1 |
make out |
anlamak |
v. |
|
- Can you make out what he is trying to say?
- Onun ne söylemeye çalıştığını anlayabiliyor musun?
- I can't make out what she is saying.
- Onun ne söylediğini anlayamıyorum.
- Can you make out why John left so suddenly?
- John'un neden aniden gittiğini anlayabiliyor musun?
- I can't make out what she is saying.
- Ne dediğini anlayamıyorum.
- Can you make out what he is trying to say?
- Ne söylemeye çalıştığını anlayabiliyor musun?
- I can't make out what you're saying.
- Ne dediğini anlayamıyorum.
- I can't make out what he says.
- Ne dediğini anlayamıyorum.
- I can't make out what he says.
- Onun söylediğini anlamıyorum.
- I listened but couldn't make out what they were saying.
- Dinledim ama ne dediklerini anlayamadım.
- I can't make out what you're saying.
- Söylediğini anlayamıyorum.
- I didn't quite make out what he said.
- Ne dediğini tam olarak anlayamadım.
- I can't make out what the man is saying.
- Adamın ne dediğini anlayamıyorum.
- I can hardly make out what he says.
- Ne dediğini zor anlıyorum.
- I didn't quite make out what he said.
- Onun dediklerini tamamen anlamadım.
- It was rather difficult for me to make out what he was saying.
- Onun ne söylediğini anlamam oldukça zordu.
- Can you make out why John left so suddenly?
- John'un niçin aniden gittiğini anlayabiliyor musun?
- I can't make out what she wants.
- Onun ne istediğini anlayamıyorum.
- At first, I couldn't make out what he was saying.
- İlk başta ne dediğini anlayamadım.
- I cannot make out why he isn't here yet.
- Onun niçin henüz burada olmadığını anlayamıyorum.
- We couldn't make out what she wanted.
- Ne istediğini anlayamadık.
- I can't make out what the man is saying.
- Adamın söylediklerini anlayamıyorum.
- I can't make out these figures.
- Bu rakamları anlayamıyorum.
- At first, I couldn't make out what he was saying.
- İlk başta onun ne söylediğini anlayamadım.
- It was rather difficult for me to make out what he was saying.
- Ne söylediğini anlamak benim için oldukça zordu.
- I can't make out what she wants.
- Ne istediğini anlayamıyorum.
- I cannot make out why he isn't here yet.
- Neden hala gelmediğini anlayamıyorum.
- I can hardly make out what he says.
- Onun söylediğini neredeyse anlayamıyorum.
- I can't make out what he wants.
- Ne istediğini anlayamıyorum.
- This composition is so badly written than I can not make out what he means.
- Bu kompozisyon o kadar kötü yazılmış ki ne demek istediğini anlayamıyorum.
Show More (26)
|
2 |
make out |
yazmak |
v. |
|
- I asked the solicitor to make out my will.
- Avukattan vasiyetimi yazmasını rica ettim.
- There was something written on the stone, and they tried to make out what it was.
- Taşın üzerinde bir şey yazıyordu ve ne olduğunu anlamaya çalıştılar.
- We tried to make out the letters written on the wall.
- Duvarda yazan harfleri anlamaya çalıştık.
- Tom couldn't quite make out what the sign said.
- Tom tabelada ne yazdığını tam olarak anlayamıyordu.
Show More (1)
|
3 |
make out |
anlam çıkarmak |
v. |
|
- I can't make out the meaning of this sentence.
- Ben bu cümlenin anlamını çıkaramıyorum.
- I can't make out the meaning of this sentence.
- Bu cümlenin anlamını çıkaramıyorum.
- I cannot make out the meaning of this sentence.
- Bu cümlenin anlamını çıkaramıyorum.
Show More (0)
|
4 |
make out |
çıkarmak |
v. |
|
- Do you think you can make out the list in an hour?
- Listeyi bir saat içinde çıkarabilir misin sence?
- Do you think you can make out the list in an hour?
- Bir saat içinde listeyi çıkarabileceğini düşünüyor musun?
- I listened but couldn't make out what they were saying.
- Ben dinledim ama onların ne söylediğini çıkaramadım.
Show More (0)
|
5 |
make out |
seçmek |
v. |
|
- Tom couldn't make out their faces.
- Tom yüzlerini seçememiş.
- Tom couldn't make out their faces.
- Tom yüzlerini seçemedi.
Show More (-1)
|
6 |
make out |
çözmek |
v. |
|
- There was something written on the stone, and they tried to make out what it was.
- Taş üzerinde yazılı bir şey vardı ve onlar bunun ne olduğunu çözmeye çalıştılar.
- What I can't make out is why you have changed your mind.
- Çözemediğim şey fikrini neden değiştirdiğin.
Show More (-1)
|
7 |
make out |
sevişmek |
v. |
|
- How did you make out?
- Nasıl seviştiniz?
- We started making out.
- Sevişmeye başladık.
Show More (-1)
|
8 |
make out |
iddia etmek |
v. |
|
- In making out that it is a champion of human rights, the European Union tailors them to its needs.
- Avrupa Birliği, insan hakları şampiyonu olduğunu iddia ederken bu hakları kendi ihtiyaçlarına göre şekillendiriyor.
Show More (-2)
|
9 |
make out |
düzenlemek |
v. |
|
- I made out a check for $25 and handed it to the salesperson.
- 25 dolarlık bir çek düzenledim ve onu satış elemanına verdim.
Show More (-2)
|
10 |
make out |
kestirmek (ne olduğunu) |
v. |
|
- We couldn't make out what she wanted.
- Onun ne istediğini kestiremedik.
Show More (-2)
|