|
- As well as the many good proposals, the White Paper unfortunately contains seriously mistaken evaluations.
- Beyaz Kitap birçok iyi önerinin yanı sıra maalesef ciddi hatalı değerlendirmeler de içeriyor.
- I would therefore ask that this mistaken decision be reconsidered.
- Dolayısıyla bu hatalı kararın yeniden gözden geçirilmesini rica ediyorum.
- I must admit that I was mistaken.
- Hatalı olduğumu itiraf etmeliyim.
- Perhaps you are mistaken.
- Belki hatalısınızdır.
- Tom is seriously mistaken.
- Tom cidden hatalı.
- Tom thinks Mary is mistaken.
- Tom Mary'nin hatalı olduğunu düşünüyor.
- I guess I was mistaken.
- Galiba hatalıydım.
- Tom told me he was mistaken.
- Tom bana hatalı olduğunu söyledi.
- Tom's mistaken.
- Tom hatalı.
- Admitting what you say, I still think you are mistaken.
- Söylediğini kabul ederek, ben hala senin hatalı olduğunu düşünüyorum.
- Neither you nor I are mistaken.
- Ne sen ne de ben hatalıyım.
- You are mistaken!
- Hatalısın!
- You were mistaken.
- Hatalıydın.
- I think Tom is mistaken.
- Tom'un hatalı olduğunu düşünüyorum.
- It appears to me that you're mistaken.
- Bana öyle geliyor ki sen hatalısın.
- Tom said that Mary was mistaken.
- Tom Mary'nin hatalı olduğunu söyledi.
- They're mistaken.
- Onlar hatalı.
- It appears to me you are mistaken.
- Bana öyle geliyor ki sen hatalısın.
- You were mistaken.
- Siz hatalıydınız.
- Tom may be mistaken.
- Tom hatalı olabilir.
- Tom could be mistaken.
- Tom hatalı olabilir.
- Maybe Tom was mistaken.
- Belki de Tom hatalıydı.
- Perhaps she is mistaken.
- Belki hatalıdır.
- Tom thought Mary was mistaken.
- Tom Mary'nin hatalı olduğunu düşündü.
- Everyone can be mistaken.
- Herkes hatalı olabilir.
- Tom said that he was mistaken.
- Tom hatalı olduğunu söyledi.
- You were clearly mistaken.
- Sen açıkça hatalıydın.
- Tom is mistaken, isn't he?
- Tom hatalı, değil mi?
- Tom said Mary was mistaken.
- Tom Mary'nin hatalı olduğunu söyledi.
- It's quite possible that I'm mistaken.
- Benim hatalı olmam oldukça mümkün.
- I'm sorry, but I think you're mistaken.
- Üzgünüm fakat sanırım sen hatalısın.
- Although I trusted the map, it was mistaken.
- Haritaya güvenmeme rağmen,o hatalıydı.
- I know now that Tom was mistaken.
- Şimdi Tom'un hatalı olduğunu biliyorum.
- I know that Tom is mistaken.
- Tom'un hatalı olduğunu biliyorum.
- I must admit that I was mistaken.
- Hatalı olduğumu kabul etmeliyim.
- Tom thinks Mary is mistaken.
- Tom, Mary'nin hatalı olduğunu düşünüyor.
- Perhaps I am mistaken.
- Belki de ben hatalıyım.
- You were mistaken.
- Sen hatalıydın.
- I think you're mistaken.
- Bence hatalısın.
- Tom said he was mistaken.
- Tom hatalı olduğunu söyledi.
- Tom said he thought Mary was mistaken.
- Tom, Mary'nin hatalı olduğunu düşündüğünü söyledi.
- It appears that you are all mistaken.
- Hepiniz hatalısınız gibi görünüyor.
- He was mistaken, this road does not lead to the castle.
- O hatalıydı, bu yol kaleye çıkmaz.
- I see now that I was mistaken.
- Hatalı olduğumu şimdi anlıyorum.
- It appears to me you're mistaken.
- Bana öyle geliyor ki sen hatalısın.
- I'm sorry, but I think that you're mistaken.
- Üzgünüm fakat sanırım sen hatalısın.
- I'm mistaken.
- Ben hatalıyım.
- I know that I was mistaken.
- Hatalı olduğumu biliyorum.
- I think they were mistaken.
- Ben onların hatalı olduklarını düşünüyorum.
- It appears that he is mistaken.
- O, hatalı görünüyor.
- They said they were mistaken.
- Hatalı olduklarını söylediler.
- No matter how many people tell him he made a mistake, Tom still insists he's right.
- Kaç kişi ona hatalı olduğunu söylerse söylesin, Tom hâlâ haklı olduğu konusunda israr ediyor.
- Tom isn't mistaken.
- Tom hatalı değil.
- Tom admitted that he'd been mistaken.
- Tom hatalı olduğunu kabul etti.
Show More (51)
|
|
- The truth is that, unfortunately, mistaken policies always result in human disasters on the ground.
- Gerçek şu ki, ne yazık ki yanlış politikalar her zaman insani felaketlerle sonuçlanmaktadır.
- That is mistaken for a number of reasons.
- Bu birkaç nedenden dolayı yanlıştır.
- My party, the Socialist Party in the Netherlands, considers this a mistaken development.
- Partim Hollanda Sosyalist Partisi bunu yanlış bir gelişme olarak değerlendiriyor.
- The truth is that, unfortunately, mistaken policies always result in human disasters on the ground.
- Gerçek şu ki ne yazık ki yanlış politikalar her zaman insani felaketlerle sonuçlanmaktadır.
- This is a mistaken conclusion, as far as I am concerned.
- Bana kalırsa bu yanlış bir sonuç.
- This is a mistaken conclusion, as far as I am concerned.
- Bana kalırsa bu yanlış bir sonuçtur.
- Although I trusted the map, it was mistaken.
- Haritaya güvensem de o yanlış idi.
- If I'm not mistaken, I think I've met you somewhere before.
- Yanlış hatırlamıyorsam seninle daha önce bir yerlerde karşılaşmıştık.
- The war resulted from a mistaken policy.
- Savaş, yanlış bir politikadan kaynaklandı.
- Although I trusted the map, it was mistaken.
- Haritaya güveniyor olsam da o yanlıştı.
- That's a mistaken belief.
- Bu yanlış bir inanç.
- Your policy is mistaken.
- Senin politikan yanlış.
- That's a mistaken belief.
- O yanlış bir inanış.
- If I'm not mistaken, I think I've met you somewhere before.
- Yanlış hatırlamıyorsam sizinle daha önce bir yerlerde tanışmıştık.
Show More (11)
|
