maritime - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
maritime deniz adj.
  • Emma lives in a small maritime town.
  • Emma küçük bir deniz kasabasında yaşıyor.
  • Something else that is also on everyone's mind is maritime safety.
  • Herkesin aklında olan bir başka konu da deniz güvenliği.
  • Maritime and road transport needs to be adapted to EC standards.
  • Deniz ve karayolu ulaşımı AT standartlarına adapte edilmelidir.
Show More (51)
maritime denizcilik adj.
  • He graduated from a maritime school.
  • Denizcilik okulundan mezun oldu.
  • This has not yet made the maritime environment sufficiently safe.
  • Bu durum denizcilik ortamını henüz yeterince güvenli hale getirmemiştir.
  • Protecting Europe's maritime industry must increasingly be a common concern and therefore a common policy.
  • Avrupa'nın denizcilik endüstrisini korumak giderek ortak bir kaygı ve dolayısıyla ortak bir politika haline gelmelidir.
Show More (9)