| 1 |
freezing |
buz gibi |
adj. |
|
- It's absolutely freezing outside.
- Dışarısı buz gibi.
- It's freezing.
- Hava buz gibi.
- It's freezing here!
- Burası buz gibi!
- Inside, it's very hot, but outside its freezing.
- İçerisi çok sıcak ama dışarısı buz gibi.
- Inside, it's very hot, but outside its freezing.
- İçeride hava çok sıcak ama dışarıda hava buz gibi.
- It's freezing out here.
- Burası buz gibi.
- Tom jumped into the freezing water.
- Tom buz gibi suya atladı.
- The water was freezing.
- Su buz gibiydi.
- It's freezing outside.
- Dışarısı buz gibi.
- It's freezing in here.
- Burası buz gibi.
- It was freezing!
- Buz gibiydi!
- Tom and Mary swam in the freezing lake.
- Tom ve Mary buz gibi gölde yüzdüler.
Show More (9)
|
| 2 |
freezing |
dondurucu |
adj. |
|
- Freezing rain is a rather rare meteorological phenomenon.
- Dondurucu yağmur oldukça nadir görülen bir meteorolojik olaydır.
- The water was freezing.
- Su dondurucuydu.
- Tom jumped into the freezing water.
- Tom dondurucu suya atladı.
- It was freezing.
- Dondurucuydu.
- It's absolutely freezing outside.
- Dışarısı kesinlikle dondurucu.
- Tom and Mary swam in the freezing lake.
- Tom ve Mary dondurucu gölde yüzdü.
- It was crazy of him to try swimming in that freezing water.
- O dondurucu suda yüzmeyi denemesi çılgınlıktı.
Show More (4)
|
| 3 |
freezing |
soğuk |
adj. |
|
- I'm tired of being freezing cold all the time.
- Her zaman soğuktan donmaktan bıktım.
- I'm tired of being freezing cold all the time.
- Sürekli soğuktan donmaktan yoruldum.
- I'm freezing cold.
- Soğuktan donuyorum.
- What are you doing in a freezing place like this?
- Böyle soğuk bir yerde ne yapıyorsun?
Show More (1)
|
| 4 |
freezing |
donma noktasında |
adj. |
|
- The temperature is just above freezing.
- Sıcaklık donma noktasının hemen üstünde.
- The temperature is above freezing today.
- Bugün sıcaklık donma noktasının üzerinde.
Show More (-1)
|
| 5 |
freezing |
çok soğuk |
adj. |
|
- It's freezing.
- Hava çok soğuk.
- It's freezing out here.
- Burada dışarısı çok soğuk.
Show More (-1)
|
| 6 |
freezing |
donma |
n. |
|
- An example of genetic modification is the injection of fish genes into strawberries and tomatoes, a process which prevents these fruits from freezing.
- Genetik modifikasyona örnek olarak, çilek ve domateslere bu meyvelerin donmasını engellemek için balık genleri enjekte edilmesi verilebilir.
Show More (-2)
|
| 7 |
freezing |
donduran |
adj. |
|
- I'm not freezing their food for them.
- Yemeklerini onlar için dondurmuyorum.
Show More (-2)
|
