untouched bays can fascinate you.
  • Hem yemyeşil doğası hem de el değmemiş koyların güzellikleri sizleri büyüleyebilir.
  • I am fascinated by Animal Planet.
  • Animal Planet beni büyülüyor.
Show More (22)
fascinate etkilemek v.
  • During the talk, he used some words I didn't know that fascinated me.
  • Konuşma sırasında bilmediğim bazı kelimeler kullandı ve bu beni çok etkiledi.
Show More (-2)
fascinate cezbetmek v.
  • Stories like that fascinate me.
  • Bunun gibi hikayeler beni cezbediyor.
Show More (-2)