1 |
mine |
benim |
pron. |
|
- Indeed, many of the amendments I have tabled have been co-signed by her group and mine.
- Nitekim sunduğum değişiklik önergelerinin birçoğu onun grubu ve benim grubum tarafından ortaklaşa imzalanmıştır.
- What else they carried, by way of opinion, was not mine.
- Fikir olarak başka ne taşıyabilirlerdi, benim fikrim değil.
- They deserve our support and they certainly have mine.
- Desteğimizi hak ediyorlar ve kesinlikle benim de desteğimi aldılar.
- I have also always maintained in the committee that this 50% is not a fetish of mine.
- Ayrıca komitede her zaman bu %50'nin benim için bir fetiş olmadığını belirttim.
- Indeed, many of the amendments I have tabled have been co-signed by her group and mine.
- Nitekim verdiğim değişiklik önergelerinin birçoğu onun grubu ve benim grubum tarafından ortaklaşa imzalandı.
- For you see, little samurai, the world is mine.
- Gördüğün gibi küçük samuray, dünya benim.
- This watch of mine never stops.
- Benim bu saatim asla durmaz.
- Those horses are mine.
- O atlar benim.
- The bicycle is mine.
- Bisiklet benim.
- Tom is an old friend of mine.
- Tom benim eski bir arkadaşım.
- Tom and Mary are both colleagues of mine.
- Tom ve Mary'nin ikisi de benim meslektaşlarım.
- Those gloves are mine.
- Bu eldivenler benim.
- Tom is a close friend of mine.
- Tom benim yakın bir arkadaşım.
- That was mine.
- O benimdi.
- You'll be mine.
- Benim olacaksın.
- This watch is not mine but yours.
- Bu saat benim değil, senin.
- That car is mine.
- O araba benim.
- Nothing here is mine.
- Buradaki hiçbir şey benim değil.
- This gold is mine.
- Bu altın benim.
- The calculator on the table is mine.
- Masadaki hesap makinesi benim.
- The coat is not mine.
- Palto benim değil.
- That man speaking French to Tom is a friend of mine.
- Tom'la Fransızca konuşan adam benim bir arkadaşım.
- He was a pretty good friend of mine.
- O benim çok iyi bir arkadaşımdı.
- The bicycle by the door is mine.
- Kapının yanındaki bisiklet benim.
- She became a true friend of mine.
- Benim gerçek bir arkadaşım oldu.
- Tom is your friend, not mine.
- Tom senin arkadaşın, benim değil.
- The suitcase wasn't mine.
- Bavul benim değildi.
- It was a friend of mine who called.
- Arayan benim bir arkadaşımdı.
- This is a friend of mine.
- Bu benim bir arkadaşım.
- You're all mine.
- Tamamen benimsin.
- Which one of them is mine?
- Hangisi benim?
- That moped isn't mine.
- O motosiklet benim değil.
- He's an old friend of mine.
- O benim eski bir arkadaşım.
- His wife's a friend of mine.
- Karısı benim arkadaşım.
- That car over there is mine.
- Şuradaki araba benim.
- It's all mine.
- Bunun hepsi benim.
- The bag wasn't mine.
- Çanta benim değildi.
- This dog isn't mine.
- Bu köpek benim değil.
- This car is mine.
- Bu araba benim.
- She is a friend of mine.
- O benim arkadaşım.
- Tom is a distant relative of mine.
- Tom benim uzaktan bir akrabam.
- These are mine.
- Bunlar benim.
- These books used to be mine.
- Bu kitaplar eskiden benimdi.
- The cat which you found is mine.
- Bulduğun kedi benim.
- That car used to be mine.
- O araba eskiden benimdi.
- The pot was mine.
- Saksı benimdi.
- Tom is a friend of a friend of mine.
- Tom benim bir arkadaşımın bir arkadaşıdır.
- It's going to be mine.
- O benim olacak.
- Now this is your problem, not mine.
- Bu senin sorunun, benim değil.
- His wife is a friend of mine.
- Karısı benim bir arkadaşım.
- She's married to a cousin of mine.
- O benim bir kuzenimle evli.
- These gloves aren't mine.
- Bu eldivenler benim değil.
- I'll do whatever it takes to protect what's mine.
- Benim olanı korumak için ne gerekiyorsa yaparım.
- As a matter of fact, the owner of this restaurant is a friend of mine.
- Aslına bakarsanız, bu restoranın sahibi benim bir arkadaşım.
- It's not mine to give away.
- O benim değil ki vereyim.
- The mistakes are mine.
- Hatalar benimdir.
- These glasses are mine.
- Bu gözlükler benim.
- One of them was mine.
- Biri benimdi.
- This house is not mine.
- Bu ev benim değil.
- This isn't mine.
- Bu benim değil.
- The money on the desk is not mine.
- Masanın üzerindeki para benim değil.
- It wasn't mine.
- Benim değildi.
- Tom is an old friend of mine from high school.
- Tom benim, liseden eski bir arkadaşımdır.
- Now the floor is mine.
- Artık sahne benim.
- It's his problem, not mine.
- Onun sorunu, benim değil.
- All of these picture postcards are mine.
- Bu resimli kartpostalların hepsi benim.
- The boy rowing the boat is a friend of mine.
- Kayığın küreğini çeken çocuk benim bir arkadaşımdır.
- You were mine.
- Sen benimdin.
- This suitcase is mine.
- Bu bavul benim.
- If something happens, it's Tom's fault, not mine.
- Eğer bir şey olursa, bu Tom'un suçu, benim değil.
- Everything here is mine.
- Buradaki her şey benim.
- It's her problem, not mine.
- Bu benim değil onun sorunu.
- This is not your problem, it is mine.
- Bu senin sorunun değil, benim sorunum.
- They're not mine.
- Benim değiller.
- One day he will be mine.
- Bir gün o benim olacak.
- The book is mine.
- Kitap benim.
- You're mine now.
- Sen artık benimsin.
- Her house is in the neighborhood of mine.
- Evi benim mahallemde.
- All those books are mine.
- Bütün bu kitaplar benim.
- All these things are mine.
- Bunların hepsi benim.
- All of these books are mine.
- Bu kitapların hepsi benim.
- This key is not mine.
- Bu anahtar benim değil.
- That bag is mine.
- O çanta benim.
- Yamamoto is also a friend of mine.
- Yamamoto da benim arkadaşım.
- This dog is mine.
- Bu köpek benim.
- Tom is a close personal friend of mine.
- Tom benim yakın bir arkadaşımdır.
- This car is not mine.
- Bu araba benim değil.
- The property is mine.
- Mülk benim.
- All these things are mine.
- Bütün bunlar benim.
- This fight is mine.
- Bu dövüş benim.
- They're your friends, not mine.
- Onlar senin arkadaşların, benim değil.
- He was a good friend of mine.
- O benim iyi bir arkadaşımdı.
- Tom is a good friend of mine.
- Tom benim iyi bir arkadaşımdır.
- This bicycle is mine, not Tom's.
- Bu bisiklet benim, Tom'un değil.
- Mr Ichiro Fukuoka, a close friend of mine, would very much like to meet you.
- Benim yakın arkadaşım olan Bay Ichiro Fukuoka seninle tanışmayı çok ister.
- The bags to your left are mine.
- Solunuzdaki çantalar benim.
- I told Tom it wasn't mine.
- Tom'a onun benim olmadığını söyledim.
- They were mine.
- Onlar benimdi.
- That black one is mine.
- Şu siyah olan benim.
- Songwriting is a hobby of mine.
- Şarkı yazmak benim hobim.
- That's your conclusion, not mine.
- Bu senin çıkarımın, benim değil.
- The dog lying on the grass is mine.
- Otun üstünde yatan köpek benimdir.
- Hey, that's mine.
- Hey, o benim.
- These books are all Tom's and mine.
- Bu kitapların hepsi Tom'un ve benim.
- Both of those dictionaries are mine.
- O sözlüklerin ikisi de benim.
- One day he will be mine.
- Bir gün benim olacak.
- Tom is married to a cousin of mine.
- Tom benim bir kuzenimle evli.
- This gentleman is an acquaintance of mine.
- Bu beyefendi benim bir tanıdığım.
- This is mine, and this is yours.
- Bu benim, bu da senin.
- Three of these are mine.
- Bunların üçü benim.
- Tom was a friend of mine.
- Tom benim arkadaşımdı.
- Some of that stuff might be mine.
- Şu eşyalardan bazıları benim olabilir.
- The book is mine.
- O benim kitabım.
- Tom is your son, not mine.
- Tom senin oğlun, benim değil.
- Tom is a friend of mine.
- Tom, benim bir arkadaşımdır.
- These books are mine.
- Bu kitaplar benim.
- The man driving the bus is a good friend of mine.
- Otobüs süren adam benim iyi bir arkadaşım.
- Tom is a buddy of mine.
- Tom benim dostumdur.
- If your answer is correct, it follows that mine is wrong.
- Eğer senin cevabın doğruysa bundan da şu sonuç çıkar ki benim ki yanlış.
- Tom is also a friend of mine.
- Tom da benim bir arkadaşımdır.
- I told him it wasn't mine.
- Ona benim olmadığını söyledim.
- This house is mine.
- Bu ev benimdir.
- That house is mine.
- O ev benim.
- It was your mistake, not mine.
- Bu senin hatandı, benim değil.
- These ties aren't mine.
- Bu kravatlar benim değil.
- That isn't mine.
- O benim değil.
- The mistakes are mine.
- Hatalar benim.
- The girl I went to the movies with is a friend of mine.
- Sinemaya birlikte gittiğim kız benim arkadaşım.
- Those hats aren't Tom's and mine.
- O şapkalar Tom ve benim değil.
- He is an old friend of mine.
- O benim eski bir arkadaşım.
- Tom is an old acquaintance of mine.
- Tom benim eski bir tanıdığım.
- This essay is mine.
- Bu deneme benim.
- That book's mine.
- Bu kitap benim.
- That guy's a friend of mine.
- Bu adam benim arkadaşım.
- Tom's wife's a friend of mine.
- Tom'un karısı benim arkadaşım.
- These books are mine and those books are his.
- Bu kitaplar benim, şu kitaplar da onun kitapları.
- This thin book is mine.
- Bu ince kitap benim.
- The book that you brought is not mine.
- Getirdiğin kitap benim değil.
- Isn't that mine?
- Benim değil mi?
- They're all mine.
- Hepsi benim.
- The responsibility is mine.
- Sorumluluk benimdir.
- An old friend of mine visited yesterday.
- Dün benim eski bir arkadaşım ziyaret etti.
- Tom is a very old friend of mine.
- Tom benim çok yaşlı bir arkadaşım.
- This handbag is mine.
- Bu el çantası benim.
- The CD on the table is mine.
- Masadaki CD benim.
- Tom took something of mine.
- Tom benim bir şeyimi aldı.
- The umbrella on the right is mine.
- Sağdaki şemsiye benim.
- They aren't mine.
- Onlar benim değil.
- That's another concern of mine.
- O benim başka bir endişem.
- It's your problem, not mine.
- Bu senin sorunun, benim değil.
- That brown one is mine, too.
- Şu kahverengi olan da benim.
- His wife is a friend of mine.
- Karısı, benim bir arkadaşımdır.
- This clock is mine.
- Bu saat benim.
- The watch on the desk is mine.
- Masanın üzerindeki saat benim.
- Those pens are mine.
- Bu kalemler benim.
- Both of those dictionaries are mine.
- Bu sözlüklerin ikisi de benim.
- The middle one is mine.
- Ortadaki benim.
- Those gloves are mine.
- O eldivenler benim.
- Tom is a friend of mine from high school.
- Tom benim liseden bir arkadaşım.
- The watch on the compact disk is mine.
- Kompakt diskin üzerindeki saat benim.
- The black one is mine.
- Siyah olan benim.
- This happens to be mine.
- Bu tesadüfen benim olur.
- This house and this land is mine!
- Bu ev ve bu arazi benimdir!
- Is that mine?
- Bu benim mi?
- I told them it wasn't mine.
- Onlara benim olmadığını söyledim.
- They are mine!
- Onlar benim!
- Which one is mine?
- Hangisi benim?
- Look, I told you Tom is a friend of mine.
- Bak, Tom'un benim bir arkadaşım olduğunu sana söyledim.
- Tom is no friend of mine.
- Tom benim arkadaşım değil.
- This sentence is mine.
- Bu cümle benim.
- All of these books are mine.
- Bütün bu kitaplar benim.
- Tom is a very good friend of mine.
- Tom benim çok iyi bir arkadaşımdır.
- This dictionary isn't mine.
- Bu sözlük benim değil.
- Some of that stuff might be mine.
- Bazı eşyalar benim olabilir.
- The fault is mine.
- Hata benim.
- That joke is mine.
- O şaka benim.
- Tom is a classmate of mine.
- Tom benim sınıf arkadaşım.
- Tom is a friend of mine.
- Tom, benim bir arkadaşım.
- Your problem and mine are similar.
- Senin ve benim sorunlarımız benzer.
- This desk is mine.
- Bu masa benim.
- You'll be mine.
- Sen benim olacaksın.
- Tom is a close friend of mine.
- Tom benim yakın bir arkadaşımdır.
- These books are all mine.
- Bu kitapların hepsi benim.
- They're your friends, not mine.
- Onlar sizin arkadaşlarınız, benim değil.
- They're all mine.
- Onların hepsi benim.
- He lives on the floor above mine.
- Benim üst katımda oturuyor.
- They're friends of mine.
- Onlar benim arkadaşlarım.
- The mistake was mine.
- Hata benimdi.
- Neither of these is mine.
- Bunların hiçbiri benim değil.
- He's a former student of mine.
- O benim eski bir öğrencim.
- Those horses are mine.
- Bu atlar benim.
- That's your problem, not mine.
- Bu senin sorunun, benim değil.
- This hat is mine.
- Bu şapka benim.
- Tom was a close friend of mine.
- Tom benim yakın bir arkadaşımdı.
- Fadil is a very good friend of mine.
- Fadıl benim çok iyi bir arkadaşımdır.
- None of the cars are mine.
- Arabaların hiçbiri benim değil.
- All these pencils are mine.
- Bütün bu kalemler benim.
- These pens aren't mine.
- Bu kalemler benim değil.
- Tom was a patient of mine.
- Tom benim bir hastamdı.
- The blood on the road must be mine.
- Yoldaki kan benim olmalı.
- That book's mine.
- O kitap benim.
- This one's mine.
- Bu benim.
- The house by the lake is mine.
- Göl kenarındaki ev benim.
- It's your fault, not mine.
- Bu senin hatan, benim değil.
- These books are all Tom's and mine.
- Bu kitapların hepsi Tom ve benim.
- That coat's mine, not Tom's.
- O palto benim, Tom'un değil.
- This handbag is mine.
- Bu çanta benim.
- This umbrella is mine and that one's Tom's.
- Bu şemsiye benim, bu Tom'un.
- A friend of mine has recently divorced her husband.
- Benim bir arkadaşım, geçenlerde kocasından boşandı.
- Are these books Tom's or mine?
- Bu kitaplar Tom'un mu benim mi?
- That's another concern of mine.
- Bu da benim başka bir endişem.
- I think this is mine.
- Sanırım bu benim.
- Which one of them is mine?
- Onlardan hangisi benim?
- This animal is mine.
- Bu hayvan benim.
- The dictionary on the desk is mine.
- Sıradaki sözlük benim.
- Tom is a personal enemy of mine.
- Tom benim kişisel düşmanım.
- I still have mine.
- Benim hala var.
- I will take what is mine.
- Benim olanı alacağım.
- A lot of these are mine.
- Bunların çoğu benim.
- The books in this room aren't mine.
- Bu odadaki kitaplar benim değil.
- This house is mine, not yours.
- Bu ev benim, senin değil.
- Tom is an old student of mine.
- Tom benim eski bir öğrencim.
- The fault is not mine but yours.
- Hata benim değil senin.
- These keys are not mine.
- Bu anahtarlar benim değil.
- This book is mine; I wrote my name in it myself.
- Bu kitap benim; içine adımı kendim yazdım.
- Tom has been a close friend of mine for years.
- Tom yıllardır benim yakın arkadaşımdır.
- That handbag is mine.
- O çanta benim.
- The girl waiting for that boy is a friend of mine.
- O çocuğu bekleyen kız benim bir arkadaşım.
- That umbrella's mine.
- O şemsiye benim.
- That guy's a friend of mine.
- O adam benim bir arkadaşım.
- Tom has been a close friend of mine for a long time.
- Tom uzun süredir benim yakın bir arkadaşım.
- The girl over there waiting for Tom is a friend of mine.
- Şurada Tom'u bekleyen kız benim bir arkadaşım.
- Your enemy is certainly not mine.
- Senin düşmanın kesinlikle benim değil.
- The dog is mine.
- Köpek benim.
- Those are mine, I think.
- Onlar benim, sanırım.
- He's a close friend of mine.
- O benim yakın bir arkadaşım.
- It's not mine.
- Bu benim değil.
- These are Tom's glasses, not mine.
- Bunlar benim değil, Tom'un gözlükleri.
- Tom is a relative of mine.
- Tom benim bir akrabam.
- Unfortunately, these beautiful words are not mine.
- Maalesef bu güzel kelimeler benim değil.
- Those keys aren't mine.
- Bu anahtarlar benim değil.
- Tom stole some things of mine.
- Tom benim bazı eşyalarımı çaldı.
- One of the people you were with is a friend of mine.
- Beraber olduğun kişilerden biri benim bir arkadaşım.
- Tom has been a close friend of mine for many years.
- Tom yıllardır benim yakın bir arkadaşım.
- Tom's house is very near mine.
- Tom'un evi benim evime çok yakın.
- I still have mine.
- Hala benim var.
- This book is mine.
- Bu kitap benimdir.
- That bicycle is mine.
- O bisiklet benim.
- What's mine's yours.
- Benim olan senindir.
- Tom is an acquaintance of mine.
- Tom benim bir tanıdığım.
- You're all mine.
- Hepiniz benimsiniz.
- I thought this was mine.
- Bunun benim olduğunu düşündüm.
- This bicycle is mine.
- Bu bisiklet benim.
- Those boots are mine.
- Bu çizmeler benim.
- It's her problem, not mine.
- Onun sorunu, benim değil.
- The cat which you found is mine.
- Senin bulduğun kedi benim.
- The responsibility was in large part mine.
- Sorumluluk büyük oranda benimdi.
- Winter is the most favorite season of mine.
- Kış benim en sevdiğim mevsimdir.
- The girl waiting for that boy is a friend of mine.
- O oğlanı bekleyen kız benim bir arkadaşımdır.
- This suitcase isn't mine.
- Bu bavul benim değil.
- Tom has been a close friend of mine for years.
- Tom yıllardır benim yakın bir arkadaşım.
- If something happens, it's Tom's fault, not mine.
- Bir şey olursa, o Tom'un hatası, benim değil.
- You are no relative of mine.
- Sen benim yakınım değilsin.
- The broken doll is mine.
- Kırık bebek benim.
- The pot was mine.
- Tencere benimdi.
- The horse is mine.
- At benim.
- Tom and Mary are both colleagues of mine.
- Tom ve Mary her ikisi de benim meslektaşlarım.
- These glasses aren't mine.
- Bu gözlükler benim değil.
- It should've been mine.
- Benim olmalıydı.
- This house and this land is mine!
- Bu ev ve bu arazi benim!
- Tom and Mary are both colleagues of mine.
- Hem Tom hem de Mary benim meslektaşlarım.
- This dictionary is mine.
- Bu sözlük benim.
- These are Tom's glasses, not mine.
- Bunlar Tom'un gözlükleri, benim değil.
- Three of these are mine.
- Bunlardan üç tanesi benim.
- I am hers and she is mine.
- Ben onunum, o da benim.
- This umbrella is mine.
- Bu şemsiye benim.
- That's mine, too.
- Bu da benim.
- Can it really be mine?
- Gerçekten benim olabilir mi?
- He lives on the floor above mine.
- O benim üzerimdeki katta yaşıyor.
- Is this mine?
- Bu benim mi?
- Which toothbrush is mine?
- Hangi diş fırçası benim?
- One of the names on the list was mine.
- Listedeki isimlerden biri benimdir.
- The cat which you found is mine.
- Bulduğun kedi benimdir.
- That small one is also mine.
- Şu küçük olan da benim.
- Tom is an old student of mine.
- Tom benim eski bir öğrencimdir.
- That's mine, too.
- O da benim.
- They're mine.
- Onlar benim.
- The dog lying on the grass is mine.
- Çimlerin üzerinde yatan köpek benim.
- Tom's room is across the hall from mine.
- Tom'un odası benim karşımdaki koridorda.
- It's all mine.
- Hepsi benim.
- This pen is mine.
- Bu kalem benim.
- That big one is also mine.
- O büyük olan da benim.
- This is not mine.
- Bu benim değil.
- He is a friend of mine.
- O benim bir arkadaşım.
- What's mine is yours.
- Benim olan senindir.
- The money on the table isn't mine.
- Masadaki para benim değil.
- The calculator on the table is mine.
- Masanın üstündeki hesap makinesi, benim.
- He is no friend of mine.
- O benim arkadaşım değil.
- I believe this is mine.
- Bunun benim olduğuna inanıyorum.
- This money is mine.
- Bu para benim.
- Whatever we find in here is mine.
- Burada ne bulursak benimdir.
- The cat is not mine.
- Kedi benim değil.
- Tom is a relative of mine.
- Tom benim akrabam.
- None of these cars are mine.
- Bu arabaların hiçbiri benim değil.
- This CD is mine, isn't it?
- Bu CD benim, değil mi?
- All this stuff is mine.
- Bütün bunlar benim.
- This house is mine.
- Bu ev benim.
- This bag is mine.
- Bu çanta benim.
- These notebooks aren't mine.
- Bu defterler benim değil.
- Those are mine.
- Onlar benim.
- Those aren't mine.
- Onlar benim değil.
- The bike's mine.
- Bisiklet benim.
- You are no relative of mine.
- Sen benim akrabam değilsin.
- Tom was a good friend of mine.
- Tom benim iyi bir arkadaşımdı.
- These things aren't mine!
- Bunlar benim değil!
- You'll be forever mine.
- Sonsuza kadar benim olacaksın.
- Most of this stuff isn't mine.
- Bunların çoğu benim değil.
- She is a good friend of mine.
- O benim iyi bir arkadaşımdır.
- You are no kin of mine.
- Sen benim akrabam değilsin.
- These things aren't mine!
- Bu şeyler benim değil!
- That dictionary is mine.
- O sözlük benim.
- Those notebooks are mine.
- O defterler benim.
- Tom is a buddy of mine.
- Tom benim bir dostum.
- I told Tom it wasn't mine.
- Tom'a benim olmadığını söyledim.
- Tom isn't a friend of mine.
- Tom benim arkadaşım değil.
- Those sunglasses are mine.
- Bu güneş gözlüğü benim.
- Tom is a distant relative of mine.
- Tom benim uzaktan akrabamdır.
- You'll be forever mine.
- Sonsuza dek benim olacaksın.
- Now this is your problem, not mine.
- Artık bu senin sorunun, benim değil.
- An uncle of mine is a doctor.
- Benim bir amcam bir doktordur.
- Those hats aren't Tom's and mine.
- O şapkalar Tom'un ve benim değil.
- His wife is a friend of mine.
- Onun karısı benim bir arkadaşım.
- All these books are mine.
- Bütün bu kitaplar benim.
- The CD on the table is mine.
- Masanın üzerindeki CD benim.
- This thin book is mine.
- Bu ince kitap benimdir.
- It's one of mine.
- Bu benim kurallarımdan biri.
- These shoes are mine.
- Bu ayakkabılar benim.
- This is Tom's shirt, not mine.
- Bu Tom'un gömleği, benim değil.
- All this stuff is mine.
- Bunların hepsi benim.
- Tom is a patient of mine.
- Tom benim bir hastam.
- Tom is a friend of mine.
- Tom, benim arkadaşımdır.
- Tom is an old friend of mine.
- Tom benim eski bir arkadaşımdır.
- A part of this land is mine.
- Bu arazinin bir kısmı benim.
- All of these picture postcards are mine.
- Bu resimli kartpostalların hepsi benimdir.
- It's still mine.
- O hâlâ benim.
- That's not mine.
- O benim değil.
- Tom's room is across the hall from mine.
- Tom'un odası benim odamın karşısındaki koridordadır.
- Tom is a personal enemy of mine.
- Tom benim kişisel bir düşmanımdır.
- Those aren't mine.
- Bunlar benim değil.
- I told her it wasn't mine.
- Ona benim olmadığını söyledim.
- That coat's mine, not Tom's.
- O ceket Tom'un değil, benim.
- Tom's wife's a friend of mine.
- Tom'un karısı benim bir arkadaşım.
- This umbrella isn't mine.
- Bu şemsiye benim değil.
- Tom and Mary are both colleagues of mine.
- Tom ve Mary benim iş arkadaşlarım.
- This book isn't mine.
- Bu kitap benim değil.
- The girl over there waiting for Tom is a friend of mine.
- Orada Tom'u bekleyen kız benim bir arkadaşım.
- I told Tom that car wasn't mine.
- Tom'a o arabanın benim olmadığını söyledim.
- Tom is a former student of mine.
- Tom benim eski bir öğrencim.
- His wife's a friend of mine.
- Onun karısı, benim bir arkadaşımdır.
- Tom is an acquaintance of mine.
- Tom benim bir tanıdığımdır.
- Which is mine?
- Hangisi benim?
- This essay is mine.
- Bu makale benim.
- I suggest you do your job and let me do mine.
- Kendi işini yapmanı ve benim de kendi işimi yapmama izin vermeni öneririm.
- The dictionary on the desk is mine.
- Masadaki sözlük benim.
- A friend of mine called on me at my office.
- Benim bir arkadaşım beni ofisimde ziyaret etti.
- That isn't mine.
- Bu benim değil.
- Yamamoto is also a friend of mine.
- Yamamoto benim de arkadaşım.
- Are you sure that is one of mine?
- Bunun benim olduğuna emin misin?
- Tom is a classmate of mine.
- Tom benim bir sınıf arkadaşım.
- One of the names on the list was mine.
- Listedeki isimlerden biri benimdi.
- Those notebooks are mine.
- Bu defterler benim.
- I told Tom that that car wasn't mine.
- Tom'a o arabanın benim olmadığını söyledim.
- He was a friend of mine.
- O benim arkadaşımdı.
- Those keys aren't mine.
- O anahtarlar benim değil.
- Tom is a very old friend of mine.
- Tom benim çok eski bir arkadaşım.
- These keys are not mine.
- Bu anahtarlar benim değildir.
- A pet theory of mine is that things should be seen from a distance.
- Benim en sevdiğim teorilerden biri, olaylara uzaktan bakılması gerektiğidir.
- Mary is mine.
- Mary benim.
- Tom was a friend of mine.
- Tom benim bir arkadaşımdı.
- These books are mine and those books are his.
- Bu kitaplar benim ve şu kitaplar onun.
- I want what's mine.
- Benim olanı istiyorum.
- I told you it wasn't mine.
- Benim olmadığını söyledim.
- It's still mine.
- Hala benim.
- The last word will be mine.
- Son söz benim olacak.
- This book is mine, but the one on the table is yours.
- Bu kitap benim ama masadaki senin.
- These gloves are mine.
- Bu eldivenler benim.
- That bicycle is mine.
- Şu bisiklet benim.
- They are good friends of mine.
- Onlar benim iyi arkadaşlarım.
- The girl I went to the movies with is a friend of mine.
- Birlikte sinemaya gittiğim kız benim bir arkadaşım.
- Tom's house is very close to mine.
- Tom'un evi benim evime çok yakın.
- Tom is also a friend of mine.
- Tom benim de arkadaşım.
- I mine because it is my job.
- Ben madencilik yapıyorum çünkü bu benim işim.
- A lot of these are mine.
- Bunların birçoğu benim.
- The last card is mine.
- Son kart benim.
- Graham Greene is a favorite author of mine.
- Graham Greene benim favori yazarımdır.
- This dog and that fish are mine, but that bird not.
- Bu köpek ve bu balık benim, ama bu kuş değil.
- It's going to be mine.
- Benim olacak.
- As a matter of fact, the owner of this restaurant is a friend of mine.
- Aslına bakarsanız bu restoranın sahibi benim bir arkadaşım.
- Tom was a close personal friend of mine.
- Tom benim yakın bir arkadaşımdı.
- These glasses aren't mine.
- Bu gözlük benim değil.
- This umbrella is mine and that one's Tom's.
- Bu şemsiye benim ve şu Tom'un.
- The house with the green roof is mine.
- Yeşil çatılı ev benim.
- Songwriting is a hobby of mine.
- Şarkı yazmak benim bir hobimdir.
- All I want is what's mine.
- Bütün istediğim benim olandır.
- You're no friend of mine.
- Sen benim arkadaşım değilsin.
- Some of these books aren't mine.
- Bu kitaplardan bazıları benim değil.
- This is mine, and that's yours.
- Bu benim, bu da senin.
- I want what's mine.
- Ben benim olanı istiyorum.
- This glass isn't mine.
- Bu bardak benim değil.
- Those feathers are mine.
- O tüyler benim.
- Tom is all mine.
- Tom tamamen benim.
- Tom is a very close friend of mine.
- Tom benim çok yakın bir arkadaşımdır.
- Tom is a dear friend of mine.
- Tom benim değerli bir arkadaşım.
- This is not your problem, it is mine.
- Bu senin değil, benim problemim.
- This is mine, isn't it?
- Bu benim, değil mi?
- Those pens are mine.
- O kalemler benim.
- They're not mine.
- Onlar benim değil.
- Those sunglasses are mine.
- O güneş gözlükleri benim.
- I don't think that's mine.
- Bence bu benim değil.
- All those books are mine.
- Bütün o kitaplar benim.
- John is a good friend of mine.
- John benim iyi bir arkadaşımdır.
- They're your friends, not mine.
- Onlar senin arkadaşın, benim değil.
- You're mine.
- Siz benimsiniz.
- John is a good friend of mine.
- John, benim iyi bir arkadaşım.
- This is a very good friend of mine.
- Bu benim çok iyi bir arkadaşım.
- You're mine now.
- Artık benimsin.
- Tom is a good friend of mine.
- Tom benim iyi bir arkadaşım.
- The boy rowing the boat is a friend of mine.
- Kayıkta kürek çeken çocuk benim bir arkadaşım.
- She became a true friend of mine.
- O, benim gerçek bir arkadaşım oldu.
- Now the floor is mine.
- Şimdi konuşma sırası benim.
- The CD on the table is mine.
- Masanın üstündeki CD benim.
- The house whose roof is green is mine.
- Çatısı yeşil olan ev benim.
- These books used to be mine.
- Bu kitaplar benimdi.
- That blue one is also mine.
- O mavi olan da benim.
- These clothes are all Tom's and mine.
- Bu kıyafetlerin hepsi Tom'un ve benim.
- That handbag is mine.
- O el çantası benim.
- That brown one is mine, too.
- O kahverengi olan da benim.
- Tom is a former student of mine.
- Tom benim eski öğrencimdir.
- These gloves are mine.
- Bu eldivenler benimdir.
- The calculator on the table is mine.
- Masadaki hesap makinesi, benim.
- That black one is mine.
- O siyah olan benim.
- They're not big fans of mine.
- Benim pek hayranım değiller.
- None of the cars is mine.
- Arabaların hiçbiri benim değil.
- Tom Jackson was a boyhood hero of mine.
- Tom Jackson benim çocukluk kahramanımdı.
- Tom is a close relative of mine.
- Tom benim yakın bir akrabam.
- Tom isn't a friend of mine.
- Tom benim bir arkadaşım değil.
- I've come to take what's mine.
- Benim olanı almaya geldim.
- All I want is what's mine.
- Tek istediğim benim olan.
- It isn't mine.
- O benim değil.
- She is an old acquaintance of mine.
- O benim eski bir tanıdığım.
- I thought it was mine.
- Benim olduğunu sanmıştım.
- She is a friend of mine.
- O benim bir arkadaşım.
- One of them was mine.
- Onlardan biri benimdi.
- Is this your textbook or mine?
- Bu senin ders kitabın mı yoksa benim mi?
- That's Tom's umbrella, not mine.
- O Tom'un şemsiyesi, benim değil.
- One of the people you were with is a friend of mine.
- Birlikte olduğun insanlardan biri benim arkadaşım.
- The decision is mine.
- Karar benim.
- I believe this is mine.
- Sanıyorum bu benim.
- Some of these books aren't mine.
- Bu kitapların bazıları benim değil.
- Those are mine, I think.
- Onlar benim sanırım.
- These three pretty girls are all nieces of mine.
- Bu üç güzel kız benim yeğenlerim.
- These computers are mine.
- Bu bilgisayarlar benim.
- Those boots are mine.
- O botlar benim.
- You are no kin of mine.
- Benim akrabam değilsin.
- This book is mine.
- Bu kitap benim.
- It's your loss, not mine.
- Bu senin kaybın, benim değil.
Show More (467)
|
2 |
mine |
benimki |
pron. |
|
- I know your political view on this issue, and you know mine.
- Bu konudaki siyasi görüşünüzü biliyorum, siz de benimkini biliyorsunuz.
- Some, like mine, do not give 0.25%.
- Bazıları, benimki gibi, %0,25 vermiyor.
- The speech we just heard was in fact an excellent bridge to mine.
- Az önce dinlediğimiz konuşma aslında benimkine mükemmel bir köprü oldu.
- Not everyone's life needs to be like mine.
- Herkesin hayatı benimki gibi olmak zorunda değil.
- Not everyone's life is like mine.
- Herkesin hayatı benimki gibi değil.
- Not everyone's life needs to be like mine.
- Herkesin hayatı benimkine benzemek zorunda değil.
- You do your thing, I'll do mine.
- Sen kendi işini yap, ben benimkini yaparım.
- Your answer is different from mine.
- Cevabın benimkinden farklı.
- Your suitcase is heavier than mine.
- Senin bavulun benimkinden daha ağır.
- Juan's shirt is as elegant as mine.
- Juan'ın gömleği de benimki kadar şık.
- His house is three times larger than mine.
- Onun evi benimkinden üç kat büyük.
- The style of that house is similar to mine.
- O evin tarzı benimkine benziyor.
- You do your job, I'll do mine.
- Sen işini yap, ben benimkini yapacağım.
- Tom suggested a plan similar to mine.
- Tom benimkine benzer bir plan önerdi.
- Mine isn't as good as Tom's.
- Benimki Tom'unki kadar iyi değil.
- You can borrow mine.
- Benimkini ödünç alabilirsin.
- He pressed his lips against mine.
- O dudaklarını benimkine bastırdı.
- Tom's car is three years older than mine.
- Tom'un arabası benimkinden üç yaş büyük.
- This is one of mine.
- Bu benimkilerden biri.
- My cousin's school is much easier than mine.
- Kuzenimin okulu benimkinden çok daha kolaydır.
- The watch on the desk is mine.
- Sıranın üstündeki kol saati benimkidir.
- Your guess is as good as mine.
- Senin tahminin de benimki kadar iyi.
- Your grades are better than mine.
- Notların benimkilerden daha iyi.
- Mine is black.
- Benimki siyah.
- It isn't mine.
- Bu benimki değil.
- She has a view that is different from mine.
- Onun benimkinden farklı olan bir fikri var.
- Tom's salary is much higher than mine.
- Tom'un maaşı benimkinden çok daha yüksek.
- Your opinion is quite different from mine.
- Sizin fikriniz benimkinden oldukça farklı.
- Your car is fast, but mine is faster.
- Senin araban hızlı ama benimki daha hızlı.
- The bags to your left are mine.
- Solundaki çantalar benimkilerdir.
- Do you want me to give you mine?
- Sana benimkini vermemi ister misin?
- His ideas are quite different from mine.
- Görüşleri benimkinden çok farklı.
- Your bicycle was more expensive than mine.
- Bisikletin benimkinden daha pahalıydı.
- Your plan is a good one, but mine is a better one.
- Senin planın iyi fakat benimki daha iyi.
- Tom is wearing a hat like mine.
- Tom benimki gibi bir şapka giyiyor.
- That big one is also mine.
- O büyük olan da benimki.
- Tom's mother is taller than mine.
- Tom'un annesi benimkinden uzun.
- Your achievements cannot be compared with mine.
- Senin başarıların benimkilerle kıyaslanamaz.
- His clock is more expensive than mine.
- Onun saati benimkinden daha pahalı.
- Tom's dream came true, so why can't mine?
- Tom'un hayali gerçek oldu, benimki neden olmasın?
- Tom's French is better than mine.
- Tom'un Fransızcası benimkinden daha iyi.
- That moped isn't mine.
- O küçük motosiklet benimki değil.
- Just take mine.
- Benimkini al.
- Your answer is different from mine.
- Senin yanıtın benimkinden farklı.
- Tom is wearing a hat like mine.
- Tom benimki gibi bir şapka takıyor.
- That's Tom's umbrella, not mine.
- Bu Tom'un şemsiyesi, benimki değil.
- Tom's car is older than mine.
- Tom'un arabası benimkinden daha eskidir.
- Her knowledge of French is greater than mine.
- Onun Fransızca bilgisi benimkinden iyidir.
- Your jumper is more colourful than mine.
- Senin kazağın benimkinden daha renkli.
- She has a view that is different from mine.
- Benimkinden farklı bir görüşü vardı.
- Your personal computer is identical with mine.
- Kişisel bilgisayarınız benimkiyle aynı.
- Francesco's pen is much better than mine.
- Francesco'nun tükenmez kalemi benimkinden çok daha iyi.
- Tom's salary is the same as mine.
- Tom'un maaşı benimkiyle aynı.
- Your income is about twice as large as mine.
- Gelirin benimkinin yaklaşık iki katı kadar.
- It looks like your problems are worse than mine.
- Görünüşe göre senin sorunların benimkilerden daha kötü.
- This book is mine, but the one on the table is yours.
- Bu kitap benimki fakat masanın üzerindeki seninki.
- I want mine.
- Benimkini istiyorum.
- Tom's office isn't like mine.
- Tom'un ofisi benimkine benzemez.
- Your house is three times as large as mine.
- Senin evin benimkinden üç kat daha büyük.
- Just use mine for now.
- Şimdilik benimkini kullan.
- His income is three times larger than mine.
- Onun geliri benimkinden üç kat daha fazla.
- I looked around and noticed that mine was the only car on the road.
- Etrafıma bakındım ve yoldaki tek arabanın benimki olduğunu fark ettim.
- Your dog is big and mine is small.
- Senin köpeğin büyük, benimki küçük.
- His interests clash with mine.
- Onun çıkarları benimkilerle çatışıyor.
- Your plan is very good, but mine is better.
- Senin planın çok iyi, ama benimki daha iyi.
- You can't keep using mine forever.
- Sonsuza kadar benimkini kullanmaya devam edemezsin.
- Tom's father is older than mine.
- Tom'un babası benimkinden daha yaşlı.
- This bike is the same as mine.
- Bu bisiklet benimkinin aynısı.
- His eyes locked with mine.
- Gözleri benimki ile kilitlendi.
- Your French is better than mine.
- Senin Fransızcan benimkinden daha iyi.
- Your idea is similar to mine.
- Fikriniz benimkine benziyor.
- I see yours, but where are mine?
- Ben seninkini görüyorum ama benimki nerede?
- His way of thinking is very similar to mine.
- Düşünce tarzı benimkine çok benziyor.
- Your guess is as good as mine on this one.
- Senin tahminin de benimki kadar iyi.
- His parents are older than mine.
- Onun ailesi benimkinden daha yaşlı.
- Tom's dog is twice as big as mine.
- Tom'un köpeği benimkinden iki kat daha büyük.
- Her work is better than mine.
- Onun işi benimkinden daha iyi.
- Her parents are older than mine.
- Onun ailesi benimkinden daha yaşlı.
- Tim's motorbike is far more expensive than mine is.
- Tim'in motosikleti benimkinden çok daha pahalı.
- Your house is nicer than mine.
- Senin evin benimkinden daha hoş.
- Your plan must fit in with mine.
- Planın benimkine uymalı.
- Their opinions differ from mine.
- Onların fikirleri benimkilerden farklı.
- Tom's guitar is a lot better than mine.
- Tom'un gitarı benimkinden çok daha iyi.
- Her ideas on education are very different from mine.
- Onun eğitim üzerine fikirleri benimkinden çok farklı.
- His house is three times larger than mine.
- Onun evi benimkinden üç kat daha büyük.
- This is mine, isn't it?
- Bu benimki, değil mi?
- Your way of thinking and mine are completely different.
- Senin düşünce tarzınla benimki tamamen farklı.
- You have the same camera as mine.
- Sende de benimkiyle aynı kamera var.
- Your watch is more expensive than mine.
- Saatiniz benimkinden daha pahalıdır.
- Luca's motorbike is faster than mine.
- Luca'nın motosikleti benimkinden daha hızlı.
- Is it anything like mine?
- O, benimki gibi bir şey mi?
- Her ideas on education are very different from mine.
- Eğitim konusundaki fikirleri benimkilerden çok farklıydı.
- His opinion is different from mine.
- Onun fikri benimkinden farklı.
- Your clock is more expensive than mine.
- Saatin benimkinden daha pahalı.
- Tom's friends are richer than mine.
- Tom'un arkadaşları benimkilerden daha zengin.
- Your plan must fit in with mine.
- Senin planın benimkine uymalı.
- Tom's sister is taller than mine.
- Tom'un kız kardeşi benimkinden daha uzun.
- Can it really be mine?
- O gerçekten benimki olabilir mi?
- Your horse is fast, but mine is faster.
- Senin atın hızlı ama benimki daha hızlı.
- Your enemy is certainly not mine.
- Senin düşmanın kesinlikle benimki değil.
- Francesco's pen is much better than mine.
- Francesco'nun dolma kalemi benimkinden çok daha iyi.
- Your birthday is the same as mine.
- Doğum günün benimkiyle aynı.
- There is a fundamental difference between your opinion and mine.
- Senin fikrinle benimki arasında temel bir fark vardır.
- Your car is fast, but mine is even faster.
- Senin araban hızlı ama benimki daha da hızlıdır.
- You have the same camera as mine.
- Senin kameran benimkiyle aynı.
- Your income is about twice as large as mine.
- Geliriniz benimkinin yaklaşık iki katı.
- His room is twice as large as mine.
- Onun odası benimkinden iki kat daha büyük.
- I ate Tom's sandwich and he ate mine.
- Tom'un sandviçini yedim o da benimkini yedi.
- Mary's bedroom is cleaner than mine.
- Mary'nin yatak odası benimkinden daha temiz.
- Some of these young people have legs twice as long as mine.
- Bu gençlerden bazılarının bacakları benimkilerin iki katı uzunluğunda.
- Before I answer your question, please answer mine.
- Ben sizin sorunuzu yanıtlamadan önce, lütfen siz de benimkini yanıtlayın.
- Her hair was similar in color to mine.
- Onun saçı renk olarak benimkine benziyordu.
- His office is very close to mine.
- Ofisi benimkine çok yakındır.
- The last card is mine.
- Son kartpostal benimki.
- Yours is larger than mine.
- Seninki benimkinden daha büyük.
- The house by the lake is mine.
- Gölün yanındaki ev benimkidir.
- It looks like your problems are worse than mine.
- Senin sorunların benimkinden daha kötü gibi görünüyor.
- Tom's birthday is in October and mine is in November.
- Tom'un doğum günü ekim'de, benimki kasım'da.
- Your personal computer is identical with mine.
- Kişisel bilgisayarın benimki ile aynı.
- Your problems are nothing compared to mine.
- Senin sorunların benimkilerle kıyaslanamaz bile.
- Tom's car is a lot older than mine.
- Tom'un arabası benimkinden çok daha eski.
- His opinion is in conflict with mine.
- Onun fikri benimkiyle çelişiyor.
- Your parents are older than mine.
- Ebeveynlerin benimkilerden daha yaşlı.
- Is this mine?
- Bu benimki mi?
- How is your bicycle different from mine?
- Senin bisikletin benimkinden ne kadar farklı?
- Tom's taste in music is similar to mine.
- Tom'un müzik zevki benimkine benzer.
- Mary's dress is older than mine.
- Mary'nin elbisesi benimkinden daha eski.
- Mine is not as good as yours.
- Benimki, seninki kadar iyi değil.
- You accept Tom's checks, so why don't you accept mine?
- Tom'un çeklerini kabul ediyorsun, peki benimkileri neden kabul etmiyorsun?
- Your eyes might be better than mine.
- Senin gözlerin benimkilerden daha iyi olabilir.
- His camera is three times as expensive as mine.
- Onun kamerası benimkinden üç kat daha pahalı.
- Tom's house is very close to mine.
- Tom'un evi benimkine çok yakın.
- Your Dutch is pretty good, probably better than mine.
- Hollandacan çok iyi, muhtemelen benimkinden daha iyi.
- This overcoat is inferior to mine in quality.
- Bu palto benimkinden daha kalitesiz.
- She borrowed mine.
- Benimkini ödünç aldı.
- Tom's room is cleaner than mine.
- Tom'un odası benimkinden daha temiz.
- Your opinion is far different from mine.
- Senin fikrin benimkinden çok farklı.
- Her knowledge of French is greater than mine.
- Onun Fransızca bilgisi benimkinden daha fazla.
- Don't you want to use mine?
- Benimkini kullanmak istemiyor musun?
- Tom's friends are richer than mine.
- Tom'un arkadaşları benimkinden daha zengin.
- Your memory is as good as mine, I think.
- Hafızan benimki kadar iyi, sanırım.
- It's one of mine.
- Bu benimkilerden biri.
- Tom's house is at least twice as big as mine.
- Tom'un evi benimkinden en az iki kat daha büyük.
- Tom's house is at least three times larger than mine.
- Tom'un evi benimkinden en az üç kat daha büyük.
- That's very similar to mine.
- O benimkine çok benzer.
- Tom pitched his tent next to mine.
- Tom çadırını benimkinin yanına kurdu.
- Her idea differs entirely from mine.
- Onun fikri benimkinden tamamen farklı.
- Yours is larger than mine.
- Sizinki benimkinden daha büyük.
- Which is mine?
- Hangisi benimki?
- Your office isn't as large as mine.
- Ofisiniz benimki kadar büyük değil.
- Your hair is longer than mine.
- Senin saçın benimkinden daha uzun.
- Your house is nicer than mine.
- Senin evin benimkinden daha güzel.
- Your mother is a lot older than mine.
- Annen benimkinden çok daha yaşlı.
- That's not mine.
- O benimki değil.
- This is mine, and that's yours.
- Bu benimki ve bu seninki.
- His English is better than mine.
- Onun İngilizcesi benimkinden daha iyidir.
- His paper is better than mine.
- Onun makalesi benimkinden daha iyidir.
- Her house is in the neighborhood of mine.
- Onun evi benimkinin çevresindedir.
- I told Tom that car wasn't mine.
- Tom'a o arabanın benimki olmadığını söyledim.
- I told Tom that that car wasn't mine.
- Tom'a o arabanın benimki olmadığını söyledim.
- I told them it wasn't mine.
- Onlara onun benimki olmadığını söyledim.
- His opinion was the same as mine.
- Onun düşüncesi de benimkiyle aynıydı.
- Your French is better than mine.
- Fransızcanız benimkinden daha iyi.
- Tom's bicycle is much newer than mine.
- Tom'un bisikleti benimkinden çok daha yeni.
- Mine is over there.
- Benimki orada.
- Lips that touch liquor shall not touch mine.
- Liköre dokunan dudaklar benimkine dokunmamalı.
- The camera you bought is better than mine.
- Aldığın kamera benimkinden daha iyi.
- Your car is fast, but mine is even faster.
- Senin araban hızlı ama benimki daha hızlı.
- His opinion was the same as mine.
- Onun düşüncesi benimkiyle aynıydı.
- Some aspects of their culture are superior to mine; some aspects of my culture are superior to theirs.
- Onları kültürünün bazı yönleri benimkinden daha üstün. Benim kültürümün bazı yönleri ise onlarınkinden daha üstün.
- Your problems are similar to mine.
- Senin sorunların da benimkilere benziyor.
- Your bicycle is better than mine.
- Senin bisikletin benimkinden daha iyi.
- I see yours, but where are mine?
- Seninkileri görüyorum ama benimkiler nerede?
- Your purse is similar to mine.
- Çantanız benimkine benziyor.
- His house is across from mine.
- Onun evi benimkinin karşısındadır.
- Your opinion is similar to mine.
- Senin fikrin benimkine benziyor.
- None of the cars are mine.
- Arabalardan hiçbiri benimki değil.
- Could there be a language as beautiful as mine?
- Benimki kadar güzel bir dil olabilir mi?
- Let's check why your answers differ from mine.
- Cevaplarının neden benimkilerden farklı olduğunu kontrol edelim.
- Tom's house is very near mine.
- Tom'un evi benimkine çok yakın.
- If you tell me your name, I can tell you mine.
- Bana adını söylersen, sana benimkini söyleyebilirim.
- I'll show you mine if you show me yours.
- Sen bana seninkini gösterirsen ben de sana benimkini gösteririm.
- Tom's car is older than mine.
- Tom'un arabası benimkinden daha eski.
- His opinion is different from mine.
- Onun görüşü benimkinden farklı.
- Tom's girlfriend is younger than mine.
- Tom'un sevgilisi benimkinden daha genç.
- His bike is better than mine.
- Onun bisikleti benimkinden daha iyidir.
- Tom's car cost a lot more than mine did.
- Tom'un arabası benimkinden çok daha pahalı.
- The money on the desk is not mine.
- Masadaki para benimki değil.
- Your opinion is quite different from mine.
- Senin fikrin benimkinden oldukça farklı.
- Tom's mother is a better cook than mine.
- Tom'un annesi benimkinden daha iyi yemek yapıyor.
- His room is twice as large as mine.
- Onun odası benimkinin iki katı kadar büyüktür.
- Your house is twice the size of mine.
- Senin evin benimkinden iki kat daha büyük.
- She had forgotten her umbrella so I lent her mine.
- O, şemsiyesini unutmuştu bu yüzden ona benimkini ödünç verdim.
- That's very similar to mine.
- Bu benimkine çok benziyor.
- Your office isn't as large as mine.
- Senin ofisin benimki kadar büyük değil.
- Her idea is very similar to mine.
- Onun fikri benimkine çok benziyor.
- My neighbors's hen is better than mine.
- Komşularımın tavuğu benimkinden daha iyi.
- This dictionary is mine.
- Bu sözlük benimki.
- This is mine, and this is yours.
- Bu benimki ve bu seninki.
- Tom's office is very different from mine.
- Tom'un ofisi benimkinden çok farklı.
- Mine is totally different.
- Benimki tamamen farklı.
- His car is similar to mine.
- Onun arabası benimkine benziyor.
- That is the same color as mine.
- O, benimki ile aynı renk.
- Your ideas about the government are different from mine.
- Hükümet hakkındaki fikirleriniz benimkilerden farklı.
- Your bike is better than mine.
- Senin bisikletin benimkinden daha iyi.
- His eyes locked with mine.
- Gözleri benimkilerle kilitlendi.
- His house is three times as big as mine.
- Onun evi benimkinin üç katı büyüklükte.
- Your car is cheaper than mine.
- Senin araban benimkinden daha ucuz.
- Your room is twice the size of mine.
- Senin odan benimkinin boyutunun iki katı kadar.
- His essay is better than mine.
- Onun denemesi benimkinden daha iyidir.
- Tom's aunt is richer than mine.
- Tom'un teyzesi benimkinden daha zengin.
- Tom's parents are older than mine.
- Tom'un ebeveynleri benimkilerden daha yaşlı.
- Your guess is as good as mine.
- Senin tahminin benimki kadar iyi.
- Isn't that mine?
- Benimki değil mi?
- Yours is bigger than mine.
- Seninki benimkinden büyük.
- Why don't you just mind your damn business instead of poking your nose into mine?
- Burnunu benimkine sokacağına neden kendi lanet işine bakmıyorsun?
- Tom's girlfriend is older than mine.
- Tom'un kız arkadaşı benimkinden daha büyük.
- That is the same color as mine.
- Bu, benimkiyle aynı renk.
- Your guess is as good as mine on this.
- Bu konuda senin tahminin de benimki kadar iyi.
- You can give Tom mine.
- Benimkini Tom'a verebilirsin.
- His opinion is in conflict with mine.
- Onun görüşü benimkiyle çelişiyor.
- She had forgotten her umbrella so I lent her mine.
- Şemsiyesini unutmuştu, ben de ona benimkini ödünç verdim.
- Mary's dress is older than mine.
- Mary'nin giysisi benimkinden daha eski.
- Your hat is similar to mine.
- Şapkan benimkine benziyor.
- You must accommodate your plans to mine.
- Planlarınızı benimkilere uydurmalısınız.
- You accept Tom's checks, so why don't you accept mine?
- Sen Tom'un çeklerini kabul ediyorsun, peki neden benimkini kabul etmiyorsun?
- You can't keep using mine forever.
- Benimkini sonsuza kadar kullanamazsın.
- This suitcase isn't mine.
- Bu bavul benimki değil.
- Your income is about twice as large as mine is.
- Geliriniz benimkinin yaklaşık iki katı.
- Your place or mine?
- Senin yerin mi benimki mi?
- Your parents are older than mine.
- Senin ailen benimkinden daha yaşlı.
- Your plan is a good one, but mine is a better one.
- Senin planın iyi, ama benimki daha iyi.
- The camera you bought is better than mine.
- Senin satın aldığın kamera benimkinden daha iyi.
- Tom's job isn't as difficult as mine.
- Tom'un işi benimki kadar zor değil.
- Do you like mine?
- Benimkini beğendin mi?
- Tom's mother is taller than mine.
- Tom'un annesi benimkinden daha uzun boylu.
- Your plan is very good, but mine is better.
- Senin planın çok iyi ama benimki daha iyi.
- No-one's memory is less reliable than mine.
- Hiç kimsenin hafızası benimkinden daha az güvenilir değil.
- Your guess is as good as mine on this one.
- Bu konudaki tahmininiz benimki kadar iyi.
- That's one of mine.
- O benimkilerden biri.
- His dissertation is better than mine.
- Onun tezi benimkinden daha iyi.
- Let's check why your answers differ from mine.
- Cevaplarınızın neden benimkilerden farklı olduğunu kontrol edelim.
- Tom's bedroom is much larger than mine.
- Tom'un yatak odası benimkinden çok daha büyük.
- His lips touched mine.
- Dudakları benimkilere dokundu.
- Your hair is longer than mine.
- Saçların benimkinden uzun.
- His arm brushed against mine.
- Onun kolu benimkine sürtündü.
- Your suitcase looks exactly like mine.
- Bavulun tıpkı benimkine benziyor.
- Tom's house is next to mine.
- Tom'un evi benimkinin yanında.
- Your philosophy of life varies from mine.
- Senin yaşam felsefen benimkinden farklı.
- Your camera is only half the size of mine.
- Fotoğraf makinen benimkinin sadece yarısı kadar.
- I brought mine.
- Benimkini getirdim.
- Your guitar is better than mine.
- Senin gitarın benimkinden daha iyi.
- Her bike is better than mine.
- Onun bisikleti benimkinden daha iyi.
- I thought this was mine.
- Bunun benimki olduğunu düşündüm.
- He suggested a plan similar to mine.
- O benimkine benzer bir plan önerdi.
- Mine is better than yours.
- Benimki seninkinden daha iyi.
- That tackle box looks a lot like mine.
- Bu olta kutusu benimkine çok benziyor.
- Her hair was similar in color to mine.
- Saçının rengi benimkine benziyordu.
- Tom's computer is much newer than mine.
- Tom'un bilgisayarı benimkinden çok daha yeni.
- Her taste in music is similar to mine.
- Müzik zevki benimkine benziyor.
- Your birthday is the same as mine.
- Senin doğum günün benimkiyle aynı.
- Tom borrowed mine.
- Tom benimkini ödünç aldı.
- Your eyes might be better than mine.
- Gözlerin benimkilerden daha iyi olabilir.
- If this is your knife, then I have lost mine.
- Eğer bu senin bıçağınsa, ben benimkini kaybetmişim.
- Your method is different from mine.
- Sizin yöntem benimkinden farklı.
- Tom put his hand on mine.
- Tom elini benimkinin üstüne koydu.
- Your house is twice the size of mine.
- Senin evin benimkinin iki katı.
- I would like mine rare.
- Benimkini az pişmiş istiyorum.
- This car looks like mine.
- Bu araba benimkine benziyor.
- Tom's drink is stronger than yours or mine.
- Tom'un içkisi seninkinden ve benimkinden daha sert.
- Mine is not as good as yours.
- Benimki seninki kadar iyi değil.
- Your handwriting is similar to mine.
- El yazın benimkine benziyor.
- The house with the green roof is mine.
- Yeşil çatılı ev benimki.
- Your bicycle was more expensive than mine.
- Senin bisikletin benimkinden daha pahalıydı.
- Do you want to use mine?
- Benimkini kullanmak ister misin?
- Your Dutch is pretty good, probably better than mine.
- Hollandacanız oldukça iyi, muhtemelen benimkinden daha iyi.
- Why would your opinion be more important than mine?
- Senin görüşün benimkinden niye daha önemli olsun ki?
- That's one of mine.
- Benimkilerden biri de bu.
- The style of that house is similar to mine.
- O evin biçimi benimkine benzer.
- I must admit, your idea was way better than mine.
- İtiraf etmeliyim, senin fikrin benimkinden daha iyiydi.
- It looks exactly like mine.
- Tıpkı benimkine benziyor.
- He gave me his opinion, but I didn't give him mine.
- Bana fikrini verdi ama ben ona benimkini vermedim.
- His English is better than mine.
- Onun İngilizcesi benimkinden daha iyi.
- It looks exactly like mine.
- Tıpatıp benimki gibi görünüyor.
- Tom's hands are bigger than mine.
- Tom'un elleri benimkilerden daha büyük.
- His answer is different from mine.
- Onun cevabı benimkinden farklıdır.
- The black one is mine.
- Siyah olan benimki.
- Your problem and mine are similar.
- Senin problemin ve benimki benzer.
- Your plans are very good, but mine are better than yours.
- Senin planların çok iyi ama benimkiler seninkilerden daha iyidir.
- Your bicycle is similar to mine.
- Bisikletiniz benimkine benziyor.
- Tom doesn't have a suitcase, so he borrowed mine.
- Tom'un bavulu yok, o yüzden benimkini ödünç aldı.
- Your camera is only half the size of mine.
- Senin kameran benimkinin yarısı kadar.
- Your ideas are different from mine.
- Senin fikirlerin benimkinden farklı.
- Tom's office isn't like mine.
- Tom'un ofisi benimki gibi değil.
- His bike is better than mine.
- Onun bisikleti benimkinden daha iyi.
- He suggested a plan similar to mine.
- Benimkine benzer bir plan önerdi.
- His office is very close to mine.
- Ofisi benimkine çok yakın.
- Your work is not as difficult as mine.
- Senin işin benimki kadar zor değil.
- His parents are older than mine.
- Onun anne babası benimkinden daha yaşlı.
- Her arm brushed against mine.
- Onun kolu benimkine hafifçe çarptı.
- His income is three times larger than mine.
- Onun geliri benimkinden üç kat daha büyüktür.
- Tom's house isn't very far from mine.
- Tom'un evi benimkinden çok uzakta değil.
- Your car is more expensive than mine.
- Senin araban benimkinden daha pahalı.
- Lips that touch liquor shall not touch mine.
- Liköre dokunan dudaklar benimkine dokunmayacaklar.
- Tom's horse is fast, but mine is faster.
- Tom'un atı hızlı ama benimki daha hızlı.
- Tom's arm brushed against mine.
- Tom'un kolu benimkine hafifçe çarptı.
- His scores are always better than mine, even though he doesn't study very much.
- Çok çalışmamasına rağmen notları hep benimkinden iyi.
- No-one's memory is less reliable than mine.
- Kimsenin hafızası benimkinden daha az güvenilir değildir.
- Tom bought his camera for less than I paid for mine.
- Tom kendi fotoğraf makinesini benimkine ödediğimden daha ucuza aldı.
- Your room gets more sun than mine.
- Senin odan benimkinden daha çok güneş alır.
- His house and mine are adjacent.
- Onun evi ve benimki bitişik.
- Your room is bigger than mine.
- Senin odan benimkinden daha büyük.
- He fitted his schedule to mine.
- O programını benimkilere uydurdu.
- Tom's dog is friendlier than mine.
- Tom'un köpeği benimkinden daha dost canlısı.
- His story of the collision agrees with mine.
- Onun çarpışma hikayesi benimkiyle uyuşuyor.
- Tom put his hand on mine.
- Tom elini benimkinin üzerine koydu.
- You can use mine.
- Benimkini kullanabilirsin.
- I don't need your help, but you need mine.
- Benim senin yardımına ihtiyacım yok, ama senin benimkine var.
- Your place or mine?
- Senin yerin mi yoksa benimki mi?
- Mine is bigger than Tom's.
- Benimki Tom'unkinden daha büyük.
- I don't need your help, but you need mine.
- Benim senin yardımına ihtiyacım yok, ama senin benimkine ihtiyacın var.
- Tom's bedroom is cleaner than mine.
- Tom'un yatak odası benimkinden daha temizdir.
- I thought it was mine.
- Onun benimki olduğunu düşündüm.
- Her idea is very similar to mine.
- Onun fikri benimkine çok benzer.
- Your idea differs entirely from mine.
- Fikriniz benimkinden tamamen farklı.
- Tom finally convinced me that his life was more fucked up than mine.
- Tom kendi hayatının benimkinden daha boktan durumda olduğuna beni en sonunda ikna etmişti.
- Your idea is similar to mine.
- Senin fikrin benimkine benzer.
- Their opinions differ from mine.
- Onların görüşleri benimkinden farklıdır.
- Your problem is similar to mine.
- Senin sorunun benimkine benziyor.
- His essay is better than mine.
- Onun makalesi benimkinden daha iyi.
- His paper is better than mine.
- Onun ödevi benimkinden daha iyi.
- Your purse is similar to mine.
- Cüzdanınız benimkine benziyor.
- Your grades are better than mine.
- Senin notların benimkilerden daha iyi.
- Her plan seems to be better than mine.
- Onun planı benimkinden daha iyi görünüyor.
- Mine is black!
- Benimki siyah!
- Tell me your password and I'll tell you mine.
- Bana şifreni söyle, ben de sana benimkini söyleyeyim.
- My wife's taste in clothes is different from mine.
- Karımın kıyafet zevki benimkinden farklı.
- Your arms are longer than mine.
- Kolların benimkilerden daha uzun.
- The camera that you bought is better than mine.
- Satın aldığın kamera benimkinden daha iyi.
- Tom's house is at least twice as big as mine.
- Tom'un evi en az benimkinin iki katı kadar büyük.
- Your plans are very good, but mine are better than yours.
- Senin planların çok iyi, ama benimkiler seninkilerden daha iyi.
- Tom's mother is older than mine.
- Tom'un annesi benimkinden daha yaşlı.
- Mine's bigger than yours.
- Benimki seninkinden daha büyük.
- Your chair is identical to mine.
- Senin sandalyen benimki ile tamamen aynı.
- Your income is about twice as large as mine is.
- Gelirin benimkinin yaklaşık iki katı kadar.
- Tom's car is a lot older than mine.
- Tom'un arabası benimkinden çok daha eskidir.
- His idea is very different from mine.
- Onun fikri benimkinden çok farklı.
- Your guitar is better than mine.
- Gitarın benimkinden daha iyi.
- Why would your opinion be more important than mine?
- Neden senin fikrin benimkinden daha önemli olsun ki?
- Your philosophy of life is different than mine.
- Senin hayat felsefen benimkinden farklı.
- Her English was better than mine.
- Onun İngilizcesi benimkinden daha iyiydi.
- Your ideas about the government are different from mine.
- Hükümet hakkındaki fikirleriniz benimkinden farklı.
- Your problems are nothing compared to mine.
- Sizin sorunlarınız benimkilerle karşılaştırıldığında hiçbir şey.
- Mine is the red one.
- Benimki kırmızı olan.
- This book isn't mine.
- Bu kitap benimki değil.
- Tom's bedroom is cleaner than mine.
- Tom'un yatak odası benimkinden daha temiz.
- My cousin's school is much easier than mine.
- Kuzenimin okulu benimkinden çok daha kolay.
- Mine is electric.
- Benimki elektrikli.
- Just use mine for now.
- Şimdilik sadece benimkini kullan.
- Do you like mine?
- Benimkini seviyor musun?
- Tom's arm brushed against mine.
- Tom'un kolu benimkine değdi.
- Your plan seems better than mine.
- Senin planın benimkinden daha iyi görünüyor.
- Your house is three times as large as mine.
- Senin evin benimkinin üç katı büyüklüğünde.
- If you teach me your language, I'll teach you mine.
- Bana dilini öğretirsem, ben sana benimkini öğreteceğim.
- This bike is the same as mine.
- Bu bisiklet benimkiyle aynı.
- Is your room as big as mine?
- Senin odan benimki kadar büyük mü?
- Her arm brushed against mine.
- Onun kolu benimkine değdi.
- Your answer differs from mine.
- Cevabınız benimkinden farklı.
- Your pen is better than mine.
- Senin kalemin benimkinden daha iyi.
- Your watch is similar to mine in shape and color.
- Senin saatin şekil ve renk olarak benimkine benziyor.
- Juan's shirt is as elegant as mine.
- Juan'ın gömleği benimki kadar şık.
- This happens to be mine.
- Bu benimki.
- Your house is three times as big as mine.
- Senin evin benimkinden üç kat büyük.
- Your opinion is the same as mine.
- Senin fikrin de benimkiyle aynı.
- Tom puts sugar in his coffee, but I prefer mine without it.
- Tom kahvesine şeker koyuyor, ama ben benimkini şekersiz tercih ediyorum.
- Tom's office looks a lot like mine.
- Tom'un ofisi benimkine çok benziyor.
- His camera is three times as expensive as mine.
- Onun kamerası benimkinin üç katı kadar pahalı.
- You may use mine if you want.
- İstersen benimkini kullanabilirsin.
- If you teach me your language, I can teach you mine.
- Bana dilini öğretirsen, sana benimkini öğretebilirim.
- Your room gets more sun than mine.
- Senin odan benimkinden daha çok güneş alıyor.
- This overcoat is inferior to mine in quality.
- Bu palto kalitede benimkinden daha düşük.
- Is your room as big as mine?
- Odanız benimki kadar büyük mü?
- Your clock is more expensive than mine.
- Senin saatin benimkinden daha pahalı.
- His house is three times as big as mine.
- Onun evi benimkinden üç kat daha büyük.
- Your arms are longer than mine.
- Kolların benimkilerden uzun.
- Tom's taste in music is similar to mine.
- Tom'un müzik zevki benimkine benziyor.
- His article is better than mine.
- Onun makalesi benimkinden daha iyi.
- It's mine, not hers.
- O benimki, onunki değil.
- His answer is different from mine.
- Onun cevabı benimkinden farklı.
- Tom's hands are bigger than mine.
- Tom'un elleri benimkinden daha büyük.
- I need mine.
- Benimkine ihtiyacım var.
- Your answer differs from mine.
- Senin cevabın benimkinden farklıdır.
- I told you it wasn't mine.
- Sana onun benimki olmadığını söyledim.
- Your idea seems to be similar to mine.
- Senin fikrin benimkine benzer görünüyor.
- Tom's house isn't very far from mine.
- Tom'un evi benimkinden çok uzak değil.
- They're mine.
- Onlar benimki.
- Your house is three times as big as mine.
- Sizin eviniz benimkinden üç kat daha büyüktür.
- If you teach me your language, I can teach you mine.
- Bana dilini öğretirsen, ben de sana benimkini öğretebilirim.
- You must accommodate your plans to mine.
- Sen planlarını benimkine uydurmalısın.
- His way of thinking is very similar to mine.
- Onun düşünme tarzı benimkine çok benzer.
- His article is better than mine.
- Onun makalesi benimkinden daha iyidir.
- Your guess is as good as mine on this.
- Bu konudaki tahmininiz benimki kadar iyi.
- You can give Tom mine.
- Tom'a benimkini verebilirsin.
- Tom's sister is taller than mine.
- Tom'un kızkardeşi benimkinden daha uzun boylu.
- Your memory is as good as mine, I think.
- Hafızan benimki kadar iyi sanırım.
- Are you sure that is one of mine?
- Onun benimkilerden biri olduğuna emin misin?
- Your answer is different from mine.
- Senin cevabın benimkinden farklı.
- You can have mine.
- Benimkini alabilirsin.
- You may use mine if you want to.
- İstersen benimkini kullanabilirsin.
- His ideas are quite different from mine.
- Onun fikirleri benimkilerden oldukça farklı.
- Is that mine?
- Benimki mi?
- Her parents are older than mine.
- Onun anne ve babası, benimkilerden daha yaşlılar.
- Let's meet halfway between your house and mine.
- Senin evinin ve benimkinin arasında orta noktada buluşalım.
- He fitted his schedule to mine.
- Kendi programını benimkine uydurdu.
- I must admit, your idea was way better than mine.
- İtiraf etmeliyim ki, senin fikrin benimkinden çok daha iyiydi.
- Your room is bigger than mine.
- Senin odan benimkinden büyük.
- Your opinion is the same as mine.
- Senin fikrin benimkiyle aynı.
- This is one of mine.
- Bu benimkilerden biridir.
- Some aspects of their culture are superior to mine; some aspects of my culture are superior to theirs.
- Onların kültürünün bazı yönleri benimkinden üstündür; benim kültürümün bazı yönleri de onlarınkinden üstündür.
- I ate Tom's sandwich and he ate mine.
- Ben Tom'un sandviçini yedim, o da benimkini.
- I looked around and noticed that mine was the only car on the road.
- Etrafa baktım ve benimkinin yoldaki tek araba olduğunu fark ettim.
- His paper is superior to mine.
- Onun raporu benimkine göre üstündür.
- I'll only answer your questions if you answer mine.
- Sorularınızı ancak benimkilere cevap verirseniz yanıtlarım.
- His story of the collision agrees with mine.
- Onun çarpışma hikayesi benimkine uyuyor.
- The camera that you bought is better than mine.
- Aldığın fotoğraf makinesi benimkinden daha iyi.
- Why don't you just mind your damn business instead of poking your nose into mine?
- Neden burnunu benimkine sokmak yerine kendi lanet işine bakmıyorsun?
- Tom's drink is stronger than yours or mine.
- Tom'un içkisi seninkinden ya da benimkinden daha sert.
- My uncle's car is faster than mine.
- Amcamın arabası benimkinden daha hızlı.
- How is your bicycle different from mine?
- Senin bisikletinin benimkinden farkı ne?
- Mine is electric.
- Benimki elektriklidir.
- Tom's guess is as good as mine.
- Tom'un tahmini benimki kadar iyi.
- Tom's house is at least three times as large as mine.
- Tom'un evi benimkinden en az üç kat daha büyük.
- His house is across from mine.
- Onun evi benimkinin karşısında.
- Is it anything like mine?
- Benimki gibi bir şey mi?
- Tom finally convinced me that his life was more fucked up than mine.
- Tom sonunda beni kendi hayatının benimkinden daha berbat olduğuna ikna etti.
- The style of that house is similar to mine.
- O evin stili benimkine benziyor.
- You can use mine.
- Benimkini kullanabilirsiniz.
- Your book is double the size of mine.
- Senin kitabın benimkinin boyutunun iki katı kadar.
- Tom's girlfriend is younger than mine.
- Tom'un kız arkadaşı benimkinden daha genç.
- His paper is superior to mine.
- Onun ödevi benimkinden üstün.
Show More (444)
|
3 |
mine |
maden |
n. |
|
- I refer in particular to the question of the mines in Trebca.
- Özellikle Trebca'daki madenler konusuna değinmek istiyorum.
- Progress has also been made in clearing mines.
- Madenlerin temizlenmesinde de ilerleme kaydedildi.
- I refer in particular to the question of the mines in Trebca.
- Özellikle Trebca'daki madenler konusuna değiniyorum.
- The economy must be developed, and the mines must be cleared in order to restore the countryside to its former state.
- Kırsal kesimin eski haline dönebilmesi için ekonomi geliştirilmeli ve madenler temizlenmelidir.
- The economy must be developed, and the mines must be cleared in order to restore the countryside to its former state.
- Kırsal kesimin eski haline dönmesi için ekonomi geliştirilmeli ve madenler temizlenmelidir.
- Men were going to the mines and women were doing hard labour.
- Erkekler maden ocağına gidiyordu, kadınlar ağır işlerde çalışıyordu.
- Men were going to the mines and women were doing hard labour.
- Erkekler madene gidiyor, kadınlar ise ağır işlerde çalışıyorlardı.
- Men were going to the mines and women were doing hard labour.
- Erkekler madenlere gidiyor, kadınlar ağır işlerde çalışıyordu.
- The mine caved in and many workers were trapped inside.
- Maden çöktü ve içinde birçok işçi sıkıştı.
- A mine is where you find precious minerals.
- Maden, değerli minerallerin bulunduğu yerdir.
- This mine will close down next month.
- Bu maden gelecek ay kapanacak.
- One finds valuable minerals in mines.
- Biri madenlerde değerli mineraller bulur.
- In mines you can find valuable minerals.
- Madenlerde değerli mineraller bulabilirsiniz.
- There was no one in the mine when it blew up.
- Patlama olduğunda madende kimse yoktu.
- I buy my silver from a man who has a mine on his property.
- Gümüşlerimi arazisinde maden olan bir adamdan alıyorum.
- One finds valuable minerals in mines.
- Madenlerde değerli mineraller bulunur.
- That mine has shut down.
- O maden kapandı.
- There was no one in the mine when it blew up.
- Patladığında madende kimse yoktu.
- It was very dark inside the mine.
- Madenin içi çok karanlıktı.
- The workmen didn't go down into the mine that night.
- İşçiler o gece madene inmedi.
- Some salt comes from mines, some from water.
- Tuzun bir kısmı madenlerden, bir kısmı da sudan gelir.
- The workmen didn't go down into the mine that night.
- İşçiler o gece madene inmediler.
- Many miners are afraid that the mine will be closed down soon.
- Birçok madenci madenin yakında kapatılacağından korkuyor.
- The mine caved in and many workers were trapped inside.
- Maden çöktü ve birçok işçi içeride mahsur kaldı.
- This mine is 500 meters deep.
- Bu maden 500 metre derinlikte.
- A fire broke out in the mine.
- Madende yangın çıktı.
- Many miners are afraid that the mine will be closed down soon.
- Birçok madenci yakında madenin kapatılacağını düşünüyor.
- This mine is 500 meters deep.
- Bu maden 500 metre derinliğindedir.
Show More (25)
|
4 |
mine |
bana ait |
pron. |
|
- What else they carried, by way of opinion, was not mine.
- Fikir olarak taşıdıkları başka şeyler bana ait değildi.
- The responsibility was in large part mine.
- Sorumluluk büyük ölçüde bana aitti.
- Unfortunately, these beautiful words are not mine.
- Ne yazık ki, bu güzel sözler bana ait değil.
- I don't think that's mine.
- Bunun bana ait olduğunu sanmıyorum.
- That joke is mine.
- Bu şaka bana ait.
- That house is mine.
- O ev bana ait.
- I will take what is mine.
- Bana ait ne varsa alacağım.
- The pleasure's all mine.
- O zevk bana ait.
- I have to get something of mine.
- Bana ait bir şey almalıyım.
- The responsibility is mine.
- Sorumluluk bana ait.
- The pleasure is all mine.
- O zevk bana ait.
- The pleasure's mine.
- O zevk bana ait.
- You have something of mine.
- Sende bana ait olan bir şey var.
- Tom is all mine.
- Tom bana ait.
- You have something of mine.
- Sende bana ait bir şey var.
- None of the money is mine.
- Paranın hiçbiri bana ait değil.
- These things aren't mine!
- Bunlar bana ait değil!
- Neither of these is mine.
- Bunların hiçbiri bana ait değil.
- The pleasure is all mine.
- Zevk bana ait.
- This sentence is mine.
- Bu cümle bana ait.
- The pleasure was mine.
- O zevk bana aitti.
- The pleasure's mine.
- Zevk bana ait.
- The pleasure was mine.
- O zevk bana ait.
- I have to get something of mine.
- Bana ait olan bir şeyi almam gerekiyor.
- The pleasure is mine.
- O zevk bana ait.
Show More (23)
|
5 |
mine |
kazıp çıkarmak |
v. |
|
- I think we have mined all the gold in this area.
- Sanırım bu bölgedeki tüm altını çıkardık.
- I think we have mined all the gold in this area.
- Sanırım bu bölgedeki bütün altınları kazıp çıkardık.
Show More (-1)
|
6 |
mine |
mayın |
n. |
|
- He drove over a land mine and his jeep blew up.
- Bir mayının üzerinden geçti ve cipi havaya uçtu.
Show More (-2)
|