odds - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
odds ihtimal n.
  • Those are pretty bad odds.
  • Bunlar oldukça kötü ihtimaller.
  • Tom is well aware of the odds.
  • Tom ihtimallerin farkındadır.
  • The odds are in his favor.
  • İhtimaller onun lehine.
Show More (6)
odds olasılık n.
  • What are the odds of the candidate member states actually complying with the EU's acquis communautaire?
  • Aday üye ülkelerin AB müktesebatına gerçekten uyma olasılığı nedir?
  • What are the odds of the candidate member states actually complying with the EU's acquis communautaire?
  • Aday üye devletlerin AB müktesebatına gerçekten uyma olasılığı nedir?
  • The odds are against me.
  • Olasılıklar benim aleyhime.
Show More (4)
odds şans n.
  • I finally beat the odds.
  • Sonunda şansımı yendim.
  • Catching cancer early increases survival odds.
  • Kanseri erken yakalamak hayatta kalma şansını arttırır.
  • The odds are against us.
  • Şans bize karşı.
Show More (0)
odds anlaşmazlık n.
  • After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
  • Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerine kaldırdılar.
Show More (-2)
odds avantaj n.
  • The odds are in his favor.
  • Avantajlar ondan yana.
Show More (-2)