hamper - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
hamper engellemek v.
  • The field operations were hampered by activists.
  • Saha operasyonları aktivistlerce engellenmiştir.
  • But Denmark's own foot-dragging in the EU will in no circumstances hamper enlargement.
  • Ancak Danimarka'nın AB'de ayak sürümesi hiçbir şekilde genişlemeyi engellemeyecektir.
  • Recruitment is also hampered by restrictions on family reunion, business tells us.
  • İş dünyasının bize söylediğine göre, işe alımlar aile birleşimine getirilen kısıtlamalar nedeniyle de engellenmektedir.
Show More (18)
hamper çamaşır sepeti n.
  • Please put your dirty clothes in the hamper.
  • Lütfen kirli kıyafetlerinizi çamaşır sepetine koyun.
Show More (-2)
hamper sepet n.
  • He didn't bring the picnic hamper with him.
  • Piknik sepetini yanında getirmemiş.
Show More (-2)