murder - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
murder cinayet n.
  • I don't take murder cases, sorry.
  • Cinayet davalarına bakmıyorum, üzgünüm.
  • Persecution and murders must be brought to an immediate end.
  • Zulüm ve cinayetlere derhal son verilmelidir.
  • So let us moderate our great speeches on dictatorships, and murders, and dying children.
  • O halde, diktatörlükler, cinayetler ve ölen çocuklar hakkındaki muhteşem konuşmalarımızı ölçülü hale getirelim.
Show More (400)
murder öldürmek v.
  • You murdered an innocent person; there will be consequences.
  • Masum bir insanı öldürdünüz; bunun bazı sonuçları olacak.
  • Let us not allow the law of profit to pollute and murder again.
  • Kâr yasasının yeniden kirletmesine ve öldürmesine izin vermeyelim.
  • I often wonder what it would be like to murder someone.
  • Genellikle birini öldürmenin nasıl bir şey olduğunu merak ederdi.
Show More (107)
murder öldürme n.
  • He went on to murder one of his ministers in the course of a government meeting.
  • Daha sonra bir hükümet toplantısı sırasında bakanlarından birini öldürdü.
  • The police stand by laughing at the brutal scenes of intimidation and even murder of honest citizens.
  • Polis, dürüst vatandaşlara yönelik acımasız sindirme ve hatta öldürme sahnelerine gülüp geçiyor.
  • Sami went on trial for the murder of Layla Bakir.
  • Sami, Layla Bakir'i öldürmekten yargılanıyordu.
Show More (25)
murder katletmek v.
  • We are not going to shout 'Peace!' and then murder it as we did 70 years ago.
  • 70 yıl önce yaptığımız gibi "Barış!" diye bağırıp sonra da onu katletmeyeceğiz.
  • We are not going to shout 'Peace!' and then murder it as we did 70 years ago.
  • "Barış!" diye bağırıp sonra da 70 yıl önce yaptığımız gibi onu katletmeyeceğiz.
  • Dan was a serial killer who had murdered at least six people.
  • Dan en az altı kişiyi katleden bir seri katildi.
Show More (2)
murder içine etmek v.
  • The band at the wedding murdered the song.
  • Düğündeki grup şarkının içine etti.
Show More (-2)
murder hezimete uğratmak v.
  • Germany murdered Brazil in the World Cup.
  • Almanya, Dünya Kupası'nda Brezilya'yı hezimete uğrattı.
Show More (-2)
murder adam öldürme n.
  • It wasn't until long after they got married that Tom found out that Mary was wanted for murder.
  • Evlenmelerinin üzerinden çok geçmeden Tom, Mary'nin adam öldürmekten arandığını öğrendi.
Show More (-2)