|
- I thank all those who spent a lot of time and effort in getting to this position.
- Bu konuma gelmek için çok fazla zaman ve çaba harcayan herkese teşekkür ediyorum.
- No codecision that gets to that stage is ever entirely straightforward.
- Bu aşamaya gelen hiçbir kodifikasyon hiçbir zaman tamamen basit değildir.
- No codecision that gets to that stage is ever entirely straightforward.
- Bu aşamaya gelen hiçbir ortak karar asla tamamıyla masum değildir.
- I thank all those who spent a lot of time and effort in getting to this position.
- Bu noktaya gelebilmek için çok fazla zaman ve çaba harcayan herkese teşekkür ediyorum.
- Liberalisation is certainly inevitable; it has got to come.
- Serbestleşme kesinlikle kaçınılmaz; bunun gelmesi gerekiyor.
- So this is where we have got to.
- İşte geldiğimiz nokta bu.
- To get to where we are today has required a massive input from Members of this House.
- Bugün bulunduğumuz noktaya gelebilmek için bu Meclisin Üyelerinin büyük katkısı gerekmiştir.
- Tom got to school just in time.
- Tom tam vaktinde okula geldi.
- Tell me when the body gets to the funerary parlor.
- Naaş cenaze salonuna geldiğinde bana söyle.
- When Tom got to Mary's house, she was already sleeping.
- Tom, Mary'nin evine geldiğinde, o zaten uyuyordu.
- Everyone knows that he worked hard to get to the top of the company.
- Şirketin tepesine gelmek için, onun sıkı çalıştığını herkes biliyor.
- It's doubtful that Tom will still be alive when his children get to the hospital.
- Onun çocukları hastaneye geldiğinde Tom'un hala hayatta olacağı şüpheli.
- It's time to get to work.
- İşe gitme vakti geldi.
- I've just got to try my hardest.
- Elimden gelenin en iyisini yapmalıyım.
- Hang on till I get to you.
- Yanına gelene kadar bekle.
- How soon can you get to my house?
- Evime ne kadar çabuk gelebilirsin?
- Tom got to the station too late, so he missed the train.
- Tom istasyona çok geç geldi bu yüzden treni kaçırdı.
- You've got to come see this.
- Gelip bunu görmen lazım.
- Tom got to school very late this morning.
- Tom bu sabah okula çok geç geldi.
- It'll take about thirty minutes to get to the station by taxi.
- Taksiyle istasyona gelmek yaklaşık otuz dakika alır.
- How did you get to be this way?
- Bu duruma nasıl geldin?
- Finally, we got to Boston.
- En sonunda Boston'a geldik.
- Tom knew that Mary was likely to not be ready when he got to her house.
- Tom, Mary'nin evine geldiğinde muhtemelen onun hazır olmayacağını biliyordu.
- Tom always gets to work early.
- Tom her zaman işe erken gelir.
- The soldiers got to the foot of the hill before dawn.
- Askerler şafaktan önce tepenin eteklerine geldi.
- You've got to come home.
- Eve gelmelisin.
- We've got to clean the living room before mom gets home.
- Annem eve gelmeden önce oturma odasını temizlemeliyiz.
- I got to school just in time.
- Okula tam zamanında geldim.
- You've got to come home.
- Sen eve gelmelisin.
- Tom usually gets to school earlier than any other student in his class.
- Tom okula sınıfındaki diğer öğrencilerden daha erken gelir genellikle.
- Tom got to school just in time.
- Tom okula tam zamanında geldi.
- I've got to find out when Tom plans to arrive.
- Tom'un ne zaman gelmeyi planladığını öğrenmeliyim.
- I've got to wait until Tom gets here.
- Tom gelene kadar beklemek zorundayım.
- Let me get to the point.
- Konuya geleyim.
- Tom got to the hotel after dark.
- Tom hava karardıktan sonra otele geldi.
- You've got to snap out of it.
- Kendine gelmelisin.
- How did we get to this point?
- Biz bu noktaya nasıl geldik?
- Let's get to the main event.
- Asıl olaya gelelim.
- You'll understand better when you get to be my age.
- Benim yaşıma geldiğinde daha iyi anlayacaksın.
- When you get to be my age, you'll understand what I mean.
- Benim yaşıma geldiğinde ne demek istediğimi anlayacaksın.
- You've got to come home.
- Eve gelmek zorundasın.
- When he got to the party, Sam made a bee line for the food.
- Partiye geldiğinde, Sam yhemen yemeğe koştu.
- I got to school very late this morning.
- Bu sabah okula çok geç geldim.
- You ought to get to work on time.
- İşe zamanında gelmelisin.
- We have just gotten to first base.
- Daha yeni ilk aşamaya geldik.
- How did you get to work this morning?
- Bu sabah işe nasıl geldin?
- I've got to wait until Tom gets here.
- Tom gelene kadar beklemeliyim.
- I usually get to work about ten minutes early.
- Genelde işe on dakika erken gelirim.
- I don't know if you've noticed or not, but Tom hasn't been getting to work on time recently.
- Fark ettiniz mi bilmiyorum ama Tom son zamanlarda işe zamanında gelmiyor.
- How did we get to this point?
- Bu noktaya nasıl geldik?
- Dude, you got to come see this.
- Dostum, gelip bunu görmelisin.
- Father got to his office on time.
- Babam ofisine zamanında geldi.
- Let's get to the point.
- Sadede gelelim.
- I got to my office on time.
- Ofisime zamanında geldim.
Show More (51)
|
|
- We need to get to the truth of what happened and why thousands were ruined.
- Ne olduğuna ve binlerce kişinin neden mahvolduğuna dair gerçeğe ulaşmamız gerekiyor.
- Our delegation is calling on the aid organisations to get to the region quickly, safely and unimpeded.
- Heyetimiz yardım kuruluşlarına bölgeye hızlı, güvenli ve engelsiz bir şekilde ulaşmaları çağrısında bulunuyor.
- It was dark by the time we got to the sea.
- Denize ulaşmadan önce hava karanlıktı.
- Tom's place is easy to get to.
- Tom'un evine ulaşmak kolay.
- We won't be able to get to the bank before it closes.
- Kapanmadan önce bankaya ulaşamayacağız.
- I've got to get to Tom.
- Tom'a ulaşmalıyım.
- If you follow this street, you will get to the station.
- Bu caddeyi takip ederseniz istasyona ulaşırsınız.
- Tom isn't going to let Mary get to him.
- Tom, Mary'nin ona ulaşmasına izin vermeyecek.
- The space ship will get to the moon soon.
- Uzay aracı yakında aya ulaşacak.
- What bus do I take to get to the subway station?
- Metro istasyonuna ulaşmak için hangi otobüse biniyorum?
- How can I get to the train station?
- Tren istasyonuna nasıl ulaşabilirim?
- How many minutes does it take to get to the JR station on foot?
- JR istasyonuna yürüyerek ulaşmak kaç dakika sürer?
- We finally got to the summit.
- En sonunda zirveye ulaştık.
- I've got to get to her.
- Ona ulaşmalıyım.
- Finally, we got to the Mississippi.
- En sonunda Mississippi'ye ulaştık.
- Make sure to get to the office on time.
- Ofise zamanında ulaştığınızdan emin olun.
- The police got to the scene of the accident.
- Polis kaza mahalline ulaştı.
- It took us over three hours to get to Boston.
- Boston'a ulaşmamız üç saatten uzun sürdü.
- Though seriously injured, he managed to get to a telephone.
- Ağır yaralı olmasına rağmen telefona ulaşmayı başardı.
- Fred tried to get to the door, but the table was in the way.
- Fred, kapıya ulaşmaya çalıştı fakat yolda masa vardı.
- Pardon me, how do I get to Downing Street from here?
- Affedersiniz, Downing sokağına buradan nasıl ulaşırım?
- Whichever way you go, you can get to the station.
- Hangi yoldan gidersen git, istasyona ulaşabilirsin.
- How long does it take for the airport shuttle to get to the airport?
- Havaalanı servisinin havaalanına ulaşması ne kadar sürer?
- How do I get to your office from the station?
- İstasyondan ofisine nasıl ulaşırım?
- Please, how can I get to the center?
- Lütfen, merkeze nasıl ulaşabilirim?
- It was hard for them to get to the island.
- Adaya ulaşmak onlar için çok zordu.
- It took the police a lot of time to get to the island.
- Polisin adaya ulaşması çok zaman aldı.
- Though seriously injured, he managed to get to a telephone.
- Ağır yaralı olmasına rağmen bir telefona ulaşmayı başardı.
- Sometimes you have to slay a few dragons to get to the princess.
- Bazen prensese ulaşmak için birkaç ejderha öldürmek gerekir.
- If you don't hurry up, you'll never get to the village.
- Acele etmezsen, asla köye ulaşmazsın.
- I was getting to that.
- Ona ulaşıyordum.
- They were desperate to get to Europe.
- Avrupa'ya ulaşmak için çaresiz durumdalar.
- How long does the airport bus take to get to the airport?
- Havaalanı otobüsünün havaalanına ulaşması ne kadar sürer?
- Go straight up the street for about 100 meters, and you will get to the junction of three roads.
- Caddede yaklaşık 100 metre boyunca dümdüz ilerlediğinizde üç yolun kesiştiği kavşağa ulaşacaksınız.
- What's the safest way to get to the top of the mountain?
- Dağın tepesine ulaşmanın en güvenli yolu nedir?
- By the time I got to the station, my train had already left.
- İstasyona ulaştığımda trenim çoktan ayrılmıştı.
- I have to get to Tom.
- Tom'a ulaşmalıyım.
- How long does it take to get to the airport?
- Havaalanına ulaşmak ne kadar sürüyor?
- The space ship will get to the moon soon.
- Uzay gemisi yakında Ay'a ulaşacak.
- I've got to get to her.
- Ona ulaşmak zorundayım.
- The cave is easy to get to.
- Mağaraya ulaşmak kolay.
- It was hard for them to get to the island.
- Adaya ulaşmak onlar için zordu.
- We must get to the root of the problem.
- Problemin kaynağına ulaşmamız gerek.
- I've got to get to him.
- Ona ulaşmam lazım.
- Sometimes you have to slay a few dragons to get to the princess.
- Bazen prensese ulaşmak için birkaç ejderha öldürmeniz gerekir.
- My place is easy to get to.
- Evime ulaşmak kolaydır.
Show More (43)
|
