kick - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
kick tekmelemek v.
  • The wall gave in when I kicked it.
  • Tekmelediğimde duvar çöktü.
  • Kick the door in.
  • Kapıyı tekmeleyip içeri gir.
  • Please stop kicking me.
  • Lütfen beni tekmelemeyi bırak.
Show More (84)
kick tekme atmak v.
  • Mom, he's kicking me!
  • Anne, o bana tekme atıyor!
  • I'll kick your butt!
  • Popona tekme atacağım.
  • Don't kick the dog.
  • Köpeğe tekme atma.
Show More (32)
kick zevk n.
  • He shed innocent blood just for kicks.
  • Sırf zevk için masum kanı döktü.
  • Do you think Tom did that just for kicks?
  • Sence Tom bunu sadece zevk için mi yaptı?
  • He killed the old lady just for kicks.
  • Yaşlı kadını sırf zevk için öldürdü.
Show More (8)
kick (kötü alışkanlıktan) kurtulmak v.
  • In this context, we should be offering facilities to help drug addicts kick their habit.
  • Bu bağlamda, uyuşturucu bağımlılarının alışkanlıklarından kurtulmalarına yardımcı olacak imkanlar sunmalıyız.
  • In this context, we should be offering facilities to help drug addicts kick their habit.
  • Bu bağlamda uyuşturucu bağımlılarının alışkanlıklarından kurtulmalarına yardımcı olacak imkanlar sunmalıyız.
  • You should kick that bad habit.
  • Bu kötü alışkanlıktan kurtulmalısın.
Show More (1)
kick atmak v.
  • They're going to kick me out of the house.
  • Beni evden atacaklar.
  • You can't kick Tom out of the club.
  • Tom'u kulüpten atamazsın.
  • If you did that, they'd kick you out of the bar.
  • Eğer onu yaparsan, onlar seni bardan atar.
Show More (1)
kick keyif n.
  • He gets a kick out of reckless driving.
  • O dikkatsiz araç kullanmanın keyfini çıkarır.
  • You'll get a kick out of it.
  • Bunun keyfini çıkaracaksın.
  • I get a kick from diving.
  • Dalış yapmaktan keyif alırım.
Show More (1)
kick tekme n.
  • He gave the barking dog a vicious kick.
  • Havlayan köpeğe şiddetli bir tekme attı.
  • She gave him a good kick.
  • Ona sağlam bir tekme attı.
  • He gave the barking dog a vicious kick.
  • O, havlayan köpeğe şiddetli bir tekme attı.
Show More (1)
kick bırakmak v.
  • Just kick this bad habit already, once and for all!
  • Şu kötü huyu temelli bırak artık be!
  • He finally kicked the bad habit.
  • Sonunda kötü alışkanlığını bıraktı.
Show More (-1)
kick tepme n.
  • The kick of the rifle can break your shoulder.
  • Tüfeğin tepmesi senin omzunu kırabilir.
  • The kick of the rifle can break your shoulder.
  • Tüfeğin tepmesi omzunuzu kırabilir.
Show More (-1)
kick çifte atmak v.
  • I hope this horse doesn't kick.
  • Bu atın çifte atmayacağını umuyorum.
Show More (-2)
kick heyecan n.
  • I get a kick from diving.
  • Ben dalmaktan heyecan duyuyorum.
Show More (-2)
kick topa vurma n.
  • Fred kicked a ball.
  • Fred bir topa vurdu.
Show More (-2)
kick çıkar expr.
  • Kick off your shoes.
  • Ayakkabılarını çıkar.
Show More (-2)
kick tepmek v.
  • This stuff kicks like a mule.
  • Bu şey katır gibi tepiyor.
Show More (-2)