| 1 |
impeccable |
kusursuz |
adj. |
|
- He is impeccable.
- O kusursuz.
- Tom's reputation is impeccable.
- Tom'un itibarı kusursuz.
- Tom speaks impeccable Cantonese.
- Tom kusursuz bir Kantonca konuşur.
- Tom speaks impeccable English.
- Tom kusursuz İngilizce konuşuyor.
- He is impeccable.
- O kusursuzdur.
- Tom's manners are impeccable.
- Tom'un tavırları kusursuzdur.
- The timing was impeccable.
- Zamanlama kusursuzdu.
- Tom speaks impeccable French.
- Tom kusursuz Fransızca konuşur.
- Tom speaks impeccable Cantonese.
- Tom kusursuz Kantonca konuşuyor.
- Tom's reputation is impeccable.
- Tom'un itibarı kusursuzdur.
- Tom speaks impeccable French.
- Tom kusursuz Fransızca bilir.
- Tom speaks impeccable Spanish.
- Tom kusursuz İspanyolca konuşuyor.
- Your English is impeccable.
- İngilizcen kusursuz.
- The judgement was impeccable.
- Karar kusursuzdu.
- Your French is impeccable.
- Fransızcan kusursuz.
- Your French is impeccable.
- Fransızcanız kusursuz.
- Tom speaks impeccable German.
- Tom kusursuz Almanca konuşuyor.
- Only the most impeccable dishes are served to the royal family.
- Kraliyet ailesine sadece en kusursuz yemekler servis edilir.
- Tom's impeccable manners made a big impression on Mary's parents.
- Tom'un kusursuz davranışları Mary'nin ailesi üzerinde büyük bir etki bıraktı.
- Only the most impeccable dishes are served to the royal family.
- Kralın ailesine sadece en kusursuz yemekler sunuluyor.
Show More (17)
|
| 2 |
impeccable |
mükemmel |
adj. |
|
- Tom's impeccable manners made a big impression on Mary's parents.
- Tom'un mükemmel ahlakı, Meryem'in anne babasında büyük bir intiba bıraktı.
- Tom speaks impeccable English.
- Tom mükemmel İngilizce konuşur.
Show More (-1)
|
| 3 |
impeccable |
hatasız |
adj. |
|
- The judgement was impeccable.
- Mahkeme kararı hatasızdı.
Show More (-2)
|
