|
- However, we were informed that owing to constraints of time you had to leave earlier.
- Ancak, zaman kısıtlamaları nedeniyle daha erken ayrılmak zorunda kaldığınız konusunda bilgilendirildik.
- Mr Prodi has to leave early to return to Brussels because of the weather.
- Sayın Prodi hava muhalefeti nedeniyle Brüksel'e dönmek üzere erken ayrılmak zorunda kaldı.
- Actually, all the associates are leaving early tonight.
- Aslında tüm ortaklar bu gece erkenden ayrılıyor.
- Actually, all the associates are leaving early tonight.
- Aslında, tüm ortaklar bu gece erken ayrılıyor.
- I suggested to Tom that we should leave early.
- Tom'a erken ayrılmamızı önerdim.
- Tom claimed he left early.
- Tom erken ayrıldığını iddia etti.
- Tom asked for Mary's permission to leave early.
- Tom Mary'den erken ayrılmak için izin istedi.
- I didn't realize Tom was going to have to leave early.
- Tom'un erken ayrılmak zorunda kalacağını fark etmemiştim.
- I have to leave early today because I have to attend a funeral.
- Bugün erken ayrılmak zorundayım çünkü bir cenazeye katılmam gerekiyor.
- Tom said that Mary often leaves early.
- Tom, Mary'nin sık sık erken ayrıldığını söyledi.
- We'll leave early.
- Biz erken ayrılacağız.
- We could leave early, I guess.
- Erken ayrılabiliriz, sanırım.
- Tom admits he's left early.
- Tom erken ayrıldığını itiraf ediyor.
- Tom suggested we leave early.
- Tom erken ayrılmamızı önerdi.
- Tom often leaves early.
- Tom sık sık erken ayrılıyor.
- Tom told me he left early.
- Tom bana erken ayrıldığını söyledi.
- Tom and Mary both left early.
- Tom ve Mary erken ayrıldılar.
- Do you want to know why I left early?
- Neden erken ayrıldığımı bilmek ister misin?
- I agreed to leave early.
- Erken ayrılmayı kabul ettim.
- Tom said Mary often leaves early.
- Tom, Mary'nin sık sık erken ayrıldığını söyledi.
- Tom thought it would be a good idea to leave early.
- Tom erken ayrılmanın iyi bir fikir olacağını düşündü.
- I know you left early.
- Erken ayrıldığını biliyorum.
- I tried to leave early, but people kept asking me for help.
- Erken ayrılmaya çalıştım ama insanlar sürekli benden yardım istediler.
- Tom advised us to leave early and avoid the morning traffic.
- Tom erken ayrılmamızı ve sabah trafiğinden kaçınmamızı bize tavsiye etti.
- Do you want to know why Tom left early?
- Tom'un neden erken ayrıldığını bilmek ister misin?
- Tom will leave early.
- Tom erken ayrılacak.
- We might leave early.
- Erken ayrılabiliriz.
- Tom already knows that Mary will leave early.
- Tom, Mary'nin erken ayrılacağını zaten biliyor.
- I have to leave early.
- Erken ayrılmam gerekiyor.
- You should leave early.
- Erken ayrılmalısın.
- We could leave early, I guess.
- Sanırım erken ayrılabiliriz.
- You said that you were planning on leaving early today.
- Bugün erken ayrılmayı planladığını söyledin.
- The guests left early.
- Misafirler erken ayrıldı.
- I wonder whether Tom really left early.
- Tom'un gerçekten erken ayrılıp ayrılmadığını merak ediyorum.
- Didn't Tom leave early?
- Tom erken ayrılmadı mı?
- You should've left early.
- Erken ayrılmalıydın.
- You told me that you were planning on leaving early today.
- Bugün bana erken ayrılmayı planladığını söyledin.
- In any case, you have to leave early, whether you like it or not.
- Her halükarda, isteseniz de istemeseniz de erken ayrılmak zorundasınız.
- I'd like to leave early.
- Erken ayrılmak istiyorum.
- I should've left early.
- Erken ayrılmalıydım.
- Tom said that Mary left early.
- Tom Mary'nin erken ayrıldığını söyledi.
- They authorize Muslim workers to leave early in Ramadan.
- Müslüman işçilere Ramazan'da erken ayrılmaları için izin veriyorlar.
- I never leave early.
- Ben asla erken ayrılmam.
- Tom left early today.
- Tom bugün erken ayrıldı.
- We all agree that we should leave early.
- Hepimiz erken ayrılmamız gerektiği konusunda hemfikiriz.
- Tom decided to leave early.
- Tom erkenden ayrılmaya karar verdi.
- I must leave early.
- Erken ayrılmalıyım.
- I admit I left early.
- Erken ayrıldığımı itiraf ediyorum.
- He was granted permission to leave early.
- Erken ayrılmak için ona izin verildi.
- We've all got to leave early.
- Hepimiz erken ayrılmalıyız.
- I want to leave early.
- Erken ayrılmak istiyorum.
- I've already asked Tom not to leave early.
- Tom'a erken ayrılmamasını çoktan istedim.
- I sometimes leave early.
- Bazen erken ayrılırım.
- Tom didn't want to leave early.
- Tom erken ayrılmak istemedi.
- Have you ever authorized me to leave early?
- Hiç erken ayrılmam için bana yetki verdin mi?
- I'm the one who has to leave early.
- Erken ayrılmak zorunda olan kişi benim.
- Tom was the one who suggested that we leave early.
- Erken ayrılmamızı öneren Tom'du.
- I had to leave early.
- Erken ayrılmak zorunda kaldım.
- We should leave early.
- Erken ayrılmalıyız.
- You'd better leave early today.
- Bugün erken ayrılsan iyi olur.
- Tom might've left early.
- Tom erken ayrılmış olabilir.
- I won't leave early.
- Erken ayrılmayacağım.
- I've already asked Tom to leave early.
- Tom'dan erken ayrılmasını istedim.
- I told Tom that I wanted to leave early.
- Tom'a erken ayrılmak istediğimi söyledim.
- Tom might leave early.
- Tom erken ayrılabilir.
- He should have left earlier.
- Daha erken ayrılmalıydı.
- I might not leave early.
- Erken ayrılmayabilirim.
- Tom says he saw Mary leaving early.
- Tom, Mary'nin erken ayrıldığını gördüğünü söylüyor.
- I'll leave early.
- Ben erken ayrılacağım.
- I'll try to find out why Tom left early.
- Tom'un neden erken ayrıldığını bulmaya çalışacağım.
- Tom told Mary that she shouldn't leave early.
- Tom, Mary'ye erken ayrılmaması gerektiğini söyledi.
- We left early.
- Erken ayrıldık.
- He used a headache as an excuse for leaving early.
- Erken ayrılmak için baş ağrısını bahane etti.
- Tom is going to leave early.
- Tom erken ayrılacak.
- I have to leave early to catch the train.
- Treni yakalamak için erkenden ayrılmak zorundayım.
- The party was boring, so I left early.
- Parti sıkıcıydı, o yüzden erken ayrıldım.
- Tom told me why he left early.
- Tom bana neden erken ayrıldığını söyledi.
- Tom is leaving early.
- Tom erken ayrılıyor.
- Tom never leaves early.
- Tom asla erken ayrılmıyor.
- The bus left early.
- Otobüs, erken ayrıldı.
- Tom thought that Mary was likely to want to leave early.
- Tom, Mary'nin muhtemelen erken ayrılmak isteyeceğini düşündü.
- Tom and I often leave early.
- Tom ve ben sık sık erken ayrılırız.
- Tom doesn't yet know Mary left early.
- Tom Mary'nin erken ayrıldığını henüz bilmiyor.
- I actually left early.
- Ben aslında erken ayrıldım.
- Tom shouldn't have left early.
- Tom erken ayrılmamalıydı.
- Do you want to know why I left early?
- Neden erken ayrıldığımı bilmek istiyor musun?
- The party was boring, so I left early.
- Parti sıkıcıydı, ben de erken ayrıldım.
- Tom advised us to leave early.
- Tom erken ayrılmamızı tavsiye etti.
- I told Tom to leave early today.
- Tom'a bugün erken ayrılmasını söyledim.
- Tom may leave early.
- Tom erken ayrılabilir.
- Even Tom left early.
- Tom bile erken ayrıldı.
- Tom already knows that Mary will leave early.
- Tom Mary'nin erken ayrılacağını zaten biliyor.
- The group left early in 1791.
- Grup 1791'de erkenden ayrıldı.
- I'd love to leave early.
- Erken ayrılmak istiyorum.
- Why did you leave early?
- Neden erken ayrıldın?
- Why did you and Tom leave early?
- Tom'la neden erken ayrıldınız?
- I may leave early.
- Erken ayrılabilirim.
- I might leave early.
- Erken ayrılabilirim.
- I almost never leave early.
- Neredeyse hiç erken ayrılmam.
- Why did you and Tom leave early?
- Tom ve sen neden erkenden ayrıldınız?
- I wish we'd left early, too.
- Keşke biz de erken ayrılsaydık.
- Tom should leave early.
- Tom erken ayrılmalıdır.
- I know why Tom left early.
- Tom'un neden erkenden ayrıldığını biliyorum.
- I know who left early.
- Kimin erken ayrıldığını biliyorum.
- I plan to leave early.
- Erken ayrılmayı planlıyorum.
- They left early.
- Erken ayrıldılar.
- I didn't leave early.
- Erken ayrılmadım.
- I'm not the only one who wants to leave early.
- Erken ayrılmak isteyen tek kişi ben değilim.
- I told Tom to leave early.
- Tom'a erken ayrılmasını söyledim.
- Sami is leaving early.
- Sami erken ayrılıyor.
- Tom asked his boss if he could leave early.
- Tom patronuna erken ayrılabilir miyim diye sordu.
- Tom said that he wanted to leave early.
- Tom erken ayrılmak istediğini söyledi.
- Tom will be leaving early tomorrow morning.
- Tom yarın sabah erken ayrılıyor olacak.
- Tom thought we should leave early.
- Tom erken ayrılmamız gerektiğini düşündü.
- I left early so as not to be late.
- Geç kalmamak için erken ayrıldım.
- Tom said he had to leave early.
- Tom erken ayrılmak zorunda olduğunu söyledi.
- Tom can leave early if he wants to.
- Tom isterse erken ayrılabilir.
- We are leaving early tomorrow morning.
- Yarın sabah erkenden ayrılıyoruz.
- I should've left earlier.
- Daha erken ayrılmalıydım.
- Tom is leaving early tomorrow morning.
- Tom yarın sabah erkenden ayrılıyor.
- Does Tom know why you left early?
- Tom senin neden erkenden ayrıldığını biliyor mu?
- Tom said he had no objection to our leaving early.
- Tom bizim erkenden ayrılmamıza hiçbir itirazı olmadığını söyledi.
- Tom has already decided to leave early.
- Tom çoktan erken ayrılmaya karar verdi.
- Tom has already told Mary to leave early.
- Tom zaten Mary'ye erken ayrılmasını söyledi.
- I'm glad we left early.
- Erken ayrıldığımıza sevindim.
- They left early.
- Onlar erken ayrıldılar.
- Tom should've left earlier.
- Tom daha erken ayrılmalıydı.
- I got bored and left early.
- Sıkıldım ve erken ayrıldım.
- Tom and I left early.
- Tom ve ben erken ayrıldık.
- No one but Tom left early.
- Tom'dan başka kimse erken ayrılmadı.
- I'm glad I left early.
- Erken ayrıldığıma sevindim.
- I intend to leave early.
- Erken ayrılmak istiyorum.
- Tom should've told Mary not to leave early.
- Tom Mary'ye erken ayrılmamasını söylemeliydi.
- I know Tom left early.
- Tom'un erken ayrıldığını biliyorum.
- I want to leave early.
- Ben erken ayrılmak istiyorum.
- I hope Tom doesn't mind if I leave early.
- Erken ayrılırsam Tom'un önemsemeyeceğini umuyorum.
- Tom said Mary should've left early.
- Tom Mary'nin erken ayrılması gerektiğini söyledi.
- We are leaving early tomorrow morning.
- Yarın sabah erken ayrılıyoruz.
- I almost left early.
- Neredeyse erkenden ayrıldım.
- I regret leaving early.
- Erken ayrıldığım için pişmanım.
- I needed to leave early.
- Erken ayrılmam gerekiyordu.
- Tom will leave early tomorrow morning.
- Tom yarın sabah erkenden ayrılacak.
- What would've happened to Tom if he hadn't left early?
- Erken ayrılmasaydı Tom'a ne olacaktı?
- We never leave early.
- Biz asla erken ayrılmıyoruz.
- We didn't leave early.
- Erken ayrılmadık.
- We've got to leave early.
- Biz erken ayrılmak zorundayız.
- Tom said he had no objection to our leaving early.
- Tom erken ayrılmamıza bir itirazı olmadığını söyledi.
- I could've left early.
- Erken ayrılabilirdim.
- Tom definitely left early.
- Tom kesinlikle erken ayrıldı.
- I need to leave early.
- Erken ayrılmalıyım.
- Tom never should've left early.
- Tom asla erken ayrılmamalıydı.
- I saw you leave early.
- Erken ayrıldığını gördüm.
- Tom left early this morning, so he should be in Boston by now.
- Tom bu sabah erken ayrıldı, bu yüzden şu an Boston'da olmalı.
- We had to leave early.
- Erken ayrılmak zorundaydık.
- Tom should leave early.
- Tom erken ayrılmalı.
- We must leave early.
- Erken ayrılmalıyız.
- I'm leaving early next week.
- Gelecek hafta erken ayrılıyorum.
- I wouldn't have left early if Tom hadn't told me I could.
- Tom bana yapabileceğimi söylemeseydi erken ayrılmazdım.
- I tried to leave early.
- Erken ayrılmaya çalıştım.
- Tom told Mary he left early.
- Tom, Mary'ye erken ayrıldığını söyledi.
- Tom left early Monday morning.
- Tom pazartesi sabahı erkenden ayrıldı.
- Tom and the others left early.
- Tom ve diğerleri erken ayrıldı.
- I intend to leave early.
- Erken ayrılmak niyetindeyim.
- I've got to leave early.
- Erken ayrılmam gerekiyor.
- You always leave early.
- Sen hep erken ayrılırsın.
- Tom asked me who left early.
- Tom bana kimin erken ayrıldığını sordu.
- I think that I'll leave early today.
- Sanırım bugün erken ayrılacağım.
- I think Tom never leaves early.
- Bence Tom asla erken ayrılmaz.
- Tom knows why Mary left early.
- Tom, Mary'nin neden erken ayrıldığını biliyor.
- Do you know why Tom left early?
- Tom'un niye erken ayrıldığını biliyor musun?
- May I leave early?
- Erken ayrılabilir miyim?
- Tom is already planning on leaving early.
- Tom zaten erken ayrılmayı planlıyor.
- Tom should've asked Mary why she left early.
- Tom Mary'ye neden erken ayrıldığını sormalıydı.
- He left early in order not to be late.
- Geç kalmamak için erken ayrıldı.
- Tom told Mary he needed to leave early.
- Tom, Mary'ye erken ayrılması gerektiğini söyledi.
- I've already told Tom to leave early.
- Ben zaten Tom'a erken ayrılmasını söyledim.
- Tom had a perfectly good reason for leaving early.
- Tom'un erken ayrılmak için gayet iyi bir nedeni vardı.
- Both Tom and Mary left early.
- Hem Tom hem de Mary erkenden ayrıldılar.
- We won't leave early.
- Erken ayrılmayacağız.
- Tom allowed Mary to leave early.
- Tom Mary'nin erken ayrılması için izin verdi.
- Do you know why Tom left early?
- Tom'un neden erkenden ayrıldığını biliyor musun?
- Sami left early that day.
- Sami o gün erken ayrıldı.
- I'll never leave early again.
- Bir daha asla erken ayrılmayacağım.
- Tom left earlier.
- Tom erken ayrıldı.
- I wish I'd left early.
- Keşke erken ayrılsaydım.
- I also left early.
- Ben de erken ayrıldım.
- I hope Tom leaves early.
- Umarım Tom erken ayrılır.
- Tom let me leave early.
- Tom erken ayrılmama izin verdi.
- Tom apparently left early.
- Görünüşe göre Tom erken ayrılmış.
- Tom said Mary left early.
- Tom Mary'nin erken ayrıldığını söyledi.
- I'd never leave early.
- Asla erken ayrılmazdım.
- We should have left earlier.
- Daha erken ayrılmalıydık.
- We need to leave early.
- Erken ayrılmamız gerek.
- Tom never leaves early.
- Tom asla erken ayrılmaz.
- I knew Tom wouldn't leave early.
- Tom'un erken ayrılmayacağını biliyordum.
- The group left early in 1791.
- 1791'de grup erken ayrıldı.
- We left early in the morning.
- Sabah erkenden ayrıldık.
- I'm happy we left early.
- Erken ayrıldığımıza sevindim.
- Tom had to leave early.
- Tom erken ayrılmak zorunda kaldı.
- We shouldn't leave early.
- Erken ayrılmamalıyız.
- Tom told Mary he had to leave early.
- Tom, Mary'ye erken ayrılması gerektiğini söyledi.
- She left early in the morning.
- O, sabah erken ayrıldı.
- We probably should've left early.
- Biz muhtemelen erken ayrılmalıydık.
- Tom advised Mary to leave early.
- Tom, Mary'ye erken ayrılmasını tavsiye etti.
- Tom also left early.
- Tom da erken ayrıldı.
- I don't think I can leave early.
- Erken ayrılabileceğimi sanmıyorum.
- I need to leave early.
- Erken ayrılmam gerekiyor.
- I wish Tom had left earlier.
- Keşke Tom daha erken ayrılsaydı.
- Tom should have left earlier.
- Tom daha erken ayrılmalıydı.
- They left early to catch the first train.
- İlk trene yetişmek için erken ayrıldılar.
- We're leaving early tomorrow morning.
- Yarın sabah erken ayrılıyoruz.
- I don't think Tom should've left early.
- Bence Tom erken ayrılmamalıydı.
- I left early to catch the first bus.
- İlk otobüsü yakalamak için erkenden ayrıldım.
- Tom thought that Mary was likely to want to leave early.
- Tom Mary'nin muhtemelen erken ayrılmak isteyeceğini düşündü.
- I wanted to leave early.
- Erken ayrılmak istedim.
- We have to leave early.
- Erken ayrılmak zorundayız.
- I didn't realize Tom was going to have to leave early.
- Tom'un erken ayrılmak zorunda kalacağını anlamadım.
- We've all left early.
- Hepimiz erken ayrıldık.
- When was the last time you authorized your workers to leave early?
- En son ne zaman çalışanlarınıza erken ayrılmaları için izin verdiniz?
- Tom wanted to leave early.
- Tom erken ayrılmak istedi.
- Tom admitted he left early.
- Tom erken ayrıldığını itiraf etti.
- We don't often leave early.
- Biz sık sık erken ayrılmayız.
- I think Tom should've left earlier.
- Bence Tom daha erken ayrılmalıydı.
- I think Tom should've left early.
- Bence Tom erken ayrılmalıydı.
- Let's leave early.
- Erken ayrılalım.
- Tom already plans on leaving early.
- Tom zaten erken ayrılmayı planlıyor.
- I wish we'd left early.
- Keşke erken ayrılsaydık.
- I left early.
- Erken ayrıldım.
- Tom had a perfectly good reason for leaving early.
- Tom erken ayrılması için gayet iyi bir nedeni vardı.
- That's why Tom left early.
- Tom'un erken ayrılmasının sebebi bu.
- I must leave early.
- Erken ayrılmam gerekiyor.
- Tom and I know who left early.
- Tom ve ben kimin erken ayrıldığını biliyoruz.
- Tom asked for Mary's permission to leave early.
- Tom, Mary'den erken ayrılmak için izin istedi.
- Tom advised Mary to leave early in the morning.
- Tom Mary'ye sabah erken ayrılmasını tavsiye etti.
- We've all got to leave early.
- Hepimiz erken ayrılmak zorundayız.
- Tom already plans on leaving early.
- Tom şimdiden erken ayrılmayı planlıyor.
- We may have to leave early.
- Erken ayrılmak zorunda kalabiliriz.
- I suspect Tom left early.
- Tom'un erken ayrıldığından şüpheliyim.
- Tom didn't leave early.
- Tom erken ayrılmadı.
- Tom decided to leave early.
- Tom erken ayrılmaya karar verdi.
- Tom and I were the ones who should've left early.
- Tom ve ben erken ayrılmalıydık.
- I have to leave early.
- Erken ayrılmak zorundayım.
- Tom needs to leave early today.
- Tom'un bugün erken ayrılması gerekiyor.
- In any case, you have to leave early, whether you like it or not.
- Hoşuna gitsin ya da gitmesin, her durumda erken ayrılmak zorundasın.
- Tom advised Mary to leave early.
- Tom Mary'den erken ayrılmasını önerdi.
- We can't leave early.
- Erken ayrılamayız.
- Tom said I should've left early.
- Tom erken ayrılmam gerektiğini söyledi.
- Who told Tom that he could leave early?
- Tom'a erken ayrılabileceğini kim söyledi?
- We had to leave early.
- Erken ayrılmak zorunda kaldık.
- I often leave early.
- Ben sık sık erken ayrılırım.
- I could've left early.
- Daha erken ayrılabilirdim.
- Sami left early.
- Sami erken ayrıldı.
- I know why you left early.
- Neden erken ayrıldığını biliyorum.
- Tom has to leave early.
- Tom erkenden ayrılmak zorunda.
- I figured you might know why Tom left early.
- Tom'un neden erken ayrıldığını bilebileceğini düşündüm.
- I'd love to leave early.
- Erken ayrılmak isterim.
- You've already decided to leave early, haven't you?
- Erken ayrılmaya karar verdin, değil mi?
- Tom will never leave early.
- Tom asla erken ayrılmayacaktır.
- Tom must leave early.
- Tom erken ayrılmalı.
- Neither Tom nor Mary left early.
- Ne Tom ne de Mary erken ayrıldı.
- Tom will be leaving early tomorrow morning.
- Tom yarın sabah erkenden ayrılacak.
- I saw Tom leave early.
- Tom'un erken ayrıldığını gördüm.
- Tom has already told Mary not to leave early.
- Tom Mary'ye erken ayrılmamasını zaten söyledi.
- Tom is already planning on leaving early.
- Tom şimdiden erken ayrılmayı planlıyor.
- Tom suggested to Mary that she leave early.
- Tom, Mary'ye erken ayrılmasını tavsiye etti.
- I suspect Tom left early.
- Tom'un erken ayrıldığından şüpheleniyorum.
- It was Tom's suggestion that we leave early.
- Erken ayrılmamız Tom'un önerisiydi.
- I regret leaving early.
- Erken ayrıldığıma pişmanım.
- Tom apparently left early.
- Tom görünüşe göre erken ayrıldı.
- Tom told me you left early.
- Tom bana senin erken ayrıldığını söyledi.
- Tom won't leave early.
- Tom erken ayrılmayacak.
Show More (268)
|