|
- I should therefore like, for a moment, to come back to the result.
- Bu nedenle bir an için sonuca geri dönmek istiyorum.
- I want to talk again for a moment about the growing importance of the aquaculture sector.
- Bir an için su ürünleri yetiştiriciliği sektörünün artan önemi hakkında tekrar konuşmak istiyorum.
- Let us return for a moment to impartiality, whose principle and justifications are not always correctly understood.
- Bir an için ilkesi ve gerekçeleri her zaman doğru anlaşılmayan tarafsızlığa dönelim.
- Let us look back for a moment at the embargo on beef.
- Bir an için sığır eti ambargosuna geri dönelim.
- I want to talk again for a moment about the growing importance of the aquaculture sector.
- Su ürünleri yetiştiriciliği sektörünün artan önemi hakkında bir an için tekrar konuşmak istiyorum.
- I should like to dwell for a moment on common sense.
- Bir an için sağduyu üzerinde durmak istiyorum.
- I just want to address the previous speaker for a moment.
- Bir önceki konuşmacıya bir an için değinmek istiyorum.
- Let us think for a moment.
- Bir an için düşünelim.
- Those who are unwilling to admit that should put themselves, for a moment, in the position of the public.
- Bunu kabul etmek istemeyenler bir an için kendilerini halkın yerine koymalıdır.
- Mr President, I will take the liberty of returning for a moment to the issue of the Eurobarometer survey.
- Sayın Başkan, bir an için Eurobarometre araştırması konusuna dönmek istiyorum.
- I should also like to ask those who regard GMOs differently from myself to reflect for a moment.
- GDO'ları benden farklı değerlendirenlerden de bir an için düşünmelerini rica ediyorum.
- Allow me to go back to your reply for a moment.
- Bir an için cevabınıza geri dönmeme izin verin.
- The reason is obvious if you think about it for a moment.
- Bir an için düşünürseniz bunun nedeni açıktır.
- They come here for a moment and then go somewhere else.
- Bir an buraya geliyorlar, sonra başka bir yere gidiyorlar.
- I went out for a moment.
- Ben bir an için dışarı çıktım.
- Tom paused for a moment and looked around.
- Tom bir an durakladı ve etrafına bakındı.
- Tom was quiet for a moment.
- Tom bir an sessizdi.
- Tom stared at Mary for a moment.
- Tom bir an için Mary'ye baktı.
- Tom remained quiet for a moment.
- Tom bir an için sessiz kaldı.
- Everett stood silent for a moment.
- Everett bir an sessiz durdu.
- Tom looked dubious for a moment.
- Tom bir an şüpheyle baktı.
- I never for a moment imagined that I would still be doing this kind of thing at my age.
- Bu yaşımda hala bu tür şeyler yapıyor olacağımı bir an bile hayal etmemiştim.
- I never doubted it for a moment.
- Bundan bir an şüphe etmedim.
- Tom stopped reading for a moment.
- Tom bir an için okumayı bıraktı.
- Tom paused for a moment to collect his thoughts.
- Tom düşüncelerini toplamak için bir an durakladı.
- For a moment there, I thought he had gone mad.
- Bir an için onun delirmiş olduğunu düşündüm.
- I never for a moment imagined that I'd be able to meet so many famous people.
- Bu kadar çok ünlü insanlarla tanışabileceğimi bir an bile asla hayal etmedim.
- Tom looked away for a moment.
- Tom bir an için gözlerini kaçırdı.
- Let's take a step back for a moment.
- Bir an için geri adım atalım.
- I closed my eyes for a moment.
- Bir an için gözlerimi kapattım.
- I never for a moment imagined that I would win.
- Kazanacağımı bir an bile hayal etmedim.
- I lost myself for a moment.
- Kendimi bir an kaybettim.
- Tom thought about it for a moment.
- Tom bir an bunu düşündü.
- Tom considered his options for a moment.
- Tom bir an için seçeneklerini düşündü.
- I never for a moment imagined that I'd be singled out for a full body search.
- Bir an bile tüm vücudumun aranacağını hayal etmemiştim.
- Tom stared at Mary for a moment wondering if there was something she wasn't telling him.
- Tom bir an için Mary'ye baktı ve ona söylemediği bir şey olup olmadığını merak etti.
- Close your eyes for a moment and look for the answer.
- Bir an için gözlerini kapat ve cevabı ara.
- Stay quiet for a moment.
- Bir an için sessiz kalın.
- Leave us alone for a moment.
- Bir an için bizi yalnız bırak.
- Our eyes met for a moment.
- Gözlerimiz bir an için bir araya geldi.
- Tom looked away for a moment.
- Tom bir an için yüzünü çevirdi.
- Tom rested for a moment.
- Tom bir an için dinlendi.
- Tom waited for a moment in the hall.
- Tom koridorda bir an bekledi.
- Mary was quiet for a moment.
- Mary bir an için sessizdi.
- For a moment I forgot what her name was.
- Bir an için adının ne olduğunu unuttum.
- Tom looked startled for a moment.
- Tom bir an için irkilmiş görünüyordu.
- They were silent for a moment.
- Bir an sessiz kaldılar.
- He thought about it for a moment.
- Bir an için düşündü.
- Tom listened for a moment.
- Tom bir an için dinledi.
- I don't for a moment doubt your honesty.
- Dürüstlüğünden bir an şüphe etmem.
- Tom hesitated for a moment before answering Mary.
- Tom, Mary'ye cevap vermeden önce bir an tereddüt etti.
- The train stopped for a moment.
- Tren bir an için durdu.
- Let's be candid for a moment.
- Bir an için samimi olalım.
- For a moment I forgot what her name was.
- Bir an için onun adı neydi unuttum.
- For a moment, I couldn't remember where I was.
- Bir an için nerede olduğumu hatırlayamadım.
- Tom listened for a moment.
- Tom bir an dinledi.
- I closed my eyes for a moment.
- Gözlerimi bir an için kapattım.
- Let's think about that for a moment.
- Bunu bir an için düşünelim.
- Tom looked startled for a moment.
- Tom bir an için ürkmüş göründü.
- They were silent for a moment.
- Onlar bir an için sessiz kaldılar.
- Tom and Mary looked at each other for a moment.
- Tom ve Mary bir an için birbirlerine baktılar.
- I was staggered for a moment.
- Bir an için sendeledim.
- Tom stood still for a moment.
- Tom bir an hareketsiz durdu.
- Our eyes met for a moment.
- Gözlerimiz bir an için buluştu.
- Think for a moment.
- Bir an için düşün.
- Close your eyes for a moment and look for the answer.
- Bir an için gözlerinizi kapatın ve cevabı bulmaya çalışın.
- I never for a moment imagined we wouldn't get home before the storm hit.
- Fırtına vurmadan önce eve varamayacağımızı bir an bile hayal etmemiştim.
- Let's think about that for a moment.
- Bir an için bu konuda düşünelim.
- I want to speak to you for a moment.
- Bir an için seninle konuşmak istiyorum.
- Tom can't sit still for a moment.
- Tom bir an bile yerinde duramıyor.
- Stay with her for a moment.
- Bir an için onunla kal.
- Mary was quiet for a moment.
- Mary bir an sessiz kaldı.
- I never for a moment imagined that my blog would become so popular.
- Blogumun bu kadar popüler olacağını bir an bile hayal etmemiştim.
- Tom was quiet for a moment.
- Tom bir an sessiz kaldı.
- She froze for a moment.
- O bir an dondu.
- Tom paused for a moment before continuing with the story.
- Tom hikayeye devam etmeden önce bir an durakladı.
- I do not for a moment think you are wrong.
- Bir an için bile yanıldığını düşünmüyorum.
- Tom stayed there for a moment.
- Tom bir an için orada kaldı.
- Could you excuse us for a moment?
- Bir an için bize izin verir misiniz?
- I was distracted for a moment.
- Bir an için kendimden geçtim.
- I wonder if I could talk with you for a moment.
- Seninle bir an için konuşup konuşamayacağımı merak ediyorum.
- Tom weighed his options for a moment.
- Tom bir an için seçeneklerini tarttı.
- I did not doubt you for a moment.
- Senden bir an için kuşkulanmadım.
- He thought about it for a moment.
- Bir an için onu düşündü.
- He hesitated for a moment.
- O, bir an tereddüt etti.
- Tom closed his eyes for a moment and considered his options.
- Tom bir an için gözlerini kapadı ve seçeneklerini düşündü.
- I never doubted it for a moment.
- Bir an bile şüphe etmedim.
- Tom has stepped out for a moment.
- Tom bir an için dışarıya çıktı.
- I never for a moment imagined that I'd be homeless.
- Evsiz kalacağımı bir an bile asla hayal etmedim.
- Tom paused for a moment.
- Tom bir an durakladı.
- Tom hesitated for a moment.
- Tom bir an tereddüt etti.
- For a moment, Tom was too surprised to speak.
- Bir an için, Tom konuşamayacak kadar şaşırmıştı.
- I never for a moment imagined that I'd be homeless.
- Bir an bile evsiz kalacağımı hayal etmemiştim.
- The train stopped for a moment.
- Tren bir an durdu.
- I thought for a moment Tom was going to start laughing.
- Bir an Tom'un gülmeye başlayacağını sandım.
- I never for a moment imagined that my blog would become so popular.
- Bloğumun çok popüler olacağını bir an bile asla düşünmedim.
- I do not for a moment think you are wrong.
- Bir an için bile yanıldığınızı düşünmüyorum.
- Tom held his breath for a moment.
- Tom bir an için nefesini tuttu.
- I lost myself for a moment.
- Bir an kendimi kaybettim.
- Stay with me for a moment.
- Bir an için benimle kal.
- Could I speak to you for a moment, please?
- Seninle bir an konuşabilir miyim, lütfen?
- I never doubted you for a moment.
- Senden bir an bile şüphe etmedim.
- He stared at her hand for a moment.
- Bir an için onun eline baktı.
- Tom has stepped out for a moment.
- Tom bir an için dışarı çıktı.
- Tom paused for a moment and looked around.
- Tom bir an durdu ve etrafına baktı.
- I thought for a moment Tom was really going to tell Mary about what happened.
- Bir an için Tom'un gerçekten Mary'ye olanları anlatacağını düşündüm.
- Tom didn't rest for a moment.
- Tom bir an bile dinlenmedi.
- He closed his mouth for a moment.
- Bir an ağzını kapattı.
- Tom stopped reading for a moment.
- Tom bir an okumayı bıraktı.
- I thought for a moment Tom was going to start laughing.
- Bir an için Tom'un gülmeye başlayacağını düşündüm.
- He was so frightened that he could not speak for a moment.
- O kadar korkmuştu ki bir an konuşamadı.
- Everett stood silent for a moment.
- Everett bir an sessiz kaldı.
- Can you pause the video for a moment?
- Bir an için videoyu duraklatabilir misin?
- I never for a moment imagined that I'd be able to meet so many famous people.
- Bir an bile bu kadar ünlü insanla tanışabileceğimi hayal etmemiştim.
- Stay with him for a moment.
- Bir an için onunla kal.
- Tom paused for a moment and looked around.
- Tom bir an durakladı ve çevresine bakındı.
- I never for a moment imagined I'd be able to afford to live in such a fancy house.
- Böyle lüks bir evde yaşayabileceğimi bir an bile hayal etmemiştim.
- I never for a moment imagined that I would win.
- Kazanacağımı bir an bile asla düşünmedim.
- I never for a moment imagined that you would show my letter to Tom.
- Mektubumu Tom'a göstereceğini bir an bile düşünmemiştim.
- Let's ponder that for a moment.
- Onu bir an için düşünelim.
- May I talk to you for a moment?
- Seninle bir an için konuşabilir miyim?
- He closed his mouth for a moment.
- Bir an için ağzını kapattı.
- Mary was quiet for a moment.
- Mary bir an için suskundu.
- There was silence for a moment.
- Bir an için sessizlik oldu.
- For a moment, Tom was too surprised to speak.
- Tom bir an için konuşamayacak kadar şaşırdı.
- Tom sat there for a moment without saying anything, and then he got up and left the room.
- Tom bir şey söylemeden bir an için orada oturdu ve sonra kalktı ve odadan çıktı.
- I did not doubt you for a moment.
- Senden bir an bile şüphe etmedim.
- Stay with them for a moment.
- Bir an için onlarla kal.
- Tom looked dubious for a moment.
- Tom bir an için kuşkulu göründü.
- He hesitated for a moment.
- Bir an tereddüt etti.
- He stepped out for a moment.
- O bir an için dışarı çıktı.
- Tom closed his eyes for a moment.
- Tom bir an için gözlerini kapattı.
- Tom and Mary stared at each other for a moment.
- Tom ve Mary bir an birbirlerine baktılar.
- Tom hesitated for a moment before answering Mary.
- Tom Mary'ye cevap vermeden önce bir an için tereddüt etti.
- For a moment, it looked as if Tom might start crying.
- Bir an için Tom ağlamaya başlayacakmış gibi göründü.
- She froze for a moment.
- Bir an için dondu kaldı.
- Tom and Mary stared at each other for a moment.
- Tom ve Mary bir an için birbirine baktı.
- I saw her for a moment.
- Onu bir an için gördüm.
- I was distracted for a moment.
- Bir an için dikkatim dağıldı.
- He stared at her hand for a moment.
- Bir an onun eline baktı.
- Think about this for a moment.
- Bir an için bunu düşünün.
- I went out for a moment.
- Bir an için dışarı çıktım.
- Tom didn't hesitate for a moment.
- Tom bir an bile tereddüt etmedi.
- He stepped out for a moment.
- Bir an için dışarı çıktı.
Show More (141)
|
