|
- The 21st century is witnessing what will probably be known as the greatest revolution in human history.
- 21. yüzyıl, muhtemelen insanlık tarihinin en büyük devrimi olarak anılacak bir olaya tanıklık ediyor.
- Now, of course, the greatest attention must be paid to ensuring that the agreement is implemented.
- Şimdi elbette en büyük dikkat anlaşmanın uygulanmasını sağlamaya verilmelidir.
- One of my greatest concerns about this initiative is its funding, both substantively and in terms of its publicity.
- Bu girişimle ilgili en büyük endişelerimden biri, hem maddi hem de tanıtım açısından finansmanıdır.
- He is fully aware that the greatest amount of social malpractice probably takes place in the maritime sector.
- Kendisi, en büyük sosyal suiistimalin muhtemelen denizcilik sektöründe gerçekleştiğinin tamamen farkındadır.
- That is what we have experienced in recent days in Central Europe, with the greatest flood disaster known to history.
- Son günlerde Orta Avrupa'da tarihin bildiği en büyük sel felaketiyle yaşadığımız şey budur.
- Our greatest concern in the EPP is to ensure that public confidence in the European Commission is restored.
- EPP olarak en büyük kaygımız, kamuoyunun Avrupa Komisyonu'na olan güveninin yeniden kazanılmasını sağlamaktır.
- Mr President, we are now in the middle of the greatest ever enlargement of the European Union.
- Sayın Başkan, şu anda Avrupa Birliği'nin şimdiye kadarki en büyük genişlemesinin ortasındayız.
- The idea is that immigration policy should be of the greatest possible benefit to ourselves.
- Buradaki fikir, göç politikasının kendimize mümkün olan en büyük faydayı sağlaması gerektiğidir.
- The greatest challenge, however, concerns the Structural Funds.
- Ancak en büyük zorluk Yapısal Fonlar ile ilgilidir.
- Russian culture is perhaps Russia’s greatest asset, and yet we know little about it.
- Rus kültürü belki de Rusya'nın en büyük zenginliğidir, ancak biz bu kültür hakkında çok az şey biliyoruz.
- Lastly, the greatest safeguard against the abuse of arms exports is transparency.
- Son olarak, silah ihracatının kötüye kullanılmasına karşı en büyük güvence şeffaflıktır.
- Your greatest achievement in the Spanish Presidency has been your will, your team's capacity for work.
- İspanya Başkanlığındaki en büyük başarınız sizin iradeniz ve ekibinizin çalışma kapasitesi olmuştur.
- It is an impressive administrative and technical piece of work, which deserves the greatest credit.
- Bu, en büyük övgüyü hak eden etkileyici bir idari ve teknik çalışmadır.
- The greatest transformation in hand of course is enlargement.
- Elbette elimizdeki en büyük dönüşüm genişlemedir.
- We exerted the greatest possible pressure.
- Mümkün olan en büyük baskıyı uyguladık.
- This is precisely the area in which the greatest disparities between Member States can be seen.
- Üye Devletler arasındaki en büyük farklılıkların görüldüğü alan da tam olarak budur.
- Yet our greatest failings in human rights involve these very people.
- Oysa insan hakları alanındaki en büyük başarısızlıklarımız tam da bu insanlarla ilgilidir.
- Enlargement of the EU is the greatest political task of our generation.
- AB'nin genişlemesi bizim neslimizin en büyük siyasi görevidir.
- The greatest increase is for internal policies, in what is termed Category 3.
- En büyük artış Kategori 3 olarak adlandırılan iç politikalar içindir.
- Our greatest asset, however, is the people of Lithuania who, regrettably, have been through too much suffering.
- Ancak en büyük varlığımız, ne yazık ki çok fazla acı çekmiş olan Litvanya halkıdır.
- Fighting unemployment through economic growth is the greatest challenge facing Europe.
- Ekonomik büyüme yoluyla işsizlikle mücadele etmek Avrupa'nın karşı karşıya olduğu en büyük zorluktur.
- The greatest exchange operation in history has taken place practically without mishap.
- Tarihin en büyük takas operasyonu neredeyse hiçbir aksilik yaşanmadan gerçekleşmiştir.
- That is our greatest concern.
- Bu bizim en büyük endişemizdir.
- We will exercise the greatest transparency in giving aid to the developing world.
- Gelişmekte olan ülkelere yardım konusunda en büyük şeffaflığı göstereceğiz.
- One of the greatest human catastrophes of our time is taking place in Afghanistan.
- Zamanımızın en büyük insanlık felaketlerinden biri Afganistan'da yaşanıyor.
- This is the greatest pronouncement adopted to date in this area.
- Bu, bu alanda bugüne kadar kabul edilen en büyük açıklamadır.
- Which region has the greatest natural fish and shellfish resources, that must be protected?
- Hangi bölge korunması gereken en büyük doğal balık ve kabuklu deniz ürünleri kaynaklarına sahiptir?
- Sustainable fishing is not the enemy of the fishing community but its greatest friend.
- Sürdürülebilir balıkçılık balıkçılık camiasının düşmanı değil en büyük dostudur.
- Care is one of the greatest challenges of our time, and we need European standards for it.
- Bakım, çağımızın en büyük zorluklarından biridir ve bunun için Avrupa standartlarına ihtiyacımız vardır.
- Processes of economic adjustment call for the greatest political and social commitment on the part of all sides.
- Ekonomik uyum süreçleri, tüm tarafların en büyük siyasi ve sosyal kararlılığı göstermesini gerektirir.
- For the coming generations, the greatest threats are outside our continent; here, peace appears to be guaranteed.
- Gelecek nesiller için en büyük tehditler kıtamızın dışındadır; burada barış garanti gibi görünmektedir.
- The greatest exchange operation in history has taken place practically without mishap.
- Tarihteki en büyük mübadele operasyonu neredeyse hiçbir aksilik yaşanmadan gerçekleşmiştir.
- To my mind, the greatest challenge of this decade is that of social cohesion.
- Bana göre bu on yılın en büyük sorunu sosyal uyumdur.
- We are at the gates of the greatest enlargement we have seen.
- Bugüne kadar gördüğümüz en büyük genişlemenin kapısındayız.
- The greatest proportion of the world’s poor live in Asia.
- Dünyadaki yoksulların en büyük bölümü Asya'da yaşamaktadır.
- The greatest task is without doubt reform of the common agriculture policy.
- En büyük görev şüphesiz ortak tarım politikası reformudur.
- The fact that the world's greatest military power is not with us is a blow - there is no denying this.
- Dünyanın en büyük askeri gücünün yanımızda olmaması bir darbedir; bunun inkârı mümkün değil.
- The European Union is currently the greatest donor of humanitarian aid to the region.
- Avrupa Birliği şu anda bölgeye insani yardım sağlayan en büyük donör konumundadır.
- Clearly, we have to mobilise the greatest international commitment and the broadest authority for what we want to do.
- Açıkçası, yapmak istediğimiz şey için en büyük uluslararası taahhüdü ve en geniş yetkiyi seferber etmeliyiz.
- It is no coincidence that the greatest proponents of this premature enlargement are former members of EFTA.
- Bu erken genişlemenin en büyük savunucularının Avrupa Serbest Ticaret Birliği'nin eski üyeleri olması tesadüf değildir.
- We are at the gates of the greatest enlargement we have seen.
- Gördüğümüz en büyük genişlemenin kapısındayız.
- This is what is causing the greatest difficulty in finding a commonly accepted solution.
- Ortak kabul gören bir çözümün bulunmasında en büyük zorluğa neden olan husus budur.
- The distribution of competence means the EU's responsibility is greatest in the area of agriculture.
- Yetki dağılımı, AB'nin en büyük sorumluluğunun tarım alanında olduğu anlamına gelmektedir.
- My greatest sympathy at this time is with the families badly hit or otherwise affected in the disaster-struck areas.
- Şu anda en büyük sempatim, felaketten etkilenen bölgelerde kötü etkilenen veya başka şekilde etkilenen ailelerledir.
- It is probably the country with the greatest resources in the world.
- Muhtemelen dünyanın en büyük kaynaklarına sahip ülkesidir.
- Our greatest challenge was to strike that balance, and I hope that we have succeeded in this.
- En büyük zorluğumuz bu dengeyi sağlamaktı ve umarım bunu başarmışızdır.
- This is the greatest pronouncement adopted to date in this area.
- Bu, bu alanda bugüne kadar kabul edilen en büyük bildiridir.
- The idea is that immigration policy should be of the greatest possible benefit to ourselves.
- Göç politikasının kendimize mümkün olan en büyük faydayı sağlaması gerektiği fikrindeyiz.
- We must take the greatest of care in dealing with SARS.
- SARS ile mücadelede en büyük özeni göstermeliyiz.
- In Copenhagen, the EU carried out the greatest task in the history of the Community.
- Kopenhag'da AB, Topluluk tarihinin en büyük görevini yerine getirmiştir.
- That is the greatest and most important challenge.
- Bu en büyük ve en önemli zorluktur.
- They have presented the greatest difficulty in 2000 and 2001.
- En büyük zorlukları 2000 ve 2001 yıllarında yaşamışlardır.
- Protecting the climate will be one of the greatest challenges in coming decades.
- İklimin korunması önümüzdeki on yılların en büyük zorluklarından biri olacaktır.
- This perhaps is the greatest challenge we face as a Community.
- Bu belki de Topluluk olarak karşı karşıya olduğumuz en büyük zorluktur.
- I think that the greatest victories are those that are achieved gradually.
- Bence en büyük zaferler kademeli olarak elde edilenlerdir.
- If we look at them, it is hardly these countries which have experienced the greatest economic growth in the last decade.
- Onlara bakacak olursak son on yılda en büyük ekonomik büyümeyi yaşayanlar neredeyse bu ülkelerdir.
- We all know that asbestos is one of the greatest threats to workers' health in the EU.
- Hepimiz asbestin AB'de işçi sağlığına yönelik en büyük tehditlerden biri olduğunu biliyoruz.
- If it is achieved, it will be only in the teeth of the greatest resistance.
- Eğer bu başarılırsa, bu sadece en büyük direniş karşısında olacaktır.
- In my opinion, Åchelon is one of the greatest scandals of all time.
- Bana göre Åchelon tüm zamanların en büyük skandallarından biridir.
- We will stage the 2002 World Cup successfully as befits one of the greatest festivals for humankind.
- İnsanlık için en büyük festivallerden birine yakışır şekilde 2002 Dünya Kupasını başarıyla düzenleyeceğiz.
- Sustainable fishing is not the enemy of the fishing community but its greatest friend.
- Sürdürülebilir balıkçılık balıkçı toplumunun düşmanı değil en büyük dostudur.
- In Copenhagen, the EU carried out the greatest task in the history of the Community.
- Kopenhag'da AB, Topluluk tarihindeki en büyük görevi yerine getirmiştir.
- Russian culture is perhaps Russia’s greatest asset, and yet we know little about it.
- Rus kültürü belki de Rusya'nın en büyük zenginliğidir ancak biz bu kültür hakkında çok az şey biliyoruz.
- The greatest controversy in recent weeks and months has, of course, been about the weight and price limits.
- Son haftalarda ve aylarda yaşanan en büyük tartışma elbette ağırlık ve fiyat limitleri konusunda olmuştur.
- However, it is the most underdeveloped countries that pose the greatest risk of instability.
- Bununla birlikte, en büyük istikrarsızlık riskini oluşturanlar en az gelişmiş ülkelerdir.
- Enlargement of the European Union is for me one of the greatest challenges of the next few years.
- Avrupa Birliği'nin genişlemesi benim için önümüzdeki birkaç yılın en büyük zorluklarından biri.
- Around the world today, the greatest threat to justice is inequality.
- Bugün dünya genelinde adalete yönelik en büyük tehdit eşitsizliktir.
- I'd achieved my greatest first at too young an age.
- En büyük ilkimi çok genç yaşta elde etmiştim.
- My greatest wish for myself and all of humanity is peace.
- Kendim ve tüm insanlık için en büyük dileğim barıştır.
- My greatest wish for myself and all of humanity is peace.
- Kendim ve tüm insanlık adına da en büyük dileğim barış.
- Our greatest fears are the dragons that keep our deepest treasures.
- En büyük korkularımız en derin hazinelerimizi koruyan ejderhalardır.
- This novel is his greatest opus, in my opinion.
- Bence bu roman onun en büyük eseri.
- Japan is one of the greatest economic powers in the world.
- Japonya dünyanın en büyük ekonomik güçlerinden biridir.
- The greatest and most beautiful temple of man is inside himself.
- İnsanın en büyük ve en güzel tapınağı kendi içindedir.
- Japan is today considered to be one of the greatest economic powers of the world.
- Japonya bugün dünyanın en büyük ekonomik güçlerinden biri olarak kabul ediliyor.
- Music is the greatest of the arts.
- Müzik sanatların en büyüğüdür.
- God is not the greatest.
- Tanrı en büyük değildir.
- This is one of the greatest mysteries in astrophysics.
- Bu, astrofizikteki en büyük gizemlerinden biridir.
- Being overly generous is his greatest fault.
- Aşırı cömert olmak onun en büyük hatasıdır.
- Many of the world's greatest discoveries happened by pure chance.
- Dünyanın en büyük keşiflerinin çoğu tamamen tesadüfen gerçekleşmiştir.
- My god is the greatest!
- Benim tanrım en büyüktür!
- Which idea do you think had the greatest influence on the English in the Middle Ages?
- Ortaçağda İngilizler üzerinde en büyük etkisi olduğunu düşündüğünüz fikir hangisidir?
- He was regarded as the greatest writer of the day.
- Günün en büyük yazarı olarak kabul ediliyordu.
- He is one of the greatest artists in Japan.
- Japonya'daki en büyük sanatçılardan biridir.
- Lincoln is one of the greatest figures in American history.
- Lincoln, Amerikan tarihinin en büyük isimlerinden biridir.
- That was the greatest dream I had the misfortune to wake up from.
- Bu, uyanma talihsizliğine uğradığım en büyük rüyaydı.
- He's considered to be one of the greatest scientists in the world.
- Dünyanın en büyük bilim adamlarından biri olarak kabul edilir.
- Japan is today considered to be one of the greatest economic powers of the world.
- Bugün Japonya dünyanın en büyük ekonomik güçlerinden biri olarak kabul edilir.
- What is your greatest strength?
- En büyük gücün nedir?
- To love and to be loved is the greatest happiness.
- Sevmek ve sevilmek en büyük mutluluk.
- They are considered the greatest rock band in history.
- Onlar tarihin en büyük rock grubu olarak kabul edilir.
- Who is the greatest poet in England?
- İngilterede en büyük şair kimdir?
- He is numbered among the greatest scientists in the world.
- Dünyadaki en büyük bilim insanları arasında sayılıyor.
- My god is the greatest!
- Allah en büyüktür.
- Our greatest fears are the dragons that keep our deepest treasures.
- En büyük korkularımız, en derin hazinelerimizi saklayan ejderhalardır.
- Lincoln is one of the greatest figures in American history.
- Lincoln, Amerikan tarihinin en büyük figürlerinden biridir.
- Who is the greatest poet in England?
- İngiltere'nin en büyük şairi kimdir?
- Allah is the greatest.
- Allah en büyüktür.
- Japan is one of the greatest economic powers in the world.
- Japonya, dünyadaki en büyük ekonomik güçlerden biridir.
- The invention of printing is the greatest event in history.
- Matbaanın bulunuşu tarihteki en büyük olaydır.
- My greatest fear is drowning.
- En büyük korkum boğulmak.
- An understanding of people is the greatest weapon you can possess.
- İnsanları anlamak sahip olabileceğiniz en büyük silahtır.
- Life is our greatest wealth.
- Hayat bizim en büyük zenginliğimizdir.
- Global climate change is one of the greatest threats facing humanity.
- Küresel iklim değişikliği, insanlığın karşılaştığı en büyük tehditlerden biridir.
- Health is the greatest gift.
- Sağlık en büyük hediyedir.
- I think Beethoven is the greatest composer who ever lived.
- Bence Beethoven gelmiş geçmiş en büyük besteci.
- He is one of the greatest scientists in the world.
- Dünyanın en büyük bilim insanlarından biridir.
- Shakespeare is one of the greatest poets.
- Shakespeare, en büyük şairlerden biridir.
- She said that the greatest plastic surgeon was God.
- O en büyük plastik cerrahın Allah olduğunu söyledi.
- He is the greatest statesman that ever lived.
- O şimdiye kadar yaşamış en büyük devlet adamıdır.
- The greatest beauty of all is the beauty of the soul.
- En büyük güzellik ruh güzelliğidir.
- The shortage of engineers is the greatest bottleneck to the development of our company.
- Mühendis eksikliği şirketimizin gelişmesinin önündeki en büyük engeldir.
- Who was the greatest philosopher that ever lived?
- Bugüne kadar yaşamış en büyük filozof kimdi?
- Tom is one of the greatest American songwriters.
- Tom en büyük Amerikan şarkı yazarlarından biridir.
- He is the greatest singer that ever lived.
- O gelmiş geçmiş en büyük şarkıcı.
- He is one of the greatest scientists in Japan.
- Japonya'daki en büyük bilim insanlarından biridir.
- To raise one's name in later generations and thereby glorify one's parents, this is the greatest expression of filial piety.
- Birinin adını sonraki nesillere duyurmak ve böylece ebeveynlerini yüceltmek, evlat sevgisinin en büyük ifadesidir.
- She said that the greatest plastic surgeon was God.
- En büyük plastik cerrahın Tanrı olduğunu söyledi.
- Tom's greatest temptation was dairy products like cheese and ice cream.
- Tom'un en büyük cazibesi, peynir ve dondurma gibi süt ürünleriydi.
- Who was the greatest philosopher that ever lived?
- Yaşamış en büyük filozof kimdi?
- Tom is the greatest.
- Tom en büyüktür.
- What do you consider your greatest achievement?
- En büyük başarınızın ne olduğunu düşünüyorsunuz?
- Something you should know about me is that my greatest fear in life is that people will find out that I'm poor.
- Benim hakkımda bilmeniz gereken bir şey varsa o da hayattaki en büyük korkumun insanların fakir olduğumu öğrenmesi olduğudur.
- Health is the greatest gift; satisfaction the greatest wealth; fidelity the greatest relation.
- En büyük nimet sağlık, en büyük zenginlik kanaat, en büyük bağ da vefadır.
- It was the greatest earthquake on record.
- Kayıtlara geçen en büyük depremdi.
- I am in love with the son of my father's greatest enemy.
- Babamın en büyük düşmanının oğluna aşığım.
- The greatest gift that someone can give you is their love and their time.
- Birinin size verebileceği en büyük hediye sevgisi ve zamanıdır.
- Who's the greatest composer of all time?
- Tüm zamanların en büyük bestecisi kim?
- This will go down in history as the greatest event that has ever taken place.
- Bu şimdiye kadar gerçekleşmiş en büyük olay olarak tarihe geçecek.
- He is the greatest poet that ever lived.
- Şu ana kadar yaşamış en büyük şair.
- What's your greatest source of inspiration?
- En büyük ilham kaynağınız nedir?
- The world's greatest singers and most of its famous musicians have been fat or at least decidedly plump.
- Dünyanın en büyük şarkıcıları ve ünlü müzisyenlerinin çoğu şişmandır ya da en azından bariz şekilde tombuldur.
- Music is, and will likely always be, Tom's greatest joy in life.
- Müzik Tom'un hayattaki en büyük eğlence kaynağı ve muhtemelen de hep öyle kalacak.
- His greatest strength became his greatest weakness.
- Onun en büyük kuvveti en büyük zayıflığı hâline geldi.
- The greatest joy after being in love is confessing one's love.
- Aşık olduktan sonra en büyük mutluluk aşkını itiraf etmektir.
- During the Renaissance, Florence was one of the greatest cities in the world.
- Rönesans döneminde Floransa dünyanın en büyük şehirlerinden biriydi.
- What is your greatest strength?
- Senin en büyük gücün nedir?
- Rainforests are one of the Earth's greatest biological treasures.
- Yağmur ormanları Dünya'nın en büyük biyolojik hazinelerinden biridir.
- One of the greatest secrets of happiness is moderating your wishes and loving what you already have.
- Mutluluğun en büyük sırlarından biri, isteklerinizi kontrol etmek ve sahip olduklarınızı sevmektir.
- Nationalism is the greatest enemy Europe has today.
- Milliyetçilik Avrupa'nın bugün sahip olduğu en büyük düşmandır.
- Health is the greatest gift; satisfaction the greatest wealth; fidelity the greatest relation.
- Sağlık en büyük hediyedir; memnuniyet en büyük zenginliktir; sadakat en büyük ilişkidir.
- Tom is one of the greatest American songwriters.
- Tom en büyük Amerikan şarkı sözü yazarlarından biridir.
- He is considered one of the greatest scientists in our country.
- Ülkemizdeki en büyük bilim insanlarından biri olarak kabul edilir.
- This is Tom's greatest challenge.
- Bu Tom'un en büyük meydan okumasıdır.
- Music is, and will likely always be, Tom's greatest joy in life.
- Müzik Tom'un hayattaki en büyük eğlencesi ve muhtemelen hep öyle kalacak.
- Security is the greatest enemy.
- Güvenlik en büyük düşmandır.
- It was the greatest earthquake on record.
- Şimdiye kadar kaydedilen en büyük depremdi.
- An understanding of people is the greatest weapon you can possess.
- Sahip olabileceğiniz en büyük silah insanları anlamaktır.
- He is the greatest scientist that the world has ever produced.
- Dünyanın yetiştirdiği en büyük bilim adamıdır.
- The invention of printing is the greatest event in history.
- Matbaanın icadı tarihteki en büyük olaydır.
- He is the greatest living artist.
- O, yaşayan en büyük sanatçıdır.
- It may safely be said that he is the greatest pianist in the twentieth century.
- Yirminci yüzyılın en büyük piyanisti olduğu rahatlıkla söylenebilir.
- Basho was the greatest poet.
- Başo, en büyük şairdi.
- Brazil is very rich; its richness is immense; coffee is one of its greatest riches.
- Brezilya çok zengindir; zenginliği muazzamdır; kahve ise en büyük zenginliklerinden biridir.
- You're the greatest.
- En büyük sizsiniz.
- The flood was the greatest disaster they had ever had.
- Sel, yaşadıkları en büyük felaketti.
- What do you consider your greatest achievement?
- En büyük başarınız olarak neyi görüyorsunuz?
- I think Beethoven is the greatest composer who ever lived.
- Sanırım Beethoven, şimdiye kadar yaşamış en büyük besteci.
- This is one of the greatest mysteries in all of science.
- Bu, tüm bilimdeki en büyük gizemlerden biri.
- The world's greatest singers and most of its famous musicians have been fat or at least decidedly plump.
- Dünyanın en büyük şarkıcıları ve ünlü müzisyenlerinin çoğu şişman ya da en azından kesinlikle tombul olmuştur.
- What is your greatest fear?
- Senin en büyük korkun nedir?
- Everything should be done with the greatest caution.
- Her şey en büyük dikkatle yapılmalı.
- You're the greatest.
- Sen en büyüksün.
- Maternal love is the greatest thing.
- Anne sevgisi en büyük şeydir.
- He is the greatest statesman that ever lived.
- O, gelmiş geçmiş en büyük devlet adamıdır.
- Which idea do you think had the greatest influence on the English in the Middle Ages?
- Sizce Orta Çağ'da İngilizler üzerinde en büyük etkiyi hangi fikir yapmıştır?
- He is one of the greatest artists in Japan.
- O Japonya'nın en büyük sanatçılarından biri.
- Napoleon Bonaparte is considered to be one of the greatest military geniuses of world history.
- Napolyon Bonapart, dünya tarihinin en büyük askeri dahilerinden biri kabul edilir.
- He is numbered among the greatest scientists in the world.
- Dünyanın en büyük bilim insanları arasında sayılıyor.
- Making use of fire may be regarded as man's greatest invention.
- Ateşten faydalanmak insanoğlunun en büyük icadı olarak kabul edilebilir.
- My greatest desire was to meet my biological father.
- En büyük arzum biyolojik babamla tanışmaktı.
- My greatest fear is drowning.
- En büyük korkum boğulmaktır.
- What is your greatest accomplishment?
- En büyük başarın nedir?
- This is one of the greatest mysteries in astrophysics.
- Bu astrofizikteki en büyük gizemlerden biri.
- What is your greatest weakness?
- En büyük zayıflığınız nedir?
- What is your greatest fear?
- En büyük korkun nedir?
- To love and to be loved is the greatest happiness.
- Sevmek ve sevilmek en büyük mutluluktur.
- Napoleon Bonaparte is considered to be one of the greatest military geniuses of world history.
- Napoleon Bonaparte dünya tarihinin en büyük askeri dehalarından biri olarak kabul edilmektedir.
- It is the greatest happiness in life to love and to be loved.
- Hayattaki en büyük mutluluk, sevmek ve sevilmek.
- Mariah Carey's greatest gift is her voice.
- Mariah Carey'nin en büyük hediyesi sesidir.
- It was the greatest experience of my life.
- Hayatımın en büyük deneyimiydi.
- Many of the world's greatest discoveries happened by pure chance.
- Dünyanın en büyük keşiflerinin çoğu, tesadüfen oldu.
- However that's also the greatest feeling.
- Ancak bu aynı zamanda en büyük duygudur.
- Who was the greatest philosopher that ever lived?
- Gelmiş geçmiş en büyük filozof kimdi?
- This novel is his greatest opus, in my opinion.
- Bence, bu roman onun en büyük eseri.
- It was the greatest experience of my life.
- Bu benim hayatımın en büyük bir deneyimiydi.
- I think Beethoven is the greatest composer who ever lived.
- Ben Beethoven'ın şimdiye kadar yaşamış en büyük besteci olduğunu düşünüyorum.
- Music is the greatest of the arts.
- Müzik, sanatların en büyüğüdür.
- This is Tom's greatest challenge.
- Bu Tom'un en büyük mücadelesi.
- The flood was the greatest disaster they had ever had.
- Sel, şimdiye kadar yaşadıkları en büyük felaketti.
- He is one of the greatest scientists in Japan.
- Japonya'nın en büyük bilim insanlarından biridir.
- The greatest shortcoming of the human race is our inability to understand the exponential function.
- İnsan ırkının en büyük eksikliği, üstel fonksiyonu anlamadaki yetersizliğimizdir.
- This is one of the greatest mysteries in all of science.
- Bu, tüm bilimin en büyük gizemlerinden biridir.
- Climate change is our greatest challenge.
- İklim değişikliği en büyük sorunumuz.
- The greatest happiness lies in freedom.
- En büyük mutluluk özgürlükte yatar.
- What is your greatest project?
- En büyük projen nedir?
- They are considered the greatest rock band in history.
- Tarihteki en büyük rock grubu olarak kabul edilirler.
- During the Renaissance, Florence was one of the greatest cities in the world.
- Rönesans sırasında, Floransa dünyadaki en büyük kentlerden biriydi.
- Allah is the greatest!
- Allah en büyüktür!
- He is the greatest living artist.
- O yaşayan en büyük sanatçı.
- What's your greatest source of inspiration?
- En büyük ilham kaynağın ne?
- Ireland is the greatest country in the world!
- İrlanda, dünyadaki en büyük ülkedir!
- He is one of the greatest scientists in Japan.
- Japonya'daki en büyük bilim adamlarından biridir.
- He is the greatest poet that ever lived.
- O şimdiye kadar yaşamış en büyük şairdir.
- Lincoln is one of the greatest figures in American history.
- Lincoln, Amerikan tarihindeki en büyük figürlerden biridir.
- The greatest shortcoming of the human race is our inability to understand the exponential function.
- İnsan ırkının en büyük eksikliği üstel işlevi anlamak için bizim yetersizliğimizdir.
- Having a family is one of life's greatest thrills.
- Bir aileye sahip olmak hayatın en büyük heyecanlarından biri.
- The United States is the greatest country in the world.
- Birleşik Devletler dünyanın en büyük ülkesidir.
- It is the greatest happiness in life to love and to be loved.
- Sevmek ve sevilmek, hayattaki en büyük mutluluktur.
- LeBron James is one of the greatest basketball players of all time.
- LeBron James tüm zamanların en büyük basketbol oyuncularından biridir.
- Nationalism is the greatest enemy Europe has today.
- Milliyetçilik bugün Avrupa'nın en büyük düşmanı.
- What's your greatest fear?
- En büyük korkun nedir?
- Shakespeare is the greatest poet that England has ever produced.
- Shakespeare İngiltere'nin yetiştirdiği en büyük şairdir.
- He is the greatest man who has ever lived.
- O, şimdiye kadar yaşamış en büyük insandır.
- Who is the greatest tennis player of all time, Roger Federer or Rafael Nadal?
- Tüm zamanların en büyük tenisçisi kimdir, Roger Federer mi yoksa Rafael Nadal mı?
- One of the greatest secrets of happiness is moderating your wishes and loving what you already have.
- Mutluluğun en büyük sırlarından biri isteklerini azaltmak ve önceden sahip olduklarını sevmektir.
- The Lake Van is the greatest lake of Turkey.
- Van Gölü Türkiye'nin en büyük gölüdür.
- What is your greatest source of inspiration?
- En büyük ilham kaynağınız nedir?
- Tom is the greatest.
- Tom en büyük.
- Basho was the greatest poet.
- En büyük şair Basho'ydu.
- The greatest beauty of all is the beauty of the soul.
- En büyük güzellik, ruh güzelliğidir.
- What's your greatest fear?
- En büyük korkun ne?
- He is the greatest man who has ever lived.
- O şimdiye kadar yaşamış en büyük adam.
- It's one of the greatest taboos of our time.
- Zamanımızın en büyük tabularından biri.
- My greatest ambition is to be an opera singer.
- En büyük tutkum opera sanatçısı olmak.
- Tom's greatest temptation was dairy products like cheese and ice cream.
- Tom'un en büyük cazibesi peynir ve dondurma gibi süt ürünleriydi.
- He is the greatest scientist that the world has ever produced.
- O, dünyanın şimdiye kadar yetiştirdiği en büyük bilim adamı.
- The United States is the greatest country in the world.
- Abd dünyadaki en büyük ülkedir.
- The greatest happiness lies in freedom.
- En büyük mutluluk, özgürlükte yatar.
- This is one of Tom's greatest fears.
- Bu Tom'un en büyük korkularından biri.
- His greatest strength became his greatest weakness.
- En büyük gücü, en büyük zayıflığı oldu.
- Climate change is our greatest challenge.
- İklim değişikliği en büyük sorunumuzdur.
- This will go down in history as the greatest event that has ever taken place.
- Bu, tarihte şimdiye kadar gerçekleşmiş en büyük olay olarak geçecektir.
- He is the greatest architect that has ever lived.
- Gelmiş geçmiş en büyük mimardır.
- Something you should know about me is that my greatest fear in life is that people will find out that I'm poor.
- Benim hakkımda bilmen gereken bir şey hayattaki en büyük korkumun insanların fakir olduğumu öğrenmesidir.
- Sir Humphry Davy - one of the greatest chemists.
- Sir Humphry Davy - en büyük kimyagerlerden biri.
- Global climate change is one of the greatest threats facing humanity.
- Küresel iklim değişikliği insanlığın karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerden biri.
- Life is our greatest wealth.
- Yaşam bizim en büyük zenginliğimizdir.
- Making use of fire may be regarded as man's greatest invention.
- Ateşin kullanılması insanın en büyük icadı olarak kabul edilmektedir.
- He's considered to be one of the greatest scientists in the world.
- O, dünyanın en büyük bilim adamlarından biri olarak kabul edilir.
- Having a family is one of life's greatest thrills.
- Bir aileye sahip olmak hayatın en büyük gerilimlerinden biridir.
- He is the greatest architect that has ever lived.
- O şimdiye kadar yaşamış en büyük mimar.
- This is one of Tom's greatest fears.
- Tom'un en büyük korkularından biridir bu.
- He is the greatest singer that ever lived.
- Şu ana kadar yaşamış en büyük şarkıcıdır.
- He put up with the greatest hardship that no one could imagine.
- O, kimsenin hayal edemeyeceği en büyük sıkıntıya katlandı.
- Authenticity is the greatest virtue.
- Özgünlük en büyük erdemdir.
Show More (243)
|
