1 |
in advance |
önceden |
adv. |
|
- It is not prudent to commit to any fixed sum in advance.
- Herhangi bir sabit meblağı önceden taahhüt etmek ihtiyatlı bir davranış değildir.
- Direct marketing is possible over the Internet if the consumer has given permission for it in advance.
- Tüketicinin önceden izin vermiş olması halinde internet üzerinden doğrudan pazarlama mümkündür.
- The potential impact must be investigated in advance, that is clear.
- Potansiyel etki önceden araştırılmalıdır, bu açıktır.
- All the more reason, then, for informing the public in advance.
- O halde kamuoyunu önceden bilgilendirmek için daha fazla neden var.
- The ?U has insisted that suitable conditions for these people to return to and live in must be provided in advance.
- BM, bu insanların geri dönmeleri ve yaşamaları için uygun koşulların önceden sağlanması gerektiğinde ısrar etmiştir.
- When we have a crisis we have to clearly identify in advance that if there is a problem, those responsible are liable.
- Bir kriz yaşadığımızda, bir sorun olması halinde sorumluların sorumlu olacağını önceden açıkça belirlemeliyiz.
- Is it not very rash to make this commitment in advance?
- Bu taahhüdü önceden vermek çok aceleci bir davranış değil mi?
- As you know, an application must be submitted in writing in advance.
- Bildiğiniz gibi, başvurunun önceden yazılı olarak yapılması gerekmektedir.
- I will know it a long time in advance, so this is certainly good news!
- Bunu uzun zaman önceden bileceğim, bu yüzden bu kesinlikle iyi bir haber!
- The Foreign Ministry was notified of his attendance in advance.
- Dışişleri Bakanlığı bu katılımdan önceden haberdar edilmiştir.
- People cannot be vaccinated against new diseases in advance.
- İnsanlar yeni hastalıklara karşı önceden aşılanamıyor.
- One is asked in advance if one wants something.
- Kişiye bir şey isteyip istemediği önceden sorulur.
- The plan has been agreed to in advance.
- Plan üzerinde önceden anlaşmaya varıldı.
- We knew that in advance.
- Biz önceden biliyorduk.
- You don’t need to apply in advance.
- Önceden başvurmana gerek yok.
- The documents should be sent to Paris well in advance.
- Belgelerin de önceden Paris'e gönderilmeleri gerekir.
- I reserved my hotel room three weeks in advance.
- Otel odamı üç hafta önceden ayırttım.
- We bought our plane tickets two months in advance.
- Uçak biletlerimizi iki ay önceden aldık.
- Send your baggage in advance.
- Bagajınızı önceden gönderin.
- Please inform me of your absence in advance.
- Lütfen devamsızlığınızı bana önceden bildirin.
- We must investigate this matter in advance.
- Bu konuyu önceden araştırmalıyız.
- I made hotel reservations one month in advance.
- Otel rezervasyonlarını bir ay önceden yaparım.
- Please inform me of your absence in advance.
- Lütfen gelmeyeceğinizi önceden bana bildiriniz.
- You should have telephoned in advance.
- Önceden telefon etmeliydin.
- You had better make a reservation in advance.
- Önceden rezervasyon yaptırsanız iyi olur.
- Tom and I bought our plane tickets three months in advance.
- Tom ve ben uçak biletlerimizi üç ay önceden aldık.
- You had better ask him in advance how much it will cost.
- Ne kadar tutacağını önceden sorsanız iyi olur.
- You'll be told in advance.
- Önceden sana söylenecek.
- We must investigate this matter in advance.
- Biz önceden bu konuyu araştırmalıyız.
- You should order in advance.
- Önceden sipariş vermelisin.
- I made hotel reservations one month in advance.
- Bir ay önceden otel rezervasyonu yaptırdım.
- It would be to your advantage to prepare questions in advance.
- Soruları önceden hazırlamak sizin yararınıza olacaktır.
- You don’t need to apply in advance.
- Önceden başvuru yapmanıza gerek yok.
- You don’t need to apply in advance.
- Önceden başvurman gerekmiyor.
- We knew that in advance.
- Bunu önceden biliyorduk.
- Sami planned every detail in advance.
- Sami her detayı önceden planlamıştı.
- Do we have to pay in advance?
- Önceden ödeme yapmamız gerekiyor mu?
- Everything was prepared in advance.
- Her şey önceden hazırlanmıştı.
- You have to make reservations in advance.
- Önceden rezervasyon yapmak zorundasın.
- It would be to your advantage to prepare questions in advance.
- Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
- I went to bed after preparing everything in advance.
- Her şeyi önceden hazırladıktan sonra yattım.
- You'll be told in advance.
- Sana önceden söylenecek.
- You should have told me in advance.
- Önceden bana söylemeliydin.
- You may as well say it to him in advance.
- Bunu ona önceden söyle bari.
- He sent his luggage in advance.
- Bagajını önceden gönderdi.
- A number of tickets are sold in advance.
- Biletlerin bir kısmı önceden satıldı.
- You should have telephoned in advance.
- Önceden telefon etmeliydiniz.
- I probably would've participated if I'd known about it in advance.
- Önceden bilseydim muhtemelen katılırdım.
- Tickets are $30 in advance, or $35 on the day of the show.
- Biletler önceden 30$, gösteri günü 35$'dır.
- You may as well say it to him in advance.
- Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz.
- You may as well say it to him in advance.
- Bunu ona önceden de söyleyebilirsin.
- Sami planned every detail in advance.
- Sami her detayı önceden planladı.
- Tickets are $30 per person and may be purchased in advance or at the door.
- Biletler kişi başı 30 dolardır ve önceden ya da kapıda satın alınabilir.
- You have to make reservations in advance.
- Önceden rezervasyon yaptırmalısın.
- Did we order in advance?
- Önceden sipariş verdik mi?
- Let me know in advance when you're coming to Boston.
- Boston'a geleceğin zaman bana önceden haber ver.
- You had better make a reservation in advance.
- Önceden rezervasyon yaptırsan daha iyi olur.
- You should buy your ticket in advance.
- Biletinizi önceden almalısınız.
- He sent his luggage in advance.
- Bavullarını önceden göndermiş.
- Send your baggage in advance.
- Bavullarınızı önceden yollayın.
- Everything was prepared in advance.
- Her şey önceden hazırlandı.
- I probably would've participated if I'd known about it in advance.
- Bunu önceden bilseydim muhtemelen katılırdım.
- You don’t need to apply in advance.
- Önceden başvurmanıza gerek yok.
- Is it ethical to give him the interview questions in advance?
- Ona mülakat sorularını önceden vermek etik mi?
- You may as well say it to him in advance.
- Bunu ona önceden söylesen de olur.
- Why didn't you tell me in advance?
- Neden bana önceden söylemedin?
- Do I have to pay in advance?
- Önceden ödemek zorunda mıyım?
- Prepare your speech in advance.
- Konuşmanı önceden hazırla.
- You should have told me in advance.
- Bana önceden söylemeliydin.
- Let me know your departure in advance.
- Gidişinizi önceden bildirin.
- In order to get a cheap ticket, you need to buy it way in advance.
- Ucuz bir bilet almak için, çok önceden satın almanız gerekir.
- You should buy your ticket in advance.
- Biletini önceden almalısın.
- l can schedule my sessions in advance.
- Seanslarımı önceden planlayabilirim.
Show More (70)
|
2 |
in advance |
peşin |
adv. |
|
- Tom said he paid $300 in advance.
- Tom 300 dolar peşin ödediğini söyledi.
- In order to get a cheap ticket, you need to buy it way in advance.
- Ucuza bilet alabilmek için peşin ödeme yapmanız gerekir.
- Tom said he paid $300 in advance.
- Tom 300 doları peşin ödediğini söyledi.
- Tom said that he paid $300 in advance.
- Tom 300 doları peşin ödediğini söyledi.
- Registration is only valid after payment in advance.
- Kayıt sadece peşin ödemeden sonra geçerlidir.
- Can you pay me in advance?
- Bana peşin ödeyebilir misiniz?
- He borrowed the money in advance.
- Parayı peşin aldı.
- You're lucky they paid you in advance.
- Onlar sana peşin ödeme yaptıkları için şanslısın.
- Pay your rent in advance.
- Kiranızı peşin ödeyin.
- Registration is only valid after payment in advance.
- Kayıt sadece peşin ödeme yapıldıktan sonra geçerlidir.
- I paid $300 in advance.
- 300 doları peşin ödedim.
- I'd like you to pay the money in advance.
- Parayı peşin ödemeni istiyorum.
- Pay your rent in advance.
- Kiranı peşin ödemelisin.
Show More (10)
|
3 |
in advance |
peşinen |
adv., adj. |
|
- We have conceded something in advance.
- Bir şeyi peşinen kabul etmiş bulunuyoruz.
- We have conceded something in advance.
- Bir şeyi peşinen kabul etmiş durumdayız.
- In our report, we cannot pass judgments, let alone condemn anyone in advance for things we cannot prove anyway.
- Raporumuzda, zaten kanıtlayamayacağımız şeyler için kimseyi peşinen mahkum etmek şöyle dursun, yargılayamayız bile.
- In our report, we cannot pass judgments, let alone condemn anyone in advance for things we cannot prove anyway.
- Raporumuzda, zaten kanıtlayamayacağımız şeyler için kimseyi peşinen mahkum etmek bir yana, hüküm bile veremeyiz.
- Experience clearly shows that we shall not get anywhere with Saddam Hussein if the use of force is excluded in advance.
- Tecrübeler açıkça göstermektedir ki, güç kullanımı peşinen dışlanırsa Saddam Hüseyin'le bir yere varamayız.
- You may as well say it to him in advance.
- Bunu ona peşinen söylemenizde hiçbir sakınca yok.
- You had better ask him in advance how much it will cost.
- Kaça mal olacağını ona peşinen sorsan iyi olur.
- Thanks in advance for your support.
- Desteğin için peşinen teşekkür ediyorum.
- The plan has been agreed to in advance.
- Plan, peşinen kabul edildi.
Show More (6)
|
4 |
in advance |
önce |
adv. |
|
- Tom planned the whole thing months in advance.
- Tom her şeyi aylar öncesinden planladı.
- Tom planned the whole thing months in advance.
- Tom her şeyi daha aylar öncesinden planlamış.
- To get a table at Tom's Tavern, you have to make reservations weeks in advance.
- Tom's Tavern'de masa bulmak için haftalar öncesinden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor.
Show More (0)
|
5 |
in advance |
peşin olarak |
adv. |
|
- I paid $300 in advance.
- Peşin olarak 300 dolar ödedim.
- You should pay your rent in advance.
- Kiranı peşin olarak ödemelisin.
- A number of tickets are sold in advance.
- Birkaç bilet peşin olarak satıldı.
Show More (0)
|
6 |
in advance |
önden |
expr., adv. |
|
- You have to pay in advance.
- Önden ödeme yapmanız gerekiyor.
Show More (-2)
|